Forumumuza Hoş Geldiniz

Hoşgeldiniz. Ücretsiz içerikler ve özel hizmetler sizi bekliyor. Hemen üye olun!

Türbanlılar Suudi Arabistana, Burası Türkiye

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

toz_zerresi

Yeni Üye
22 Şub 2010
184
0
0
48
Sözlerinize aynen iştirak ediyorum. Değişimi bizler baskılayacağız. Buralarda, çevremizde, stk'larda, değişik mecralarda... Eğitimi kollektif olarak ele alıyorum ben. Aile, okul, çevre, yazılı ve görsel basın ve toplumun oluşturduğu kültür. Eğitim kurumu çok önemli zira çocuklar 6-7 yaşından sonra oralara emanet ediliyorlar. Kolay işler değil ama imkansız da değil. Batının pozitivizmi ile harmanlanmış islam ahlakı her zaman hayalimi süslemiştir.
 

Preatorian

Yeni Üye
14 Eyl 2010
296
0
0
45
Sözlerinize aynen iştirak ediyorum. Değişimi bizler baskılayacağız. Buralarda, çevremizde, stk'larda, değişik mecralarda... Eğitimi kollektif olarak ele alıyorum ben. Aile, okul, çevre, yazılı ve görsel basın ve toplumun oluşturduğu kültür. Eğitim kurumu çok önemli zira çocuklar 6-7 yaşından sonra oralara emanet ediliyorlar. Kolay işler değil ama imkansız da değil. Batının pozitivizmi ile harmanlanmış islam ahlakı her zaman hayalimi süslemiştir.

İslam ahlakı dediğiniz ahlakın temeli özü tanımaktan geçer. Kendini bilmeyenin ahlakı, akıntıya atılmış sal gibidir. Kendini bilene vereceğiniz ahlak ise güneşe atılan muma benzer.

"Ahlak ilmi faziletler ve reziletler ilmidir ki, nefsi faziletlerle süsleme ve reziletlerden
koruma yollarını gösterir."
Katip Çelebi
 

Preatorian

Yeni Üye
14 Eyl 2010
296
0
0
45
İnsan fiziksel olarak doğduğu andan itibaren, fikirler, şekiller, sesler dünyasındadır. Bu sistemleri algılamayı ve yorumlamayı sağlayan zihin, anlamlar yükler ve anlamlar çıkarır. Bunu yaparken de deneyimler elde eder ve öğrenir. Zihin efendinin taklitçisidir, kalıcı olmadığını bilir, bu yüzdendir ki duyulara bağımlı ve isteklidir. Zamanla oluşan arzu ve istekler ve bedensel gereklilikler hayatın bir parçası haline gelir ve hatta çoğu zaman tamamını kaplar. Zihnin yok olmayı bilen varlığı, bunu kabullenir ve hatta bundan yararlanır. Varlığını sürdürmenin bir yoludur bu.

Bir soru bütün kilitleri kırar. "Ben varım?" ve "Ben yokum?". Ben yokum tanımı bile aslında varlığınızın ispatıdır. Varı ve yoku mümkün kılan bir şeye yönlendirir(Ben, Öz). Ne yaparsanız yapın kendinizi bir türlü yok sayamazsınız! Bu öyle bir şeydir ki ne vardır ne yoktur. Fakat hem varı hem yoku mümkün kılan ve içerendir. Var olmadığı için odağınız varlıktan ötedir fakat her varlığı mümkün kıldığı için her varlıkta var olandır. O ancak varlık alanına giren her varlığı red ettiğiniz zaman en yakın ifade ile deneyimlenebilir yada tam tersi her varlığa nufüs ederek yine en yakın ifade ile deneyimlenebilir. Zihin(nefis) burada büyük bir engeldir. O aşılamaz, sürekli devinim halindedir çünkü deneyimlere, arzulara ve isteklere bağımlıdır ancak fark edersiniz ki dikkat odağınızdan kaydırılabilir.

