Atma Recep, bu kadar da yukarıdan uçulmaz. Çünkü eĝer tüm şüphelerden arınmış olsaydın, burada başkalarının kafasını ütülemezdin. Hâlâ %100 emin deĝilsin gibime geliyor.Gayet basit...
Tüm şüphelerden arınmış , gerçeği her halukarda kabullenmiş bir iman...
Her varlık kendisini var edene muhtaçmış...mış.Gerçek nedir ?
Her varlık , her şey kendisini bir VAR edene muhtaçtır. O var eden ,her şey O na muhtaç iken O , hiç bir şeye muhtaç olmamalı , doğmamış ve doğurulmamış olmalı , her şeye gücü yetmeli ve her şeyi bilmelidir...
O halde O gördüğün hiç bir şeye benzemez iken , aklın da var edicisi olarak akılla bilinemez.
Her şeyin sahibidir ve O , dilediğini yapar...
Bu , hayatın hiçbir şekilde inkar edilemeyecek yegane gerçeğidir.
Hayatının her anında bu gerçeği görebilen insan , gerçek manada İMAN etmiş insandır.
Yine kendi hayal dünyanı başkalarına dayatmaya kalkıyorsun. Hep aynı lakırdı. Kendi gerçeĝinin doĝru olduĝunu zannederek yaşıyorsun. Oysa referans aldıĝın mâlum kutsal kitabını bizzat insanlar yazdı. O kitap öyle zannettiĝin gibi gökten zembille inmedi.
Daha açık konuşayım: Piyadadaki tüm kitapları insanlar yazmıştır ve belirli bir süre sonra kendi yazdıklarına inanmaya başlamışlardır. Çünkü hepsinde insanların parmaĝı vardır; söyleyenler insan, dinleyenler insan, yazanlar insan ve kitap haline getirenler de insan. Bunun hiçbir yerinde insanlardan baĝımsız herhangi bir varlık yoktur.
Umarım anlarsın diye toparlayayım. Taptıĝın tanrı bizleri deĝil, tam tersine biz onu var ettik. Onun bize ihtiyacı var ve bize muhtaç. Milyon sene evvel esamesi okunmuyordu, günün birinde insanların nesli tükendiĝinde yine esamesi okunmayacak, çünkü onu varlayacak insan kalmayacak.
Bu soruyu sana yakıştıradım. Neden, biliyor musun?Peki , sen gerçeği görmekten neden vazgeçtin?
Çünkü kitabında yazılanları ya bilmiyorsun, ya da onları görmezden geliyorsun. Bizim için hava hoş, ancak madem senin hiç şüphen yok, o zaman kitabındaki her cümleyi bilmen gerek aslında.
Bak ne diyor kitabın (Fatır 8. cümle):
-Kötü işi kendisine güzel gösterilip de onu güzel gören kimse, kötülüğü hiç işlemeyene benzer mi? Şüphesiz Allah dilediğini saptırır, dilediğini de doğru yola eriştirir. Artık onlara üzülerek kendini harabetme; Allah onların yaptıklarını şüphesiz bilir.
Görüyoon, diiii mi?
Taptıĝın tanrı dilediĝini saptırıyormuş; kimbilir belki beni ve @ls2 ´yi de saptırmıştır. İşte böyle sevimsiz bir tanrıya tapıyorsun, buna raĝmen burada bizlere onun güzellemesini yapıyorsun. Madem o dilediĝini saptırıyor, o zaman neyine o saçma sapan soruyu soruyorsun?
Biliyorum, bir kulaĝından girip diĝerinden çıkacak. Ancak bu anlamsız iddialarının altında kalmayız, çünkü kendimizi ilâh yerine koymuyoruz ve kendi kendimizle savaşmıyoruz, bilakis kendi kendimizle bir hayli barışık bir hayat yaşıyoruz.Eğer KABE nin rabbine inanıyorsan , sen sadece bir kul olduğunu , özgürlük dediğin şeyin , kendi varlığını İLAH yerine koyup , kendi hakikatinden uzaklaşarak , gerçek varlığınla kendi kendine girdiğin bir savaşla yine kendine ZULÜM yapmak olduğunu bilirsin.
Peki, ne diyoruz? Varsa şayet, kendisi gelsin ve sizler aradan çekilsin, diyoruz!
Hasılı kısa ve öz: Sizin gibi dindarlar ilâhlık taslayarak kafanıza göre ilâh yaratıyorsunuz, onun aĝzından konuşuyorsunuz ve onunla insanların arasına giriyorsunuz. Evet; aynen bunu yapıyorsunuz.
Son düzenleme: