Tanrının varlığı veya yokluğu hakkında somut kanıtlar

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Genel Tartışma Alanı kategorisinde burakender tarafından oluşturulan Tanrının varlığı veya yokluğu hakkında somut kanıtlar başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 137,404 kez görüntülenmiş, 1,062 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Genel Tartışma Alanı
Konu Başlığı Tanrının varlığı veya yokluğu hakkında somut kanıtlar
Konbuyu başlatan burakender
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan Ruairi

cogito

Üye
Yeni Üye
Katılım
30 Ocak 2010
Mesajlar
198
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
45
Sayın Mavi, bunlar delil değil de delil olması arzu edilen tespitler gibi görünüyor. '' her şeyin var olmasına sebep olan bir şeyin olması gerekiyor.Son olarak sebeplenmemiş bir şeyin var olması gerekiyor'' Burada bir tezat var. bir şey kendikendine var olabiliyorsa sebepsiz şekilde o zaman neden düşüncenin ilk çıkışında sebep arıyoruz. ya da sebep arayacaksak neden tanrı noktasında duruyoruz. Sizin yazdığınız bu cümle kimin tespiti? ve dayanağı nedir?. Yanlış anlamayın ben dini inancınızı sorgulamıyorum sadece delillerinizi anlamaya çalışıyorum.
 

mavi

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
20 Ocak 2010
Mesajlar
63
Tepkime puanı
0
Puanları
6
Yaş
42
Bu deliller(daha doğrusu fikirler , arayışlar..Yada adı her ne ise..) benim kendi tespitlerim değil bu soruyu soranların aradıkları cevaplardan ortaya çıkanlardan bir kısmı..
Mantıksal sorgulamalar ve cevap bulmalar dışında olası bir somut kanıt yok gibi görünüyor.Sonsuzluğun başını ve sonunu aramak gibi ..Bilim adamları "sonsuzluğun sınırlarını buldu" şeklinde bir makale okumuştum.Ancak şu anda ulaşamıyorum.belki de tüm bu çabalar başlangıç ve sondaki tanrı arayışı...Kimilerine göre Tanrı bir enerjiden ibaret.Bunu düşündüğümüzde Enerjiyi dışarıdan göremiyoruz fakat akımı hissediyoruz.Çekim gücü gibi..İbadet eden insanlar da dualarla bunu hissediyorlar.
Başlangıcı bulduğumuzda kendiliğinden ortaya çıkar sanırım tüm açıklanamayanlar..Ama sorun da bu ya..Başlangıç somut değil...
 

mozart

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
12 Şub 2010
Mesajlar
11
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
32
arkadaşlar tanrıya ben inanıyorum ama bu kanıttan değil inancımdan duygusal bağdan ötürü.siz bana yokluğunu kanıtlayın ben varlığını kanıtlayacağım.
 

Mühendis

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
3 Eki 2009
Mesajlar
271
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
67
Tanrı’nın varlığı ve yokluğu konusunda herhangi bir kesinlik taşıyan herhangi bir söz söyleyebilmemizin olanağı yok. Varlığına ve yokluğuna dair, 'bilgi' olarak tanımlayabileceğimiz hiçbir somut veriye sahip değiliz. Dolayısıyla ancak inanç/iman'a dayanarak varlığını kabul ve iddia edebiliriz .Tam tersi olarak ta yokluğunu.
Varlığı ispatlanmayınca , yokluğu ispatlanmış olmuyor.
İki kenarı da keskin bir kılıç gibi. [FONT=&quot][/FONT]
 

phi

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
13 May 2008
Mesajlar
1,906
Tepkime puanı
174
Puanları
63
Tanri'nin varligina inananlar icin bir kozanin kelebek olusu, gunesin dogusu batisi, insan vucudu, 2 hidrojen (yanici) 1 oksijen (yakici) bir araya gelip su sondurucu olusu ve buna benzer bir cok somut ornek olurken, inanmayanlar icin bunlarin hepsi kendiliginden olusmus oluyor. Ikici ucu keskin kilictan ziyade tek tarafi kapali bir boru bence.
 
