Hür irade

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Genel Tartışma Alanı kategorisinde efefel tarafından oluşturulan Hür irade başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 18,606 kez görüntülenmiş, 137 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Genel Tartışma Alanı
Konu Başlığı Hür irade
Konbuyu başlatan efefel
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan perkon

for me

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
14 Ocak 2012
Mesajlar
43
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
Daha doğrusu hür irade kavramını bütünüyle reddediyorum

reddediyorsun:D hemde bütünüyle:D hangi hürlükle ve irade ile yapıyorsun bunu?:D

Savımı olasılıklara ve olasılıklar dahilinde gerçekleşen evrime dayandırıyorum.
elinde hiçbir ön bilgi yok, dı dının dıdıdsı ile sav (tez)ürettin hemi? hezeyansın arkadaşım :D
 

paslıçivi

Üye
Yeni Üye
Katılım
13 Şub 2012
Mesajlar
153
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
57
alıntı ,copy ve uyarlama dolu görüşleriniz.

sevgili for me,

bu dünyada bir insan evladı yoktur ki, bir düşünceyi dile getiriken kendinden önceki ataları olan insanoğlundan esinlenmesin, her zaman dediğim gibi insan denilen canlının insan olması bir insandan doğması değil, insan olan canlıların içinde yetişmesindendir.. bugün hepimizde varolan insanoğlu zihniyeti dediğimiz şey binlerce yıllık insanoğlu zihninin bir birikimidir.. her insan yavrusu dünyaya geldiğinde kendinden önceki insanların zihniyetiyle tanışmak zorundadır.. insan zihniyetiyle tanışmayan bir insan yavrusu da bir insan gibi düşünemez ve davranamaz zaten.. tarihte çok sınırlı sayıda yaşanmış insandan uzak yetişmiş bir kaç vaka var.. köpeklerin, maymunların ve kurtların elinde yetişmiş insan yavruları.. bu çocuklar bulunduğunda bugün medeni dediğimiz insan gibi düşünemiyor ve davranamıyorlardı.. köpeklerin elinde büyümüş çocuk köpek gibi, maymunların elinde yetişmiş çocuk maymun gibi, kurtların elinde yetişmiş çocuk da aynı bir kurt gibi düşünüp aynı onlar gibi vahşice tutum ve davranışlar sergiliyordu..

bunları niçin anlatıyorum? bu dünyada herkes düşüncelerini/felsefesini dile getirirken kendinden önce yaşamış olan insanların birikimlerinden oluşan bir yapılanmada dile getirmek zorundadır.. bunun aksi mümkün değildir zaten.. bugün tanrının elçisi/oğlu/kendisi olduğu iddia eden insanların öğretilerini incelersen bile bunu göreceksindir.. yani hepimiz kendi türümüz atalarının zihniyet yapılandırmasını kullanmak zorundayız..

hepimiz dünyaya tabula rasa(boş levha) olarak geliriz, köpeklerin içinde büyürsek köpek, maymunların içinde büyürsek maymun, müslümanların içinde dünya gelirsek müslüman, budistlerin içinde dünya gelirsek budist, yahudilerin içinde dünyaya gelirsek musevi, alevilerin içinde dünaya gelirsek alevi, avustralyadaki yerli kabile aborjinlerin içinde dünyaya gelirsek aborjin, protestanların içinde dünyaya gelirsek protestan, vs gibi bir zihin/düşünce yapısını taşımak ve düşünce, tutum ve davranışlarımız buna benzemek zorundadır..

yani insanoğlunda/hayvanda zihin/zihniyet dediğimiz şey kendiliğinden oluşmaz, birlikte yaşadığı ve büyüdüğü ortamdaki/sürüdeki diğer canlılar tarafından oluşturulup nesilden nesile aktarılarak gidilir..

evet ben de bir insanoğlu yavrusu olarak bir insan topluluğunda dünyaya geldim, bana da atalarım tarafından bir zihin aktarıldı/giydirildi.. Ama süreç içerisinde benim iradem ve isteğim dışında bu zihniyet durduk yerde değişime ve dönüşüme uğruyordu.. bunu bir türlü anlayamıyordum, neler oluyordu? sonradan rastgele okuduğum bir kitapta meditasyonda bahsediyordu ve bu kitap bahsettiğin yazar/filozof Osho'ya aitti. kitapta meditasyonun ne olduğu, tekniklerinin nasıl olduğu konusunda bilgiler veriyordu.. bahsettiği bir teknik benim çocukken oynadığım bir oyunla birebir çakışıyor, örtüşüyordu.. ve meditasyonun insan egosunu/zihnini temizlediğinden, bilinci yükseltip kişiyi dönüşüme uğrattığından bahsediyordu..

yıllarca içimde yaşadığım ve nedenini bir türlü analayamadığım kendi bilinç değişikliklerime mantıklı bir açıklama ile karşılaşmıştım.. islami bir ailede ve toplumda dünyaya geldiğim halde durduk yerde ateist, deist, vs gibi değişimler yaşamıştım ve bunun nedenini açıklayacak bir şeyler bulmuştum.. ve Osho'nun bu konudaki bir kaç kitabını daha ayrıntılı okuyup bu meditasyon denen şeyi iyice öğrendim ve uygulamaya başladım.. yaklaşık 6-7 yıldır bu işi yapıyorum ve kendimdeki değişim ve dönüşümleri ben bile kabullenmekte zorlanıyorum bazen.. tüm bunları daha önce yazdığım başka bir sitede ayrıntılı olarak dile getirmiştim zaten, bize küsüp giden sevgili evrensel-insan dostum bilir bunları :)

hepimiz dediğim gibi bizden önce yaşamış insanların düşüncelerini/felsefelerini öğrenmek için bir çok kitap okuruz, insanları dinleriz ve sonunda ben diyebileceğimiz bir kişilik ve felsefe ortaya çıkar.. tüm dünya insanlarındaki benlik dediğimiz şey bu şekilde yapılanır ve şekillenir..

şimdi tüm bunlardan sonra bu başlıkta bahsettiğim "teizm ve nonteizm bilinçaçıklığı tıbbi bir hastalıktır" tezime kısaca değinmek istiyorum..

dünya sağlık örgütü (WHO) sağlığı şöyle tanımlar..

sadece hastalık ve hastalığın olmaması değil; fiziksel, ruhsal ve sosyal yönden de tam bir iyilik halidir.

fiziksel ve ruhsal açıyı bir yana bırakıp işin sosyal yönünü almak ve senin benim Osho'ya benzer düşünce ve tarzıma yaklaşımıı dile getiriyorum..

alıntı ,copy ve uyarlama dolu görüşleriniz. inançsal yaklaşım sergilemiyorsunuz öyle mi? şu linke bakın bakalım.

Osho Türkiye: Egosunu bırakmak isteyen kişi Egonun kendisidir

Şahsınıza ve yaşınıza saygısızlık olarak anlaşılmamasını umuyorum.

görüşlerinizin bu ve benzerleri ile benzer olması bir yere kadar normal olabilir belki ancak bunlar yeni değil. adamlar bu işlerin ticaretini yapıyor sözde insanların ruhlarındaki boşluğu dolduruyorlar ama ceplerinide ihmal etmiyorlar

şimdi ben bir müslümanla konuşup tartışırken pekala yukarıda ifadenin aynısını kullanabilirdim.. sadece Osho yerine Muhammed ismini kullanrak..

bak deneyelim ve nasıl insanlararsı ilişkiyi bozduğunu(sosyal sağlık, iyilik hali) görelim..

alıntı ,copy ve uyarlama dolu görüşleriniz. inançsal yaklaşım sergilemiyorsunuz öyle mi? şu linke bakın bakalım.

Osho Türkiye: Egosunu bırakmak isteyen kişi Egonun kendisidir

Şahsınıza ve yaşınıza saygısızlık olarak anlaşılmamasını umuyorum.

görüşlerinizin bu ve benzerleri ile benzer olması bir yere kadar normal olabilir belki ancak bunlar yeni değil. adamlar bu işlerin ticaretini yapıyor sözde insanların ruhlarındaki boşluğu dolduruyorlar ama ceplerinide ihmal etmiyorlar

şimdi "inançsal yaklaşım"a nasıl baktığımı, ne olduğu ve ne önemi olduğundan biraz bahsetmek istiyorum..

bu gizemli varoluşta bildiklerimiz ve bilmediklerimiz var.. bilmediklerimizi "bilmiyoruz" demiyoruz "inançlarımızla" dolduruyoruz ve bilincimize yansıayn varoluşu bildiğimizi zannediyoruz.. ama dünyadaki zaman ve coğrafyada bu bilinmeyenler o kadar farklı içerik/inançlarla dolduruluyor ki, saymakla bitmez.. bunların en popüler olanları din dediğimiz kavramlar.. insanlık tarihi binlerce farklı inançla doludur ve halen günümüzde de bir çok farklı inanç çeşidi vardır..

ben de bir insanoğlu olarak bu bilinmeyenleri bilmediğimi dile getiriyor ve bilinmeyenler hakkında bir görüş bir fikir dile getirirken bunları sınıflandırıyorum..

bildiklerime "bilgi" diyorum ve bu bilgi dediklerimin en büyük vazgeçilmez özelliği evrensel onayının olması, yani tüm dünya insanlığının tartışmasız hemfikir olması

örnek; denizlerin suyu tuzludur, havaya atılan cisim yere düşer, güneş dünyamızı aydınlatır ve ısıtır, kuşlar uçabilen canlılardır vs..

bilmediklerime "non-bilgi" diyor ve bunları gerçekliğine yakınlığına göre tez, hipotez ve teori olarak sınıflandırıyorum..

o yüzden evrensel bir onayı olmayan bir data/konu hakkında konuşurken, dile getirirken bunlar kişisel tezimdir diyorum.. şayet bahsettiğim konu gözlem veriyorsa da hipotez diyorum..

peki böyle yapmamın bana ve karşımdaki insana ne faydası var, önemi nedir?

ne kendime ne de karşımdaki insana zarar vermeyip, bu dünyadaki her türlü ideolojiyi sahiplenmiş insanla hiç bir bölücülüğe, ayrımcılığa, düşmanlığa düşmeden "insanca" yaşayabiliyorum..

neyse bu konular bu başlığın konusu değil :)

ama hür irade konusunu şu açıdan konuşmak isterim..

insanoğlunun yaşama verdiği anlam ve içeriği(idealizm ve materyalizm) seçme konusunda hür değildir gibi bir tez atabilirim ortaya :)
 

paslıçivi

Üye
Yeni Üye
Katılım
13 Şub 2012
Mesajlar
153
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
57
alıntı ,copy ve uyarlama dolu görüşleriniz. inançsal yaklaşım sergilemiyorsunuz öyle mi? şu linke bakın bakalım.

muhammed arabistan; kuranı kerim

Şahsınıza ve yaşınıza saygısızlık olarak anlaşılmamasını umuyorum.

görüşlerinizin bu ve benzerleri ile benzer olması bir yere kadar normal olabilir belki ancak bunlar yeni değil. adamlar bu işlerin ticaretini yapıyor sözde insanların ruhlarındaki boşluğu dolduruyorlar ama ceplerinide ihmal etmiyorlar

yukarıda alıntı şeklinde olacaktı, düzeltme yapmayı unutmuşum..
 

