AN'I YAŞAMAK

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Genel Tartışma Alanı kategorisinde Adem tarafından oluşturulan AN'I YAŞAMAK başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 10,960 kez görüntülenmiş, 227 yorum ve 1 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Genel Tartışma Alanı
Konu Başlığı AN'I YAŞAMAK
Konbuyu başlatan Adem
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan dragon

Adem

Düşünür Üye
Moderatör
Katılım
26 Nis 2009
Mesajlar
623
Tepkime puanı
62
Puanları
28
Orada herhangi bir kural YOK tur , olamaz...

Safi ÖZGÜR lük....

Özgürlük bu değilmidir ? Hiç bir kural bağlamıyorsa sizi , işte bu gerçek ÖZGÜRLÜK tür.

Ama bir sorun var.

Hiç bir kural bağlamıyorsa SİZ i derken , hiç bir kuralın olmadığından bahsediyorsak , SİZ dediğimiz şeyin , VAR olması için gerek şart olan kurallar da yok oluyor demektir.

Örneğin " BEN " kelimesinin oluşabilmesi için bir kural vardır. B , E , N harflerini sırasıyla yazma kuralı. Bu harfleri sırayla yazmasanız BEN bile diyemezsiniz...

Bırakın ki BEN olgusunun var olmasını...

Peki o zaman şöyle diyebilirmiyiz :

" Alem var olmadan önce , bu kuralsızlık alemi vardı.."

Hayır....

Çünkü , o alem önce , sonra gibi ZAMAN kurallarına bağlı degildir , olamaz. ÖNCE kelimesi bir şart kural belirtir. Oysa ki o alem , şart , kural kabul etmez...

O halde ne demeliyiz ?

O ne önce , ne sonra dır. O hem önce hem de sonradır.

Hatta şu an aslen var olan o alemdir.

Yani EL - AN o vardır , hem öncedir , hem sonradır.
 

Adem

Düşünür Üye
Moderatör
Katılım
26 Nis 2009
Mesajlar
623
Tepkime puanı
62
Puanları
28
Peki o zaman şöyle diyebilirmiyiz :

" Alem var olmadan önce , bu kuralsızlık alemi vardı.."

Hayır....

Çünkü , o alem önce , sonra gibi ZAMAN kurallarına bağlı degildir , olamaz. ÖNCE kelimesi bir şart kural belirtir. Oysa ki o alem , şart , kural kabul etmez...

O halde ne demeliyiz ?

O ne önce , ne sonra dır. O hem önce hem de sonradır.

Hatta şu an aslen var olan o alemdir.

Yani EL - AN o vardır , hem öncedir , hem sonradır.

Önce olan , bir şeyin zaman bakımından gerisinde olandır. Sonra olan ise , ÖNCE gelenin ardından gelen değilmidir ?

O halde , bizim de ÖNCE miz kendimiz iken , SONRA dediğimiz , önceki kendimizi takip eden KENDİ miziz.

Düşünürsek , hayatımızın başlangıcından itibaren her an farklılaşan bir insan görürüz. Bebeklikten , yaşlılığa kadar tedricen değişen insanın , her bir anında FARKLI olan varlığı , aslında yine KENDİ sinden başkası değildir.

Doğmadan önce kuralsızlık , bilinmezlik aleminde olduğu , şu AN daki dediğimiz kendisinde var olan bir bilgi ise insan , kendisinin BİLİNMEZ olduğunu da anlayabilir.

Yani , doğmadan önce bilinmezlik aleminde olan insan bilinmez olur , bebek olur , genç olur , yaşlı olur . Bunların hepsi şu AN içinde vardır ve insan , bunların toplamı olarak , hepsiyle birden anlam bulur..

Her şey dediğimiz tüm alem , zaman ve mekan bilinmezlik alemiyle birlikte şu AN bizdedir...
 

Adem

Düşünür Üye
Moderatör
Katılım
26 Nis 2009
Mesajlar
623
Tepkime puanı
62
Puanları
28
AN ' ı yaşamak dedik. Aslında herkes her zaman AN ' ı yaşamıyor mu ki ?

Elbette herkes her zaman AN ' ı yaşıyor...

Hani , anı yaşamak , geçmiş ve gelecek düşüncesinden kurtularak , içinde bulunulan AN ın tadını çıkarmaktır anlamında kullanılır ya.

