kürtlerin bağımsızlığına nasıl bakıyorsunuz?

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Serbest Kürsü kategorisinde arash tarafından oluşturulan kürtlerin bağımsızlığına nasıl bakıyorsunuz? başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 8,431 kez görüntülenmiş, 69 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Serbest Kürsü
Konu Başlığı kürtlerin bağımsızlığına nasıl bakıyorsunuz?
Konbuyu başlatan arash
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan UpBot

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
Ata kim ve ne?

Ortak ata, doğa, madde ya da tek bir insan toplumu mu?
ya da başka?
Başka başka genetik atalar mı ve genetikleri mi?

Göktürkler,Hunlar ve gidilebildiği kadar daha öncesi. gidilemeyen yerden sonrada destan ve efsaneler üzerine kurulu bir varoluş biçimidir atadan kastım.

Burası kuzey avrupa değil. burada şartlar değişene kadar Türkiye Cumhuriyeti devletinin kuruluş ilkesi olan Türklüğe bağlı kalmak zorundayız .(bilimsel temele değil akılcı ve gerçekçi temele kuruludur bu düşüncelerim)

Kürtler bu zamana kadar bir devlet kuramamışlarsa bunun sorumlusu Türkler değildir.
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Göktürkler,Hunlar ve gidilebildiği kadar daha öncesi. gidilemeyen yerden sonrada destan ve efsaneler üzerine kurulu bir varoluş biçimidir atadan kastım.

Burası kuzey avrupa değil. burada şartlar değişene kadar Türkiye Cumhuriyeti devletinin kuruluş ilkesi olan Türklüğe bağlı kalmak zorundayız .(bilimsel temele değil akılcı ve gerçekçi temele kuruludur bu düşüncelerim)

Kürtler bu zamana kadar bir devlet kuramamışlarsa bunun sorumlusu Türkler değildir.

Sorularımın yanıtını alamamış hissediyorum...

---

Ben insan olarak kendi vicdanımda (bireysel vicdanım da) hiç bir şey bağlı kalmak zorunda değilim
Hele beni esir eden şeylere ve değerlere...hiç...
Kendi bildiğime ve bilgime sadık kalırım anlamın da... Ya da kendi değerlerimi üretirim...
Toplum biziz. Yapıtaşı da biziz, içeriği de .
Burada koşulların değişmesi denilen bize bağlı ve bağımlı bir ikilem ve açmaz gibi durmakta....
Eğer bunlar, değişim denilenler bireysel aydınlanmadan ve bireysel hızlanmadan değişimden geçiyorsa o halde bunu yapmalıyız.
Çünkü diğer durumda diğerleri ve birileri başımıza yıkmak zorunda kalacaktır/bırakılacaktır. Zorunlu olarak...
O zaman diğer durumda gücü/zoru ve yanlışı ve otoriteyi (yanlış bilgi ve benimsemeyi) ve karşı savaşı diğerlerine dayatıyoruz ve bunu bireysel vicdan da onaylıyoruz demek olur.... Önce bu çıkmazı aşalım derim...
Kimseye akıl verecek durumda değilim, kendi bireysel çıkmazım da çabalıyorum biliyorum ama "yaşamlar" tıkanık ve boğuşuk....
Ve burası bir felsefe sitesi ve alanı...
Ve felsefe ilerlemelidir. duramaz...
 
Son düzenleme:

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
Sorularımın yanıtını alamamış hissediyorum...

---

Ben insan olarak kendi vicdanımda (bireysel vicdanım da) hiç bir şey bağlı kalmak zorunda değilim
Hele beni esir eden şeylere ve değerlere...hiç...
Kendi bildiğime ve bilgime sadık kalırım anlamın da... Ya da kendi değerlerimi üretirim...
Toplum biziz. Yapıtaşı da biziz, içeriği de .
Burada koşulların değişmesi denilen bize bağlı ve bağımlı bir ikilem ve açmaz gibi durmakta....
Eğer bunlar, değişim denilenler bireysel aydınlanmadan ve bireysel hızlanmadan değişimden geçiyorsa o halde bunu yapmalıyız.
Çünkü diğer durumda diğerleri ve birileri başımıza yıkmak zorunda kalacaktır/bırakılacaktır. Zorunlu olarak...
O zaman diğer durumda gücü/zoru ve yanlışı ve otoriteyi (yanlış bilgi ve benimsemeyi) ve karşı savaşı diğerlerine dayatıyoruz ve bunu bireysel vicdan da onaylıyoruz demek olur.... Önce bu çıkmazı aşalım derim...
Kimseye akıl verecek durumda değilim, kendi bireysel çıkmazım da çabalıyorum biliyorum ama "yaşamlar" tıkanık ve boğuşuk....
Ve burası bir felsefe sitesi ve alanı...
Ve felsefe ilerlemelidir. duramaz...

Açmazı görebiliyorum dostum. ancak kaderimizi uluslararası hukuka veya humanizme bırakamayız. (bunu anlatmama gerek yok anlamışsındır)

Bu coğrafyada bireysel olarak varolamayacağımız açıktır. devletler ve milletler bilimle felsefe ile değil törelerle ve efsaneler kurulur. Tarih boyu devletini kuramamış Kürtlerin bu yapıyı örselemesine izin verilemez. daha fazla hak istiyorlarsa önce bu devlete bağlılıklarını göstersinler sonrası zaten gelecektir.(ayrılıkçı kürtleri kasdediyorum)
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Açmazı görebiliyorum dostum. ancak kaderimizi uluslararası hukuka veya humanizme bırakamayız. (bunu anlatmama gerek yok anlamışsındır)

Bu coğrafyada bireysel olarak varolamayacağımız açıktır. devletler ve milletler bilimle felsefe ile değil törelerle ve efsaneler kurulur. Tarih boyu devletini kuramamış Kürtlerin bu yapıyı örselemesine izin verilemez. daha fazla hak istiyorlarsa önce bu devlete bağlılıklarını göstersinler sonrası zaten gelecektir.(ayrılıkçı kürtleri kasdediyorum)

Aslında yukarı da herşeyi yazmış hissediyordum ve yazmayacaktım ama bir şey söyleyeyim mi yine de
Örneğin buraya geldiğin de belki bir dini ya da bireysel bir Tanrıyı savunuyordun değil mi ve bunun için makul haklı nedenlerin vardı. Tıpkı bunun bir şey oluyor bir gün ve bazı değerler insanın elinden yitip gidiyor. Bu tıpkı Tanrının aklından kayıp yitişi gibi. Milliyet kavramı da bir gün geliyor bomboş bir içerik oluyor ve insana batıyor .Bunu geçtim bir gün objektivite bir gereklilik ya da zorunluluk halini alıyor.
Çok ileri gideceksek sınırlar milliyetler ve insanlar arasındaki bütün ayrımlar yapay
Realite bir şeyler buyuruyor anlıyorum
Bir kavga ancak barışla durdurulabilir
Barışta ancak uygun koşullarda gerçekleşebilir
Tersi ayrılıkçılık değil mi?
Ya da ayrılıkçılık ve kavga deneni dayatmıyor mu?
 
Son düzenleme:

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
Aslında yukarı da herşeyi yazmış hissediyordum ve yazmayacaktım ama bir şey söyleyeyim mi yine de
Örneğin buraya geldiğin de belki bir dini ya da bireysel bir Tanrıyı savunuyordun değil mi ve bunun için makul haklı nedenlerin vardı. Tıpkı bunun bir şey oluyor bir gün ve bazı değerler insanın elinden yitip gidiyor. Bu tıpkı Tanrının aklından kayıp yitişi gibi. Milliyet kavramı da bir gün geliyor bomboş bir içerik oluyor ve insana batıyor .Bunu geçtim bir gün objektivite bir gereklilik ya da zorunluluk halini alıyor.
Çok ileri gideceksek sınırlar milliyetler ve insanlar arasındaki bütün ayrımlar yapay
Realite bir şeyler buyuruyor anlıyorum
Bir kavga ancak barışla durdurulabilir
Barışta ancak uygun koşullarda gerçekleşebilir
Tersi ayrılıkçılık değil mi?
Ya da ayrılıkçılık ve kavga deneni dayatmıyor mu?

Realitenin buyurdukları haricinde güçlü itirazım yok sözlerine dostum..ancak dediğim gibi realiteye uymazsan kafamızın içindeki bilgiler hiçbir işe yaramaz..pkk ankara kızılayda halkı bombaladı..işte o gün birçok düşüncem değişti..(not: bu aşağılık eylemi kendilerinin yaptığını kabul ettiler, hedefleri aslında polis noktasıymışta falan filan bahaneleri uydurdular)
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Açmazı görebiliyorum dostum. ancak kaderimizi uluslararası hukuka veya humanizme bırakamayız. (bunu anlatmama gerek yok anlamışsındır)

Bu coğrafyada bireysel olarak varolamayacağımız açıktır. devletler ve milletler bilimle felsefe ile değil törelerle ve efsaneler kurulur. Tarih boyu devletini kuramamış Kürtlerin bu yapıyı örselemesine izin verilemez. daha fazla hak istiyorlarsa önce bu devlete bağlılıklarını göstersinler sonrası zaten gelecektir.(...)

Başkalarının özgürlüğüne boyunduruk atmak kendi özgürlüğüne çengel/çapa atmaktır..
Başkalarının özgürlüğünü tartışan kendi özgürlüğünü tartışmaya açar...

Emin ol otobüsler de siyahların oturacağı koltukları bile ayıran beyazlar da bazılarımız kadar haklıydı?

Özgürlük ikileminin ve çıkmazının nereye geleceğini/gideceğini biliyoruz biz. Artık biliyoruz. Eskiden biz de göremezdik...
Ben kendi adıma daha fazla uzatmak istemiyorum
Siyasi bir polemikçi ya da tartışmacı değilim.
Konunun tartışmacısı hiç değilim.
Ben aslında ata ve ırk kavramına dair düşünmek üzere bir kaç soru bırakmıştım konu başka yere zemine kaydı.
Bir gün ilgilileri ile yüzyüze tartışılacak yüzleşilecek şeyler ya da özgürlük ve bilgilenme ikilemi üzerinden empatisi yakalanabilecek şeyler...
Empati herkese yarar sağlayan bir düzenek.
Şimdi siz kendinizi bir ülkenin milletin milliyetin aidiyeti ve toprak parçasının sahibi zannediyor ya da addediyorsunuz... Bu kürede bir toprağın sahibi.. Özgürlükle kumar oynamak nesillerin geleceğiyle kumar oynar. Başkalarının özgürlükleri incitilerek özgür olunamaz.
Ben eskiden görmediğim şeyleri görüyorum pek uzatmak istemem...
İşin aslı özgürler var köleler var ve özgürlükçüler var tersi var
İçerik ya da kavram özgür/özgürlük olduğunda bazı kavramlar eğreti.....
Bir gün nelere sahip olmadığımızı anlıyoruz
Bir gün bazen kendimizi tehdit ettiğimizi anlıyoruz ve kendi özgürlüğümüzü ikileme koyduğumuzu soktuğumuzu açıkça anlıyoruz.
Bugün benim düşündüklerim benim için bile çok yeni
O yüzden pek açıp savunmayacağım, taraf değilim ancak tartışılan kavram özgürlükse dediğim gibi bir felsefe sitesi ve burada geçmiş bir zaman var. Felsefe ilginç bir kavram...

Bir gün kendi özgürlüğünüzü ve bir şeyleri savunmak korumak durumunda bırakılır, kalırsanız dediklerimi anlayacaksınız..
Ama şunu net olarak söyleyebilirim ki (hazır verili içeriklerle ve tabanla) bazı şeyleri söylerken kendi özgürlüğünüzü tutsaklıyor ve kendi özgürlüğünüze tuzak kuruyorsunuz ve onu ikileme sokuyorsunuz
Buradaki realiteyi göremiyorsunuz. Eskiden ben de göremezdim
Belli acıların çekilmesi deneyimlenmesi gerekiyor ne desem boştur
Bakış yeri hatası ve teolojik vb. sosyolojik taban...
Tartışılması için açılması gereken çok fazla kavram var ve bitmeyecek kadar uzun tartışma ve benim veri tabanım bambaşka..

İnsanı doğadaki kimliksiz hayvan gibi düşünmeli, ele almalı derim...
Barışın her yolu bulunur derim. Özgürlük üzerine uzlaşmış toprak bölmeyen barışlar da....
Ayrışma kavramını tartışmıyorum ancak diğer kavramın tartışılabileceğini sanmıyorum...

Devlet ya da karşı millet denilenin de bir karşı özeleştiri yapması gerekiyor. Diğerinin adı şu olmuş bu olmuş önemli değil. Diyelim ki özgürkırım ya da özgürlükkırım.. Tarihboyu bir çok insan bir çok nedenden öldü.
En özgürlükçüler ve en savaşkanlar, en doğalılar farketmez öldürürsek kim olursak olalım. Adları ne olursa olsun milletleri de. O değerleri de öldürüyoruz..
 
Son düzenleme:

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Ls2 şimdi ben çok açık yazan bi adamım dostum
Bu konuda ki tahlilim tam değil ve yazıp yazmamakta tereddüt ettim... Boşluklarım olabilir. Kavramları birbirine karıştırıyor olabilirim ama karmaşık bir önizleme vereceğim...

Bunu Anadolu'nun bir yakını olan yaklaşık olarak Mezopotamya denilen tüm bölge için söylüyorum yaklaşık olarakta Anadoluyu da içeriyor. Oradaki genel kültürel yapı için söylüyorum
Orası oralar kültür ve biliş, tarih merkezi. Eski uygarlık merkezi. Ve Kapitalizmin (ki ben bu kavramı sevmem) esir alamadığı çöreklenemediği merkezler. Tarihi dokuyu tam silemediği, sindiremediği merkezler. Adının A bölücülüğü B bölücülüğü alması önemli değil
Bu İran Irak Türkiye üçgenin de. İran özelinde de.. Alevilik gibi alt kültürler var. Eski gelenekler var. Toprak ve doğa tabanlı insanlar ve kültürel doku var. Bunu ben Kürt adı verilen şu adı verilen bu adı verilen takılan bir grup için yazmıyorum.