Şeytanın Oğlu

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
4 Şub 2012
Mesajlar
44
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
34
reddediyorsun:D hemde bütünüyle:D hangi hürlükle ve irade ile yapıyorsun bunu?:D

elinde hiçbir ön bilgi yok, dı dının dıdıdsı ile sav (tez)ürettin hemi? hezeyansın arkadaşım :D

Görüyorum ki yazışmaların tamamını incelememişsiniz.Kararlarımın ardındaki doğal süreç,beni karar aşamasına getiriyor ve eylem sürecinde de aynı doğal süreç devam ediyor.Hiçbir canlı doğal sürecin işleyişine etki edemez.Neticede her canlı doğal sürecin bir ürünüdür.Bir şeyleri reddetmem için hür iradeye ihtiyacım yok.Ayrıca ön bilgiden kastınız nedir?Ben doğa kurallarının değişmezliğine ve her zaman mutlak bir sonuca işaret ettiğine dayanıyorum.Bu fikrimin bazı noktalarında tutarsızlıklar olabileceğini gördüm.Ancak hala bir hür iradeye inanmak için yeterli sebebim yok.Her türlü varlığın doğal sürecin gereklerini yerine getiren dişli çarklarından ibaret olması fikri,benim için hür irade savından daha tutarlı.
 

for me

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
14 Ocak 2012
Mesajlar
43
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
varoluşa "anlam ve içerik verme tabanlı" bilinçaçıklığında yaşayan insanoğlunun

"inançsal bir yaklaşım" sergilemem.

diyen siz. tez hazırlıyorum diyen siz. görüşlerinizin pozivitizm + Oslo alıntısından ibaret olduğunu söyleyince bunu benim İslam inancımla mı karşılaştırıyorsunuz? benim dinim bu coğrafyada oldukça bilinir herkese açık,net, kapalısı örtülüsü yok !!! bunu birde bölücülüğe,ayrımcılığa hayır nidaları ile insanlık vurgusu ile yapıyorsunuz he !!!
bu mu sizin anlayışınız??

İnançsal yaklaşımım yok dediniz oslo çıktı !

anlaşıldı merkez:D

bu ikisi sizin zihniyetinizi belli ediyor bana, yolunuz insanı hayvanlaştırma ve değerlerini aşağılama yolu.

iyi yolculuklar:D
 

for me

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
14 Ocak 2012
Mesajlar
43
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
Görüyorum ki yazışmaların tamamını incelememişsiniz.Kararlarımın ardındaki doğal süreç,beni karar aşamasına getiriyor ve eylem sürecinde de aynı doğal süreç devam ediyor.Hiçbir canlı doğal sürecin işleyişine etki edemez.Neticede her canlı doğal sürecin bir ürünüdür.Bir şeyleri reddetmem için hür iradeye ihtiyacım yok.Ayrıca ön bilgiden kastınız nedir?Ben doğa kurallarının değişmezliğine ve her zaman mutlak bir sonuca işaret ettiğine dayanıyorum.Bu fikrimin bazı noktalarında tutarsızlıklar olabileceğini gördüm.Ancak hala bir hür iradeye inanmak için yeterli sebebim yok.Her türlü varlığın doğal sürecin gereklerini yerine getiren dişli çarklarından ibaret olması fikri,benim için hür irade savından daha tutarlı.

İnsanı doğallığa taşıyamazsın arkadaşım. laf ola beri gele tüm sözde savların.
 

Şeytanın Oğlu

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
4 Şub 2012
Mesajlar
44
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
34
İnsanı doğallığa taşıyamazsın arkadaşım. laf ola beri gele tüm sözde savların.

İnsanlığın doğallığa taşınamayacağı fikri avuntudan başka bir şey değil.Zaten taşımanız da gerekmiyor ya.İnsanlar özünde doğaldır,insan vücudu da diğer canlılar gibi doğal bir işleyişe sahiptir.İnsanların doğal olmadığını söylemek hezeyandan öte aymazlıktır.Hala evrim adına bilmeniz gerekenler var kanımca.
 

for me

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
14 Ocak 2012
Mesajlar
43
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
İnsanlığın doğallığa taşınamayacağı fikri avuntudan başka bir şey değil.Zaten taşımanız da gerekmiyor ya.İnsanlar özünde doğaldır,insan vücudu da diğer canlılar gibi doğal bir işleyişe sahiptir.İnsanların doğal olmadığını söylemek hezeyandan öte aymazlıktır.Hala evrim adına bilmeniz gerekenler var kanımca.

:D İnsanın hücre yapısından mı konuşuyoruz arkadaşım burda? o kadar doğalsan neden PC başındasın:D şu dünyaya bir bak bakalım insanın inşa ettiği şeylerin hangisi doğal?? hangi eylemleri doğal?
 

Şeytanın Oğlu

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
4 Şub 2012
Mesajlar
44
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
34
:D İnsanın hücre yapısından mı konuşuyoruz arkadaşım burda? o kadar doğalsan neden PC başındasın:D şu dünyaya bir bak bakalım insanın inşa ettiği şeylerin hangisi doğal?? hangi eylemleri doğal?

İnsanların doğallığa taşınamayacağını öne süren sizsiniz.Bende size aksini izah ediyorum.Sizin için doğal kavramı neyi temsil ediyor bilmiyorum ancak eğer insanın doğal işleyişe taşınamayacağını öne sürüyorsanız hücrelerin yapısından konuşmamız daha yerinde olurdu.Ayrıca sormuşsunuz,cevaplayayım : bilgisayarım,ben,insan üretimi bloklar ve evreni kapsayan her şey doğaldır.Neticede her şey,doğa kurallarına tabi bir işleyişle meydana geliyor.
 

for me

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
14 Ocak 2012
Mesajlar
43
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
İnsanların doğallığa taşınamayacağını öne süren sizsiniz.Bende size aksini izah ediyorum.Sizin için doğal kavramı neyi temsil ediyor bilmiyorum ancak eğer insanın doğal işleyişe taşınamayacağını öne sürüyorsanız hücrelerin yapısından konuşmamız daha yerinde olurdu.Ayrıca sormuşsunuz,cevaplayayım : bilgisayarım,ben,insan üretimi bloklar ve evreni kapsayan her şey doğaldır.Neticede her şey,doğa kurallarına tabi bir işleyişle meydana geliyor.

doğada varolan maddeleri doğa kanunlarına göre işleyerek, yaptığın herşey elbette doğal olacaktır.bu mantıkla doğal olamasa zaten varolamaz.gene bu mantıkla atom bombası da doğaldır demeye getirmişsin. tamam doğaldır diyelim şunları soralım.
Sizce doğanının kendisi içinde olup biten herşeyi denetleyen,düzenleyen vb bir evrensel mantığı var mı, olabilir mi?
İnsan türü nereden bakarsak bakalım dünyada egemen tür gözüküyor. ve insanın kendi aklına,mantığına göre yaşadığıda aşikar. sizin savınız diyor ki insan iradesi,aklı mantığı doğasal nedenlere bağlı. peki o zaman; doğa kendisine en zararlı görünen bu türü neden böyle yönlendiriyor. doğa kendi kendine zarar mı veriyor? ya da gerçekleşen bu durum sizce nedir? bu duruma nasıl bakıyorsunuz, diye sormak istiyorum.
 

paslıçivi

Üye
Yeni Üye
Katılım
13 Şub 2012
Mesajlar
153
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
57
görüşlerinizin pozivitizm + Oslo alıntısından ibaret olduğunu söyleyince bunu benim İslam inancımla mı karşılaştırıyorsunuz?

hayır sevgili for me,
sizin islam inancınızla benim felsefemi karşılaştırmıyorum..
sadece hayata/varoluşa binlerce yıldır bu bilinçaçıklığında bakmak zorunda kalan insanoğlunun nasıl bir sosyal hastalık içinde olduğunu göstermeye çalışıyorum size.
şayet siz bir insanın değerlerini yargılayıp ötekileştirirseniz karşıdaki insanın da buna hakkı olduğunu ve bu yüzden insanoğlunun binlerce yıldır barış kardeşlik yerine düşmanca bir yaşam sürdüğünü göstermeye çalışıyorum.
yukarıdaki örnekte muhammed-islam yerine isa-hristiyanlık , ali-alevilik, budha-budizm, brahma-hinduizm, musa-musevilik, ateizm, deizm, panteizm, agnostisizm, milliyetçilik vs, gibi örnekleri koysaydım ve bu sitede bu insanlardan olsaydı onlar da aynı sizin gösterdiğiniz tepkiyi gösterecek ve ortalık karışacaktı..
işte insanoğlunun "insandan öte" tutunmak zorunda olduğu bu kavramlar yüzünden biribiriyle binlerce yıldır nasıl dalaşmak zorunda kaldığını göstermeye açalışıyorum..

ben osho ve pozitivizmi savunmuyorum, insandan öne getirmiyorum, benim önceliğim ve savunduğum şey; insanoğlunun kendisi ve yaşamı..
insandan öte tutunduğum ve savunduğum hiç bir kavram yok, ne tanrı, ne ölümsonrası yaşamlar, ne din, ne milli/etnik kimlik, ne siyaset, ne göreceli ahlak vs..

benim dinim bu coğrafyada oldukça bilinir herkese açık,net, kapalısı örtülüsü yok !!!

dediğim gibi sizin dininizi tartışmaya açmıyorum. herhangi bir dini tartışmaya/yanlışlamaya açanlar aynı sizin gibi yine hayata anlam ve içerik tabanlı bilinçte yaşayan nonteist dediğimiz insanlardır, yani ateist, deist, panteist, agnostik vs..
çünkü siz bir inanır olarak nasıl size yüklenen zihinde/egoda yaşıyorsanız o bahsettiğim nonteist insanlr da aynı şekilde kendilerine yüklenen zihinde/egoda yaşıyorlar..
bir farkla;
siz zihnin pozitif/doğrulamaya çalışan tarafındasınız, onlar negatif/yanlışlamaya çalışan tarafında..

ben kişisel ulaştığım bilinçte; hayata verilen anlam ve içeriğin(herhangi bir ideolojik ya da materyalist felsefenin) birini özel olarak masaya yatırıp yanlışlamaya çalışmam.. sadece bu hayata verilen anlam ve içeriklerin farkları yüzünden insanoğlunun bölündüğünü ve binlerce yıldır biribiriyle nasıl "insani olmayan" bir ortamda yaşadıklarını göstermeye çalışırım.

yani bu bilinaçıklığnda yaşamak "zorunda kalan" insanoğlunun nasıl sosyal açıdan hastalık taşıdığını..

ve hastalık kavramı insanoğlu tarafından olumsuz algılandığı için de bunları dile getirirken seçeceğim kelimelerde nasıl zorlandığımı..

