ZAMAN

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Felsefi Tartışmalar kategorisinde Adem tarafından oluşturulan ZAMAN başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 5,954 kez görüntülenmiş, 101 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Felsefi Tartışmalar
Konu Başlığı ZAMAN
Konbuyu başlatan Adem
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan elbisss

durustluk

Felsefe.net
Moderatör
Katılım
27 Nis 2019
Mesajlar
31
Tepkime puanı
3
Puanları
8
Arkadaşım dürüst olalım


Yazar refleksi


İnsanın özgürlüğü sorunu


Bilgi özgürlüğü sorunu


Özgür varoluşun keşfi ya da söyleşmesi/ Bilgi Engelleri


Tanrı Engeli /TekTanrılı Dinler /Tektanrılı Tanrı Engeli


Gerçekliğin açıklanması (Geçit yok)


Ben burada ya da başka yerlerde Tanrı kavramının söyleşmesini denedim.
Duygusal düşünsel tabanda.

Yaptığım ya da denediğim tüm üretimlerin işe yaramadığını gördüm. (Tanrı kavramını yokluk kavramını ve bildiğim tüm diğer kavramları kullanarak oldukça üretim denedim)

Başlangıçsızlık teması benim bulduğum en güçlü geçitti çünkü bunu kavrayan bence Tanrı olamayacağını net olarak kendi fark ve ayırt edebilirdi. Bunu tüm kitlelere gösteremezdik ama birey kendi bunu farkedebiliyorsa farkedebilirdi. Ben bu sefer savunma ve yazılarımda başlangıç temasına yoğunlaştım. Zamanın başlangıcı olmayacağının keşfedilmesi ve farkedilmesi.

Bunları paylaştım. On Natura'yı bulmak mesela büyük sevinçti. Şimdi geldiğim noktada bununla çatışılması ..

Burada duralım.

Zaman kavramının tartışılmasının benim açımdan önemi yok. İnsanın önünde ki bilgi engellerinin kaldırılması gerekiyor.

Yani zaman kavramının tartışılması benim açımdan sadece başlangıçsızlığın kavranması üzerinden Tanrı kavramının varolmayacağının kavranmasına geçit aralıyor ve bu geçit üzerinden özgür varoluşun söyleşmesine geçit aralanıyor ve o geçit özgürlüğün ve diğer sorunların görüşülmesine geçit aralayacak. Yani konunun konudışı alana çekilmesi bilgi özgürlüğüne geçit aralamıyor..

Bilgi özgürlüğünü söyleşmeliyiz tabi sizin tanrı gibi bir engeliniz var. Sizin bu engeli kaldırabilmeniz için bilgi engelinin tanrının söyleşilmesi gerekiyor.

Tanrıdan kurtulmanız için bir şey yapabişir miyim? ve
Tanrıdan kurtulmanız yapabileceğim bir şey var mı?

İşin aslı ben tanrıdan kurtulmanız için yazışıyorum. Bu bilginin önündeki en büyük engeldir ya da bir kaç engelden biri.
Aslında onun için yazışmıyor olsam bile bilgi özgürlüğünün ve iletişimin önünde ki en ciddi engel olduğu için hiç bir şey yazışamıyoruz.

Yani Tanrı kavramının varlığını yokluğunu geçtim tüm dünyayı saran balık ağı gibi
Düşüncelere geçit vermeyen sesten frekanstan bir duvar gibi...

Tanrı iletişimin önündeki en büyük engeldir..
Tanrı insanlığın önünde ki en büyük engeldir.
Aslında tanrı her şeyin önünde ki en büyük engeldir
Tanrı bir engeldir ve zamandan önce ya da zaman sadece onun engelin ortadan kaldırılması için tartışılmalıdır.
Gerisi amaç dışı.

Şimdi tartışmacı olarak benim başka söyleyebileceğim bir şey var mı?

Tamam şimdi zamanı benimle tartışmak istiyor musunuz?

Neden niçin tartışmak istiyorsunuz?

