İlk Madde nasıl kendiliğinden var oldu?

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Genel Tartışma Alanı kategorisinde Ümit Zafer Bağcı tarafından oluşturulan İlk Madde nasıl kendiliğinden var oldu? başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 25,859 kez görüntülenmiş, 233 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Genel Tartışma Alanı
Konu Başlığı İlk Madde nasıl kendiliğinden var oldu?
Konbuyu başlatan Ümit Zafer Bağcı
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan ÇaresizDüşünen

flzf

Filozof
Yeni Üye
Katılım
12 Mar 2009
Mesajlar
850
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Yaş
37
Bu sıcak karşılama için teşekkür ederim, Düşünebilmek bencede gerçekten güzel hatta çılgınca hatta belli dogmaların dışına çıkmışsanız nefes kesici heyecan verici, Tanrı hakkında dediğim gibi büyük ihtimalle olmadığını düşünüyorum, ama ateist agnostik vb gibi düşünceler kesin hatlar çizdiği için biraz rahatsız edici benim için ama kendi düşünceme en yakın olan düşüncenin agnostizm olduğunu düşünüyorum ...

Sizi çok iyi anlıyorum dogmalara tabulara karşı çıkışınızdaki sebeblerin aynısını benim düşüncem şu şekilde adlandırılıyor dediğinizde de görme ihtimaliniz mevcut. Kendinizde otomatikmen yeni dogmalar başlatmış oluyorsunuz değil mi :) Ve işin diğer güzel yanı fikirlerinizin size özgü ve akılcı doğru oluşu gerçektende kalıplara sığmayışı.Düşündüklerinizin neredeyse tamamı ile hemfikirim fark şurdaki ben tanrının büyük ihtimalle var olduğunu siz ise büyük ihtimal ile olmadığını düşünüyorsunuz.Tabi bunun yanında mecburi bir şüphecilik elimiz mahkum sağlam kanıtlarımız yok olamaz gibi gözüküyorda.
 

Batlamyus

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
14 Ağu 2013
Mesajlar
5
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Bana göre ilk madde doğada zaten bulunuyordu, maddeden forma geçmesi için bir hareketi başlatan (proton kinon) lazımdı, yani gerekli koşullar meydana geldikten sonra form şeklini almıştır.
 

geceinci

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
11 Ağu 2013
Mesajlar
25
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Sizi çok iyi anlıyorum dogmalara tabulara karşı çıkışınızdaki sebeblerin aynısını benim düşüncem şu şekilde adlandırılıyor dediğinizde de görme ihtimaliniz mevcut. Kendinizde otomatikmen yeni dogmalar başlatmış oluyorsunuz değil mi :) Ve işin diğer güzel yanı fikirlerinizin size özgü ve akılcı doğru oluşu gerçektende kalıplara sığmayışı.Düşündüklerinizin neredeyse tamamı ile hemfikirim fark şurdaki ben tanrının büyük ihtimalle var olduğunu siz ise büyük ihtimal ile olmadığını düşünüyorsunuz.Tabi bunun yanında mecburi bir şüphecilik elimiz mahkum sağlam kanıtlarımız yok olamaz gibi gözüküyorda.

İnsan'ın din dogmasından sıyrılması bile yeterince ufku genişleten bir durum zaten, insan ancak din sınırlarından çıktığında zihni özgürleşip Tanrı var mı? Yok mu ? sorularını sorabiliyor.

siz de deistimsi birisiniz sanırım, anladığım kadarıyla. :)
 

geceinci

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
11 Ağu 2013
Mesajlar
25
Tepkime puanı
0
Puanları
0
[MENTION=4226]Ümit Zafer Bağcı[/MENTION]

sizinle konuşmanın-tartışmanın, benim için faydalı olmadığını, konuyu başlıktan saptırıp başka yönlere kaydırdığınızı defalarca vurguladım, inanç ve islam tartışacaksak buyrun bir başlık açın altında tartışalım.

nüfusun çoğunluğunun müslüman olduğu bir ülkede doğup büyüyen bir kadın olarak, islamı bilmemem mümkün değil. İslamın kadına bakışı açısından da çok radikal düşüncelerim var. İslam'ı eleştirmeye başlasak burada sayfalarca başlık açarız. Ama faydasız, siz kendi inanç sınırlarınız içersine aklınızı hapsetmişsiniz, benim zihnimse sizden kat be kat özgür ve zengin.

siz cevabını henüz bilmediğiniz her soru için Allah'ın işi diyip geçebilir, felsefeyi inancınızdaki eksik noktalara yama olarak kullanabilirsiniz, bana göre felsefe din algısından çok daha üstündür.

Bu sebeplerle ve hayata bakış açılarımızın farklı oluşu nedeniyle sizin bu kısır ego savaşınıza eşlik etmek istemiyorum efendim.
 

Ümit Zafer Bağcı

Üye
Yeni Üye
Katılım
19 Kas 2012
Mesajlar
233
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Bana göre ilk madde doğada zaten bulunuyordu, maddeden forma geçmesi için bir hareketi başlatan (proton kinon) lazımdı, yani gerekli koşullar meydana geldikten sonra form şeklini almıştır.

Batlamyus senin düşünceni ele alırsak doğada bulunan ilk madde tanrı oluyor. Veyahut doğa var olmuşsa muhakkak ilk madde senin kast ettiğin değil doğanın varlığını başlatan madde olurdu ilk madde. Ama ilk madde her ne olursa olsun dawkins'in deyişiyle o maddeyi üstün teknolojiye sahip uzaylıların getirmesi lazım. Bizim inancımıza göre de Allah yaratmıştır...
 

Ümit Zafer Bağcı

Üye
Yeni Üye
Katılım
19 Kas 2012
Mesajlar
233
Tepkime puanı
0
Puanları
16
[MENTION=4226]Ümit Zafer Bağcı[/MENTION]

sizinle konuşmanın-tartışmanın, benim için faydalı olmadığını, konuyu başlıktan saptırıp başka yönlere kaydırdığınızı defalarca vurguladım, inanç ve islam tartışacaksak buyrun bir başlık açın altında tartışalım.

nüfusun çoğunluğunun müslüman olduğu bir ülkede doğup büyüyen bir kadın olarak, islamı bilmemem mümkün değil. İslamın kadına bakışı açısından da çok radikal düşüncelerim var. İslam'ı eleştirmeye başlasak burada sayfalarca başlık açarız. Ama faydasız, siz kendi inanç sınırlarınız içersine aklınızı hapsetmişsiniz, benim zihnimse sizden kat be kat özgür ve zengin.

siz cevabını henüz bilmediğiniz her soru için Allah'ın işi diyip geçebilir, felsefeyi inancınızdaki eksik noktalara yama olarak kullanabilirsiniz, bana göre felsefe din algısından çok daha üstündür.

