Tanrı gerçekten konuşsaydı ne derdi?

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Serbest Kürsü kategorisinde ls2 tarafından oluşturulan Tanrı gerçekten konuşsaydı ne derdi? başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 23,913 kez görüntülenmiş, 228 yorum ve 1 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Serbest Kürsü
Konu Başlığı Tanrı gerçekten konuşsaydı ne derdi?
Konbuyu başlatan ls2
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan Yüzmeöğrenenbalık

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
Tanrı konuşursa herkes duyar. dersek ve böyle farz edersek Tanrı sizce bizlere ne söylerdi?
 
Son düzenleme:

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
kesinlikle tanımlanabilir tanrı olarak kendini tanımlar ve tanıtırdı
yani ilk cevabı merhaba olurdu nasılsınız ilk konuşması bu olurdu
neler merak ediyorsunuz bakalım?
ben kimim mi?

mehaba ben insanların tanrı olarak tanımladığı şeyim ve bir düşünce imgesiyim şimdilik

karalamalar;
http://www.felsefe.net/142679-post1569.html
 
Son düzenleme:

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
:) bu kadar insan Tanrıya inanıyorken konuşmasını istemem çokta fantastik değil :)

konuşsun nolmuş, Tanrısallığından versin biraz. konuştuğu anda Tanrısallığından daha çok vermeye başlayacaktır zaten. yarattıysan konuş. madem konuşmayacaktın biz niye senle konuşuyoruz! deizm tanrısı bu yüzden kabul edilebilir gelmiyor bana. Tanrıdan konuşmasını istemek hakkımız, bu dünya için söylüyorum bunu. burada bocalıyoruz işte görmüyor mu bunu?

İslamın Tanrısından vazgeçmem yıllardır içselleştirdiğim Tanrı anlayışımı sarstı,hırpaladı. şu an bocalıyorum. anlayışımı revize etmem gerek.

nasıl bir dünya yarattın Tanrım. burada olanlara bakıp sana ulaşamıyoruz!

şu Tanrı aşkından bahsedenlere de hastayım. bana seni gerek seni!!! ne köşkler ne cennet felan bana seni gerek seni, aşk aydınlanmaymış falan fışman. derdiniz ne sizin ya paçayı kurtarmak mı? şu dünyaya bakıp hangi aşktan bahsediyorsunuz! koskoca isim demem eleştirim mevlanasınıda yunusunuda. bir insan Tanrıyı nasıl ve neden sever? elbet sevebilir elbet nedenleri çoktur. ama bu dünya nedir kardeşim. buradan nasıl böyle aşk çıkıyor. anlayan varsa anlatsın derim başka ne deyim...
 

epoché

Üye
Yeni Üye
Katılım
8 Eki 2016
Mesajlar
134
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Tanrı konuşursa herkes duyar. dersek ve böyle farz edersek Tanrı sizce bizlere ne söylerdi?

Hangi tanrinin konusacagina bagli olarak degisirdi, tabi konusacaginin, ve kisnemeyeceginin garantisi varsa, denizde kum, bizde tanri :)

Conan'in tanrisi Krom sadece kendisine tapanlarla konusur, ne dedigini sadece onlar duyabilir :) Orta dogu tanrilari buyuk ihtimalle taraftar toplama gayretine girerler, siyaset yaparlardi, tabi aradan Mesih gibi cekici bir figur mutlak suretle siyrilirdi. Olimposlular bir entrika deryasinda ahlakciliga soyunur, Hint tanrilari o avatar senin bu avatar benim kapisirlardi, Kuzey tanrilari Asgard'da sefa surerken bu tur islere girmezler buyuk ihtimalle, Antik Misir'in tanrisi ise gunes zaten, konusmaz o : ) Bir de Spinoza'yi ekleyelim, konusmayacak bir diger tanri da ondan :)

Neyse, artik gunumuzde tanrilarin cok gelismis uzaylilar olabilecekleri dusunuluyor, belki insanoglu da zaman icinde o duzeye gelip soruyu kendisi cevaplama girisiminde bulunur, gerci gelmese de bulunuyor :)
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
karalamalar
http://www.felsefe.net/142679-post1569.html

ben olsam şöyle konuştururdum

bizi niye yarattın ne için sorusu için

sizi bir nedenden ötürü yaratmadım sadece varsınız _benim düşüncem olduğu için bulunuyorsunuz_ düşüncelerim biçim ve form alırlar ya da gerçeklik yaratırlar ve ben daha üst bir gerçeğin parçasıyım

burda (gerçekten ama gerçekten de) Bringers Of Dawn (Şafağı Getirenleri) önermek istiyorum_

linkiburada buyrun;


özellikle ilk bölümler okunmalı_ çağrışım yapıyor-iyi kanı)
(Genel olarak içeriği yorumlanabilir kılmak ve öyle kabul etmemek tavsiyesi ile birlikte konusunda biraz hayalgücü masal çağrışımı -anlamı sunacağız
Gerçek olarak düşünerek içine girmek yerine _içerdiği çağrısımsal sembolsel anatımların zihndeki doğal canlandırmları ya da özgürleştirmeleri)


karalamalar
http://www.felsefe.net/142679-post1569.html
 
Son düzenleme:

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
Metafizigin içinde yer alan o anlaşılmaz noktaların hiçbiri bir anlığına dahi ruhun ölümsüzlüğünden şüphe etmeme yol açamayacak. çünkü böyle bir şeyin olduğunu hissediyorum,buna inanıyorum,böyle düşünmek istiyorum,böyle birşeyi ümit ediyorum ve son nefesime kadar ruhun ölümsüzlüğünü savunacağım. J.J.Rousseau.

Felsefe ve mitoloji öldürmeye yeter mi Tanrıyı gençler :)

Bu zamana kadar konuşan tüm tanrıları reddedip, sonrada gerçek Tanrı konuşsun diyorum. saçma olduğunun farkındayım. bu zamana kadar konuşmamışsa bundan sonrada konuşmayacaktır. dinden çıkmayı birazda bu yüzden istememiştim. ama ne bileyim işte rousseaunun yukarda paylaştığım hep aklıma gelen güzel sözünün özetlediği yerden bakıyorum işte. ne desem boş. ancak mutlak devinim,kendinde şey/töz felanda anlamsız bana göre. herşeye rağmen Tanrı fikri yanında diğerleri hala cılız kalıyor..
 

epoché

Üye
Yeni Üye
Katılım
8 Eki 2016
Mesajlar
134
Tepkime puanı
2
Puanları
0
mutlak devinim,kendinde şey/töz felanda anlamsız bana göre. herşeye rağmen Tanrı fikri yanında diğerleri hala cılız kalıyor..

Tanri fikri, varliksal tabanda gecersiz bir fikirdir, dogru-yanlis demiyorum, ama gecersizdir. Evvela ontoloji ile metodoloji ayrimini bir sabitlemeli belki.

Asilda varligin "kendinde-sey" olarak zat-en kavramlastirilmasi, ozne-nesne ayrimina temas ettiginde "pan-teizm" (her-sey tanri) deniyor mesela, antik-teozofik tanrilar boylelerdi, sahis-tanrilar daha cok halk icin kurgulanan modellerdir. Ama temel yine niteligin formdan izole edilmesi durumu degil mi? Iste bunlara indirgenmis varlik bicimleri deniyor. Oysa ornegin, belki de tutarli tek tanri modeli olan Spinoza'nin tanrisi, kendinde sey olarak yine alginin konusu degildir, Spinoza bunun baglamini ortaya koyuyor, o-nun sadece birimleri tecrubelenebilir, -ki tumelde yaratici ve yaratilmis tamamen ayni seydir; bu noktada Spinoza, sadece Tanri'nin zamansiz ve zorunlu olarak kendini parcalama niteligi neticesinde insan denilenin ontik bir artik olarak kendini varlamasini, salt boyutsal oncelik-sonralik farkinda temellendiriyor. Bu baglamda ontoloji diyorsak tozlerden bahsetmek zaten hic tutarli bir yaklasim degil, cunku belirttigim gibi, onlar indirgenmis varlik bicimleridir.

Ben bu yuzden varligi sadece "insan-sal iradeden bagimsiz butun" olarak tanimlamayi tercih ediyorum, zira varliksal icerigi azaltilarak soyutlanan bir kavrami temelleyen nitelikteki "etkinligin" belli bir dinamik formasyona iye oldugunu gozlemliyorum. Her halukarda, butun tanri kavramlarinin metodolojisi metafizik metodolojilerdir, ve asilda "dusunulen" de bu ihtimalin hayalidir. Lakin ontolojik idealizm bana gore tamamen bir insan deluzyonu ve felsefi bir temeli yok. Oyle bir metodoloji ki, dusunceyi varliksal durumlardan izole, kendi mantik yasalari bulunan ozdes bir kosul olarak ele almanin dayanagi nedir-nerededir, anlamak mumkun degil; ki bana gore tabiata iliskin dogru-degerler asla formel mantikta degil; dogada (iradenin olmadigi yerde) temellendirilmeli. Aksi takdirde "hakikat" ile "bicimsel dogrular" arasindaki baglamsal farklari saptamak mumkun olmaz. Bu farklar saptanmaz iseler de, formel mantik, formel olmayana hukmetme tesebbusunde bulunur, neticesinde tabi ki saltiklastirilan benlikler, nihayetinde teolojik yorumsama uretilir.

Spinoza'yi teologdan ziyade bir filozof kilan, ve yine ayni sekilde yukarida yorumladigim tuzaga dusmemesinin yegane sebebi, kendi kavramlastirmalarini ortaya koyarken dusunceyi bilgiye ya da metoda indirgememesi durumudur, ki etik tabanda da asla gozlemsel ontolojiden kopmadigi icin, en buyuk filozoflardan biri olarak adini tarihe yazmayi basarmis bir dusunce insanidir.

Son tahlilde, iletisim unsurlarinin ol-duklari yerde baglam uretmek, ancak ilet(-)en ortaliklar uzerinden saglanir, ve bu ortakliklar verili sistemdeki varlik unsurlarindan baska bir sey de degillerdir tabi ki. Dile getirilen, algiya taban veren ile uyumlu ise, zaten orada saptanan olasi sorunsallar da "sanal" degillerdir; haliyle ozne acisindan maksat olguyu-algilamayi basarmak. Dile getirilen, varlikta olan ile uyumlu olmadigi takdirde zaten, "kavga" denilenin turemesi, sorunsallastirmalarin sanalliklarinin gostergesi olur. Bu yuzden de cehalet, kavga demektir, cehaletin giderilmesi ise, iradede olmayanin anlasilmasindan ibarettir.
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
tanrı gerçekten konuşsaydı ne derdi bilmiyorum sanırım
insan formuna girmeli ve tanrı olduğunu iddia etmeli
vururduk oni kesin

ne diyeceğimi bilemedim (karaladım sustum_gerçekten bi şeyler vermek ya da sunmak devinmek yazmak istedim ama bence olmadı ve)
bu yüzden kasyopya tavsiyeme geri yürüdüm/döndüm ve yeniden belirterek _bu konuda da_ kasyopya öneriyorum

buraya karaladım ayrıca;
http://www.felsefe.net/142679-post1569.html

 
Son düzenleme:

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
Tanri fikri, varliksal tabanda gecersiz bir fikirdir, dogru-yanlis demiyorum, ama gecersizdir. Evvela ontoloji ile metodoloji ayrimini bir sabitlemeli belki.

Asilda varligin "kendinde-sey" olarak zat-en kavramlastirilmasi, ozne-nesne ayrimina temas ettiginde "pan-teizm" (her-sey tanri) deniyor mesela, antik-teozofik tanrilar boylelerdi, sahis-tanrilar daha cok halk icin kurgulanan modellerdir. Ama temel yine niteligin formdan izole edilmesi durumu degil mi? Iste bunlara indirgenmis varlik bicimleri deniyor. Oysa ornegin, belki de tutarli tek tanri modeli olan Spinoza'nin tanrisi, kendinde sey olarak yine alginin konusu degildir, Spinoza bunun baglamini ortaya koyuyor, o-nun sadece birimleri tecrubelenebilir, -ki tumelde yaratici ve yaratilmis tamamen ayni seydir; bu noktada Spinoza, sadece Tanri'nin zamansiz ve zorunlu olarak kendini parcalama niteligi neticesinde insan denilenin ontik bir artik olarak kendini varlamasini, salt boyutsal oncelik-sonralik farkinda temellendiriyor. Bu baglamda ontoloji diyorsak tozlerden bahsetmek zaten hic tutarli bir yaklasim degil, cunku belirttigim gibi, onlar indirgenmis varlik bicimleridir.