Görüyorsunuz ki zamanla ilgilenmiyorum

Arkadaşım tanrı kavramına sahip bir arkadaşla tanrı kavramına sahip olmaktan özgürleşmesinin bilgi özgürlüğüne geçit aralayacağından önce zamanı mı tartışalım

Sanırım ben anlaşılıyordur ki zamanı bilgi özgürlüğüne geçit aralamak için tartışıyorum

Yani
Tanrı kavramına sahip bir arkadaşla tanrı kavramından özgürleşmesini söyleşmek zaman kavramını söyleşmekten önce olmalı ama yine de benimle zamanı tartışmak istiyorsanız buyrun tartışın ama zamanı neden tartışıyor olduğumu tartışmaya eklemeliydim
 

Adem

Düşünür Üye
Moderatör
Katılım
26 Nis 2009
Mesajlar
623
Tepkime puanı
62
Puanları
28
Son yazdıklarını cevaplamadan önce , önceki yazılarına bi göz gezdirdim. Anlayamadığım için gözden kaçırdığım bi yazını daha dikkatli incelediğimde ne demek istediğini anladım ...

Sen diyorsun ki (Parmenidesin de dediği gibi) :

- Varlığın başlangıcı olamaz .Çünkü eğer varlığın başlangıcı olsaydı bu başlangıctan önce "HİÇ" lik yani "YOK" luk olmak zorunda olurdu. Oysa "YOK"
tan "VAR" vardan da "YOK" olmaz.

Bu gayet doğru mantıksal bir yaklaşım. Ayrıca buradan varlık "EZELİ" ve "EBEDİ" dir çıkarımını kolaylıkla yapabiliriz. Buraya kadar benim için hiç bir sorun yok....

Bunları sayfalarca anlatmak yerine bizim anlayabileceğimiz dilden bu şekilde yazsaydın sorun yaşamazdık :)

Aslında bunların böyle oldiğunu önceki yazılarımda belirtmiştim.

Şimdi buradan kendime de bir pay çıkararak bundan böyle bana TEOLOJİK akılla gidiyorsun demeyeceğini teyid etmeni bekliyorum....

Mutabıkmıyız ?
 

ignostik üye

Filozof
Uzaklaştırılmış
Katılım
1 Ocak 2021
Mesajlar
969
Tepkime puanı
131
Puanları
43
Yaş
57
Konum
Mars gezegeni.
Üniversite Bölümü
felsefe
İçtenlik bunlara aynen katılıyorum, yazılarımda teolojik akılla yazılmış bir yazı yok, hepsinde akıl ve mantık çerçevesinde bir fikir bir önerme var..
Eğer varsa fikirlerime akıl ve mantık dahilinde karşıt bir argüman, tezime antitezle cevap verilebilirdi ki ben de bunu bekledim. Ama olmadı. Bence oluşmuş ön yargılardan kurtulmalıyız....

Ben tartışmalarımızda Tez - antitez karşıtlığı ile akıl , mantık ve özgür düşünce çerçevesinde devam edebileceğimizi düşünüyorum...

Ama ben seni cok iyi anliyorum.
Acemi teologlar gibisin.
Yaratici kavrami varlik ilarak algiliyorsan n
Sana burdan ekmek cikmaz.
Yorumlarinin tamami derin mantik hatalarini
Sen beni anliyamazsin.anliyacak zekada degilsin.

En basit ornek sana yazilarimda teoloji v.yok diyorsun.
Sen ne.yazdiginin farkinda degilsin.farkedicek kadar da zeki degilsin.

Ignostisizm der ki.
Bahsedilen kavrami varlik sifatina tanimlayip sonrada

Varlik yafa yokluk tanimina sokmak
Sadece zaman kaybi ve ontilojik yani teolojinin.
Olmazsa olmazidir.
Uyelerde seni ciddiye almiyor.
Cunku zeka seviyen bu forma uygun degil neyazikki.
 

ignostik üye

Filozof
Uzaklaştırılmış
Katılım
1 Ocak 2021
Mesajlar
969
Tepkime puanı
131
Puanları
43
Yaş
57
Konum
Mars gezegeni.
Üniversite Bölümü
felsefe
Son yazdıklarını cevaplamadan önce , önceki yazılarına bi göz gezdirdim. Anlayamadığım için gözden kaçırdığım bi yazını daha dikkatli incelediğimde ne demek istediğini anladım ...

Sen diyorsun ki (Parmenidesin de dediği gibi) :

- Varlığın başlangıcı olamaz .Çünkü eğer varlığın başlangıcı olsaydı bu başlangıctan önce "HİÇ" lik yani "YOK" luk olmak zorunda olurdu. Oysa "YOK"
tan "VAR" vardan da "YOK" olmaz.

Bu gayet doğru mantıksal bir yaklaşım. Ayrıca buradan varlık "EZELİ" ve "EBEDİ" dir çıkarımını kolaylıkla yapabiliriz. Buraya kadar benim için hiç bir sorun yok....

Bunları sayfalarca anlatmak yerine bizim anlayabileceğimiz dilden bu şekilde yazsaydın sorun yaşamazdık :)

Aslında bunların böyle oldiğunu önceki yazılarımda belirtmiştim.

Şimdi buradan kendime de bir pay çıkararak bundan böyle bana TEOLOJİK akılla gidiyorsun demeyeceğini teyid etmeni bekliyorum....

Mutabıkmıyız ?

Varlik-yokluk_hiclik bu tanimlamalar goreceli kavramlar yani tanimli ve tutarli
Ozneler.
Yaraticidan bahsederken once net bir tanimi koy.ki gercek felsefe.yapalim
Tez anti tez bu argumanlarla felsefe yapılmaz felsefe reelizm demektir.tez ve amti tez ise ontolojik teoloji demektir.ontolojik teoloji yapmak icinde tutarli bir.tanim gerek.

Tutarli bir tanim icinde gozlem ve kanit gerekir.
Gozlem disi ve kanitsiz ise varlik.yada.yokluk
Diyemezsin.
Varlik.yada yokluk kanitlanabilir gozlemlemebilir.ontolojik bilgi demektir.
 

ignostik üye

Filozof
Uzaklaştırılmış
Katılım
1 Ocak 2021
Mesajlar
969
Tepkime puanı
131
Puanları
43
Yaş
57
Konum
Mars gezegeni.
Üniversite Bölümü
felsefe
Gerçekten uzun bir yazı...




Bak burada hakikati yakalamışsın bir ucundan. Ama kaçırman uzun sürmemiş.

Bu konuyu tartışalım istersen...

Han gi hakikat? yaraticinin tek olmasi mi?
Yoksa bir ayette belirttigi gibi herseye gucu yetmesi mi?
Hangisi daha mantik li?

Herseye gucu yeten tanri tek! olabilir mi?
Bu ne acemice bir tanimlama.

Tekcrakami matwmatiksek bir simgedir.
Herseye gucu.yeten bir tanrinin tek oldugunu
Düşünmek basta felsefeye sonrada akla
Ve mantiga ihanettir.
Herseye gucu yetenin tanimi acik ve net.
Sonsyz kere sinsuzu yarabilen insan zekasiyla bagdasmiyan demektir al sana gercek.felsefe.
Bilmemek degil yanlisvogrenmek ve taklitcilik ayiptir
 

ignostik üye

Filozof
Uzaklaştırılmış
Katılım
1 Ocak 2021
Mesajlar
969
Tepkime puanı
131
Puanları
43
Yaş
57
Konum
Mars gezegeni.
Üniversite Bölümü
felsefe
Yaratici kavrami teizmin ontolojik mantik.hatalariyla dolu coplugudur.
Bu tarz felsefe.yapmanin kimseyevfaydasi olmaz sadece zaman kaybi
 

ignostik üye

Filozof
Uzaklaştırılmış
Katılım
1 Ocak 2021
Mesajlar
969
Tepkime puanı
131
Puanları
43
Yaş
57
Konum
Mars gezegeni.
Üniversite Bölümü
felsefe
Aslinda teizm haric tum betimlerin.yorumlarinin anactemasivyani omurgasi ve sonuclari belirsizlige cikiyor.yani ignostisizme cikiyor.
Tum tum yorumlari genel olarak ozetlersek.

Zaman kavramida tipki tanri gibi belirsizlige goturuyor.
Belirsizlik felsefenin tek kazanani diyebiliriz.
Belkide felsefe bu amacla varolmustur.
 

