Tanrı gerçekten konuşsaydı ne derdi?

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Serbest Kürsü kategorisinde ls2 tarafından oluşturulan Tanrı gerçekten konuşsaydı ne derdi? başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 24,015 kez görüntülenmiş, 228 yorum ve 1 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Serbest Kürsü
Konu Başlığı Tanrı gerçekten konuşsaydı ne derdi?
Konbuyu başlatan ls2
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan Yüzmeöğrenenbalık

epoché

Üye
Yeni Üye
Katılım
8 Eki 2016
Mesajlar
134
Tepkime puanı
2
Puanları
0
bunu tabiki kabul etmiyorum :) hiçciliğin argümanlarının diğerlerine göre ayakları yere daha sağlam basıyor görünse de. bunun sebebi birazda herşeyi anlamsızlaştıran; değişime,zamana ve ölüme direnç göstermemesi ,aksine onlara paralel hareket ederek buradan büyük bir güç kazanmasıdır. her şey anlamsız derseniz hiçbir çelişkiye düşmezsiniz dostum. çünkü ortada bir anlam bir ideal bir tez yoktur.bu kolay yoldur diyorum. ha savaşıp mücadele edip en sonunda bu noktaya gelirseniz amenna.

'Her sey anlamsiz' degil de, doganin 'kendinde-sey' bir anlami olmadigini dile getiriyorum.

Anlamlarimizi, haliyle celiskilerimizi, 'gecici olarak', bilincli-ya da-bilincsiz isleyen bir irade faktoru uyarinca biz turetiyoruz, realden ideale gecisin beslencesi de, salt bu istencin etkinligidir.

-istenci koşullayan kavramların olmadığı alan /varoluşun aslı

bunu biraz açabilir misiniz?

kavramların olmadığı alanda düşüncede olmayacaktır. bu durumda ne yapabiliriz.

Hakikat kavramini, 'varolusun asli' olarak iceriklendirmiyorum. Varolus, bir asli olmamasi hasebiyle 'olus' niteligine sahiptir. Kavramlasan "asillar", sadece indirgenmis varlik bicimleridir, temeli de ontoloji-epistemoloji ayrimindan baska bir sey degildir.

"bu durumda ne yapabiliriz?"

Zihinde varligi "boldugumuz" olcude, isim atfedilen dusuncel formlar uretiyoruz. Yani olmayan bir asli, zihinde bolerek 'varlastiriyoruz'.

Oysa varlik, zat-en "kendisizliginden" var. Kendilik faktorleri ise, varligin kendisizliginin neticesindeki duraganlik imkansizligi uyarinca negatif bir diyalektigin dogrusunda var-lik silsilesine katilmaktalar. Kendilik faktorunu tureten soz konusu dual-catiskilar oldugu icin, asilsiz olan varlik butunu, ozgun tabaninda 'parcalanma' olarak gorungu haline gelemez. Dolayisiyla, hakikatin kavramlasamamasinin anlasilmasi, ona temastir da ayni zamanda. En basit ifadesiyle, "yapacak bir sey yok" :) Sadece guzel yasamali, guzel yasamanin yollari bulunmali, topluma felsefeyi, bilimi, sanati sevdirmeli, ataraxia yontemleri saptanmali. Bu gibi niteliklere sahip ideal toplumlarin yaratimi da, tabi ki felsefenin populerlesmesi ile dogru orantili olacaktir.

belkide hareket yoktur. fenomenler numenler diyorlar ya. belkide biz böyle algılıyoruz. sonuçta özne biziz. kant ; dışsal dünya algısını onu algılayana (genel özne) çevirdi bu da güçlü bir doktrin. yaşam hayaldir rüyadır diyenler var matrixler var:) ayrıca zenon paradoskları var. bilimsel metot bir dış dünyanın olduğunu kesin biçimde kanıtlayabilir mi? bu mümkün mü ?vs vs

Zenon'un paradokslari, sanal sorunsallardir. Zira bicimsel mantik, ontik icerikten izole haldedir. Kant ise buyuk bir filozof olmasina ragmen, felsefesini soyutlama bunalimindan izole edememistir :)

Hareketin yadsinmasi ise surecin yadsinmasini gerektirir. Oysa salt dildeki epistemolojik kaliplarin evrimi, surecin delili degil midir? Elbette oyledir. Burada da bir baglam acayim; yadsinma; tum-el'e ickin tur-el formlara iliskindir, prensip (tumel) ise yadsinamaz, bu yuzden 'prensip' adini alir. Soz konusu prensip de elbette, mutlak devinimden baska bir sey degildir.

ayrıca bana makro ve mikro düzeyde bu kadar karmaşık bir maddi sistemin olması çok mantıklı gelmiyor. elektronlar,nötronlar protonlar kuarklar vs canlılara bakıyorsun trilyonlarca bakteri trilyonlarca hücre felan bu nedir ya bu sistem nasıl dağılmadan çalışıyor. :) kısacası ne bileyim işte . önermenize göre çıkarımınıza kabul doğru diyosunuz. ama hareketten ne kadar emin siniz?

Hareketten baska emin olunacak bir kaide yok diyecek kadar eminim :D Varligi mantiga sigdirmaya calismak, zaten en buyuk hata. Isterseniz bir de mantigi varliga sigdirmayi deneyin? :) Bu baglamda varligi anlamanin yolu, formalize olmayan, dinamik olan felsefedir. Nitekim ontolojik diyalektik anlasilirsa, ontolojik baslangicsizlik ve sonsuzluk anlayisi saglanir, karmasikligin dusurdugu hayret de, boylece buharlasir gider :)
 
Son düzenleme:

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
Anlamlarimizi, haliyle celiskilerimizi, 'gecici olarak', bilincli-ya da-bilincsiz isleyen bir irade faktoru uyarinca biz turetiyoruz, realden ideale gecisin beslencesi de, salt bu istencin etkinligidir.

bu genede herşey anlamsız demek işte dostum :)

Hareketten baska emin olunacak bir kaide yok diyecek kadar eminim Varligi mantiga sigdirmaya calismak, zaten en buyuk hata. Isterseniz bir de mantigi varliga sigdirmayi deneyin? Bu baglamda varligi anlamanin yolu, formalize olmayan, dinamik olan felsefedir. Nitekim ontolojik diyalektik anlasilirsa, ontolojik baslangicsizlik ve sonsuzluk anlayisi saglanir, karmasikligin dusurdugu hayret de, boylece buharlasir gider

Valla varlığı anlamanın bir yolu olduğunu sanmıyorum ,ontolojik diyaliktik anlaşılırsa diyorsunuz ama bu kavramların kendisi bile tartışmalı, değişik filozoflarca değişik yorumlanmışlar ve tarih süreci içindede değişimleri var. hareketten emin olmamız için bu varlık denen kitabın ilk sayfasınıda bilmemiz gerekir. biz bu evrende açtık sayfayı ama belkide bing bang öncesi sonsuz sayfa var. tabi birde mutlak sonu bilmemizde gerekecek. mutlak sonda belkide hareket bitecek. ya bilmiyorum. bu işler karışık ancak varlığı anlamada yöntem olarak en sağlamı ontolojik-diyalektik görünüyor bana göre de. ama genede ontolojik başlangıçsızlık ve sonsuzluk anlayışı saglanır karmaşa biter demek zor, karmaşaya devamm :)
 

epoché

Üye
Yeni Üye
Katılım
8 Eki 2016
Mesajlar
134
Tepkime puanı
2
Puanları
0
bu genede herşey anlamsız demek işte dostum :)

Anlami olusturan, insan denilenin kavramsal bilgisi uyarinca turetilen yuklemler. Yuklem yok, anlam yok :) Kavramsal bilgiyi ise, ontolojik durum olusturur. Ontololojik durumlari ise, tumele ickin diyalektik kosullar.

Valla varlığı anlamanın bir yolu olduğunu sanmıyorum ,ontolojik diyaliktik anlaşılırsa diyorsunuz ama bu kavramların kendisi bile tartışmalı, değişik filozoflarca değişik yorumlanmışlar ve tarih süreci içindede değişimleri var.

Elbette, her sey herkesce farkli olarak yorumlanir; zira her biyolojik formun ontolojik kosullari farklidir. Bildiginiz gibi; fark yaratmayan fark yok :) Varligi anlamanin bir yolu oldugunu sanmamaniz-olgusu ornegin, kendi ontolojik, haliyle epistemolojik kosullarinizin bir urunudur. Oysa 'anlayis' niteligi mevcut, bilincin evrimi ise faktor, sadece bizim bu niteligi hangi kaidelere yonelttigimiz, veya satranci nasil oynadigimiz, sonucu belirliyor.

hareketten emin olmamız için bu varlık denen kitabın ilk sayfasınıda bilmemiz gerekir. biz bu evrende açtık sayfayı ama belkide bing bang öncesi sonsuz sayfa var. tabi birde mutlak sonu bilmemizde gerekecek. mutlak sonda belkide hareket bitecek. ya bilmiyorum. bu işler karışık ancak varlığı anlamada yöntem olarak en sağlamı ontolojik-diyalektik görünüyor bana göre de. ama genede ontolojik başlangıçsızlık ve sonsuzluk anlayışı saglanır karmaşa biter demek zor, karmaşaya devamm :)

Karmasa yok, onu biz yaratiyoruz :) Ve tabi ki duzen de yok, onu da biz yaratiyoruz. Bizim 'duzen' olarak etiketledigimiz fenomen birimleri, ontolojik kaosun kosullu gecislerinden ibarettir.

Hareketin bitmesi icin ise, uzayzamansal diyalektigi tertipleyen limitsiz enerjinin unsuru tumel vakumun gerceklikten cikmasi gerekir. Kisacasi, zat-en var olmayan seyin, yok olmasi gerektigini soyluyorsunuz :)
 

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
epoché;

Felsefeye,varoluşa,öğrenmeye olan ilgim; hayatın anlamı,tanrı,din ve ölüm ötesi yaşam üzerine diyebilirim dostum. hepimiz ölümlüyüz. ölen sevdiklerime birgün bir yerlerde kavuşma ümidi/olanağı var mı diye bakıyorum varlıga. yoksa varlığın canı cehenneme! tüm dualarıma çabalarıma rağmen dini inancımı kaybettim. felsefenin Tanrısı var mıdır bilmiyorum. inşallah vardır. kısacası eğer Tanrı ,yaradan,tin,bilinçsizde olsa varlığı yöneten bir güç yoksa hakikatin canı cehenneme!!( varlık kendi iç çelişkisi ile devinsin dursun (materyalistse) ne hali varsa onu görsün umrumda bile olmaz. bu işleri düşünmem bile (kendimi geliştirme, etik değerler hariç).

kısacası tam olmasa bile ağırlıkla varoluşçu bakıyorum dünyaya. insanın psikolojisini,kaygılarını,duygularını merkeze koyuyorum. gerisinin canı 3. cü kez cehenneme:)

siz göründüğü kadarı ile materyalist yaklaşım içindesiniz. hal böyleykende felsefe tutkunuz olabilir saygı duyarım ama felsefeye ilginizin sebebini paylaşırsanız sanırım forumda kaldığımız sürece birbirimizi daha iyi anlayabiliriz..
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
tanrı olduğu şeydir diyelim
anlayışımıza göre, bu varoluşun daha ötesi tanımlanamaz şeyi-ni/ -kusursuz- yetkinliği-ni ya da sonsuz bilinç kullanabilir _olası_ tekil ya da tümel öznesini (ya da subjesini vs.) tanımlar sanırım
nasıl tanımlanır bilmiyorum-ben buraya yöneliyorum yaklaşık onu tanımlarken

bu varoluşun _ bu sözde tanrısı_ _sözde_ tüm yetkinliği ve yaratma yetisini kabiliyetinde tutan şeyse(/tutarken) ve varoluşun tüm bilinç paradigmasını içinde bulunduruyorsa ve barındırıyorsa ve varoluş ondan öte aşamaz şeyse(/aşamıyors)a ve böylesi bir varlığın (ya da neliğin farketmez) ve varoluşun da, bizim tanımladığımız yapay bir merhamet kavramına ihtiyacı varsa ,ki olamaz tabi ama varsa , vay halimize

ne yaptığını bilmiyordur o o zaman demeliyiz daha baştan_

hayır bakın burdan sonsuz önerme türetilebilir ve basitçe isterseniz -ben deniyeyim- düzeltelim/geliştirelim ya da topa tutalım isterseniz
birlikte yalanlayalalım yanlışlayalım ya da düzeltelim,
tanrıyı nasıl tanımlanabilir/tanımlayacağız
tanrı tüm varoluşun (ya da varolabileceğin-varoluş ötesi aşkın tümelin /varolanın herneyse) sonsuz (ya da tanımlı sınırlı, sonsuz, aşkın) bilinç yeteneğini ve yetisini kullanabilen (ve bizi ya da herşeyi dile getirebilen) (varoluş tümeli ya da) özne-si olsun
ya da ise?
(ya da her ne ise o -tanımlamaya gerek yok-en büyüğü herhalde)

tanrı sınırlı ise bu varoluş mu sınırlıdır

tanrı sınırlı yaratıyor ise
(done sınırlıdır ya da eksiktir ya da) tanrı sınırlıdır
varolus sınırlıdır ,
bilgi sınırlıdır
ya da onun/tanrının doğası (varoluşa/varoluşuna göre) sınırlıdır-sınırlanmıştır
olmalıdır
önermeleri eleştirin ve yenisi /iyisini geliştirelim birlikte lütfen

buraya şurdan vardık
(sesli düşünüp yazacağım-çalakalem buraya)
merhamete ihtiyacımız var mı? ve bu bize neyi açıklar
ya da bir tanrı merhametine? tanrı merhameti nedir?

