- Konbuyu başlatan
- #1
- Katılım
- 1 Kas 2012
- Mesajlar
- 2,737
- Tepkime puanı
- 180
- Puanları
- 63
Tanrı konuşursa herkes duyar. dersek ve böyle farz edersek Tanrı sizce bizlere ne söylerdi?
Son düzenleme:
Tanrı konuşursa herkes duyar. dersek ve böyle farz edersek Tanrı sizce bizlere ne söylerdi?
mutlak devinim,kendinde şey/töz felanda anlamsız bana göre. herşeye rağmen Tanrı fikri yanında diğerleri hala cılız kalıyor..
Tanri fikri, varliksal tabanda gecersiz bir fikirdir, dogru-yanlis demiyorum, ama gecersizdir. Evvela ontoloji ile metodoloji ayrimini bir sabitlemeli belki.
Asilda varligin "kendinde-sey" olarak zat-en kavramlastirilmasi, ozne-nesne ayrimina temas ettiginde "pan-teizm" (her-sey tanri) deniyor mesela, antik-teozofik tanrilar boylelerdi, sahis-tanrilar daha cok halk icin kurgulanan modellerdir. Ama temel yine niteligin formdan izole edilmesi durumu degil mi? Iste bunlara indirgenmis varlik bicimleri deniyor. Oysa ornegin, belki de tutarli tek tanri modeli olan Spinoza'nin tanrisi, kendinde sey olarak yine alginin konusu degildir, Spinoza bunun baglamini ortaya koyuyor, o-nun sadece birimleri tecrubelenebilir, -ki tumelde yaratici ve yaratilmis tamamen ayni seydir; bu noktada Spinoza, sadece Tanri'nin zamansiz ve zorunlu olarak kendini parcalama niteligi neticesinde insan denilenin ontik bir artik olarak kendini varlamasini, salt boyutsal oncelik-sonralik farkinda temellendiriyor. Bu baglamda ontoloji diyorsak tozlerden bahsetmek zaten hic tutarli bir yaklasim degil, cunku belirttigim gibi, onlar indirgenmis varlik bicimleridir.
Ben bu yuzden varligi sadece "insan-sal iradeden bagimsiz butun" olarak tanimlamayi tercih ediyorum, zira varliksal icerigi azaltilarak soyutlanan bir kavrami temelleyen nitelikteki "etkinligin" belli bir dinamik formasyona iye oldugunu gozlemliyorum. Her halukarda, butun tanri kavramlarinin metodolojisi metafizik metodolojilerdir, ve asilda "dusunulen" de bu ihtimalin hayalidir. Lakin ontolojik idealizm bana gore tamamen bir insan deluzyonu ve felsefi bir temeli yok. Oyle bir metodoloji ki, dusunceyi varliksal durumlardan izole, kendi mantik yasalari bulunan ozdes bir kosul olarak ele almanin dayanagi nedir-nerededir, anlamak mumkun degil; ki bana gore tabiata iliskin dogru-degerler asla formel mantikta degil; dogada (iradenin olmadigi yerde) temellendirilmeli. Aksi takdirde "hakikat" ile "bicimsel dogrular" arasindaki baglamsal farklari saptamak mumkun olmaz. Bu farklar saptanmaz iseler de, formel mantik, formel olmayana hukmetme tesebbusunde bulunur, neticesinde tabi ki saltiklastirilan benlikler, nihayetinde teolojik yorumsama uretilir.
Spinoza'yi teologdan ziyade bir filozof kilan, ve yine ayni sekilde yukarida yorumladigim tuzaga dusmemesinin yegane sebebi, kendi kavramlastirmalarini ortaya koyarken dusunceyi bilgiye ya da metoda indirgememesi durumudur, ki etik tabanda da asla gozlemsel ontolojiden kopmadigi icin, en buyuk filozoflardan biri olarak adini tarihe yazmayi basarmis bir dusunce insanidir.
Son tahlilde, iletisim unsurlarinin ol-duklari yerde baglam uretmek, ancak ilet(-)en ortaliklar uzerinden saglanir, ve bu ortakliklar verili sistemdeki varlik unsurlarindan baska bir sey de degillerdir tabi ki. Dile getirilen, algiya taban veren ile uyumlu ise, zaten orada saptanan olasi sorunsallar da "sanal" degillerdir; haliyle ozne acisindan maksat olguyu-algilamayi basarmak. Dile getirilen, varlikta olan ile uyumlu olmadigi takdirde zaten, "kavga" denilenin turemesi, sorunsallastirmalarin sanalliklarinin gostergesi olur. Bu yuzden de cehalet, kavga demektir, cehaletin giderilmesi ise, iradede olmayanin anlasilmasindan ibarettir.