Bu sebeplerle ve hayata bakış açılarımızın farklı oluşu nedeniyle sizin bu kısır ego savaşınıza eşlik etmek istemiyorum efendim.


geceinci, seninle bu konunun ayrıntılarına girmek isterdim ama senin materyalist fikirden kurtulman lazım yoksa seninle hiçbir yol alamayız. Ben şuan seninle ilk maddeyi değil materyalizm saçmalığını tartışmaya çalışıyorum. Bu ülkede yaşadığın için İslam'ı bildiğini sanıyorsun ama unutma bu ülke laik bir ülke değil sen çoğu İlahiyatçı bile İslam'dan habersiz. Çünkü onlarda anca laik sistemin getirileriyle İlahiyatçı olmuşlar. İslam kadının namus, şeref hakkını korur. Kadını pavyonlardan kurtarmak ister, yolda yürürken iffetli olmasını ister. Kadının okuyup topluma faydalı bireyler olmasını ister. Ama İslam'ın hem kadın hem de erkek için bazı sıkıcı kuralları vardır. Tabi bu kurallar hayvani nefslerinin esiri olanlara sıkıcı gelir. Çünkü onlar kendilerini dünya yaşamına odaklamışlardır. Ama Allah'ı tanıyıp nefs kademelerinde yükselenler için bu kurallar gerekli ve eğlencelidir. Çünkü onlar sınava çalışan bir çocuğun sıkıntılar çekmeden sınavı geçemeyeceğini bilir. Çünkü onlar ömrün çok hızlı geçtiğini, bu dünyanın fani olduğunu bilirler ve bu dünyalık zevkleri terk ederler. Bir duvarın arkasında ne olduğunu bilmeden onun hakkında yorum yapamazsınız ama siz bunu yapmaya çalışıyorsunuz...
 

Batlamyus

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
14 Ağu 2013
Mesajlar
5
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Batlamyus senin düşünceni ele alırsak doğada bulunan ilk madde tanrı oluyor. Veyahut doğa var olmuşsa muhakkak ilk madde senin kast ettiğin değil doğanın varlığını başlatan madde olurdu ilk madde. Ama ilk madde her ne olursa olsun dawkins'in deyişiyle o maddeyi üstün teknolojiye sahip uzaylıların getirmesi lazım. Bizim inancımıza göre de Allah yaratmıştır...

Ümit, benim dediğimi ele alırsak ilk madde maalesef tanrı olmuyor. Salt maddeden salt foruma yani tanrıya ( burada tanrıdan kasıt bilinç,akıl (nous)'tur ) bir ilerleme söz konusu. İlk maddenin ne olduğu konusunda binlerce rivayet vardır. Konu doğanın var olup olmaması değil içinde bulunduğumuz evrenin geçmişi ise baştan beri bir evren olduğunu savunabilirim lakin bizim kendi dünyamıza gelirsek nasıl oluştuğu çoğu bilimsel kaynaklarda hatta ortaokul derslerinde dahi verilmektedir.
 

geceinci

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
11 Ağu 2013
Mesajlar
25
Tepkime puanı
0
Puanları
0
geceinci, seninle bu konunun ayrıntılarına girmek isterdim ama senin materyalist fikirden kurtulman lazım yoksa seninle hiçbir yol alamayız. Ben şuan seninle ilk maddeyi değil materyalizm saçmalığını tartışmaya çalışıyorum.

materyalizm nedir ? neden saçmadır ?

siz felsefeyle ilgilendiğinize emin misiniz ? :) felsefi akımlardan birini benimseyip(diğerlerini anlama yada araştırma gereği duymadığınız için) diğerlerine saçma demek hiç mantıklı değil, güzel algılanmıyor, materyalizm hakkındaki bildiklerinizi gerçeketen merak ediyorum birikiminizi.

felsefe için herşey birbirine bağlı tabanlardan oluşur, Her şey değişir, herşeyin bir karşıtı mevcuttur, değişimlerin kaynağı karşıtların birbiriyle mücadelesidir, nicel birikimler nitel sıçramaları doğurur, farklı düşünceler bütün bu değişimin ve felsefenin kaynağıdır ve ancak felsefeyi doğru anlayarak hayatı doğru yorumlarız.

materyalizm; gerçeklik neyden meydana gelir, yada bir başka deyişle asıl olan nedir ? sorusuna asıl olan maddedir ruh veya bilinç de, bu aslolanın sonucu olarak doğan ve ikincil olandır.

Maddecilik bilginin yapısı ve oluşumu hakkında bir postulattır. Bütün bilginin gözlem veya deneyim sayesinde oluştuğunu savunur
Maddecilik bilmenin yapısı için iki dayanak öne sürer:

  • Görüngüleri, Tanrı, ruh gibi kanıtlanmamış önermelerle açıklamaktan kaçınmak gerekir. Aksi takdirde, görüngülerin maddi kökleri yok sayılabilir. Örneğin kaynağını beynin işleyişinden alan bir görüngüdür ve ona metafiziksel açıklamalar getirmek dış dünyanın gerçek olmayışı gibi yanılgılara yol açabilir.
  • Bütün önermeler veya ile tanıtlanmalı ve doğrulanmalıdır.
Buyrun vikipedi' den de daha detaylı bakabilirsiniz,



Bu ülkede yaşadığın için İslam'ı bildiğini sanıyorsun ama unutma bu ülke laik bir ülke değil sen çoğu İlahiyatçı bile İslam'dan habersiz. Çünkü onlarda anca laik sistemin getirileriyle İlahiyatçı olmuşlar. İslam kadının namus, şeref hakkını korur. Kadını pavyonlardan kurtarmak ister, yolda yürürken iffetli olmasını ister. Kadının okuyup topluma faydalı bireyler olmasını ister. Ama İslam'ın hem kadın hem de erkek için bazı sıkıcı kuralları vardır. Tabi bu kurallar hayvani nefslerinin esiri olanlara sıkıcı gelir. Çünkü onlar kendilerini dünya yaşamına odaklamışlardır. Ama Allah'ı tanıyıp nefs kademelerinde yükselenler için bu kurallar gerekli ve eğlencelidir. Çünkü onlar sınava çalışan bir çocuğun sıkıntılar çekmeden sınavı geçemeyeceğini bilir. Çünkü onlar ömrün çok hızlı geçtiğini, bu dünyanın fani olduğunu bilirler ve bu dünyalık zevkleri terk ederler. Bir duvarın arkasında ne olduğunu bilmeden onun hakkında yorum yapamazsınız ama siz bunu yapmaya çalışıyorsunuz...


