Tanrının varlığı veya yokluğu hakkında somut kanıtlar

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Genel Tartışma Alanı kategorisinde burakender tarafından oluşturulan Tanrının varlığı veya yokluğu hakkında somut kanıtlar başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 137,678 kez görüntülenmiş, 1,062 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Genel Tartışma Alanı
Konu Başlığı Tanrının varlığı veya yokluğu hakkında somut kanıtlar
Konbuyu başlatan burakender
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan Ruairi

toz_zerresi

Üye
Yeni Üye
Katılım
22 Şub 2010
Mesajlar
184
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
47
Düşünürler arasında rahat ettiğim kadar hiç bir yerde rahat etmiyorum. Fikirler farklılıklar gösterebiliyor evet; ancak insanları sevmede ve kendimiz ve dünya için birşeyler yapma çabasında, ortak olunduğunu gördüm ve sevindim. Bu konuda dönem dönem düşüncelerimi paylaşmaya devam edeceğim. Gördüm ki ehil insanlar var ve en azından bu konuda daha okuyucu kalmaya karar verdim. Fikirlerinizi merakla bekliyorum.
 

turko29

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
20 Şub 2010
Mesajlar
322
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Yaş
65
Bir düşünür diyorki bir çiçek açsın bin fikir tartışsın, Bilginin beslenmesi mutlaka araştırma ve okuma ile olur, sağlamlaşması tartışma ile gelişir, çiçek açmadan ondan öncesi tohum ekilmeden, fikirler gelişmez...
 

turko29

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
20 Şub 2010
Mesajlar
322
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Yaş
65
Kanıt denilen kainat ve onun oluşumu, onun içindeki canlı ve cansızların evrimi bilimin ilgili dalları ile hangi biyolojik, fiziksel ve kiöyasal olaylar sonucu geliştiği ortaya konmuştur, hidrojenin çarpışma sonucu ortaya çıkışı hidrojen bulutlarından maddesel dönüşüm, suyun oluşumu, suda ilk canlının ortaya çıkışı, zarını oluşturuşu, duyargaların şekillenmesi, beynin oluşumu ve diğerleri... Yaşam ve ihtiyaç çeşitlenmesi ile üretim şekillerinin gelişim, tercih fazlalığı ile beynin gelişimi, etkiye verilen tepkilerin kalıtsallaşması ile duygunun oluşumu, ilk korku ile tanışma ve çıkarcıların oluşumu ile bu korkuyu kullanarak inanç sömürüsüne başlanması ve çıkar koruma ve geliştirme için kan bağı dahil her türlü inancın sömürüsü yaşam içerisinde şekillenmesi ve bu temellde felsefecilerin bunu ortaya koyması ile çıkarlarının zedeleneceğini bilen bezirganlarında sürekli olarak bilimsel bu belgeleri sulandırmaları somut olarak ortadadır, artık kolonlama, Deri, Kan ve benzeri canlı bir çok organizma labarutuvar ortamında gerçekleştirilmeye başlayalı bir hayli yıl olmasına rağmen biz bu bezirganlar sayesinde bu gelişmelee gözlerimizi tıkarken bunlar tedavileri için neden ABD lere gidiyorki...
 

aurora

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
13 Şub 2010
Mesajlar
7
Tepkime puanı
0
Puanları
1
Yaş
40
Sayın turko29, gayet net, gerçekçi ve gören gözlerin zihinlerinde oluşan yanıtları bu denli güzel bir şekilde yorumlayan yazınız için teşekkürler. Halihazırda binyıllardır zihinleri oyalamak adına resmen büyük ustalıkla binbir renge boyanan perdelerden aciliyitle kurtulup asıl sorgulamamız gereken şeylere kafa yormamız gerektiğinin farkına varır umarım içinde yaşadığımız insan topluluğu - umarım deyişim sadece alışkanlıktan, zira her yeni gün birçok insan hiçbir umut olmadığını göstermekte maalesef.
 

turko29

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
20 Şub 2010
Mesajlar
322
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Yaş
65
Umut insanın insana ihtiyacının var olduğu sürece devam edecektir, toplumun en büyük düşmanı yabancılaşmadır, yabancılaştırma her zaman yönetimi elinde tutmak isteyen güçlerin menfaatine yöneliktir, o nedenle sürekli olarak yabancılık tohumu ekmek için, ırk, din, dil, hemşehir, mezhep, kültür dahada ilerisi fanatik takım ve meslek holiganları oluşturmak, mevcut kollektif yapılanmaları karıştırıcılar sokarak içteki dayanışmayı çökererek bunun anlamsızlıklarını anlatırlar ve sonuçta bizleri bireyselleştirip kendilerinin düşük ücretli köleliğine çevirdiklerinin bile farkına varmayız, çünkü bizlerin, milli, dini, bölgesel, delikanlı taraftarlık anlayışlarımız vardır ve bizden olmayan anlayışlarla ama yine bizim gibi mağdurlarla uğraşırız, ne demişler zenginin parası züğürdün çenesini yorarmış... öyle demek istemedim elbette, doğrusu zenginin bilgisi bizim yoksul kalmış beyinlerimizi yorar...
Sevgiyle...
 

