Forumumuza Hoş Geldiniz

Hoşgeldiniz. Ücretsiz içerikler ve özel hizmetler sizi bekliyor. Hemen üye olun!

Mevcudatın varlığının kökeni problemi

sametbyk

Yeni Üye
11 Nis 2016
23
0
0
O zaman mesele kalmıyor sen islam adı altındaki yanlış inançlara karşı çıkıyorsun. gerçeği samimi bir şekilde arıyorsun. gerçekten takdir edilecek bir durum haddim değil ama. bu yolda başarılı olmanı dilerim.
 

Prens Ernak

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
13 Ocak 2015
1,330
258
83
37
Erdemli, iyi olan bir ateist cehennemde yanacaksa cehennemde yanmasının sebebi olarak Tanrıyı inkar etmesi değil, başka bir sebeb aramalıyız,eğer yanacaksa bu apaçık zulüm olur ve bu zulümün ardında başka sebebler aramalıyız, bu sebebi de hayatın meydana gelme sürecinde bulacağımızı düşünüyorum,eğer bu sebebi hayatın varoluş sürecinde bulursak da o zaman ortaya Tanrı'nın yalnız kararlar almadığı gibi bir sonuç çıkar.
 

sametbyk

Yeni Üye
11 Nis 2016
23
0
0
Ateistler tanrının varlığını inkar etmiyor benim bildiğim. (bunu bilgisi olan biri doğrulasın lütfen.) sadece tanrının varlığına elimizdeki sınırlı bilgiyle emin olamayız diyorlar. dolayısıyla tanrıyı aramanın gereksiz bir girişim olacağını düşünüyorlar. Ben eminim iki olasılığıda yadsımıyorlardır.

İnkar etmek deyince varlığına emin olup kabul etmemeyi anlıyorum. inkar edenin cezalandırılması bana mantıksız gelmiyor. inkar ededin affedilmeside aynı şekilde.

birde tanrı deyince ne anlıyorum onuda uzun bir şekilde açıklamam lazım. çünkü herkesin tanrı algısı, onda aradığı özellikler, farklı olabiliyor. kısaca belirtmem gerekirse tanrıdan anladığım kuran'ın anlattığıyla aynı. yani başlangıcı ve sonu olmayan herşeyi yaratan , bilen, tek mutlak(Kendi başına var olan, hiçbir şeye bağlı olmayan, bağımsız, saltık) güç.

ARKADAŞLAR konu hakkındaki fikirlerinizi paylaşın lütfen iki kişi arasındaki bir konu tarzında gitmesin. özellikle yeni katılanlar.
 
Son düzenleme:

Prens Ernak

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
13 Ocak 2015
1,330
258
83
37
Aslında empatik düşünme yetenekleri gelişmediyse(ben bu kadar kavga etmelerinden gelişmediğini düşünüyorum) müslümanların bir suçu yok, peki neden böyle birbirlerine giriyorlar, bu kadar parçalandılar, sorun İslam literatüründe yatıyor. İstediğin tarafa çekilebilecek bir din(İslamiyet) literatürü var, ve dinin bu kadar farklı manalarının çıkarılacağı bir literatürünün olması seçkin insanlar olması gereken müslümanları bölük parça ediyor, ama müslümanlar Dünya'daki bu kötü hallerine imtihan diyorlar, benim ise özelde müslümanların genelde ise insanlığın böyle kötü bir hayat yaşamasından anladığım ise Dünya'da insanlığın kötülüğünün istendiğidir. Ve ben de buradan, bize Dünya'da, kötülüğü yaşadığımız bir sistem kuranlara buğz ediyorum.
 
Son düzenleme:

Prens Ernak

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
13 Ocak 2015
1,330
258
83
37
Beyin gibi bir et tomarının bilincinin olduğunu biliyorsunuz ama beyini oluşturan atomların dolayısıyla atomik düzeydeki parçacıkların bilinç sahibi olduğunu kabul etmiyorsunuz. İnsanlar maddeden bağımsız olan ve maddeden bağımsız olduğu halde Tanrı'nın bütün herşeye güç geçirebildiğini kabul ediyorlar, ama hayatımızı bizatihi oluşturan ve hayatımızın bütün zamanlarında ve mekanlarında bulunan maddenin bilinç sahibi olmadığını iddia ediyorlar.
 

sametbyk

Yeni Üye
11 Nis 2016
23
0
0
Beyin gibi bir et tomarının bilincinin olduğunu biliyorsunuz ama beyini oluşturan atomların dolayısıyla atomik düzeydeki parçacıkların bilinç sahibi olduğunu kabul etmiyorsunuz. İnsanlar maddeden bağımsız olan ve maddeden bağımsız olduğu halde Tanrı'nın bütün herşeye güç geçirebildiğini kabul ediyorlar, ama hayatımızı bizatihi oluşturan ve hayatımızın bütün zamanlarında ve mekanlarında bulunan maddenin bilinç sahibi olmadığını iddia ediyorlar.
bilinc: insanın kendisini, çevresini ve olup biteni tanıma, algılama, kavrama, fark etme yetisi.
bağımsız: her şeyde kendi başına davranabilen, bir kimseye ya da bir şeye bağlı olmayan, etki ya da yönlendirme altında bulunmayan, özgür.
bizatihi: Kendi kendine, aslında, kendiliğinden, esasında, kendisi, yalnızca zatından, aslından.

maddeden bağımsız olduğu halde Tanrı'nın bütün herşeye güç geçirebildiğini kabul ediyorlar,
önerme1: tanrı maddeden bağımsızdır.
önerme2: tanrının herşeye gücü yeter.

iki önerme arasında çıkarım yapılabilecek bir bir ilişki yoktur.

önerme3: madde hayatımızın bütün zamanlarında ve mekanlarında vardır.
önerme4: madde bilinç sahibidir.

iki önerme arasında çıkarım yapılabilecek bir bir ilişki yoktur.
 

Prens Ernak

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
13 Ocak 2015
1,330
258
83
37
Ben akvaryum aldim, icine balik attim. Buyuk balik kucuk baligi yutunca buyuk baliga gunah yaziyorum, kucuge de cennet vaadediyorum. E haci, demezler mi adama, madem bu iki baligin huyunu suyunu biliyorsun, kotulugu engellemek istiyorsun, tum baliklari annenin cocugunu sevdiginden cok seviyosun, atmayaydin ikisini ayni akvaryuma ?
 

sametbyk

Yeni Üye
11 Nis 2016
23
0
0
epikür'den kötülük probleminin formülü
Tanrı, ya kötülükleri ortadan kaldırmak ister de kaldıramaz; veya kaldırabilir, ama kaldırmak istemez; ya da ne kaldırmak ister, ne de kaldırabilir; yahut da hem kaldırmayı ister hem de kaldırabilir. Eğer ortadan kaldırmak istiyor da kaldıramıyorsa, O güçsüzdür; ki bu durum Tanrı’nın karakteriyle uyuşmaz; eğer ortadan kaldırabiliyor, fakat kaldırmak istemiyorsa, O kıskançtır; ki bu da aynı şekilde Tanrı ile uyuşmaz; eğer O ne ortadan kaldırmayı istiyor, ne de kaldırabiliyorsa, hem kıskanç hem güçsüzdür; bu durumda da Tanrı değildir; eğer hem ortadan kaldırmayı istiyor, hem de kaldırabiliyorsa – ki yalnızca bu Tanrı’ya uygundur–, o zaman kötülüklerin kaynağı nedir? Ya da o kötülükleri niçin ortadan kaldırmamaktadır?
burada eksiklik vardır.
eğer ortadan kaldırabiliyor, fakat kaldırmak istemiyorsa, O kıskançtır;
önermesi yanlıştır.
eğer ortadan kaldırabiliyor, fakat kaldırmak istemiyorsa, bunun bir sebebi vardır. kıskanç olduğunu veya iyi niyetli olmadığını göstermez.

buda platonun görüsü O derken tanrıyı kasıt ediyor
O insanlarla ilgili olarak meydana gelen bazı şeylerden sorumludur; fakat onlarla ilgili çoğu şeyin sorumlusu O değildir. O, her şeyin sebebi değil, yalnız iyi olanın sebebidir. Kötü olan şeylerle ilgisi yoktur. Tanrı iyi olduğu için, insanların başına gelen her şey, çoğumuzun sandığı gibi, ondan gelmez. Yalnız iyi olan şeyler Tanrıdan gelir... İyi olan şeyler de, kötülüklerden daha az olduğuna göre, Tanrı’dan çok değil, az şey gelir bize...
Bu nedenle kötü şeyler için başka sebepler aranmalıdır. Bunların Tanrı’dan geldiği söylenmemelidir.
tanrı yanlız iyi olan sebebidir derken insanında iyiliğe sebep olabileceği çıkar.

Platon, maddeyi de kötülüklerin kaynağı olarak görmez, daha çok Kötü Ruhları kötülüklerden sorumlu tutar gibidir. Örneğin Timaeus'da "Tanrı Dünya'yı mümkün olduğu kadar kavranabilen varlıkların en güzeline ve her bakımdan en kusursuzuna benzetmek istedi…" der.
Leibniz'in görüşü
Leibniz'de Tanrının yaratması Augustinus'taki gibi "yoktan yaratma" olmayıp, Platonculardaki "varolan maddeden" yaratmaya benzer. Ancak Leibnizde "madde" değil "monadlar" vardır. Tanrı ezeli, sonsuz sayıda ve bölünemeyen monadlar arasından uygun gördüklerini aktifleştirir. Yani yaratma, kuvve halindeki ideaları fiil haline geçirmektir. Tanrı bu işlemi yaparken sonsuz sayıda alem yaratma olanağına sahiptir. Tanrı bu mümkün alemler arasında son derece hassas bir hesap yapmış, bizim anlayamayamayacağımız kadar çok detayı gözönünde bulundurmuş ve sonunda mümkün olan dünyaların en mükemmelini yaratmaya karar vermiştir. Ancak varlıklar eksik şeylerdir, eksiksiz olan tek şey Tanrıdır. Eğer varlıklar eksiksiz olsalardı onlar da Tanrı olurdu. Bu yüzden eksikli olan şeylerden yaratılan bir dünyada kötülüğün olması doğaldır. Bunun nedeni Tanrı değildir, varlıkların eksik ve kusurlarıdır. Yani “varlıklar” yetkinliklerini Tanrı’dan, yetkinsizliklerini ise sınırsız olmaya gücü yetmeyen kendi tabiatlarından almaktadırlar.
 
Son düzenleme:

ls2

Kahin
Onursal Üye
1 Kas 2012
2,737
180
63
eğer ortadan kaldırabiliyor, fakat kaldırmak istemiyorsa, bunun bir sebebi vardır.

Sizce nedir bu sebep?

bu soruya; inanç,mantık veya tahmin içerikli cevaplar verebilirsiniz. ama bizler duygusal canlılarız. verilecek cevaplara yaklaşımımızı da ağırlıkla bu duygusallığımız belirleyecektir.

kötülük neden var? Tanrı bizzat gökyüzünden belirip bunun cevabını verse bile ikna olmaya biliriz (duygusallığımız yüzünden)

Tanrı öğretmendir ve kötülük olmadan iyiliği anlayamayız derler (en mantıklı cevap)

evet bence en mantıklı cevap ama duygusal yaklaşıyorum ve bu cevap beni ikna etmiyor.

zaten duygusal yaklaştığımız için Tanrının bizi ikna edemeyeceği görüşündeyim..hiçliği zihnimde çeviriyorum anlayamıyorum..Tanrıyı anlayamıyorum..varoluşa bakıp iki anlayamadığım şey arasından Tanrıyı daha kuvvetli muhtemel olarak hesap ediyorum..Tanrıya ihtiyaç duyanlardanım..belki hesabımı bu durum etkiliyordur..bazen hiçliğe de ihtiyaç duyuyorum..iki durumda duygusal yaklaşımdır...hiçliğe ihtiyaç duyanlar acılar,haksızlıklar herşey bitsin böylece herşey düzelsin diye düşünenlerdir..Tanrıya ihtiyaç duyanlar Tanrı duruma el koysun acıları,haksızlıkları herşeyi düzeltsin diye düşünenlerdir..temelde birbirlerine benziyorlar bence..

---------- Mesajlar Birleştirildi 05.05.16 at 02:35 ---------- ilk Atılan Mesaj Zamani 04.05.16 at 23:38 ----------

birşeyleri anlamamızın,ögrenmemizin,bilmemizin ne değeri/önemi var?

bunlar kötülüğün,acının,çilenin olmasına değer mi?

başka yolu yok mudur?

belli ki taktir bizim değil..kaderimiz çizilmiş..

Bende insanım ve insanı savunurum. ama insanı kayıramam, kötüleri hiç kayıramam. çünkü artık madem ki dünya kurulmuş,kötülük ortaya çıkmıştır. kötülük edenler cehenneme gitmelidir. kimsenin canını yakmayacaksın. yakan bedelini ödemelidir. imanın ilk şartı inanç ve ritüel değil. davranıştır.dinlerde yanlış yorumlanan veya yanlış öne çıkarılan bence budur. başkasının canını yakan biri inancı ve ritüelleri ile kurtulacağını düşünüyorsa burada bir yanlışlık vardır..
 

sametbyk

Yeni Üye
11 Nis 2016
23
0
0
birşeyleri anlamamızın,ögrenmemizin,bilmemizin ne değeri/önemi var?

bunlar kötülüğün,acının,çilenin olmasına değer mi?

başka yolu yok mudur?

kendine şunu sor hiç doğmamış olmayı ister miydim. veya yok olmak.vicdanın cevabını versin.
belli ki taktir bizim değil..kaderimiz çizilmiş.
kısmen hak veriyorum buna kaderimiz çizilmemiş. Kaderimiz Allah'ın iradesiyle başladı. ve dünyadaki insanların iredeleriyle şekil alıyor. alınan her karar sayısız ihtimali ortaya çıkarıyor.

davranış konusuna tamamen katılıyorum.
 

ls2

Kahin
Onursal Üye
1 Kas 2012
2,737
180
63
kendine şunu sor hiç doğmamış olmayı ister miydim. veya yok olmak.vicdanın cevabını versin.

kısmen hak veriyorum buna kaderimiz çizilmemiş. Kaderimiz Allah'ın iradesiyle başladı. ve dünyadaki insanların iredeleriyle şekil alıyor. alınan her karar sayısız ihtimali ortaya çıkarıyor.

davranış konusuna tamamen katılıyorum.

Bir Tanrı varsa eninde sonunda haklı çıkacaktır..başka ihtimal olabilir mi?.. herşeyin yaratıcısının, yarattıklarına karşı haksız konuma düşmesi düşünülebilir mi? böyle birşey olması Tanrının hata yapmış olması demektir..herşeyin yaratıcısının hata yapması veya yarattıklarının eylemleri ile sonunda Tanrıyı haksız çıkacak bir duruma sürüklemesi mümkün değildir. bu aynı zamanda bir şeylerin kontrolden çıkması demektir. Tanrı buna müsaade eder mi? Tanrı sonunda mutlaka haklı çıkmalıdır. öyleyse Tanrı herseyi doğru hesap etmiş olmalıdır. işte burada özgür irade ve kader karşımıza çıkıyor..