tanrı bilirlik içinde (bizi ya da herşeyi yarattı ve donattı ise) kuşkusuz (yaratıyor ise)
(bu değile tanrı nedir? nasıl tanımlanır) daha iyi bir tanıma ihtiyacımız var kuşkusuz)

tanrı bilirlik içinde (bizi ya da herşeyi yarattı ve donattı ise) kuşkusuz (yaratıyor ise)
bize acımamalı
çünkü baştan (koşulları düşünüp) bilip yaratıyor ve göze almış ya da bizi öyle yaratmış -olmalı- değil mi? tüm bu acı ve kaosla bu şekilde? bu bize ne ifade eder
tanrı bizim acı çekmemzi istedi gördü ya da bunu onadı ve bildi yaptı bir bildiği var ya da olmalı önermeleri sabit düşüyor
hayır ya tanrının bilirliği ile şüpheye düşeriz-çelişkiye düşeriz
ya da bizi diğerlerinden seçip acımızı eksiltmesini dileriz ya da benzeri
(ama merhamet kavramıyla daha tanrının bilmediğini öne sürüyoruz)
tanrının seçimlerinden sözederiz-tanrının seçimleri matematiksel olmalı

tanrı baştan acıyıp uygun koşullar deneyimletmeli
her sonuça bu varoluş düşünerek yaratıyorsa bu koşulları ölçümlemeli-doğal ölçüm

bu bilirlikte bir özne _eğer biliyorsa_ bunu göze alır_deneyimletir
bilerek ve isteyerek yaratmıştır demeliyiz

(subje nedir? özne gelim ; subjectle suje arası bir kelime-yeni varoluş, içimden öyle geldi yazdım!)
--
bilinç sınırlıdır
bilinç sınırlı değil ise
a-kendiyle sınırlı değildir
b-diğerle sınırlı değildir
c-başka bi şeyle sınırlı değildir
kendi cinsinden şeylerle sınırlıdır ya da değildir
kendi cinsinden kapanma alanı vardır ya da yoktur
kendi cinsinden kapanma sınır boşluktur ya da değildir-
hiçtir de

başka şeyler cinsinden şeylerle sınırlı değlse sınırlı değildir
sınırı ölçümlenebiliyorsa sınırlı değildir/sınırlıdır benzeri önermeler düşer buna da

sınırsızlık neyi tabir tarif eder
a-ölçülebilirlik
-ölçülemezlik
c-tanımlanabilirlik /tanımlanamazlık vb
sınırlanabilirlik/sınırlanamazlık
başka şeylerce kuşatılabilirlik kapsanabilirlik
kendi türünce sınırlanabilirlik ve tarif edilebilirlik vb önermeler

sınır neyi tarif eder-
ölçümü ya da belirgenebilirliği
kendi sınırını ölçemez şeyde nedir?
kendi sınırını tarif edegele-mezlikten

a-kendi sınırnı kendi cinsinden ölçemez
b-kendi sınırını başkaları (ya da başka şeyler) cinsinde belirleyemez
kendi cinsinden ölçümleri ise? x tir
kendiyle sınırlıdır değil mi?

--
tanrı merhamete ihtiyacı olan kullar yaratmış ise?
tanrı merhametlidir
tanrı merhamete ihtiyacı bulunan kullar yaratmıştır-
(bazılarına merhamet gösterip bazılarına merhamet göstermemek için mi?

merhamet nedir?
tanrı neden ihtiyaç duyar?
tanrı ihtiyaç duyar mı?
tanrı ihtiyaç duyuyorsa matematiksel -bilinçli bir işlem seçim ya da fonksiyondur
değilse sunbektif ay da subjektif tanrı

a- tanrı tüm kullarına karşı merhametlidir
b-tanrı bazı kullarına karşı (ya da bazı ve belirli durumlarda) merhametlidir
tanrı hangi kullarına karşı hangi koşullarda merhametlidir /belirsiz olur mu? bilmem
ona dua edenlere ve yakaranlara/gözüne girenlere karşı merhametlidir
dürüstlere karşı merhametlidir-
sonsuz önerme
(bu önermelerin sonu gelmez maalesef ve bunları mantıklamanın, mantık dizgelerine /süzgeçlerine sokmanın sonu olamz sanırım)

tanrı kendi merhamet koşullarını belirlemiş mi ve koşulsuz mu?
tanrı kendi merhamet koşullarını sınamış mı belirlemiş mi ya da matematiksel olarak sınamış mı ve sınırlamış mıdır?
tanrının koşulları belirli midir? değil midiR?
kendince _tümüyle_ bilinir midir_ anlanır mıdır vb önermeler de uzar
tanrı kendini başkaları/başka şeyler cinsinden tarif edebilir mi?
tanrı kendi sınırlarını kendini tutarak mı ölçmüştür?
tanrı kendini kendi mi tanımlamıştır-tanımıştır_oldurmuştur?

tanrı istemli midir? değil midir?
tanrı istençli mi değil mi?
tanrının istenci seçimli istenci var mı?
neye göre seçiyor?
kime göre seçiyor
kendien göre belirlilikleri nedir?
seçim yetisi nedir ve ne ile sınırlanmıştır ya da değildir tüm önermeler

tanrı
a koşulunu b koşuluna seçiyor mu ve neye göre belirliyor seçiyor?
ve bu koşulları ona kim ve ne dayatıyor
tanrının matematiksel bir tüzel kişiliği var mı yok mu?
tanrı neye göre seçiyor?
tanrını yetisi sınırsız mı? kendine göre sınırsız mı ?belirli mi? koşullu mudur?

kullarını
matematiksel koşullara göre mi?
belirli indirgenmiş koşullar göre mi?
kendilerine olan ibadetine göre
(tüm bunlar tanımlıdır tanrı için -oysa değil mi?)
iyi işler yapmalarına göre
iyi iş nedir? değildir? belirlidir
hayırlı işler yapmalarına göre
hayırlı iş nedir? iyi iş nedir, insan bunu nasıl seçecek ?
tanrı sonsuz bildiremez ya da insan sınırsız ve sonsuz tüm seçimliliğini ve etkenlerini ve seçimlerinin ceremesini bilemez-rastgelelik bağışlamalı

tanrının gözüne girecek eylem/tanrının bildiği eylem/tanrının onadığı eylem

ee o halde tüm bu koşullar tanrı yaratmış ve bunun içinden seçeceği (koşulları da yaratmış ve belirlemiştir ki?) eylemler yaratmış ve bunu seçecek kullar-doenler- ve tanımlılar yaratmış (ve onları tanımlı yaratmış -koşullu belirli)
koşulları koşullamış
ve tüm bunları seçeçecek tüm bu akılları yaratmış ve tüm bu koşulları biliyor ve belirliyor da o zaman

tanrı sınırlı bir beden zeka ve öğrenme yarata- geliştirip geliştiriyor olmalı ya da sınırlı öğrenmeli bir manipülasyonu-popülasyonu sınırlıyor (aslıdan sınıyor) olmalı
değil mi? burada bu durumda ya da iki tanrı var- birden çok -lu tanrı varlı gibi durumlarda geçerli olur bu önermede

öğrenma yetisi taşıyan sınırlılık yarattığını sözetmeliyiz baştan
ancak bunu nasıl sözedeceğiz çünkü tanrı biliyorsa onu öğrenme koşullarını ve dinamiklerini de acılarını ve diğe reşylerini de-tümün de- ölçebilirdi

deniyordur olmalı/sınıyordur olmalı
ya da baştan önerme dizme gelir kalır bize
deneysel bir varoluş olmalı tanrı için deneysel bir varoluştan sözetmeliyiz o durumda da

bu nereye varır

deneysel bir çalışma-deneysel bir -enerji- dışavurum'dur
 
Son düzenleme:

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
Nerden baksak paradoks..bişi diyemiyorum Sanalmanik..Tanrı tanımını o kadar geliştirdik ki en sonunda içinde boğulduk.. şu an Tanrı anlayışım darmadağın olmuş olsada ,Tanrı bu dünyadan bakınca merhametli görünmüyor zaten.. olan olmuşsa da yaralar sarılabilir herşey düzeltilebilir..bu bu duruma bakışımızı değiştirir..hiçbişey olmamasından bunca şeyin karanlıkta yitip gitmesinden yegdir..Tanrının duyguları olur mu..bizdeki gibi olmaz tabiki..Tanrı Tanrıdır..Tanrı umuttur..herşeye rağmen ona inanmaktan yanayız/ım.. başka bir şansımız olsa ona inanırdık..bizler böyleyiz..Tanrı bunları da biliyordur..doğum,ölüm,ayrılık,acılar,yalnızlık..bunlar olmasa zaten Tanrıyıda aramazdık..bunu kendisi de biliyordur.. bu gizemli karakterin olmasını diliyorum..amin.
 

epoché

Üye
Yeni Üye
Katılım
8 Eki 2016
Mesajlar
134
Tepkime puanı
2
Puanları
0
epoché;

Felsefeye,varoluşa,öğrenmeye olan ilgim; hayatın anlamı,tanrı,din ve ölüm ötesi yaşam üzerine diyebilirim dostum. hepimiz ölümlüyüz. ölen sevdiklerime birgün bir yerlerde kavuşma ümidi/olanağı var mı diye bakıyorum varlıga. yoksa varlığın canı cehenneme! tüm dualarıma çabalarıma rağmen dini inancımı kaybettim. felsefenin Tanrısı var mıdır bilmiyorum. inşallah vardır. kısacası eğer Tanrı ,yaradan,tin,bilinçsizde olsa varlığı yöneten bir güç yoksa hakikatin canı cehenneme!!( varlık kendi iç çelişkisi ile devinsin dursun (materyalistse) ne hali varsa onu görsün umrumda bile olmaz. bu işleri düşünmem bile (kendimi geliştirme, etik değerler hariç).

kısacası tam olmasa bile ağırlıkla varoluşçu bakıyorum dünyaya. insanın psikolojisini,kaygılarını,duygularını merkeze koyuyorum. gerisinin canı 3. cü kez cehenneme:)

Sizi anliyorum.

siz göründüğü kadarı ile materyalist yaklaşım içindesiniz.

Kendi zihnimi filozofik-naturelist olarak tanimliyorum. Metodolojik olarak materyalistlerle uzlasi icerisindeyim, fakat standart materyalistlerden ayri olarak fenomenolojik irdelemelere buyuk onem vermekteyim.

hal böyleykende felsefe tutkunuz olabilir saygı duyarım ama felsefeye ilginizin sebebini paylaşırsanız sanırım forumda kaldığımız sürece birbirimizi daha iyi anlayabiliriz..

Icinde merak ve anlama arzusu bulunan her insanin ilim kovalayacagini dusunuyorum, ozellikle dusuncenin acisi cekilmisse, baska care yok. Bir zamandan sonra yataktan kalkmanizin sebebi oluyor.

Oznel olarak, felsefenin epokheye yol verebildigini anliyorum, ve epokhe, ataraxiayi onceleyen unsurdur. Ataraxia denileni ise, insan yasaminin "en tutarli durgusu" olarak goruyorum.

Son tahlilde, konsantre felsefenin her seyi anlamanin yegane yolu oldugunu iddia baglaminda ortaya atmaktan cekinmem. Felsefe batarsa, bilimi de, her seyi de kendisiyle beraber batirir :)
 
Son düzenleme:

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
ben bunu böyle anlatamadım sevgili ls2
düşünümü yazacağım ve
bu tanrı var mı yok mu tartışması değil ama kısa bi giriş
bu başlığı okurken ve yazarken einstein'in bazı söylemleri ve tutulmaları aklıma gelip gitti .onu anlıyoruz
'çok dindar bi imansızım' ben başta _bu söylemlerinden biri
bir diğeri de ' (insanların eylemleriyle ilgilenen) bireysel bi tanrıya inanmıyorum evet ama bu düzenin bi düzeni var' gibi lafları
bi kaç çevirisi vardı buralarda bi yerde de paylaşmıştım arayacağım izninizle
bunlar buyrun;





vikipedi panteizm sayfasında einstein'in ismi geçiyor-Spinoza'nın tanrısına inanıyorum yakını sözleri ile

yani bi şey var /düzen var-sistem var gibi-bi şeyler var ama görüyoruz,
tanrı kılıfına giydiremiyoruz/uymuyor, modern bilimle açıklayamıyoruz/tamamlayamıyoruz
dinin tanrısı saçma anladık_felsefenin tanrı-sı karmaşık
ne diyeceğini o da bilmiyor
ne hissettiğini anlıyorum gibi hissediyorum

--
şimdi einstein gibi kıvranıyoruz-onu mu desek bunu mu desek şunu diyeceğim ben yine
---
kıvranmalarıma -laf döndürmelerime bir son vermek için izninizle bir şans bunları yazacağım ben

Kasyopya (adında bir yapı) okuyorum/okudum biliyorsunuz ve belirttim

bu şey sonsuz evrenler -gerçeklik/deneyim gibi fikirlerden sözediyor ve çok katmanlı/yoğunluklu varoluş (çoklu gerçek) fikirleri içeriyor

ve fiziksel düzlemimiz ötesi eterik (yarı fiziksel -az fiziksel varoluş devreleri ve ) hatta daha ötesinde ise tamamen bilinç katmanlı varoluş geleceği/gerçeği ile de bizi yüzleştiriyor ve fırsatlar sunuyor bize düşünmek için _eğer bakarsak
ve (bize göre hiç fiziksel olmayan varoluş düzlemleri -gerçekliklerden de_) varoluş yoğunluklarından da sözediyor.
Bizim de geleceğimiz olan yüksek bir düzlemden (bizim aracılığımızla ve istemimizle-çağrımızla yine bizimle kurulan bir iletişim) ya da gelecekle kurulan bir iletişim (ya da yüksek bilinçle iletişim olduğunu iddia edilebilir) bir yapı bu /kounşam bu-yazım bu metin

(Bize göre tanrısal-lanabilir bir kaynaksa da (öyle de tanımlanabilirse de) öyle değil olduğu iddiası ile kuruluyor bu iletişim .Bir tanrı varlığı tanıtlanmıyor çünkü orda -İletişim kurulan bilinç ve bilinç katmanı ve kaynağı /düzlemi (kendini yine bizler -gelceği- olarak tanıtıyor ve) bilim ve bilgi olarak tabi ki bizim geleceğimiz olduğu iddiasında ki, tabi ki buna uygun bilgi/yeti barındırmalı -İletişim orda )

ve tam da buraya uyuyor bu önerme-/bu başlığa uyuyor bizce
bu yüzden daha üstünde durarak sunmak istedim size bunu
tam yeri burası çünkü

-eğer tanrı/lar bunları diyorsa_
her yerde çok fazla hayat var ve yaşam var- Varoluş dopdolu ve çok fazla deneyim ve devinme birarada var-denem var-sonsuz
ve tanrı aramaya gerek yok ve tanrı aramayı bırakıp (biz varız; biz biriz ve bir olarak varız ve deviyoruz gibi gerçeklere şans vermek;
biz her şeyin sebebi (ve kendisi) olarakta varız ı kavramak için şans var _eğer bakarsak ve düşünürsek buna )
ve gerçek ve tanrı da bir ilüzyon/geçicilik yumağı ve ileri bakmak gerekiyor ,başka gerçeklikleri araştırmak gerekiyor
eğer tanrı bunları diyorsa;?
-
Şimdi ben bu fikirlerle dopdoluyken
Şimdi ben bu içeriği (ve anlatımları da) oldukça kanıksamışken, benimsemiş ya da içsellemişken tabi ki makul bir felsefe yazamam.
eğer eleştiriler varsa buna_ kabul ederim
diğerlerini özümsemişken isterseniz başka bir felsefe de üreteyim size özenle mesela
ama öncelikle sıkıca onu sunacağım size
buraya uygun çünkü/

---
ürettiğim felsefe evet (Kasyopya okumam yönünden öncelikli ya da) sınırlı ve güdümlü olabilir
bunu kabul edebilirim
_ Bi ölçüde sezgisel _içtencimi de yazıyorum ben buna
ve bu demek oluyor ki içime bir çatışma/uyaran düşerse yazarım ve bu alanda çatıştığım -açıklama giderme- hislerim ile aşağıdaki ve buraladaki karalamaları ve açılmaları sunuyorum

Felsefe yazdığım için açıklamam gerekiyor üzgünüm (yani kendi başlıklarımdan birine girmek isterdim bunları ancak yeniden ama bence burayla da ilgili ve konunuzu bölüp dağıttığım için de üzgünüm )

bunu tüm beni az çok okuyan arkdaşlar/okuyucular için belirtiyorum ki (serbest felsefemle serbest felsefe ve düşünce üretebilirim-)
Kasyopya sunma merakım daha yoğun ve baskın üstte
Üretebileceğim her felsefeyi sınırlıyor ya da aşıyor( ya da çözümlüyor ve açıyor ya da ona dayanıyor sonuçta da sunmam gerekli öncelikle _artık ben içeriyorum onun/bu yapının düşünce kalıplarını (üstüne çıkamıyorum-sa çıkamıyorsam da) ve anlatımlarını dışlayamam.)

Kasyopya içeriğinde okuduğum fikirlere (kendi özgün felsefe üretimim dışında ) yöneltmeler ve benzetmeler ve giydirmeler -evet- içeriyorum (her yazımımda, oldukça bazen, değişir)
ve Kasyopya ya benzetmeler-vurgular yazıyorum
bunu dışlayamam

Bazen (kötü de olsa evet) serbest/özgün düşünce üretmeyi deniyorsam da benimseyişlerim beni aşıyor ve oraya taşıyor
Kasyopya dan edindiğim düşünce kalıpları daha yoğun ve baskın ya da düşüncemi yöneltiyor/gideriyor zaten genelde ,
üstlüyor
özenle belirtirim

yani _yeri geldi_ serbest felsefe üretmemin anlamı yok;
burda hiç yok; bu başlıkta
özenle
evet ama kendini açıklamak ve gidermek saatler sürüyor

---
size, başılığınıza ve diğer okuyuculara saygımdan ve taşıdığım düşünsel karmaşamdan izninle yazıyorum
böyle yerlerde bi şeyler anlatmak benim için de fırsat

Yani burada (örn. bu forumda) varlığımı tutacaksam siz dostlar /birileri beni anlasındı umardım
size ya da başkasına da felsefe ya da post ve içerik yazacaksam ne demeliyim bilmiyorum ama burada olmak ve bi şeyler yazmak istiyorum
özellikle bu (ve benzer başlıklara ve postlara-) içeriklere
bu nedenle daha yoğun anlattım size bunu

Siz diyorsunuz ki tanrı fikri (yüzde x bile olsa) dışlanamaz nasıl dışlayacağız
Eğer öyleyse bu içeriğin anlattıklarını ben size aynı mantıkla da geri sunacağım
Buradaki (oradaki kasyopyada ki fikirler de) yüzde x bile olsa nasıl çürütülecek/dışlanacak
da bu yönle bu mantıkla da bir şans verilmeli

Tanrı fikrinden daha mutlak ve mantıklı ya da aşkın ve gerçek sunduklarına ben tanığım ls2 ..... (sustum) ben nasıl susayım ama

(Tanrı gerçeği örten bir fundamental der K. buna da bir şans verin o halde bazen )

Ben üzgünüm başlığınızı size ve diğerlerine Kasyopya sunmak-tanıtlamak için kullandım evet laflarımı yine oraya getirdim taşıdım-ısrarla
ve karmaşık yazdım evet
anlaşılmaz yazdım
evet herşeyi karıştırdım birbirine kabul ve ne diyeceğimi bilmiyorum

ancak cevaplar arayan (bizler) büyük bir grup var
ve bi yerlerde yanıtlar gizlenmiş-başta bizim zihnimizmiş ama sonra?

Kasyopya içeriği, bilinen din-tanrı-metafizik metodolojilerinin ve fikirlerinin/girdilerinin ötesinde bir fikirdir ve girişimdir (bunu ben söylüyorum subjektif evet-)

Ben bunların üstüne anlattığım içeriği (Kasyopya yı) yine de oldukça özümseyerek ve yeğ tutarak yazıyorum ki ve felsefe üretiyorum/üretiyorsam eğer de
Hala serbest yazım yazıyorsam da karmaşa benim için gördüm ki

ve hala serbest bir biçim ve felsefe oluşturmaya girişebilirsem örneğin bu neye yarar
ben size bu yüzden de kasyopya yı öneriyorum
kendi düşüncemi değil-

doğum/ölüm acılar bize tanrıyı değil gerçeği aratmalı ya da neler olduğunu araştırtmalı ve bizi anlamaya/sorgulamaya yöneltmeli
gerçek başta yalana göre doğru (ya da cazip yalan) olan ya da daha geniş (çaplı yalan) olan inançtır ya da sadedir

çok karaladım başlığına biliyorum -umarım taşırım ve düzenlerim-saygıyla ve sevgiyle

---
sen gerçek tanrının bizimle konuşmasını istiyor musun ls2
orda konuşması /konuşmuşu var buyrun
altta linkler duruyor bence
tanrı olmayan tanrılar - ya da tanrı olmayanlar ama- tanrı olmadıklarını iddia edenler oldukları halde _biz oldukları iddia ettikleri halde (bize göre tanrılar /bazılarımıza göre tanrılar- böyle yorumlanabilir de kabul) belirtiyorum
_ daha tanrısı yok çünkü
tanrı yok napalım
konuşabilir en tanrı bu_
bilinen/benim bildiğimde en sade en iyi iletişim ise -şimdilik bu- yükse zeka ile
ben size sunuyorum bunu (ne derdi! orda biraz var gibi)
tanımalanabilir tanrı kapsamında kabul ama tanrı değil kabul _belirtiyoruz
 
Son düzenleme:

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
ls2 post3 için kasyopya sundum -sunmuşuz- özellikle burda;
bu soru Kasyopyayı tamemen bütün olarak yutuyor gibi; ya da soru onu sağlıyor -döndürüyor;bileşiyor gibi hissederek

; ne hissettiğimi /dediğimi tam anlatamayacağım ama bu serzeniş gidip bir baş yarmış ve o kan-kafa çatlak , ordan bi şeyler olmuş akmış gibi ordan ama anlatamadım

sayın epoche de felsefe gibi daha direkt bir yolu sunmus tanıtmıs -kişinin kendinden sağlanan kolay;

nasıl açıklayacağım bilemedim-epochenin bir nehrin ortasında durup nehrin tamamını içme söylemi vardı onu kafamda canlandırmış bulundum ben ve onu düşündüm ondan benzettim şimdi ...şimdi onu ters çevirim
bu soru kasyopyayı içiyor;gibi
ama felsefe daha direkt bir pınar
ama tanrı arayışını ya da direkt -dolaylanmıs bilgilendirim özbilgilendirim arayışını ise o metin karşılıyor;
ama tabi kişini kendi dada karşılıyor karşılar bunda hemfikiriz;

sorunuz kasyopyayı içiyor yutuyor evet -ama diğeri iyi metodoloji -kendi metolodoji o yolda var-;
pek tabi daha basit/kolay direkt ya da ama zahmetli gözüken sanılan o diğeri
yani tanrıyı felsefe konuşturabilir ya da gelecek kendinizden bugünkü bu durumunuza gülünç bir cevap üretebilir ; size kalmış
sorunuzun cevabını gelecekte kendiniz ürettiğinizde bugüne-bugünlere güleceksiniz;
sanırım
komik bir nokta burası -şimdi

--------

bunun için kurduğum kuracağım son çözümsüz paradigmada şuna dayandım
birincisinde bir tanrı çıkıp olmayacağımı kendim mi söylemem gerekiyor işte yokum diyip buharlaşıyor ama tanrının olmaması ve olmayışı ile bu bile çelişik ve zıtsa ne olmalı diye sordum
özgür düşünç sağlanması yönelimini desteklemeli için
buna döndüm;
tanrı hiç ortaya çıkmamalıydı ona karar verdim
ses yokun uzun bekleyişi olacaktı tanrının konuşması ve konuşmamasını umduğun yerde ses duymayı beklemyi bırakıp unutacak kadar beklemek ve eyleme geçmek ve doğal eylem kazanmak sonucunu gördüm her neyse
-
bir
digeri yaratım türetim -oldurum/oldurgan oldurma paradigması ise ; yani kişi ve gözlemci katkısı oldurumu ise ve evrenin olduruma uyumu olanagı ise ve cevabın yaratımı türetimi-kişinin evrenin de sonsuz olacaktır-sonsuz paradigma
cevap eğer gerçekten soruysa bu nasıl bir tanrı oldurduğunuza ya da olduracağınıza bağımlı son sonuçta;
gerçek bir cevap;
o halde cevap verdik -cevap düştü taş yarsın baş yarsın

---

Tanri fikri, varliksal tabanda gecersiz bir fikirdir, dogru-yanlis demiyorum, ama gecersizdir. Evvela ontoloji ile metodoloji ayrimini bir sabitlemeli belki.

Asilda varligin "kendinde-sey" olarak zat-en kavramlastirilmasi, ozne-nesne ayrimina temas ettiginde "pan-teizm" (her-sey tanri) deniyor mesela, antik-teozofik tanrilar boylelerdi, sahis-tanrilar daha cok halk icin kurgulanan modellerdir. Ama temel yine niteligin formdan izole edilmesi durumu degil mi? Iste bunlara indirgenmis varlik bicimleri deniyor. Oysa ornegin, belki de tutarli tek tanri modeli olan Spinoza'nin tanrisi, kendinde sey olarak yine alginin konusu degildir, Spinoza bunun baglamini ortaya koyuyor, o-nun sadece birimleri tecrubelenebilir, -ki tumelde yaratici ve yaratilmis tamamen ayni seydir; bu noktada Spinoza, sadece Tanri'nin zamansiz ve zorunlu olarak kendini parcalama niteligi neticesinde insan denilenin ontik bir artik olarak kendini varlamasini, salt boyutsal oncelik-sonralik farkinda temellendiriyor. Bu baglamda ontoloji diyorsak tozlerden bahsetmek zaten hic tutarli bir yaklasim degil, cunku belirttigim gibi, onlar indirgenmis varlik bicimleridir.

Ben bu yuzden varligi sadece "insan-sal iradeden bagimsiz butun" olarak tanimlamayi tercih ediyorum, zira varliksal icerigi azaltilarak soyutlanan bir kavrami temelleyen nitelikteki "etkinligin" belli bir dinamik formasyona iye oldugunu gozlemliyorum. Her halukarda, butun tanri kavramlarinin metodolojisi metafizik metodolojilerdir, ve asilda "dusunulen" de bu ihtimalin hayalidir. Lakin ontolojik idealizm bana gore tamamen bir insan deluzyonu ve felsefi bir temeli yok. Oyle bir metodoloji ki, dusunceyi varliksal durumlardan izole, kendi mantik yasalari bulunan ozdes bir kosul olarak ele almanin dayanagi nedir-nerededir, anlamak mumkun degil; ki bana gore tabiata iliskin dogru-degerler asla formel mantikta degil; dogada (iradenin olmadigi yerde) temellendirilmeli. Aksi takdirde "hakikat" ile "bicimsel dogrular" arasindaki baglamsal farklari saptamak mumkun olmaz. Bu farklar saptanmaz iseler de, formel mantik, formel olmayana hukmetme tesebbusunde bulunur, neticesinde tabi ki saltiklastirilan benlikler, nihayetinde teolojik yorumsama uretilir.

Spinoza'yi teologdan ziyade bir filozof kilan, ve yine ayni sekilde yukarida yorumladigim tuzaga dusmemesinin yegane sebebi, kendi kavramlastirmalarini ortaya koyarken dusunceyi bilgiye ya da metoda indirgememesi durumudur, ki etik tabanda da asla gozlemsel ontolojiden kopmadigi icin, en buyuk filozoflardan biri olarak adini tarihe yazmayi basarmis bir dusunce insanidir.

Son tahlilde, iletisim unsurlarinin ol-duklari yerde baglam uretmek, ancak ilet(-)en ortaliklar uzerinden saglanir, ve bu ortakliklar verili sistemdeki varlik unsurlarindan baska bir sey de degillerdir tabi ki. Dile getirilen, algiya taban veren ile uyumlu ise, zaten orada saptanan olasi sorunsallar da "sanal" degillerdir; haliyle ozne acisindan maksat olguyu-algilamayi basarmak. Dile getirilen, varlikta olan ile uyumlu olmadigi takdirde zaten, "kavga" denilenin turemesi, sorunsallastirmalarin sanalliklarinin gostergesi olur. Bu yuzden de cehalet, kavga demektir, cehaletin giderilmesi ise, iradede olmayanin anlasilmasindan ibarettir.

spinosa'nın da bir tanrısı var ey ahali ve bu daha iyi bir tanrı sanıyoruz ki?

---------- Mesajlar Birleştirildi at 12:04 ---------- ilk Atılan Mesaj Zamani at 11:51 ----------

Varligi mantiga sigdirmaya calismak, zaten en buyuk hata. Isterseniz bir de mantigi varliga sigdirmayi deneyin? :) Bu baglamda varligi anlamanin yolu, formalize olmayan, dinamik olan felsefedir. Nitekim ontolojik diyalektik anlasilirsa, ontolojik baslangicsizlik ve sonsuzluk anlayisi saglanir, karmasikligin dusurdugu hayret de, boylece buharlasir gider :)

++++

---------- Mesajlar Birleştirildi at 12:08 ---------- ilk Atılan Mesaj Zamani at 12:04 ----------

her neyse işte özet şu ; arkadaşın bi cümlede söylediğini biz yedibin satırda söylüyoruz sanırım...

çünkü yedibin satırlık -anlatma -/istenci- bekleniyor;

---------- Mesajlar Birleştirildi at 12:35 ---------- ilk Atılan Mesaj Zamani at 12:08 ----------

http://www.felsefe.net/142679-post1569.html
C: Düşünmek "düşündüğün" kadar zor değil!
--
C: Biz soruyoruz.
--
C: Dilini kedi mi kaptı?

S: Birlikte neden iyi düşünebildiğimizi hiç düşünmemiştim...
C: "Hiç" ne zamandı?
--
C: Offff, Chloe, SEN ne "düşünüyorsun"?

S: (F) "Düşünmeyi" ikinci kez tırnak içine aldılar. (Chloe) Hazır benimsediğim varsayımları sorguluyorum şu anda.
C: O halde "başka türlü düşünüyor" olmalısın. Akışına bırak canım, bu oturumdan sonra not verilmeyecek!

S: (Chloe) Neden ben ve Laura birlikteyken daha iyi bir şekilde sonuçlara ulaşıyoruz. Çünkü onunla konuşurken konuştuğumuz konular beni heyecanlandırıyor ve zihnim ileri sıçrıyor gibi görünüyor ve aynı şeyin ona da olduğunu algılıyorum.
C: Ama bunun nedeni nedir?

S: (Chloe) Çünkü çalışma alanlarımızda benzer ilgilerimiz ve geçmişlerimiz var...
C: Sevgili Chloe, çok yüzeysel alıyorsun canım!

S: (L) Ne?! Yani bundan daha karmaşık mı?
C: Daha karmaşık mı? Evet. Aynı zamanda daha basit!

---

C: Zeus neyi temsil ediyor?

S: (L) Zeus. (F) Tanrıların babası mı?
C: Bunun ima ettiği şey?

S: (L) İma ettiği şey mi? Bu şu anda benim için çok ağır!
C: Hayır.

S: (L) Evet! Düşünme gerektiriyor! Zeus'un temsil ettiği şeyin ima ettikleri... Zeus 7'nci yoğunluğu mu temsil ediyor?
C: Veya Zeus 7'nci yoğunluğu kavramayı mı temsil ediyor?

S: (L) Uygun olmayan şekillerde kavrayıştan mı söz ediyoruz?
C: Hiçbir kavrayış "uygunsuz" değildir.

S: (L) Tamam. Hepimiz şeylerin bir parçası mıyız...
C: Daha doğrusu bu, böyle bir süreçte olanların çoğu için ilerlemeyi hızlandırıyor.

S: (Chloe) Laura ve ben bir ruh grubunun veya -grup varlığının- parçası mıyız?
C: Sence?

S: (Chloe) Evet.
C: Ve...

S: (Chloe) Bence bir grup varlığının parçalarıyız... bu her ne anlama geliyorsa ve bir amacımız var; sanırım benzer bir ilgimiz var ve bu da gerçeği keşfetmek. Ve aynı zamanda kendimizi ilerletmek.
C: Ve...

S: (Chloe) Bir grup ilerlediği zaman, bu diğerlerine etki ediyor...
C: Nasıl etki ediyor?

S: (Chloe) Çünkü sanırım hepsi bağlantılı.
C: Nasıl mesela?

S: (L) Anladım! Zeus'la ilgili olan... Çocukların büyütülmesi, çeşitli seviyelerde çeşitli şekillerde hareket eden "çocuklar" tarafından belirlenen kalıplar, tezahürler ve sonunda herşey 7'nci yoğunluğa geri dönüyor.
C: Herşeyin geri dönmesi ne anlama geliyor?

C: Peki Chloe ne diyor?

S: (Chloe) Hepimiz 7'nci yoğunluğa geri döndüğümüz zaman ne olduğunu mu kastediyorsunuz?
C: Ne düşündüğünü kastediyoruz.

S: (L) Zeus'un efsanelerine benzer kalıplar içindeysek ve çeşitli yerlere yayıldıysak, dünyadaki çeşitli deneyimlerimiz çok parçalı durumda ve büyüyüp ilerledikçe doğruya ve tam anlama ulaşıyoruz ve tüm bu deneyimlerin bilgeliğiyle tekrar bir araya geliyoruz.
C: Evet, ama sadece "Dünya" değil.

S: (Chloe) Başka bir seviyeye gitmekten kastettiğim şey bu...
C: Ama, Chloe, ya Dünya'da olmayanlar?

S: (Chloe) Onlar da aynı süreçteler.
C: Evet.

S: (Chloe) Onların farklı efsaneleri mi var?
-C: Farklı herşeyleri var... Ama son analizde, aslında tamamen aynı şey!-

S: (Chloe) O zaman sanırım herkes sonlu fiziksel varlıklarından mezun olduğu zaman aynı yerde farklı bir ... ve şu anda düşünemediğim başka .., deneyimlere ve ilerleyişlere yöneliyorlar.
C: Ama "an" nedir?

S: (Chloe) An mı? Bunu -uzun zamandır- düşünmemiştim!
C: Ya da düşündün, ama sadece onu bu şekilde algılamıyorsundur?

S: (Chloe) Bir denemek istedim! (L) Bunun üç domino, üç pizza dilimi, domino setimde eksik olan üç dominoyla bir ilgisi var mı?
C: Pek sayılmaz, ama anlıyoruz ki Dominos iyi pizza yapıyor!

S: (L) Pizza konusunu şaka olsun diye sormadım...
C: Ama biz şaka olsun diye söyledik. Neşe!

S: (L) Biz burada tüm bunlara bir anlam vermek için kafayı yiyoruz, siz orada 6'ncı yoğunlukta şaka yapıyorsunuz!
C: "Kafayı yemeye" gerek yok.

bu metini-metinleri getirdiğim zaman kızıyorsun/kızılıyor; biliyorum
,
ama aynı yerdeyim ve orda duruyorum-şimdi duracağım;

"ZEUS" a odaklanmanı rica edeceğim-anlamak istiyorsan özel rica burdayım

tanrın için bir baba oluştur ve lütfen ve farkı gör
burdayım
ben dedim;
bu özgür bir metodolojik başkalarına benzemez
tam şu an tanrının kulaklarını çeken bir büyük baba-dede tanrı ve büyüktanrı figürü bir baba tanrı, yaşlı tanrı ve yaşlı dede tanrı figürü düşünmeni rica ediyorum;
ben senden

tanrını dövüyorum şu anda ls2 bunun senin için yapıyorum;
ne yaptığımı anlayabilir misin?
ne yaptığımıza karar ver

sence bu deli ne anlatıyor
ne yapıyor buralarda;
seni kızdırmaya mı çalışıyor sadece ;

'bir' bildiği var mı dersin? var mıdır?

bir resim önerecek?

sana ama çizemedi çünkü painti çalışmıyor bu yüzden anlatmayı deneyecek;

yukarıdan şağıya dağılan bir yaşam ağacında ya da soy ağacında eksik zincir, tanrıyı yanlış yere bağlamak ve alta bağlamak gibi bbir problem düşünüyordu ve çizerek gösterecekti ve en üstte zeus olacaktı birleyen

ya da tanrının üstüne bi şey çıkarmak koymak (antitanrı ya da üst tanrı ve tanrı dengeleyici dengelen-) tanrı dengeleyicisi bunun gibi bi şey düşünüyor şimdi;

padişahı kim yargılar-ulema güçlüyse ne olur? size bir ulemanın padişah devirdiğini...? ..?

yani anneler çocuklarına kızdığında annenin başında anneye kızacak -anneyi dengeleyecek kimse olmaması gibi bir üst tanrı -anti tanrı benzeri ögeden tanrı psişeni dengeleyecek onaracak bir çözüm önermeyi ve bunu düşünüyor -buna inanıyor ve sayıklıyor ve sana öneriyor şimdi;

tam anlatamadı ama bir denedi;

---------- Mesajlar Birleştirildi at 12:39 ---------- ilk Atılan Mesaj Zamani at 12:35 ----------

"ZEUS" senin tanrının babası-babası varmış;

---------- Mesajlar Birleştirildi at 13:39 ---------- ilk Atılan Mesaj Zamani at 12:39 ----------


seslenilen öznenin/özlemin nereyi vurduğunu ;nereye gideceğini ve gittiğini ya da görüyor gibi hissettim ve sesin nere yankı yaptığını ve nereye nerde cevap aradığını ; nere geri döndüğünü ve cevabın nere cevap ilettiğini ve belirttiğini; soru serzenişini nerdeyse göreceğim -ben neyi kaçırıyorum;

burda bi şey var çözmem ya da çözmemiz gereken

bu serzenişin nereye kimi tuttuğunu hedef alındığını/aldığını görüyorum

-----
siz nasıl bir cevap umuyordunuz ya da bu sorudan ve başlıktan -tam olarak- umulan nedir?