F

faust

Ziyaretçi
Atom altı tanecikleri nasıl sıçrama yapıyor acaba ? kesin yukarıdan birileri yapıyor bunu eminim bundan hatta atomları incelerken üzerinde allah yazıları bulmuştum,bu benim inancımı dahada kuvvetleştirdi artık gününümü gün edebilir,dünyayı çapalayabilirim!
 

cakmatasi

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
25 Şub 2010
Mesajlar
53
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
10 yaşındaydım ateist düşüncelere daldığımda atari salonuna gitmek icin param yokdu ve yaradana kızıodum beni yarattın ama neden paralı yaratmadın diye güzel bir sey gordugumde neden bana ait degıl dıye dusunuodum ve kızıodum ona sonra kızmanın yetersız olcagını dusundum ve ona bır kulun yapabılecegı en kotu seyı yapmak ıstedım onu YOK SAYDIM. hatta kufur ettim .
dusunun yahu bir çocuk tanrı ya ceza verıyor.

bır bilim adamı tatlı su ıle tuzlu suyun karısmadıgını gorunce duruyor daha fazla ınceleyemem bu allahın işi diyor
yanı mucıze nın tarıfını yapamayacagından bosa kurek sallamak ıstemıyor . sonra ıkı yabancı Kuran okuyor ıcınde fıravun bız senı gomduk yerın dıbınden de cıkaracagız bunu okuduklarında neden bız vesıle olmayalım dıyorlar ve fıravunun cesedını buluolar hemde nasıl? secde ederken? en buyuk kafır ateıst bıle olum anında secde etmısse?? :DDD kımse yarın ne olcagını bılmezken bu ımkansızken bır kıtabın herseyı solemesı ve dogrulardan olusması gene o kıtabın allah var demesı bence kanıt ın kendısıdır bır ıspat var kıtap gelecekden bahsedıyor ve yazılanlar cıkıyor

ateistlige bakalım ateist= var olanı inkar varlıgı ıspatlanamadıgı ıcın bır seyı yok saymak ama yoklugu ıspatlanamadıgından var sayılmıo???? kıtap dedıgınızde sadece kıtap mucıze degınızde tesaduf kanun nızam dedgınızde bos lakırdı yanı ne dersek dıyelım bunun aksı olmıcak var olanı ınkar stıl yada tarz mıs gıbı sankı bırılerını havalı yapıyorcasına ozentılıkle suslenmıs bır oluşum

ne zaman dan berı vardı? atesıtlık baslangıcı bellımı? evet:DDD baslangıcı bellı olan bır seye ınanmak? :DDD
lıderı varmı? evet ınternetten sohbet kanallarından beyın yıkama kandırma yoluyla sozde murıt toplayan asalagın tekı

Hz.Ali 'ydi sanırsam Allah varmıdır neden ibadet ediyosun bosa zaman kaybı denıldıgınde sole cevap vermıs
bır an haklı oldugunu dusunuyorum allah yok dıyelım demekkı bosa ıbadet edıyorum yanı bı kac yılıma yazık olmus
bırde sen dusun ya ben haklıysam? o zaman ruhum omrum herseyıme yazık olucak

yanı rıske atılcak bırseymı ınanmamak?(sadece ateıst dusuncelere sahıp kısılere ıtafen)

tarıh= m.s. 300 asya hunları sızın cedlerınız atalarınız dınlerı yukarıdakı gorunmeyen herseyı goren yuce varlık
goktanrı ardından ıslamıyet benzer dın oldugundan ve kabul edılış sorgusuz sualsız ıman ..gerekcesı???
kadına deger vermesı ınsana deger vermesı kölelik karşıtı (femınıst barıscıl ateıst lere ıtafen)

sız bılırsınız kım ıman edıp ılk akademıyı kurdu? ve kımın ogrencısıydı? (humanıst dusunce ardına sıgınan atesıt lere ıtafen)



