bunu tabiki kabul etmiyorum hiçciliğin argümanlarının diğerlerine göre ayakları yere daha sağlam basıyor görünse de. bunun sebebi birazda herşeyi anlamsızlaştıran; değişime,zamana ve ölüme direnç göstermemesi ,aksine onlara paralel hareket ederek buradan büyük bir güç kazanmasıdır. her şey anlamsız derseniz hiçbir çelişkiye düşmezsiniz dostum. çünkü ortada bir anlam bir ideal bir tez yoktur.bu kolay yoldur diyorum. ha savaşıp mücadele edip en sonunda bu noktaya gelirseniz amenna.
'Her sey anlamsiz' degil de, doganin 'kendinde-sey' bir anlami olmadigini dile getiriyorum.
Anlamlarimizi, haliyle celiskilerimizi, 'gecici olarak', bilincli-ya da-bilincsiz isleyen bir irade faktoru uyarinca biz turetiyoruz, realden ideale gecisin beslencesi de, salt bu istencin etkinligidir.
-istenci koşullayan kavramların olmadığı alan /varoluşun aslı
bunu biraz açabilir misiniz?
kavramların olmadığı alanda düşüncede olmayacaktır. bu durumda ne yapabiliriz.
Hakikat kavramini, 'varolusun asli' olarak iceriklendirmiyorum. Varolus, bir asli olmamasi hasebiyle 'olus' niteligine sahiptir. Kavramlasan "asillar", sadece indirgenmis varlik bicimleridir, temeli de ontoloji-epistemoloji ayrimindan baska bir sey degildir.
"bu durumda ne yapabiliriz?"
Zihinde varligi "boldugumuz" olcude, isim atfedilen dusuncel formlar uretiyoruz. Yani olmayan bir asli, zihinde bolerek 'varlastiriyoruz'.
Oysa varlik, zat-en "kendisizliginden" var. Kendilik faktorleri ise, varligin kendisizliginin neticesindeki duraganlik imkansizligi uyarinca negatif bir diyalektigin dogrusunda var-lik silsilesine katilmaktalar. Kendilik faktorunu tureten soz konusu dual-catiskilar oldugu icin, asilsiz olan varlik butunu, ozgun tabaninda 'parcalanma' olarak gorungu haline gelemez. Dolayisiyla, hakikatin kavramlasamamasinin anlasilmasi, ona temastir da ayni zamanda. En basit ifadesiyle, "yapacak bir sey yok" Sadece guzel yasamali, guzel yasamanin yollari bulunmali, topluma felsefeyi, bilimi, sanati sevdirmeli, ataraxia yontemleri saptanmali. Bu gibi niteliklere sahip ideal toplumlarin yaratimi da, tabi ki felsefenin populerlesmesi ile dogru orantili olacaktir.
belkide hareket yoktur. fenomenler numenler diyorlar ya. belkide biz böyle algılıyoruz. sonuçta özne biziz. kant ; dışsal dünya algısını onu algılayana (genel özne) çevirdi bu da güçlü bir doktrin. yaşam hayaldir rüyadır diyenler var matrixler var ayrıca zenon paradoskları var. bilimsel metot bir dış dünyanın olduğunu kesin biçimde kanıtlayabilir mi? bu mümkün mü ?vs vs
Zenon'un paradokslari, sanal sorunsallardir. Zira bicimsel mantik, ontik icerikten izole haldedir. Kant ise buyuk bir filozof olmasina ragmen, felsefesini soyutlama bunalimindan izole edememistir
Hareketin yadsinmasi ise surecin yadsinmasini gerektirir. Oysa salt dildeki epistemolojik kaliplarin evrimi, surecin delili degil midir? Elbette oyledir. Burada da bir baglam acayim; yadsinma; tum-el'e ickin tur-el formlara iliskindir, prensip (tumel) ise yadsinamaz, bu yuzden 'prensip' adini alir. Soz konusu prensip de elbette, mutlak devinimden baska bir sey degildir.
ayrıca bana makro ve mikro düzeyde bu kadar karmaşık bir maddi sistemin olması çok mantıklı gelmiyor. elektronlar,nötronlar protonlar kuarklar vs canlılara bakıyorsun trilyonlarca bakteri trilyonlarca hücre felan bu nedir ya bu sistem nasıl dağılmadan çalışıyor. kısacası ne bileyim işte . önermenize göre çıkarımınıza kabul doğru diyosunuz. ama hareketten ne kadar emin siniz?
Hareketten baska emin olunacak bir kaide yok diyecek kadar eminim Varligi mantiga sigdirmaya calismak, zaten en buyuk hata. Isterseniz bir de mantigi varliga sigdirmayi deneyin? Bu baglamda varligi anlamanin yolu, formalize olmayan, dinamik olan felsefedir. Nitekim ontolojik diyalektik anlasilirsa, ontolojik baslangicsizlik ve sonsuzluk anlayisi saglanir, karmasikligin dusurdugu hayret de, boylece buharlasir gider
Son düzenleme: