Tanrinin adaletine güveniyormusunuz?

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Serbest Kürsü kategorisinde kahin tarafından oluşturulan Tanrinin adaletine güveniyormusunuz? başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 5,804 kez görüntülenmiş, 69 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Serbest Kürsü
Konu Başlığı Tanrinin adaletine güveniyormusunuz?
Konbuyu başlatan kahin
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan UpBot

Cahilfilozof.

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
31 Ağu 2018
Mesajlar
3
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yarattığını iddia ettiği varlıklar arasında bile adalet sağlayamayan bir varlığa güvenmem
 

elbiss

Sorgucu Üye
Yeni Üye
Katılım
24 Şub 2017
Mesajlar
464
Tepkime puanı
7
Puanları
18
yani hiç kusura bakma şeytanla aynı fikirdeyim ne güzel? söylemiş işte senin allahına insanlar fesattır
sürekli bozgunculuk çıkartır demiş. demekki şeytan iy ibir karaktermiş :D
bence asıl kötü kötü olan senin allahındır. delikanlı ve dürüst olan şeytanı kötü göstermiş. kendi ağzınla
anlatıyorsun. yani şeytan doğruyu söylediği için cenetten kovuluyorsa senin allahın çok ayıp etmiş ama
:D ayrıca şeytan doğruyu söylemiş ben ateşten yaratıldım insanlarda topraktan ben insan
olduğum halde ateşten yaratılsaydım aynı kelimeleri söylemek zorunda kalırdım azizim.
biz asıl bunu ne yapıcaz? sen 124.000 peygambere inanıyorsun hemde ademle havvanın 20.000 yıl önce geldiğine inanıyorsun , o zaman kabul ediyorsun senin allahın 2 veya 3 yılda bir peygamber gönderdiğine göre; demekki kitapta göndermiş olmalı. :D o zaman 124.000 peygamberide senin allahın gönderdiyse o zaman islamı neden? bu kadar şişirdiniz. :D şu soruma mantıklı cevap ver .. sana 100 milyon vericem. :D

haaaaa birde şu var şialar sizin muhammedi kabul etmiyor, gerçek peygamberin hz: ali
olduğunu düşünüyorlar hatta şia kuranı var 17.000 ayetten oluşuyor. senin işin çok zor
allah yardımcın oldun dicem :D ama diyemiyorum . çünkü ben allaha iannmıyorum. :D
şiaları hafife almayın sakın 1 milyar müslümanın % 60 şı sialardan oluşuyor.

bazı islami kaynaklara baktımda bu sayının gerçekte 136.000 olduğu anlatılıyor.
kim? biilr belkide bu sayı 1 milyondur her gün br peygamber yollamıştır sizin allahınız. :D

senin allahın neden? kötü biliyormusun? istersen isaptlıyabilirim.am anlarmısın? asıl problem bu bence.
senın allahın hiç günah işlememiş masum ve dürüst insanları sırf! atheist deist agnostık hristiyan yahudi ve kabileler diye cehennemde cayır cayır yakmayı istiyorsa çok iyi bilki
asıl kötüluğun kaynağı senin rabbindir. sanırım bu son yazdığıma itiraz edende kötü niyetlidir.


Seçim ve Tercih senindir Yaşam ve hayat senindir bana üzerime düşen gördüğüme el uzatabilmek birlikte bu uzun yolu yürüyebilmektir...Ama ihlaslı ve inançlı devamında ise imanlı bir şekilde...

Seçimlerine ve tercihlerine karışamam çünkü bilirim ki dinde zorlama yoktur o yüzden bu konuda açık seçimini söylemene bana gerek yok ben seni olabildiğince detaylı bir şekilde yazılarında görebiliyorum...Senin üzülmeni istemem daha çok mutlu olmanı isterim hatta benim mutlulugumuda seninle paylaşmak isterim...

Sen farklı oldugun için yada farklı düşüncede oldugun için değil aksine insan oldugun için ve ALLAH ın yaratmış oldugu kul oldugun içindir..İnsanlara saygım bundan ötürüdür...

Şeytan da bir seçim yaptı belki yanlıştı belkide dogru ama güzel ALLAH ımız sözlerine şöyle devam etmişti Senin bilmediklerini ben bilirim...demişti de Şeytan bir daha söz edememişti ...O yüzden ALLAH ın bildiklerini kimse bilemez diyebilirz...

ALLAH kötü hiç olmadı olmak isteseydi Şeytana orada gerekli faturayı keserdi ama öyle yapmadı ona belli zamana kadar süre verdi ve şeytanda dünyada bana müdahale etme ben insanların nasıl yoldan çıktıklarını ve seni nasıl unutacaklarını sana ispatlayacagım demişti de ALLAH ta şeytana süre verip buyur o halde sende dünyaya in demişti...

Bu diyaloglar devam ederken yüce ALLAH şunu söylemişti sen ne yaparsan yap fakat içerisinde ihlaslı olan dogru ahlak üzere olanları yoldan çeviremeyeceksin demişti..

ALLAH kötü olmuş olsaydı Şeytana süre vermezdi..ALLAH sevilmeye layık olandır...

Şeytan kibrinden dolayı cennetten kovulmuştur ALLAH kibri sevmez ve şeytan da bunu gayet iyi biliyordu ama kibrine engel olamamıştı..

Şeytanın ateşten yaratılması onun üstün oldugunu göstermez aynı zamanda insanın topraktan yaratılması onun aşagıda oldugunu göstermez şeytan herşeyin yaratıcısının ALLAH oldugunu gayet ıyı bıldıgı halde Kıbrıne teslim oldu ve kaybedenlerden oldu...

Herşeyı yaratan ALLAH kaımdır hakımdır ve en ustun ve tek olandır burada ALLAH ın yarattıklarına kıbırlenenler gereken cevabı alır..ve öylede olmuştur...cennetten kovulmuştur..

KURAN da 25 peygamber ismi geçmektedir bunu daha önceki yazılarımda paylaşmıştım...124.000 bin peygamber durumu ise hadislerde yer almaktadır...Bu konu üzerinde şunu söylemek isterim ki 124 000 peygamberlerin bazıları resul bazıları ise nebidir....devamında ise 4 kutsal metin sadece belirli peygamberlere verilmiştir digerleri ise herhangi bir Kutsal metinlere sahip degildir...ALLAH katında peygamber olup insanları uyaran ve insanlıgı dogruya sevk edenlerdir ....

Bu konuyu karıştırmamak gerekir güzel insan...

Dünya hayatında insanlara bilmeden bir çok yardımları ve katkıları olan insanlar mevcuttur bu insanlar iyi insan olarak nitelenmiştir..124000 bin peygamber de böyledir...İnsanlara irşat derecesinde katkıları olmuştur insanların aydınlanmaları konusunda katkılarıda olmuştur....

Peygamber demek kutsal metinlere sahip olmak demek değildir her peygamberin ayrı vazifesi ve görevi olmuştur genel manada birleştikleri ortak noktaları ise insanlıgın aydınlanması ilim irfan yetiştirmesi gibi diyebiliriz...Dogrusunu ALLAH bilir..

Teşekkür Ederim Büyük para fakat 100 milyon TL ye ihtiyacım yok.. bana vereceğin parayı aç fakir ve yetim çocuklara senin adına yardım ederek verebilirsin hem sende hayatında güzel şeylerde katkı vermiş olursun bende ihtiyac sahiplerine güzel yardımlar ulaştıgı için mutlu olmuş olurum akabinde ALLAH a şükür edip DUA ederim......

Evet İslam dünyasında bir ayrılık gözükmektedir fakat bu durum çözülemeyecek büyük bir sorun değildir...Çözüm aslında gayet basittir hepimizin ortak noktası olan ALLAH tır buradan yol birleşir Zamanı vakti gelince DİN bir arada toplanır o konuda bizler Şüphe etmemekteyiz....

Mesele mezhep inancı meselesi değil ki Mesele ortaya konulan bir ayrışmazlık bunun esas temel sebebi ise ortak bag olan ALLAH ı merkez noktaya koyamıyor olmalarıdır...

HZ MUHAMMED SAV e KURAN verilmiştir ve Son gelen KUTSAL METİN KURAN dır bu durum böyledir..

İnsanların birbiriyle çatışmasını sevmeyen biriyim çatışmazlık yerine sevgi hakim olsun isterim...Ebu Talib'in oğlu olan HZ Ali, Muhammed'in İslam'a davetini kabul eden ilk erkektir.Yani kuran a uyan ilk erkek HZ ALİ dir...bu unutulmaması gerekir..

İnsan olarak hiçbir insanı hafife almayız aksine hepsini eşit kefede aynı degerde tutarız çünkü her insan ALLAH ın birer kuludur Her insanın yaratıcısı ALLAH tır ve insana sevgimiz gönül bagımız bundan dolayıdır..

Benim bildiğim sahih hadislerde 124 000 peygamber gelmiş oldugudur 20.000 bin yıl ufak bir zaman dilimi değildir. oldukça uzun ama uzun bir zaman dilimidir..bir çok kıtaya aydınlatıcı insanlığa ışık saçan peygamberler bir arada gelmiş olacagıda mumkun olabilir...