Kısaca öz anlatılamaz ancak yakın ifade ile deneyimlenebilir. Bir kere özün ateşine değen kül olana kadar yanar durur. Bu ifadeler kutsal kitaplarda bolca kullanılmıştır. O ne iyidir ne kötü fakat her ikisinide mümkün kılandır. Hiç bir zıttın kutbu değildir fakat bütün zıtlıkların kaynağıdır. Bu ateşe değen için ahlak zaten özde var olandır.
 

toz_zerresi

Yeni Üye
22 Şub 2010
184
0
0
48
Bu öze ulaşacak kadar düşünme yeteneği olmayan insanlar için pratik yollar var mıdır? İnsanlar o büyük özün birer parçası konumunda sanırım. Özü anlayana ahlakın telkin edilmesinin lüzumsuz olduğunu çıkarabiliriz sanırım buradan. Ancak bu seviyede bir idrake ulaşamyanlar için ve o üstün öz ile ilişkimizi sezinleyen insanlar hali nedir? Pratik bir rehber olan din orada mı gereklidir acaba?
 

Preatorian

Yeni Üye
14 Eyl 2010
296
0
0
45
Bu öze ulaşacak kadar düşünme yeteneği olmayan insanlar için pratik yollar var mıdır? İnsanlar o büyük özün birer parçası konumunda sanırım. Özü anlayana ahlakın telkin edilmesinin lüzumsuz olduğunu çıkarabiliriz sanırım buradan. Ancak bu seviyede bir idrake ulaşamyanlar için ve o üstün öz ile ilişkimizi sezinleyen insanlar hali nedir? Pratik bir rehber olan din orada mı gereklidir acaba?

Öze ulaşmak için düşünmekten ziyade düşüncelerden sıyrılmaya, bilgiden ziyade cehalete daha çok ihtiyacınız olacaktır(ki zaten cahiliz). Sadece insanlar değil herşeyin nedenidir o. Öz anlaşılamaz, tanımlanamaz, anlatılamaz, bir kere değilir gerisi kendi gelir.
Karışık göründüğünün farkındayım ki bunu nedeni zihninizdir fakat o kadar sade ve kolaydır ki bunun için yüksek bir idrake ihtiyacınız yoktur, görülmelidir ki bunu karışık hale getiren zihindir. Herşey bir yol olabilir fakat nihayetinde bütün yollar terk edilmelidir. Bu yüzdendir ki arif olanın bir yolu, bir yönü yoktur.
 

toz_zerresi

Yeni Üye
22 Şub 2010
184
0
0
48
Bu cehaletin bir mahiyeti var mıdır? Bu konuda bir rehber var mıdır? Herkes öze ulaşmada bu kadar doldurulmuş zihinlerle ne kadar ehildir?
 

Preatorian

Yeni Üye
14 Eyl 2010
296
0
0
45
Bu cehaletin bir mahiyeti var mıdır? Bu konuda bir rehber var mıdır? Herkes öze ulaşmada bu kadar doldurulmuş zihinlerle ne kadar ehildir?

“Sana bir şeyi nasıl bilebileceğini öğreteyim mi?
Bildiğin zaman bildiğini anla, bilmediğin zaman ise bilmediğini anla.”der konfüçyus.


Bildiğinizi anlıyorsunuz pek elbette ama bilmediğinizi hiç anladınız mı? Öze değmek için öze ait bütün fikirlerinizi terk etmeniz gerekir ne de olsa bardağınız ne kadar doluysa su da o kadar az dolar. Doldurulmuş olan zihniniz ne kadar boşaltılmışsa o kadar gerçeğe hazırsınız demektir fakat zihin bir ölçek değildir. Gerçek zihinlere, evrenlere sığmaz. Günümüz dini morfin gibidir. Zihninizdeki Tanrı karmaşasına anlık çözümler üretir.
 

toz_zerresi

Yeni Üye
22 Şub 2010
184
0
0
48
Tanrı kavramını şekillendirmeye çalışıyor diyorsunuz insanlar kendilerine göre. Anlayabiliyorum ama insanlara bir öneriniz var mıdır? Yani bardağı boşaltmalı ve kendisini düşünülmeden elde edilmiş bilgilerin özüne bırakmalı. Burada seziş düşünmeden önemli gibi durmakta. Yani seziş, bilmenin aslında kendisi gib algılanmakta. Sezmek düşünmekten üstündür diyorsunuz sanırım. Yanlış anlamış olabilirim tabiki de.
 

Preatorian

Yeni Üye
14 Eyl 2010
296
0
0
45
Tanrı kavramını şekillendirmeye çalışıyor diyorsunuz insanlar kendilerine göre. Anlayabiliyorum ama insanlara bir öneriniz var mıdır? Yani bardağı boşaltmalı ve kendisini düşünülmeden elde edilmiş bilgilerin özüne bırakmalı. Burada seziş düşünmeden önemli gibi durmakta. Yani seziş, bilmenin aslında kendisi gib algılanmakta. Sezmek düşünmekten üstündür diyorsunuz sanırım. Yanlış anlamış olabilirim tabiki de.

İnsanların bir öneriye değil, eyleme ihtiyacı vardır. Bilginin kaynağına inmek gerekir. Bilgiyi alan ve algılayan kimdir? Seziş diyorsunuz, sezen kimdir? yada nedir? dünya ve evren nedir? "ben"den ayrımıdır? "ben" dünyanın ve evrenin içindemiyim? yoksa dünya ve evren "ben"im içimdemidir? gibi temel soruların kaynağına inmek gerekir. Yunusun dediği gibi "bir ben var benden içeri". İçteki beni bulmak dıştakini terk ile başlar! Siz kendinizi hep bir kişi olarak gördünüz oysaki hiç bir zaman bir kişi olmadınız. Kendinize hiç bir zaman "ben bir kişi değilim" demediniz...
 

toz_zerresi

Yeni Üye
22 Şub 2010
184
0
0
48
Ben buna hipnoz diyorum ve kendim en başta bu durumun içinde olduğumuzu kabul ediyorum. Fakat nasıl çıkmam gerektiğini bir türlü kavrayamıyorum. Tamamen islamın öğretilerine bağlı bir eylem içinde olmak ( gerçek islamı kast ediyorum ) en iyi çözüm gibi geliyor bana. İşin özünü bilen üstün iradenin önerdiği yola tabi olmak sanırım en doğrusu. Bu arada marazi ön şartlanmalardan ve kabullerden kurtulmaya çalışmak faydalı olur diye düşünüyorum. İradeyi ele almak ve eyleme geçmek sanırım yol aldıracaktır. Ben bütün insanların ortak bir ruh teşkil edip bir şekilde yaradana bağlı olduğunu düşünüyorum. isyanda sanırım bu halkayı kırmakta saklı. Bilemiyorum. Dış göz değil gören bunu biliyorum. Bir ruh var ve bu ruh şuurun esasını teşkil ediyor. Ortak şuura karşı gelenlerin aslında asilerin ta kendileri olduğunu da biliyorum. Bir kişi olmadığımı da seziyorum. Bize dış dünyanın algılatıldığını da seziyorum. Varlığın ancak o üstün varlıkla izah edilebileceğini biliyorum. Ama bize algılatılan nefisle mücadelede çoğu zaman yenik düşüyorum. Bu ne yaman bir çelişki...?
 

Preatorian

Yeni Üye
14 Eyl 2010
296
0
0
45
Ben buna hipnoz diyorum ve kendim en başta bu durumun içinde olduğumuzu kabul ediyorum. Fakat nasıl çıkmam gerektiğini bir türlü kavrayamıyorum. Tamamen islamın öğretilerine bağlı bir eylem içinde olmak ( gerçek islamı kast ediyorum ) en iyi çözüm gibi geliyor bana. İşin özünü bilen üstün iradenin önerdiği yola tabi olmak sanırım en doğrusu. Bu arada marazi ön şartlanmalardan ve kabullerden kurtulmaya çalışmak faydalı olur diye düşünüyorum. İradeyi ele almak ve eyleme geçmek sanırım yol aldıracaktır. Ben bütün insanların ortak bir ruh teşkil edip bir şekilde yaradana bağlı olduğunu düşünüyorum. isyanda sanırım bu halkayı kırmakta saklı. Bilemiyorum. Dış göz değil gören bunu biliyorum. Bir ruh var ve bu ruh şuurun esasını teşkil ediyor. Ortak şuura karşı gelenlerin aslında asilerin ta kendileri olduğunu da biliyorum. Bir kişi olmadığımı da seziyorum. Bize dış dünyanın algılatıldığını da seziyorum. Varlığın ancak o üstün varlıkla izah edilebileceğini biliyorum. Ama bize algılatılan nefisle mücadelede çoğu zaman yenik düşüyorum. Bu ne yaman bir çelişki...?

algılatılan, algılayan ve algınan ayrı değildir! bunu görmeme sırarınız yaman çelişkinizin nedenidir.
 

criminal

Yeni Üye
2 Ara 2009
15
0
0
39
öncelikle esin arkadaşımıza teşekkürlerimi sunarak başlamak istiyorum çünkü gereken cevabı vermiş bulunmakta ufuk arkadaşımıza.... ufuk herhlade çağdaş bi ülkede yaşadığımızı unutmuş olacak ki kalkıp böyle bi söylemde bulunuyor...konuşmayacktım ama dayanamadım arkadaşlar...demek ki bu zihniyeti taşıyan nie insanlar var aramızda...ne acı ama gerçekten çok büyük bi acı duyuyorum...sevgiler
 

Preatorian

Yeni Üye
14 Eyl 2010
296
0
0
45
öncelikle esin arkadaşımıza teşekkürlerimi sunarak başlamak istiyorum çünkü gereken cevabı vermiş bulunmakta ufuk arkadaşımıza.... ufuk herhlade çağdaş bi ülkede yaşadığımızı unutmuş olacak ki kalkıp böyle bi söylemde bulunuyor...konuşmayacktım ama dayanamadım arkadaşlar...demek ki bu zihniyeti taşıyan nie insanlar var aramızda...ne acı ama gerçekten çok büyük bi acı duyuyorum...sevgiler

İyi de esinin bahsettiği baş örtüsü ayrı türban ayrı bir olaydır. Türbanın çıkış tarihi yakın zamandır. Araştırmak ve incelemek isteyenler Egypt İslamic Brotherhood yazıp google da aratabilirler. Esas acı olan başörtüsü, türban gerginliği değilde, acı olan türbanı başörtüsünden ayırt edememektir! Bu yüzdendir ki siyasal bir simge özgürlük kisvesi altında başörtüsüne rakip olmuştur!

Siyasal simgelerin özgürlük ile hiç bir ilgisi yoktur! Şayet öyle olsaydı nazi gamalı haçı giyenlerinde özgürlük istemesi normal sayılırdı!

Bu ülkede 80 öncesinde türban mevzusu yoktu ki zaten türbanlı kimse yoktu! başörtüsü vardı, ninelerimiz, annelerimiz giyerdi! ne olduysa oldu başörtüsü türban oldu! türban özgürlük oldu!
 

toz_zerresi

Yeni Üye
22 Şub 2010
184
0
0
48
80 öncesi inananlar ötekileştirilmişti... İnsanların dilediği gibi bağlamasında bence hiç bir mahsur yok. Siyasi bir simge olduğunu düşünmüyorum. Biz bunun kararını verebilecek bir bilgiye sahip değiliz. Ve bu örtünme şekli yurtdışından bir etkileşim ile bile gelmiş olsa yine de mahsuru yok. Allah insanları tanışıp kaynaşsınlar diye kavim kavim yarattığını beyan ediyor. İşin özünü zıt olmadığı sürece diledikleri gibi örtünebilirler.

Saygılarımla
 

repla64

Yeni Üye
7 Haz 2010
10
0
0
36
mt sana bi olay anlatayımmı öncelikle şunu söyliyelim ben aslında bu yazıları sokaktaki vatandaş için deği onları buduruma iten insanları düşünerek yazıyorum. türbanlıdan zarar gören dersen çok en yakın ve en kısa süre önce annemin pazarda cüzdanını çaldılar senin o türbanlı kardeşlerin ben anneme sorguğumda hiç öle görünmediklerini söyledi türbanlıylarmış. sonra karakolda yaşlı 3 aylığı ile yaşayan bir teyze geldi biz şikayetçi olurken durumu bi polis ardaş detaylı bir şekilde anlattı teyze evde bigün teyzenin kapısını iki türbanlı genç kız çalmış teyzeye namaz vati geldiği için abdest alıp namaz kılacaklarını söylemişler teyzede insan ya hatta müslüman gelin kızım diye içeri almış biri namazını kılarken öbürü boş durmayıp kadını saatler önce aldığı 3 aylık maaşını çalmışlar alsana hak yemek alsana kılık alsana kıyafet görünüş yanıltma ee hadi onu geçtik yaşlı kadın tek ve başak parasıda yok napıcak şimdi sarıyerde yani sarıyer pazarında da durum şöyle mt türbanlı kadınlar yan kesicilik yapıyormuş ben esnafa ve pazarcı arkadaşlara sordum şimid olaylar böyle gelişiyor ken heee inanmazsan sarıyer şeker aktaş polis karakoluna bunu sorabilirsin demekki türbanlıdanda zarar hataa şekilciliktende zarar gelirmiş demi... tabi arkadaşa şu yöndede katılmıyorum Türkün yeri Türkiyedir. o ayrı bi durum...
Arkadaşım bu dediğinle türbanlıların bu ülke için zararlı yaşlıların parasını çalan biri olduğuna inanıyorsan bende bişey anlıtacam bakam ondan ne sonuç çıkaracaksın çok merak ediyorum.Birkaç yıl önce televizyonda gördüm adamın birinin yolsuzluk yaptığı ortaya çıkıyor. Adamda kendini savunuyor filan... Ceketine bir tane Atatürk rozeti takmış diorki ben Atatürkçüyüm Atatürk ün iznden gidiyorum rozeti gösteriyor Atatürkçü olduğuna milleti inandırmak için... Şimdi burdan senin dediğin mantıkla Atatürkçülerin yolsuzsuzlukla Türkiye ye zarar verdiği çıkıyor mantıklımı bu sence ?
 

Preatorian

Yeni Üye
14 Eyl 2010
296
0
0
45
80 öncesi inananlar ötekileştirilmişti... İnsanların dilediği gibi bağlamasında bence hiç bir mahsur yok. Siyasi bir simge olduğunu düşünmüyorum. Biz bunun kararını verebilecek bir bilgiye sahip değiliz. Ve bu örtünme şekli yurtdışından bir etkileşim ile bile gelmiş olsa yine de mahsuru yok. Allah insanları tanışıp kaynaşsınlar diye kavim kavim yarattığını beyan ediyor. İşin özünü zıt olmadığı sürece diledikleri gibi örtünebilirler.

Saygılarımla

Buyrun Türkiyede ilk başını bağlayan insanın görüşlerine bakalım :



Risale-i Nur burdada karşınıza çıkar durur. Dedik ya insan kendine aynadır Kuranda aranması gereken kendidir diye. Yine kendi aramaz ama daha önce aramış olana koşar. Daha önce aramış olanda aradığı kadarını aktarır. Nerde kaldı o zaman nefis? insanın nefsini kendi kadar iyi bilen çıkar mı?

1965 te hayatımıza şule hanımla giren türban 80 sonrası siyasete girmiş ve bir daha da hayatımızdan çıkmamıştır.

Yani o zamana kadar Türkiyede ki insanların dinden imandan haberleri yoktu, şule hanım sayesinde mi dine, imana kavuştu???!!!!

Bunu kararını verebilecek bilgiye gayette sahibiz, tabii görmezden gelmiyorsak...
 

toz_zerresi

Yeni Üye
22 Şub 2010
184
0
0
48
O zaman yasaklayalım gitsin. Hatta örtünme şekli el kitapları yayınlayalım. Çözüm olacak mı? Acaba sorun var mı ki çözüm arayalım?
 

Preatorian

Yeni Üye
14 Eyl 2010
296
0
0
45
O zaman yasaklayalım gitsin. Hatta örtünme şekli el kitapları yayınlayalım. Çözüm olacak mı? Acaba sorun var mı ki çözüm arayalım?

İşte bu soruyu bunu sorun haline getirenlere sormanız lazım! yalnız sorun haline getirenide iyi idrak etmeniz lazım. Bunu sorun haline kimler, hangi güç getirmiştir? ve neden? alın size ciddi bir araştırma konusu... İslamic brotherhood iyi bir başlangıç olabilir!
 

toz_zerresi

Yeni Üye
22 Şub 2010
184
0
0
48
Bu ülkede ben iyi hatırlarım askeri hastahanelere alınmayan kadınları... İyi bilirim yaş kararları ile ordudan atılan insanları. Çeşitli inanışlar ve tutumlar hep olmuştur ve olacaktır da yanlış ( kime ve neye göre tartışılır ) dahi olsalar. Bu tutum, davranış ve inanışlar ne zaman bir tehdit olarak algılanmalı? İşte esas soru bu? Çizgiyi nereye çekeceğiz?
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

Yeni Konular

Üst