Hep bunu açıklamaya çalıştım.

İşin garip yanı ne biliyomusunuz , herhangi bi şeyden kurtulmaya çalışmak , sizi daha da o şeye bağlıyor ve kurtulmanız imkansızlaşıyor.

Hiçbir zaman hiçbir şeyden kurtulmaya çalışmamalı ve her şeyi olduğu gibi görüp , onu hüsnü kabul ile , kabullenmelisiniz ....

Çünkü kurtulmak istediğiniz şey sadece YOK luk tur.

Huzurun , mutluluğun yokluğu....

Yoksa herhangi bir şeyin varlığı , ya da yokluğu değil...
 

Ruairi

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
3 Tem 2023
Mesajlar
19
Tepkime puanı
2
Puanları
3
Yaş
24
Konum
İstanbul
İnanmayana sonsuz cehennem konusunu açıklamaya çalışmıştım.

Ahiret alemine , kendi hakikatini bulamadan ( iman edip gerçeği bulamadan ) giden insan , kendisine verilen güçlerin tamamını kullanabilme yeteneğine artık ulaşamayacaktır.

Bu durumda insan , ahiret aleminde kendi sevdiği ve alıştığı bir ortamını kendisi oluşturamayacak , dolayısı ile bir CENNET hayatından MAHRUM kalacaktır...

Bu ise EBEDİ cehennem demektir.
Sayın Adem, sizce kendi hakikatini bulamayan insanın ahirette ne işi olabilir?😂

Ben size işin aslını anlatmak isterim. İlk önce şunun üzerine düşünelim; cennet de cehennem de dünyada tecrübe ettiğimiz şeylerdir ve bunlar zaman içinde oluşurlar. Yani bir başlangıca ve sona sahiptirler. Ahiret ise (son, sonraki) varoluş tanımaz, kabul etmez, zamanı dışarıda bırakır ve zaten bu yüzden de ezeli ve ebedi gibi sıfatlarla anlaşılır. AN dediğimiz işte budur.

Gelelim asıl BEYİN yakıcı soruya ....

Madem ki her şeyin aslı akıl dışı olandır , o halde aklı nasıl ve neden bir referans olarak kabul edelim ki ?

Referans olarak alınması gereken akıl dışılık olması gerekmez mi ?

İşte KURALSIZLIK alemi .....
Bunun doğrusu da şudur: Dünyada yaşamak istiyorsanız aklı referans alırsınız. Çünkü dünyada nicelik vardır ve doğru sayım yapmazsanız hüsrana uğrarsınız. Nitekim insanoğlu bu durumu farketmiş ve günümüzde yapay zekalara kadar erişmiş olan kompütasyon bilimlerini geliştirmiştir. Bunu bir mecburiyet olarak düşününüz. Buradan çıkarılacak ders: eğer dünyada akıl dışılığı referans alırsanız, sefil bir şekilde nalları dikip ahirete intikal edersiniz.

O yüzden önce tam olarak ne istediğinize karar verip, ondan sonra referans yönetimine geçmenizi tavsiye ederim.

Esenlikler.
 

Adem

Düşünür Üye
Moderatör
Katılım
26 Nis 2009
Mesajlar
623
Tepkime puanı
62
Puanları
28
@Ruairi ,

Öncelikle gösterdiğiniz ilgi ve fikrinizi beyan etmeniz nedeniyle teşekkür ederim.

Sayın Adem, sizce kendi hakikatini bulamayan insanın ahirette ne işi olabilir?😂

İnsan doğduğunda hakikatinden habersizdir , ve çoğu insan , bunu düşünmez bile. Hakikatinden haberi olan insanlar pek azdır. Çoğu insan düşünmeden sadece yaşar....

Hakikatini bulamayan bir insanın bu dünyada ne işi varsa , ahirettede o işi var desek ?

Hakikatını bulmamış bir insanın yaşaması mümkünmüdür ?

Bu bir yalana inanan insan yaşayabilir mi ? sorusuna benziyor.