Çinin nufusu 1 ,5 milyardır bu oranı 124 bin ile kıyasladıgında aslında o kadar ufak kalıyor ki bu ufaklıgı 20.000 yıl ile 124 bini peygamberi kıyasladıgında ne kadar az ve uzun bir zaman dilimi içerisinde oldugunu sende göreceksin 1 yıl 365 gün ederse 365 x 20.000 dersek sonuç 7300 gün eder 7300 gün eder oldukça uzun bir zaman dilimi bu zaman diliminde 124 000 bin bence oldukça az diyebilirim...Yüce ALLAH insanların aydınlaması için bence daha çok bilmediğimiz katkılar sunmuştur ve sunmayada devam ediyordur kanımca.

Bu konuda fazla takılmamak gerekir önemli olan peygamberlerin insanlara verdikleri sundukları ve kazandırmak istedikleri ve kazandırdıklarıdır diyelim...Gelen ALLAH tan neticede..

senin allahın neden? kötü biliyormusun? istersen isaptlıyabilirim.am anlarmısın? asıl problem bu bence

Anlatmanı senden dinlemek isterim.....

Senin ALLAH ın değil BİZ im ALLAH ımız....

ALLAH masumlugu ifade ederken aslında onun tanımınıda bıze gayet ıyı sunmuş 4 kutsal metin dünyaya geldi buna uyun ve inanın demiş kazanan sizler olacaksınız demiş akabinde ise bizlere burada olağan üstü ihtişamla bir sistem ve sanat sunmuş...

Akabinde ise allah ŞEYTANA ve onun aldatmacalarından uzak durun dıyede oldukça tembıhlemış....üzerimize titremiş..

ALLAH insanları yakmak için yaratmadı ALLAH insanlara daha fazla şeyler vermek için yarattı ve insanı tüm yaratılmış herşeyden daha üstün ve daha degerli kılıp insanı onurlandırdı...

İnsan dünyada fani hayat içerisinde bir çok zorluklara gebe kalabilir belki ama insanda şunu unutmaması gerekir burası geçici bir durak ve bu durakta SINAV üzere alınteri dökmek üzere varoldugumuzdur...

ALLAH sanıldıgı kadar kötü olsaydı Bugün herkese hakkettiği cezayı verirdi ama ALLAH affedicidir Tevbölere karşı kabul edendir...ALLAH kimseye kapısını kapatmaz aksine Kulum gelsin istesin yeter ki ihlaslı ve dogru bir kalpli olsun benim kapım herkese açıktır demiştir..

ALLAH pis işleri fenalıgı ve fuhuşu hatta alkolüde devamında ise insan öldürmeyi de ve bunun gibi bir çok kötü şeyleride yasaklamıştır insanın bile bile ateşe odun atması ALLAH ın suçu değildir İnsanın kendi özgün iradesiyle cüzzi iradesiyle yaptıgı seçimlerdir..

Seçim insanın elindedir İnsan araştırmakla ve dogruyu aramakla yükümlüdür..

Bu zamana kadar senle epey yazıştık ben sana hiç din konusunda zorlama yaptım mı güzel insan yapmadım ve yapmamda çünkü sen güzel bir insansın ve ALLAH ın yarattıgı övdüğü deger verdiği insansın buran kötü şuran yırtık demedim çünkü yüce ALLAH bize böyle davranmadı aksine her hatamıza ragmen bize tevbe kapısını açık bıraktı sen gel yeter ki kulum dedi...

ALLAH iyidir hemde çok iyi ...İnsan hata yapar ama ALLAH hata yapmaz...Kendi seçimlerimizle bu yolda olduk ....İnsana düşen araştırmak ve ögrenmektir..

Böyle.
 
Son düzenleme:

kahin

Kahin
Yeni Üye
Katılım
1 Ağu 2018
Mesajlar
1,152
Tepkime puanı
4
Puanları
38
Yaş
57
şeytanın seçim yapması mantıklımıdır? allah onu kötülerin tanrısı olarak yaratmadımı? ayrıca şeytanın
sınavı olsaydı şimdi şu an budünyada olması gerekmezmiydi? :D şeytanın özgür iradesi olsaydı
şeytan olmazdı bir kere insan olurdu,şeytan olmak zaten başlı başına bir seçimmidir? yoksa kötü
yaratılışmıdır? bunları anlıyabilirsen islamında ne derece? hayal olduğunu anlıyabilirsin.
düzeltelim şimdiye kadar ben gerçekleri yazdım sende islamdan öğrendiğin bilgileri yazdun.
aklından ve mantığından yazmayı beceremyorsun.
124.000 peygambere takılma diyorsun islamı sorgulama diyorsun yani diyorsunki sorgulama
yalanda olma ihtimali vardır. inanmaya çalış.
inanmadığım şeyleri gerçek olup olmadığını sorgulamadan anlamak mantıklımı? anlmasız değilmi? bir deli anlamadığı ve algılayamadıgı bu dünyaya neden? gelirki?
124.000 peygamberi geçtim 25 peygamberin yaşadığını ispatla desem onu bile beceremezsın
sen :D
yaşam ve tercih benim olabilir, bravo fakat şeytanın böyle bir hakkı yokki nasıl? olurda özgür iradesi olabilir. şeytanıın yaratılış amacı bellidir.

25 peygamberide geçtim senin peygamberini ispatla desem ispatlıyamazsın mezarında yatan
kişinin peygamber olduğunu bilemezsin . böyle bilgi kirliliginde ianndığın herşeyin pratikte
ispatını veremezsen haksız duruma düşersin.

bence 20.000 yıllık zaman dilimi çok küçüktür anlamsızdır mantıksızdır.

seninle her şekilde bahse girerimki benim ispatım senin kurandan çok daha mantıklı
ve çok daha güçlüdür.

allah pis işleri yasakladı diyorsun hemen tersini ispatlıyalım. :D

O halde, hürmetli aylar çıkınca artık öbür müşrikleri nerede bulursanız öldürün, onları yakalayıp esir edin, onların geçebileceği bütün geçit başlarını tutun. Eğer tövbe eder, namaz kılar, zekât verirlerse onları serbest bırakın. Çünkü Allah gafurdur, rahîmdir." (Tevbe, 9/5)

eeee tövbe etmezlerse ne olucak? :D yinede öldürmek zorunda kalıcaksın senin bir suçun yok
sıkıysa yapma bunu allah emrediyor. allah diyorki masum bir çocukta olsa kafir ise öldür gitsin.



(33/AHZÂB-50: Ey Peygamber! Mehirlerini verdiğin hanımlarını, Allah'ın sana ganimet olarak verdiği ve elinin altında bulunan cariyeleri, amcanın, halanın, dayının ve teyzenin seninle beraber göç eden kızlarını sana helâl kıldık. Bir de Peygamber kendisiyle evlenmek istediği takdirde, kendisini peygambere hibe eden mümin kadını, diğer müminlere değil, sırf sana mahsus olmak üzere (helâl kıldık). Kuşkusuz biz, hanımları ve ellerinin altında bulunan cariyeleri hakkında müminlere neyi farz kıldığımızı biliriz.

sizin allahınız pis işlerini yaptırmak için pis bir arap bulmuş anlaşılan o ki!
arapta tam bu kafadan özelliklede kadınları hedef almış . böyle bir ayet yazan tanrıya inanmak aklı resmen çöpe atmaktır.

allah muhammede özel ayet yazmış hani şu iyilere hakkını veren kötülere torpil geçmeyen
gerçek adaleti sağlamakla sorumlu allah çok ilginçtir muhammedi kayırmış :D :D


allahın peygambere özel ayet yazmış yuhhh :D :D
 
Son düzenleme:

esekherif

Filozof
Yeni Üye
Katılım
3 Nis 2015
Mesajlar
907
Tepkime puanı
5
Puanları
18
Yarattığını iddia ettiği varlıklar arasında bile adalet sağlayamayan bir varlığa güvenmem

Yarattığı varlıklar adaleti ve merhameti sağlayacak. İdari olarak Allah adildir.
Sizinle benim adaletimi Tanrı sağlayamaz. 15 gün emek sarf edilerek üretilmiş bir kalıbın menevişini veremeyen metalurji mühendisinin adeletine Tanrı karışamaz o kural koyar.Ben de bu adalet mi diye küfürler ederim.
 

kahin

Kahin
Yeni Üye
Katılım
1 Ağu 2018
Mesajlar
1,152
Tepkime puanı
4
Puanları
38
Yaş
57
yok canımmmmmm :D tanrı değilde allah karışıyor :D dilediğini iyi yapıyor programlıyor dilediğinide kötü yapıyor ve programlıyor. bu ayeti ne zaman? okusam kendimi androit gibi hissediyorum. daha önceden proğranlanmış bir agnostık yapay zeka. :D
sonrada başka bir ayette allah diyorki size özgür irade var diye iyi yutturdum sizlerde
iyi hazmettiniz yylar boyunca .. :D
 

esekherif

Filozof
Yeni Üye
Katılım
3 Nis 2015
Mesajlar
907
Tepkime puanı
5
Puanları
18
yok canımmmmmm :D tanrı değilde allah karışıyor :D dilediğini iyi yapıyor programlıyor dilediğinide kötü yapıyor ve programlıyor. bu ayeti ne zaman? okusam kendimi androit gibi hissediyorum. daha önceden proğranlanmış bir agnostık yapay zeka. :D
sonrada başka bir ayette allah diyorki size özgür irade var diye iyi yutturdum sizlerde
iyi hazmettiniz yylar boyunca .. :D