Bana sorarsan bu üçgendeki Alevilik kültürü tarihte Ön-Türk islam diye tanılamlanan şeye daha çok benziyor gibi.. Sanırım 1500 lerden sonra siyasi bir kırılma yaşanmış ya da çağ çökmesi, gerileme, karanlıkaşma ..Siyasi savaş..elitizm savaşı üstünlük savaşı..

Ya da şimdi Kürtlük denen eski Türklük denene belki daha çok benziyor. Onu ulusal bir kimlik ve ırkiyat olmaktan sıyır bak...Toplum adı mı idi? Töre adı mı idi? Kültür adı mı idi? Uygarlık adı mı? Kürtlük denen eski Türklük denene belki daha çok benziyor çünkü Toprak ya da yerleşik doğa kültürüne yakın uyum. Uygarlaşmamışlık, evcilleşmemişlik. . Şimdi Türklük denen de övünülen ne varsa gidiyor Kapitalleşiyor oralarda kaldı..

Tarih objektif okunmalı ben tarih uzmanı değilim. . Ben millet bilmem. Özgürlükçülük, savaşçılık, direnişçilik ya da özgürlüğüne düşkünlük ve doğakültürlülük, kültürsoyluluk anlamında söyledim.

Hani kentsoylu deniyor ya metafor olarak
Doğasoy, kültürsoy düşün.. Bir de uygarlaşmış ve doğalaşmış düşün. bunu ayır..

Orada ki dokuya saldırılıyor. Biliş merkezi. Tahminim Alevilik denenin ya da yerel doku denenin giderilmesi harab edilmesi. Bireycilik orayı ele geçirememiş. İnsan kültü var. Toplum kültü var, orda yaşıyor oralarda. Eski gelenekler.. Anadolu dan bu kazındı gibi artık yavaşça. Sonu bizim çocukluğumuzdu sanki..

Bu dediklerim parçalanmak giderilmek isteniyor olabilir. Bu bana kalırsa Komünizm ayarında hatta daha büyük bir tehdit olmalı. Biliş merkezi. İnsan toplum biliş merkezi. Bunlar başka kavramlar. Bilince dair izlenimler.
Bilinçli birimler var. Kültür taşıyıcıları...Açık bellek; bölünmemiş bellek ve doğa taban..
Kutsal Babil öyküsü var ya orda tersi var... Bu bölünmemiş/ayrışmamış (uygarlaşmamış) toplumsal bellek ve kimlik dediğim Babil'in tersi...
Kapitalizm işine geleceği gibi uygarlaştırmak ister...

Eski kültür taşıyıcıları Ls2 orası. Türk kavramından daha fazla sarılmalı.. Dünyaya dair gerçek bir doku. Yerel bir doku.
Tümü harab edilmiş
Bilinç sentezleri . Eksikler var. Bulunca açar doldururum düzeltirim...

Toprak kültürü, savaşçı kültür, eski gelenekçi kültür yapı. Kapitalizm için fethedilmemiş doku..ve dokulardır. Uygarlaşmamış ayrışmamış bilinç bellek birimleri..
Kapitalizm fetheder..Köleleştirir:.Parçalar ve böler. Bireyciliğe dağıtır. Kendi derdine düştürür...
Sindirilmemiş tarihi doku. Yerleşik kültür izleri bunun peşindeler..

Kürt/Kurd adına bak. Hani Türklerin meşhur özgürlük simgeleyen boyunduruk tutmayan sembol hayvanı... Kurt... Dürüst olmak gerekir..
Millet adı gibi kavramlar yapay... insan insandır..
Genetik başka bir olgu..

-------------------
(Bunu ilk yazmıştım..)

Şimdi girmeyecektim ama peki
Benim yakın yorumum... Boşluklar olabilir...
Bence oradaki savaş şu. Doğataban, özgürtaban, bilinçtaban, aydınlanan, hızlıca da siyasi bilinç kazanan uyanan bir sosyolojik kitle var dediğim gibi... Benim sevmediğim bir kavram ama Kapitalizm denilenin bunu imha çabası var ve Kapitalizm denenin eli uzanıyor çünkü küresel bir tehdit, iç tehdit, ciddi bir tehdit...
Bilinç var... Aydınlık bir bilinç var/kuşağı ve göbeği...
Aydınlar Ls2, aydınlar ve uyanıklar, uyanışçılar, bilinçliler, savaşçılar ya da hızla bilinçlenip uyum sağlıyorlar.

Evcil hayvana göre doğa hayvanı farkını düşün. Kentliye ve uygara göre öyleler...
Doğada iyi kötü yerleşik kültürü, kendince bir bilinç belleği olan, kısmen özgür gruplar ,biliş gruplar var.
Birliktelik zihni
Toprak insanı

Bu toprak tabanlı özgür halklar ya da bilinçlenen, uyanan, direnişçi savaşçı kitle ve halklar farketmez .
Aydınlık bir taban hepsi bu.
Aydınlıktan korkuyorlar..Korkuluyor...
Gerçek...

Gerçekten, aydın-aydınlıkçı, uyanan, uyanık bir kitle zihin var.
Aydınlık merkezi... Bilinç merkezi. Gelenek var....
Özgürlükçü, eylemci, savaşçı ...
Kapitalizm denilenin eli uzanıyor...
Doğa toplumu...
Kapitalizmin denilenin uygarlığının tam tersinde eski yerleşik doğa kültünün izleri var, miras var,doku var
Tüm dünyaya kültür, bilim, bilgi ihracı yapabilecek doku var, korkuyorlar
İyi bakarsan Türk denilene örtüştürülene daha çok benziyor..

Tersinde iç kültürü koruyan bekçiler (asker savaşçılar) olabilirler.. Bir bölüm burda Yıllaryılı aşiretler ağalar size göre bir sürü bilinci yansıtıyor olabilir... Tek bir ırk kavram değil... Orda bir biliş tabanı var.
Bu doğataban dediğimin bilinci aydınlığı biraz serttir, uyanışı da. Uykulu tüm toplumları doğal tehdit eder...

Sosyolojik bir aydınlanma patlaması var orda
Ve korunan yerleşik doğa kültür ve taban. Kapitalizm denilenin imha çabası var. Emin olmamakla birlikte benim gözlemim bu..

Bak şunu da söyleyelim. Buradaki kültür yine Kapitalce Kürt denilen eliyle yıkılmak, çözülmek, dağıtılmakta isteniyor olabilir.. Bunu bilemem. Yani kültürün imhası için bir grup küresel dalaverecilerce onlar aracı kılınıyor olabilir, zorlanıyor olabilir bilemem... Asıl hedef Kürtlük değil Aleviliğin ve bu kültün çözünümü/dağınımı ve imhası olabilir bilemem..
Kültür imhası için Kürt Azınlıkçılar birleştiriliyor ve oyuna getiriliyor olabilirler bilemem.. Yani bir gruba devlet verip onu Kapitalleştirip/Kapitalizmleştirip ordaki yerel kültürel doğal dokuyu boğdurmak, bozdurmak istiyor olabilirler.. Bunlar mümkün...
Bilemem...