Bu ülkede yaşadığın için islamı bildiğini sanıyorsun demişsiniz, bu cümle bence çok önemli çünkü bu ülkede yaşadığım islamla ve öğrendiğim kadarıyla kalsaydım, emin olun islam dan bu kadar uzaklaşmazdım, malum şeytan detayda gizlidir diye bir laf var :) Laik sistem, insan haklarını ön planda tuttuğu için kuranın sert ve bana göre insanlık dışı hükümleri kanun önünde işlemez oluyor, eger Afganistan İran ve Kuran Hükümleri'nin (şeriat) uygulandığı diğer toplumların yapılarını ve kuran'ın mealini detaylıca büsbütün incelersek, ne kadar çağımızdan uzak olduğunun farkına varırız.

Bununla ilgili bir video paylaşabilirim;

[video=youtube;wGAVQUuzevY]http://www.youtube.com/watch?v=wGAVQUuzevY[/video]

Kuran'ın kadını topluma kazandırmasından filan bahsetmişsiniz, bununla ilgili benim de düşüncelerimi özetleyen bir yazı paylaşmak istiyorum.

---------------

İslamcıların, dinde kadın ile erkeğin eşit/denk olduğu; islamiyetin kadını yücelttiği ve çok değer verdiği iddiası vardır. İnsan hakları evrensel bildirgesini benimsemiş, çağdaş insanların dinden çıkmasını önlemek için böyle gerçek dışı iddialarda bulunmak zorundalar. İşin aslını açıkca ortaya koysalar insanların dinden soğuyacağı ve dinden çıkmaların artacağı kesindir.
Kendinizi “islamiyetin Kadını yücelttiğine” inandırmak isteyebilirsiniz, ama Kuran’da durum ortada, bu nedenle hadislerden bazılarına, peygamberin hayatından örnek “rivayet”lere, menkıbelere, hacıların hocaların çarpıtılmış ve gerçek dışı yorumlarına sarılmak zorundasınız. Gerçek şu ki Kuran’da kadın’ın değeri yoktur, hatta erkeğe eşit bile değildir. Bu gerçeği bilen islamcılar hadislere sarılırlar. Binlerce hadis bulunduğu için kadını yücelten seçmece hadisleri önpilana çıkarırlar ki bunlarda “kadın”dan ziyade, çoğu “anneliği” veya “kadının itaatini” öven sözler görebilmekteyiz. Bununla birlikte kadını cehennemlik gösteren ve aşağılayan birçok hadis de bulunmaktadır.
Kuran’da kadının durumunu anlayabilmek için özellikle altta sıralanan ayetleri anlayarak ve sorgulayarak okumak gereklidir. Anlayarak okunduğunda Kuran’da kadına hangi gözle bakıldığı açık ve net olarak görülecektir.
1-Erkeklerin kadınlardan üstün olduğunu, kadınların kocalarına boyun eğmesi gerektiğini, erkeğin karısını dövebileceğini anlatan ayet:
Nisa-34 “Erkekler, kadınların koruyup kollayıcılarıdırlar. Çünkü Allah, insanların kimini kiminden üstün kılmıştır. Bir de erkekler kendi mallarından harcamakta (ve ailenin geçimini sağlamakta) dırlar. İyi kadınlar, itaatkârdırlar. Allah’ın (kendilerini) koruması sayesinde onlar da “gayb”ı korurlar. (Evlilik yükümlülüklerini reddederek) başkaldırdıklarını gördüğünüz kadınlara öğüt verin, onları yataklarında yalnız bırakın. (Bunlar fayda vermez de mecbur kalırsanız) onları dövün. Eğer itaat ederlerse, artık onların aleyhine başka bir yol aramayın. Şüphesiz Allah, çok yücedir, çok büyüktür.”
2-Kurana göre erkekler kadınlardan bir derece üstündür:
Bakara-228 “Boşanmış kadınlar kendi kendilerine üç ay hâli (hayız veya temizlik müddeti) beklerler. Eğer Allah’a ve ahiret gününe inanıyorlarsa, Allah’ın kendi rahimlerinde yarattığını gizlemeleri onlara helâl olmaz. Kocaları bu süre içinde barışmak isterlerse, onları geri almağa daha çok hak sahibidirler. Kadınların, yükümlülükleri kadar meşru hakları vardır. Yalnız erkeklerin kadınlar üzerinde bir derece farkı vardır. Allah, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.”
3-Şahitlik konusunda iki kadının bir erkeğe denk düşmesi: Sormak gerekir neden 1 erkek yerine 1 kadın değil? Bunun açıklaması 2 kadının ancak 1 erkeğe denk görülmesi ve kadının yarım akıllı olarak nitelenmesidir.
Bakara-282 “Ey iman edenler! Belli bir süre için birbirinize borçlandığınız zaman bunu yazın. Aranızda bir yazıcı adaletle yazsın. Yazıcı, Allah’ın kendisine öğrettiği şekilde yazmaktan kaçınmasın, (her şeyi olduğu gibi dosdoğru) yazsın. Üzerinde hak olan (borçlu) da yazdırsın ve Rabbi olan Allah’tan korkup sakınsın da borçtan hiçbir şeyi eksik etmesin (hepsini tam yazdırsın). Eğer borçlu, aklı ermeyen, veya zayıf bir kimse ise, ya da yazdıramıyorsa, velisi adaletle yazdırsın. (Bu işleme) şahitliklerine güvendiğiniz iki erkeği; eğer iki erkek olmazsa, bir erkek ve iki kadını şahit tutun. Bu, onlardan biri unutacak olursa, diğerinin ona hatırlatması içindir. Şahitler çağırıldıkları zaman (gelmekten) kaçınmasınlar. Az olsun, çok olsun, borcu süresine kadar yazmaktan usanmayın. Bu, Allah katında adalete daha uygun, şahitlik için daha sağlam, şüpheye düşmemeniz için daha elverişlidir. Yalnız, aranızda hemen alıp verdiğiniz peşin ticaret olursa, onu yazmamanızdan ötürü üzerinize bir günah yoktur. Alışveriş yaptığınız zaman da şahit tutun. Yazana da, şahide de bir zarar verilmesin. Eğer aksini yaparsanız, bu sizin için günahkârca bir davranış olur. Allah’a karşı gelmekten sakının. Allah, size öğretiyor. Allah, her şeyi hakkıyla bilendir.”
4-”Peygamber”e tanınan kadın haklarına bakalım: Savaş esiri kadınlar “ganimet” sayılıp helal kılınmıştır, ücretini hibe eden kadınlar helal kılınmıştır ve daha birçok kadın helal kılınmıştır
Ahzab-50 “Ey Peygamber! Biz sana mehirlerini verdiğin eşlerini, Allah’ın sana ganimet olarak verdiklerinden elinin altında bulunan kadınları; seninle beraber hicret eden, amcanın kızlarını, halalarının kızlarını, dayının kızlarını ve teyzelerinin kızlarını sana helâl kıldık. Ayrıca, diğer mü’minlere değil de, sana has olmak üzere, mehirsiz olarak kendini Peygamber’e bağışlayan, Peygamber’in de kendisini nikâhlamak istediği herhangi bir mü’min kadını da (sana helâl kıldık.) Mü’minlere eşleri ve sahip oldukları cariyeleri hakkında farz kıldığımız şeyleri elbette bilmekteyiz. Bütün bunlar, sana herhangi bir zorluk olmaması içindir. Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.”
5-Kadınların erkeklerin tarlası olması ve erkeklerin istedikleri gibi varabilmeleri: Heralde kadın ancak bukadar aşalanabilir.
Bakara-223 “Kadınlarınız, sizin için bir tarladır. O halde tarlanıza dilediğiniz gibi varın ve kendiniz için ileriye hazırlık yapın. Allah’tan korkun ve bilin ki siz mutlaka O’nun huzuruna varacaksınız. Ey Muhammed, müminleri müjdele!”
