Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Ekoloji kategorisinde Nejdet Evren tarafından oluşturulan Doğaya Dönüş başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 52,178 kez görüntülenmiş, 368 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Ekoloji
Konu Başlığı Doğaya Dönüş
Konbuyu başlatan Nejdet Evren
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan Nejdet Evren

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
yok, hiç değil

austrolopitecus afrinacus/aferansis yaşamsal edimlerinde bulunurken oedipus kompleksine göre edimlerde bulunmamıştır. "doğal seçmeceliğin", "yapay seçmeciliğin" ve " cinsel seçmeciliğin" hiç de bilinç-altı ile ilgisi yoktur. ne biyolojik ne de toplumsal ne de psikolojik olarak bu edimler/edimsizlikler arasında bilinç-altı ile ilgili bir bağıntı yokyut.
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
yok, hiç değil

austrolopitecus afrinacus/aferansis yaşamsal edimlerinde bulunurken oedipus kompleksine göre edimlerde bulunmamıştır. "doğal seçmeceliğin", "yapay seçmeciliğin" ve " cinsel seçmeciliğin" hiç de bilinç-altı ile ilgisi yoktur. ne biyolojik ne de toplumsal ne de psikolojik olarak bu edimler/edimsizlikler arasında bilinç-altı ile ilgili bir bağıntı yokyut.

Dedim ya konu ve kavrama fenomenal baskiyorsun diye.

Birincisi suur yani yasama yetiusi temelli bir kullanim turkce de yok. Turkce de olan ya suurlu, ya da suursuz. Buradaki bilinc anlaminda degil. Bilinc cognitive science, bilissel bilim, philosophy of mind, zihin felsefesi ve state of mind; zihniyetin durumu olarak beynin numenal yetisinin dogustan gelen degil; sonradan ogrenilen kullanimidir.

Bu temeldeki literaturlerde tam olarak ne oldugu da aciklanamamistir. Birincisi baskas bir bilinctyen mi, yoksa bilincin altinda yer etmis olandan mi bahsedildigi acik degildir.

Noun 1. subconsciousness - a state of mind not immediately available to consciousness
cognitive state, state of mind - the state of a person's cognitive processes

Konu bilissellik temelindedir. Bilissellik te cognition, comprehension temelli; tanima, farkina varma, -i kavrama, algilama, idrak etme iceriklerinin farkindalik temelli olanidir. Yani bir kisinin neyi neden nasil ne amacla v.s. yaptigini sadece bilmesi yetmez, kavramis idrak etmis, algilamis olmasi ve bunu da aciklayabilmesi ve izah edebilmesidir.

Bugun kullanilan bilinc temelli, bilincli, bilincsiz, bilincalti kullanimlarinin suur ile uzaktan yakindan bagi yoktur. Cunku konu dogumdan degil; yasamdan elde edilen ile ilgilidir. Onlarda olmayabilir. Cunku evrimsel olarak tur homo sapienstir.
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
consciousness - an alert cognitive state in which you are aware of yourself and your situation; "he lost consciousness"
unconsciousness - a state lacking normal awareness of the self or environment
subconsciousness - a state of mind not immediately available to consciousness

Simdi suur temelinde bu ucune bakalim. Yeni dogmus bir bebek;

Kendinin ya da cevresinin farkinda midir? Bebek eger bu duzeyde bir numenal yetiye sahip olsa, kendi yuzunu cizer mi? yenmeyecek bir seyi yemek icin agzina goturur mu? v.s,

Cevre ve kendinin farkindaligina sahip olmamak-bebek sahip mi? Degilse, burada bebek ile suurunu kaybetmis bir kisinin farki nedir?
 

sakal

Kahin
Yeni Üye
Katılım
8 Nis 2012
Mesajlar
2,000
Tepkime puanı
1
Puanları
38
Birde burada memeyi aramak için başını sağa sola çevirmesi.arama eylemini bilgi olarak nasıl edinmiştir.2 veya üç günlük bir bebek neden uyurken gülümser yada uyanırken ağlar.bu bebek uyurken ne görmüştürde gülümser ve o gördüğü şeye her neyse gülümsemesinemi ağlamasınamı yol açtığını ve gerçekleştirmesi gerçekten açıklanması gereken birşeydir.ama maalesef bilim(yada akıl) henüz bebeklerle iletişim kuracak seviyede değildir.işte burada öz denilen şeyi bilmek ve sıfırdan başlamak gerekir.
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Birde burada memeyi aramak için başını sağa sola çevirmesi.arama eylemini bilgi olarak nasıl edinmiştir.2 veya üç günlük bir bebek neden uyurken gülümser yada uyanırken ağlar.bu bebek uyurken ne görmüştürde gülümser ve o gördüğü şeye her neyse gülümsemesinemi ağlamasınamı yol açtığını ve gerçekleştirmesi gerçekten açıklanması gereken birşeydir.ama maalesef bilim(yada akıl) henüz bebeklerle iletişim kuracak seviyede değildir.işte burada öz denilen şeyi bilmek ve sıfırdan başlamak gerekir.