“De ki: İşte Rabbiniz tarafından gelen gerçek. Artık dileyen iman etsin, dileyen inkâr etsin.”(Kehf, 18/29)
 

kahin

Kahin
Yeni Üye
Katılım
1 Ağu 2018
Mesajlar
1,152
Tepkime puanı
4
Puanları
38
Yaş
57
tövbee tövbeee haşşaa evladım :D eyyyy insanoğlu rab diledikten sonra dilemeyiniz eğer kim? rabtan sonra dilerse çarpılanlardan olursunuz . :D ve çarpılanlar bizden
değildir. ve rab herşeyi en iyi bilendir, onun dilemesinden kuşku etmeyin. (kakara kukara süresi mars ayeti) :D
 
Son düzenleme:

elbiss

Sorgucu Üye
Yeni Üye
Katılım
24 Şub 2017
Mesajlar
464
Tepkime puanı
7
Puanları
18
şeytanın seçim yapması mantıklımıdır? allah onu kötülerin tanrısı olarak yaratmadımı? ayrıca şeytanın
sınavı olsaydı şimdi şu an budünyada olması gerekmezmiydi? :D şeytanın özgür iradesi olsaydı
şeytan olmazdı bir kere insan olurdu,şeytan olmak zaten başlı başına bir seçimmidir? yoksa kötü
yaratılışmıdır? bunları anlıyabilirsen islamında ne derece? hayal olduğunu anlıyabilirsin.
düzeltelim şimdiye kadar ben gerçekleri yazdım sende islamdan öğrendiğin bilgileri yazdun.
aklından ve mantığından yazmayı beceremyorsun.
124.000 peygambere takılma diyorsun islamı sorgulama diyorsun yani diyorsunki sorgulama
yalanda olma ihtimali vardır. inanmaya çalış.
inanmadığım şeyleri gerçek olup olmadığını sorgulamadan anlamak mantıklımı? anlmasız değilmi? bir deli anlamadığı ve algılayamadıgı bu dünyaya neden? gelirki?
124.000 peygamberi geçtim 25 peygamberin yaşadığını ispatla desem onu bile beceremezsın
sen :D
yaşam ve tercih benim olabilir, bravo fakat şeytanın böyle bir hakkı yokki nasıl? olurda özgür iradesi olabilir. şeytanıın yaratılış amacı bellidir.

25 peygamberide geçtim senin peygamberini ispatla desem ispatlıyamazsın mezarında yatan
kişinin peygamber olduğunu bilemezsin . böyle bilgi kirliliginde ianndığın herşeyin pratikte
ispatını veremezsen haksız duruma düşersin.

bence 20.000 yıllık zaman dilimi çok küçüktür anlamsızdır mantıksızdır.

seninle her şekilde bahse girerimki benim ispatım senin kurandan çok daha mantıklı
ve çok daha güçlüdür.

allah pis işleri yasakladı diyorsun hemen tersini ispatlıyalım. :D

O halde, hürmetli aylar çıkınca artık öbür müşrikleri nerede bulursanız öldürün, onları yakalayıp esir edin, onların geçebileceği bütün geçit başlarını tutun. Eğer tövbe eder, namaz kılar, zekât verirlerse onları serbest bırakın. Çünkü Allah gafurdur, rahîmdir." (Tevbe, 9/5)

eeee tövbe etmezlerse ne olucak? :D yinede öldürmek zorunda kalıcaksın senin bir suçun yok
sıkıysa yapma bunu allah emrediyor. allah diyorki masum bir çocukta olsa kafir ise öldür gitsin.



(33/AHZÂB-50: Ey Peygamber! Mehirlerini verdiğin hanımlarını, Allah'ın sana ganimet olarak verdiği ve elinin altında bulunan cariyeleri, amcanın, halanın, dayının ve teyzenin seninle beraber göç eden kızlarını sana helâl kıldık. Bir de Peygamber kendisiyle evlenmek istediği takdirde, kendisini peygambere hibe eden mümin kadını, diğer müminlere değil, sırf sana mahsus olmak üzere (helâl kıldık). Kuşkusuz biz, hanımları ve ellerinin altında bulunan cariyeleri hakkında müminlere neyi farz kıldığımızı biliriz.

sizin allahınız pis işlerini yaptırmak için pis bir arap bulmuş anlaşılan o ki!
arapta tam bu kafadan özelliklede kadınları hedef almış . böyle bir ayet yazan tanrıya inanmak aklı resmen çöpe atmaktır.

allah muhammede özel ayet yazmış hani şu iyilere hakkını veren kötülere torpil geçmeyen
gerçek adaleti sağlamakla sorumlu allah çok ilginçtir muhammedi kayırmış :D :D


allahın peygambere özel ayet yazmış yuhhh :D :D

Şeytan seçim yapmadı tercih yaptı makamından aşagıya düşmüştü ve bir tercih yapmak zorundaydı yoksa cezası kaçınılmazdı o da tercihini belirli vakte kadar kıyamete kadar insanları yollarından çevireceğini söyledi aslında o da kendi çıkarını gözetiyordu böylelikle insanları yollarından çıkararak tekrardan eski makamına gelmek istiyordu..Yani makam ve koltuk hırsı sadece insanda yok bu durum şeytanda da oldukça bariz gözüküyor..

Şeytan Melektir kötülerin tanrısı değildir...ALLAH ın yarattıgı bir melektir...Kıyamete kadar kendisine dünyada izin verilmiştir...Şeytanın en çok kullandıgı ve sevdiği isim Lucifer dir..

Şeytan ve ogulları zaten bu dünyada kıyamete kadar izin verilmiştir Sen görürmüsün yada bizler görürmüyüz orasını ALLAH bilir...Şeytan insan kılıgına hayvan kılıgına girebiliyor kendisine verilmiş yetenekler vardır Şeytan sadece bir hayvanın kılıgına giremez o da köpek diye biliyorum...

Şeytan melekti ve meleklerin en başıydı bu yüzden de insanlara karşı kibrinden dolayı secde etmedi ve tercih yapmak zorunda kaldı...durum bundan ibarettir.

Her dini sorgulayabilirsin HER DİNİ araştırabilirsin bu konuda sakınca yoktur sakıncalı olan kısımlar ise sorgularken yada araştırırken Ön yargı ile yaklaşmandır Kendini şartlandırdıgın için gerçeklerden uzak kalıyorsun sende gördüğüm yan budur...

Kuran da 25 peygamber ismi geçmektedir daha önceki konularda da bu isimleri vermiştim her gelen peygamberlerle ilgili ayetler ve hadisler mevcuttur kutsal metinler oldukça ispatlamaktadır...Geçmişe gidip ispatlama gibi bir mücizem yok fakat sana şöyle örnek vermek isterim...

Geçmişte Albert Eınsteın yaşadı değilmi bu insanı biz hiç görmedik sadece bize anlatılan ve yaptıkları eserlerle kendisini tanıdık....Devamında ise Nufusa kayıtlı dogum yerı ve yaptıgı işleri gorebileceğiz...fakat sadece belgelerde böyle olacak devamında video alınmış kendisini göreceğiz... bu bu zamanda yakın zamanda olan kayıtlarımız olacak...

Fakat çok çok eskilere gittiğimizde ne teknolojik altyapı nede gelişmişlik düzeyi vardı geçmiş zamanlarla bu zamanları kıyaslarsak hata yapmış oluruz em büyük kanıt KUTSAL METİN lerdi bu zamanlarda olan biten herşey oldukça açık anlatılıyor kanaatindeyim...

20.000 yıllık bir zaman dilimi küçük olur mu sence 1 yıl 365 gün eder zaman insana 1 yıl bile çok gelirken 20 bin yıl neden çok olmasın.....1 gün 24 saat oldugu dilimi katarsak 1 saat için de bir çok insan ölür ve doğar oldugunu katarsak dünyada bir saatte bir çok şey değiştiğinide hesapa katarsak 20 bin yıl oldukça büyük bir zaman dilimi diyebilirim..

"O halde, hürmetli aylar çıkınca artık öbür müşrikleri nerede bulursanız öldürün, onları yakalayıp esir edin, onların geçebileceği bütün geçit başlarını tutun. Eğer tövbe eder, namaz kılar, zekât verirlerse onları serbest bırakın. Çünkü Allah gafurdur, rahîmdir." (Tevbe, 9/5)

Bu ayeti kerime, o günkü müşriklerle savaşmayı emretmektedir. Ancak günümüzde de İslam toplumuna saldıran olursa, o bölge halkının kendilerine savaş açan kafirlerle savaşması farzdır.
Âyette sayılan önlemlerin kendi içinde tutarlı olabilmesi için "öl*dürme" son çare olarak düşünülecektir. Zira önce öldürme cihetine gidildiğinde diğer önlemlerin bir anlamı kalmamaktadır. Düşmanı öldürme, zaten savaş sürecinin tabii sonuçlarından olduğuna göre, burada öldürmenin özellikle tasrih edilmesi ise -muhtemelen- diğer önlemler göz ardı edilerek bu yola gidilmemesini hatırlatmak içindir. Nitekim müteakip âyette hemen tövbe edip İslâm'a girmemekle beraber İslâm'ı Müslümanların içinde görüp öğrenmek, üzerinde düşünmek için fırsat ve bunu sağlayacak bir güvence verilmesini isteyen müşriklere bu imkânın tanınma*sı istenmiştir. Bu anlayış Kur'an'ın öldürme konusundaki diğer ifadelerine de uy*gun düşmektedir.
Haram aylardan sonra artık onlarla aranızda savaş durumu başlamıştır. Şu halde onların saldırılarını beklemeksizin hemen onlara savaş açınız, haram ve helâl farkı gözetmeden onları nerede bulursanız ve nasıl öldürebilirseniz öylece öldürünüz.
Bununla beraber sünnette müsle yapmaktan, yani burun ve kulak gibi organları kesmekten ve bir kimseyi durdurup, elini kolunu bağlayarak ok ve benzeri aletlerle yavaş yavaş ve işkence ile öldürmekten menedilmiştir. Bundan başka Hz. Peygamber (asv) buyurmuştur ki,
"Öldürme yönünden insanların en iffetlisi iman ehlidir." Ve yine "Öldürdüğünüz vakit güzellikle öldürün." diye buyurmuştur. İşin böyle olması gerektiğini şu âyetler de ima yollu anlatır:
Ve onları tutunuz, yakalayıp esir ediniz. Demek oluyor ki, tutup esir almak mümkün iken hemen öldürmeye kalkmamalıdır ve onları hasrediniz, bulundukları yerden çıkıp serbestçe dolaşmalarına, şuraya buraya gitmelerine izin vermeyiniz, onlar için her mersada oturunuz yani kaçırmamak, geçirmemek için evine, işine veya ticaret için sefere gidecek her geçidi tutup onları göz altında bulundurunuz. Kabe çevresinin müşrik varlığı ve egemenliğinden ebedî olarak arındırılması için lüzumlu her tedbir alınacaktı. (Kuran Yolu, Diyanet, ilgili ayetin tefsiri)
"Artık tevbe ederlerse, yani şirkten vazgeçip imana gelirlerse, namazı kılıp zekatı verirlerse, yani namaz ve zekatı kabul ederek Müslüman olurlarsa, hemen yollarını açınız, koymuş olduğunuz engelleri kaldırınız, yukarıda söz konusu edilenlerden hiçbirini yapmayınız, onları kendi hallerine bırakınız. Çünkü Allah gafurdur, rahîmdir. İmana girmelerinden dolayı, daha önce yapmış oldukları şeyleri, şirk, küfür ve haksızlıkları bağışlar, üstelik iman ve taatlerine ecir ve sevap da verir."
"Demek ki, o müşriklere ya ölüm ve esaret veya İslâm'a girmekten başka birşey bırakılmamıştır. İleride de geleceği üzere, onlardan, ehlikitapta olduğu gibi, cizye dahi kabul edilmeyecektir. Hasan Basri rivayet etmiştir ki; esirlerden biri, Hz. Peygamber (asv)'e işittirecek şekilde "Allah'a tevbe ederim, Muhammed'e tevbe etmem." diye üç kere bağırmış, Peygamber Efendimiz (asv) de "Bırakınız, hakkı ehline tanıdı." buyurmuştur."


(33/AHZÂB-50: Ey Peygamber! Mehirlerini verdiğin hanımlarını, Allah'ın sana ganimet olarak verdiği ve elinin altında bulunan cariyeleri, amcanın, halanın, dayının ve teyzenin seninle beraber göç eden kızlarını sana helâl kıldık. Bir de Peygamber kendisiyle evlenmek istediği takdirde, kendisini peygambere hibe eden mümin kadını, diğer müminlere değil, sırf sana mahsus olmak üzere (helâl kıldık). Kuşkusuz biz, hanımları ve ellerinin altında bulunan cariyeleri hakkında müminlere neyi farz kıldığımızı biliriz.