Adem

Düşünür Üye
Moderatör
Katılım
26 Nis 2009
Mesajlar
623
Tepkime puanı
62
Puanları
28
Biraz önce, verdiğin linkten Parmenides i okudum. Gerçekten çok etkileyici. Anladığım kadarı ile seni de çok etkilemiş....
Parmenides le sayende bugün tanışmış oldum. Bunun için sana teşekkür etmeliyim. Yunan filozoflarını bilmiyor değildim ama onları okumak onlardan bir şeyler öğrenmek (belki de milliyetçi duygularla ) bana hep itici gelmişti... Hiçbir zaman okumadım onları. Onları tartışmalarda geçen kısa cümlelerden tanıyordum ve hala öyle :)

Parmenides in ontolojik yaklaşımını kendi kendime bulduğumda üniversite ikinci sınıftaydım ve finaller başlamak üzereydi. Varlığın tek , ezeli ve ebedi olduğunu bilmek bana öyle büyük bir haz vermişti ki inanın bana bunu ilk anladığımda ihtilam olmuştum :)

Öyle bir mutluluk yok bu dünyada , öyle bir huzur ve güven duygusu... Artık hiçbir şeyden korkmama gerek yoktu, hiç kimseye hiç bir şeye ihtiyacım yoktu. Hakikatı düşünerek hep mutlu yaşayabilirdim...Düşünsenize sonsuzluğu yaşıyorsunuz.....

Artık okula gitmek ders çalışmak ödev yapmak vs vs o kadar anlamsız geliyordu ki bana...Ayrıca onları düşünmek beni hakikatten koparıp mutsuz ediyordu. Öyle ya hepsi sanal, hepsi yanılgı.... Ne gerek var dedim kendi kendime ....Finallere gitmedim, okulu bırakıp memlekete geri döndüm. Tabi bu arada etrafımdaki insanlara bulduğum bu hakikatı anlatmaya çalışıyordum. Hepsinin benim gibi "MUTLU" olduğunu düşünmek bana daha büyük bir mutluluk verecekti. Ancak ne kadar anlatırsam anlatayım kimse anlamıyordu. Belki de anlamak istemiyorlardı. Ayrıca hepsi de bana düşman olmuş ve "DELİ" gözüyle bakıyorlardı...

Sonunda ailem beni zorla "DELİ" doktoruna götürdü :) Doktor bilindik basit bir kaç cümle ürettikten sonra bana öyle ilaçlar verdi ki yerimden bile kıpırdayamıyordum. Ne umduk ne bulduk :)

Artık kafama dank etmişti. Onlara onlar gibi bir insan olduğum yalanını yutturmam gerekiyordu yoksa işler kötüye gidecekti. Bir süre "ROL" yapmaya başlamıştım. Artık hakikatten kimseye bahsetmiyor, kimseyle tartışmaya girmiyordum. Bulabildiğim her fırsatta yalnız kalarak hakikatin engin denizlerine dalıyor daha sonra yapmam gereken "ROL" görevi için enerji toplamaya çalışıyordum. Ama "TİYATRO" culuğun o kadar kolay olmadığını anlamam uzun sürmedi.

Hakikat bana her işimde yol gösterebilir ve her yaptığımı doğru sonuçlar verecek şekilde yapmamı sağlayabilirdi. Ama olmuyordu...Ben insanların hatasını gördüğümde onlarla alay etmem, onlara acırım. Bir zayıf gördüğümde ona yardım etmeye çalışırım, nasıl sömürmeli onu nasıl kullanmalıyım diye asla düşünmem.... Ama insanlar öyle değildi. Hakikatten koparıldığım anlarda öyle büyük bir mutsuzluğa ve ümitsizliğe düşüyordum ki , bu mutsuzluk tüm düşünce dünyamı allak bullak ediyordu.

Artık son raddeye geldiğimde bildiğim hakikati sorgulamaya başladım. İşin içinden çıkamıyordum ve artık son çare olarak "İNTİHAR" etmeyi aklıma koydum. Eski evimiz üç katlı ahşap bir binaydı ve ben alt katında yalnız kalıyordum. Yatağımdan kalktım. bir urgan bulup, yüksekçe olan tavandaki kirişlerden birine kendime asacaktım. Tam o sırada kendi kendime "- Nasıl olsa bir gün ölmeyecek misin ? Bu acelen niye ?" diye sordum. İlk ve tek intihar girişimim bu kadar olmuştu. Artık hayatım sonsuz "MUTLULUK" ve sonsuz "IZDIRAP" arasında gidip geliyordu..