Kapitalizm denilen ordaki yerleşik gelenek, görenek kültür ve dokuya saldırıyor. Alevilik alt kültürü sanıyorum ki ya da yanaşık bileşik kültürler. Doğa kültleri. Ve savaş belki onu içeriyor....
Alevilik kültürü ya da tam Alevilik değilse de bu kültürel doku dediğim...Büyük bir metafor...

-Mezopotomya Hakları Kardeşliği- demek isterdim..

Yüreğimiz orada atıyor demiştik... Bunu silmiyoruz....
 
Son düzenleme:

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Üstteki yazımı biraz daha okunabilir bir forma soktum
 

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
İnsanı doğadaki kimliksiz hayvan gibi düşünmeli, ele almalı derim...
Barışın her yolu bulunur derim. Özgürlük üzerine uzlaşmış toprak bölmeyen barışlar da..

Barışın bir yolu yok(şimdilik) doğada da insanlar arasında da savaş var..


Kürt/Kurd adına bak. Hani Türklerin meşhur özgürlük simgeleyen boyunduruk tutmayan sembol hayvanı... Kurt... Dürüst olmak gerekir..
Millet adı gibi kavramlar yapay... insan insandır..
Genetik başka bir olgu..

Dili ölçü alırsak Kürtlerin Türklerle bağlantısı yok, iran halklarına bağlılar ama genetik olarak yakınız. Bozkurtla Kürt arasında bir bağlantıyı hiç duymadım.




Benim yakın yorumum... Boşluklar olabilir...
Bence oradaki savaş şu. Doğataban, özgürtaban, bilinçtaban, aydınlanan, hızlıca da siyasi bilinç kazanan uyanan bir sosyolojik kitle var dediğim gibi... Benim sevmediğim bir kavram ama Kapitalizm denilenin bunu imha çabası var ve Kapitalizm denenin eli uzanıyor çünkü küresel bir tehdit, iç tehdit, ciddi bir tehdit...
Bilinç var... Aydınlık bir bilinç var/kuşağı ve göbeği...
Aydınlar Ls2, aydınlar ve uyanıklar, uyanışçılar, bilinçliler, savaşçılar ya da hızla bilinçlenip uyum sağlıyorlar.

bu biraz uçuk olmuş :) uyanan şey Kürt milliyetçiliğidir. bu arkadaşlar geç kaldılar Türkler,Araplar İranlılar ulusal devletlerini kurdu, Kürtler ise 1960 da falan hatırladılar bir ulus devlet kurmaları gerektiğini..ama görüldüğü gibi çok geç kaldılar..
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Barışın bir yolu yok(şimdilik) doğada da insanlar arasında da savaş var...

Aynı şeyi görmüyoruz. Yazacağım tüm ifadeleri boş ya da size ulaşamayacak gibi hissettim

Free Spiritte (Özgür Ruh'ta) bir atın öyküsü var.
ve White Fang'te (Beyaz Diş'te) Kurtsu bir köpeğin..

Eğer Asya daki tüm kurtları öldürürürsem ya da göçettirirsem Kuzey Avrupadaki kurtları öldürmüş ya da evcilleştirmiş olmuyorum... Bakış yerimiz aynı değil..

Dili ölçü alırsak Kürtlerin Türklerle bağlantısı yok, iran halklarına bağlılar ama genetik olarak yakınız. Bozkurtla Kürt arasında bir bağlantıyı hiç duymadım.
..

Benim kurduğum bağlantı şu idi. Halk ve ırk adından kavramından bir grubu gruplamaktan ve ona bir ırk adı takmaktan sıyrılmaktı.
Doğa üzerinden doğal bir gözlem yapmaktı. Doğa da yaşayan insan olarak gözledim.
Doğabanlı, toprağa yakın yaşam, özgürlüğe gezginliğe, doğal kültüre yakın toplum, bozkır yaşamı gibi durumlar...
Bir de ben Kürt özelinde değil de o bölge halklarını da belki grupladım bölmedim kafamda..
Biraz karışık benim kafam yani ırkiyatı da anlamıyorum zaten hiç artık

Bir de etimolojik olarak Kurd ses adını alırsam Kurt kelimesine benzettim..

Türk ve Kürt isimleri ne bakıyorum.. Bir kaç harfin yeri değişik sadece bu bana tuhaf geliyor bliliyor musun;_?

Bir bombayla fikrim değişti demiştiniz. İran Alevilerini, Alevi kürtlerini gördüm. Müziklerini dinledim internetten tesadüflerle. Baktım onlara ve düşündüm. Bir çok fikir edindim. Bir çok fikrim de yerle bir oldu değişti..
Yukarıda yazılanların çoğu da ondan/bundan yazıldı...
Orada bir kültür mirası ve patlaması var. Ciddi bir kültür mirası dokusu var. Ben o söylediklerimde yanılacağımı sanmıyorum...

Bir de 80 dönemi cezaevleriyle ilgili bir film ve bir de Jitem dönemleriyle ilgili bir film izledim. Bunlarda beni biraz duygusal olarak etkilemiştir kabul...

bu biraz uçuk olmuş :) uyanan şey Kürt milliyetçiliğidir. ..

Yazılarını okudum, bazı sitelere denk geldim. Bir kaç yazı okudum. Bilinçlilerdi..
Gençlik çağındaki kadın yazarlar, her türden yazar. Ben bir uyanış, bilinç, aydınlanma gördüm. Kendimi bilgisiz bilinçsiz, yetersiz hissettim. Kopuk hissettim. Kavramsal bakışları, emişleri (bilişleri) parlaktı, hızlıydı. Bilişleri parlak ve hızlıydı, ortak tabana dayanıyordu.
Doğa üzerinden/özelinden geliyor ve gözlem taban üzerinden geliyordu.
Benim kırk dakka da yazdığımı herhalde 3 dakkalarını almaz yazmak yani.. Beni felsefe diye öttürür yere çalarlar herhalde..
Burada bir kaç yazı okudum dediğim o bir kaç an'ı da bir daha asla unutamam.
Yahu kendimi çöplük gibi hissettim be! Tam böyle, o anı unutamam..
(Yine yazamadığım açmadığım/açmak istemediğim cümleler...)

Bizim burda öyle bir içeriği o yaşta yazabilecek kimse yok ya da pop kültür; gündelik telaşlar; romantik duygu meseleleri felan biliyorlar..
Kaldı ki (yazar) zihinsel odaklanma ve çıkış olarak ya da bakışlama olarak benim üzerimdeydi... Yani benim yaptığımdan/yazdığımdan fazlasını yapabilirdi, yazabilirdi, üretebilirdi..
Ne uyanıyorsa uyanıyor..

Burada bir kaç yer de daha kullandım. Nihat Genç bir sohbetinde: Gazeteleri okuyoruz artık hiçbiri beynime gitmiyor. Yazar çizer tayfası değişti demişti.
Bu beynime gitmiyor lafını şu anlamda söylüyor. Bir şey alamıyoruz, öğrenemiyoruz, içerik boş ve bize katmıyor anlamında...