Ya da rüya gören bir insan yaşamaktamıdır ?


cennet de cehennem de dünyada tecrübe ettiğimiz şeylerdir ve bunlar zaman içinde oluşurlar. Yani bir başlangıca ve sona sahiptirler. Ahiret ise (son, sonraki) varoluş tanımaz, kabul etmez, zamanı dışarıda bırakır ve zaten bu yüzden de ezeli ve ebedi gibi sıfatlarla anlaşılır. AN dediğimiz işte budur

Cennet ve cehennem , evet dünyada da yaşanır.

Bunların ZAMAN içinde oluştuğunu söyleyebiliriz tabii. Aslında her şey ZAMAN içinde oluşur değil mi ?

Peki dünyada ZAMAN var da ahirette yok mu sizce ?

Burada ZAMAN ın ne olduğunu iyi anlamamız gerekiyor.

Zaman konusu ile ilgili düşüncelerimi çeşitli başlıklarda ve bu başlığın başında açıklamıştım.. İncelemenizi tavsiye ederim.
 
Son düzenleme:

dragon

Sorgucu Üye
Yeni Üye
Katılım
14 Eki 2022
Mesajlar
441
Tepkime puanı
27
Puanları
28
Konum
dünya
Üniversite Bölümü
Sosyoloji
Ünvan
dünyalı
@Ruairi ,

Öncelikle gösterdiğiniz ilgi ve fikrinizi beyan etmeniz nedeniyle teşekkür ederim.



İnsan doğduğunda hakikatinden habersizdir , ve çoğu insan , bunu düşünmez bile. Hakikatinden haberi olan insanlar pek azdır. Çoğu insan düşünmeden sadece yaşar....

Sevgili @Adem bunları yazarken(zırvalarken) kafalar kaç milyon?

Birilerinden(arabın) nakillerin hakikat olduğu iddiasının düşünmekten hariç her şey ile alakası var. Düşünce sorgulamayla olur. Arabın nakilleri ise düşünceye sonsuza kadar kapalı hurafe sözde bilgilerden(zırvalardan) ibarettir.
Hakikatini bulamayan bir insanın bu dünyada ne işi varsa , ahirettede o işi var desek ?
Ahiret iddian gene nakle dayalı bir uyduru. Hiç bir zerre somut karinen yok bu iddiana.
Hakikatını bulmamış bir insanın yaşaması mümkünmüdür ?
Bi sen yaşıyorsun he. Tımarhaneler senin gibi "hakikat bu" iddiacılarla dolu. Tek farkınız sizin sayınızın fazlalığı ile o tımarhanelerden muaf olabilmeniz. Aynı şeyleri az kişi iddia etseydi yerinin tımarhane olduğu su götürmez bir gerçektir. Olmayan bir şeyi varlamak şizofrenidir. İddia sahibi bugüne kadar bu iddiasını/sanrısını hiç bir zaman kanıtlayamamıştır.
Bu bir yalana inanan insan yaşayabilir mi ? sorusuna benziyor.
Yalana inanan karşısındakileri yalancılıkla suçluyor. İyiymiş. Kafalar zibilyon...
Ya da rüya gören bir insan yaşamaktamıdır ?
Rüyayı gören gene sen.
Cennet ve cehennem , evet dünyada da yaşanır.

Tek hakikat bu olsa gerek.
Bunların ZAMAN içinde oluştuğunu söyleyebiliriz tabii. Aslında her şey ZAMAN içinde oluşur değil mi ?

Peki dünyada ZAMAN var da ahirette yok mu sizce ?
Gene iddia gene iddia. Hani kanıt nerede? Doktora görünme vaktin gelip geçmedi mi?
Burada ZAMAN ın ne olduğunu iyi anlamamız gerekiyor.

Zaman konusu ile ilgili düşüncelerimi çeşitli başlıklarda ve bu başlığın başında açıklamıştım.. İncelemenizi tavsiye ederim.

Sen "zaman" tanımlısını kendi kafana yeniden tanıtamassın. kimseye bu zırvayı yediremezsin. Öyle bir şey/zırva yok. Ne içiyorsan bize de yolla. Malum sıcaklar başladı çekilmiyor.
 

Ruairi

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
3 Tem 2023
Mesajlar
19
Tepkime puanı
2
Puanları
3
Yaş
24
Konum
İstanbul
@Ruairi ,

Öncelikle gösterdiğiniz ilgi ve fikrinizi beyan etmeniz nedeniyle teşekkür ederim.
Rica ederim.
İnsan doğduğunda hakikatinden habersizdir , ve çoğu insan , bunu düşünmez bile. Hakikatinden haberi olan insanlar pek azdır. Çoğu insan düşünmeden sadece yaşar....