Ben bu yuzden varligi sadece "insan-sal iradeden bagimsiz butun" olarak tanimlamayi tercih ediyorum, zira varliksal icerigi azaltilarak soyutlanan bir kavrami temelleyen nitelikteki "etkinligin" belli bir dinamik formasyona iye oldugunu gozlemliyorum. Her halukarda, butun tanri kavramlarinin metodolojisi metafizik metodolojilerdir, ve asilda "dusunulen" de bu ihtimalin hayalidir. Lakin ontolojik idealizm bana gore tamamen bir insan deluzyonu ve felsefi bir temeli yok. Oyle bir metodoloji ki, dusunceyi varliksal durumlardan izole, kendi mantik yasalari bulunan ozdes bir kosul olarak ele almanin dayanagi nedir-nerededir, anlamak mumkun degil; ki bana gore tabiata iliskin dogru-degerler asla formel mantikta degil; dogada (iradenin olmadigi yerde) temellendirilmeli. Aksi takdirde "hakikat" ile "bicimsel dogrular" arasindaki baglamsal farklari saptamak mumkun olmaz. Bu farklar saptanmaz iseler de, formel mantik, formel olmayana hukmetme tesebbusunde bulunur, neticesinde tabi ki saltiklastirilan benlikler, nihayetinde teolojik yorumsama uretilir.

Spinoza'yi teologdan ziyade bir filozof kilan, ve yine ayni sekilde yukarida yorumladigim tuzaga dusmemesinin yegane sebebi, kendi kavramlastirmalarini ortaya koyarken dusunceyi bilgiye ya da metoda indirgememesi durumudur, ki etik tabanda da asla gozlemsel ontolojiden kopmadigi icin, en buyuk filozoflardan biri olarak adini tarihe yazmayi basarmis bir dusunce insanidir.

Son tahlilde, iletisim unsurlarinin ol-duklari yerde baglam uretmek, ancak ilet(-)en ortaliklar uzerinden saglanir, ve bu ortakliklar verili sistemdeki varlik unsurlarindan baska bir sey de degillerdir tabi ki. Dile getirilen, algiya taban veren ile uyumlu ise, zaten orada saptanan olasi sorunsallar da "sanal" degillerdir; haliyle ozne acisindan maksat olguyu-algilamayi basarmak. Dile getirilen, varlikta olan ile uyumlu olmadigi takdirde zaten, "kavga" denilenin turemesi, sorunsallastirmalarin sanalliklarinin gostergesi olur. Bu yuzden de cehalet, kavga demektir, cehaletin giderilmesi ise, iradede olmayanin anlasilmasindan ibarettir.

Tanrı fikrini geçersize çıkaran mantığınızı anlayamadım valla:)

Örneğin dinin Tanrısı evreni yoktan varettiğini söylüyor ve kendisi evrenin dışında. (ama evreni ayakta tutan kudretinde kendisi olduğunu belirtiyor)

bu durumda; tanrı ile doğa arasında doğal bir bağın olmadığı sonucu ortaya çıkıyor. (öz ve mahiyet farkı/sonlu-sonsuz yapı farkı)

bu inanışa göre Tanrı fikrini nasıl geçersiz kılabilirsiniz? sanrıdır- hayaldir deyip toptan reddetmek elbet mümkün ama bu geçersiz kılar mı?

---------- Mesajlar Birleştirildi at 16:03 ---------- ilk Atılan Mesaj Zamani at 15:59 ----------

Sevgili Sanalmanik; daha öncede denemiştim ama kasyopyaya ihtimal veripte okuyasım/irdeyelesim gelmiyor. bende böyle bir duygu oluşturdu...sizi kırmak istemem ama durum böyle..
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113

Sevgili Sanalmanik; daha öncede denemiştim ama kasyopyaya ihtimal veripte okuyasım/irdeyelesim gelmiyor. bende böyle bir duygu oluşturdu...sizi kırmak istemem ama durum böyle..

o fortuna! ne diyeceğimi bilemedim-çok şey düşündüm ve geri yürüdüm
her şey anlamsız _diyeceğim herşey anlıyorum
dürüstlüğünüz on numara

on numara ve bu linki paylaşamak istedim



 
Son düzenleme:

epoché

Üye
Yeni Üye
Katılım
8 Eki 2016
Mesajlar
134
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Tanrı fikrini geçersize çıkaran mantığınızı anlayamadım valla:)

Örneğin dinin Tanrısı evreni yoktan varettiğini söylüyor ve kendisi evrenin dışında. (ama evreni ayakta tutan kudretinde kendisi olduğunu belirtiyor)

Dinin tanrisi konusuyor mu, yoksa politik duzlemde konusturuluyor mu, bu iki baglami ayirt etmek gerekir. Kendi varligini ortaya koymus bir tanri bana gosterebilir misiniz? Aksi takdirde, tanrilari konusturan-unsurun, "insanin epistemolojik durumu" oldugu gercegini gormezden gelmeyi teklif ediyorsunuz :)

Asilda; "soylemi" ureten insandir, insanin oznelligini t-ureten, istenc-sel niteliklerince yapilanan kavramsal koyutlarin bilincin niteligine dayali yorumsanis bicimleridir.

"Evrenin ici-disi" gibi; tamamen bir insan kavramlastirmasi degil mi? Oysa hatirlayacak olursaniz, formel mantigin, sadece formlara iliskin kullanildiginda gecerlilik kazanabilecegini bir baska iletimde dile getirmistim, ve bir reddiye almadim.

bu durumda; tanrı ile doğa arasında doğal bir bağın olmadığı sonucu ortaya çıkıyor. (öz ve mahiyet farkı/sonlu-sonsuz yapı farkı)

Tanri denilen (her ne ise), acaba bu faktorun herhangi bir ontolojik gozlemi var mi? "Dogal bir bag" olmadigini sonucuna ulasildigina gore, herhalde yok?

O halde tanri kavrami, zihinsel bir form olmasi haricinde tam olarak neye isaret etmektedir?

bu inanışa göre Tanrı fikrini nasıl geçersiz kılabilirsiniz? sanrıdır- hayaldir deyip toptan reddetmek elbet mümkün ama bu geçersiz kılar mı?

Elbette. Zira inanis, sadece ilim noksanliginin istenc denilen nitelik ile bulusmasi demektir.

Dikkat ederseniz, gundelik hayatta biz 'var' veya 'yok' gibi soyutlari, sadece nesneler ve nitelikleri icin kullaniyoruz. Asilda bu kadar basit.

Ontolojik olarak var olmayanin ise, epistemi olmaz. Dolayisiyla formel mantik temelli bir tur askinlik kavramlastirmasi olarak 'Tanri' ismiyle etiketlenen dusunce formlarina iliskin uretilen her soylem, soylemi kendi ontolojik kosullari ve dilsel kaliplarinca dile getirenin epistemolojik durumuna dair istenc tabaninda yansiyan bir gorungu olmaktan oteye gitmez.
 