10 yasındaydım sadece tanrı ya ceza vermeye calısdıgımda bana ait olmayan seyler ıcın hırcınlasıp onlara kolay yoldan ulasabılmeye calısdıgımda ve ılk hırsızlıgımı yapdıgımda (sakız cıklet degıl bir bılgısayar gecenın 4 unde bır iş hanının ıcınden)
10 yasındaydım sadece vıcdanımın sesını duyup pısmanlıgı tattıgımda caldıgım esya dukkanı kapattı ıkıncı kez soyulmus sayemde ekmegıyle oynadım garıbanın aılesıne ekmek goturedı sayemde belkı cocukları ac kaldı ve o cocuklar da belkı benım gıbı kızacaklar tanrıya neden fakır ız dıye benımsordugum bır soruydu bu sucu allaha atıp cezasını ona odetmeye calısdıgım
10 yasındaydım anladıgımda bır Allah vardı bızı yukarıdan ızleyen ve sorularımıza farklı yoldan cevaplar veren
 

turko29

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
20 Şub 2010
Mesajlar
322
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Yaş
65
Tanrının var olup olmaması, düşüncenin gelişim süreci ile ilgili olması nedeni ile düşüncenin biyolojik evrimini incelediğimizde tüm sorulara yanıt alabiliriz...
Kaynak kitap sorarsanız Genle Biyoloji (Canlının oluşumu) Organik Kimya yine Diyalektik Tarihsel Metaryalizm (Engels) Anti Durhing (Engels) Başlangıçta Hidrojen vardı-Bilinç Gökten Düşmedi (Hoımar V.Dıtfurth ve bir çok benzeri akademik konu ile ilgili ders kitapları..
İçindekileri basitçe özetlersek Canlının oluşumu enerjinin dönüşüm yasası doğrultusunda yoğun hidrojen bulutlarının farklı reaksiyonel aşamaları sonucu kara ve suların oluşumu, evrimleşme sonucu sistematikteki bozulmalar (mutasyon) (yabancı etkiler) canlıyı, Canlı yaşamda kalabilmek için beslenme duyargalarını geliştirmesi, etki tepki yasası ile korunma amaçlı bir kısım canlıların yer değişim gereksinimi ve korunma evrimleşmesi, beslenme biçimlerinin ve korunma biçimlerinin artması etkinin tepkiye dönüşmesi için gerekli olan daha fazla enerji üretimi için depolam duyargasının( gelişim omur ve beyin yapısı) oluşumu, düşüncenin gelişen yaşam çeşitlemesi ile gelişimi korku ile tanışma ve korkuya direnç ve biat etme, kolay yaşamak için korkuyu kullanma amaçlı hemcinslerini aldatmak ve ellerindekileri almak için ateşe, taşa, şimşeğe, toprağa, gök gürültüsüne cezalandırıcı olarak gösterenlerin liderlikleri, ve bu kişilerin daha ilerki dönemlerde tanrı ve tanrı kral olarak ilanları, her seferinde bu kullanımla tarihin sanayi devrimine kadar Dinler savaşı konumuna gelişi...
Günümüzde gelişmiş ülkelerin savaşı Pazar savaşı bilinci ile yapılırken, Az gelişmiş ülkelerde halen dinin savunulması için vatan kahramanlıklarına girme var...

Sudide, Mısırda Fasta Hindistanda, Pakistanda Dinlerine dokunmadıkca nelerini alırsanız alın o toplumların, seçkin işbirlikci zümre hariç, Ülkemizdede istenen ılımlı İslam Politikası, Eşgüdüm Başkanlıkları...vs. lere bakarsanız o örneklere benzetilmek isteniyormu istenmiyormuyuz sorusu ile bu soruda eş anlamlı bir duruma geliyor...
 

Euhemeros

Üye
Yeni Üye
Katılım
14 Şub 2010
Mesajlar
199
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
82
Ben Tanrının yaratıcısına inanıyorum. Mükemmel bir ölüm makinesi ve mükemmel bir dost olabilen bir yaratıcı. Gerektiğinde değerleri için canını veren. Gerekmediğinde ise canlıları katleden. Yaşadığı yerlere lanet yağdıran. Ve yaşadığımız dünyanın en aptal canlısı olan yaratıcıya. İnsanlığa inanıyorum...
 