Bu anlamda beynime kulağıma giden ve geçen, bilincimi besleyen hafızamı tazeleyen bir ses , doku ararsam ya da aramış olsam ?
(Yazmadığım bir cümle..)
Yüreklerin kulakları sağır...

Zihin var.Anlık...
Zihin ve bellek var. Açık gür. Bu başka bir şey. Kandırılıyoruz.gördüm...
Toplumsal tarihsel bellek (ortak kitlesel bellek/zihin)
bilgisel bilişsel ya da duyuşsal taban. net...hızlı...akıcı...
(Burada yazmadığım bir kaç cümleler bütünü..)
Ben gördüm... Ne desem az nasıl anlatsam boş...
Kürt özeline değilse doğalı özeline çekelim farketmez
ya da birliktelik zihni farketmez. Göreceğimi gördüm. Bu Babil tersi dediğimde de yanılmıyoruz. Yanılmıyoruz/Yanıltmıyoruz....
Kurtar kuşlar gibi varlıklarız hepsi bu.. Yüreğimiz doğa da atıyor;
bir biçim de doğa da...

Burada yazmadığım (ya da yazamadığım) sunmadığım (ya da sunamadığım) kavramlar (çağlamalar) var oldu
(çağrısımsal) içim çağladı, tarih doldursun...

Uyanık bir bilinç ve uyanık ve benden hızlı bir anlık (/bakışsallık) diyorum
Ben bunun ne demek olduğunu biliyorum
Koşun kurşun eritmeye çağrıyorum.
Bir filozofi yatağını/otağını bombalıyoruz

...
 
Son düzenleme:

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
Sanalmanik; Şu okuduğun yazının linkini verde bizde okuyalım madem . neymiş beaa:O
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Sanalmanik; Şu okuduğun yazının linkini verde bizde okuyalım madem . neymiş beaa:O

O zaman bir sürü link gezdim şimdi hatırlayamam sanırım
ve aynı etkiyi uyaracağını ya da aynı gözlemi içereceğini sanmam

Bir baktım. Bu linkleri rastladığım ve hala bulamadığım başka bir yazıyı ararken buldum
Aranılan yazı da yine özellikle İnanna rolü üzerinden bugünkü uygar kadının ya da uygarlığın ve toplumsal rollerin eleştirmesiydi..

Mesela şu ikisini okusana baştan sona.



Belki yine bunları buraları okumuş olabilirim..





Mesela bunu okurken tuhaf oluyorum/buluyorum bu tuhaf olmayı anlatamıyorum



Böyle tokat felan çarpıyor gibi oluyorum..
Bunu arkadaşlar kendileri felan okur bize gücenir mi?
Doğal tahlil bu

Mesela jineloji.org ta ki dil kullanımını enterasan hatta ya da değişik buldum. Dilden dile evrilmek çevrilmekten mi? bilmiyorum
iki dillilikten mi örneğin
Mesela o jineoloji.org'u okuması benim için büyük keyif..
Dilsel yüreksel bir keşif gibi bunu anlatamıyorum
Dilin kullanım biçiminden imlediğim zihinsellik ? ne denir bilmiyorum
Şaşkın mı? tuhaf mı? Çarpıcı mı?

Biz sakız çiğner gibi dil kullanıyoruz
Alet edevat gibi dil kullanıyorlar. Böyle geçiyor insana bunu açamıyoruz

Sonra bu kitabı gördüm 15 sayfa kadar okudum onu


Bu var
...

Böyle şeyler var/varmış


Fazla amazonsu.mu?.
Değil din kitaplarında tasvir edilen atmosfer gibi başka bir bir zihin bellek birimi
Bakın benzettiğim tasvirler. Galu bela. Araf.Dışarda kalmışlar/kalmışlık.cehennemsilik ...Başka bir zaman gibi...mekan gibi...bunu tanımlayamıyorum..

Hiç dışardan bakmamıştım
ya da hiç böyle bakmamıştım
vikisosyalizm de bir kaç söz okudum şimdi açık değil sayfa kapanmış

Bu Jineoloji vb. bilinci ve cinsiyetçilik özgürleştirmesi fikri/kavramı da sanırım beni biraz sarstı..
Kadın gücü kavramı sarsıcı

Çok derin bir tarihsel bellek sızıntısı
Farklı bir şey
Filozofiyi bombalıyoruzu bu tarihsel belleği bombalıyoruz olarak düzeltebilir miydik?

Dili tutma biçimleri kazma kürek tutar gibi buna hayran mı kaldım demeliyim. Tuhaf ya da doğal.
Bu beni çarpıyor ve sarsıyor

Ezberlenmiş verilmiş metin/taban ya da replik gibi bir durumda var. Giriş açması tuhaf. Söz açma
Onu tahlil etmiyorum şimdilik.
Belli kavramlar üzerine silahlanılmış odaklanılmış gibi. Yani dille de silahlanılmış ve söz birliğiyle de..
Aşılmaya çalışılan kayıp özne.... bir kaç bellek birimi ve tabanı ayrı ayrı... geçici yollar

Dili ve kavramları kazma kürek gibi kullanıyorlar
Az kavramın gücü mü? Ne bilmiyorum
Dilden dile geçiş mi? İçsellememekten mi? Az kavramsal taban mı? Doğa gözlemden ön alan aktarım biçimi mi? Bilmiyorum
Bu güç ve enerjiye dönüştürülmeli yıkıma değil
..
Kolektif bir şuur-başka gerçeklik gibi...
Başka alt ve dış yorumlarda var
Bunu açması çok karmaşık...

Tabi buraya alamadığım çok farklı tuhaf yorumlarda var. Olumsuz bulunacak yorumlarda var...
Bunların tamamını çok iyi ve ilginç bir şey diye sunmuyorum. O anlamda da olumsuz ya da açamadığım yorumlarım var .
Yani iki taraflı da verilmeyen yorumlarım var

Tanımlayamadığım durumlar var...

--'-

Ama o yazıyı hala bulamadım
 
Son düzenleme:

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
Tamamdır sağol, anladım Sanalmanik, illa o yazıyı bulmana da gerek yok.
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Tamamdır sağol, anladım Sanalmanik, illa o yazıyı bulmana da gerek yok.

Yazılarım biraz tuhaf olmuş olabilir
Kim yazıyor bunları diyorum bazen
Ama şunu açayım
Kandırılıyoruz dedik
Bize okullarda objekttif bilgi ya da tarih ve gerçek öğrenimi yapılmıyor
Resmi bilgilendirmeler insanı çocukça aptal yerine alıyor
Eğer 17 yaş ötesi bilim, bilgi felsefe ve gerçek araştırması yaparsan biraz öğrenebiliyorsun
İnsan elinde verili bir kaç cümleyle yaşıyor

Hiç bir okul bana şunu demedi. İmparatorluklar vardı yıkıldı. Ulus devletler kuruldu. Özgürlük ve kimlik savaşları oldu. İnsanlar arasında kimliksel ırksal ayrım tabanlar vardır. Şöylesini düşünenler böylesini düşünenler vardır. Bu ülke de şu bu olmuştur...