Son düzenleme:

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
Dinin tanrisi konusuyor mu, yoksa politik duzlemde konusturuluyor mu, bu iki baglami ayirt etmek gerekir. Kendi varligini ortaya koymus bir tanri bana gosterebilir misiniz? Aksi takdirde, tanrilari konusturan-unsurun, "insanin epistemolojik durumu" oldugu gercegini gormezden gelmeyi teklif ediyorsunuz :)

Hayır etmiyorum :) Tanrıları insanların konuşturduğu kanaatinde olduğum için zaten şu an dinsizim. ama şunu hatırlatmak istiyorum. bizler böyle düşünsekte yeryüzünde bir çok kişi dinlere inanıyor , Tanrının elçiler aracılığı ile konuştuğuna inanıyor hatta yeryüzüne inip bizlerle aynı sofrada oturup gözlerimize bakıp konuştuğuna bile inanıyorlar (hz. İsa). ve bu inançların belli bir rasyonalitesi var dostum. istenç tabanlı hayal gücüdür demekle bu durumu %100 yanlışlamış olmuyoruz. onlarda %100 doğru olduğuna inanıyorlar.



"Evrenin ici-disi" gibi; tamamen bir insan kavramlastirmasi degil mi? Oysa hatirlayacak olursaniz, formel mantigin, sadece formlara iliskin kullanildiginda gecerlilik kazanabilecegini bir baska iletimde dile getirmistim, ve bir reddiye almadim.

İnsan kavramlaştırması olduğunu kabul ediyorum. hatta Tanrı evrenin dışındadır, evrenide yoktan varetmiştir demek kendi içinde çelişkilidir ve bu çelişkileri aşmak bana göre mümkünde değildir. ancak burada demek istediğim şuydu; eğer birileri Tanrı evreni yoktan var etti, Tanrının ontolojisi ile evrenin ontolojisi arasında hiçbir bağ yoktur derse siz bu evrene bakıp Tanrı hakkındaki savları geçersiz kılamazsınız.

Tanri denilen (her ne ise), acaba bu faktorun herhangi bir ontolojik gozlemi var mi? "Dogal bir bag" olmadigini sonucuna ulasildigina gore, herhalde yok?

O halde tanri kavrami, zihinsel bir form olmasi haricinde tam olarak neye isaret etmektedir?

Gözlem vermiyor öyleyse tanrı yoktur. demek, zihinsel formdur demek Tanrı inancı ve fikrini geçersiz kılmazki dostum. Tanrı inancınında rasyonelliği var. metafiziği hepten neye dayanarak reddedeceğiz? (nedenlerin nedeni olarak) siz mutlak devinim,kendinde şey derken tamamen gözlem veren alanda mısınız? evrenin dışına çıkabildik mi de varlık için mutlak devinimini sağlam bir dayanak olarak alalım. (evren içindeki devinim değil evren dışı devinim/bing bang)) bu sav postulattan öteye geçecek delile sahip mi? kendinde şeyde öyle. maddeyi ,atomu,atom altını,enerji ilişkilerini vs çözümleyebilmiş değiliz.

---------- Mesajlar Birleştirildi at 10:32 ---------- ilk Atılan Mesaj Zamani at 10:26 ----------

o fortuna! ne diyeceğimi bilemedim-çok şey düşündüm ve geri yürüdüm
her şey anlamsız _diyeceğim herşey anlıyorum
dürüstlüğünüz on numara

on numara ve bu linki paylaşamak istedim




şöyle işim gücümün olmadığı rahat olduğum bir günde tekrar deneyeceğim okuyup üzerine düşünmeyi..söz :) bu kadar tuttuğunuza göre bir numarası olmalı herhal bu kasyopyanın :)
 
Son düzenleme:

epoché

Üye
Yeni Üye
Katılım
8 Eki 2016
Mesajlar
134
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Hayır etmiyorum :) Tanrıları insanların konuşturduğu kanaatinde olduğum için zaten şu an dinsizim. ama şunu hatırlatmak istiyorum. bizler böyle düşünsekte yeryüzünde bir çok kişi dinlere inanıyor , Tanrının elçiler aracılığı ile konuştuğuna inanıyor hatta yeryüzüne inip bizlerle aynı sofrada oturup gözlerimize bakıp konuştuğuna bile inanıyorlar (hz. İsa). ve bu inançların belli bir rasyonalitesi var dostum. istenç tabanlı hayal gücüdür demekle bu durumu %100 yanlışlamış olmuyoruz. onlarda %100 doğru olduğuna inanıyorlar.

Insanin tutundugu inanc, olguyu baglamaz ki sayin ls2. Dunya insanlari, toptan olarak, degil %100, %1000 bir eminlikle tek bir inancta bulussalar (ki farazi olarak soyluyorum, bunun ontolojik bir mumkunati yok), bu durumun yine gerceklige temas hususunda bir baglayiciligi-belirleyiciligi olmaz.

Varligi anlamak icin kullanilan metodoloji nedir; dusunce sistematigi, varligin gozlem veren karakterine paralel midir, degil midir, baglayici olan budur. Ornegin insan, "sivi" hakkindaki kavramsal bilgisi uyarinca ona dair bir inanc gelistirmis olsa da, olmasa da, sivi, -kendi ontolojik dogasi itibariyle- bu inanctan bagimsiz olarak, kendi akiskanligini korur. Bu noktada filozofa dusen, sivinin akiskanlik niteligi uzerinden edinecegi ilim olmalidir diye dusunuyorum.

İnsan kavramlaştırması olduğunu kabul ediyorum. hatta Tanrı evrenin dışındadır, evrenide yoktan varetmiştir demek kendi içinde çelişkilidir ve bu çelişkileri aşmak bana göre mümkünde değildir. ancak burada demek istediğim şuydu; eğer birileri Tanrı evreni yoktan var etti, Tanrının ontolojisi ile evrenin ontolojisi arasında hiçbir bağ yoktur derse siz bu evrene bakıp Tanrı hakkındaki savları geçersiz kılamazsınız.

Ontolojiden kopuk temelsiz bir savi "gecersiz kilma" cabasi, felsefenin degil, ancak sosyal politikanin konusu olabilir. Felsefe, duygu ve dusunceleri ifade etme sanati degil, dogayi anlamanin tabanidir.

Bir filozof, kendi dusuncelerini yanlislanmalari icin ortaya koyar. Bunu yapmaktaki maksadi da ozgun epistemolojik capini genisletmekten otesi de degildir tabi ki.