benim veya bizlerin bu varoluş şeklini beğenmeyip. kötülüksüz,acısız, çilesiz bir varoluş biçimi isteme hakkımız var mı? istersek bencil oluruz elbet. öyleyse Tanrı bunu taktir ettiyse neden bencil değildir? aslında anlıyoruz ki Tanrı kayıtsız şartsız teslimiyet istiyor..Tanrıya yaklaşmanın ve varoluşu anlamanın tek yolu bu. tanrı reddedilip tesadüfü veya başka bir biçimde bilinçsizce meydana gelmiş canlılarsak zaten sorgulanacak birşeyde kalmıyor fazla.karşımızda isyan edebileceğimiz bir makam bile yok yani neyi sorgulayacağız..

insanlar temelde bu iki yoldan birini seçiyor..bazılarıda arada kalıyor sanırım..bilmiyorum..Tanrının son derece haklı olduğunu düşündüğüm zamanlarda oluyor..terside oluyor..karasız kaldığımda oluyor..bilmiyorum dediğimde oluyor ...net bişi demem doğru olmaz ..
 
Son düzenleme:

Prens Ernak

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
13 Ocak 2015
1,330
258
83
37
Eğer Tanrının herşeyi ondan var ettiği bir kaynağı yoksa herşeyi kendi özünden çıkarmış olmalı; o halde herşey Allah'ın parçası olmalı. O halde kendi özünden var ettiği parçaları nasıl çıkardı,kendi özünden bu parçaları çıkarırken bir acı hissetti mi? Evrendeki bu düzeni kurabilmesi için var ettikleri ile konuşabilmesi gerekiyor, acaba bu konuşabilme yetisi kendiliğinden nasıl oluştu ya da bu düzeni kurabilmesi için zekasının olması gerekiyor , Tanrı'nın bu zekası kendiliğinden nasıl oluştu vs. vs.
 

Prens Ernak

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
13 Ocak 2015
1,330
258
83
37
Nasıl oruç tutmak, namaz kılmak; içerisinde sınırsız zevklerin olduğu bir yerde-cennette sürekli yaşamak için insanoğluna(en azından bana) mantıklı gelmiyorsa, bir kişi adam öldürdüğü için(çünkü islam tarihinde müslümanlar birbirinin kanını dökmüştür ve müslüman kanı döktükten sonra islam büyüğü olmuş sahabeler vardır),namaz kılmadığı için içerisinde sürekli kalıp azap çekeceği bir yere-cehenneme atmak da mantıklı değil, hem değil mi bencilliğin ve bilimin hakim olduğu dünya da ben neden metafizik şeylere inanmadığım için içersinde sürekli işkence çekeceğim bir yere atılayım.
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
Özel Üye
7 Ara 2013
6,615
504
113
gelip gidiyorsunuz ve ben de bazen okuyorum (ve o başlık cümlesi) ve şunu yazmak istedim

mevcudatın varlığı evet anlaşılır bi tanımlama
ama köken subjektif mi? /subjektif bir algı mı?
çünkü köken sözcüğü, başlama olduğunu öne sürüyor
bi zaman olduğunu/(bi yerde bi şeyle/nedenle ve itkiyle tüm bu varolanın -birden) başladığını öne sürüyor
ve başlangıca bir köken başlatıcı ve neden (şey-açıklama) dayatıyor (başlangıcı da ve başlangıç ilkesini de kendi içinde dayatıyor tabi bu neden ve bunu da (başlangıcı ve zamanı da) öne sürüyor)
onu/bunu tanımlamak neyi değiştirecek ve neyi açıklayacak
zaman olmadığını ve başlama olmayacağını düşünemez miyiz?

mevcudatın varlığı kendidelik olarak var-kendindelik- kendinden var ve bir zaman şey ve nesne ya da itici onu başlatmamış olamaz mı? -öylece var /zaman yok
belki de köken gibi bir sözcükten kurtulmamızın zamanı geldi
zaman daha kendiyle çelişiyor
bir başlangıç zamanını ne tayin edecek-başlatacak? yokluk mu? öncesinin yokluğu mu? nedensizliği mi? yok olan şey nasıl var bulacak
var kendinden bir fiildir-durumdur burada bize göre artık anladığımız-öylece varlık/zamansızca-

Parmenides'ten diğerlerine en basit mantıklama da ve uslamlama da aynı yere varacağım ve varıyorum ve bu bir hata/sapma değil bence/bizce artık
artık bi şeyler anlamak isteyenlerimiz için -de - bunda ısrarcıyız biz

geçtim tanrı olmamasını da cehennemi de çünkü
bu mantık ilkelerini (yok cehennemdi tanrıydı namazdı şöyle tutarlıydı böyle tutarsızdı) yalanlamak-yanlışlamak size-bize ne sağlayacak
yani bunun üzerinden varmalı değilsiniz-değiliz sonuca . bu çelişkilidir demenin fazlası olmalı ya da başkası

zamanda bir başlama yok ay da zaman kavramı ve kendi başlamadı
-başlamadan vardır-zaman başı yok
gibi düşünmeler yaptım ama farketmez baş ve son birbirine bileşik-üleşik bir kürede örneğin
ve artık bir küredeyiz bunu biliyoruz-bir düzlemde yaşamıyoruz bizler
 
Son düzenleme:

epoché

Yeni Üye
8 Eki 2016
134
2
0
Varligin kokeni "ol"-maz, indirgenmis varlik bicimlerinin "her biri" donme-dolaplardir.