Bildiğim hakikatle mutluydum ama yetmediğini anlamıştım. Bir şeyler eksikti, tamamlamam gerekiyordu. Esik parçalar yavaş yavaş tamamlandıkça artık "ROL" ümü daha iyi ve kolay oynamaya başladım. "MUTLU" yaşadığım zamanlar arttı . Eskisi gibi "AZAP" çukurlarına düşmüyorum artık. Ama hala eksikler var ve tamamlamaya çalışıyorum. ....
 
Son düzenleme:

ignostik üye

Filozof
Uzaklaştırılmış
Katılım
1 Ocak 2021
Mesajlar
969
Tepkime puanı
131
Puanları
43
Yaş
57
Konum
Mars gezegeni.
Üniversite Bölümü
felsefe
Pekiii yaratici kavramini felsefeye sokan neydi?
Yaraticiya inanmiyan bir betim neden.kendi savunusunda
Yaraticinin olmadigini savunurken
Onu bir tanimlama.ihtiyaci hissediyor?

Tanimsiz olani.tanimlarken on u reddetme
Ve.kanitlama asamasinda neden surekli varlikmiscyada yokluk mus gibi argumanlar kullaniliyor?
Bence felsefede yani gercek.fel
sefede
sefede
Tanimsuz tanimlamalar yapılmaz.
Felsefe demek somut ve kanita dayali
Yorumlar demektir.aksi halde tipki teizm gibi ontteolojik.teoloji gibi sadece sonuc baglaminda utopiadan ote gidemeyiz
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Biraz önce, verdiğin linkten Parmenides i okudum. Gerçekten çok etkileyici. Anladığım kadarı ile seni de çok etkilemiş....
Örtüşme yaşamak ve filozof adında birinde kendince ontoloji ve bilgiye bir temas bulmak evet.
Parmenides bir devlet adamıymış, çok bilmiyorum, peygamberane addedilmiş ve öyle bir saygı ve sevgi görmüş. Sadece felsefe değil devlet adamlığı kural ve yasa koyuculuğu ile de

Parmenides in ontolojik yaklaşımını kendi kendime bulduğumda ondokuz yaşındaydım. Üniversite ikinci sınıftaydım ve finaller başlamak üzereydi. Hiç unutmuyorum sene 1989... Varlığın tek , ezeli ve ebedi olduğunu bilmek bana öyle büyük bir haz vermişti ki inanın bana bunu ilk anladığımda ihtilam olmuştum
Tek/mono kavramı sevilmiyor. Aslında 'bir' kavramı da bu monizm vb. üzerinden eleştiri görür.
Çoğulculuk kavramına zıt algılanır.
Bu yüzden bütün/bütünlük, ayrımsızlık gibi kavramları seçmeye özen gösteriyoruz

Öyle bir mutluluk yok bu dünyada , öyle bir huzur ve güven duygusu... Artık hiçbir şeyden korkmama gerek yoktu, hiç kimseye hiç bir şeye ihtiyacım yoktu. Hakikatı düşünerek hep mutlu yaşayabilirdim...Düşünsenize sonsuzluğu yaşıyorsunuz.....

Bunu uzun açlıklarla ve zero carb denilen diyetlerle tekrarlayabilirsin, tetikleyebilirsin. Kontrollü biçimde... O zor geliyorsa keto (ketojenik diyet bunu muhtemelen sağlar. Zero carb denenmek isteniyorsa mutlaka ilgili guplardan araştırma yapılmalı yağsız tüketim olmuyor.

Sonunda ailem beni zorla "DELİ" doktoruna götürdü :) Doktor bilindik basit bir kaç cümle ürettikten sonra bana öyle ilaçlar verdi ki yerimden bile kıpırdayamıyordum. Ne umduk ne bulduk :)
O ilaçlarla yapılan en büyük hata ani kesmeler . Mani, akatazi, tardif diskinezi ve başka yan etkilerden sorumludur. Bazıları uzun süreli bazıları kalıcıdır.
Magnezyum, çinko, omega ve mct yağlar, melatonin kullanımı, hormon destekleri ve diğer doğal ajanlar o ilaçların yerine konulmalıdır. Uyuşturucu sedatif içerik aranıyorsa yine doğal ürünler kullanılmalı ve seçilmelidir.

Ben onlar gibi değildim
Onlar gibiyiz. Onlar da bizler..gibi..