Hakikatini bulamayan bir insanın bu dünyada ne işi varsa , ahirettede o işi var desek ?

Hakikatını bulmamış bir insanın yaşaması mümkünmüdür ?

Bu bir yalana inanan insan yaşayabilir mi ? sorusuna benziyor.

Ya da rüya gören bir insan yaşamaktamıdır ?

İki şey vurgulayalım.
1. İnandıklarımız yorum ve hayalden ibarettir ve bunların hiçbiri hakikatin kendisi olamaz.
2. İnsan başından beri kendisiyle olan hakikati farkedebilir ve bu noktada zaten yorum ve hayaller ölür. Hakikate anca teslim olunabilir çünkü yapacak başka bir şey yoktur.

Cennet ve cehennem , evet dünyada da yaşanır.

Bunların ZAMAN içinde oluştuğunu söyleyebiliriz tabii. Aslında her şey ZAMAN içinde oluşur değil mi ?

Peki dünyada ZAMAN var da ahirette yok mu sizce ?

Burada ZAMAN ın ne olduğunu iyi anlamamız gerekiyor.

Zaman konusu ile ilgili düşüncelerimi çeşitli başlıklarda ve bu başlığın başında açıklamıştım.. İncelemenizi tavsiye ederim.
Evet her şey zaman içinde oluşur ya da oluşum zaten zamandır. Bizim için bağıl bir referans sistemidir zaman. Ahirette cisimler mi var ki zaman olsun?
 

Adem

Düşünür Üye
Moderatör
Katılım
26 Nis 2009
Mesajlar
623
Tepkime puanı
62
Puanları
28
İki şey vurgulayalım.
1. İnandıklarımız yorum ve hayalden ibarettir ve bunların hiçbiri hakikatin kendisi olamaz.
2. İnsan başından beri kendisiyle olan hakikati farkedebilir ve bu noktada zaten yorum ve hayaller ölür. Hakikate anca teslim olunabilir çünkü yapacak başka bir şey yoktur

Bu söylediklerinize , bir şey ekleyerek katıldığımı söyleyebilirim.

İnandığımız her şey hayalden ibaret değildir. Örneğin gördüğümüz bi şeyin hakikat olduğuna inanırız öyle değilmi ?

Mesela bu yazıyı yazmamın bir hakikat olduğuna ben inanıyorum...

O halde her inanılan hayal değildir diyebilirmiyiz ?

Ya da hayalin HAYAL olması bir hakikatse , hayalde bir HAKİKAT olarak karşımıza çıkmıyor mu ?

Ve sonunda , hayali hakikat ile karıştırıp insan , hayal dünyasında yaşayabilir...
 

Adem

Düşünür Üye
Moderatör
Katılım
26 Nis 2009
Mesajlar
623
Tepkime puanı
62
Puanları
28
Evet her şey zaman içinde oluşur ya da oluşum zaten zamandır. Bizim için bağıl bir referans sistemidir zaman. Ahirette cisimler mi var ki zaman olsun?

Zaman ,oluşum yani hareket demekse , zaman olmadan hayat yaşanamaz. Eğer öteki dünya dediğimiz alemde bir hayat varsa ki vardır , zaman olmak zorundadır bu bakımdan.

Herhangi bir cismin olması ya da olmaması farketmez. Hayat yaşanacaksa zaman var olmak zorunda değilmidir ?

Daha önce hep bahsettiğim bi şey var zaman konusunda.

Düşünün yaşanan yalnızca bir AN vardır ve bu an hiç bir zaman yakalanamaz. Çünkü şu an dediğinizde , bahsettiğiniz an çoktan GEÇMİŞ tir.

Yani sizin GEÇMİŞ dediğiniz aslında hep şu anda , aklınızda var olmuş bir hatıradan ibarettir. Gelecek dediğiniz ise , yine şu anda aklınızdaki bir hayalden başka bi şey olamaz.

Geçmiş ve gelecek , zamandan bağımsız olan bir varlık olan insanın deruni hakikatinde var edilen bir HATIRA olarak var olur iken , bu hatıralar ZAMAN dediğimiz olguyu oluşturur.