6-Kadından, ikişer üçer dörder tane alınabileceğini söyleyen ayet: Çok eşlilik kadının aşalnması, ikinci sınıf görülmesi ve bir kadının erkeğini başka bir kadınla paylaşmak zorunda kalması yani onursuz bir hayata mahkum edilmesinden başka Bir şey değildir. İslamın çağdışı yönlerinin içinde en belirgin olanı da budur. Nekadar sevimli gösterilmeye çalışılırsa çalışılısın çağımızda açık seçik ahlak dışı bir uygulamadır. Üstelik kadın köleleri nikahsız cinsel yönden kullanmaya izin veren utanç verici bi hükümüde içinde barındırmaktadır.
Nisa-3 “Eğer, (velisi olduğunuz) yetim kızlar (ile evlenip onlar) hakkında adaletsizlik etmekten korkarsanız, (onları değil), size helâl olan (başka) kadınlardan ikişer, üçer, dörder olmak üzere nikâhlayın. Eğer (o kadınlar arasında da) adaletli davranmayacağınızdan korkarsanız, o taktirde bir tane alın veya sahip olduğunuz (cariyeler) ile yetinin. Bu, adaletten ayrılmamanız için daha uygundur.”
Çok eşliliği onaylayan ve sözde adaletli olmayı öğütleyen bir ayet daha:
Nisa-129 “Ne kadar uğraşırsanız uğraşın, kadınlar arasında adaleti yerine getiremezsiniz. Öyle ise (birine) büsbütün gönül verip ötekini (kocası hem var, hem yok) askıda kalmış kadın gibi bırakmayın. Eğer arayı düzeltir ve Allah’a karşı gelmekten sakınırsanız, şüphesiz Allah çok bağışlayıcı ve çok merhamet edicidir.”
7-Miras konusunda, kadının yarım pay sahibi olması; Kuran üç farklı ayette miras hükümlerini içermektedir. Üstelik miras ayetleri hem cinsiyet ayrımı yaparak haksızlık yapmakta, hemde içinde matamatik hatası barındırmaktadır.
Nisa-11 “Allah, size, çocuklarınız(ın alacağı miras) hakkında, erkeğe iki dişinin payı kadarını emreder. (Çocuklar sadece) ikiden fazla kız iseler, (ölenin geriye) bıraktığının üçte ikisi onlarındır. Eğer kız bir ise (mirasın) yarısı onundur. Ölenin çocuğu varsa, geriye bıraktığı maldan, ana babasından her birinin altıda bir hissesi vardır. Eğer çocuğu yok da (yalnız) ana babası ona varis oluyorsa, anasına üçte bir düşer. Eğer kardeşleri varsa, anasının hissesi altıda birdir. (Bu paylaştırma, ölenin) yapacağı vasiyetten ya da borcundan sonradır. Babalarınız ve oğullarınızdan, hangisinin size daha faydalı olduğunu bilemezsiniz. Bunlar, Allah tarafından farz kılınmıştır. Şüphesiz Allah, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.”
Nisa-12 “Eğer çocukları yoksa, karılarınızın geriye bıraktıklarının yarısı sizindir. Eğer çocukları varsa, bıraktıklarının dörtte biri sizindir. (Bu paylaştırma, ölen karılarınızın) yaptıkları vasiyetlerin yerine getirilmesi, yahut borçlarının ödenmesinden sonradır. Eğer sizin çocuğunuz yoksa, bıraktığınızın dörtte biri onlarındır. Eğer çocuğunuz varsa, bıraktığınızın sekizde biri onlarındır. (Yine bu paylaştırma) yaptığınız vasiyetin yerine getirilmesinden, yahut borçlarınızın ödenmesinden sonradır. Eğer kendisine varis olunan bir erkek veya bir kadının evladı ve babası olmaz ve bir erkek veya bir kız kardeşi bulunursa, ona altıda bir düşer. Eğer (kardeşler) birden fazla olurlarsa, üçte birde ortaktırlar. (Bu paylaştırma varislere) zarar vermeksizin yapılan vasiyetin yerine getirilmesinden, yahut borcun ödenmesinden sonra yapılır. (Bütün bunlar) Allah’ın emridir. Allah, hakkıyla bilendir, halîmdir (hemen cezalandırmaz, mühlet verir.)”
Nisa-176 “Senden fetva istiyorlar. De ki: “Allah, size “kelâle” (babasız ve çocuksuz kimse)nin mirası hakkında hükmünü açıklıyor: Çocuğu olmayan bir kişi ölür de kız kardeşi bulunursa, bıraktığı malın yarısı onundur. Eğer kız kardeşi ölür ve çocuğu da bulunmazsa, erkek kardeş ona varis olur. Eğer kız kardeşler iki iseler, (erkek kardeşin) bıraktığının üçte ikisi onlarındır. Eğer kardeşler erkekli kızlı iseler, o zaman (bir) erkeğe, iki kızın hissesi kadar (pay) vardır. Sapmayasınız diye Allah size (hükmünü) açıklıyor. Allah, her şeyi hakkıyla bilendir.”
Bu konuda islamı savunanların genel görüşü şudur; “Erkeklerin kadınlardan üstün yanı ve kadınların da erkeklerden üstün yanı vardır. Bu yüzden bazı konularda erkek üstün tutulmuştur.” Elbette ki kadın ile erkeğin fiziksel farklılıkları vardır. Ancak bu durum, fiziki güç gerektirmeyen; mirasta, şahitlikte ve evlilik gibi konularda kadını ikinci sınıf ve yarım erkek yerine koymayı haklı gösteremez, bunu akılcı ve çağdaş yaşama sahib günümüz insanlarının kabul etmesi mümkün değildir.
Geçmişte işler daha çok fiziksel güce dayandığı için böyle bir uygulamaya gidilmiş olabilir. Ancak artık işlerin pek fiziksel güç gerektirmemesinden dolayı kadınlar mevcut işlerin birçoğunda çalışabilmektedir. Üretime erkek ile eşit katkı sağlamaktadır. Kaldı ki kadın çalışmayıp ‘ev hanımlığı’ yapsa da, bu da bir iştir, bir nevi meslektir ve bu sebeple mirasta erkekle eşit pay almalıdır. Şahitlik konusuna gelince, kadınların erkeklere göre akli açıdan bir eksiği bulunmamaktadır. Şahitlik yapmalarını engelleyecek, yarım erkek yerine konacak herhangi bir nörolojik bulgu yoktur.
8-Kuran’da Cariye olayı yani kadın kölelerin cinsen istismarı olağan görülmüş, bu bahtsız kadınların kendini esir edenler tarafından kullanılmasına açıkca izin verilmiştir. Üstelik bu Kadınları cinsel yönden kullanmak için evli olmakta gerekmemetedir. Satın almak veya savaşta ganimet olarak esir etmek bu kadınlarla birlikte olmak için yeterlidir. Daha sonra bu konu detaylı olarak işlenecektir.
Müminûn-5, 6 “Onlar/Müminler, mahrem yerlerini günahlardan korurlar. Yalnız eşleri ve ellerinin altında bulunan cariyeleri ile ilişki kurarlar.”
Mearic-29, 30 “Onlar, mahrem yerlerini koruyan kimselerdir. Ancak eşleri, yahut sahip oldukları cariyeleri başka. Çünkü onlar (eşleri ve cariyeleri ile olan ilişkileri konusunda) kınanmazlar.”
9-Sizler domuz eti yer misiniz? Hayatta yemezsiniz. Müslümanlar asla domuz eti yemez. Malezya’dan İngiltere’ye, Türkiye’den Dağıstan’a, Sudan’dan Afganistan’a bu böyledir. Neden? Enam ve Nahl surelerinde açıkça yasaklanmıştır da ondan.
Peki müslümanlar kitablarında;”Ey inananlar, kadınlarınıza asla şiddet uygulamayın, kadınları döven ve ezenler, onları taşlayanlar ile bu zulme seyirci kalanlar bizden değildir, onları cehennemde tarifsiz azaplar bekler” Şeklinde kadını yücelten, değer veren tek bir ayet gösterebilirmisiniz? Malesef hayır Gösteremezsiniz.
Kuran’da kadınları yücelten ve koruyan böyle bir hüküm yok, tam aksine Kuranda kadınlar ve oğullar mal ve nimet mertebesinde gösterilmişdir.
Ali İmran-14 (Elmalılı sadeleştirilmiş) “İnsanlara, kadınlar, oğullar, yüklerle altın ve gümüş yığınları, cins atlar, davarlar, ekinler gibi zevklerin sevgisi, çekici hale getirildi. Fakat bunlar, dünya hayatının geçici nimetleridir. Oysa Allah, akibet güzelliği, O’nun yanındadır.”

-------------------

Nefs ve insanın kendi kendisini kontrol etmesinden bahsetmişsiniz; Bununla ilgili yanlış hatırlamıyorsam Nietzsche'nin bir sözü vardı;

-Ahlak,

size ne söylenirse söylensin doğru olanı;
din ise
doğru ne olursa olsun,
size söyleneni yapmaktır.

Bu söz söylemek istediklerimi çok güzel özetliyor, eğer bir dine mensupsanız iyilikleri bir ödül için yaparsınız, bir cennet yada yaratıcıya yakın olmak fikri, ama benim böyle bir gayem yok iyilikleri sadece vicdanım beni öyle yönlerdiği için yapıyorum. Herhangi bir mükafata ihtiyacım yok, mutlu olmak mutlu etmek ve yaşama gayesi edinmek için. Bir tanrım yok ve hayatımın tanrısı benim.

78ec.jpg


bu görsel eğitim seviyesi arttıkça dini inançların azaldığını gösteriyor.

6s1x.jpg


Bu görsel de suç oranları ve inanç oranalrını.
 

Ümit Zafer Bağcı

Üye
Yeni Üye
Katılım
19 Kas 2012
Mesajlar
233
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Öncelikle materyalizmi anlatmanıza gerek yok. Sadece ruh, ahlak, iyi gibi soyut ama çok önemli kavramları keşfetmediğiniz sürece size ne desem beni anlamayacaksınız. Maddeye bağlı kalırsanız anca dünyalık bilgilere ulaşabilirsiniz ama dünyalık soyut bilgileri de yine atlamış olursunuz.

İslam konusuna gelecek olursak İslamda miras gibi konularda erkeğe daha fazla hak vardır. Çünkü erkek karısına çocuklarına ve anne-babası varsa küçük kardeşlerine bakmakla yükümlüdür. Bu yüzden erkeğin kadına oranla bu tip ihtiyaçlara daha fazla ihtiyacı vardır. Zaten kadında evlendiği zaman kocası ailesinden daha fazla alacağı için denge sağlanacaktır.

İslam'dan önce kız çocuklarının diri diri gömdüklerini unutmayın. Kadınlarında AllaH'IN kulu olduğunu, onlarında değere değdiklerini İslam öğretmişti cahiliye halkına.

İslam peygamberi ne diyor? Cennet anaların ayakları altındadır. Müslümanın öncelikli hedeflerinden biri de cennettir. Bu büyük hedefi ki kadının ayakları altına veren bir din için lütfen kadına hak vermediğini söylemeyin.

İslam kadına örtün, iffetini koru diyor. Sen iyi niyetli olabilirsin ama dışarıda imanı sağlam olmayan kötü insanlar var. Zaten günümüzde kadına şiddet, fuhuş, tecavüz vb oranlarının arttığını görüyoruz. Genelevlere başvuran kadın sayısı 2000 civarında.

İslam kadın ve erkeği ayırmıyor. Kadın olmazsa erkek eksik kalır erkek olmazsa kadın eksik kalır. Zıt kutuplar birbirini çeker, birbirinin eksiğini kapatır.

Kadınlara biraz daha sorumluluk yüklenmiştir bu konuda haklısınız ama kadınla erkek bir değil. Kadın hamile kalır ama erkek kalmaz. Demek istediğim soyun devamını sağlama açısından kadın daha ön plandadır. Bir oğlan çocuğunu gece bakkala yollayabilirsiniz en fazla dayak yer gelir ama bir kız çocuğuna nefsine yenilmiş insanlar her şey yapar. Bu yüzden kadınların kendilerini daha çok koruması gerekir.

İslamda temel amaç ahirete hazırlanmaktır. Yani dünyada rahat yaşamak, eğlenmek, nefsi arzular peşinde koşmak Müslümanın işi değildir. Yanlış anlaşılmasın tabi eğlenir ama asıl işi bu değildir. Müslüman bu harika evreni ona veren rabbine şükredip ona ulaşmak için dünyadaki sınavını geçmeye çalışır. O yüzden kadın da bunun bilincinde olduğu için renk renk mini etekler giyip, hergün alışverişlerde gezmek zaten kendisi istemez.

Ama dediğim gibi siz dünyalık yaşamınızı rahat geçirmek istediğiniz için ahirete inancınız olmadığı için her şeyi dünyada yapmak istiyorsunuz. Sorumluluğa gelemiyorsunuz. Ama merak etmeyin İslam şuurunda olan, dünyanın fani olduğunu bilen kadınlar işin farkındadır ve sizden kat kat daha huzurlu bir yaşam sürmektedir. İslam'a uyan erkeklerde gayet güzel bir şekilde kadına hakkını vermektedir...

İnançla suç oranı tablosu doğru evet maalesef bu ahir zamanda durum aynen öyle. Ama gerçekten İslam yolunda hareket eden bir insan Allah'a olan korkusu ve sevgisinden dolayı kimsenin iğnesini bile çalmaz. Bu yazılan ülkelerde tıpkı Türkiye gibi dinin isminin geçtiği ama dinin yaşama geçirilemediği ülkelerdir. Yoksa insanlar dini şuur ile yetiştirilse kimse suç işlemez. Çünkü bu dine aykırıdır. Eğer dini bir ülkede suç işleniyorsa demek ki o ülkede din var ama egemen değil...
 

Ümit Zafer Bağcı

Üye
Yeni Üye
Katılım
19 Kas 2012
Mesajlar
233
Tepkime puanı
0
Puanları
16
[video=youtube;r5wvAB3BRuM]http://www.youtube.com/watch?v=r5wvAB3BRuM[/video]

Zamanınız varsa şunu da izlemenizi öneririm...
 

Ümit Zafer Bağcı

Üye
Yeni Üye
Katılım
19 Kas 2012
Mesajlar
233
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Ümit, benim dediğimi ele alırsak ilk madde maalesef tanrı olmuyor. Salt maddeden salt foruma yani tanrıya ( burada tanrıdan kasıt bilinç,akıl (nous)'tur ) bir ilerleme söz konusu. İlk maddenin ne olduğu konusunda binlerce rivayet vardır. Konu doğanın var olup olmaması değil içinde bulunduğumuz evrenin geçmişi ise baştan beri bir evren olduğunu savunabilirim lakin bizim kendi dünyamıza gelirsek nasıl oluştuğu çoğu bilimsel kaynaklarda hatta ortaokul derslerinde dahi verilmektedir.

Batlamyus, ben sanırım biraz dolaylı konuşuyorum. Ben de sana demek istedim ki senin savunduğun düşünceye göre ilk madde bilinçli bir şey olmalı. Yoksa nasıl yokluktan kendini var edecek. İşte ben de diyorum ki demek ki bilinçli, yaratma özelliği olan bir güç, bir kuvvet vardı ki ilk maddeyi de yarattı. Yani kainat oluşmadan önce ne vardı? Hiçbir şey değil mi? Tabir caizse yokluk dahi yoktu. Nasıl oldu da bir anda yaşam başladı. Demek ki öyle bir güç vardı ki onun için zaman ve mekan önemli değil. Yokluk ona etki etmiyor. Ve bilinçli bir varlık ki yarattığı evren süper ötesi bir zekayı temsil ediyor. Zaten biz söylüyoruz bu yaratıcı Allah'tır. Bu bizim İslam inancında yaratıcının ismi. Farklı dinler farklı isimler verebilir. Veya Dawkings uzaylı diye bilir ama bir güç, bir yaratıcı olmalı. Yani eskiden yokluktu da şimdi evren var oldu diye yokluk kapandı mı? Hayır evren yaratılmadan önce de yokluk değildi. O bahsettiğimiz yaratıcı yine vardı ve şimdi de yalnızca o yine var. Bizler kendi başımıza ayrı bir güç değiliz. Onun isimlerinin tecellisiyle var olabiliyoruz. Yani ondan bağımsız değiliz. Yine sadece o var....
 

Ümit Zafer Bağcı

Üye
Yeni Üye
Katılım
19 Kas 2012
Mesajlar
233
Tepkime puanı
0
Puanları
16
EĞER ZAMANINIZ YOKSA SADECE BUNA DA GÖZ ATABİLİRSİNİZ...



[video=youtube;oEdEDo9GyU0]http://www.youtube.com/watch?v=oEdEDo9GyU0[/video]
 

flzf

Filozof
Yeni Üye
Katılım
12 Mar 2009
Mesajlar
850
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Yaş
37
İnsan'ın din dogmasından sıyrılması bile yeterince ufku genişleten bir durum zaten, insan ancak din sınırlarından çıktığında zihni özgürleşip Tanrı var mı? Yok mu ? sorularını sorabiliyor.

siz de deistimsi birisiniz sanırım, anladığım kadarıyla. :)

Tam üstüne bastınız ayağınızı çekiniz :) Yaradancılık fikri birçok açıdan makul ve olanaklı gözükmesine karşın bunca sorun problem gözyaşı neden diye sormadan edemiyorum panteist yaklaşımlarda bir o kadar anlamsız geliyor örneğin insan neden kendini kıyma yapsın yesinki diyecek kadar olmasada mantık buralara kadar sorguluyor.
Gördüğüm bildiğim algıladığımın yanı sıra hissettiğim birşeyler bana sanırım tanrı yada onun gibi birşey var ve iyi birşey dedirtiyor. Belki de sandığımızın aksine güçleri sınırlı bir tanrı var çünkü o enazından zulme dur diyebilme gücü olmadığından dur diyemediği için dolaylı yollardan kötülüğün kaynağı olmaktan çıkıyor. Tabi güçleri sınırlı tanrı fikride kulağa ilginç fakat makul olmayan birşey gibi geliyor.
 

flzf

Filozof
Yeni Üye
Katılım
12 Mar 2009
Mesajlar
850
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Yaş
37
Bana göre ilk madde doğada zaten bulunuyordu, maddeden forma geçmesi için bir hareketi başlatan (proton kinon) lazımdı, yani gerekli koşullar meydana geldikten sonra form şeklini almıştır.