Okullar şunu yapar
Ali ata bak
Atatürk bizi düşmanlardan kurtardı

Buradan kandırılıyoruz lafı çıkıyor
Bu her alanda böyle..

Biz sonra çoluk çocuk sahibi olduk. Çocuğuna en basit bilgilendirmeyi yapabilmek için bile sistemle ya da birirleriyle çatışmalısın. Boş dolduruyorlar, zihinleri ele geçiriyorlar görüyorsun. Her türden ayrı profil ayrı bir kimlik ve otorite..
Toplumsal taban uyuyor, o uyuyor dediğim tabanla da çatışıyorsun.
Çocuğa dini objektif bilgi verilmeye kalkışılacağını düşümelim
Ya da başka farketmez

Bir de bu boş doldurmanın zıttında başka sosyal tabanlar var. Başka bir çocuk ailesinin ayrılıkçı vb. kimliği nedeniyle tüm bunları çocuk yaşta kavramış öğrenmiş olabilir. Diğeri garip 17-18 yaşından sonra bilgi toplayabiliyor.. Bunlar toplumsal alanda birleşiyor.

Yani iyi bakılırsa insanın bağımsızlığı denende de sorun var.

Daha bugün başımıza geldi örnek verelim.
Halk eğitimin düzenlediği bir bir tekwando, boks vb. kursu için çocuktan sağlık raporu isteniyor. Aile hekimi ya da sağlık ocağına gidiyorsun (X doktor kılmış, kılın tekiymiş deniyor) seni ve çocuğu bir Kardiyoloğa gönderiyor. Kardiyolojiye çocuk için randevu almak istersen bir çocuk doktoruna gidip muayene olmalısın..
Şunu yapabiliyorsun Aile Hekimliğini değiştiriyorsun ve bu raporu direkt veren doktorlar var.
Ancak şu var. Son 3 ay içinde aile hekimini zaten değiştirmişsen bu değişikliği şu an da yapamıyorsun..
Ya da gidip özele 100 lira baylııp hemen alabiliyorsun. Bu tabloyu incele derim...
Bazen insan elinde basit bir öfke, ne yapacağını bilememezlik ve tuhaf bir güçsüzlük hissiyle kalakalıyor.
Toplumsuzlukta cabası...

-----
Bir de
Özgürlük bağımsızlık verilmez, tanınır, günü gelir tanınır...
Tarihteki tüm özgürlük mücadeleleri de sanırım böyledir
Bağımsızlığı birine üstten özel ve elle bahşedilen ve bağışlanan ve ayrıcalık gibi tanınan bir hak ya da ayrıcalık gibi göremeyiz
İşte barış zemini de sanırım budur
Hiç bir başka çıkışta sanırım yoktur
Diğeri tarih sorunu, tarihin sorunu ya da tarihi oyalamaktır..
Tarih denilen üzerinde bir zamanlama ve yer sorunu....
Tüm bunlar saçmalık...
 
Son düzenleme:

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
Yazılarım biraz tuhaf olmuş olabilir
Kim yazıyor bunları diyorum bazen
Ama şunu açayım
Kandırılıyoruz dedik
Bize okullarda objekttif bilgi ya da tarih ve gerçek öğrenimi yapılmıyor
Resmi bilgilendirmeler insanı çocukça aptal yerine alıyor
Eğer 17 yaş ötesi bilim, bilgi felsefe ve gerçek araştırması yaparsan biraz öğrenebiliyorsun
İnsan elinde verili bir kaç cümleyle yaşıyor

Hiç bir okul bana şunu demedi. İmparatorluklar vardı yıkıldı. Ulus devletler kuruldu. Özgürlük ve kimlik savaşları oldu. İnsanlar arasında kimliksel ırksal ayrım tabanlar vardır. Şöylesini düşünenler böylesini düşünenler vardır. Bu ülke de şu bu olmuştur...

Okullar şunu yapar
Ali ata bak
Atatürk bizi düşmanlardan kurtardı

Buradan kandırılıyoruz lafı çıkıyor
Bu her alanda böyle..

Biz sonra çoluk çocuk sahibi olduk. Çocuğuna en basit bilgilendirmeyi yapabilmek için bile sistemle ya da birirleriyle çatışmalısın. Boş dolduruyorlar, zihinleri ele geçiriyorlar görüyorsun. Her türden ayrı profil ayrı bir kimlik ve otorite..
Toplumsal taban uyuyor, o uyuyor dediğim tabanla da çatışıyorsun.
Çocuğa dini objektif bilgi verilmeye kalkışılacağını düşümelim
Ya da başka farketmez

Bir de bu boş doldurmanın zıttında başka sosyal tabanlar var. Başka bir çocuk ailesinin ayrılıkçı vb. kimliği nedeniyle tüm bunları çocuk yaşta kavramış öğrenmiş olabilir. Diğeri garip 17-18 yaşından sonra bilgi toplayabiliyor.. Bunlar toplumsal alanda birleşiyor.

Yani iyi bakılırsa insanın bağımsızlığı denende de sorun var.

İngiliz,alman,danimarka devletleri nasıl yapıyor bilmiyorum ama bu devlet ilköğretimde hatta lisede objektif eğitim vermez. vermeli mi? bilmiyorum.. verirse ne olur? bunu öngöremiyorum (siz öngörebiliyor musunuz?)bunu devlet aklı denen akıl düşünmüş olmalı.

hayaller ve inançlar yaratılmalı millet olabilmek için. bu bir mecburiyet olabilir! bunlara objektif yaklaşamazsınız, yaklaşmaya kalktığınız anda onları yok edersiniz. bir devlet bunu ister mi?

Selçuk Bey (Büyük Selçuklu) hazardan irana doğru inmeye karar verince kurultayı topluyor ve diyor ki; gideceğimiz yerdekiler müslüman, müslüman olursak bu bize avantaj sağlar,olalım mı? ve oluyorlar dostum (en azından kağanlık politikası olarak halka tabiki kolay yansımayacak). kıssadan hisse devlet aklı böyle bişi, faydalı olanı seçer hakikat olanı (veya objektif olanı) değil..
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
İngiliz,alman,danimarka devletleri nasıl yapıyor bilmiyorum ama bu devlet ilköğretimde hatta lisede objektif eğitim vermez. vermeli mi? bilmiyorum.. verirse ne olur? bunu öngöremiyorum (siz öngörebiliyor musunuz?)bunu devlet aklı denen akıl düşünmüş olmalı.

hayaller ve inançlar yaratılmalı millet olabilmek için. bu bir mecburiyet olabilir! bunlara objektif yaklaşamazsınız, yaklaşmaya kalktığınız anda onları yok edersiniz. bir devlet bunu ister mi?

Selçuk Bey (Büyük Selçuklu) hazardan irana doğru inmeye karar verince kurultayı topluyor ve diyor ki; gideceğimiz yerdekiler müslüman, müslüman olursak bu bize avantaj sağlar,olalım mı? ve oluyorlar dostum (en azından kağanlık politikası olarak halka tabi ki kolay yansımayacak). kıssadan hisse devlet aklı böyle bişi, faydalı olanı seçer hakikat olanı (veya objektif olanı) değil..