Euhemeros

Üye
Yeni Üye
Katılım
14 Şub 2010
Mesajlar
199
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
82
İnsanlar üstün varlıklardır. Yapamayacağı yaratamayacağı şey yoktur. Fakat bir o kadar da unutkandırlar. Yapıp da unuturlar. Daha sonra birileri fark eder fakat sonunda kafalarını vurdururlar. Eğer Evren'i Tanrı'nın kanıtı olarak gören varsa. Evren'in kanıtını da sunmalı. Evrenin neden var olduğunu vs. Eğer bu kainatta tapılacak bir şey varsa o da bildiğimden değil düşündüğümden üzre akıldır diyebilirim. Tıpkı Sokrates'in anlatmak istediği gibi.

İnsanlar yaptıklarını ya da yarattıklarını unutur, taptıklarını dahi nereden geldiğini unutur. Çok gerilere gitmeyelim, Mısır'a bakalım. Firavunlar kendilerini Tanrı olduğunu iddaa ediyorlardı. Daha sonra Euhemerus, bir Zeus tapınağında gördüğü tabletten sonra yola çıkar aklın yaşantısına. Daha sonraları Persler gelir akıllara, kendini ilah eden liderler. Hatta Mao Tse onu Tanrı olarak kabul edenler var. Buda'yı da unutmayalım. Ahh, tabi ki İsa'yı da... İsa kendisinin Tanrı olup olmadığından bahsetti. Fakat insanlık ona değil kendine inandı vs.

Bunca zamandır bunları söyleyebiliyoruz. Peki aklımızı nelerle dolduruyoruz? Hayattan neler bekliyoruz? Ya da neden hayattan birşeyler bekliyoruz? Yaşıyor muyuz? Düşündüğümüzü sandığımız şeyleri gerçekten düşünüyor muyuz? Sen var mısın? O masa ne kadar gerçek? Tanrı var mı? İnanmak zorunda mıyız? Neler için yaşıyoruz? Ve kimler ve yahut neler için ölüyoruz? Acaba yaşam ve ölüm arasında ki paradoksta sıkışan bir kaç canlı mıyız? Neden Evrende yaşıyoruz? Neden soruyoruz? Neden merak ediyoruz? Tanrı mı başlattı bunları? Tanrının gücünün bir sınırı var mı? Yahu Tanrı yok mu? Tanrı neye inanır ya da neyi ister? Tanrı yapamayacağı bir şeyi yapabilir mi? Tanrının neden özel güçleri var? Neden Tanrı sonsuz? Neden Tanrılarımızı ilk önce kendimiz gibi gördük? Neden daha sonra onu görünmez birşey yaptık? Neden Tanrıları yarattık? Neden sömürülüyoruz? Neden nedenlerimiz var? Neden herşeyden bir neden-sonuç çıkartıyoruz? Paradoks var mı? Herşey bir zamanlar başladığına göre bir zaman sonra bitecek mi? Neden bunca şeyin başlangıcı bu kadar saçma? Neden insanlık saçma olan ya da bozuk olan herşeyi yerli yerine koymaya çalışıyor? Neden Evreni tasfir etme çabasındayız? Neden bunca insan Tanrıyı yalanladı? vs.

Aklıma gelenleri savurdum. Kimisinin cevabı kimine göre vardır, kimine göre yoktur...

"Susmak mı bizi biz yapacak yoksa haykırmak mı bizi bizden alacak?"

Tanrıyı bir etken değil, Tanrıyı bir başlangıç da değil, Tanrıyı biz olarak ele almalıyız. İyi güzel şeyleri Tanrı, kötü şeyleri hayata ya da insana yüklememeliyiz.
Eğer bir Tanrı varsa kendi olamadığı kesin. Ya da bize bunları söylettiği için bize yeteri kadar bilgi ya da onu anlamamıza eriştirmediği için bizlerin bir suçunun olduğunu düşünmüyorum.

Bana Tanrıya inanıyor musun diye sorarsanız, size cevabım şu;
"Hiç olmayan bir Tanrıya hiç demek ona Tanrı demekten daha akılcıdır."

Sıhatiniz ve düşünceleriniz bol olsun...
 