Bilincin bilincli temelini zaten basta deneme&yanilma metodu ve bunun dusunce ve davranis olarak ve farkinda olarak kullanimi getirir. Suur temelli yasama yetisi icin yapilan her hareket deneme&yanilma yontemidir.

Iste bir yerde insanoglunun diger hayvanlardan farki; onlarin icgudusune karsilik gelen, deneme&yanilma metodudur.

Bebegi birak, bir yetiskin bile ruyasinda guler/aglar v.s. Ama sonucta bu ruyayi hatirlamaz. Beynin bu kisi disi fonksiyonu farkli bir konudur. Ama kisaca beynin kendisini rahatlatma olarak ele alabiliriz.
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
yok, hiç değil

austrolopitecus afrinacus/aferansis yaşamsal edimlerinde bulunurken oedipus kompleksine göre edimlerde bulunmamıştır. "doğal seçmeceliğin", "yapay seçmeciliğin" ve " cinsel seçmeciliğin" hiç de bilinç-altı ile ilgisi yoktur. ne biyolojik ne de toplumsal ne de psikolojik olarak bu edimler/edimsizlikler arasında bilinç-altı ile ilgili bir bağıntı yokyut.

http://www.felsefe.net/psikoloji/73...beyinde-sahiplenme-bulundurma.html#post100728
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
bilincin yitimi olan şuursuzluk hallerini "bilinç-altı" olarak mı görmek gerekiyor? bebeğin bazı tepkilerini yönlendirebilecek yeterliliğe ulaşmamış olması onun "şuursuz" ya da bilinçsiz davrandığı anlamına gelmeyecektir. yürümek isteyip de bu yeteneğini yiritmiş birisinin bu eylemi gerçekleştirememesini "şuursuzluk" olarak değerlendiremeyiz. bebekler, o küçücük insanlar tarihsel bellekleri ile her şeyin bilincindedirler. büyüyen küçükler bunun farkında deillerdir.
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
bilincin yitimi olan şuursuzluk hallerini "bilinç-altı" olarak mı görmek gerekiyor? bebeğin bazı tepkilerini yönlendirebilecek yeterliliğe ulaşmamış olması onun "şuursuz" ya da bilinçsiz davrandığı anlamına gelmeyecektir. yürümek isteyip de bu yeteneğini yiritmiş birisinin bu eylemi gerçekleştirememesini "şuursuzluk" olarak değerlendiremeyiz. bebekler, o küçücük insanlar tarihsel bellekleri ile her şeyin bilincindedirler. büyüyen küçükler bunun farkında deillerdir.

Tabiki hayir. Evet suursuz degil ama; bilincsiz davrandigi anlamindadir. Cunku etrafinin ve hatta kendi fiziksel varliginin farkinda ve bilincinde degildir.

Bence bilinc ile suur farkinin iyi algilanmasi gerekiyor.

Suur sadece yasama yetisidir. Bilinc ise dogumdan sonra elde edilen kisinin her turlu istem disinda kalan hareketinin ne oldugunun bilincine ve farkina varmasidir.

Yani belki de suurun kendilik algisidir. O yuzden de kendilik bilinci.
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
bebek çevresinde bulunan sosyal ortamda anasının olup olmadığını hemen anlar/bilir. üzerimizdeki gömleğin bilincinde olduğumuz gibi hem de...her an üzerimizdeki elbiseyi duyumsamayız ve fakat bunun bilincindeyizdir. bebeğin bu bilinçsel farkındalığı onun iç-güdüsel edimlerde bulunmadığına kanıttır. bebeğin ağlaması güdüsel değildir. bu edimini bir iletişim aracı olarak kullanır. "ağlamayan bebeğe meme verilmez" ana/ata sözü bunu gözlemleyerek doğrulamıştır. "şuursuz" olan bebek ya da büyük iletişim araçlarını kullanmayı düşünemez ve gerçekleştiremez. bu nedenle "şuursuzluk" bilinçalt olarak değerlendirilemez.
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
bebek çevresinde bulunan sosyal ortamda anasının olup olmadığını hemen anlar/bilir. üzerimizdeki gömleğin bilincinde olduğumuz gibi hem de...her an üzerimizdeki elbiseyi duyumsamayız ve fakat bunun bilincindeyizdir. bebeğin bu bilinçsel farkındalığı onun iç-güdüsel edimlerde bulunmadığına kanıttır. bebeğin ağlaması güdüsel değildir. bu edimini bir iletişim aracı olarak kullanır. "ağlamayan bebeğe meme verilmez" ana/ata sözü bunu gözlemleyerek doğrulamıştır. "şuursuz" olan bebek ya da büyük iletişim araçlarını kullanmayı düşünemez ve gerçekleştiremez. bu nedenle "şuursuzluk" bilinçalt olarak değerlendirilemez.