- Söz konusu ayetlerden 50. ayette; Hz. Peygamber (asm)'in evlenebileceği bazı kadınların -amca kızı, dayı kızı gibi- özellikleri sayılmıştır. Ayrıca, o gün bütün dünyaca bir sistem olarak kabul edilen, İslam’dan çok öncesinden devam edip gelen (ve İslam’ın her fırsatta bunun kaldırılması için Müslümanlara telkinde bulunduğu, ancak evrensel bir mahiyet arz ettiği için o gün kaldıramadığı) bir teamül çerçevesinde savaş esirlerinden olan cariyelerle de evlenebileceği vurgulanmıştır.
Bırakın diğer kadınların köle gibi muamele görmesi, köle / cariye kadınlar dahi İslam nizamında ve Hz. Peygamber (asm)’in yuvasında birer hanım efendi statüsüne girmiş ve bütün müminlerin annesi sayılmıştır. Efendimizin İbrahim adındaki oğlu, Müslüman olan ve Peygamber Efendimiz (asm) tarafından azat edilen Hz. Mariye’dendir. Bundan daha büyük şeref mi vardır?
- 51. ayette vurgulanan şey şudur: İslam’da birden fazla eşli olanların vaktini onlara eşit olarak paylaşması farzdır. Hz. Peygamber (asm) ise böyle bir zorunluluktan muaf tutulmuştur. Hem maddî hem manevî bir devlet reisi olarak ailesine karşı olduğu gibi topluma karşı da çok büyük görevleri vardı. Böyle yoğun bir çalışma temposu içerinde bulunan elçisine -imkân bulamadığı takdirde, ailesine ayırdığı vaktini eşit bir şekilde taksim etmek zorunda olmadığına dair tolerans tanımasının garipsenecek hangi tarafı vardır? Bu toleransı Hz. Peygamber (asm) kendi kendine tanımıyor, Allah ona tanıyor. Üstelik, tanınan bu ruhsata rağmen, Hz. Peygamber (asm) kendi tercihini yine de “vaktini eşleri arasında eşit ayırma” yönünde kullanmış ve bu tavrı eşlerini daha da sevindirmiştir. Nitekim Hz. Aişe (r.anha) şöyle demiştir: Hz. Peygamber (asm), eşleri arasında vakit taksimatını eşit bir şekilde uygular ve şöyle dua ederdi:
“Ya Rabbî! Ben elimden geleni yapıyorum. Öyleyse elimde olmayıp yalnız senin kudretinde bulunan bir şeyi yapamadığımdan dolayı beni sorumlu tutma.”
Allah’a ve Resulullah (asm)’a iman eden kimsenin bundan rahatsızlık duyulacak bir şey algılaması söz konusu olmaz. Bu konuya itiraz edenler Hz. Peygamber (asm)’e iman etmemiş kimselerdir.
- Surenin 52. ayetinde ise, Hz. Peygamber (asm)’in bundan böyle evlenmesinin uygun görülmediği hususu seslendirilmiştir. Bu husus tek başına Hz. Peygamber (asm)'in Allah’ın hak resulü olduğunu, O’nun emirlerinden bir santim bile dışarı çıkmadığını, bütün hayatını ona göre tanzim ettiğini, aleyhinde olsa bile Allah’ın hükümlerini açıkça herkese bildirdiğini gösteren bir risalet belgesidir.
- Küfür ve iman mücadelesi, Hz. Âdem (as)’den beri devam etmektedir ve kıyamete kadar sürecektir.
Bu mücadelede; hakla batılı, doğruyla yanlışı karıştıran ve hakikatleri ters yüz ederek insanları saptırmaya çalışanlara; İslam literatüründe “deccaliyet vasfı sahipleri” denmektedir. Bu manada deccal gibi adamlar İslam'a, Kur'an’a, Peygamber Efendimize (asm), mukaddesatımıza iftiralar etmektedir. Hakkı batıl, batılı da hak olarak göstermeye çalışmktadır. Nitekim, bir hadis-i şerifte Peygamberimiz (asm) şöyle buyurmuştur:
“Ümmetim için en çok korktuğum, dili güçlü, iki yüzlü olan kimselerdir.” (Kenzu’l-Ummal, h. No: 28969-70).
Yani cerbeze yapacak kadar bilgi sahibi, başkasını kandırabilecek kadar ifade gücüne sahip iki yüzlü/münafıkların, İslam ümmetine zararı çok fazladır.
Napolyon’un meşhur bir sözü vardır: “Bana öyle bir söz söyleyin ki, -başka bir şeye ihtimali olmasın- onunla sizi idam edeyim.”Bunun anlamı şudur: Her sözü farklı yorumlamak mümkündür. Cerbezenin özelliği budur. En güzel şeylerin bir ucundan tutup onu çirkin göstermek... En çirkin bir şeyi de çok güzel olarak lanse etmeye çalışmak...
Sekkakî’nin çok güzel bir söz vardır: “Eğer her havlayan köpeğe bir taş atmaya kalkarsan, yerde taş kalmaz.”
Bir insan düşünün ki, elçisi dahil, bütün insanların hayatlarını tanzim etmek üzere vahyedilen bir kitabı, barındırdığı bu konulardan ötürü onu uydurma sayabiliyor. Örneğin Hz. Muhammed (asm)’in kaynaklarda onlarca hikmeti belirtilmiş olan çok evliliğini seslendiren Ahzab suresinin 50-51. ayetlerini, bir uydurma ve Hz. Peygamber (asm)’in arzularını pekiştirmeye yönelik olduğunu söylüyor. Güya inandığı bir Kur’an var da, Muhammed (asm) tarafından içine konulmuş bazı ayetler de varmış gibi, “bu ayeti Kur’an’a soktu” gibi herzeler savuruyor. Oysa, öyle adamlar, A’dan Z’eye Kur’an’ın Allah kelamı olduğuna inanmadığı gibi, hiç bir peygambere, hatta Allah’a da inanmayanlardır.
Hz. Peygamber (asm) devrindeki en şiddetli kâfirlerin bile söylemedikleri çirkin sözleri ve iftiraları söylemekten çekinmeyen bu tür insanların cehaletini ve karaktersizliklerini ifşa eden Allah’ın şu ayetini okuyacağız:
“Biz cehennem için cinlerden ve insanlardan öyle kimseler yarattık ki, onların kalpleri vardır, ama bu kalplerle idrak etmezler, gözleri vardır onlarla (hakikati) görmezler, kulakları vardır onlarla işitmezler (gerçekleri duymazlıktan gelirler). Hasılı onlar hayvanlar gibidir, hatta (bakış açısı ve hayat felsefesi bakımından) onlardan da şaşkındırlar. İşte asıl gâfil olan onlardır.”(A'raf, 7/179).
Ayette geçen özelliklerin bu gibi heriflere nasıl tıpa tıp uyduğunu göstermek için, bir misal olarak, Ahzap suresinin 50-51. ayetini çarpık yorumlarla yorumlarken kendi tuzağına düştüğü gafletin boyutunu göstermektedir.
Ahzab Suresi, Ayet, 50-51-52:
"50. Ey peygamber! Biz bilhassa sana şunları helâl kıldık: Mehirlerini vermiş olduğun eşlerini, Allah'ın sana ganimet olarak ihsan buyurduklarından sahip olduğun cariyeleri, amcalarının kızlarından, halalarının kızlarından, dayılarının kızlarından, teyzelerinin kızlarından seninle beraber hicret etmiş olanları, bir de mümin bir kadın kendini peygambere hibe ederse, peygamber nikâh etmek istediği takdirde, onu başka müminlere değil de sadece sana mahsus olmak üzere helâl kıldık. Onlara eşleri ve cariyeleri hakkında neyi farz kıldığımızı biliyoruz. Bunlar sana hiçbir darlık olmaması içindir. Allah, çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir."
"51. Onlardan dilediğini geri bırakır, dilediğini yanına alırsın. Sırasını geri bıraktığın kadınlardan dilediğini yanına almanda da sana bir günah yoktur. Onların gözleri aydın olup üzülmemelerine ve kendilerine verdiğin ile hepsinin hoşnut olmalarına en elverişli olan budur. Allah kalblerinizdekini bilir. Allah her şeyi bilir ve yumuşak davranır."
"52. Bundan başka kadınlar sana helâl olmaz. Bunları başka eşlerle değiştirmek de olmaz. İsterse güzellikleri hoşuna gitsin. Ancak sahip olduğun cariyen başka. Allah her şeye gözcü bulunuyor."
AÇIKLAMA:
50. Ey Peygamber! Biz sana özellikle şunları helal kıldık. Bu âyette, peygambere, layık ve faziletli olan hanımlar zikredilmiş ve beyan buyurulmuştur. Çünkü;
1. "Ecir"lerini yani, mehirlerini verdiğin hanımların. Şüphesiz mehıri verilmiş olan hanımın gönlü verilmeyenden daha hoştur.
2. Bir kimsenin bizzat kendisinin katıldığı savaşta ganimet olarak sahip olduğu cariye, elbette satın aldığı cariyeden daha temiz ve daha şüphesizdir.
3. Kendisi ile birlikte hicret eden akrabaları da hicret etmeyenlerinden daha şereflidir. Bununla birlikte bazılarının dediği gibi, mehrin önce verilmesi peygamberin özelliklerinden olması da ihtimal dahilindedir. Nitekim amca kızlarının, dayı kızlarının, hala kızlarının ve teyze kızlarının helal olmasında "seninle birlikte hicret edenler,.." diye kayıtlanmasında Peygamber (asm)'in özelliğinin olması ağır basmaktadır.
Bunu şu rivayet de destekler: Ebu Talib'in kızı Ümmühanî şöyle demiştir: "Resulullah (s.a.v.) önceleri, benimle evlenmek istemişti, ben özür diledim; o da özürümü kabul etti. Sonra da Allah Teâlâ bu âyeti indirdi; ben ona helal olmadım. Çünkü ben onunla hicret etmemiştim. Ben Tuleka'dan, yani serbest bırakılanlardandım." Bunun gibi "Ve kendisini Peygambere hibe eden mümin bir kadın,.." yani kendisinin mehirsiz olarak Peygambere nikahlanmasına razı olan kadın, fakat bu mutlak değil, "Peygamber O'nu nikah etmek istediği takdirde," böyle mehirsiz olarak nikah da Peygamberin özelliklerindendir. Bazıları Meymune binti Haris, Zeyneb binti Huzeymetel-Ensariye, Ümmü Şerike binti Câbir ve Havle binti Hakîm, bu şekilde kendilerini bağışlamışlardı demiş ise de, İbnü Abbas bunun gerçekten meydana gelmediğini, yani Peygamberin bu şekilde hiçbir kadın ile evlenmediğini söylemiştir. "Bütün bunlar sırf sana mahsus olmak üzere helal kılındı, müminlere değil.", çünkü zikrolunan kayıtlarla hepsinin helal olması diğer müminler hakkında gerçekleşmiş değildir. Sayıca da, şekilce de fark vardır.
"Onlara hanımları ve "mülk-i yeminleri" olan cariyeleri hakkında farz kıldığımız, takdir buyurup karara bağladığımız hükümleri gerçekten bilmişizdir." Yani onlara layık olanı menfaat ve yararlarını bilerek takdir etmişiz ve bildirmişizdir ki, Nisa Sûresi'nde geçtiği üzere dörde kadardır, onun için bu beyan olunanları diğer müminlere değil, sadece sana helal kıldık. "Şunun için ki sana hiçbir zorluk, bir darlık olmasın." Olmasın da kalbin huzur içinde ilahî vahyin ortaya çıktığı yer olsun.(...)
51. Onlardan dilediğini geriye bırakırsın. Dilediğini de yanına alırsın. Birden çok hanımı olanlara sıra ile bir nöbet izlemek vaciptir. Buna "Kasm" denilir. Fakat Peygamberin özelliklerinden olmak üzere ona "Kasm" vacip kılınmayıp kendi dilemesine bırakılıyor. "Azlettiğin, yani bıraktığın yahut boşadığından arzu ettiğine dönmen durumunda da üstüne bir günah yoktur. Bu hüküm," yani tertib üzere nöbetle "Kasm" sana vacip kılınmayıp böyle senin arzu ve dilemene bırakılması, "onların gözlerinin aydın olmasına ve gözleri aydın olup da üzülmemelerine ve senin kendilerine verdiğin ile yaptığın davranış ve ihsan ile hepsinin hoşnud olmalarına daha elverişlidir." Çünkü o, bir kere hepsinin eşit oldukları bir hükümdür, sonra sen aralarını eşit tutar "Kasm" yaparsan, onu senin bir ihsanın bilerek sevineceklerdir. Ve eğer bazısını tercih edecek olursan, onu da Allah'ın bir hükmüyle yaptığını bilecekler, yine gönülleri hoş olacaktır. bundan anlaşılır ki hanımları sevindirmek, gönüllerini hoş etmek de şeriatın gözettiği maksatlardandır.
"Kalblerinizdekini Allah bilir." Hatırınızdan neler geçiyor, gönüller neler istiyor, ne duyguda, ne niyette bulunuyor hepsini bilir. Onun için kalplerinizi de güzel tutmaya çalışın. "Allah her şeyi bilir ve yumuşak davranır." ALÎM, mübalağa ile alîm, çok, pek çok bilir; onun için gizli açık neyiniz varsa bilir. Fakat halimdir, ceza vermekte acele edivermez, mühlet verir, ihmal etmez; o halde cezanın geri bırakılmasından dolayı aldanmamalı ve çok titizlik etmemelidir.
52. "Sana bundan öte kadınlar helal olmaz." Muhayyer kılınıp da seni tercih eden dokuz hanımından başka kadınla evlenmek caiz olmaz. Bu hanımlar, Aişe binti Ebi Bekr, Hafsa binti Ömer, Ümmü Habibe binti Ebî Süfyan, Sevde binti Zem'a, Ümmü Seleme binti Ebi Ümeyye, Safiyye binti Huyeyyi'l-Hayberiye, Meymune binti'l-Harisi'l-Lilâliye, Zeyneb binti Cahşi'l-Esediye, Cüveyriye binti'l-Hârisi'l-Mustalikıyyedir. Allah hepsinden razı olsun. "Onları başka hanımlara değiştirmen de olmaz." Yani bunları boşayıp yerlerine başka kadınlarla evlenmen de caiz olmaz. Onlar Allah ve Resulü'nü seçtikleri için Allah Teâlâ da onlara böyle ikram ve lutufda bulunmuş, Resulullah (s.a.v.) de vefatına kadar sadece bu hanımlarla evli kalmış vefatında da onlar müminlerin anaları olarak kalmışlardı. "Güzellikleri hoşuna gitse bile." Alacağın kadınların güzellikleri, senin takdirine layık olmaları varsayılsa bile helal olmaz. İbni Atiyye tefsirinde der ki: Bu ifade, bir adamın evlenmek istediği kadına bakmasının caiz olduğuna delildir. Nitekim Mugire b. Şu'be ve Muhammed b. Mesleme hadisleriyle Sünen'de de varid olmuştur. "Ancak elinin altında bulunan cariyeler hariç." Çünkü onlar helal, "Bununla birlikte Allah her şeyi gözetliyor." Onun için O'ndan korkmalı, koyduğu sınırları aşmamalı, helalden harama geçmemeli. Yukardaki ayetin eki mahiyetinde olan bu son cümle, yukarsını tamama erdirirken aşağısına bir ön giriş oluyor.

ALLAH ta Torpil olmaz bu durum söz konusu dahi olmaz....ALLAH ın adaleti en yüce olandır ALLAH tektir ve eşi benzeri yoktur...Hakimdir bu konuda şüphen dahi olmasın güzel insan..