toz_zerresi

Üye
Yeni Üye
Katılım
22 Şub 2010
Mesajlar
184
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
47
Kötü bir dayanak olarak kullanılan ve yaratıcının var olsa idi kötülüklere müdahil olması gerektiği fikri... Topu tüfeği ateşleyen insan mı yaratıcı mı? Düşünmek gerek. Kendi vücudu kendinden bağımsız çalışan insan ne kadar cesur olabiliyor yine düşünmek lazım. Kendisine gereğinden fazla değer yüklemesi salık verilen insan küstahlık helezonunda hızla yükselebiliyor. Hiç kimseyin bizi yeterince olumlayamayacağı ve kıt olumlamaların, olumlayanın egosunda eriyip gitme meyli bir yaratıcıyı ne kadar da gerekli hale getiriyor. Einstein için yerlerde yuvarlansa millet ve olumlama adına çılgınlar gibi her gün bağırsa, Einstein'a faydası ne? Yaptıklarımız ettiklerimiz şüphesiz bir iz bırakacaktır yeryüzünde ancak cürmü nisbetinde. Alkışlar kolun gücünün tükendiği yere kadar devam edecektir şüphesiz. Sanırım insanoğlunun gerçekten olumlanması veya yerilmesi ancak ve ancak yaratıcı katında olacaktır ve bu değeri olan tek muhattabiyet olacaktır. Varlığını hissetmek veya bilmek 4 şey ile mümkün sanırım. Yaratıcının mektubu, kainat ve içindekiler, vicdan ve bunlara ilave olarak iyi bir insan olarak hayatı idame ettirmek. Yaratıcının eli sopalı tasvirleri yapıladursun... Ben daha ziyade bir müjde görüyorum satırlarda. Aynen şöyle hitap ediyor gibi sanki: ' Ey yaratılmışlar, sizler şu yaşantınızla oyunun kuralına göre bitik durumdasınız ve sonunuz çok şiddetli bir azap. Ancak durumunuzu düzeltmek için size bir dizi emir ve tavsiyede bulunuyor ve sizlere bol bol fırsatlar veriyorum. Kurtulmanız benim için esas. Ancak inat edip sapkınlıkta ısrar ederseniz oyunun kuralları uygulanır.' Sanırım böyle demek istiyor. Onun celalli olduğunu düşünmüyorum. Bizlerin hatalarını bizim kendimizin gördüğü gibi görmediğini düşünüyorum. Kural ihlalleri olarak gördüğünü düşünüyorum. Merhametli olduğunu düşünüyorum. Savaşların müsebbibi veya teşvikçisi asla değildir. Tetiği çeken o değildir. Tecavüz emrini verende o değildir. Kendi hırslarımızın döktüğü kanların hesabını ondan soramayız. Ancak ve ancak biz kendimiz mesuluz. Egonun bize oynadığı oyunların teesiri ile dünyaya kin kusuyoruz ve yaratıcıyı yadsıma yolunu tercih ediyoruz. Tanrıyı kabul edip aynı zamanda nasıl olurda milyonları soğuk ölümün kucağına göndeririz değil mi? Muhakkak ki bir üstün güç yönetmekte bu alemi. Adına ALLAH deriz, adına GOD deriz veya adına yaratıcı deriz. Kafamızı kuma gömdüğümüzde dünya yok olmuyor...
 

turko29

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
20 Şub 2010
Mesajlar
322
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Yaş
65
Sevgili toz zerresi, yazını bir kaç kez okudum, ama kendi içerisinde çelişkilerle dolu için anlamada güçlük çektim.
Şöyleki yaratıcının eli sopalı tasvirlerini yapanlar derken eleştiri anlamlı bir ayetle açıklama yapıyorsunuz.
" Ey yaratılmışlar, sizler şu yaşantınızla oyunun kuralına göre bitik durumdasınız ve sonunuz çok şiddetli bir azap. Ancak durumunuzu düzeltmek için size bir dizi emir ve tavsiyede bulunuyor ve sizlere bol bol fırsatlar veriyorum. Kurtulmanız benim için esas. Ancak inat edip sapkınlıkta ısrar ederseniz oyunun kuralları uygulanır."
Bu ayeti okuduğui mda açık ve net bir biçimde her şeye Kadir olan tanrı haydi tavsiyeyden vazgeçtik uyulmayabilinir ama emirlerine uyulmayacak olunması çok büyük bir tezat...yani Herşeye Kadir Yaratanın yasası meclisten çıkmış kanunmuki delinsin, kurtulmakta onun için esas, her şeye kadirle inatlaşmak mümkünmü, inan der inanılır...ol deyince olanın buna karşı durma şansımı olur... Yaratanında Azabının çok şiddetlisimi olur, burda eline sopayı kim vermiş oluyor, kim tasvir etmiş oluyor....
Evet neyi söyledik savaşlarda tetiği çeken değil çektiren zihniyetler ve menfaatler dedik ve bu da tarihin tozlu ve tozlanmamış raflarını dolduruyor...
Harem oluşturmak, çok evlilik sünnet olarak kabul edilen yaşlıların küçük yaşta kız çocukları ile evlenmeleri, Kadının kimliksizleştirilmesi, ülkeleri din adamlarının yönetmesi, ve fen bilimlerinin inkar edilerek yaşamın ortaya çıkış ve gelişimini reddedip bunların okunmasının yasaklandığı ve yasaklatacaklarını söyleyen anlayışta bu onların soru nasıl deriz, açık açık biz gelirsek sizin elinizden bu hakları alacağız diyorlar, güçlü olarak seçimle bile geldikleri yerlerde kendi inandıklarının dışında yaşamı kabul etmeyip bizi tahrik ettiler diyerek Sivasta, Çorumda, Maraşta olduğu gibi, iranda Pakistanda, Cezayirde, Sudide olduğu gibi yakıyorlar, kuma gömüm taşlatıyorlar, el kesip, kafa kesiyorar...
Ben böyle düşünmüyorum diyenlerde böyle düünenlere oy veriyor, başa geçmeleri için çaba sarfediyor, madımak olayından yargılanan en önde yürüyen insanı milletvekili yapıyorlar, bu durumda hangi hoş görüsü kalıyor... Diğer yandan son açıklanan ülkemizin ilk 100 listesi bunlarla kalabalıklaşıyor, Dünyanın en zengin ilk yüzünün çoğunluğunun bu tip ülkelerden çıktığı gibi...İnanç üzerinden soygun yürüyor...
Bu boyutta olan bir konu ile ilgilenmek araştırma yapmak ve gerçekleri yazmak, ego değil insanlık görevi olduğuna ama gerçekten inanan bu inancınıda çıkar amaçlı başkasının üzerinde baskı ve kandırma yapmayan insanlara saygıda kusur etmiyerek...

Hocalar ve Din alimi geçinen bir çok softa diyorki Kuranı anlamazsınız, Kuran arapça değil kendi özel dilinde gelmiştir, şifrelidir, Bu inananlara va Tanrıya inanç adına en büyük saygısızlıktır, Çünkü Ayete deniyorki "Ben bu ayetleri size anlayasınız doğru yolu bulasınız diye sizin dilinizde (Arapça) gönderiyorum...
Yani her okuyanın anlayacağı biçimde gönderdiğini Yaratanın sözleri ilemi yoksa Kendini Alim diye sıfatlandıran insanlarlamı değerlendireceğiz...
 

toz_zerresi

Üye
Yeni Üye
Katılım
22 Şub 2010
Mesajlar
184
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
47
Bende yazını okudum. Ayet değildi o. Sadece bir çıkarım. Ayrıca teşekkür ederim konu ile ilgilendiğin için. İnanmak, insanın kendisi ile alakalı bir konu. Ben sadece kendi dünyamdan kesitler ortaya koydum. Amacım bir telkin değildi, olamaz zaten. Ancak uygulamalardaki hatalardan asla esas alınan kaynağı sorumlu tutamayız. Toplumlarda her düşüncede insan her türlü eylemde bulunabiliyor. Hiristiyanlık asla hiristiyanların eylemleri referans alınarak eleştirilmez ve eleştirilmemelidir de. Ancak seninle paylaşmak istediğim esas konuya şimdi geliyorum belki yeri olmasada.