bir dışavurum-;

,

sırat ya da zırat burası onu söyleyebilirim-sembosel paradigma;

ne gördüğümü söylemiyor muydum?

bir tahta kütüğün üzerinde ayakta durmaya dengeye çabalayan bir çocuğun ne yapılacağını birinin anlatmasını beklerken (denge bozucu sesi durumu) susturmaya çalışması çünkü ses ona zarar veriyor /ikilem -kendi yetilerini geliştirmeli;

korumacı ;ses verici kaşrılayıcı vb ya da başka açıklamacı besleyici sembiyoz yenimi
vb. paradigmal
bunu kimse yazmaz özgür metodoloji bak istersen de silerim

sırattaki sembiyoz-yapışık; denge bozucu;

ya da tam tersi;
vermesi gerekenlerin vermemesi çok haklı serzenişi

bu ikisi arasında çelişik çözümsüzlük;

---------- Mesajlar Birleştirildi at 14:13 ---------- ilk Atılan Mesaj Zamani at 13:39 ----------

Tanrı konuşursa herkes duyar. dersek ve böyle farz edersek Tanrı sizce bizlere ne söylerdi?

kendi postunuza tam eşit ls2 .tam olarak size bunu söylerdi? daha sonra ikinci postunuzu söylerdi; verdiğiniz sesi geri verirdi;

o halde siz herkese konuşmalısınız burdan o cevap ve yorum çıkıyor;
herkese duyurun kendinizi buyrun;

---------- Mesajlar Birleştirildi at 14:33 ---------- ilk Atılan Mesaj Zamani at 14:13 ----------

Tanrı konuşursa herkes duyar. dersek ve böyle farz edersek Tanrı sizce bizlere ne söylerdi?

benim rüyamsınız demeli; düşsel olarak uzantı; ve kendini uyanmaya zorlamalı;
ya da siz yoksunuz bu nasıl oluyor? gibi bi şey ;olmalı
böyle bi durum buldum son;
bu sorunun vurduğu hedefi sanıyorum ki anlayacağım;
 
Son düzenleme:

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Baslikta gecen epokhe ve ataraxia kavramlarini biraz okuduktan ve dusundukten sonra bi kac soz etmek istedim

Kasyopya ya dayanacagim. bu sevilmiyor ancak yine de sozetmek isteyecegim ve istiyorum

Iki bicimli dogal varolus oneriyor kasyopya .biri ice cekimli ve istek toplayimli digeri ise istemsiz disa yayimli tam tersi varolus..
Bu tum gercege iliskin bir yorum. Gercekligin deneyim yapisina iliskin
Ve bizimki istemli bir varolus gercegi su an
Gidecegi yer epokhe degil.epokhe az sayida deneyimleyici
Epokhe ya da atarixia ve dogal tepkisizlik bizi eger yakalanabilirse tabi ikinci varolusa tasir tasiyacaktir

Digeri ise burdaki varolus turevi .mutlaklasmaya, olumsuzluk arayisana, sonzu deneyime-zevke çoğuluna, guc hakimiyetine dogru yelken ve sonsuz guce guc istencine uzanim saglar epokheye degil ve deneyimin en son noktasi artik sahip olamayacak kadar sahip olma, yada uretemeyecek akdar uretme-sonlasma sonrasi enerjinin durgunlasmasi ve artik uretmemesi sonucu ice cokmesi benzeri sonlamıdır
Bu temel olarak epokheye değil bütün evreni hatta varlığı ele geçirmeye ve kolonize etmeye, dış koloniler kurmaya ve bu yönde ileri yaratıma yol acacakabir surec..

Enerjinin iki yonlu devinimine ilskin burda belirtilmesi ya da bilinemsi anlanmasi duyumsanmasi gereken paradigmalar var

Belirtilen durumlar ve varolma bicimleri dogal deneyim ve ilerleyis olup istekle yoneltilebilir uretilebilir bir varolus degildir
yani epokhe ve atarixa zorunlu bir ihtiyaç olarak doğal ilerleyiş ve evrimin sonucu olarka belirmeli. Bu durumda insan şu an deneyime aç ve şu anda duruşu zevk özgürleştirme-paradigma özgürleştirme ve eğlence kültürü üzerine artım olmalı sanırım ama bilmiyorum ve emin değilim.

Kisi kendi dogalinin, olumunun ,olum biciminin pesinde kosmali kendine dogal geleni -ertelememeli- ve yapmalidir/olmalıdır,

Peki biz ne yapiyoruz
Disarda yasayamadigimiz icin kisisel karmasadan bi kac bilginin gercege yayilimi ceryani icin ugrasiyoruz
Bu dogal mi
Sanmam
Ama sozettim
Saygilar
Sevgiler

---------- Mesajlar Birleştirildi at 17:26 ---------- ilk Atılan Mesaj Zamani at 16:36 ----------

Bu arada epokhe ve atarixia ya yakınlaşmış özenin mutlaka sorulanması gerektiğine inanıyorum kuşkusuz ; ve epokhe barındıran ,epokhe açık özne, sorularla -temas- iletilmeli-iletimlenmelidir/.../deneyimlenmeli ve değerlendirmelidir

ve eğer gerçek bir epokhe varsa -olsaydı- (ya da ataraxia hangisi ise tam seçemedim kavramları) soru olmadan düşünemez hale gelirdik ya da soru iletilmeden düşünce kavram yargı türetemezdik

epokhe düşüncenin düşünceyi/yargılamayı-yargı üretmeyi bırakması gibi ( tam olmayacak) ama bir tutum sanırım emin değilim öyle hissettim-kendiliğinden olur gelişir;
öyle mi acaba?

---

---------- Mesajlar Birleştirildi at 17:32 ---------- ilk Atılan Mesaj Zamani at 17:26 ----------

ataraxia eğer anladığım şeyse; fiziksel olarak bu dünya ile ilintinin bulunmasının ilintisi ne? olacak yani;?
benim anladığım tam bir ataraxia yaşama karşı tam iligisizlik/kayıtsızlık-tutumsuzluk oluacak ve ya bir dönüşümlenme sağlayacak ya da yaşamı mutlak olarak (-öyle ya da böyle- sonlandıracaktır

---------- Mesajlar Birleştirildi at 17:38 ---------- ilk Atılan Mesaj Zamani at 17:32 ----------

ataraxia arayışının sonunda ve ucunda ölümlenme ve ölümsüz ölümlenme bulguluyoruz -beden dahil
varoluştan kurtulma gibi bir şey ve beden yükünün/varoluş yükünün kaybolması yada tam tersi ikinci "Yüzyıllık yalnızlıktaki gibi uçan kadın" olgusu....

benim bildiğim ya da anladığım ve ya da aradığım ataraksiya arayışının sonucu gerçeğin tümden değişmesi ve ölüm olmadan gerçeklik değişimi ya da bedensizleşme/zihinleşme ya da katı gerçeğin aşınımı benzeri ya da başka bir sıçrama ve gerçekten çıkabilmek kurtulabilmek yakını bir yer ve anlayıştır

bedende ölümsüzlük arayışının tam tersi bu bence;
 
Son düzenleme:

ihaveanidea

Filozof
Yeni Üye
Katılım
25 Ocak 2017
Mesajlar
848
Tepkime puanı
8
Puanları
18
Baslikta gecen epokhe ve ataraxia kavramlarini biraz okuduktan ve dusundukten sonra bi kac soz etmek istedim

Kasyopya ya dayanacagim. bu sevilmiyor ancak yine de sozetmek isteyecegim ve istiyorum

Iki bicimli dogal varolus oneriyor kasyopya .biri ice cekimli ve istek toplayimli digeri ise istemsiz disa yayimli tam tersi varolus..
Bu tum gercege iliskin bir yorum. Gercekligin deneyim yapisina iliskin
Ve bizimki istemli bir varolus gercegi su an
Gidecegi yer epokhe degil.epokhe az sayida deneyimleyici
Epokhe ya da atarixia ve dogal tepkisizlik bizi eger yakalanabilirse tabi ikinci varolusa tasir tasiyacaktir

Digeri ise burdaki varolus turevi .mutlaklasmaya, olumsuzluk arayisana, sonzu deneyime-zevke çoğuluna, guc hakimiyetine dogru yelken ve sonsuz guce guc istencine uzanim saglar epokheye degil ve deneyimin en son noktasi artik sahip olamayacak kadar sahip olma, yada uretemeyecek akdar uretme-sonlasma sonrasi enerjinin durgunlasmasi ve artik uretmemesi sonucu ice cokmesi benzeri sonlamıdır
Bu temel olarak epokheye değil bütün evreni hatta varlığı ele geçirmeye ve kolonize etmeye, dış koloniler kurmaya ve bu yönde ileri yaratıma yol acacakabir surec..

Enerjinin iki yonlu devinimine ilskin burda belirtilmesi ya da bilinemsi anlanmasi duyumsanmasi gereken paradigmalar var

Belirtilen durumlar ve varolma bicimleri dogal deneyim ve ilerleyis olup istekle yoneltilebilir uretilebilir bir varolus degildir
yani epokhe ve atarixa zorunlu bir ihtiyaç olarak doğal ilerleyiş ve evrimin sonucu olarka belirmeli. Bu durumda insan şu an deneyime aç ve şu anda duruşu zevk özgürleştirme-paradigma özgürleştirme ve eğlence kültürü üzerine artım olmalı sanırım ama bilmiyorum ve emin değilim.

Kisi kendi dogalinin, olumunun ,olum biciminin pesinde kosmali kendine dogal geleni -ertelememeli- ve yapmalidir/olmalıdır,

Peki biz ne yapiyoruz
Disarda yasayamadigimiz icin kisisel karmasadan bi kac bilginin gercege yayilimi ceryani icin ugrasiyoruz
Bu dogal mi
Sanmam
Ama sozettim
Saygilar
Sevgiler

---------- Mesajlar Birleştirildi at 17:26 ---------- ilk Atılan Mesaj Zamani at 16:36 ----------

Bu arada epokhe ve atarixia ya yakınlaşmış özenin mutlaka sorulanması gerektiğine inanıyorum kuşkusuz ; ve epokhe barındıran ,epokhe açık özne, sorularla -temas- iletilmeli-iletimlenmelidir/.../deneyimlenmeli ve değerlendirmelidir

ve eğer gerçek bir epokhe varsa -olsaydı- (ya da ataraxia hangisi ise tam seçemedim kavramları) soru olmadan düşünemez hale gelirdik ya da soru iletilmeden düşünce kavram yargı türetemezdik

epokhe düşüncenin düşünceyi/yargılamayı-yargı üretmeyi bırakması gibi ( tam olmayacak) ama bir tutum sanırım emin değilim öyle hissettim-kendiliğinden olur gelişir;
öyle mi acaba?

---

---------- Mesajlar Birleştirildi at 17:32 ---------- ilk Atılan Mesaj Zamani at 17:26 ----------

ataraxia eğer anladığım şeyse; fiziksel olarak bu dünya ile ilintinin bulunmasının ilintisi ne? olacak yani;?
benim anladığım tam bir ataraxia yaşama karşı tam iligisizlik/kayıtsızlık-tutumsuzluk oluacak ve ya bir dönüşümlenme sağlayacak ya da yaşamı mutlak olarak (-öyle ya da böyle- sonlandıracaktır

---------- Mesajlar Birleştirildi at 17:38 ---------- ilk Atılan Mesaj Zamani at 17:32 ----------

ataraxia arayışının sonunda ve ucunda ölümlenme ve ölümsüz ölümlenme bulguluyoruz -beden dahil
varoluştan kurtulma gibi bir şey ve beden yükünün/varoluş yükünün kaybolması yada tam tersi ikinci "Yüzyıllık yalnızlıktaki gibi uçan kadın" olgusu....

benim bildiğim ya da anladığım ve ya da aradığım ataraksiya arayışının sonucu gerçeğin tümden değişmesi ve ölüm olmadan gerçeklik değişimi ya da bedensizleşme/zihinleşme ya da katı gerçeğin aşınımı benzeri ya da başka bir sıçrama ve gerçekten çıkabilmek kurtulabilmek yakını bir yer ve anlayıştır

bedende ölümsüzlük arayışının tam tersi bu bence;

Sevgi nedir sanalmanik?
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
kişi kendi yargılarında bağımsız olabilir ya başkalarının yargıları-
takmayacak; mı?
peki takmadı;

yani baldıran içerken karısına beni haklı yere öldürseler daha mı iyiydi diyecek
ya da çarmıhta ki isaysa dönüp hey millet hey tanrım oh onları affet beni çiviliyorlardı diyecek sanırım
ya da kazığa oturtulan Jan Darc'sa coşkuyla tarif edilecek
ve kolları iki yana ayrılan Hallac'sa kalabalığın gözlerine dikip bakacak ..bilmiyorum

nedir ataraxia_?