Akıp geçen bir ZAMAN yok , yaşanan tek bir AN vardır.

O an da , insanın asli varlığınin bir görüntüsüdür aslında...
 

Ruairi

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
3 Tem 2023
Mesajlar
19
Tepkime puanı
2
Puanları
3
Yaş
24
Konum
İstanbul
Bu söylediklerinize , bir şey ekleyerek katıldığımı söyleyebilirim.

İnandığımız her şey hayalden ibaret değildir. Örneğin gördüğümüz bi şeyin hakikat olduğuna inanırız öyle değilmi ?

Mesela bu yazıyı yazmamın bir hakikat olduğuna ben inanıyorum...

O halde her inanılan hayal değildir diyebilirmiyiz ?

Ya da hayalin HAYAL olması bir hakikatse , hayalde bir HAKİKAT olarak karşımıza çıkmıyor mu ?

Ve sonunda , hayali hakikat ile karıştırıp insan , hayal dünyasında yaşayabilir...
Hayaller zamanda imkan buluyor ve her şey gibi gelip geçiyorlar. Hayaller kurulur ve bozulurlar ve bu yüzden hayal edilenler bize AN dediğimizin kendisini direkt olarak sağlamazlar. Yani hayal başlangıcı ve sonu olan basmakalıp bir hakikattir.
Zaman ,oluşum yani hareket demekse , zaman olmadan hayat yaşanamaz. Eğer öteki dünya dediğimiz alemde bir hayat varsa ki vardır , zaman olmak zorundadır bu bakımdan.

Herhangi bir cismin olması ya da olmaması farketmez. Hayat yaşanacaksa zaman var olmak zorunda değilmidir ?

Daha önce hep bahsettiğim bi şey var zaman konusunda.

Düşünün yaşanan yalnızca bir AN vardır ve bu an hiç bir zaman yakalanamaz. Çünkü şu an dediğinizde , bahsettiğiniz an çoktan GEÇMİŞ tir.

Yani sizin GEÇMİŞ dediğiniz aslında hep şu anda , aklınızda var olmuş bir hatıradan ibarettir. Gelecek dediğiniz ise , yine şu anda aklınızdaki bir hayalden başka bi şey olamaz.

Geçmiş ve gelecek , zamandan bağımsız olan bir varlık olan insanın deruni hakikatinde var edilen bir HATIRA olarak var olur iken , bu hatıralar ZAMAN dediğimiz olguyu oluşturur.

Akıp geçen bir ZAMAN yok , yaşanan tek bir AN vardır.

O an da , insanın asli varlığınin bir görüntüsüdür aslında...
Zamanı sadece insanın psikolojisinde varmış gibi düşünmek doğru olmaz çünkü zaman aynı zamanda matematiği yapılabilen fiziki bir olgu.

İnsan da dahil olmak üzere zamandan bağımsız hiçbir varlık çeşidi bulamayız. Bu dünya - öteki dünya gibi düşünceler, kavramlar da yine konuştuğumuz dillere ait hayaller ve bunlar da zaman içinde var oluyorlar.

AN'ı farkeden bir insanda ise hayal ister istemez sona eriyor çünkü hakikatin bilincinde burası, orası, ben sen o gibi yüklemlerin imkanı yoktur. Bu hususta tüm insanların hemfikir olduklarını görüyoruz çünkü herkes bir ve aynı hakikate erişmektedir.
 

Adem

Düşünür Üye
Moderatör
Katılım
26 Nis 2009
Mesajlar
623
Tepkime puanı
62
Puanları
28
Hayaller zamanda imkan buluyor ve her şey gibi gelip geçiyorlar. Hayaller kurulur ve bozulurlar ve bu yüzden hayal edilenler bize AN dediğimizin kendisini direkt olarak sağlamazlar. Yani hayal başlangıcı ve sonu olan basmakalıp bir hakikattir.

Zamanı sadece insanın psikolojisinde varmış gibi düşünmek doğru olmaz çünkü zaman aynı zamanda matematiği yapılabilen fiziki bir olgu.

İnsan da dahil olmak üzere zamandan bağımsız hiçbir varlık çeşidi bulamayız. Bu dünya - öteki dünya gibi düşünceler, kavramlar da yine konuştuğumuz dillere ait hayaller ve bunlar da zaman içinde var oluyorlar.

AN'ı farkeden bir insanda ise hayal ister istemez sona eriyor çünkü hakikatin bilincinde burası, orası, ben sen o gibi yüklemlerin imkanı yoktur. Bu hususta tüm insanların hemfikir olduklarını görüyoruz çünkü herkes bir ve aynı hakikate erişmektedir.

Zamanla ilgili benim çok basit ve sağlam bir gözlemim var.

Sizin düşündüğünüz zaman kavramına göre zaman , bir bütün olamaz değilmi ?

O halde parçalardan oluşmaktadır , geçmiş , gelecek şimdi gibi.

Her bir parçayı en küçük birime bölersek AN ı elde ederiz. Yani zaman AN lardan oluşmaktadır. Bu AN lar neyi ifade eder ? Mesela bir saliseyi diyelim .

Saliseleri gösteren bir saatimiz olsun. Her salisede bir birim ilerleyen bir saat. Peki , bu saat hiç ilerlemeseydi ve alemde , atomlardaki hareket de dahil olmak üzere hareket dursaydı ZAMAN ilerleyecek miydi , ya da zaman VAR olacak mıydı ?

Değişim yoksa zaman da yoktur.

Biz zamanı , dünyanın hareketine göre belirleriz.

Yani ZAMAN dediğimiz şey , değişimdir , hareketdir.

Bu durumda , başlangıcı ve sonu olan şeyler , ZAMAN içinde oluşmaz , bilakis başlangıç ve son DEĞİŞİM dir ve ZAMAN ı oluşturan da budur.

Yani zaman , mekanda sürekli ve belli bir periyotla değişen nesnelerin bu durumunun bir ifadesidir . Yoksa zaman ile bir şey meydana gelmez , aksine bir şey meydana geldiği için ZAMAN oluşur.

Mesela bir sene önce şu olay meydana geldi deriz. Bu , o olayın peşinden dünyanın güneş etrafında bir tur atmış olmasının ifadesidir sadece.

Bizi yanıltan , değişimin hep belli bir periyotla oluşmasıdır. Yani her AN her şey değişmektedir , dünya hep aynı hızla dönmektedir ve hep gündüzle gece birbirini kovalamaktadır.

Bir insanı düşünelim , 30 yaşında olsun. Bu insan 20 yaşındaki halinin GELECEĞİ dir. Ya da bu insanın 20 yaşındaki hali o insanın geçmişidir. Peki bunlar sizce aynı insanlarmıdır ? Kesinlikle hayır. Peki farklı insanlarmıdır ? Yine hayır...

O halde , şöyle diyebiliriz , bu insan doğumundan itibaren her AN değişmiş , farklı biri olmuş , ve fakat şu anki hali , doğduğu güne kadar olan hallerinin bir toplamı olarak , şu anda geçmişteki hallerinin geleceği olarak VAR olmuştur.

Şimdi , geçmiş ve gelecek bir varlıkta toplanmış olmadımı ?

Yani , şu anda hem geçmiş hem de gelecek yaşanmaktadır.

Sadece tek bir AN yaşanır...

Geçmişin ve geleceğin içinde olduğu tek bir AN...
 

Adem

Düşünür Üye
Moderatör
Katılım
26 Nis 2009
Mesajlar
623
Tepkime puanı
62
Puanları
28
Bunu basit bir fiziksel örnekle de açalım.

Bir X aracı A noktasından B noktasına T saniyede gitmiş olsun. A ve B noktaları arası da L metre olsun.

B noktasına gelen araç , A noktasından B noktasına geldi deriz ( Şu an - geçmiş ) . A noktasındayken B noktasına gidecekti deriz ( şu an - gelecek). Araç L/T m/sn hızla buraya ulaştı deriz. Bütün bunların hepsi ŞU AN meydana gelmektedir. Zaten başka yaşanabilecek bir AN yoktur değil mi ?
 
Son düzenleme:

Ruairi

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
3 Tem 2023
Mesajlar
19
Tepkime puanı
2
Puanları
3
Yaş
24
Konum
İstanbul
Sayın Adem, AN ile zamanı bir arada okumak günümüzün bilgileri ışığında mümkün değildir. Einstein ile birlikte zaman artık referans çerçevelerine göre değerlendirilmektedir ve buna göre zaman cisimlerin hareketlerinden ya da değişimden bağımsızca var olan, uzay ile bütünleşik bir halde, evren dokusunun temel bir özelliğidir. Zaman günümüzde olguların düzenlendiği bir boyut olarak düşünülmektedir. Keza kuantum biliminden gelen süperpozisyon, dolanıklık gibi bilgiler de klasik fiziğin aklımıza yerleştirdiği nedensellik ya da doğrusal işleyen zaman gibi fikirleri rafa kaldırmıştır.

Kıssadan hisse, AN dediğimizi evrene bakıp da bulamazsınız. Boşa uğraşmayalım...

Ben size bir ipucu vermiştim. AN'ı farkeden insanlar artık hayal kuramazlar demiştim. Bunun üzerine biraz düşünmenizi tavsiye ediyorum.

Esenlikler.
 

Adem

Düşünür Üye
Moderatör
Katılım
26 Nis 2009
Mesajlar
623
Tepkime puanı
62
Puanları
28
Sayın Adem, AN ile zamanı bir arada okumak günümüzün bilgileri ışığında mümkün değildir. Einstein ile birlikte zaman artık referans çerçevelerine göre değerlendirilmektedir ve buna göre zaman cisimlerin hareketlerinden ya da değişimden bağımsızca var olan, uzay ile bütünleşik bir halde, evren dokusunun temel bir özelliğidir. Zaman günümüzde olguların düzenlendiği bir boyut olarak düşünülmektedir. Keza kuantum biliminden gelen süperpozisyon, dolanıklık gibi bilgiler de klasik fiziğin aklımıza yerleştirdiği nedensellik ya da doğrusal işleyen zaman gibi fikirleri rafa kaldırmıştır.

Kıssadan hisse, AN dediğimizi evrene bakıp da bulamazsınız. Boşa uğraşmayalım...

Ben size bir ipucu vermiştim. AN'ı farkeden insanlar artık hayal kuramazlar demiştim. Bunun üzerine biraz düşünmenizi tavsiye ediyorum.

Esenlikler.

@Ruairi ,

Katkın için teşekkür ediyorum.

Bildiğim kadarıyla Einstein ın zaman ile ilgili düşünceleri benimkiler ile uyuşuyor. Einstein , zamanın MUTLAK olmadığını söylüyor.

Görünen o ki sizinle fikirlerimiz uyuşmuyor.

Ben de size esenlikler dilerim.
 

Ruairi

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
3 Tem 2023
Mesajlar
19
Tepkime puanı
2
Puanları
3
Yaş
24
Konum
İstanbul
@Ruairi ,

Katkın için teşekkür ediyorum.

Bildiğim kadarıyla Einstein ın zaman ile ilgili düşünceleri benimkiler ile uyuşuyor. Einstein , zamanın MUTLAK olmadığını söylüyor.
Sayın Adem şuradaki ifadenize göre;
Yani zaman , mekanda sürekli ve belli bir periyotla değişen nesnelerin bu durumunun bir ifadesidir . Yoksa zaman ile bir şey meydana gelmez , aksine bir şey meydana geldiği için ZAMAN oluşur.
düşünceleriniz görelilik kuramının çizdiği resim ile uyuşmuyor.

Göreliliğe göre zamanın mutlak olmaması, evrensel bir referans çerçevesinin var olmadığı mânâsındadır. Bu, kütle ve enerjinin varlığının uzaya yaptığı etki açısından, zamanın işlevine yönelik bir ifadedir.

Zaman, bir boyut olarak uzay ile ilişkisi açısından ise evrenin mutlak diyebileceğimiz bir özelliğidir ve cisimlerin değişimine indirgenmez. Yani bir şey meydana geldiği için zaman oluşmaz.

Her yöne hareketin mümkün olduğu üç boyutlu uzay ile cisimleri sadece tek bir yöne hapseden zaman boyutu, evrenin dokusunu meydana getirirler.
Görünen o ki sizinle fikirlerimiz uyuşmuyor.
Zamanla uyuşurlar, belki sonra yine uyuşmazlar. Fikirlerin tamamı gelip geçicidir, çünkü zamana aittirler...
 