Simdi size kucuk bir soru sorayim; "Tanri'nin ontolojisi" ile evrenin ontolojisi arasinda bir bag olmadigini savlayan kisi, acaba Tanri denilenin hangi ontolojik durumunun bilgisine nail oldu da, edindigi bu sozde bilgiyi dile getirme curetinde bulundu? Bunu dile getiren kisi, evrenin parcasi mi, degil mi? Parcasi olduguna gore, bag olmadan bilgiyi nasil edinmis ola-ki? :)

Gözlem vermiyor öyleyse tanrı yoktur. demek, zihinsel formdur demek Tanrı inancı ve fikrini geçersiz kılmazki dostum.

Sunu dile getirmistim, inanc, ilim noksanliginin istence temasi demektir. Gecerli-gecersiz duzlemine ilistirmekten ziyade, cehlin kosulladigi atilgan bir varsayim oldugu-olgusunun bilinci, onu zaten 'ilim uretmenin' bir unsuru yapar.

Inanc oldugu seydir, yani ilk etapta mental bir niteliktir. Bu noktada bir filozofun elinden gelen, inanci kosullayan ve niteleyen unsurlari irdelemek uzere dogru metodolojileri saptamaktir. Nesnel duzlemde de yine, icerik yonunden degil, olgusu yonunden irdelenen bir faktor olmali. Bir diger ifadesiyle, gecerleme-gecersizleme dongusunun muhatabi olmamali asilda. Bir onceki iletimde "tanri fikri gecersizdir" derken, bunu sadece ontolojinin felsefesine atifla dile getirdim.

Tanrı inancınında rasyonelliği var. metafiziği hepten neye dayanarak reddedeceğiz?

Varlik, bir surecler butunu ise, rasyonellik ve-ya mantik, varliksal-epistemik tabanda pek bir sey ifade etmeyen faktorler. Gundelik hayatta (bicimler uzere) anlam ihtiva ede(bile)n faktorler.

Bu baglamda varliksal dusunce sistematigi ile, metafizik dusunce yontemi, ak ile kara kadar karsit durumdadirlar. Varliksal dusunce, sadece bilgi veya metodolojiye indirgenebilen bir sey katiyen degildir. Hareket noktasi ise, iradeye-askin oldugu saptanan tumelin, istenci kosulladigi unsurunun surece ilintilenen bilincidir.

Soyle diyeyim; eger varlik olus ise, ve insansal iradeye askin ise, olus denilen, bir kaide olarak ontik-diyalektigin isaretcisidir ayni zamanda. Bu yuzden de, diyalektik sadece bir dusunce modu degil, onu onceleyen unsurdur da. Hegel, bir idealist olmasina ragmen, bu kavramlastirma sayesinde asirlar boyu devam etmis bir zihinsel paralize durumuna nokta koymak suretiyle, modern felsefenin onunu acmistir. Bu cercevede, diyalektikten, yani surecten koparilarak saltiklastirilan kavramlarin, pozitif felsefede dogru-degerleri yoktur. Zira var olus denilen dinamik bir unsur ise, dusunce de ona paralel olarak, dinamik olmalidir, bilincin ontolojiye hakiki temasi bu sekilde saglanir.

(nedenleri nedeni olarak) siz mutlak devinim,kendinde şey derken tamamen gözlem veren alanda mısınız?

Akan bir nehrin ortasinda durup, nehrin butun suyunu icmenizi istesem, tepkiniz ne olurdu :) Soylediginiz alanin mevcut olmadigini, bana felsefe zaten bildiriyor.

evrenin dışına çıkabildik mi de varlık için mutlak devinimini sağlam bir dayanak olarak alalım.

Tam anlayamadim, evreni "duvar misali" cevreleyen kutleli bir yapi oldugunu mu iddia-ima ediyorsunuz?

Peki mutlak devinimin dayanagi, direkt olarak hareketin kendisi degil mi?

(evren içindeki devinim değil evren dışı devinim/bing bang)) bu sav postulattan öteye geçecek delile sahip mi?

Ben "ic" ya da "dis" gibi kavramlar ortaya atmadim, varliga iliskin olarak atamam da; ancak var-liklara iliskin olarak atabilirim.

Postulat ise, icerikten izole isleyen analitik sistematiklerin konusudur. Yani aklin nesneye temasinda beliren ogeleri bicimsel etkinliklere ayirma sanati. Ben evrene bicim yuklemedigim gibi, onun bicimine iliskin onermelerde bulunmuyorum ki, ispata gerek duyayim? Evreni felsefi olarak tanimliyorum, felsefemi de bilime indirgemeden, tumel prensibe iliskin yurutuyorum. Bu prensibe de, diyalektik etkilestiklerini gozlemledigim niteliklerin unsurlari-dogalari uzerinden variyorum. Bu tutumumu metafizik-kategorik koyutlamalardan ayiran, direkt olarak "dusunceyi", saltiklastirmadan, ve ontolojik temelinden izole etmeden yorumsuyor olusum. Yine bu baglamda "dogru" ile "gercek" arasindaki baglam farkina da vurgu yapmak gerekiyor.

kendinde şeyde öyle. maddeyi ,atomu,atom altını,enerji ilişkilerini vs çözümleyebilmiş değiliz.

Sozunu ettiginiz cozumlemeler, formalize analitik sureclerdir. Ontik unsurlar ise, insanoglu kendi istenciyle onlari cozumlese de, cozumlemese de, kendi varliklarini ortaya koymaktadirlar. Biz, surec dahilindeki ontolojik durumumuz uyarinca onlari varliyoruz, hepsi bu.

Ornegin fenomenolojik bir eda ile irdelerseniz, mevcut biyolojik statusu uyarinca insanoglunun algisina yansiyan-yansiyacak tum faktorler, "fenomen" olarak etiketlenecekler, ve indirgenmis bicimler uretmede kullanilacaklardir, nitekim; gozlemi kosullayan faktor zaten gozlemi tertipleyenin ontolojik kosullaridir, ve bu zorunluluklar da ayni tumel butune ickin, surece dahil olarak beliren niteliklerdir.

Bu baglamlarda, varligi anlamanin tabani, sembolik degil fakat kritik-varliksal dusuncedir diyorum.
 
Son düzenleme:

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
şöyle işim gücümün olmadığı rahat olduğum bir günde tekrar deneyeceğim okuyup üzerine düşünmeyi..söz bu kadar tuttuğunuza göre bir numarası olmalı herhal bu kasyopyanın

o fortuna! alice harikalar diyarında
o fortuna -tavşan deliği orda!

bu linki paylaşmak istedi-k


kesinlikle bir tavşan deliği o-
dünyada kaç delik kaldı girmediğimiz
ve
ben çok sıkıldım
bunu biliyorum



saygılar -"söz verme değil de" siz bilirsiniz ama ben yine de ;özellikle sunum ya da tavsiye

ama şunu da diyeceğim;
ne kadar iyi ve neşeli olduğumu/ hissettiğimi (ve ne hisstetiğimi) bin kayığa binsem insem anlatamam
 
Son düzenleme:

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
bu konuya soruluşu gibi umursayarak/düşünerek gerçekten bir yanıt sunmak istedim ama belirmiyor sevgili ls2 hiç bi şey belirmiyor
Bize mizah yapmaktan başkası kalmıyor ne yazık ki
yeniden ve düşününce
Tanrıyı temsil edecek bir düşünce yumağı/özgünlük ve olgunluk bilinç bize ne derdi
bunu düşündüm gerçekten -suskunluk çöktü çünkü çok ölçüt var
- Tanrı adına düşünüyorum/düşündüm evet kabul ama ben onun adına bir düşünce üretemedim
İletişim kurmazdım gizlenirdim ya da başka alanlara sızardım ve başka yollar denerdim sanırım, şaka yapardım -ya da müdahale etmezdim gerçeğe
herşey çok karışıyor çünkü
ama olgun bir tanrıysam etmezdim gerçeğime müdahale

bunu düşünürken
Kendi tanrı düşüncelerimi gözden geçirdim
Geçmiş yerleşik tanrı imgemi
O meleklerini gönderir konuşmaz ki-belirtisi duydum/hissettim
Sonra düşününce bu annemin tanrısı mı oldum çünkü bana uymadı
Bana bu tanrı fikrini aşılayan annemdi ya da bu annemin -tanrı- imgesiydi gibi hissettim birden ya da belki başka bir yakınımın psişesi olmalı bu hissi duydum -kendimce
Şu an gerçekte bir tanrı imgem yok ve geçmişimde de yapay/farklı duruyor-
Bu geçmiş benim mi gibi hissederken sanıyorum ki başkalarının psişelerine atıfta bulundum

bunu düşününce (ebeveynden tanrı fikri alma fikri) babamın tanrısına/düşüncesine de yöneldim
o bi boşluktu kesin konuşmadı
Çok konuşturmayı deneyince de git işine dedi der gibi oldu sadece
ya da özgürce oyun oynamaya (ya da öğrenmeye) bıraktı _umursamadı

--
Sonra tanrı düşüncemin /gerçekten anneden aşılanmış olup olmayacağını (annem yerine kendim düşünüp düşündüğümü -öykünerek ya da özdeşerek ya da kurtararak -özgürleştirme arayarak farketmez) sorguladım
ya da kendi tanrı fikrimin annemin geçişi/mirası -(soy mirası) olup olamayacağı gibi fikirleri de yeniden düşündüm /sorguladım

Bundan sonra kendi geçmişimden bir anı-düşünce belirdi yine
bu forumda belki yine bir karalama yapmıştım
Geçmişimde metafizik arayışlar ve delilik yoğun bir dönemimden bi tür teslis anısı/sanrısı bu

burda yazmışım zaten;; buldum++
http://www.felsefe.net/128822-post23.html

benim diyeceğim böyle sanırım ben tanrıyı/tanrımı konuşturamadım ya da bu kadar konuşturabildim-

---
gerçekten eylemsiz-pozitif bir yol sunmalı ama bunda ihtiyaç yok/olmaz fikri beliriyor
yani özgür bir doğa ve (istenç-eylem) ve gerçeklik yaratan eylemsiz tanrı tüm bu akışı bozmadan ona müdahale edemez ya da kendi varlığını ya da sözlerini de bildiremez/dayatamaz gibi
ya da akışa uymalı
yani ben sizi izliyom ama çocuklar siz hiç bozulmayın bende _hiç_ müdahale yok gerçerken uğradım gibi
benim tanrım böyle olmalı ya da yok ls2
oynayın derdi benim tanrım daha gür oynayın ve (daha çok hata yapın ve) daha çok yıkın ve yapın derdi heryeri yıkın ve yenisini yapın, yapılır gerekirse derdi mesela karışmazdı da
bu ne boktan hayat derdi kesin ama
avatardaki anne aklıma geldi anne taraf olmaz/hayat ağacı
taraf değil/müdahil değil olmuyor ls2 maalesef olmuyor bende
tanrının doğasıyla ve varlığıyla çelişiyor yani bundan fazlası benim için_

bu soru yanıtlanabilirdi benim -sözde- tanrımca ama merhaba tanrı ben arayışınıza /işinize devam edin (ya da küfür bile var..kaptırma da) ya da işinize gidin ; eyleminize devam edin gibi bu kadar

benim tanrım kesinlikle dengeliyor/seçmiyor ve taraf değil-tutmuyor ve seçmiyor ls2
yani sorgulama yaptığım tanrı (düşüncesi-istenci de) ve tanrı-yı sorguladığım tanrı ya da düşüncesi (kurması -olası tanrı bu)
ya da benim karar kıldığım tanrı ve bu işte beni -tanrısız kılan tanrı /kendi kılan tanrı
düşündüm de bu benim eşitlik adalet anlayışımdan başkası değil ya da varoluş
tanrı diye bi şey yok ls2 maalesef yok biz varız
biz ne söylüyorsak söylüyoruz
 
Son düzenleme:

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
epoche;

dostum beynim yandı :) çok fazla felsefi terminoloji kullanıyorsun, ben konuşmalarını kendi düşünce dünyamda kullandığım dile çeviriyorum. ve oldukça zorlanıyorum.

doğrudan sorduğunuz soruları cevaplayacağım ama bu konuşma nereye gidiyor dostum :)

bir diğer eleştirimde; insanoğlu hiç mi idi,öksuz sevmek suçmu idi demiş büyuk ozan :) siz öyle bir tablo çiziyorsunuz ki biz bu tabloda hiçiz!
bu kabul edilemez!
koşulayan koşullayan! arada insanı nereye koyuyorsunuz? devinim ve kendinde şey içinde geçici birşeysek ve bunları asla bilemeyeceksek en azından Kant gibi ahlak,özgürlük gibi değerleri üretebileceğimizi söyleyin. sizin çizdiğiniz tabloda biz tümelin içinde ayrıntıdan başka bişi değiliz.

nesnel olguları keşfetmek bize hayatımızı nasıl yaşamamız gerektiği konusunda ne söyleyebilir ki? hayat epistemoloji ile yaşanabilir mi?

filozof olmak istiyorsanız amenna ama insana bakış açınız buysa ne diye uğraşıyorsunuz ki zaten devinim içinde herşey değişecek,dönüşecek,yok olup gidecek.

ya ne bileyim kafam karıştı birazda. hakikati aramak faydasız ve neticesiz de olsa bir uğraştır bir amaçtır,bir hayaldir güzeldir. ama sizin düşünce biçiminiz hakikati arıyor veya ona yaklaşmaya çalışıyor gibi gözükmüyor..hiçliyor..