bu ikisi sizin zihniyetinizi belli ediyor bana, yolunuz insanı hayvanlaştırma ve değerlerini aşağılama yolu.

henüz kendimi tam olarak ifade edemediğimi düşünüyorum..
belki biraz zaman alacak, belki de hiç bir zaman ifade edemeyeceğim..

ama bir hedonist ve humanist olarak eleştirdiğiniz hayvanların yaşam şekline baktığımda;
şayet bana seçenek sunulsaydı insanoğlu olmak yerine hayvanoğlu olmayı tercih ederdim..

başından beri düşünce şeklimden/felsefemden rahatsız olduğunuzun farkındayım ve bu zaten beklediğim bir şey. yani olması gereken zaten bu..
benimle yazışmaktan rahatsız iseniz yazışmayı hemen kesebiliriz ya da yazılarımı okumama ve cevap vermeme iradesine sahipsiniz..
çünkü bu sizin yaşamınız sevgili for me..
 

for me

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
14 Ocak 2012
Mesajlar
43
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
insandan öte tutunduğum ve savunduğum hiç bir kavram yok

Tutunduğunuz bu kavramın köküne ininiz, siz havaya tutunmaya çalışıyorsunuz.Şöyle açıklayayım;

İnsan ve hayat, çatışma ve çelişkidir. sizin görünüşe bakıp söylediğiniz doğru değildir. kısaca aslında ben inancımı savunmuyorum. ben kendimi savunuyorum , aynı sizin gibi, ya da bir ateist gibi,agnostik gibi herkes gibi.
bana kendinizi savunmadığınızı söylerseniz size inanmam. İnsansın. herşeyden arındın diyelim peki ya kendinden???
benim rahatsızlığım söylenenlerden değil ,masallardandır:D
 

Şeytanın Oğlu

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
4 Şub 2012
Mesajlar
44
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
34
Sizce doğanının kendisi içinde olup biten herşeyi denetleyen,düzenleyen vb bir evrensel mantığı var mı, olabilir mi?

Doğa kuralları durum kritiği yapmaz.Doğa kurallarının sabit olduğunu düşünürsek, gerçekleşecek olan her şeyin evrenin başlangıcından itibaren tetiklenmiş olduğunu düşünebiliriz.Şu demek ki doğa kuralları sadece işler ve evrendeki her şeyde bu kurallara tabidir.Bu nedenle denetim mantığıyla çalışan bir doğaya ihtiyaç yoktur.Doğa,bir eylemi denetlemeye zaman harcamak zorunda değildir(!)Zira var olan her şey doğanın bir parçasıdır ve var olan her şey evrenin içinde bulunduğu sürece doğa kurallarına göre eylemleri vuku bulacaktır.

. peki o zaman; doğa kendisine en zararlı görünen bu türü neden böyle yönlendiriyor. doğa kendi kendine zarar mı veriyor? ya da gerçekleşen bu durum sizce nedir? bu duruma nasıl bakıyorsunuz, diye sormak istiyorum.

Doğa kin tutmaz.Doğaya zarar verdiğini farz ettiğiniz herhangi bir ırkın,doğaya zarar verdiği için yok olduğunu düşünemezsiniz.Nitekim doğaya zarar veren yine doğanın kendisidir.Çünkü meydana gelen herşey doğa kurallarının gereğidir.İnsanlar iradeleri doğrultusunda doğaya zarar vermiyor,doğa insanların çevreye zarar vermesini daha en başında tetiklemişti zaten.Ve bunu mazoşist olduğu için yapmadı,kurallar böyle gerektirdiği için yaptı.

Ayrıca sorunuza başka bir noktadan değinmek isterim.Sorduğunuz soru insan merkezli bir soru ve çokça yanlış anlaşılmaya meydan veriyor.Doğayı biyolojik bir canlıymış gibi tasvir etmek daha ilk aşamada yanlış fikirlerin doğmasına yol açar.Doğa,bir canlı gibi olayları "zararlı" ve "faydalı" olarak nitelendirmez.Doğa kurallarının tek gereği evren var olabildiği sürece süregelmektir.Doğa sadece işler ; "faydalı ve "zararlı" ayrımı yapmaz.
 

for me

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
14 Ocak 2012
Mesajlar
43
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
Öncelikle şunu belirteyim; size bu soruları hür irade ile ilgili düşünceleriniz için sordum. konuyu başka bir yöne çekme niyetim yok.

açıkçası söylemlerinizden doğa ile ilgili düşüncelerinizi tam anlayamadım. öyle bir format çizmişsiniz ki dünyayı patlatıp paramparça etsek bunuda doğa kurallarının gereği normal sonuç ilan edeceksiniz. o yüzden hür irade ile ilgili değil bu görüşlerinizle ilgili devam etmek zorundayım.

Doğa kuralları durum kritiği yapmaz.Doğa kurallarının sabit olduğunu düşünürsek, gerçekleşecek olan her şeyin evrenin başlangıcından itibaren tetiklenmiş olduğunu düşünebiliriz.Şu demek ki doğa kuralları sadece işler ve evrendeki her şeyde bu kurallara tabidir

evrenin başlangıcı olduğunu biliyoruz, kısaca evren hem kendini başlatmış hemde aynı anda kanunlarını koymuştur, kanunlar sonradan oluşmamıştır demek istiyorsunuz anladığım kadarı ile. bu nasıl olabilir? İm-kan-sız. elma çekirdeği önce kendini oluşturuken,ilerde nasıl bir elma olacağınıda aynı anda nasıl kaideleştirebilir .önce çekirdek olmalıdır.

tetiklenmiş,kanun,
bunları açmanız gerekir. bunlar bana tasarımı düşündürüyor.