Ben insanların hatasını gördüğümde onlarla alay etmem, onlara acırım.
Acıma doğru bir yaklaşım değil, ajitasyon normal ve uygun bir tepki değil

Anlıyorum. Yaşam öyküm de kısa küçük benzer geçişmeler yok değil
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Son yazdıklarını cevaplamadan önce , önceki yazılarına bi göz gezdirdim. Anlayamadığım için gözden kaçırdığım bi yazını daha dikkatli incelediğimde ne demek istediğini anladım ...

Sen diyorsun ki (Parmenidesin de dediği gibi) :

- Varlığın başlangıcı olamaz .Çünkü eğer varlığın başlangıcı olsaydı bu başlangıctan önce "HİÇ" lik yani "YOK" luk olmak zorunda olurdu. Oysa "YOK"
tan "VAR" vardan da "YOK" olmaz.

Bu gayet doğru mantıksal bir yaklaşım. Ayrıca buradan varlık "EZELİ" ve "EBEDİ" dir çıkarımını kolaylıkla yapabiliriz. Buraya kadar benim için hiç bir sorun yok....

Bunları sayfalarca anlatmak yerine bizim anlayabileceğimiz dilden bu şekilde yazsaydın sorun yaşamazdık :)

Aslında bunların böyle oldiğunu önceki yazılarımda belirtmiştim.

Şimdi buradan kendime de bir pay çıkararak bundan böyle bana TEOLOJİK akılla gidiyorsun demeyeceğini teyid etmeni bekliyorum....

Mutabıkmıyız ?
Kul, ilah gibi kavramları ben sevmiyorum
Kırmızı ve sarı çizgiler
Onun dışında mutabık sayılırız

Bazıları sevgi bazıları özgürlük gibi kavramlara takıntılıdır. Mesela mutluluk. İnsan belli kavramları yüceltebilir.

Özgürlük en yücedir.
 

xmatrix

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
19 Ocak 2017
Mesajlar
90
Tepkime puanı
10
Puanları
8
sonsuz geçmiş mümkün değildir.. Bir başlangıçta mümkün değildir.. ZAMAN 'da mümkün değildir.. Sabit , zamansız , tekil bir var oluşun görüntüleri bu evren ve bizler..
 

Adem

Düşünür Üye
Moderatör
Katılım
26 Nis 2009
Mesajlar
623
Tepkime puanı
62
Puanları
28
sonsuz geçmiş mümkün değildir.. Bir başlangıçta mümkün değildir.. ZAMAN 'da mümkün değildir.. Sabit , zamansız , tekil bir var oluşun görüntüleri bu evren ve bizler..


Bu kadar... çok kısa ve öz....Tebrik ederim....
 

Adem

Düşünür Üye
Moderatör
Katılım
26 Nis 2009
Mesajlar
623
Tepkime puanı
62
Puanları
28
Kul, ilah gibi kavramları ben sevmiyorum
Kırmızı ve sarı çizgiler

Felsefe akıl ve mantık üzerine kurulmuşsa felsefe ortamında duygular bir kenara bırakılmalı.

İçtenlik kır zincirlerini, özgürleştir kendini....

Bunlar sonuçta birer kavram , korkma yemezler seni :)

Sonuçta akıl ve mantık dahilinde konuşacaksak bu kavramlarla ilgili her çıkarım değillenebilir....

Değil mi ?
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Felsefe akıl ve mantık üzerine kurulmuşsa felsefe ortamında duygular bir kenara bırakılmalı.

İçtenlik kır zincirlerini, özgürleştir kendini....

Bunlar sonuçta birer kavram , korkma yemezler seni :)

Sonuçta akıl ve mantık dahilinde konuşacaksak bu kavramlarla ilgili her çıkarım değillenebilir....

Değil mi ?
O zincirin kırılmış halinin bir ifadesi ve kır zincirlerini diyen bendim sanıyorum

Benimle kimse tanrının varlığını tanrının varolmadığına ikna olmadan tartışamaz
 

Adem

Düşünür Üye
Moderatör
Katılım
26 Nis 2009
Mesajlar
623
Tepkime puanı
62
Puanları
28
O zincirin kırılmış halinin bir ifadesi ve kır zincirlerini diyen bendim sanıyorum

Benimle kimse tanrının varlığını tanrının varolmadığına ikna olmadan tartışamaz

Yani tartışırsan ikna olursun mu diyorsun ?
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Artık hiçbir şeyden korkmama gerek yoktu, hiç kimseye hiç bir şeye ihtiyacım yoktu.
...Düşünsenize sonsuzluğu yaşıyorsunuz.....