Ortada bir doğa varmışsa zaten dolaylı olarak madde zaten varmışta ondan önce ne vardı :)
 

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
Bu ve benzeri sorulara cevap verebilmek için; zamandan ebedi olanı, ebedi olandan zamanı doğurtmaya çalışmak gerekiyor...mutlak olan ile göreceli olanı birbirine karıştırmak gerekiyor... öyleyse fiyasko kaçınılmaz duruyor :)
 

geceinci

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
11 Ağu 2013
Mesajlar
25
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Tam üstüne bastınız ayağınızı çekiniz :) Yaradancılık fikri birçok açıdan makul ve olanaklı gözükmesine karşın bunca sorun problem gözyaşı neden diye sormadan edemiyorum panteist yaklaşımlarda bir o kadar anlamsız geliyor örneğin insan neden kendini kıyma yapsın yesinki diyecek kadar olmasada mantık buralara kadar sorguluyor.
Gördüğüm bildiğim algıladığımın yanı sıra hissettiğim birşeyler bana sanırım tanrı yada onun gibi birşey var ve iyi birşey dedirtiyor. Belki de sandığımızın aksine güçleri sınırlı bir tanrı var çünkü o enazından zulme dur diyebilme gücü olmadığından dur diyemediği için dolaylı yollardan kötülüğün kaynağı olmaktan çıkıyor. Tabi güçleri sınırlı tanrı fikride kulağa ilginç fakat makul olmayan birşey gibi geliyor.

Ben de çok düşündüm, hatırlıyorum tanrı'nın var olmasını gerçek olmasını beni umursayan sonsuz güç sahibi birinin olmasını herşeyi bu kadar düşünmeme gerek kalmamasını herşeyin onun eseri olduğunu bilmeyi falan ben de çok istedim, inanın bunlar çok içgüdüsel duygular, insanın evrimine işlemiş bir durum. İnsan ırkı geçmişten bu yana tarih boyunca Ay'a yıldızlara Güneş'e ateşe vs kendinden güçlü gördüğü birçok şeye tapındı tabiri caizse doğayla sınandı ve kendine koruyucu seçti sığınak seçti, bu insanın evrimine işlemiş bir durum daima öyle hissedeceksin, Tanrı varmış gibi, çünkü bu Dünya ya Evren e bakıp güzellikler görüyorsun eğer sen bu Dünya'daki kötülükleride görebiliyorsan inan bana şanslısın, şanslısın ki, sorguluyorsun. Güzelliklere sebep aradığın kadar kötülüklere de suçlu arıyorsun işte bu yüzden de Tanrı'ya ihtiyacın var bu yüzden de onu hissetmeye ihtiyacın varki yükün hafiflesin. Yoksa bu dünyadaki kötülüklerde payda sahibi olduğun gerçeği can yakıcı olacak. Afrikadaki açlıktan ölen çocuklardan sen de biraz sorumlu olacaksın.
"tanrılar kötülükleri yeryüzünden kaldırabilir mi veya kaldıracak mı veya istese de kaldırabilir mi; yoksa bunu yapamaz mı, yoksa yapmayacak mı, veya nihayette tanrılar hem yapabilir ve hem de yapmak istiyorlar mı?.. eğer tanrılar yeryüzünden kötülükleri kaldırmak istiyorlar da kaldıramıyorlarsa o zaman onlar her şeye gücü yeten değillerdir. eğer yapabilirler de, yapmak istemiyorlarsa o zaman onlar iyiliksever değillerdir. eğer onların kötülüğü kaldırmaya ne güçleri ne de istekleri varsa o zaman onlar ne her şeye gücü yeten, ne de iyilikseverlerdir. ve son olarak eğer tanrı'lar kötülüğü kaldırma gücüne sahipseler ve kaldırmayı istiyorlarsa o zaman kötülük nasıl ortaya çıkmıştır?" -

bunu da düşünmelisin ve pek çok şeyi,

Tanrı algısını yitirmek adeta insanın doğasına ters, zorlayıcı bir durum, insanın aklına hep şöyle bir soru geliyor;
- Bu kadar insan aptalda bir ben mi akıllıyım yahu ?

bu soruyu sormak cesaret gerektirir, ama bu soruya cevap bulmakta cesaret gerektirir, bundan yıllar önce rönesans döneminde insanlar klise tarafından yönetiliyor ve Dünya'nın düz olduğu savunuluyordu, çünkü incildeki veriler buna işaret ediyordu, ve kilise aksini iddia edenleri afaroz edip yargılıyordu. Demekki herkesin yanlışta diretmesi yanlışı doğru yapmaz.
 

sakal

Kahin
Yeni Üye
Katılım
8 Nis 2012
Mesajlar
2,000
Tepkime puanı
1
Puanları
38
nede çok şey düşünür olmuşuz,daha kendi yaratılışımızın farkında olmadan..

tanrının her şeye gücü yettiği ve her kötü olaya anında müdahale ettiğini düşünelim;

canlıların birbirini katletmesi kötü bir şey,o zaman vahşi doğada hiç bir hayvanın (buna canlıların en vahşisi insanı da katıyorum) birbirini yemesine müsaade etmezdi..hayvanlar açlıktan ölürdü..

bitkiler canlı organizmalar değil mi?onların tanrısı yok mu?tanrı yine her şeye gücü yeten olarak eyyy koyunlar durun yediğiniz otlar canlıdır onları yiyemezsiniz mi diyecek,ne kadar saçma....

neden tanrıyı hep insan ırkının tanrısı olarak görürsünüz ki,develere aşırı yük yüklenmemesi emrini veren yine bir dinin peygamberi değil miydi.?

akarsudan abdest alırken bile suyu israf etmeyin diyerek doğa kaynaklarının boş yere sarf edilmemesini isteyen yine aynı peygamber değil miydi?

tanrı iyilik sever biri olarak her canlının hakkını arayacak olsa dünyada canlı türü olmaması lazım.........

insanlarda hayvanlarda bitkilerde hayatta kalabilmek için beslenmek zorundadır...bu bir yaşam döngüsüdür,siz buna doğa kanunları diyorsunuz biz de tanrı...