M

monaliza

Ziyaretçi
İnancım ve temennim şudur ki; Tanrı(benim inancımla ALLAH)vardır diyenlerle, Tanrı(benim inancımla ALLAH) yoktur diyenlerin akıllarınca,inceden inceye dalga geçişlerine karşın, Allah, onlara da, varlığına ve gücüne inanç ve o iç huzuruna erme tadını verebilir ve verir. Bundan başka kanıt, hiç bir dar aklı ikna edemeyecektir zira...
 

Euhemeros

Üye
Yeni Üye
Katılım
14 Şub 2010
Mesajlar
199
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
82
Özür dilerim Liza,
Sanırım zihnine giren birşeyleri rahatsız ettim. Sonuçta yaşamında, inanç gibi bir virüs olduğunu unutmamamız lazım. Eğer rahatsız oluyorsan ya da benim yapacaklarım ya da yapmak istemediklerim hakkında 1400 yıllık söylentiler ve temennilerimize ait bir kaç şey söylemen yerine, kendin olmanı ve seni düşünmeye çağırdığımı söylemek isterim. İstekleri olaylar dolayısıyla gelişen arzular belirler. Bizim bunları aşmamız ve fikirler doğrultusunda düşünmemiz gerekir diyebilirim sanırım.
 
M

monaliza

Ziyaretçi
Rica ederim hemeros, asıl ben özür dilerim,zira senin yazını okumadım,temennim sevgili turco29 ile ilgili idi:)
 

turko29

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
20 Şub 2010
Mesajlar
322
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Yaş
65
Doğru tahmin etmişim. :))
Bu kısmı kısa mesajı sistem kabul etmediği için.:)
 

birebir

Üye
Yeni Üye
Katılım
8 Şub 2010
Mesajlar
115
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
56
Selamlar sevgili Euhemeros,

Tanrı vardır,

yaratan ve şekil veren,ona insanlığı öğreten,Rahman ve Rahim.

Tanrı yoktur,

dincilerin din adamlarının tanrısı,merhametten yoksun ve bir o kadar da kan içici.
 

Euhemeros

Üye
Yeni Üye
Katılım
14 Şub 2010
Mesajlar
199
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
82
Hmm. Aslında bunları biliyorum demek isterdim. Fakat neyi ne kadar biliyoruz? Bunu bilemiyorum. Bunu bilemediğimi de bilmek istiyorum. Fakat bile bile bilememek de bilgisizliğimden kaynaklanıyor sanıyorum. Bilgiyi ne kadar biliyorum diye soruyorum. Fakat sorduğumu ne kadar biliyorum... vs.

Hegel'den yararlanmak gerek, Tez-Antitez-Sentez.

Eğer her koşulda insan geçiyorsa ve birşeyleri bilip öğrenme ya da bilemeyip öğrenememe var ise. Bu yalnızca bir oyundur... Fakat ne kadar kapsamlı bir oyun? Oyunun doğruları var mı? Oyundaki doğrularla bizim doğrularımız arasında bir benzerlik ya da bir uzaklık var mı? Daha da ileri gidersek; Bu doğrular gerçeklerle özdeşen doğrular mı? vs...
 

birebir

Üye
Yeni Üye
Katılım
8 Şub 2010
Mesajlar
115
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
56
Sevgili Euhemeros,

algıya sebep olan nesne sabit,yorum değişkendir.

Tanrı mutlak yoktur dediğinizde,zalim kardadır..mazlum zararda..

Tanrı,kendi varlığından şüphede olanlar ve inanırları için şöyle der;İnsan ayettir,doğa ayettir,Kuran ayettir..bunları inceleyin,doğayı gözlemleyin..inkar edemeyeceğiniz bir ahenk göreceksiniz..ve size soruyorum;sizce AKILLI TASARIM başıboşluktan mı doğar,yoksa akıllı iradeden mi?

1sen_kar6.jpg


www.yeniresim.com_-_Gzel_Resmler_-_Kar_Taneleri.jpg
 

Euhemeros

Üye
Yeni Üye
Katılım
14 Şub 2010
Mesajlar
199
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
82
Başı boşluktan düzen doğar, düzenden ise başıboşlukluk. Ya da tam tersi ya da yarısının tersi ya da ya da ya da. Bizim sözlerimiz hatta bizim kullandığımız a harfi bile yalnızca varsayımdır. Bunca şeyi bilmemizin imkanı yok gibi gelebilir. Fakat bir yorum katmadan da bir yerlere ulaşacağımızı sanmıyorum. Dediğim gibi düzensizlikten düzen doğar. Son cevabım bu.
 