Umarım yazılar oldukça açıklayıcı olmuştur..

Böyle..
 
Son düzenleme:

Prens Ernak

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
13 Ocak 2015
Mesajlar
1,330
Tepkime puanı
258
Puanları
83
Yaş
35
Konum
Ankara
Üniversite Bölümü
Tarih Öğretmenliği
Ünvan
Dr.
Tanrı'nın ve peygamberlerinin varlığının gerçek olduğuna inanıyorum, ama kendimi müslüman olarak tanımlamak istemiyorum, kendimi müslüman olarak görmekten kaçınsam da her zaman ilahi temelli olduğu için İslam şeriatının sosyal adaleti ve düzeni sağlayacak yegane sistem olarak göreceğimi düşünürdüm. Taa ki İslam şeriatının aşağıya yazdığım açığını yakalayana dek:

"Bir bireyi iş sahibi yapmanın hatta bireyi evlendirme görevinin bir devletin görevi olup olmadığı konusu tartışılabilir. Gerçek olan şu ki bireyi iş sahibi yapıp evlendirme vazifesini üzerine almıyorsan o bireyi yaptığı zinadan dolayı cezalandırmak vicdanlarda onun hukukuna tecavüz ettiğin anlamına gelir. Mesela medeni hukuk bireyi iş sahibi yapmayı ve evlendirmeyi kendi vazifesi görmez ve iş sahibi olmadan onu evlendirmeden başı boş gezmesine izin verir ama böyle yaptığı için de zina yaptığında onu da cezalandırmaz. Ama İslam devleti bu vazifeleri üzerine almadığı halde bireyi zina yaptığı zaman döver ve recm eder. Evlendirmediğin ve iş sahibi yapmadığın bireye yaptığı zinadan dolayı böyle ağır cezalar vermenin de ne kadar vicdansal ve insani olduğunu da size bırakıyorum. Eee müslümanlar hemen derler ki ama recm bize göre bir ödül, bizim günahlarımızdan temizlenmemiz için bir vesile. Ama recmin sizin için ödül olması, recm ettiğiniz ve dayak attığınız insanları, insan vicdanlarında haksız yere cezalandırdığınız gerçeğini de değiştirmez.
O halde ey müslümanlar, bir daha, İslam hukukunun "ilahi temelli" olduğu için sosyal adaleti ve düzeni tam anlamıyla yegane sağlayan düzen olduğu savıyla karşımıza çıkmaktan vazgeçin."
 

ihaveanidea

Filozof
Yeni Üye
Katılım
25 Ocak 2017
Mesajlar
848
Tepkime puanı
8
Puanları
18
Tanrı'nın ve peygamberlerinin varlığının gerçek olduğuna inanıyorum, ama kendimi müslüman olarak tanımlamak istemiyorum, kendimi müslüman olarak görmekten kaçınsam da her zaman ilahi temelli olduğu için İslam şeriatının sosyal adaleti ve düzeni sağlayacak yegane sistem olarak göreceğimi düşünürdüm. Taa ki İslam şeriatının aşağıya yazdığım açığını yakalayana dek:

"Bir bireyi iş sahibi yapmanın hatta bireyi evlendirme görevinin bir devletin görevi olup olmadığı konusu tartışılabilir. Gerçek olan şu ki bireyi iş sahibi yapıp evlendirme vazifesini üzerine almıyorsan o bireyi yaptığı zinadan dolayı cezalandırmak vicdanlarda onun hukukuna tecavüz ettiğin anlamına gelir. Mesela medeni hukuk bireyi iş sahibi yapmayı ve evlendirmeyi kendi vazifesi görmez ve iş sahibi olmadan onu evlendirmeden başı boş gezmesine izin verir ama böyle yaptığı için de zina yaptığında onu da cezalandırmaz. Ama İslam devleti bu vazifeleri üzerine almadığı halde bireyi zina yaptığı zaman döver ve recm eder. Evlendirmediğin ve iş sahibi yapmadığın bireye yaptığı zinadan dolayı böyle ağır cezalar vermenin de ne kadar vicdansal ve insani olduğunu da size bırakıyorum. Eee müslümanlar hemen derler ki ama recm bize göre bir ödül, bizim günahlarımızdan temizlenmemiz için bir vesile. Ama recmin sizin için ödül olması, recm ettiğiniz ve dayak attığınız insanları, insan vicdanlarında haksız yere cezalandırdığınız gerçeğini de değiştirmez.
O halde ey müslümanlar, bir daha, İslam hukukunun "ilahi temelli" olduğu için sosyal adaleti ve düzeni tam anlamıyla yegane sağlayan düzen olduğu savıyla karşımıza çıkmaktan vazgeçin."



Maalesef tek taraflı aktardığınız bu yazı ile neyi amaçladığınızı anlamış değilim.

İslamda zina, hukuksal boyutta değil dinsel boyutta düzenlenmiştir.

Bu fiilin cezalandırılması bir kaç norm ile değil kutsal kitaptandır.

Sadece İslam değil çoğu din ve mezhepleri de zinaya müsamaha göstermez. Gayrimeşru çocuk, gayrimeşru yaşam tarzını tetikler.



Ne İslam ne de devleti bir İŞKUR değildir. İşsizlik gerçeği dini değil siyaseti özellikle de ekonomiyi ilgilendirir.

Bu konuda hemhal olan kişilerin muhatapı inandığı dini değil oyunu verdiği siyasetçidir.
 

Prens Ernak

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
13 Ocak 2015
Mesajlar
1,330
Tepkime puanı
258
Puanları
83
Yaş
35
Konum
Ankara
Üniversite Bölümü
Tarih Öğretmenliği
Ünvan
Dr.
Maalesef tek taraflı aktardığınız bu yazı ile neyi amaçladığınızı anlamış değilim.

İslamda zina, hukuksal boyutta değil dinsel boyutta düzenlenmiştir.

Bu fiilin cezalandırılması bir kaç norm ile değil kutsal kitaptandır.

Sadece İslam değil çoğu din ve mezhepleri de zinaya müsamaha göstermez. Gayrimeşru çocuk, gayrimeşru yaşam tarzını tetikler.



Ne İslam ne de devleti bir İŞKUR değildir. İşsizlik gerçeği dini değil siyaseti özellikle de ekonomiyi ilgilendirir.

Bu konuda hemhal olan kişilerin muhatapı inandığı dini değil oyunu verdiği siyasetçidir.

İslam'da din ile hukuk bir bütündür, iç içedir, birbirinden ayıramazsınız.:) İslam'da zina hukuksal boyutta düzenlenmese idi, zina İslam Devleti'nin bir konusu olur muydu hiç?:p

Yanlışınız var, ilahi temelli olduğunu iddia eden ve zinaya çok ağır cezalar öngeren bir sosyal düzen bildirgesi aynı zamanda da işkur olmalıdır. İşkur olmak istemiyorsa zinaya medeni kanunlar gibi ceza öngörmemelidir. Ceza öngörmek ile kalmıyor, bireylerin yüzüne taş atmak gibi çok ağır cezalar veriyor.Tanrı ve öğretisi eğer işkur değilse ilahi temelli olduğu için toplumsal düzeni yegane sağlayan sistem olduğunu bize dikte etmekten vazgeçmeli . Ayrıca benim mesajımı iyi okumamışsınız. Sizin vicdanınıza soruyorum, İş sahibi yapılmayıp evlendirilmeyen bir birey zina yaptığı için dayak ya da recm edilmek gibi bir ceza ile cezalandırılmayı vicdanınızda hak ediyor mu, eğer elbette cezalandırılabilir diyorsanız, hissiyatlarımız farklı olduğu için konuşmamıza gerek yok. Aslında İslam devleti bireyler işsiz iken ve evli değilken onları yaptıkları zinadan dolayı cezalandırırken onların masumiyetliklerinden çalıyor.
 

ihaveanidea

Filozof
Yeni Üye
Katılım
25 Ocak 2017
Mesajlar
848
Tepkime puanı
8
Puanları
18
İslam'da din ile hukuk bir bütündür, iç içedir, birbirinden ayıramazsınız.:) İslam'da zina hukuksal boyutta düzenlenmese idi, zina İslam Devleti'nin bir konusu olur muydu hiç?:p

Yanlışınız var, ilahi temelli olduğunu iddia eden ve zinaya çok ağır cezalar öngeren bir sosyal düzen bildirgesi aynı zamanda da işkur olmalıdır. İşkur olmak istemiyorsa zinaya medeni kanunlar gibi ceza öngörmemelidir. Ceza öngörmek ile kalmıyor, bireylerin yüzüne taş atmak gibi çok ağır cezalar veriyor.Tanrı ve öğretisi eğer işkur değilse ilahi temelli olduğu için toplumsal düzeni yegane sağlayan sistem olduğunu bize dikte etmekten vazgeçmeli . Ayrıca benim mesajımı iyi okumamışsınız. Sizin vicdanınıza soruyorum, İş sahibi yapılmayıp evlendirilmeyen bir birey zina yaptığı için dayak ya da recm edilmek gibi bir ceza ile cezalandırılmayı vicdanınızda hak ediyor mu, eğer elbette cezalandırılabilir diyorsanız, hissiyatlarımız farklı olduğu için konuşmamıza gerek yok. Aslında İslam devleti bireyler işsiz iken ve evli değilken onları yaptıkları zinadan dolayı cezalandırırken onların masumiyetliklerinden çalıyor.