İşte bunlar benim uyku hali dediğimi yansıtıyor
Ya da diğerleri bu uyku halini tehdit/tahdit dediğimizi yansıtıyor
ve işte onlar bu yüzden yansıyor oluyor gibi
anlatamıyorum
Her sonuçta şu
Çocuğuma objektif realiter ya da bana göre doğru geçerli bilgi veremiyorum
Bu konuda zorlanıyorum açmazdayım
Kendi yaşamsal özgürlüklerim de sınırlı ve permaperişan açmazda
Kendim de toplumsal alan da fikir, vicdan açıklama daralması zorlanması ikilemindeyim
Bir çok savaştayız
Eksi bir dindar gibi eski bir Türk kimliğiyim. Bu bana yapışık
Ama dini bırakmak gibi olan şey bunda da oldu oluyor gibi. Bunda da zorlanıyorum. Yer yön taraf ve dostlar arıyorum
Kürtleri, Kürtüğü hoş bulmak, özgürlükçü bulmak ya da özgürlülükleri için mi savaşıyorlar acaba gibi sav ve düşünceleri incelemek ve buna değer vermek ya da bunun üzerine düşünce sürdürmek benim için de zordu. Hala ikilemdeyim.
Ben genelde şunu yapıyorum. Siyasi alandan düşüncemi çekiyorum, kendimi soyutluyorum. Ben ontolojiyle ilgileniyorum diyorum kendime ve diğeri objektif çıkmazlar
Kim kim? ne? bilmiyorum
Objektif olan ney onu da bilmiyorum ve emin değilim.
Kim dürüst kim haklı bilmiyorum.
Kendi yolumda ve mücadelemdeydim hayat beni buraya getirdi onu biliyorum
Ne olur bilmiyorum diyorum.
Tarihin sopası yok
Tüm bunlara yeni yeni alışıyorum, geçişiyoruz
Gerçekten de öyle ve böyleyim

Şimdi ilk soru ya da başlık soru Kürtlerin bağımsızlığına nasıl bakıyorsunuz ise
Bağımsızlık denilenin tahlili yapılmalı
Onun bireysel bölümlemelerinin tahlili yapılmalı
Ortak vicdanın kitlesel örgütlerin tahlili yapılmalı
Ney nasıl ne haldeyiz bakılmalı ve bir yanıt verilmeli o halde
Bilmiyoruz
Diğer türlü Kürtlerin bağımsızlığına kendi bakar (Kendi kaderlerini kendileri tayin edeceklerdir) ifadesi çıkıyor ve o halde
Gönlümde bir öyle böyle yok
Ben hep bir ortak çıkar ve herkesi ikna eden herkesin çıkarına ve hayrına, iyiliğine olan gibi çözümlemelerden, üst çözümlemelerden yanayım
Hatta düşünülmemişlerden, değerlendirilmemişlerden aşkın çözümlerden yanayım
Yani el sıkıştığında olan şeylerin olması..umarım...
Diğer türlü tarihi güçlüler, mutlak otoriteler, otorite ve güç sahipleri felan yazacaktır, biz izleyecektir.
İnsan arasındaki bölümlemeler tuhaf
Kimse için kötü olmayan, herkesi için iyi-adil ve geçerli olan üretken bir alternatif çözüm var mı? soruyorum ve üzerinde duracağım düşüneceğim bunu
Kaç yıl yaşıyoruz ölüyoruz tüm bunlara değer mi?

Özgürlük bir haksa herkese herşeye eşit dağılan (yansıyan) bir yasa/vicdan olmalı.. Diğeri güçlüler güçsüzler türetir-ayrılar türetir. Sorunun kendini üretir. Kendini döndürür.
Yasalar paydalar herkese dağılmalı.
Bir yasa yasaysa herkese uygulanmalı...
Uluslararası ortak geçerli ve evrensel üst değerlerimiz yok demektir. ya da ortak hür vicdan inancımız yok demektir. Güçlülere güçsüzlere inanıyoruz. Acizlere düşmüşlere. Yapcak bir şey yok..
Özgürlüğe yüreği çarpan ulaşmalı...
 
Son düzenleme:

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
Düşüncelerin batıdan ancak doğuda yaşıyorsun Sanalmanik yapacak bişi yok :) doğu toplumu olmamızın yanında birde maalesef kuvvetli değiliz,dünyanın büyük oyuncuları/ağabeyleri var. Kürtlerle Türkleri baş başa bıraksalar bu meseleleri çözeriz muhtemelen. ancak dünya böyle..
 

Prens Ernak

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
13 Ocak 2015
Mesajlar
1,330
Tepkime puanı
258
Puanları
83
Yaş
35
Konum
Ankara
Üniversite Bölümü
Tarih Öğretmenliği
Ünvan
Dr.
Kürtler'in bağımsızlık taleplerinin haklı olup olmadığını iki noktada değerlendirebiliriz.

-Birincisi, bu toprakların uzun zamandan beri yerleşiği olmak, Kürtler maalesef bu seçeneği sağlamıyor, Kürtler'in büyük bir kısmı Yavuz Sultan Selim zamanında Anadolu'ya gelmişlerdir, Fatih Altaylı seneler önce bu durumu dile getirmişti.

-İkincisi yaşadığı topraklar için savaşmış olmak, Selçuklu'da bu topraklar için yabancılar ile Türkler savaşmıştır, Osmanlı'da ise Kürtler sınırlı sayıda da olsa savaşmıştır. Bunun dışında Kürtler çok az da olsa Kurtuluş Savaşı'na destek vermiştir, evet aşağıya eklediğim harita da Kürtler'in Kurtuluş Savaşı'na destek verdiği gözüküyor, ama bu destek Güney doğu ve Doğu Anadolu'da yaşayan Türkler tarafından da verilmiş olabilir. Dolayısı ile Kürtler'in bu topraklar için yabancı güçler ile yaptığı savaşları bu topraklarda bağımsız bir Kürt devleti kurma hakkını onlara verecek yeterlilikte değildir.

Ama bunların dışında Kürtler anadilde eğitim talepleri başta olmak üzere kültürel haklarında sonuna kadar özgür olmalı.

8G173d.jpg
 

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
Kürtler'in bağımsızlık taleplerinin haklı olup olmadığını iki noktada değerlendirebiliriz.

-Birincisi, bu toprakların uzun zamandan beri yerleşiği olmak, Kürtler maalesef bu seçeneği sağlamıyor, Kürtler'in büyük bir kısmı Yavuz Sultan Selim zamanında Anadolu'ya gelmişlerdir, Fatih Altaylı seneler önce bu durumu dile getirmişti.

-İkincisi yaşadığı topraklar için savaşmış olmak, Selçuklu'da bu topraklar için yabancılar ile Türkler savaşmıştır, Osmanlı'da ise Kürtler sınırlı sayıda da olsa savaşmıştır. Bunun dışında Kürtler çok az da olsa Kurtuluş Savaşı'na destek vermiştir, evet aşağıya eklediğim harita da Kürtler'in Kurtuluş Savaşı'na destek verdiği gözüküyor, ama bu destek Güney doğu ve Doğu Anadolu'da yaşayan Türkler tarafından da verilmiş olabilir. Dolayısı ile Kürtler'in bu topraklar için yabancı güçler ile yaptığı savaşları bu topraklarda bağımsız bir Kürt devleti kurma hakkını onlara verecek yeterlilikte değildir.