Birseyin farkinda olmak, yani awareness ile onun bilincinde olmak ayni sey degildir. Farkinda olmak ya rahatlatir ya da rahatsizlik verir. Bilincinde olmak ise sorgulatir.

Suursuzluk tabiki bilincalti demek degildir, bilincsizlik demek de degildir. Sadece yasama yetisinin elden cikmasi demektir.

Bebek yemegini suurlu yer, ama bilincli yemez. Ayrica ne yediginin de farkinda degildir.

Buna en guzel ornek bilimin bilimsel olarak cocuklarin vucutlari gelismis bile olsa cinsel iliski kurmayacagi ya da evlenmeyecegidsir. Cunku cocuk hem cinsel iliskinin hem de evliligin bilincvinde degildir. Oyuzden bir cocuk ile cinsel iliskiye giren bir yetiskin suc islemistir.

Ayrica cocuklar sorumluluk bilincinde olmadigindan isledikleri cogu suctan sorumlu olmazlar ve anne babalari olur. Cunku sorumluluigun bilincinde degildir.

Ornekler cogaltilabilir.
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
bilincin düzeyleri arasındaki fark bilinçsizlik değildir. yapabilme yeterliliğinde olmak ise bilinç/bilinçsizlikle ilişkili değildir. bebek doğduğu gün yürüyemiyorsa yürüme edimi bilinçli/bilinçsizdir -bebek açısından- denilemez. demek ki bilinç tüm bunların ötesindeki bir edimdir. onun varlığı yapabilirliği ile ölçülemez.
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
bilincin düzeyleri arasındaki fark bilinçsizlik değildir. yapabilme yeterliliğinde olmak ise bilinç/bilinçsizlikle ilişkili değildir. bebek doğduğu gün yürüyemiyorsa yürüme edimi bilinçli/bilinçsizdir -bebek açısından- denilemez. demek ki bilinç tüm bunların ötesindeki bir edimdir. onun varlığı yapabilirliği ile ölçülemez.

Peki nedir sence bilinc?

Yani suur dan farkli olarak?
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
"birincisi bilinc suur degildir. Yani yasama yetisi ya da icgudusu degildir. Bilinc bir seyi bilerek ve isteyerek onun ne oldugunun farkinda olarak yapmaktir.

Mesela bebek annesinin memesini suurlu olarak yani yasama yetisi ile emer. Yalniz ne memenin, ne ne emdiginin, ne de sutun bilincinde degildir.

Bilinc numenal yetidir, o yuzden fenomenin konusu degildir. Bilissel bilimin konusudur. Bilincsiz ve farkinda olmadan yapilan her turlu hareket de bilincaltidir. O yuzden suursuzluk ya da suur kaybi yani unconsciousness yasama yetisini kaybetmektir. Yasam devam edebilir
"evrensl-insan yazdı

yukarıdaki soruyu sormaktasın kendinle çelişen yanıtı yukarıda vermiş bunuyorsun. bilnç, bilinçaltı, şuur ve şuursuzluk tanımları ile ayrıştırmaları sen yapmaktasın. totoloji yapıp ancak kendi çemberin içinde çeliklilere yakalanıyorsun.
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
"birincisi bilinc suur degildir. Yani yasama yetisi ya da icgudusu degildir. Bilinc bir seyi bilerek ve isteyerek onun ne oldugunun farkinda olarak yapmaktir.

Mesela bebek annesinin memesini suurlu olarak yani yasama yetisi ile emer. Yalniz ne memenin, ne ne emdiginin, ne de sutun bilincinde degildir.