Allah'ın sopası olsa önce insanı döverdi,çünkü hiç bir hayvan yada bitki zevki için beslenmiyor yada birbirini yemiyor...eşrefi mahlukat denen bizim gibi sefil yaratıklar dünyayı böyle yaşanmaz hale getirdi ve kötülükleri yaydı...Allah değil...sözde akıllı bir türüz ya.!!! hadi aklınızı görelim de dünyada yaşanan bunca açlığı zulmü katliamı durdurun...

her ağzımız açıldığında Afrika'da ki açlardan bahsederiz, biz Afrika'daki aç çocuklar için ne yaptık klavye başında kalemşörlük yaparak.......

geçiniz efendim,çok basit olacak ama imtihan diyoruz biz buna...

dünyada yaşanan her şeyden haberimiz oluyorsa bence her şeyden sorumluyuz..kanada daki fok katliamı da adeviye meydanındaki insan katliamıda bana göre aynı...dünyada ki bütün zulümler insan elinden çıkıyor tanrı ne yapsın.?adam olun diye yaratmış biz hayvanlaşıyorsak bu tanrının suçu mu?
 

flzf

Filozof
Yeni Üye
Katılım
12 Mar 2009
Mesajlar
850
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Yaş
37
Ben de çok düşündüm, hatırlıyorum tanrı'nın var olmasını gerçek olmasını beni umursayan sonsuz güç sahibi birinin olmasını herşeyi bu kadar düşünmeme gerek kalmamasını herşeyin onun eseri olduğunu bilmeyi falan ben de çok istedim, inanın bunlar çok içgüdüsel duygular, insanın evrimine işlemiş bir durum. İnsan ırkı geçmişten bu yana tarih boyunca Ay'a yıldızlara Güneş'e ateşe vs kendinden güçlü gördüğü birçok şeye tapındı tabiri caizse doğayla sınandı ve kendine koruyucu seçti sığınak seçti, bu insanın evrimine işlemiş bir durum daima öyle hissedeceksin, Tanrı varmış gibi, çünkü bu Dünya ya Evren e bakıp güzellikler görüyorsun eğer sen bu Dünya'daki kötülükleride görebiliyorsan inan bana şanslısın, şanslısın ki, sorguluyorsun. Güzelliklere sebep aradığın kadar kötülüklere de suçlu arıyorsun işte bu yüzden de Tanrı'ya ihtiyacın var bu yüzden de onu hissetmeye ihtiyacın varki yükün hafiflesin. Yoksa bu dünyadaki kötülüklerde payda sahibi olduğun gerçeği can yakıcı olacak. Afrikadaki açlıktan ölen çocuklardan sen de biraz sorumlu olacaksın.
"tanrılar kötülükleri yeryüzünden kaldırabilir mi veya kaldıracak mı veya istese de kaldırabilir mi; yoksa bunu yapamaz mı, yoksa yapmayacak mı, veya nihayette tanrılar hem yapabilir ve hem de yapmak istiyorlar mı?.. eğer tanrılar yeryüzünden kötülükleri kaldırmak istiyorlar da kaldıramıyorlarsa o zaman onlar her şeye gücü yeten değillerdir. eğer yapabilirler de, yapmak istemiyorlarsa o zaman onlar iyiliksever değillerdir. eğer onların kötülüğü kaldırmaya ne güçleri ne de istekleri varsa o zaman onlar ne her şeye gücü yeten, ne de iyilikseverlerdir. ve son olarak eğer tanrı'lar kötülüğü kaldırma gücüne sahipseler ve kaldırmayı istiyorlarsa o zaman kötülük nasıl ortaya çıkmıştır?" -

bunu da düşünmelisin ve pek çok şeyi,

Tanrı algısını yitirmek adeta insanın doğasına ters, zorlayıcı bir durum, insanın aklına hep şöyle bir soru geliyor;
- Bu kadar insan aptalda bir ben mi akıllıyım yahu ?

bu soruyu sormak cesaret gerektirir, ama bu soruya cevap bulmakta cesaret gerektirir, bundan yıllar önce rönesans döneminde insanlar klise tarafından yönetiliyor ve Dünya'nın düz olduğu savunuluyordu, çünkü incildeki veriler buna işaret ediyordu, ve kilise aksini iddia edenleri afaroz edip yargılıyordu. Demekki herkesin yanlışta diretmesi yanlışı doğru yapmaz.

Tüm bu söylediklerini belki yüzlerce kere tekrar tekrar düşünmüşümdür.Hemde bir yerlerde bu konu hakkında herhangi birşeyler okumadan önce bile. Kötülüğe veya iyiliğe bile net bir tanım getirememekle birlikte onların ne olduğunu algılayabiliyorum sadece. Doğru olan kesin birşey varsa söylediğiniz gibi tarafsız düşünebilmek bardağın dolu boş taraflarını alttan üstten yandan sağdan soldan her taraftan inceleyebilmek doğru düşünmek kişinin kendini şanslı hissetmesini gerektirebilecek bir durumdur. Yada bir lanet :). Bu yüzden Tanrının var olup olmadığı konusunda şüpheciyim ikinci aşamada ise tanrı varsa nasıl birşey sorusu akla geliyor iyimi kötü mü Kime göre neye göre teist inançların tanrı modellerine göre tek başına yapayalnız varlığının hiçbir anlamı olmayan kendine oyuncak arayan bir tanrı ile karşı karşıyayız. Mitolojiden bahsedersek bir tür tanrılar hiyararşisi var onlar ayrı bir dünya bizler ayrı bir dünya aslında her iki tarafda birbirleri ile karşılaştırıldığında uzaylı dünyalı hikayesine dönüyor olay.Sanki dünya uzaydan ayrı bir gezegenmiş gibi bu tanımıda hiç anlamamışımdır.

Ama bana asıl tanrının varlığına olanak tanıtan şeyler bana göre iyilik olarak gördüğüm hareketlerim dolayısıyla tesadüf sınırlarını aşan olaylar ile ödüllendirilmem yada bana göre kötülük olarak gördüğüm olaylarım ile tesadüfleri zorlayan şekilde cezalandırılmam gibi.Belki aklımının bana bir oyunu yanlızlığımın içgüdüsel dışa vurumudur. Bu olayların kahramanı sadece ben değil bazen bir başkasıda olabiliyor. Ama şuda bir gerçek Tanrının varlığına gerçekten akılcı bir delil şuan için göremiyorum. Algılayamadığım yani şu anki mantık kurallarının geçersiz olduğu bir durumda tanrı varsa bunu hissetmekten başka çare yok gibide gözüküyor.
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç
Üst