Ama bunların dışında Kürtler anadilde eğitim talepleri başta olmak üzere kültürel haklarında sonuna kadar özgür olmalı.

Elbet bir çok sebepler vardır ama Kurtuluş savaşına katılma sebeplerinden biride Atatürk'ün kendilerine Osmanlıdan daha fazla hak verecek olduğunu düşünmeleridir. derebeylik,aşiret veya dini liderler etrafında örgütlenebilen devlet seviyesine tarih boyu ulaşamayan kürtler bu durumun nedenleri ile yüzleşmelidirler.

ana dilde eğitime izin verilmesi bu şartlarda zor. bunun verilmesi demek bu devletin Kürtleri mustakbel Türkler olarak (Türkleştirme politikası) görmekten vazgeçmesi demektir,ama görünen o ki bu politika hala devam ediyor..
 
Son düzenleme:

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Sanalmanik; Şu okuduğun yazının linkini verde bizde okuyalım madem . neymiş beaa:O

Peki
Kadının Hatun olmasıyla övünen Türklere Türklüğe gelsin.....

Sizin Hatunlar Bilim, Bilgi ve Felsefe de yapacaklar mı?

Parça alıntılardır...

Kadın ve yaşam bilimi anlamına gelen jineoloji; verili olan günümüz sosyal bilim anlayışına karşı geliştirilmiş bir eleştiri…
.....
Dogmadan arınmış bilimin dinamik bir tartışma süreci istediği gerçeğinden hareketle 4 yıl önce eril/pozitivist sosyal bilim anlayışına karşı önerme olarak sunulan Jineoloji, ,
.....
Jineoloji batı feminizminin içselleştirilmiş birey algısından farklı olarak hakikati toplumsal eyleyiş içine yerleştiriyor ve özneyi kolektif olarak yeniden inşa ediyor“
.....
Bu noktada cinsellik ve aşk olgularının hakikate göre ele alınıp çözümlenmesi ve yeniden tanımlanması oldukça önemlidir.
.....
Bilgi ve bilimin tek amacı toplumun varoluşunu sürdürmek, korumak ve beslemek olabilirdi. Başka amacı düşünülemezdi. Uygarlık bu durumu kökten değiştirdi. Bilgi ve bilim üzerinde tekelini kurarak toplumdan kopardı. Toplum bilgi ve bilim yoksunu kılınırken, iktidar ve devlet güçleri bilgi ve bilimle alabildiğine güçlendiler. Bilgi üretenleri ve taşıyanları hanedanlıklara ve saraylara bağlayarak tekellerini sağlamlaştırdı.
....
Jineoloji, egemen erkek zihniyeti ve tüm paradigmasal süreçlerine köklü müdahale anlamını içermektedir. Jineoloji, bu anlamda epistemolojik bir süreci işaret etmektedir. Kadının kadın bilgisine dolaysız biçimde ulaşması, kendi bilgisinin bilimsel üretimini gerçekleştirmesi, kadın bireyselliği ve kadın toplumsallığını yeniden oluşturacaktır.
.....
Üstü örtülen bir tarih

Erkek iktidar sistem tarafından doğal bir soy sürdürme, toplumsal doğayı-yaşamı devam ettirme eylemi olan cinsellik, kadını sömürgeleştirerek tüm toplumu sömürgeleştirmenin temel bir iktidar silahı haline getirilmiştir. Aşk yalanlarıyla bu silah daha da etkili kılınmış, ortaya vahşet bir kadın soykırımı çıkmıştır. Erkek iktidar sistem, sömürgeci ve vahşi karakterini aşk maskesi takarak örtbas etmeye çalışmış ve çalışmaktadır. Bu biçimde beş bin yıllık tecavüz kültürünün üstü örtülmektedir. Kapitalist modernite ile daha da tırmanışa geçen, tecavüz, cinayet, dayak, küfür, şiddetin her biçimi sevgi ve aşk sözcükleri ile karanlıkta tutulmaya çalışılmaktadır. Kapitalizm hiçbir dönemde olmadığı kadar kadını kapsamlı bir sömürgeleştirmeye tabi tutmaktadır. „
......
Sosyal bilimlerin devletçi zihniyetin bilgi yapılarından beslendiğini ve kendisinin de erkek egemen sistemin devamlılığını sağladığını binlerce pratikte görebiliyoruz. Dünya genelinde sosyal bilim temsilcilerini ve onların bilgi üreten mekanlarının sayısını düşündüğümüzde yaşanan doğa katliamlarına, kadın kırımına, savaşlara, yoksulluğa karşı sessizliklerini ya da bunları nasıl meşrulaştırdıklarını ele almak durumundayız.
......
Yaşanan tüm toplumsal sorunların tanımlanması ve bu sorunların çözümü konusuna kadın özgürlüğünü koyduğumuzda egemenlerin tekelindeki sosyal bilimlerin erilliğini daha açık ifade edebiliriz.

Kadının var oluş ve özgürlük sorunu sistemin tekelindeki sosyal bilimlerde ya hiç işlenmemekte ya da günlük birkaç kadının birkaç erkek tarafından şiddete uğraması olarak
......
Sistemin bilgi yapılarından beslenen ya da sistemin verili bilgi yapısını aşamayan sosyal bilimlerin tüm bilim alanlarının erilliğini meşrulaştırdığı açıktır.
.......
jin kelimesi kadın demektir ve yaşam anlamına gelen jiyandan etkilenmiştir.
Sebepsiz olmasa gerek bir varlığa isim koyarken başka bir varlıkla ilişkilendirmek…
Kadınla yaşamın bağı aslında kadınla doğanın ilişkisine götürüyor bizi. İnsanlık tarihinin yüzde 98’lik bölümünü kapsayan bu süreçteki zihniyetin animizm yani canlıcılık; yani yaşamdaki tüm varlıkları kendi gibi canlı görme ahlakı karşımıza çıkıyor.

İnsan, bir kuş kadar; bir ağaç, bir nehir, bir yıldız kadar değerli. Hiçbir varlık diğerinden daha değerli değil. Hiçbir varlık diğerini ötekileştirmiyor, tahakküm kurmuyor, onu kendine göre adlandırmıyor.
.........
Yaşamı körelterek egemenliğini meşrulaştırmayı ve sürdürmeyi hakikat olarak gören erkek egemen zihniyetin ilk saldırdığı varlıklar doğa ve kadın olmuştur

Doğayı kendi için yaratılmış bir nesne gören bu zihniyet kadını da kendi için yaratılmış bir köle görmektedir. Özne nesne ayrımının, sömürü zihniyetinin üzerinde şekillendiği ilk varlık doğa, tecavüze uğramaktadır.
.......
kapitalist moderniteyi reddeden bölgelerde yaşayanların hikâyeleri, klamları, toplumsal ilişkileri doğayla bütünleşerek sürmektedir.
 
Son düzenleme:
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç
Üst