İslam ile İslam Hukuku çok ayrı şeylerdir. Uçurumlar vardır.



Müslüman bir ülkede yaşıyoruz. Şu an referandum yapılsa şeriat gelmeli mi diye, evet diyen oran yüzde onu geçmez.

Bunun sebebi sizce İslam mı İslam Hukuku mu?



Bir diğer meramım, evet zinadan dolayı cezalandırmak benim de vicdanım kaldırmıyor.

Lakin İslam Hukuku değil, İslam gereği ceza gerekiyor.

İslam ile mi yönetiliyoruz? Hayır.

O halde vicdan şu anlık yarışı önde götürüyor.
 

Prens Ernak

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
13 Ocak 2015
Mesajlar
1,330
Tepkime puanı
258
Puanları
83
Yaş
35
Konum
Ankara
Üniversite Bölümü
Tarih Öğretmenliği
Ünvan
Dr.
İslam ile İslam Hukuku çok ayrı şeylerdir. Uçurumlar vardır.



Müslüman bir ülkede yaşıyoruz. Şu an referandum yapılsa şeriat gelmeli mi diye, evet diyen oran yüzde onu geçmez.

Bunun sebebi sizce İslam mı İslam Hukuku mu?



Bir diğer meramım, evet zinadan dolayı cezalandırmak benim de vicdanım kaldırmıyor.

Lakin İslam Hukuku değil, İslam gereği ceza gerekiyor.

İslam ile mi yönetiliyoruz? Hayır.

O halde vicdan şu anlık yarışı önde götürüyor.



Sorun İslam'ın zinayı cezalandırmasında değil; sorun olan bireyi iş sahibi yapmadan, evlendirmeden cezalandırmasında; işte bu yöntem vicdanları sızlatıyor; dediğim gibi İslam devleti bireyler işsiz iken ve evli değilken onları yaptıkları zinadan dolayı cezalandırırken onların masumiyetliklerinden çalıyor. Yahu senin böyle bir açığın olurda insanın yüzüne taş atmak gibi toplumlarda hatta müslümanlarda infial oluşturacak recm gibi bir ceza öngörür müsün; akıl alacak gibi değil; gerçekten recmi ödül yani günahlardan temizlenme olarak gören müslümanlara acıyorum; ama bir yandan da bu bizim ödülümüz diyerek böyle bir kusuru olan bir öğretinin sorumluluğunu almalarını da taktir ediyorum; ben cennet için böyle bir sorumluluk almazdım.:) Eğer İslam ilahi temelli olduğunu iddia etmese derdim ki beşer nisyan ile malüldür olur böyle şeyler; ileride daha iyi bir kanun koyucu gelir o düzeltir derdim; ama İslam ilahi temelli olduğunu, yani herşeye gücü yeten, hiçbir hata yapmayan bir güçten geldiğini iddia ediyor; böyle ise yönetim usulünde böyle bir açığın olmaması gerekir diye düşündüm.

Cihan PİYADEOĞLU diyor ki:
"Pek çok kişinin hoşuna gitmeyecek olsa da, Selçuk Bey’in İslam’a geçişi tamamen siyasi bir tercihtir. Selçuk Bey, İslam’ı kabul ettiği sırada siyaseten zor durumdadır. Eski Türk inancının İslam’a olan benzerliği sebebiyle bu değişikliğin gerçekleştiği şeklindeki ifadeler tek kelime ile romantizmdir. Hiç kimse durup dururken din değiştirmez. "

Yukarıdaki alıntıyı neden yaptım, çünkü bizim zaten İslam'ı tercih etmemizde kolay olmadı.

Günümüzde medeniyetin girdiği bir topluma geleneksel şeriat kanunlarının uygulanması çok zor, bunun nedeni ise İslami jargon ile "nefis"lerin çok ön plana çıkmasıdır. Nefislerin çok ön plana çıktığı modern toplumlara şeriatı uygulamak yükselen medeniyet karşısında arzuları ve istekleri her zamankinden çok daha fazla artan toplumları, eski kanunların onlara yaşatacağı psikolojik yıkımlara ve moral çöküntülerine sevk etmek demektir. Dolayısıyla nefisleri çok ön plana çıkan insanlar elbette şeriatı istemezler.

Peki Osmanlı toplumu şeriatı istiyor muydu diye bir soru da sorabiliriz, Atatürk'ün şeriatı kaldırırken ona karşı gelmeyen halkın çokluğundan Osmanlı toplumunda bile şeriatın büyük bir kesim tarafından istenmediği ya da önemsenmediği sonucunu çıkarabiliriz.
 
Son düzenleme:

ihaveanidea

Filozof
Yeni Üye
Katılım
25 Ocak 2017
Mesajlar
848
Tepkime puanı
8
Puanları
18
Sorun İslam'ın zinayı cezalandırmasında değil; sorun olan bireyi iş sahibi yapmadan, evlendirmeden cezalandırmasında; işte bu yöntem vicdanları sızlatıyor; dediğim gibi İslam devleti bireyler işsiz iken ve evli değilken onları yaptıkları zinadan dolayı cezalandırırken onların masumiyetliklerinden çalıyor. Yahu senin böyle bir açığın olurda insanın yüzüne taş atmak gibi toplumlarda hatta müslümanlarda infial oluşturacak recm gibi bir ceza öngörür müsün; akıl alacak gibi değil; gerçekten recmi ödül yani günahlardan temizlenme olarak gören müslümanlara acıyorum; ama bir yandan da bu bizim ödülümüz diyerek böyle bir kusuru olan bir öğretinin sorumluluğunu almalarını da taktir ediyorum; ben cennet için böyle bir sorumluluk almazdım.:) Eğer İslam ilahi temelli olduğunu iddia etmese derdim ki beşer nisyan ile malüldür olur böyle şeyler; ileride daha iyi bir kanun koyucu gelir o düzeltir derdim; ama İslam ilahi temelli olduğunu, yani herşeye gücü yeten, hiçbir hata yapmayan bir güçten geldiğini iddia ediyor; böyle ise yönetim usulünde böyle bir açığın olmaması gerekir diye düşündüm.

Cihan PİYADEOĞLU diyor ki:
"Pek çok kişinin hoşuna gitmeyecek olsa da, Selçuk Bey’in İslam’a geçişi tamamen siyasi bir tercihtir. Selçuk Bey, İslam’ı kabul ettiği sırada siyaseten zor durumdadır. Eski Türk inancının İslam’a olan benzerliği sebebiyle bu değişikliğin gerçekleştiği şeklindeki ifadeler tek kelime ile romantizmdir. Hiç kimse durup dururken din değiştirmez. "

Yukarıdaki alıntıyı neden yaptım, çünkü bizim zaten İslam'ı tercih etmemizde kolay olmadı.

Günümüzde medeniyetin girdiği bir topluma geleneksel şeriat kanunlarının uygulanması çok zor, bunun nedeni ise İslami jargon ile "nefis"lerin çok ön plana çıkmasıdır. Nefislerin çok ön plana çıktığı modern toplumlara şeriatı uygulamak yükselen medeniyet karşısında arzuları ve istekleri her zamankinden çok daha fazla artan toplumları, eski kanunların onlara yaşatacağı psikolojik yıkımlara ve moral çöküntülerine sevk etmek demektir. Dolayısıyla nefisleri çok ön plana çıkan insanlar elbette şeriatı istemezler.

Peki Osmanlı toplumu şeriatı istiyor muydu diye bir soru da sorabiliriz, Atatürk'ün şeriatı kaldırırken ona karşı gelmeyen halkın çokluğundan Osmanlı toplumunda bile şeriatın büyük bir kesim tarafından istenmediği ya da önemsenmediği sonucunu çıkarabiliriz.



Ben de diyorum. Benim de vicdanım kaldırmıyor. Sadece zina değil, hırsızlık yapınca kişinin elinin kesilmesini de vicdanım kaldırmıyor.

Lakin bu durum uygulanmayacağı anlamına gelmez. Siz diyorsunuz, ilahi temelli bir din bu. Tanrıyla pazarlığa oturamayacağımıza göre ve onun buyruğu altına girmeyi tek kurtuluş yolu olarak görüyorsak sanırım vicdanımızı bir kenara bırakmamız gerekiyor.



Belirtelim. Bu söylediklerimiz bu dinin normlarına göre yönetiliyorsak geçerlidir.

Laiklik, bu duruma bir çözüm getirmiştir kendince.
 

Prens Ernak

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
13 Ocak 2015
Mesajlar
1,330
Tepkime puanı
258
Puanları
83
Yaş
35
Konum
Ankara
Üniversite Bölümü
Tarih Öğretmenliği
Ünvan
Dr.
Ben de diyorum. Benim de vicdanım kaldırmıyor. Sadece zina değil, hırsızlık yapınca kişinin elinin kesilmesini de vicdanım kaldırmıyor.

Lakin bu durum uygulanmayacağı anlamına gelmez. Siz diyorsunuz, ilahi temelli bir din bu. Tanrıyla pazarlığa oturamayacağımıza göre ve onun buyruğu altına girmeyi tek kurtuluş yolu olarak görüyorsak sanırım vicdanımızı bir kenara bırakmamız gerekiyor.



Belirtelim. Bu söylediklerimiz bu dinin normlarına göre yönetiliyorsak geçerlidir.

Laiklik, bu duruma bir çözüm getirmiştir kendince.