Ben insanların hatasını gördüğümde onlarla alay etmem, onlara acırım. Bir zayıf gördüğümde ona yardım etmeye çalışırım, nasıl sömürmeli onu nasıl kullanmalıyım diye asla düşünmem.... Ama insanlar öyle değil

Haklısın

Acıma duyguları denenler bireye çoğu zaman anne vb hatalı bir empati kaynağı üzerinden yüklenir
Ya çocukluk travmaları, hastalık, zayıflık, kaza vb deneyimleri üzerine annenin çocuğa acıma yansıtması ya da kişinin anne vb ebeveynin kendi kaderine küskünlüğü vb.

Anne vb ebeveyn bazen koruduğunu zannederken bireyin çocuk kalmasını sağlıyor. Bu sevgi tavrı için de geçerli.
Bir bebeğin sarılıp sarmalanması gibi bazen ebeveynce korugan bireyci pembe bir düş balonuna sarılıyoruz
Bunun patlaması bize bazen olağan uyanış aydınlanma gibi görünür ve bunlar bazen hayatla normal olağan bağların geri kazanımına ve büyümeye ilişkindir

Sidhartha hikayesini bilmiyorum duydunuz mu?
Acı kavramının bireyden saklanması. Hayatın gerçeklerinin saklanması ve çocuğun kuşatılması..
Sidhartha acı kelimesini 17 yaşında öğrendi ve ilk kez bir sakatı 17 yaşında gördü.
Sarayından çıktı ve insanlara acıdı ve dağlara çekilip meditasyon yaptı. İnsanları kurtarılması gereken aciz zavallılar olarak gördü ve onları kurtarmaya çalıştı. Belki de kendisi kurtarılacak durumda. İnsanların acıya ve yaşamın zorluklarına bir takım doğal tepki ve dirençleri var. Hiç bir şey zayıf olmak kadar acı verici değil.
Bu hikayeyi her yorumladığımda aynı şeyi söylüyorum. Sidhartha bir dağa gidip aydınlanma arayışı yerine kalabalıklara karışmalıydı. İnsanlarla oturup şarap içmeliydi. Çocuklarla oynamalı şarkı söylemeli dans etmeli ve müzik yapmalıydı. Belki de gerçek aydınlanma Sidhartha nın yolu değildir. Bilmiyorum
Gılgameş destanında Enkidu ya şu denir. Burada bu yenir ye ve burada bu içilir iç burada seks yapılır seviş
Sidhartha aydınlanmayı dağ da kendi yalnızlığında aradı... Ben bugü ngerçe kaydınlanmanın insanlarla birleşmede kaynaşma ve sosyal birliklerde olduğunu düşünüyorum..
Yine de Sidhartha Buda olarak insanların sevgisini kazandı ve saygısını kazandı. Onlara büyük bir din ve inanış sistemi armağan etti. Gerçek anlamda tanrı barındırmayan, varoluşu açıklamaya girişen karma temelli bir denge modeli. Budizm bugün yeryüzünün en insancıl ve barışçıl dinlerinden biri..

Acıma denenin en güzel örneklerinden biri de Usui nin hikayesi. Usui bir çolak görür içi parçalanır ve bunun üzerine bir dağ da 20 yalnız gün geçirir ve en son rivayete göre şimşekler ve ışıklar eşliğinde kafasında tuhaf semboller.görür. Daha sonra bu semboller ve dokunma yoluyla insan iyileştirmeyi dener ve bin yıllar sonra hala el alma el verme denen biçimde şifa sistemi Reiki adında var geçerli ve yaşıyor ama bir Usui 'miz yok gibidir..
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Öyle bir mutluluk yok bu dünyada , öyle bir huzur ve güven duygusu... Artık hiçbir şeyden korkmama gerek yoktu, hiç kimseye hiç bir şeye ihtiyacım yoktu....Düşünsenize sonsuzluğu yaşıyorsunuz.....