Simdi size kucuk bir soru sorayim; "Tanri'nin ontolojisi" ile evrenin ontolojisi arasinda bir bag olmadigini savlayan kisi, acaba Tanri denilenin hangi ontolojik durumunun bilgisine nail oldu da, edindigi bu sozde bilgiyi dile getirme curetinde bulundu? Bunu dile getiren kisi, evrenin parcasi mi, degil mi? Parcasi olduguna gore, bag olmadan bilgiyi nasil edinmis ola-ki?

teorik akılla. hakikati arayan teorik aklı kullanarak varlığı varoluşu anlamlandırmaya çalışmalıdır. sadece gözlem,deney değil akılda bir ispatlama yöntemidir. (insan kendi yaşamı içinde bunu yapmalıdır, yoksa herşeyin bilimsel veya epistemolojik olanına güvenecekse zaten sonsuza kadar bir karara varmaması beklemesi gerekir.)

Tam anlayamadim, evreni "duvar misali" cevreleyen kutleli bir yapi oldugunu mu iddia-ima ediyorsunuz?
Peki mutlak devinimin dayanagi, direkt olarak hareketin kendisi degil mi?

-evrenin dışında başka evrenler olabilir demek istiyorum.

-evrenin dışında evrenler varsa veya bir tanrı varsa bu hareket dediğimiz şeyde geçici olabilir..

---------- Mesajlar Birleştirildi 12.11.16 at 00:37 ---------- ilk Atılan Mesaj Zamani 11.11.16 at 23:59 ----------

tanrı diye bi şey yok ls2 maalesef yok biz varız
biz ne söylüyorsak söylüyoruz

aslında başlığı açarken bir dolu şey vardı aklımda. şöyle demeli böle dememeli . sonra aklım iyice karıştı bişi diyemedim.

Tanrı merhametinden konuşur der din. bu fikri hep sevdim. dinden çıkmak istemedim. çünkü konuşmayan bir Tanrıyı merhametsiz ve saçma buluyorum. şimdi dinden çıktım. bende Tanrı yok'a doğru ilerleyeceğim tahminen...

Camus diyor ya; ölüme karşı bizi eli kolu bağlı bırakan bir Tanrı saçmadır diye. adam haklı. Tanrı böyle bir dünya yaratıyor ölüm ,ayrılık,şiddet,zalimlik acı dolu bir dünya..sonrada konuşmuyor..ve hiç bişide yapmıyor (görünüyor)..ee! ister istemez bu nasıl Tanrı demek gerekiyor..bunu kabul etmek zor..
 
Son düzenleme:

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
karaladım ve çektim üzgünüm;
tanrı merhametsiz olmalı sonucuna vardık çünkü;
tanrının merhameti subjektif ne yazayım ben ls2 bilgi tabanım çok uyumsuz ve karmakarışık

dünyada bi şey dolu olduğu yok gelip geçici ve ölümle sınırlı hepsi
subjektif öğrenme yumakları bunlar hep konuşamıyorum artık

tanrınız eğer iradesi varsa konuşsun ben -açık- davet ediyorum ve çağrımı yapıyorum o halde kendi adıma bunun dışında bizi ürküten yön ceza yargı ise müdahale ediyorum _savaş/direnç bildiriyorum ve -varlığı varsa buyursu ndaha net açıklası nbunları ve yüzyüze konuşalım mümkünse_açık
eemeydan okuyoruz napalım
 
Son düzenleme:

epoché

Üye
Yeni Üye
Katılım
8 Eki 2016
Mesajlar
134
Tepkime puanı
2
Puanları
0
epoche;

dostum beynim yandı :) çok fazla felsefi terminoloji kullanıyorsun, ben konuşmalarını kendi düşünce dünyamda kullandığım dile çeviriyorum. ve oldukça zorlanıyorum.

Bir muzik enstrumani calarken otomatige baglarsiniz ya, yazarken de oyle oluyor, bunun icin ozur diliyorum, artik nasil olacaksa daha basit yazmaya calisicam :)

doğrudan sorduğunuz soruları cevaplayacağım ama bu konuşma nereye gidiyor dostum :)

Bilmem? Bir yerlere gitsin de, onemli degil :)

bir diğer eleştirimde; insanoğlu hiç mi idi,öksuz sevmek suçmu idi demiş büyuk ozan :) siz öyle bir tablo çiziyorsunuz ki biz bu tabloda hiçiz!
bu kabul edilemez!

Hic oldugumuz gercek, ama hic ayni zamanda her sey demek degil midir? Cunku her sey hictir zaten, onu belirginleyen bir harici yoktur :) Seylesmek ise, her seyin icinde limitlenmekten ibaret.

koşulayan koşullayan! arada insanı nereye koyuyorsunuz? devinim ve kendinde şey içinde geçici birşeysek ve bunları asla bilemeyeceksek en azından Kant gibi ahlak,özgürlük gibi değerleri üretebileceğimizi söyleyin. sizin çizdiğiniz tabloda biz tümelin içinde ayrıntıdan başka bişi değiliz.

"Bilinemezcilik" gibi bir savim asla olmadi. Ben sadece evrenin turetebilecegi niteliklerin ongorulemezligini savunuyorum. Fakat varligin ne/nasil oldugunun anlasilmasinin mumkun oldugunu, ve bunun yolunun da dinamik felsefe oldugunu "iddia baglaminda" ortaya koyuyorum.

Bir agacin ne oldugunu anlamak icin, onun butun dallarini, butun yapraklarini tek tek bilmek zorunda degilsinizdir, sadece onun "agacligini" anlamak durumundasinizdir. Evren de oyle, ve onunla ilgili anlasilabilcek her sey, su anda ve burada. Bu baglamda bizi ilgilendiren gecerli irdeleme metodunun saptanisi.

nesnel olguları keşfetmek bize hayatımızı nasıl yaşamamız gerektiği konusunda ne söyleyebilir ki? hayat epistemoloji ile yaşanabilir mi?

Tabi ki, epistemoloji, felsefenin bilgiyi irdeleyen dalidir. Ilimlerin temeli ise bilgidir, ve insan da, bilmedigi olcude egotik olarak 'varlasan' epistemolojik bir varliktir.

filozof olmak istiyorsanız amenna ama insana bakış açınız buysa ne diye uğraşıyorsunuz ki zaten devinim içinde herşey değişecek,dönüşecek,yok olup gidecek.