Özellikle altını çiziyorum: Burada bireylerin iş sahibi yapılmadan evlendirilmeden yani kıçını başını sallayarak gezmesine izin verilip ardından da zina yaptığında dayak ve recm cezalarının verilmesi bahsi sorun olan. Hani İslam devleti işsiz bırakmaz herkesi de evlendirir o zaman da biz de derdik ki yahu İslam devleti tedbirini almış, bireyleri iş sahibi yapmış, hatta evlendirmiş, sonra da ben seni evlendirdiğim halde nasıl zina yaparsın diye recm cezası veriyor, böyle olsaydı her ne kadar vicdanlarımız rıza göstermese de Tanrı'nın kuralları katı olur derdik. Başımızı bükerdik, kabul ederdik... Gerçi ben yine kabul etmezdin de neyse.:D

Benim gibi böyle büyük bir açığı olan bir öğretinin uygulanmasını istemeyenlerin çokca olduğunu düşünüyorum. En azında İslam'ın sosyal adaleti ve barışı sağlayamayan bir öğreti olduğunu biliyoruz artık.

Hırsızlıkta el kesilmesi meselesinde de İslam'ın acayiplikleri var, söylemeyim dedim, ama konu açıldı söyleyeyim o zamam:cool: Hırsızlığın olmasının nedeni İslam'ın nefisleri tatmin edememesi yani sosyal adaleti sağlayamaması bana göre. Herkesin yeterli refaha ulaştığı bir toplumda hırsızlık olur mu hiç? Hadi oldu diyelim insanlar refah sahibi oldukları için önemsemeyecekler bile. Ama zina meselesinde olduğu gibi el kesmede böyle büyük bir vicdansızlık olduğunu iddia etmemiz zor gözüküyor,çünkü zina da ihmalkarlıklar taşlayarak öldürme gibi bir fecaate gidiyor. Ama ben kanun koyucu olsaydım böyle bir ceza verir miydim, vermezdim, nitekim Osmanlı'da da bu cezalar düşürülmeye çalışılmış.
 

ihaveanidea

Filozof
Yeni Üye
Katılım
25 Ocak 2017
Mesajlar
848
Tepkime puanı
8
Puanları
18
Özellikle altını çiziyorum: Burada bireylerin iş sahibi yapılmadan evlendirilmeden yani kıçını başını sallayarak gezmesine izin verilip ardından da zina yaptığında dayak ve recm cezalarının verilmesi bahsi sorun olan. Hani İslam devleti işsiz bırakmaz herkesi de evlendirir o zaman da biz de derdik ki yahu İslam devleti tedbirini almış, bireyleri iş sahibi yapmış, hatta evlendirmiş, sonra da ben seni evlendirdiğim halde nasıl zina yaparsın diye recm cezası veriyor, böyle olsaydı her ne kadar vicdanlarımız rıza göstermese de Tanrı'nın kuralları katı olur derdik. Başımızı bükerdik, kabul ederdik... Gerçi ben yine kabul etmezdin de neyse.:D

Benim gibi böyle büyük bir açığı olan bir öğretinin uygulanmasını istemeyenlerin çokca olduğunu düşünüyorum. En azında İslam'ın sosyal adaleti ve barışı sağlayamayan bir öğreti olduğunu biliyoruz artık.

Hırsızlıkta el kesilmesi meselesinde de İslam'ın acayiplikleri var, söylemeyim dedim, ama konu açıldı söyleyeyim o zamam:cool: Hırsızlığın olmasının nedeni İslam'ın nefisleri tatmin edememesi yani sosyal adaleti sağlayamaması bana göre. Herkesin yeterli refaha ulaştığı bir toplumda hırsızlık olur mu hiç? Hadi oldu diyelim insanlar refah sahibi oldukları için önemsemeyecekler bile. Ama zina meselesinde olduğu gibi el kesmede böyle büyük bir vicdansızlık olduğunu iddia etmemiz zor gözüküyor,çünkü zina da ihmalkarlıklar taşlayarak öldürme gibi bir fecaate gidiyor. Ama ben kanun koyucu olsaydım böyle bir ceza verir miydim, vermezdim, nitekim Osmanlı'da da bu cezalar düşürülmeye çalışılmış.



Olaylar olaylar dostum. Biz en iyisini umalım, ortalaması bizi bulur.

Sevgiyle.
 

kahin

Kahin
Yeni Üye
Katılım
1 Ağu 2018
Mesajlar
1,152
Tepkime puanı
4
Puanları
38
Yaş
57
peki! osmanlıda oğlancılık hakkında ne düşünüyorsunuz? :) osmanlıda oğlancılık özellikle
17. ve 18. yyda oldukça yaygındı hatta bununla ilgili bir kaç belge ve ispat hükümlülüğü
taşıyan kaynaklar mevcut.

şehzadelerin, 13.14 yaşındaki erkek çocuklarıyla, yaşadığı homosexüel ilişkiler günümüzde
halen devam etmektdir, islamda madem recm cezası var, neden? bu caza şehzadelere
uygulanmamış çok merak ettim. :)
yoksa osmanlıda islam farklımı? yaşanıyordu, gerçekten yarih bilgileri saptırılmış olabilirmiydi?
gerçekte osmanlıda oğlancılık bir sanatmıydı?
gerçekte osmanlıda şeriat hukuku yerine, yahudizm öğretilerimi? mevcuttu oğlancılık gibi.



 
Son düzenleme:

Prens Ernak

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
13 Ocak 2015
Mesajlar
1,330
Tepkime puanı
258
Puanları
83
Yaş
35
Konum
Ankara
Üniversite Bölümü
Tarih Öğretmenliği
Ünvan
Dr.
peki! osmanlıda oğlancılık hakkında ne düşünüyorsunuz? :) osmanlıda oğlancılık özellikle
17. ve 18. yyda oldukça yaygındı hatta bununla ilgili bir kaç belge ve ispat hükümlülüğü
taşıyan kaynaklar mevcut.

şehzadelerin, 13.14 yaşındaki erkek çocuklarıyla, yaşadığı homosexüel ilişkiler günümüzde
halen devam etmektdir, islamda madem recm cezası var, neden? bu caza şehzadelere
uygulanmamış çok merak ettim. :)
yoksa osmanlıda islam farklımı? yaşanıyordu, gerçekten yarih bilgileri saptırılmış olabilirmiydi?
gerçekte osmanlıda oğlancılık bir sanatmıydı?
gerçekte osmanlıda şeriat hukuku yerine, yahudizm öğretilerimi? mevcuttu oğlancılık gibi.




Senin attığın video da söylüyor, Osmanlı'da oğlancılık fiili gerçekleştiğinde ya idam verilmiş ya da salıverilmiş diyor, yani cezası olmadığı için Osmanlı'nın livataya ne yapacağı belli olmuyormuş. Ama ben yine de İslam'da oğlancılığın cezasının ne olduğunu sorularlaislamiyat.com'a bugün soracağım.

Tecavüz de öyle. Tanrı ve İslam peygamberi tecavüze bir ceza öngörmediği için, islam alimleri tecavüzün cezasını İslam halifesine bırakmışlar, yani tazir cezası verilmesini öngörmüşler, tecavüze verilen tazir cezası ise Osmanlı'da idam olarak uygulanmış.

Osmanlı'da oğlancılık hakkında Ayşe Hür bir yazı yazmış:

 

kahin

Kahin
Yeni Üye
Katılım
1 Ağu 2018
Mesajlar
1,152
Tepkime puanı
4
Puanları
38
Yaş
57
, kurandada
Ta’zir cezası, suçlunun durumuna ve suçun niteliğine göre ağır söz, hapis, dayak, ölüm gibi hakimin uygun göreceği cezalardı..
Zina eden kadın ile zina eden erkeğin her birine yüz değnek vurun, Allah’a ve âhiret gününe inanıyorsanız, onlara karşı beslediğiniz acıma duygusu, Allan’ın dinini uygulamaktan sizi alıkoymasın. Müminlerden bir grup da onlara uygulanan cezaya şâhit olsun."(Nur, 24/2).

Zina eden kimsenin evli veya bekar olmasına göre caza değişmektedir. Bekar ise yüz sopa, evli ise recim cezası gerekir. Ancak bu cezanın verilmesi için ya dört kişinin gördük diye şahitlik etmesi ya da zina eden kimsenin dört defa ayrı ayır devlet yetkililerine zina ettiğini ve kendisine ceza verilmesini itiraf etmesi gerekir. Eğer böyle bir durum yoksa cezası ahirete kalmış demektir. Zulme uğrayan kimse hakkını alacağı gibi zulmeden de cezasını hakkıyla çekecektir.

Zina eden kadın ve zina eden erkeğin ciltlerine yüz vuruş vurun. Allah’a ve ahiret gününe inanıyorsanız, Allah’ın dini konusunda bunlara acıma duygusu sizi yakalamasın. Müminlerden bir grup da bunların cezalarına tanık olsun. (24-Nur-2)

işin ilginç kısmı bu 100 vuruştan sonra şeriat hukukuna göre zina yapan erkek ve kadın, ölmediği
takdirde aklanıyordu, yani allah katında hiç suç işlememiş gibi oluyordu.. :)

bu 100 vuruşu nasıl? isterseniz öyle yapın hafifçede vursanız 100 vuruş oldugunda işlem tamamdır.
:D

tek vuruştada öldürebilirsiniz, şeriat hukuku aslında burda o insanın kaderini allahın elinden
alıp bir insanın vicdanına bırakmıştır, ilginç değilmi? :D
 
Son düzenleme:
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç

Yeni Mesajlar

Üst