---------- Mesajlar Birleştirildi at 17:57 ---------- ilk Atılan Mesaj Zamani at 17:54 ----------

Sevgi nedir sanalmanik?

sevgi bi çok tanımı var... bunu sorana fromm okunması tavsiye olunur genelde bizde ama biz en son empatide karar kıldık-
... aldımlaşma verdimleşme dengesi çoğulu-iletişimlirlilik
arkadaş kalpliliktir sevgi;/denkliliktir-herşeye iletişim kurabilen bir açık tavır belki
bilmiyoruz

sevginin ne olduğunu olacağını bilmiyorum açıkçası bilen bir tanım getirsin bana/bize bende öğreneyim;

---

sevgiyi neden sorduğunu sorabilir miyim? soracağım yani o yazılanlar üzerine ne bağlantı kurdun
ben laf lafı açıyor bi yere laf taşımaya çalıştım beceremedm onu...
yazacaklarım yarım kaldı sildim bozdum oraya getiremedim lafı ama dolandım çalıştım yani biraz

-------

sevgiyi tarif edeceğim deniyorum

ortada bir taş var hacerül esvet gibi ve çevresini sarmış nerdeyse kolkola bir kalabalık-
burda bi çok sevgi var şimdi
siz sevgileri bulun-matematik problemi çözer misiniz?

------

burdaki en büyük sevgi taşla ne yapılacak bilmiyorum ama o taş, işlevseli simgeliyor ve ne yapılacak işi gibi düşünelim -her ne yapılacaksa ?

en büyük karar mı? en uygun karar mı ? en ortaklaşa karar mı? grup kararı gibi denklemler var?
oy çokluğu, birliği gibi söylemler
ve baskın kararlar,baskın kararcılar var_?
çekinik kararcılar var-karar suskunları ve kararsızlarda var

------

şimdi burdan bir sevgi biçimi türetmeye çalışacağım ve en dengeli sevgiyi ordan tarif edeceğim dedim ama kıssa eksik oldu ve taş yetersiz, daha büyük bir olgu bulmalıyım,, dizilimli.. anlatmak için ama işler sarpa sarar ve uzatmalar çekilmez

sevgi çocukları güldürmektir...

----

sevgi o taşı bir çocuğun eline vermektir oyun oynaması ve yuvarlaması ve bi daha görmemek için
taşla uğraşmamak için,

sevgi gezidir; gezide vardı

---

sevgi; yarın insanların, birden yaşamı ve işi gücü bırakıp hatta unutup salla der gibi olup birden sokakta uzun eşek oynaması gibi bi şeydir
---

sevgi ahit sandığını bacağı kırık masanın altına kullanmaktır ya da sevgi ahit sandığını söküp çocuklar için pillli radyo ya da oyuncak yapmaktır

-
eğer sevgim olsa vermez miydim?
--
sevgi altın yumurtayan bir tavuğun varsa (bu tavuğun kıçından çıktı ne yapsak acaba diye düşünüp tamam buldum deyip) altını eritip sac'lastırıp tavuğun damını örtmektir;
---

sevgi kesin olarak şudur; tıpkı "pk" gibi gibi bi ilgisizlikle birlikte; sokakta bi araba görüp orda oynayan çocukları görünce arabanın sileceğin kırıp uçurtma uçuran çocuğun tutma çubuğu kopmuş uçurtmasını tamir etmek;
adam sen nabıyon deyince de: görmüyon mu çocuğun uçurtmasını tamir ettim demektir
ve sevinçten havalara uçmaktır

aslında arabayı kıracaktım ben de yav yenisini al nolcak çocuklar oyun oynasın demektir;
----

sevgi örneğin sokakta dilenen suriyeli kaç çocuk görüp, üç saniye içinde düşünüp karar verip, çocukları hemen organize edip ellerine sopalar verip çöp tenekeleriyle ve sokak taşlarıyla müzik yaptırmaya başlayıp ses verip ses alıp doğaçlama üretilen bir şarkıyla hemen orda akşamlık hasılatı denkleştirip sonra çocuklarla oyuna katılmak/devam etmektir

bu olmadıysa cebinden çıkan bozuk parayla bile hemen orda bir kumar düzenbazlık üretip gerekirse hemen birlikte yapıp onlara düzenli geçim yolu sağlayacak bir şipşaklığı ayakaüstü üretip öğretmek göstermek bilmiyorum-sanmıyorum

---

sevgi bunların hiçbiri değildir sevgi sonsuz kayıtsız kalmaktır belki;
sevgi öğrenmesine izin vermektir;
gerçek sevgi sınırlamamaktır sonuçta
özgürleştiren bi eyleme ise karar verecek bilgin yoksa her eylem sınırlar ve eylemsizlik iyi bir vargı/sevgi

sevgi varılacak-yapılacak ya da anlamı tanımlanmamış bi şey ya da öyle olmalı
sevgi üzerine çok yazdık ya da düşündük
sevgi bir açık uçludur bilmiyorum
sevgi benim tanımsızım-sevgi karar vermektir ve yapmaktır en nihayetinde bilemem
yanlış yapmışsan düzeltmek ve en iyisini düzeltmek -düzeltiliyorsa eğer- düzeltilmiyorsa olası minimim maksimum pişmanlık
sevgi düşündüm bunu; bende yok

sevgi olağanüstü maksimum dengedir, bilmiyoruz
sevgi bilmektir-bilmem,
--

etimolojisine baktı mve 14.yy türkçesi ile karşılığı çav'mış...-çavmak diyelim ben burdan anlam bulabilirim -1

bir ikincisi de "sev" arapça köklüymüş ben bilmezdim ya da unuttum o halde
sevle kurulan imgelere bakalım
sevinç-sevi-sevgi; sevme; sevinme vs

en güzeli orda sevinç
sevinç destekleyen an sev-gi taşır.. bir önermede benim için-bir sonuç
başka sonuçlarda var;

çav- etimolojik olarak, seslenme bağırma haykırış anlamına geliyormuş

seslenme; iletim ve iletişim (dışa duyu atma vb.) çağrıştrıyor bu uzatılabilir çözümleme olarak

sonra dilsel kullanım ve anlam kalıpları incelenebilir ancak Nietzche'nin sözlerinde gördüğümüz gibi "şuna da iyi denir" -"buna iyi denir gibi" ,şuna da sevgi denir buna da sevgi denir'ler bulacağız ve ordan saınıflayacağız o zaman bir yolda
yan sevgi olmayanlar sevgi değildir sevgi olarak sınıflanamaz; bir dengide de

çavma çok anlamlı; çakma çavkıma;; birincisi yansıyış /vuruş ışığın vurması çakma benzeri bir de çağma var
çağulma-çavulma-çavuluş /çavk çavkı çavkıyışlamak

çoğul/çoğ buraya (çavul) çözümledim ve indirgedim;
çavul çav-...çavuş baş demektir mesela -önder ;grup lideri- ekip önderi

saçmaladım idare et-bunlar benim yollarım ama sevgi, bir nedir? bir sorudur
sevgi nedir bir sorudur ve cevaplanabilir
sorular cevaplanmak için var ve felsefe uzlaşmak için ve iyi yordam belkide etkileşim metodolojisinde bilmiyorum

bir sorunun ve cevabının büyüklüğünü onu soranın ve izleyenin etkileşimi tanıklar/belirler
merak kudreti ya da isteme öğrenem saflığı ve duyunu ise soru cevabının çapını büyütür ve anlamanın da

sevgi nedir? bir ilgi başlı kaçılmalı ve etkileşim metodolojisinde sonuç çoğaltılmalı-katma mantığı olmalı

sevgi ne değildir?
sevgi bir eylemdir... sevgi nasıl? la başlayan sorular etken sanırım olacaktır daha çok
ve sevgi nasıl? bir sorudur sevgi nasıl en geniş tanımalanblir- en dar tanımı nedir? bir felsefi sorudur
ve sevgi nasıl görülür-algılanır ve toplumsal olarak sevgi denilenin incelemesi; sosyoloji ya da felsefe konusudur
ve toplumsal sevginin adlandırış biçimleri gibi örneğin gibi sorular soru/anlam değeri taşır
sevginin gelişimi bir unsudur;
sevgi anlamı sıfnılamak ve daraltmak yanlış ifade tek anlam indirgemek -bunlar mantık hataları

sevgi nedir? ne değildir demek sevgiyi sınıflar -sınırlar ya da tarif eder
sevgi neyse odur önce... varsa vardır

sevgini bir sınırlayıcı ve belirleyicisi yoksa ya da sevgi vardı yoktu bir olgu üzerinden tartışımı gereksizce sevgiyi tanımlamak baştan gereksizdir
kavram var ve yaşıyor ve kendini açıklıyor yapıyor tanımlıyor olacak ..sevgi denilecekler sevgidir...
ahşap nedir? diye sorarsak örn. bu geniştir-genişler

felsefe ilginç bir yolculuktur ve asla bitmez; felsefe/sevgi maratondur ve 42. kilometre aslıdan hala 11. kilometredir;
bu yüzden bayrak teslimi yapmak gerekir;

------

s----

sevgi kendimi sevgi dolu ya da sevgi alır verir hissediyor ve tanımlayabiliyorsam o anlara ilişkin bir tanım olmalı /ya da değil tanımsız neyse;
yakın kalıplar sevinirlik-sevinçlilik
bilmiyorum ben bilen söylesin
---

bil- bilgi
sev-sevgi
bilgin-sevgin;

duy-duygu
duygulu
sevgili

ol-olgu

sev köküne ilişkin genel bir ad; kapama.. tanımlanamadı-aranıyor hala

bul-bulgu?

sevgi bir ölçme biçimi tarif ediyor /uygulama ve sevinç ve heyecan ilişki buna
sevgi; sevinç-sevi sevgi eyleminin yine kendinin ölçümlenmesi değeri gibi matematiksel olarak -ifade edilmesi;
------

sevinçlilik ve sevinçgi öneriyorum o halde; onaylama olan sevgi yoğun yapay mı?bunu soruyorum herkese duyulan özdeş olmalı ya da durumun adı -kavramı duygul olarak ve genel tutum olmalı

Sevgi sevene bagimli ve seviş işine ve eylemine de ...o halde sevgi bir iş eylem yada eyleme ve fiilin durumdur.olumu yapimi ve eylemi is gormesi

Yada genis olcekte duygu olarak tanimlanir belirlenir o halde bir his ya da duyudur... nelik olarak indirgenirse algilayicinin duyumsalligina baglanabilir ya da indirgenebilir cozumlenebilir
Duygu his algi
Duyumlayici var a
Duygu var a
Algi var b

Muhtemelen felsefenin bayma asamasi budur o yuzden yukardaki uzun essek ornegi iyidir
 
Son düzenleme:

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
sevgi insanın -aradığı ya da- adlandırdığı en büyük duyumlu, duyum, duyu/duyuş ya da yine adlandırmalardan biridir
iyi hissetme, korunma, koruma en çok sevgi görülenler arasında
ilgi alma ve bireysel ilgi alma toplama, begenilme, sayılma-ilgililik yaklaşımı sevgi olarak ifade edilir

genel olarak insanlar iyi ve hoş hissettiren şeye
duruma sevgi derler ve -sevgi- yüklerler

bireysel ilgi yaklaşımı ya da bireysel yoğun ve abartılmış ilgi yaklaşımı sevgi olarak sayıklanır
sahiplenmeden, fazla korumacılığa kadar her tür sevgi yaklaşımı ve adlandırması bulunabilir

genç işi sevgi genelde şudur. meftuniyet /bağılılık-bağlılık ve kopmaz bağ ve tutuk tutku ile bağlanma. aşırı tutku hissetme ve tutkunun esiri olma ve tutkusal esriklik;esaret genelde sevgi olarak sayıklanır
kişi kopmadığını düşündüğünde sevgi başlar ya da sevgiyi adlandırır artık-
(ama sanırım bu sembiyoz ya da çiftbiyoz olabilirdi)
(sembiyotik ya da bağımlı sevgi (sanısı) çıkmazı; narssist sevgi ve ilgi çağın hastalıkları ve yalanları;)
--
genel olarak diger sevgi, sıkılmadan ve severek zaman tüketmek; bir işi yapmak üzerine (yaparken) duyulur
bu uyumluluktur /zaman
ya da antipati duymadan istenerek ve o anda keyif alarak yapılabilen işler de "an" sevgi taşır

bizim tanımlamalarımızda "an" sevgi taşıyor
-özneye bölünememiş an'a ve işe yüklenmiş özlem/duyu

bunun dışında genel anne eylemi, özellikle çocuğunu büyüten anne eylemi hayvanlarda bile sevgi olarak adlandırılır...