Sayin ls2, butun bilimler felsefenin karnindan dogmustur, ama felsefe bilime indirgenemez, onu yonlendirir. Varligin dogasi ise degisim ve donusumdur, varlik demek, donusum demektir. Ben bu ortamda insan icin, felsefeden daha muhim bir ugras oldugunu dusunmuyorum, ki sanati da, etigi de, estetigi de temelleyen, temelledigi halde onlari yadsiyabilen yine felsefedir, ve ayni felsefe bunlarin hic birine indirgenemez.

ya ne bileyim kafam karıştı birazda. hakikati aramak faydasız ve neticesiz de olsa bir uğraştır bir amaçtır,bir hayaldir güzeldir. ama sizin düşünce biçiminiz hakikati arıyor veya ona yaklaşmaya çalışıyor gibi gözükmüyor..hiçliyor..

Hakikat, kavramlasabilseydi, hakikat olmazdi. Zira kavramlari olusturan, ontolojik gecislerdir :) O halde hakikat, sadece istenci kosullayan kavramlarin olmadigi alandir.

teorik akılla. hakikati arayan teorik aklı kullanarak varlığı varoluşu anlamlandırmaya çalışmalıdır. sadece gözlem,deney değil akılda bir ispatlama yöntemidir. (insan kendi yaşamı içinde bunu yapmalıdır, yoksa herşeyin bilimsel veya epistemolojik olanına güvenecekse zaten sonsuza kadar bir karara varmaması beklemesi gerekir.)

Varolusu, anlamlandiranin kendimiz oldugunun bilincinde olmak kaydiyla anlamlandirabiliriz tabi ki, bunda bir sakinca yok :) Lakin bu yuklemi, baglamindan koparip varolusun aslina atfedersek, iste o noktada problemlerin turemesi kacinilmaz olur.

-evrenin dışında başka evrenler olabilir demek istiyorum.

Genisleyen 'buyuk patlama' evreni gercek ise, elbette, sayisiz evrenler var demektir. Yani buyuk patlama asla bir mutlak baslangic degil, daha buyuk bir butunde tureyen bir faz gecisidir ancak.

Lakin mevcut buyuk patlama modeli henuz-halen, yuzlerce gozlemsel celiski barindiran, ve tamamen analitik yorumsamaya dayali bir model, ve acikcasi bana biraz tutarsiz geliyor.

-evrenin dışında evrenler varsa veya bir tanrı varsa bu hareket dediğimiz şeyde geçici olabilir..

"Hareket gecici" derseniz, ayni zamanda "hareket basladi" demis olursunuz. Fakat baslama eylemi, zaten onsel hareketin varligina iye degil midir? :)
 
Son düzenleme:

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
karaladım ve çektim üzgünüm;
tanrı merhametsiz olmalı sonucuna vardık çünkü;
tanrının merhameti subjektif ne yazayım ben ls2 bilgi tabanım çok uyumsuz ve karmakarışık

Tanrının merhametli olup olmadığına yarattıkları karar vermelidir derim bende Sanalmanik .( tabi Tanrı hikmet sahibidir olan herşeyde bir hikmet(bilgelik) vardır gibi tam teslimiyet içeren bir bakış açısı ile ne muhakeme ne de felsefe yapılamaz) oy birliği elzem değil. her yaradılan ile yaratan arasındaki bir mesele bu. ben merhametli olmalı derim. eğer merhametsiz olmalı deyip yapılandırırsanız ateizmin kötülük argümanını bayağı zayıflatırsınız :)

Bir muzik enstrumani calarken otomatige baglarsiniz ya, yazarken de oyle oluyor, bunun icin ozur diliyorum, artik nasil olacaksa daha basit yazmaya calisicam

Estagfurullah. özürlük bişi yok. ama böylesi daha güsel :)

Hic oldugumuz gercek

bunu tabiki kabul etmiyorum :) hiçciliğin argümanlarının diğerlerine göre ayakları yere daha sağlam basıyor görünse de. bunun sebebi birazda herşeyi anlamsızlaştıran; değişime,zamana ve ölüme direnç göstermemesi ,aksine onlara paralel hareket ederek buradan büyük bir güç kazanmasıdır. her şey anlamsız derseniz hiçbir çelişkiye düşmezsiniz dostum. çünkü ortada bir anlam bir ideal bir tez yoktur.bu kolay yoldur diyorum. ha savaşıp mücadele edip en sonunda bu noktaya gelirseniz amenna.


O halde hakikat, sadece istenci kosullayan kavramlarin olmadigi alandir.

Lakin bu yuklemi, baglamindan koparip varolusun aslina

-istenci koşullayan kavramların olmadığı alan /varoluşun aslı

bunu biraz açabilir misiniz?

kavramların olmadığı alanda düşüncede olmayacaktır. bu durumda ne yapabiliriz.

"Hareket gecici" derseniz, ayni zamanda "hareket basladi" demis olursunuz. Fakat baslama eylemi, zaten onsel hareketin varligina iye degil midir?

belkide hareket yoktur. fenomenler numenler diyorlar ya. belkide biz böyle algılıyoruz. sonuçta özne biziz. kant ; dışsal dünya algısını onu algılayana (genel özne) çevirdi bu da güçlü bir doktrin. yaşam hayaldir rüyadır diyenler var matrixler var:) ayrıca zenon paradoskları var. bilimsel metot bir dış dünyanın olduğunu kesin biçimde kanıtlayabilir mi? bu mümkün mü ?vs vs

ayrıca bana makro ve mikro düzeyde bu kadar karmaşık bir maddi sistemin olması çok mantıklı gelmiyor. elektronlar,nötronlar protonlar kuarklar vs canlılara bakıyorsun trilyonlarca bakteri trilyonlarca hücre felan bu nedir ya bu sistem nasıl dağılmadan çalışıyor. :) kısacası ne bileyim işte . önermenize göre çıkarımınıza kabul doğru diyosunuz. ama hareketten ne kadar emin siniz?
 
Son düzenleme:

karamel

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
21 Tem 2013
Mesajlar
307
Tepkime puanı
0
Puanları
0
tanrı fikrini aslında tanrı bile geçersiz kılıyor.. yaratmamıştır, yaratılmamıştır. hiç bir şeye ihtiyacı yoktur..hiç bir şey değildir.. her şeyi, bilir görür duyar..tevhid inancı olmalı, şirk koşmamalı bu 0rtak koşmak en büyük güNahtIıR..??
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç

Yeni Mesajlar

Üst