turko29

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
20 Şub 2010
Mesajlar
322
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Yaş
65
Sevgili birebir doğanın milyarlarca yıllık serüvenindeki değişim sürekli biyolojik ve kimyasal dengelerin bozularak mutasyon sonucu gelişimi ile oluşmuştur, Ahenk dendiğinde benim aklıma uyum gelir, doğada bir birini uyumsuzların dengelemesi vardır ama bu dengede sık sık bozularak bu bozulmalarda nesil yok oluşuda vardı, en basiti Dinazorlar gibi, bu doğal selleksiyon denen güçlünün ayakta kalması...
Ayet Allah kelamıdır, Kuran ise kelamların toplamıdır, Ayetler Süreleri Süreler Kuranı oluşturur. Kuranda insan ayettir, Doğa ayettir diye ayetleri hatırlamıyorum, hangi sürede bu ayetler, bildirirseniz eksiğimi giderebilirim...
Doğa başıboş değil, Enerjinin korunumu, Doğal Selleksiyon, Herşeyin Hareketliliği, Dönüşüm yasaları gibi bir çok değişmez yasası vardır ve tüm keşif ve icatlar bu yasalar çözümlemesi doğrultusunda bilmin önü açılarak gerçekleştirilmiştir...
Benim hatırladığım kadarı ile İnanmayanlar için Allah derki, "Ey Muhammet inanmayanlara derki ben onlara en büyük mucizeyi gönderdim, kuranı, ki onlar inanmıyorlarsa tek bir ayet inirsinler, ki onlar inanmayanlardır..." diye devam eder, inanmadıkları içinde cehennem ateşinin yakıtı olacakları söylenir.
 

Euhemeros

Üye
Yeni Üye
Katılım
14 Şub 2010
Mesajlar
199
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
82
Dinazorların büyük bir göktaşı yüzünden öldüğü söyleniyordu. Demek ki değişmiş. Biz burada onun sözlerini değil. Kendisinin varlığını tartışıyoruz. Sanırım siz bu tür örneklere devam edeceksiniz. Bende tartışmanın sürebilmesi için sizlerin tezlerine bir antitez üretmeliyim diyebilirim. Fakat nereye kadar?
 

birebir

Üye
Yeni Üye
Katılım
8 Şub 2010
Mesajlar
115
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
56
Son cevabım bu! demişsiniz,belki burada..ancak asla son bulmayacak,ta ki ölümümüze kadar..

size somut bir örnek vereyim..

uçakların uçuş esnasında takip edecekleri yol güzergahları kule tarafından belirlenir.
araçlar trafik kuralları ile güvende yol alır,
hatırı sayılır alkol alan şahıs,irade ve karar verme yetisinden kısmen yoksun kalır,yani şahsın vucudunda DÜZENSİZLİK meydana gelir,sonuç genelde DÜZENSİZLİKTİR..yaşamını kaybedebilir,kaybettirebilir,hapse düşebilir,yaşam standartları anında yerle bir olabilir,felç kalabilir vs..gördüğünüz gibi bir düzensizlik yine düzensizliği doğurur.

saç traşı sakal bıyık traşı..ancak kirpik traşı,kaş traşı yoktur..düzen ve ahenk var...bir araca baktığınızda o aracın yapıcılarının olduğunu düşünmezsiniz bile,çünkü birileri AKILLI TASARIMLA onu bir araç haline getirmiştir..aynı şekilde,kan ile dışkı arasından halis bir sütün çıkması da bir düzen ve ahengin sonucudur..bir elma ağacı şeker nedir bilmez,tad nedir bilmez,neden çiçer açar onuda bilmez..ancak o elma ağacı ve meyvesinde AKILLI TASARIM ile İradeyi görebilirsiniz..yediğinizde.
 

Euhemeros

Üye
Yeni Üye
Katılım
14 Şub 2010
Mesajlar
199
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
82
Düzensizlikler konusundaki yazımı tekrar ve tekrar okumanızı şiddetle tavsiye eder ve düzensizliğin sonunda olaya bir düzen geldiğini hatırlatırım. Sizce insanın doğaya yaptığı da bu değil mi? Düzensizliği düzene çeviriyor. Fakat sonunda başka bir düzensizliğin olacağını da biliyor.
 

birebir

Üye
Yeni Üye
Katılım
8 Şub 2010
Mesajlar
115
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
56
Ve fi halkikum ve ma yebussu min dabbetin ayatul li kavmiy yukinûn.


Sizin yaratılışınızda ve türetip yaydığı canlılarda da kesin bilgiyle inanan bir kavim için ayetler vardır. Casiye 3

Ve cealnes semae sakfem mahfuzav ve hum an ayatiha mu'ridûn.

Biz gök yüzünü de korunmuş bir tavan (gibi) yapdık. Onlar ise bunun âyetlerinden yüz çeviricidirler. Enbiya 32
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç

Yeni Mesajlar

Üst