---

sevgi ya da sevgi denilen; biyolojik ya da fiziksel/kimyasal bir velvele olmaktan kurtulabilirse ya da sıyrılabilirse kesinlikle zihinsel tutumdur ya da zihin durumu -"an" "anlık" durumu ya da psişedir- psişesel bağıntı
"anlık"
sal
izafiyet

sevgi; genel olarak sevinç/sevi içinde olma halidir; sevinç duyma halidir ya da tersi tedirgisizliğin mutluluk olduğunu/olacağını söylemek gibi bıkkınlık ve zorakilik içermeyen "anlar" sevgiyi barındırır-sevgiyi içinde taşır

ya da (sevgi) daha dengeli süreğen, dengelenmiş bir sevinin tekrarıdır; ana yayımıdır
ve sevincin coşkunluk ya da tersi çökkünlük olarak deneyimlenmemesi ile sürer;

ansal ya da anlık kavramı öneriliyor
sevginin oluştuğu varsayılan an ya da canlı deneyim anını imgeleyelim o anda ne var_?
farkı ne?
herhangi bir diğer yaşam zamanından;

----

yukarda bi şey biliyomuş gibi yaptım ve oldukça uydurdum
bana göre sevgi; sevgi diye -özel -bi şey bilmediğime tanımlayamadığıma ve çıkarmadığıma kanaat getirdim
oldukça subjektif

--

sevgi zamanla ilgili bi kavram ve zamanın geçmesiyle ya da zamanın duyumlanmasıyla ilgili bi kavram sanırım
yüksüz zamanlar genelde sevgi olarak adlandırılır
kayıp zamanlar ve kayıp olamayan zamanlar yitik zamanlar ve yitirilmemiş zamanlar

yani hafıza ve ya da yer zaman ve yaşam deneyimimizi geri doğru kurcalasak baksak
işte öyle bakmak lazım

---

hayır sevmediğin bi işi para için ürettiğini düşün
ve bir de beşinci senfoni ya da kız çocuğu şiiri ya da ilk uçan balonu ürettiğini düşün
-sevgi burda olmalı
zamanın eylemi-zamanın nasıl geçirildiği;
kısıtlamalı durumlar ve
;istenç özgür akar devinirse ve sınırlanmazsa;

bu tabi ki bir tembellik, atalet ve mayışma yatma anlatmayan söylem
enerjinin canlılığı ve üretimin/faaliyetin doğması
benim sevgim en çok buna yakın
yani üç yıl sonra seviyorsam ürettiğim şeyi, ya da orda üreteceğim enerjiyi ve üç yıl sonrada sevenler olacaksa an paylaşılmıştır-sevgi budur;

----

eğer 400 yıl sonra biri şiirimi bulursa ve sevinçten havalara uçarsa ve kendinden bir iz parça ya da kendine söylenik bir tavır ve benzeşme ya da içtenlik ve onda alınık tavır sezer bulursa ve paydaşım bulursa ve canlı paylaşırsa an'ı sevgidir
an paydaşımı yaşarsak ve duyarsak bu benim için sevgidir;
bu daha çok birlikte oyun oynarken olan şey gibidir-sinerjik zaman tüketmek

sevgi iki kişilik değildir
iki kişilik az sevgidir
çok az sevgidir,

------

zihin üzerine kavramlarınız yordamsız-bu gelecekte büyüyecek;büyük bir an var-bunu hissedince sevgi olur yada başlar gelişir doğacak-hissedenler doğurdu sevgi eşit gelecek
ve coşkuyla bir kaşiflik yaptığınızı düşünün
sevgi en çok çoculukta.. büyüyünce bu nesilde sevgi pek kalmadı-ilgi azaldı
radyo dalgalarını ilk kez icad ettiğinizi- ışıkla sesle deney yaptığınızı-
manyetizmayı masanın bacağı gibi düşündüğünüzü ve diğer şeyleri düşünün
bir keşif heyecanı merakı doğurun ve bakın sevgiyi anlamak istiyorsanız daha çok
ve
coşkuyu merakı ve gerçek keşfi öldürdük biz /saf merakı-günceyi
bizim nesil öldürdü
benim çocukluğumda duyulurdu .şimdi çok az bunlar ve öyle sevinçle parlayan gözleri insan kalmadı yok gibi az
sönük nesil
artık toplumda yok gibi toplumunuz bilmiyor

-------

sevginin -gerçek sevginin- doğumu/doğrulması için tabi ki bugünkü bilimsel eğitimin-yordamın ve kuramların kesinlikle/katiyetle öldürülmesi-söndürülmesi gerekir
ve saf araştırma bilim ve sıfır yordam merakı (çocukça doğallıklı araştırma saflığı merakı) istenci kurulmalı
ve bugünkü toplumun, istencin uzağında yer ya da eğitim zehirlenmesi kusması zor o halde
ölü eğitim sistemi ve eğitimin kırbaçlamanın öldürülmesi şart
bunlar toplumun uzağında;
tuzağı;

--

birincil yordam;

kalabalık grup, köy toplum, doğa toplum vb bilinci istenci
kalabalıklı aile
yaşlılıklı aile ve dedeli aile ve çevre grup dinamiği ilişkileri -geniş grup
her türden insan tanıma ve etkileşme şansı
her yaştanlı grup
geniş çocuk grupları
geniş doğa çocuk grupları
çocukların doğada özgür bırakılması ve öğrenmesi yaramazlık yapması keşfetmesi
önem vs...

siz hapissiniz;

----
"hiç bir şey bir çocuğa bir ormanda (üç beş çocuk) ve büyük denilen insan varlığının denetimli serbestisi ve güdümü ve karışması gözetmesi olmadan yalnız kalmak ve günler geçirmek kadar öğretmedi"
"bağımsızlık hiç bir öğretimin öğretimi değildir" bağımsızlık bağımsızdır

---

özgür doğada özgür çocukluk -olabildiğine- geçirmemiş neslin ya da (gençlik-ilk gençlik) ve doğayı keşfetmemiş doğal öğrenme süzgeçleri ve deneyimleri eksik; kendi yapma/kurma ve yıkma becerisini doğa ve doğa malzemeleri ile sınamamış ve geniş gruplarlı farklı kimlerle çatışmalı öğrenmeler dahil yapma yıkma ve öğrenme becerilerni açmamış ve tam öğrenmemiş, gelişmemiş neslin bilim felsefe sanat yordam (düşünce) geliştirebileceğine inanmıyoruz bu yüzden toplumun çökmesi öneriliyor


"anne baba dikteleri nesilleri öldürüyor...nesiller anne babalar tarafından, kendi elleriyle öldürülüyor.. fazla korumacılık ve aşırı korumacılıkla çocuklar köreltiliyor karar vermez ve dikte almadan emir görmeden iş getiremez-göremez hale çabucak getiriliyorlar"


ve ev kedisine küçük ufaklığa/yumurcağa dönüştürülüyorlar ....hemen bütün yırtıcılıkları ve aşırılıkları ve saldırganlıkları ve çözümleri köreltilip budanıyor
türlü sistemler var; her tütrlü sistem
; -iyi izleyin göreceksiniz dışarıyı izleyin
bu kurban nesil

komut alma sistemi ;dizge sistemi kastı
iyi izleyin ...iş ilişkileri dahil izleyin; kimler özgür ya da kastın kastları/katları;
(bunlar gizli anlaşma gibi yürür iyi bakın görün. ayırtları sezersiniz)

çocuklar bebekleştirilyor ve bebeklilik korunuyor ve nesil sembiyozu hızlı artarak cereyan ediyor
kesinlikle anne baba ilişkileri ikili sembiyoza gebe

dışarısı sembiyotik psişeler dolu


ailesel köklerle iyi beslenenler var ancak sınırlı ...nesil ebleh şu anda.. siz çöküyorsunuz ve bilgisizsiniz-berbatsınız daha doğrusu
düşüncenin "d" si yok buralarda pek
adı felsefe olan bu yer nerdeyse berbat bir ilk gençlik /ilköğretim çöplüğü

sevgi felan tanıdığımız yok bizim-sevgi bizin neyimize;;;

----

toplumunuz/toplumlarınız bilim sevgi felan üretmeyecek bu haliyle/bu yapıyla ve bu rüyayla üretemez
hoş bir rüya içinde uyur çöker daha fazla zevk ve uyku ya da dalış
ya da bir direnç güç ve güç çıkmazı ve ileri güç uygarları-uygarlıkları üretebilirsiniz ancak

------

adı felsefe sitesi olan yerlerde bile her türlü karamsarlık umutsuzluk -bilgisizlik (çok çok ileri bilgisizlik ve bilgiye ileri ve aşırı ilgisizlik) ve kara bilgi kara muhafazakar bilgi ve muhafazlarlık kol geziyor ve kara bilgi yarılamıyor -ayrılamıyor-; kendini dayatıyor;

bilgiyi ya da düşünceyi (özgün düşünceyi ve kişiyi-insanı/olguyu) tanıyanımız çok çok ama çok çok az içimizde;

bu gerçek-bizim şafağımız bir mastürbasyon -çok azımız uyanacak;
-----

eğer bilgiyle işimiz varsa olacaksa sıfırdan "Full Metal Jacket" başka yol yok-toplum büyük kayıplarla/ayıplarla yıkımlarla yıkılmalı

verebileceğimiz sevgi budur -sevgi tanımı
yıkımınıza hazır olun-çöküş devri;

Kuran ayetleri okuyor seviyorsunuz-dostar çocuklar; ...taşlara evler oyan toplumlar -rahat toplumları ve uygar toplumlar ve yıkılan uygar toplumlar

ad/babil ya da sodom gomorra değil bu
bunlar tanrıların yıktıkları ileri gitmesinler diye -gidiyorlar gidecekler diye,

uyku toplumu;

dışarda insan yok-bulamıyoruz çok az kaldı...

----

toplum fiziksel süreçlere ve doğa süreçlerine; üretim süreçlerine ve birincil üretim süreçlerine dönmeli
insan için üretim ve insan için toplum ;para için üretimi bırakın-güce tapmayı bırakın
şekerlemeyi bırakın-para üretmeyi bırakın-güç üretmeyi bırakın-güç tapıncını bırakın


-bir- tanrının -da- diyecekleri bunlar

----

bu toplumdan adam olmaz-bu güç yapıdan adam olmaz-çöküşünü görün
bu insan toplum içinde kendinizi yaşatmayı ya da onu üretmeyi ve ya da günü sürdürmeyi enerji devindirmeyi rahatı mutluluğu aramayı bırakın
ve bu topluma katabileceğiniz bi şey yok,
serbest akım-serbest dolaşım ve kendi serbestisi iyi yol
her el attığınızda sizi içine çekicek; uzak bakış iyi ve
yardımseverlik bataklıktaki bi yılana yapılıyor sanırım-türdeşleriniz sandıklarınız sizi yiyecektir
ve bırakın olayları aksınlar gözlemleyin takılmayın-acılarına ve sefaletlerine
benim tanrım şimdi bunları söylüyor;

---

hiç bir türlü yıkımlanmadan (ya da ileri yıkımlanmadan) bundan toplum ya da insan geleceği görmüyoruz-göremiyoruz ve sezmiyoruz
bunun bir yıkım çağı olduğu olacağına inanıyoruz
bize öğrettikleri ile berber -öğretecekleri
ve kalanlar -kalanlarımız

"sevgi bazen yıkmaktır; sevgi yıkmasını, yıkma zamanını, bilmektir"


---
güç toplumları ki kanserleşmiş insan ilişkileri ve kanserleşmiş toplumsal yumaklar ve ileri aşırı yönetim yığınları ve sürüleşmiş benler bilinçler bunlar nesi yarın doğurucak;

ileri aşırı güç çağı ya da güç modern otoritenin toplumsal kontrolün son zirvesi
ağdaki balıklarız biz ve
insanlar ağzını açamıyor-ileri gidemiyor-
para dilenciliğiden emek dilenciliğiden başka bi şey yok ve bi de ellerinde hayat var sanıyolar
günün altı günü çalışıp on dakka koşuşturmaca
dışarda hiç bir hayat yok-enerji yok; umut doğrucak bir doğum ve maya sancı yok -çok azı
çöküş çok çeşitlidir;
hiç bir üretim yok para sanı olmuş-doğa bilinci yok kalmamış;

ideal bi gözlemci şunu derdi ..gelin bu toplumu toplum yapalım.. biraz yapalım yıkalım düzeltelim-deneyelim
siz buna yanaşmayacaksınız-ideal kuramlar/korumlar .
.herkes hayat koruma an koruma gün koruma ...

yönetim yapılarını değiştirelim dağıtalım
köyselleşme kentseleşme açalım

işte yönetim var zaten yönetim temsil-idare teslim olunmuş idare yok-idare yok idare başı boş
oh ne rahat çöküş izleyeceğim hiç karışmam

"coşkunluklar içinde çöküşümüzü izleyeceğim ve karanlığa alkışlar ve yas tutacağım"
 
Son düzenleme:

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
epokhe eğer anladığımı şeyse, toplumsal bir hayatı nasıl yaşayacağız? /sürdüreceğiz ve toplumsal dinamik?
karar vermeyen ya da yargı bağı kurmayan, duymayan ve durumu duruma seçmeyen insanın zoru ya da toplumsal yaşantısı/dinamiği üzerine ikilem
-anladığım epokheyi ,eğer oysa, toplum beslemez-anlamaz/içsellemeyecektir de karışmaycaktır da belki
karışılmazsa da tplumsla barındırma ve içselleme anlamında içinde tutmak istemeyecektir/ beslemeyecektir

buna en iyi örnek; başıboşluk, sokak insanlığı -aldırmazlık ve sanırım şarapçılık olabilirdi sanırım

-elinizde bir aile varsa? ve aileyi topluma armağan etmek/devretmek istiyorsak; sorumluluğumu ve sosyal sorumluluğu devredeceğim tek yer/kurum durum toplumdur
epokhe için sorumluluk bile yargı olmalı

peki hala
ataraksiya ,eğer öyleyse, ataraksiyayı nasıl olacağız/
doğada başı boş kendi haline bırakılmış bir yaprak gibi olmayı gerektiren ataraksiya -eğer bu şeyse -doğru anlıyosam- kendi haline bırakılmanın yada dokunulmamanın da ve anlanmanın da sessiz iletişimin de dibi- bu şey sanırım

bugün bir fıçı alıp bir kentin ortasına yerleşemezdik?
hep aklımda bir hikaye var-"neyzen"; ama adam 6 sında kafatasları dizi dizi görmüş kazıkta ...kendi haline bırakmışlar

ataraksiya nerde? neye karşı, neden? ve insanın özgürleştiği/terekttiği bıraktığı nedir? diğer gözlemciye dayattığı yada ? ya da verdiği-aldırdığı ve aldığı? günlük sorunlar mı?

insan bi şey olamaz sanıyorum lanet toplum var- ve insan kendi başına hiç bi şey olamaz-lanet toplum var işte

atarksiya bile diğer insanlara karşı bir duruş gibi ve toplumsal isyan gibi

eğer toplum-unuz sizi kendi halinize bırakmıyorsa olamıyorsunuz gibime geliyor
özgürlüğün size bir ad vermesi kazandırması gibi belirli durumlar ışığında ve kaşılığında toplumsal özerklik sağlanacak bir güven çıtası var gibi
bu saf kendini olmakla yakın ama başka şeylerle de sanki;

mücadeleci bir ataraksiya/ya da epokhe var mıdır?
taş suya karşı mücadelecidir ve rüzgar doğaya karşı
ve sadece kendini olan yağmur ıslatır ...bazen de çorağa boğar
ataraksiya doğası; duruşu nedir?

---------- Mesajlar Birleştirildi at 18:38 ---------- ilk Atılan Mesaj Zamani at 18:16 ----------

"aradığım şeyin adı bir toplumsal özerklik, bağımsızlık ve adlanma sayılma bağışlanma benimsenme yalnız bırakılma dokunulmazlık
almama-vermeme kendi eksenini kurma hangisi bilmiyorum
dokunulmazlığın duyulması; kendinden tanımı-tanınması -hiç bir özel zor olmadan/duyulmadan

ama ne gücün verdiği ne otoritenin ne savaşın en savaşsızlığın
bir ikilemin doğurduğu değil
büyük bir başı boş bırakmanın ilkelililiği ..yani ona şey bile dokunmaz bi adam olmak
yani tanrının karışmadığı adam-karışmayacağı
ulan yani tanrı olsa diyecek ki ;yok cehennem cennet serbest yıktım lan attım gitti-öyle bi adam olmak
ya abd de olsa israil de olsa -kimsenin işine karışmayan
kasabanın delisidir ama bu değil

"benimsenmiş" ya da ad kazanmış gibi kavramlar var adaldı /adalmış
güçten gelen değil-sinsilikten de

bunu yorumlamıştık sonsuzda da bi ölçekte
-insana batan -bunlardan biridir-toplumsal kimlik , nelik
benimsenmek ya da buna ihtiyaç duymamak çoğulu
ama toplumsal verdiden beslenme-özgürlenme

varoluşa karşı bi şey olursan/olursak; topluma karşı nesin ki?
bektaşi gibi bi şey olmak; fıkran olması-
buna en yakın hal saf kendini olmak sanırım
-yargılayanlar değilde alıp verenler çekiştirenler olur ama eylemleriniz yargılanamaz-baskılanamaz ...hür görülür hatta en zoru bile
yada yargılar çelişkidir ve yargısız/düşer;

toplumsal gücün otoritenin vermediği bi ad
sayılmama insanı çıldırtır.. ne kadar uzağa kaçarsanız gidin ve ne kadar üretirseniz üretin -ne olursanız olun;
kendidir ne yapsa yeridirli hal -ona tanrı bile karışmaz hoop;;

---------- Mesajlar Birleştirildi at 18:47 ---------- ilk Atılan Mesaj Zamani at 18:38 ----------

bir de benim anladığım ataraktif kendi ışığında, güneşinde, mumunda ziyaret edilmeli ..başka türlü felsefe (ataraktif ya da epoktifçe pek sanırım) üretilemez -üretilemeyecek
ve serbest bağımsız şey ve
ve bi isteğin diyeceğin varsa gölge etme başka ihsan istemezük üretir oysa başka şeyler var

bi şarapçının mekanına yanına şarap içmeye gidilir ya da olduğu gibi olan şey-dinlenen

---------- Mesajlar Birleştirildi at 20:00 ---------- ilk Atılan Mesaj Zamani at 18:47 ----------

yargı üretmeyen insan doğasal ya da bitkisel mi olacaktır? eylem nasıl olur?
eylem nasıl üretecektir
-kendiliğinden mi? doğasal mı?

ağacın gölgesinde oturulur ya da piknik yapılır-çınarlar kocamandır-bazılarına kuşlar konarlar..

yargı üretmeyen insan kimdir? bir doğa otomatı mı? bu olabilir mi?

eğer ağaçlar birbirine git öte demeseydi?

--
sanırım epokhelik dedelik makamı? atraksiyayı bilemem
yani eski ailelerdeki baş köşedeki dede; saygı-yı kazanmış ve yaştan yaşlılıktan, derinlikten, geliştirmeden ve eski çalışmadan, diktiği ocaktan ve büyüttüğü çocuktan,erkeden ve erkesinden;
ve büyüğe duyulan saygıdan -çelik çocuk sevgisinden başka dert yok-bi huzur var bunda
toplumsal saygınlığı büyüktü yaşlıların benim toplumunda ;öyle sanal saygı değil ritüelik; ad dikmek-onur dikmek

benim toplumum? sonra öyle toplum görmedim ben-Ben başka bir ayırtta büyümüşüm. Başka bir dünya ve ortam
kesinlikle öyle olmalı-bura insanına benzemiyor; mizahı var -düşünü ve başka şeyler;

Doğduğum yer bura değil kesinlikle. ve hikayelerimde. Ne dış dünyaya ne de bu dünyaya ne de onun genel insanına-insan yapısana- benzemiyor
Özgün bi anadolu köyü-

fazla epoktif bi köyde büyüdüm ve fazla aşırı, hatta doğa ileri epoktif insanlarla tanıştım-birincil elden;
-tanıdığım aile büyükleri ve akranları ve diğerleri diğer çevrede de bol;
birincil ikincil aile ve soy sop bağları
geniş aileler tanıdım; hepsi öyle değildi;
başka köyler gördüm aynı kentte başka kentte -hepsi-öyle değildi;

---
bizim toplumsal epokhelik kurumu ya da ataraksiya sanırım dedelik makamıydı? ölmeden önce; kaybolmadan önce,
böyle insanlar tanıdım-tanıştık;

eğer yedi çocuklu ve 36 torunlu bi ailenin büyüğü olsaydık sanırım epokhe olurduk

anadolu da bi kültür vardı- benim çocukluğum denilen yer bu kadar mı uzak-
benim çocukluğum sanılan öyle uzak ki

kesinlikle dede denilen bi insanın kesinlikle; (bugün ayakaltı görülen ya da çökmüş şey ) bambaşka bir yeri vardı;
yaşadığım toplumsal nicelikleri ve geçmişi ki, öykündüğüm geçmiş,
aynı dünyadan yerden olmadığımız kesin,
beşbin hayat diyeceğim tutuyor bazen;
dünya o kadarda çürük değilmiş hee

ben şimdi çok iyi hatırlıyorum da size kalsın gerisi; size kalsın felsefe;

---------- Mesajlar Birleştirildi at 20:22 ---------- ilk Atılan Mesaj Zamani at 20:00 ----------

çok eskilerden kimse kalmadı ama şunu düşündüm-sosyolojik bir araştırma olarak anadolu insanını dinlemek/derlemek
yada öz-doğa insanına sorular sormak
buna felsefe de dahil-varlıkta dahil;
bilimde dahil
toprak insanına hatta
bir çocuğa sorar gibi ve bir çocuktan yanıt alır doğallığında neyse o gelcek kesin
tanrı olmasaydı? tanrı nasıldır
git başımdan daha derdin mi yok. ot söküyom, tarla gazıyom görmüyon mu? bi de güler kikir kikir; eğer içtensen-dert etmezdi bunu;

-nasısa nasıl, ben ne bilem;
nasısa nasıl, var deyolar

olmasa ne olurdu annem
heeç ben ne bilem-olurdu her hal her iş yörüdöğne göre_vardır bi bildiği

---------- Mesajlar Birleştirildi at 20:25 ---------- ilk Atılan Mesaj Zamani at 20:22 ----------

eskilerden bahsetsen annem
get başımdan deli deli olma .beni günaha sokma

---------- Mesajlar Birleştirildi at 20:27 ---------- ilk Atılan Mesaj Zamani at 20:25 ----------

ölünce ne oluruz annem
guş oluruz her hal.. baa baksana sen sen bunları neye deyon
 
Son düzenleme:

ÜstünKişi

Ordinaryus
Yeni Üye
Katılım
21 Ocak 2018
Mesajlar
744
Tepkime puanı
114
Puanları
43
Ateistlere ben yokum, teistlere ben varım, deistlere ben varım ama dinler yok, agnostiklere benim varlığım ve yokluğum bilinemez derdi. Herhalde ezelden beridir var olan bir tanrı sıkılmıştır, kullarının istediklerini söyleyip onları mutlu etmek istiyordur.

Not: Sakın ciddiye alıp mesaj yazma gafletine düşmeyin.
 

Objectivity

Kahin
Onursal Üye
Katılım
23 Ara 2012
Mesajlar
4,763
Tepkime puanı
319
Puanları
83
Tanrı konuşursa herkes duyar. dersek ve böyle farz edersek Tanrı sizce bizlere ne söylerdi?

"Tüm insanlığı verdikleri sözden döndükleri ve beraberinde yaptıkları tüm hatalara-yanlışlara rağmen sevgi ile kucaklıyorum." derdi diye tahmin ediyorum çünkü O'nun sevgisi, akıl ermeyecek kadar yüce ve kapsayıcıdır.
 
Son düzenleme:

ÜstünKişi

Ordinaryus
Yeni Üye
Katılım
21 Ocak 2018
Mesajlar
744
Tepkime puanı
114
Puanları
43
O'nun sevgisi kendisine inanmayan aciz kullarını sonsuza kadar yakacağı cehennem kadar sıcak.
 

Objectivity

Kahin
Onursal Üye
Katılım
23 Ara 2012
Mesajlar
4,763
Tepkime puanı
319
Puanları
83
O'nun sevgisi kendisine inanmayan aciz kullarını sonsuza kadar yakacağı cehennem kadar sıcak.

Cehennem sembolü, zihinde bir imaj oluşsun diye ateş ile anlatılsa da, bu dünyadaki ateş değil öncelikle bu durum idrak edilmelidir. "Bedeni olmayan ruhsal bir varlık, hangi ateşte yanabilir?" diye mantık yürüttüğümüz zaman, zaten bu ateşin sembol olduğunu görebiliriz. Kısacası dünyadan götürdüğümüz yüklerden arınmamız için bulunacağımız bölgenin adı "Cehennem", o yükleri atmamız için maruz kalacağımız tesirlerin adı da ateştir. Bu işlem yapılmadan yukarı katlara çıkmamız mümkün değildir.

İnsan ne yaparsa kendine yapar, Tanrı ile kavga etmek de kendi tercihidir ama bu durum Tanrı'nın insana duyduğu sevgiyi yok etmez çünkü O, her şeyi aynı anda görebilendir.
 
Son düzenleme:

ÜstünKişi

Ordinaryus
Yeni Üye
Katılım
21 Ocak 2018
Mesajlar
744
Tepkime puanı
114
Puanları
43
Küçük bir örnek: 4/NİSÂ-56: Şüphesiz âyetlerimizi tanımıyan kâfirler, muhakkak ki biz onları yarın bir ateşe yaslıyacağız, derileri piştikçe azabı duysunlar diye kendilerine tebdilen başka deriler vereceğiz; çünkü Allah izzetine nihayet olmıyan bir hakîm bulunuyor.
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç
Üst