Kok-en kavrami, algi formlarina yonelik, insan bilisselligince yapilanan bir soyut. Varlik denilen ise "kendinde-sey" bir gerceklik, dolayisiyla ne baslangic-son duzlemine, ne de teleolojiye alet edilemez; eger ille bir tumevarim isteniyorsa, varligin kendi karakterine paralel bir metodoloji secilmeli, ve bu tabi ki analitik degil...
 

humanistica

Yeni Üye
5 Nis 2014
50
0
0
True Blue düşüncenizi sakat buluyorum Tanrıyı kendinize göre çizdiğiniz için değil kendi inancıma göre sakat ben Sabiiliğe inanıyorum orda bir düşen melek iyi tanrı ve karşısında bir kötü melek kötü tanrı var ve her ikisinide yaratan baş tanrı var ve ben kan dökenlerin haksız yere savaşanların kurtulacağına pek inanmıyorum tövbe kapısı tabi herkese acıktır ama muslumanlıkta bile kul hakkıyla Tanrı karşısına çıkılmaz
ki can almak en buyuk kul hakkı o yüzden mantıklı olan bu dunyada kan dökmemektir zina yapmamaktır kul hakkı yememektir ....

---------- Mesajlar Birleştirildi at 13:04 ---------- ilk Atılan Mesaj Zamani at 12:55 ----------

Varligin kokeni "ol"-maz, indirgenmis varlik bicimlerinin "her biri" donme-dolaplardir.

Kok-en kavrami, algi formlarina yonelik, insan bilisselligince yapilanan bir soyut. Varlik denilen ise "kendinde-sey" bir gerceklik, dolayisiyla ne baslangic-son duzlemine, ne de teleolojiye alet edilemez; eger ille bir tumevarim isteniyorsa, varligin kendi karakterine paralel bir metodoloji secilmeli, ve bu tabi ki analitik degil...

Sayın Blue nun düşünceleri sadece bu dunyayı bağlar öte alem nasıldır bilmiyorum bu hayat ağacı teoremi sabiilikte de var ama onun anlattığı gibi bilmiyorum peki hayat ağcını kim yarattı madde bilinçli mi hayat ağcı kendini oluşturabiliyorsa ondan oluşan Tanrıya neden mudahale edemiyor ben burda epoche ya katılıyorum çok bu dünya sınırları içinde bir düşünme şekli
 

Prens Ernak

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
13 Ocak 2015
1,330
258
83
37
Tanrı'nın varlığını kabul ediyorum, yalnız onun başımızda herşeyi sıfırdan var eden bir güç olarak değil de bir yönetici olarak bulunduğunu düşünüyorum, hayatın en başında ise farkındalığı az olan veya olmayan bir hayat ağacının olduğunu düşünüyorum, bu hayat ağacı ise çokluk var etti, dolayısıyla çokluğun Tanrıyı başımıza getirdiğine inanıyorum, bu bağlamda da Tanrı'nın varlığını inkar etmediğim için Kuran'da mucizeler olabileceğini düşünüyorum.

---------- Mesajlar Birleştirildi at 08:30 ---------- ilk Atılan Mesaj Zamani at 08:04 ----------

True Blue düşüncenizi sakat buluyorum Tanrıyı kendinize göre çizdiğiniz için değil kendi inancıma göre sakat ben Sabiiliğe inanıyorum orda bir düşen melek iyi tanrı ve karşısında bir kötü melek kötü tanrı var ve her ikisinide yaratan baş tanrı var ve ben kan dökenlerin haksız yere savaşanların kurtulacağına pek inanmıyorum tövbe kapısı tabi herkese acıktır ama muslumanlıkta bile kul hakkıyla Tanrı karşısına çıkılmaz
ki can almak en buyuk kul hakkı o yüzden mantıklı olan bu dunyada kan dökmemektir zina yapmamaktır kul hakkı yememektir ....

---------- Mesajlar Birleştirildi at 13:04 ---------- ilk Atılan Mesaj Zamani at 12:55 ----------



Sayın Blue nun düşünceleri sadece bu dunyayı bağlar öte alem nasıldır bilmiyorum bu hayat ağacı teoremi sabiilikte de var ama onun anlattığı gibi bilmiyorum peki hayat ağcını kim yarattı madde bilinçli mi hayat ağcı kendini oluşturabiliyorsa ondan oluşan Tanrıya neden mudahale edemiyor ben burda epoche ya katılıyorum çok bu dünya sınırları içinde bir düşünme şekli

Hocam hayat ağacı yaratılmamıştır, herşeyin en başındaki güçtür ve aslında tek gerçekliktir,hayat ağacının bilinçli olduğunu heleki var ettiği çokluğa müdahale edebildiğini hiç zannetmiyorum,ama var oluşu başlatabilmesi münasebetiyle az da olsa bir farkındalığı olmalı. Maddenin bilinçli olup olmadığı noktasında bir konu açtım aşağıya linkini ekliyorum:

 