Doğa,bir canlı gibi olayları "zararlı" ve "faydalı" olarak nitelendirmez.Doğa kurallarının tek gereği evren var olabildiği sürece süregelmektir.Doğa sadece işler

haklısınız.ancak zararlı faydalı yorumu bize ait olduğu gibi,doğa kanunu ve doğa sadece işler,mazoşist olduğu için yapmadı,kurallar böyle gerektirdiği için yaptı,Doğa kuralları durum kritiği yapmaz,Doğa kurallarının sabit olduğunu düşünürsek.. gibi ifadelerde bize aittir.

kelime cımbızlamayı sevmem ama zorunda kaldım. yazı genelinde anlatmak istediğinizi anlamaya çalıştım,anladımda biraz ama aklımda bayağı karıştı.*:)
 

paslıçivi

Üye
Yeni Üye
Katılım
13 Şub 2012
Mesajlar
153
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
57
tutunduğunuz bu kavramın köküne ininiz, siz havaya tutunmaya çalışıyorsunuz.Şöyle açıklayayım;

İnsan ve hayat, çatışma ve çelişkidir. sizin görünüşe bakıp söylediğiniz doğru değildir. kısaca aslında ben inancımı savunmuyorum. ben kendimi savunuyorum , aynı sizin gibi, ya da bir ateist gibi,agnostik gibi herkes gibi.
bana kendinizi savunmadığınızı söylerseniz size inanmam. İnsansın. herşeyden arındın diyelim peki ya kendinden???
benim rahatsızlığım söylenenlerden değil ,masallardandır

bir insan kendinden arınabilinir mi sevgili for me?
bu ancak bedensel ölüm ile mümkündür..
yukarıda sorduğunuz sorunun cevabını bu başlıkta daha önce vermiştim zaten, aşağıya alıntıladım..

beni ilgilediren şey;
şayet bir datayı yukarıdaki özelliklerine bakarak değerlendirirsem bir şeyi "biliyormuyum" yoksa "inanıyormuyum" onu ayırtedebiliyorum..

bunu ayırt etmenin önemi ne peki?

kendi türümün diğer bireyleriyle yani insanlarla bir bölünmeye dalaşmaya yani insani olmayan düşünce, tutum ve davranışlara gitmeyip insanca birlik ve beraberlik içinde yaşamayı becerebiliyorum..

yani benim önceliğim;
bilgiye ulaşmak değil,
kendi türümün diğer bireyleriyle birlik ve beraberlik içinde bir yaşam sürmek..
çünkü benim de yegane değerli olan yaşamım, diğer bireyle bu insani ilişki içinde olmama bağlı..

bu tür bilinci ve farkındalığıdır.. yani yaşamda kalıp gönlünce yaşamak için çevredeki tüm varlıklarla uyum içinde olma halidir..

ben insanoğlu olarak çok sınırlı bedensel yetilere sahibim, bir hayvan gibi doğada tek başıma hayatta kalamam, o yüzden öncelikle kendi türüm olan insanoğluna ihtiyacım var.. ve bu türle o yüzden kavga, gürültü, savaş değil barış kardeşlik dostluk içinde olmalıyım.. ben kendi türüm içinde ne kadar uyumlu olabilirsem o kadar uzun süre hayatta kalıp daha kaliteli yaşam sürdürürüm..

kendimi hedonist-humanist tanımlamam o yüzdendir..
yoksa insanoğlu cinsine özel bir kutsiyet falan yüklediğim yoktur..

kendi varlığımın ve yaşamımın önüne "insandan öte/harici" başka bir kavram getirmememin nedeni budur..

şayet ben kendi varlığımın ve yaşamımın önüne başka bir kavram getirirsem(tanrı, din, ölüm sonrası yaşamlar, milliyetçilik, siyaset, göreceli ahlak, tüm izmler vs) diğer farklı kavramları yaşamının önüne getiren insanlarla bir çatışmaya girmek zorunda kalır ve bu yüzden hem kendi yaşamımı hem de karşımdaki insanın yaşamını tehlikeye atıp heba etmiş olurum..
bu çok derin bir uyku halidir..
insanoğlu binlerce yıldır bu insandan öte kavramlar yüzünden hem kendi hem de kendi türünün diğer bireylerin yaşamını heba edip yaşamı ıskalamaktadır..
ve bunu yaparken de bir takım çıkarcı insanlara hizmet ettiğinin farkında değildir..
 

paslıçivi

Üye
Yeni Üye
Katılım
13 Şub 2012
Mesajlar
153
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
57
evrenin başlangıcı olduğunu biliyoruz,

evrenin başlangıcı olduğunu bilmiyoruz, sadece ulaştığımız teknoloji bilim sayesinde ışık yılı olarak gözlemleyebildiğimiz bütünün yaşını ve çapını hesaplayabiliyoruz. ama tüm bunlarda bile kesinlik yok.. çünkü evren dediğimiz şeyi henüz ne zaman ne mekan olarak dışına çıkıp gözlemleyebilmiş değiliz.. bizler insanoğlu olarak varlık aleminin/varoluşun yani bütünün bir parçası ve yansıtıcısıyız.. yani yansıyan evren, algılayan insan ve yansıtma durumu söz konusu.. ve tüm bunları dediğim gibi bütünün(mutlak 1) henüz içinden(dışına çıkmadan) yapmaya çalışıyoruz..

sanal bir deney yapalım.. bir kabın içine bir varoluş oluşturalım ve bu varoluşun içine bazı reseptör/algılayıcıları olan bir cihaz koyalım.. ve bu cihazı konuşturup bize algıladığı evreni/varoluşu tanımlamasını isteyelim..

bu cihaz sadece varolan algıları/reseptörleri sayısında ve limitinde/becerisinde bize varoluşu yansıtabilecektir.. daha ötesini değil..

insanoğlunu bu varoluşa yerleştirilmiş ve sınırlı sayıda/beceride reseptörü olan bir cihaz gibi düşünürseniz şimdiye kadar evren/varoluş hakkında ortaya konulanların hepsinin bir türev(insanoğlu algısından kaynaklanan) ikincil olduğunu farkedeceksiniz..

varlık alemi için;
yansıyan(algı veren, evren)
yansıyı algılayan(reseptör sahibi cihaz, insanoğlu)
ve yansı(otaya koyum, yaratım)

farkındalığına erişirsiniz..
 

for me

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
14 Ocak 2012
Mesajlar
43
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
Beni hiç dinlememişsiniz:Dbu videoya inanan şartlanmış olmalı demiştim ilk başta.

bir insan kendinden arınabilinir mi sevgili for me?
bu ancak bedensel ölüm ile mümkündür..

İnsansın. herşeyden arındın diyelim peki ya kendinden??? arınamaz diyorum bende zaten. bu ancak nefsinin yıkanması ile mümkün.

evrenin başlangıcı olduğunu bilmiyoruz

varlık alemi için;
yansıyan(algı veren, evren)
yansıyı algılayan(reseptör sahibi cihaz, insanoğlu)
ve yansı(otaya koyum, yaratım)

farkındalığına erişirsiniz

İnsan ve hayat, çatışma ve çelişkidir, herkes kendini (inancı,fikri,hisleri ve herşeyi ile)savunur

demiştim, bunlarda kanıtı.


şayet ben kendi varlığımın ve yaşamımın önüne başka bir kavram getirirsem(tanrı, din, ölüm sonrası yaşamlar, milliyetçilik, siyaset, göreceli ahlak, tüm izmler vs) diğer farklı kavramları yaşamının önüne getiren insanlarla bir çatışmaya girmek zorunda kalır ve bu yüzden hem kendi yaşamımı hem de karşımdaki insanın yaşamını tehlikeye atıp heba etmiş olurum..
bu çok derin bir uyku halidir..

masal kısmıda burası:D sözler güzel, düşünce şahane ama insanın yapısı belliyken malesef mümkün olmadığını söyledim gene söylüyorum. ancak nefisler yıkanıp Cennete girilince çatışma ve çelişkiler yok olacaktır.

Osho şartları görmezden gelerek masallar anlatmıştır. Osho Çağdaş(!) ve modern (!) İnsan pazarına Cennetten arsa projesinin ''kafanın içinde Cennet''versiyonunu ile girerek bu yeni pazardan parsayı götürmüştür:D şirket hala pazarda çok güçlüdür:D

şirket ürününün mühteşemliğinin (!) farkındalığına varamayanlar da benim gibi gafiller olmalıdır:D
 

Şeytanın Oğlu

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
4 Şub 2012
Mesajlar
44
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
34
evrenin başlangıcı olduğunu biliyoruz, kısaca evren hem kendini başlatmış hemde aynı anda kanunlarını koymuştur, kanunlar sonradan oluşmamıştır demek istiyorsunuz anladığım kadarı ile. bu nasıl olabilir? İm-kan-sız. elma çekirdeği önce kendini oluşturuken,ilerde nasıl bir elma olacağınıda aynı anda nasıl kaideleştirebilir .önce çekirdek olmalıdır.

Elma çekirdeği hakkında verdiğiniz örnek üzerinden anlatmaya çalışacağım.Elma çekirdeği oluşmaya başladığı anda tüm doğa dinamikleri de işler haldedir.Her eylem,hareket bir başka hareketi tetikliyor ve bu tetiklenen harekette başka bir hareketi tetikliyor.Bu zincirleme bağ sürekli devam ediyor.Elma çekirdeği oluşmaya başladığı andan itibaren elma çekirdeğinin nasıl bir biçime bürüneceği doğa kanunlarının hükmündedir.Bu doğal süreçte her eylem birbirinin tetiklerken tetiklenecek eylem doğal kanunlarınca bellidir.

Önceki yazımdan bir alıntıyla açıklamama detay kazandırmak isterim :

Daha basit bir anlatımla bunu bir hesap makinesi gibi yorumlamak mümkün.Örneğin ;

2+2+2+1=7

Sayılar ve işlem sembollerini birer faktör olarak düşünseniz ;

2+2+2+1 faktörlerinin sonucunda 7 eylemi tetiklenir.

Bu durumda (2,2,2,1,+,+,+) faktörleri bir araya geldiğinde 7 eylemini tetiklediğini kabul edersiniz.Ve bilirsiniz ki ne zaman (2,2,2,1,+,+,+) faktörleri bir araya gelse 7 eylemi tetiklenecektir.Burada önemli olan; söz konusu faktörler bir araya geldiklerinde ancak tek ve mutlak bir eylemi tetiklemesidir.

Daha anlaşılır bir örnek ise ;

Zamanı,evrenin genişleyerek meydana geldiği büyük patlama anına geri sardığımızda ve büyük patlama anından itibaren tekrar zamanın akmasına izin verdiğimizde şuana kadar yaşanmış tüm olaylar tekerrür edecektir.Bunun nedeni ise 14 milyar yıl önce meydana gelen büyük patlama anındaki tüm faktörlerin bir kez daha aynı eylemleri tetiklemesidir.

Şayet 2+2+2+1 işlemini evrenin genişleme anına etki eden faktörler olarak düşünürsek sonuç her zaman 7 olacaktır.

bunları açmanız gerekir. bunlar bana tasarımı düşündürüyor.

Tetiklemekten kastım bir eylemin başka bir eylemi tetiklemesidir.Bu kelimelerden yapacağınız çıkarımlar hakkında size karışmıyorum.Tanrı konumuz değil.

haklısınız.ancak zararlı faydalı yorumu bize ait olduğu gibi,doğa kanunu ve doğa sadece işler,mazoşist olduğu için yapmadı,kurallar böyle gerektirdiği için yaptı,Doğa kuralları durum kritiği yapmaz,Doğa kurallarının sabit olduğunu düşünürsek.. gibi ifadelerde bize aittir.

Sizin evreni anlayış biçiminiz hakkındaki bir hatayı vurguladım.Zira doğa kurallarını biyolojik bir canlı gibi yorumlamak yanlış çıkarımlara neden olacaktır.Şayet bende doğaya,doğru ve yanlışı yargılamak gibi yetiler atfetseydim,bu mantıklı olmazdı ve hatalı çıkarımlara neden olurdu.
 

for me

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
14 Ocak 2012
Mesajlar
43
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
Elma çekirdeği oluşmaya başladığı andan itibaren elma çekirdeğinin nasıl bir biçime bürüneceği doğa kanunlarının hükmündedir.Bu doğal süreçte her eylem birbirinin tetiklerken tetiklenecek eylem doğal kanunlarınca bellidir.

Zamanı,evrenin genişleyerek meydana geldiği büyük patlama anına geri sardığımızda ve büyük patlama anından itibaren tekrar zamanın akmasına izin verdiğimizde şuana kadar yaşanmış tüm olaylar tekerrür edecektir.Bunun nedeni ise 14 milyar yıl önce meydana gelen büyük patlama anındaki tüm faktörlerin bir kez daha aynı eylemleri tetiklemesidir.

bu iki örnekten anlaşıldığına göre; evrensel bir kaderden bahsediyorsunuz, başlangıç---maddesel oluşum ve tetiklemeleri belirleyen kanunlar---- devam eden süreçler - --ve son (evrenin sonu). buradan yola çıkarak hür irade yok (çünkü herşey doğaca belirli, kanunları çerçevesi dışına çıkamaz), ve tüm evren akibeti belli olan bir sona doğru akıp gitmektedir.

bu mantıksal yaklaşımıza karşı ben ne söylesem; çizdiğiniz evrensel kaderin çerçevesi dışına çıkamayacaktır.

o zaman şunu sormak istiyorum. beynimiz madde, bu madde de evrene ait ve biz bu yapıya bağımlı olduğumuz için onun tesirinden kurtulamayız, verdiğini,kurallarını aşamayız kısaca siz haklısınız diyelim. bu tabanda düşünmenizi isteyerek size soruyorum; peki bu anlattığınız doğasal kanunlar neye?nereye bağlı? hiç bir yere bağlı gözükmüyor? tetikleme kanun vb diyorsunuz ama hiçbir yere bağlı olmayan bu süreçler nasıl olabilir? nasıl işleyebilir ?
 

Şeytanın Oğlu

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
4 Şub 2012
Mesajlar
44
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
34
peki bu anlattığınız doğasal kanunlar neye?nereye bağlı? hiç bir yere bağlı gözükmüyor? tetikleme kanun vb diyorsunuz ama hiçbir yere bağlı olmayan bu süreçler nasıl olabilir? nasıl işleyebilir ?

Doğa kanunlarının herhangi bir varlığa bağlı olarak işlediğini kabul edersek,söz konusu varlığında maddesel bir süreçte meydana geldiğini düşünmeliyiz.Zira varlık mefhumu ancak doğa kanunlarıyla anlamlandırılabilir.Doğa kanunlarının işlemediği söz gelimi bir mekanda herhangi bir var oluş düşünemezsiniz.Çünkü varlık ancak doğa kanunlarının hükmünde vardır.Var olan her şey doğa kanunlarının izdüşümüdür.

Ayrıca doğa ezelidir.Doğa kanunlarının bir başlangıcı yoktur.Başlangıç kavramı bir zamanı işaret eder.Zaman evrende mevcuttur.Ancak doğa kanunları evrende dahil olmak üzere her yerde mevcuttur,zamanın işlemediği yerlerde bile.Şayet evrenin dışında,zaman mefhumunun olmadığı farazi bir boşluk düşünülürse,söz konusu boşluğun bir başlangıcı olduğundan söz edilemez.Boşluk ezelidir.Eğer doğa kanunları zamanın işlemediği bir hiçlikte de mevcutsa,o halde doğa ezelidir.Velhasıl doğa kanunlarının üstünde bir var oluş yoktur ve doğanın bir başlangıcı da yoktur.

Elbette bu fikirlerim tamamen şahsidir.Epey eksik gedik kısımları olduğunu kabul ediyorum.Bu yüzden doğanın öncesizliği konusunda pek ısrarcı değilim.Evrenin bir tanrı yordamıyla meydana geldiği ve doğa kanunlarının da söz konusu tanrının tekelinde olduğunu düşünebilirsiniz.Nitekim tanrı önermesi de en az benimkiler kadar teoride ve pratikte kanıtlanması mümkün değildir.Bu nedenle evrenin öncesinde neye inandığınız beni ilgilendirmiyor.
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç

Yeni Mesajlar

Üst