Sevgili Sanalmanik; daha öncede denemiştim ama kasyopyaya ihtimal veripte okuyasım/irdeyelesim gelmiyor. bende böyle bir duygu oluşturdu...sizi kırmak istemem ama durum böyle..
Tanrı fikrini geçersize çıkaran mantığınızı anlayamadım valla
Örneğin dinin Tanrısı evreni yoktan varettiğini söylüyor ve kendisi evrenin dışında. (ama evreni ayakta tutan kudretinde kendisi olduğunu belirtiyor)
bu durumda; tanrı ile doğa arasında doğal bir bağın olmadığı sonucu ortaya çıkıyor. (öz ve mahiyet farkı/sonlu-sonsuz yapı farkı)
bu inanışa göre Tanrı fikrini nasıl geçersiz kılabilirsiniz? sanrıdır- hayaldir deyip toptan reddetmek elbet mümkün ama bu geçersiz kılar mı?
Dinin tanrisi konusuyor mu, yoksa politik duzlemde konusturuluyor mu, bu iki baglami ayirt etmek gerekir. Kendi varligini ortaya koymus bir tanri bana gosterebilir misiniz? Aksi takdirde, tanrilari konusturan-unsurun, "insanin epistemolojik durumu" oldugu gercegini gormezden gelmeyi teklif ediyorsunuz![]()
"Evrenin ici-disi" gibi; tamamen bir insan kavramlastirmasi degil mi? Oysa hatirlayacak olursaniz, formel mantigin, sadece formlara iliskin kullanildiginda gecerlilik kazanabilecegini bir baska iletimde dile getirmistim, ve bir reddiye almadim.
Tanri denilen (her ne ise), acaba bu faktorun herhangi bir ontolojik gozlemi var mi? "Dogal bir bag" olmadigini sonucuna ulasildigina gore, herhalde yok?
O halde tanri kavrami, zihinsel bir form olmasi haricinde tam olarak neye isaret etmektedir?
o fortuna! ne diyeceğimi bilemedim-çok şey düşündüm ve geri yürüdüm
her şey anlamsız _diyeceğim herşey anlıyorum
dürüstlüğünüz on numara
on numara ve bu linki paylaşamak istedim
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için Giriş yap veya üye ol.
Hayır etmiyorumTanrıları insanların konuşturduğu kanaatinde olduğum için zaten şu an dinsizim. ama şunu hatırlatmak istiyorum. bizler böyle düşünsekte yeryüzünde bir çok kişi dinlere inanıyor , Tanrının elçiler aracılığı ile konuştuğuna inanıyor hatta yeryüzüne inip bizlerle aynı sofrada oturup gözlerimize bakıp konuştuğuna bile inanıyorlar (hz. İsa). ve bu inançların belli bir rasyonalitesi var dostum. istenç tabanlı hayal gücüdür demekle bu durumu %100 yanlışlamış olmuyoruz. onlarda %100 doğru olduğuna inanıyorlar.
İnsan kavramlaştırması olduğunu kabul ediyorum. hatta Tanrı evrenin dışındadır, evrenide yoktan varetmiştir demek kendi içinde çelişkilidir ve bu çelişkileri aşmak bana göre mümkünde değildir. ancak burada demek istediğim şuydu; eğer birileri Tanrı evreni yoktan var etti, Tanrının ontolojisi ile evrenin ontolojisi arasında hiçbir bağ yoktur derse siz bu evrene bakıp Tanrı hakkındaki savları geçersiz kılamazsınız.
Gözlem vermiyor öyleyse tanrı yoktur. demek, zihinsel formdur demek Tanrı inancı ve fikrini geçersiz kılmazki dostum.
Tanrı inancınında rasyonelliği var. metafiziği hepten neye dayanarak reddedeceğiz?
(nedenleri nedeni olarak) siz mutlak devinim,kendinde şey derken tamamen gözlem veren alanda mısınız?
evrenin dışına çıkabildik mi de varlık için mutlak devinimini sağlam bir dayanak olarak alalım.
(evren içindeki devinim değil evren dışı devinim/bing bang)) bu sav postulattan öteye geçecek delile sahip mi?
kendinde şeyde öyle. maddeyi ,atomu,atom altını,enerji ilişkilerini vs çözümleyebilmiş değiliz.
şöyle işim gücümün olmadığı rahat olduğum bir günde tekrar deneyeceğim okuyup üzerine düşünmeyi..söz bu kadar tuttuğunuza göre bir numarası olmalı herhal bu kasyopyanın
Simdi size kucuk bir soru sorayim; "Tanri'nin ontolojisi" ile evrenin ontolojisi arasinda bir bag olmadigini savlayan kisi, acaba Tanri denilenin hangi ontolojik durumunun bilgisine nail oldu da, edindigi bu sozde bilgiyi dile getirme curetinde bulundu? Bunu dile getiren kisi, evrenin parcasi mi, degil mi? Parcasi olduguna gore, bag olmadan bilgiyi nasil edinmis ola-ki?
Tam anlayamadim, evreni "duvar misali" cevreleyen kutleli bir yapi oldugunu mu iddia-ima ediyorsunuz?
Peki mutlak devinimin dayanagi, direkt olarak hareketin kendisi degil mi?
tanrı diye bi şey yok ls2 maalesef yok biz varız
biz ne söylüyorsak söylüyoruz
epoche;
dostum beynim yandıçok fazla felsefi terminoloji kullanıyorsun, ben konuşmalarını kendi düşünce dünyamda kullandığım dile çeviriyorum. ve oldukça zorlanıyorum.
doğrudan sorduğunuz soruları cevaplayacağım ama bu konuşma nereye gidiyor dostum![]()
bir diğer eleştirimde; insanoğlu hiç mi idi,öksuz sevmek suçmu idi demiş büyuk ozansiz öyle bir tablo çiziyorsunuz ki biz bu tabloda hiçiz!
bu kabul edilemez!
koşulayan koşullayan! arada insanı nereye koyuyorsunuz? devinim ve kendinde şey içinde geçici birşeysek ve bunları asla bilemeyeceksek en azından Kant gibi ahlak,özgürlük gibi değerleri üretebileceğimizi söyleyin. sizin çizdiğiniz tabloda biz tümelin içinde ayrıntıdan başka bişi değiliz.
nesnel olguları keşfetmek bize hayatımızı nasıl yaşamamız gerektiği konusunda ne söyleyebilir ki? hayat epistemoloji ile yaşanabilir mi?
filozof olmak istiyorsanız amenna ama insana bakış açınız buysa ne diye uğraşıyorsunuz ki zaten devinim içinde herşey değişecek,dönüşecek,yok olup gidecek.
ya ne bileyim kafam karıştı birazda. hakikati aramak faydasız ve neticesiz de olsa bir uğraştır bir amaçtır,bir hayaldir güzeldir. ama sizin düşünce biçiminiz hakikati arıyor veya ona yaklaşmaya çalışıyor gibi gözükmüyor..hiçliyor..
teorik akılla. hakikati arayan teorik aklı kullanarak varlığı varoluşu anlamlandırmaya çalışmalıdır. sadece gözlem,deney değil akılda bir ispatlama yöntemidir. (insan kendi yaşamı içinde bunu yapmalıdır, yoksa herşeyin bilimsel veya epistemolojik olanına güvenecekse zaten sonsuza kadar bir karara varmaması beklemesi gerekir.)
-evrenin dışında başka evrenler olabilir demek istiyorum.
-evrenin dışında evrenler varsa veya bir tanrı varsa bu hareket dediğimiz şeyde geçici olabilir..
karaladım ve çektim üzgünüm;
tanrı merhametsiz olmalı sonucuna vardık çünkü;
tanrının merhameti subjektif ne yazayım ben ls2 bilgi tabanım çok uyumsuz ve karmakarışık
Bir muzik enstrumani calarken otomatige baglarsiniz ya, yazarken de oyle oluyor, bunun icin ozur diliyorum, artik nasil olacaksa daha basit yazmaya calisicam
Hic oldugumuz gercek
O halde hakikat, sadece istenci kosullayan kavramlarin olmadigi alandir.
Lakin bu yuklemi, baglamindan koparip varolusun aslina
"Hareket gecici" derseniz, ayni zamanda "hareket basladi" demis olursunuz. Fakat baslama eylemi, zaten onsel hareketin varligina iye degil midir?