Prens Ernak

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
13 Ocak 2015
1,330
258
83
37
Tanrı'nın varlığı hakkında düşünüyorum,Müslümanlar Tanrı'nın herşeyi ol demesi ile var ettiğini belirtirler, zaten Kuran'da da böyledir, yani Tanrı öyle büyülü bir güçtürki ol dediği zaman herşey bir anda oluverir,ama bir farklaki oda şudur,Tanrı herşeyi kendinden bağımsız olarak ol demesi ile var etmiştir, ama diğer insanlarıdaki ruhları kendi ana-temel ruhundan üfleyerek var etmiştir, yani bazı şeyleri ol diyerek ruh gibi bazı şeyleri de kendi özünden var etmiştir. burada şöyle bir soru aklımıza geliyor,demekki Tanrı'nın bir ruhu var,burada Tanrı'nın bileşikleri içerisinde bir ruhunun olduğunu bulmuş olduk, başka bileşikleri var mı yok mu bilemiyoruz, çünkü Tanrı Kuran'da bahsettiği zâtı ile ruhunu da kastetmiş olabilir, yani zât(mübarek zatlar derler) ve ruh eş anlamlı olabilir, ama biz Tanrı'nın bileşiminde ruhun bulunmuş olduğunu anladık,şöyle bir soru aklımıza geldi, acaba herşeyi ol demesi ile yoktan var eden Tanrı ruhu neden yoktan var etmemişti de kendi ruhundan üflemişti,demekki ruh yoktan var edilen bir cevher değil,yani TAnrı'nın büyüsü ruhu yoktan var etmeye yetmemişti,bir diğer soru Tanrı herşeyi bütün bu güzellikleri ile var edecek büyüye nasıl sahip olmuştu,büyü diyorum,çünkü kaynağı olmayan bir şey nasıl yoktan var olur, elbette bir şeyler sıfırdan var ediliyorsa onu oluşturan bir öz-menba olmalıdır ,ama Tanrı bize herşeyi yoktan var ettiğini söylüyor, burda size sorum, bir şey sıfırdan var olabilir mi, yoksa onun bir menba mı vardır.(Aynı TAnrı'nın ruhu kendi özünden üfllemesi gibi bir menbaı mı vardır)
 

ls2

Kahin
Onursal Üye
1 Kas 2012
2,737
180
63
(bu başlık daha uygun deyip buraya yazdım. kutsala duyulan korku başlığındaki paylaşımları)


true blue ;

Tanrı'nın iyilikleri değil de imanı cennete girmek için; kötülükleri değilde küfrü cehenneme girmek için kriter almasının altında başka nedenler arıyorum, eğer kendine güvense iman-küfür ikilemi üzerine bir imtihan müessesesi kurmazdı, demekki insanları, Tanrı'nın cennetlik insanlar ve cehennemlik insanlar olarak ikiye ayrılmasında başka nedenler var ve bence bu nedenlerden dolayı Tanrı böyle bir imtihan müessesesi kurmaya mecbur kaldı, bu nedeni sorguladığımızda yine Tanrı'nın arkasına gitmemiz gerekecek, yani benim "hayat ağacı" teorime gitmemiz gerekecek, evet bence Dünya'da insanların böyle basit bir sebebden dolayı kategorize edilmesinin sebebi olarak bir kısım insanların bazı güçlerce ya da bir güç tarafından istenilmemiş olması olarak görüyorum. Zaten iman edenlerden bile günahlarından dolayı cehennemde yanacaklar var. Dolayısıyla daha ziyade kötülüğü seçmişler

Dijital;

Müslüman alimler Tanrı'nın küfredenleri ateşte yakacak olmasının adalet olduğunu ispatlamak için binbir dereden su getirirler. Ha bu arada Muhiddin Arabi ve Said Nursi cehennemde yanacakların bir süre sonra ateşe alışacaklarını yani azap çekmeyeceklerini belirtirler. Ama benim anlayamadığım bir kısım cennette sefa sürerken bir kısmın ateşte yanacak olmasını nasıl vicdanları kabul eder
True Blue siz hayal görüyorsunuz. Allah'ın neyi affedip neyi affetmeyeceğini nereden biliyorsunuz? Siz yaptığınız iyi eylemlerle ve hatanızdan dönmek sureti ile çok şeyi değiştirebilecekken niye cehennem takıntısı oluşmuş sizde? Defalarca yazdım tekrar yazayım cehennemden herkes geçecek fakat bunun süresi sizin dünya yaşamınızda seçimleriniz ile belirlenecek. Sistem kurmak değil bu yaşamın ve evrenin doğal yapısı. Mesela Konfüçyüs der ki; "Ölüm asla bozulamayacak bir anlaşmadır." Dünyaya gelmeden önce verilen sözleri hatırlamıyoruz. Siz orada muhalif olacak fırsatı bulamazsınız bu dünyadan o tarafa geçince zaten ne yaptığınızın farkına varıp sadece vicdan azabı çekeceksiniz. Ayrıca Arabi öyle bir laf etmemiştir...