Bilinc numenal yetidir, o yuzden fenomenin konusu degildir. Bilissel bilimin konusudur. Bilincsiz ve farkinda olmadan yapilan her turlu hareket de bilincaltidir. O yuzden suursuzluk ya da suur kaybi yani unconsciousness yasama yetisini kaybetmektir. Yasam devam edebilir
"evrensl-insan yazdı

yukarıdaki soruyu sormaktasın kendinle çelişen yanıtı yukarıda vermiş bunuyorsun. bilnç, bilinçaltı, şuur ve şuursuzluk tanımları ile ayrıştırmaları sen yapmaktasın. totoloji yapıp ancak kendi çemberin içinde çeliklilere yakalanıyorsun.

Birincisi bunlar ayristirma degil; farklar. Madem sen bu aciklamalara katilmiyorsun, o zaman kendi aciklamalarini kendin yap diye ayni sorulari sordum.

Ama sen de buindan kaciniyorsun ve izah etmiyorsun.

Nedir sence suur, bilinc, bilincalti ve bilinclilik?
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
bu olgular "doğaya dönüş" konusunu aşıyor. "bilinç-altı" olmadığına göre bunu tanımlamak var olduğunu düşünenlere kalır. kısaca özetlemek gerekirse; şuur öznenin kendi farkında olma durumu, edimlerinde/edimsizliklerinde farkında olarak davranması/konuşması/söylemesidir. ve bunları gerçekleşirebilecek birikimi gerçekleltirebilme, somutlaştırabilme öznelliğini gerçekleşrirmiş olmasıdır. Bilinç, tarihsel belleğini yaşadığı sosyal/tarihsel süreçlerde açığa çıkartarak "ben"in "öteki" ni algılaması, yorumlaması ve "öteki"nde "ben"i yaratabilmesi için giriştiği tüm eylemselliğin toplamıdır. bilinçli özne de tüm bunların -öznelliğinin- farkında olarak fail olandır.
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
bu olgular "doğaya dönüş" konusunu aşıyor. "bilinç-altı" olmadığına göre bunu tanımlamak var olduğunu düşünenlere kalır. kısaca özetlemek gerekirse; şuur öznenin kendi farkında olma durumu, edimlerinde/edimsizliklerinde farkında olarak davranması/konuşması/söylemesidir. ve bunları gerçekleşirebilecek birikimi gerçekleltirebilme, somutlaştırabilme öznelliğini gerçekleşrirmiş olmasıdır. Bilinç, tarihsel belleğini yaşadığı sosyal/tarihsel süreçlerde açığa çıkartarak "ben"in "öteki" ni algılaması, yorumlaması ve "öteki"nde "ben"i yaratabilmesi için giriştiği tüm eylemselliğin toplamıdır. bilinçli özne de tüm bunların -öznelliğinin- farkında olarak fail olandır.

Ozaman soyle yapalim.

Doga nedir ve bu doganin kendine has bir numenal yetisi ya da teleolojik bir anlam ve icerigi, ozu, ozeli, ozseli ve ozneligi var midir?

Sonucta "dogaya donus" te bir donme soz konusudur ve bu donulecek olan nedir?

Dogaya mi aittir, doganin ortaya koydugumudur?

Yoksa doga dahil herseyi ortaya koyan onun bir parcasi olan ve onu gozlemleyen insanoglunun kavramsal bilgisimi dir?

Yine bu baglamda "dogaya donus" teki doga ve onun bir ozelligini ortaya koyan ve buna donecek olan kimdir/nedir ve kime/neye goredir?
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
tüm yazdıklarımı özetleyeyim o zaman; insan doğaya yabancılaştı kendine yabancılık ile başladı süreç ve ilkin kendi çelişkisini aşacak ve daha sonra doğaya olan yabancılığını gidermenin yöntemini bulacaktır; bunun için doğaya dönmesi gerekir.
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
tüm yazdıklarımı özetleyeyim o zaman; insan doğaya yabancılaştı kendine yabancılık ile başladı süreç ve ilkin kendi çelişkisini aşacak ve daha sonra doğaya olan yabancılığını gidermenin yöntemini bulacaktır; bunun için doğaya dönmesi gerekir.

Yabancilastigini ortaya koyabilmen icin, once ortaya bir doga ve dogallik koyabilmek gerekir. Iste nedir bu doga ve dogalligi?

Ayrica bu doga/dogallik kime/neye gore oyledir? dogaya mi/insanogluna mi?
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
kap-kacak, çanak-çömlek, arpa-buğday, evcilinden-hayvanlar, tarım, sanayii, fizyon...daha ne diyeyim.
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç
Üst