Bu sağlıklı insanın zaten doğal hali. Özellikle doğa insanının. Çevresiyle ailesiyle doğayla uyum birlik bütünlük hissi. Modern batı bireyciliği insanı kuşattı ve bireylere kamplara kutuplara böldü.
David Cooper'a Arjantin deneyimi sonrası Ailenin Ölümü nü yazdıran ve psikiyatri zırvalıktır demesine yol açan şey budur. Bireyci batı insanı ve kültürünün üzerine Arjantin e gittiğinde sıcak bir arada insan ilişkileri deneyimledi ve o an da psikiyatri kavramından bir an da koptu.


Senin tek varlık dediğine de Hint felsefesinde non-dualism (ikisizlik) deniyor. Doğa felsefesidir. Batılılar sevmez ya da anlamaz.
Bireyci tabana inmeyen şeyi anlamıyorlar pek işlerine gelmez...
Doğa insanının çoğunun doğal hali. Doğal çevre algısı ve kavrayışı.

Fromm da doğal uyumun bozulması diye bir kavram var.
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Sonunda ailem beni zorla "DELİ" doktoruna götürdü Doktor bilindik basit bir kaç cümle ürettikten sonra bana öyle ilaçlar verdi ki yerimden bile kıpırdayamıyordum. Ne umduk ne bulduk
Psikiyatrik tanılar çoğu zaman saçma ve hatalıdır nadiren işe yararlar

Antipsikotik denen ilaçlarla ilgili bu sene İngiliz bir uzman bir makale yayınladı ve parabolik seyreltme/azaltma dediği bir şey önerdi. Bir seferde % 5-10 ya da en fazla 15 azaltma ve 2-4 ya da 6 haftalık periyotlarla tekrar azaltma etkileri gözlemleme gerekirse sabit kalma ve etki varsa eski doza dönüş.

Survivingantidepressants-org sitesine göre mide asit blokerleri bile kademeli azaltılarak bırakılmalıdır.

Beta blokerleri ani kesmenin mani oluşturduğunu duyduk. Mani tablosu Bipolar tanısına geçit verir.

Maniye yol açtığı literatüre geçen antibiyotik ve non-steroid ağrı kesici ilaç bile vardır. Mani geçici bir psikoz tablosudur psikiyatrist Mutluhan İzmir in tanımıyla..

Psikiyatrik tanıların büyük bir bölümü saçma sapan ilaç kullanımından biyolojik yaşam tarzsal başka kökensel sorundan gelir örneğin tiroid sorunları tek başına Bipolar Şizofreni ya da psikoz tanılarının çoğu zaman sorumlusu olabilir.

Erken yaş aşı antibiyotik penisilin hasarları ve diğer biyolojik sorunlar çoğu zaman olabilir.
Antibiyotikler biyo florayı dümdüz eder. Aşı civa birikimiyle sonuçlanabiliyor. Psikolojik denen şeylerin bazıları bunlar diğer bir takım kronik rahatsızlıklarında.

Erken yaş antibiyotik kullanımları kan beyin bariyeri hasarı ve diğer istenmeyen sonuçlarla sonuçlanabiliyor

Psikiyatri özgeçmişinin altında öncelikle bu ya da bunun dışında şu an burada açmadığım başka şeyler aranmalı
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Artık hiçbir şeyden korkmama gerek yoktu, hiç kimseye hiç bir şeye ihtiyacım yoktu. Hakikatı düşünerek hep mutlu yaşayabilirdim...Düşünsenize sonsuzluğu yaşıyorsunuz.....

Senin bu dediğine benze bir şey yaşadım
Sonrasında bir mani dönemi ve Bipolar teşhis edildim. 2012 de,,,

2019 da serotonin sendromu diye bir kavram buldum. SSRI/SNRI ların yol açtığı serotonin sendromu.
2019 da antidepresan ya da ani ilaç bırakmaya bağlı mani olgusu diye bir kavram duydum

Tam o dönem de bir beta bloker ve bir antidepresanı ani kesmiştim

Ben bunu 7 yıl sonra öğrendim

Bir sağlık kuruluşundan ya da doktordan değil. O gün benim için özel aşkın demeyim kılığında olan şey ve takip eden cehennem. Bilmiyorum. Yanıtlarım yok...
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç
Üst