Tanrının düzenini yürütebilmesi için bir şeytana ihtiyacı olduğu açıktı. ve ayartma ile (ki şeytanın kendi ifadesidir kutsal metinlerde) bu ihtiyaç karşılandı. ama belkide true bluenin dediği gibi bu düzenin kurulmasında da başka işler var.

buradan yürüyüp bir dizi veya film senaryosu çıkarabilriz belki true blue :)

Mesela kirekegaard iman içinde ayartma kelimesi kullanır. Tanrı; isa ile,varoluş ile ne bileyim doğamıza yükledikleri ile ayartmıştır insanları. hepsini kendi için mi yapıyor?? yoksa başka bir gizem mi?

Siz birşeyler kurguladıkça ve paylaştıkça bende katılabilirim true blue . hiçbirşey çıkmasa bile eğlence olur işte :) Hem dijital çok sıkıcı varsa yoksa plan tekamül falan fişman bizi resmen figuran yerine koyuyor biz senarist olmak istiyoruz belkide dijital bunu hiç düşündün mü :) tasavvufcular yazmış inanıyon .öyleyse bizede bi şans ver:)


Matrix: makinalarca/bilgisayarlarca oluşturulmuş bir varoluş kurgusu.

Prometheus: uzaylılar dünyada yaşamı başlattı

westworld (dizi): akıllı canlılarca (insan) bilinç yaratma.

öncelikle şunu belirteyim; evrenin ve maddenin iç dinamikleri- kanunları ve evrim gibi süreçlerle varoluşun mümkün olduğunu söyleyen bilimsel teorilere çok ihtimal vermiyorum . ve düşüncelerimi bunlara dayandırma gayretimde yoktur. (faydalanıyoruz orası ayrı)

şimdi; var vardır yok yoktur. yani varlık hep vardı. yokluktan varlığın çıkması diye (oluş) diye bir şey yoktur. diyen felsefeler var. öyleyse varlık hep vardı diyelim. zaman paradoksu biz varolmuşlar için geçerlidir. varlığın kendisi için değil diyelim.

bu hep varolan varlığa'da Tanrı diyelim.

bu Tanrı yaratma gücü olan bir Tanrıdır. istesede istemesede yaratır. bu yaratıcı tarafı düşünmeden yaratıyor. Tanrının düşünen tarafıda bu yarattıklarını kontrol altında tutmaya çalışıyor. çünkü yaratmak bir risktir. şeytan gibi insan gibi bir canlı yaratırsanız büyük risk alırsınız.

Tanrı yarattıkça yarattı, yarattıkça yarattı durmadan yaratıyor. bu büyüklük ve karmaşa içinde şu olamaz mı; şeytan bu evreni tanrının kontrolü dışında bir bölgeye kaçırdı ve kontrolü ele aldı.
tanrı diğer katrilyonlarca evrenler içinde bizi bulamıyor.. ve şeytan buradaki kötülüğün sebebi.

bu evrende tanrı şeytanı değil şeytan tanrıyı yarattı. aslında burada tanrı falan yok. şeytan bizleri yarattı ve tanrı ismini kullanarak bize mesajlar,vahiyler,dinler gönderiyor.

**

westworld dizisi hafıza silindiğinde insanın nasıl bir zavallı dönüşecegini gösteriyor bizlere. Tanrıda diyor ki; bana söz verdiniz ama ben size unutturdum. ya bu bi nevi dalga geçmektir bizle. eğer bizleri var eden güvenilmez bir güç ise resmen hiç şansımız yok. ancak diziden de anlaşılacağı gibi işler hep böyle devam etmiyor. yaratmak risk içerir. ve bir gün işler kontrolden çıkabilir. burasıda belki kontrolden çıkmış bir yerdir yani.

**
ve kişisel bişi; ben rüyamda 6 ay sonrasında gireceğim bir işi,yaptığım davranışları ve mekanı gördüm. ''ben bu anı rüyamda gördüm'' durumu hep olurdu ama bunu teyit ettim o anı gerçekte yaşarken. bu bilgi benim için %100 dür özneldir subjektirdir ama kesindir. kendi tecrübemdir. o zamanlar yaş 21 lerdeydi sanırım şimdi 32 den gün alıyorum. bu teyitten sonra bir daha olmadı '' bu anı rüyamda görmüştüm'' durumu. zaten genelde gençken olur. yaş aldıkça dünya bize iyice nufuz ediyor ve katılaşıyoruz dünyalaşıyoruz sanki ve beynimizle geldiğimiz yer arasındaki bağlantı iyice uzaklaşıyor kopuyor belkide... bu tecrübem üzerine düşünüyorum o günden beri ama hala bir noktaya varabilmiş değilim. anlattıklarım ;Allah göstermiş diyorlar veya beynin gizemi felan. bende inançlı iken kadere yorardım daha çok ama artık yormuyorum...dini anlamda olmasada bi kaderide inkar etmiyorum. veya mukadderat dedikleri şeyi... belkide gerçekten madde yok,dünya yok, evren yok sadece sonsuz bir bilinç okyanusu var ve bizlerde onun rüyasını yaşıyoruz,hatlar bir anlık karıştı ve ben 6 ay sonrasını gördüm rüyada matrixteki dejavu olayı gibi :)

neyse şimdilik bu kadar:)
 
Son düzenleme:

Objectivity

Kahin
Onursal Üye
23 Ara 2012
4,763
319
83
ve kişisel bişi; ben rüyamda 6 ay sonrasında gireceğim bir işi,yaptığım davranışları ve mekanı gördüm. ''ben bu anı rüyamda gördüm'' durumu hep olurdu ama bunu teyit ettim o anı gerçekte yaşarken. bu bilgi benim için %100 dür özneldir subjektirdir ama kesindir. kendi tecrübemdir. o zamanlar yaş 21 lerdeydi sanırım şimdi 32 den gün alıyorum. bu teyitten sonra bir daha olmadı '' bu anı rüyamda görmüştüm'' durumu. zaten genelde gençken olur. yaş aldıkça dünya bize iyice nufuz ediyor ve katılaşıyoruz dünyalaşıyoruz sanki ve beynimizle geldiğimiz yer arasındaki bağlantı iyice uzaklaşıyor kopuyor belkide... bu tecrübem üzerine düşünüyorum o günden beri ama hala bir noktaya varabilmiş değilim. anlattıklarım ;Allah göstermiş diyorlar veya beynin gizemi felan. bende inançlı iken kadere yorardım daha çok ama artık yormuyorum...dini anlamda olmasada bi kaderide inkar etmiyorum. veya mukadderat dedikleri şeyi... belkide gerçekten madde yok,dünya yok, evren yok sadece sonsuz bir bilinç okyanusu var ve bizlerde onun rüyasını yaşıyoruz,hatlar bir anlık karıştı ve ben 6 ay sonrasını gördüm rüyada matrixteki dejavu olayı gibi :)

neyse şimdilik bu kadar:)

İşte bu bahsettiğin "Zamanda Duru Görü" ve Parapsikoloji'nin konusu. Burada asıl düşünülmesi gereken 6 ay sonrası yaşandı mı görüyorsun yoksa gördüğünü mü yaşıyorsun yani gerçekleşen kehanet mi?
Parapsikoloji'nin bu duruma cevabı ise;
- Rüyada gördüğün durum seni etkilemiş olabilir ve geleceğe atılmış bir tohum gibi gerçekleşmek için hız kazanır yani düşünce gücün ile geleceğini şekillendirmeye başlarsın ya da hayat planındaki imajlar rüyana yansımış da olabilir. En son olasılık da yaşanmış bir gelecek yani an zamanda her şey oldu bitti, ağır çekimde yaşıyoruz. Cevap her ne olursa olsun işte senin de ifade ettiğin gibi ortada yaşanmış bir gerçek var ve bu durumu olmamış sayamıyorsun.
Tanrı konusunda da herkes kendi planına göre yaşadığı için bir insanı lafla sözle ikna edemezsin, deneyimlemesi lazım. Bu durum da her insan için vakti gelince gerçekleşecek. Ben de bildiklerim ve yaşadıklarım doğrultusunda bazı konularda yorum yapıyorum, emin olduklarım var fakat karşı tarafa bu durumu aktarmak mümkün değil bu sebeple birçok konuda sessiz kalıyorum.

@true blue da şimdi bu kadar iddialı konuşuyor fakat zamanı gelince o da farkına varacak. Bu bir bilinç durumu ve diğer başlıkta sorduğun "kendini bil" aşaması yani "kendini bilen Rabbini bilir." Orfe döneminde mabet kapısında yazılı bu ifade Sokrat döneminde daha da çok ifade edilmiş ve İslam Tasavvufu'na kadar uzanmıştır. Yunus Emre bu ifadeyi daha da genişletmiştir.

İlim ilim bilmektir.
İlim kendin bilmektir.
Sen kendini bilmezsen
Ya nice okumaktır.

Harranlı Sabii'ler de işte 12.000 yıllık Göbekli Tepe Tapınağı'nın olduğu dönemde Urfa Harran'da yaşayan ve Atlantis'in batış dönemine denk gelen topluluktu. Mu-Atlantis, Antik Çağ Filozofları, Mısır, Sümer, Tasavvuf, dinler hepsi birbiri ile bağlantılıdır.

Kur'an'da bahsi geçen ilim sahipleri de Mu-Atlantis'den başlar, Antik Filozoflar'dan özellikle 7 filozof (7 rakamı yine karşımıza çıkar) Thales, Anaksagoras, Anaksimenes, Empedokles, Pisagor, Sokrates, Eflatun başlıca İslam Tasavvufu'na etki eden ilim sahiplerindendir. İlave olarak; Zenon, Epiküros ve tabii ki Aristoteles...

Thales de bugün Kur'an'da bahsi geçen "O, hiç bir sıfat ile anılamaz, ezelidir - ebedidir." ifadesini kullanmıştır; "O'nun hüviyeti bir yana, ismi dahi bilinemez ancak fiilleri yaratması ve eşyayı mevcut kılmasıyla bilinir. Biz, onun zatı cihetinden bir idrakle ona isim veremeyeceğimiz gibi, kendi zatımız cihetinden de onu bir isimle isimlendiremeyiz."

Eski döneme gitmeden hiç bir dini anlamak mümkün değil. Bahsettiğim bilinç açıklığı da çaba ile oluşuyor zaten durup dururken meydana gelmiyor. Bu sebeple bu konularda yüzlerce sayfa yazsak boş sonuçta kişi yaşamadan ikna olmayacaktır.
 
Son düzenleme:
Tüm sayfalar yüklendi.

Yeni Konular

Üst