Adem

Düşünür Üye
Moderatör
Katılım
26 Nis 2009
Mesajlar
623
Tepkime puanı
62
Puanları
28
Göreliliğe göre zamanın mutlak olmaması, evrensel bir referans çerçevesinin var olmadığı mânâsındadır

Zaman mutlak değilse , ve bir referans çerçevesi yoksa her varlığa göre ZAMAN değişebilir sonucu çıkarılabilir.

Göreliliğe göre varlıkların hızına göre ZAMAN değişmektedir. Işık hızında giden bir cisim için zaman neredeyse sıfırlanmaktadır. O halde zamanın HAREKET in bir türevi olması görüşüm , görelilik kuramıyla da desteklenmektedir diyebiliriz bence.
 

Adem

Düşünür Üye
Moderatör
Katılım
26 Nis 2009
Mesajlar
623
Tepkime puanı
62
Puanları
28
Klasik akıp geçen ZAMAN kuramında bana çok mantıksızca gelen bir nokta da , " ZAMAN geçtiği için bir şeyler oluyor " mantığı...

O halde zamanı , bilinçli ve güç sahibi bir görünmez varlık olarak tanımlamış olmuyormuyuz ?

Ya da ZAMAN a kısaca , YARATICI imiş gibi bir paye biçmiş olmuyormuyuz ?
 

Ruairi

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
3 Tem 2023
Mesajlar
19
Tepkime puanı
2
Puanları
3
Yaş
24
Konum
İstanbul
Klasik akıp geçen ZAMAN kuramında bana çok mantıksızca gelen bir nokta da , " ZAMAN geçtiği için bir şeyler oluyor " mantığı...

O halde zamanı , bilinçli ve güç sahibi bir görünmez varlık olarak tanımlamış olmuyormuyuz ?

Ya da ZAMAN a kısaca , YARATICI imiş gibi bir paye biçmiş olmuyormuyuz ?
Zamanın geçtiği anlayışı dilimizin sebep olduğu bir alışkanlıktır.

Zaman, göreliliğin öne sürdüğü resimde varlığı tek yön ile kısıtlayan bir boyuttur. Yani zaman geçiyor yerine, zaman uzaydaki akışları mümkün kılıyor dememiz gerekir. Bu şekilde düşündüğümüzde evet, zaman yaratıcıdır. Zamana bilinç yüklememize gerek yoktur fakat evrendeki her şeyin ona boyun eğdiği de bir gerçek.

Tarihte zaman ile yaratıcıyı özdeşleştirmiş pek çok toplum olduğu için bu fikir yeni sayılmaz.
 

Ruairi

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
3 Tem 2023
Mesajlar
19
Tepkime puanı
2
Puanları
3
Yaş
24
Konum
İstanbul
Peki Ruairi ,

Öyleyse ZAMAN tek yönde de olsa akıp gitmiyor mu ? Yani zaman geçmiyor mu ?
Göreliliğin sunduğu çerçeveye göre gözlemcinin bakışından zaman geçiyor gibi görünür ancak nesneler ve olaylar aslında zaman boyutunun onları uzay içinde şartladığı şekilde hareket ederler.

Zamanı, uzunluk, genişlik ve yükseklikten ibaret olan üç boyutlu uzay gibi kendi özelliğini sergileyen bir boyut olarak düşünmeniz gerekir. İki cisim uzayda aynı koordinatta bulunabilirler, fakat aynı zaman içinde bu mümkün değildir. Bu açıdan zamanı, bir düğündeki müzikten sorumlu kişi olarak tasavvur edebilirsiniz. Burada uzayı da dans pisti olarak düşünelim. Bu ortamda dans eden insanları düzenleyen, pist olduğu kadar, vücut hareketlerini koşullayan müzik olacaktır. Fakat yetişkinlerin oturup çocukların piste geldiğini gören görevli, müziği değiştirecektir. İşte zamanın, kütle ve enerji arttıkça göreli olarak aynı ölçüde genişleşmesi, etkisini yitirmesi, yavaşlamasından, onu adamına göre davranan bir karakter gibi düşünebiliriz. Bu karakteri de ışığın uzay boşluğundaki hızına göre değerlendirmek zorundayız, çünkü göreliliğin matematiği bunu söylüyor...
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç

Yeni Mesajlar

Üst