1- Haçlı seferleri
2- Bosna harbi
3- 1. cihan harbi
4- 2. cihan harbi
5- balkan harbi
6- soğuk savaş dönemi
7- afganistan
8- ırak
9- afrikanın sömürgeleştirilmesi
10- asyanın sömürgeleştirilmesi
11- avusturalyanın ele geçirilmesi
12- yeni-zelandanın ele geçirilmesi
13- Amerika kıtasının ele geçirilmesi
14- kızılderili katliamları
15- aborjin katliamları
16- Zencilerin afrikadan alınıp amerikaya götürülmesi ve köleleştirilmesi

gibi batıya rahatlıkla mal edilebilecek bu kadar çok şey var ve benim nedense bu işleri hiristiyanlıkla ilişkilendiresim gelmiyor. Saydığın eylemler ve fiiller sanırım faillerini bağlar. Bir dini olduğu yerden farklı bir yere taşımaz gibime geliyor. Zaten konumuz dinden öte tanrının varlığı. Batının medeni yüzü, temeli kanla atılmış olan ekonomiye dayanır gibi görünüyor. Medeniyet libasını giymişler evet ama içleri ile ilgili çok fazla medeniyetten bahsedemiyoruz. Görüşmek dileği ile.
 

serotonin

Üye
Yeni Üye
Katılım
1 Mar 2010
Mesajlar
109
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
50
1-Tanrıyı yaratanın insan olduğu fikrine inanmıyorum.

2- Video : Küçük Albertin Profesörü Susturdu?u An - Bu konudaki düşüncelerimi görsel olarak ifadelendiriyor.

3-Tanrı var, biliyorum. Çünkü O benim en iyi arkadaşım ;)
 
M

monaliza

Ziyaretçi
ALLAH'ın varlığını bana; yine var olduğuna inandığım fakat ,varlığını ispat edemediğim aklım kanıtlıyor. Kendime bunca saygı duyarken,kendi gücüme bunca inanırken bir toz zerresi bile yaratmıyor,yoktan var edemiyorum. Minicik bir karıncanın minicik bir ayağını,bir yaprağın zaafsız damarını yaratamıyorum. Yağmur yağdıramıyor, güneşi susturamıyor,rüzgara "es" yada "esme" diye emredemiyorum. Emrediyorum da;etkisiz eleman konumunda kalıyorum. Güneş,hava ve su olmadan, bir fasulye tanesi bile yetiştiremiyorum.
"An"larım laylaylom geçerken,karnım doyarken adı bile aklıma gelmezken;canım yandığında,açlıktan gözüm karardığında,elektrikler kesilip karanlıkta kaldığımda,tüm azametiyle gök gürleyip,şimşek çaktığında omuzlarımı kapatıyor ve "AMAN ALLAH'IM" VEYA "OH MY GOD" diyorum.
Doğanın sistematiğini, varlığını kanıtlayamadığım aklımla takip ettiğimde; ilk çağlarda yaşayan cahil ve dönek insanlar gibi; Yağmur yağınca, "yağmur Tanrısı" gök gürleyince "gök" rüzgar esince "Rüzgar Tanrısı" na sığınıyorum demiyorum. Aklım; bir bütünlüğün,muazzam bir organizasyonun varlığını görebilecek kadar mükemmel çalışıyor.
"Ruh gözüm görüyor" ALLAH'ı. Bu da bana yetiyor. Somutsal olarak daha fazla kanıta gereksinim duymuyorum. Zira zaten gözümle görsem ve varlığı "ŞU" diye kanıtlayabilmiş olsam,İMAN ve İNANÇ duygularımın ne anlamı kalır ki?
Bir yorumda; Cezayir vs. örneği geçmiş,gözüme ilişti. Arkadaşlar;Tarih okuyalım,toplum psikolojisi,din psikolojisi,bölgesel sosyal psikolojiyi irdeleyelim, fakat bu konunun başlığında değil,çünkü bu konu ile çok alakasız "o paragraflar" Konulara sübjektif, törpülenmiş,yıkanmış beyin mantığı ve at gözlüğü ile bakmak yerine, daha "ussal-hissel harman başarısı" ve daha objektif bakalım. Hele ki;müspet ilim bile;çok güçlü bir yaratıcının,çok muaazzam bir sistemle alemi yönettiğini,insanoğlunun kendi mantalitesizliği ve özgür iradesini yanlış kullanarak bu dengeyi alt üst ettiğini kabul etmişken...Mesnetsiz suçlamalar,suçluluk hissindendir,akıl kıtlığındandır..
ALLAH'ın varlığını kabul etmekle,medeniyetten uzaklaşıldığını dikte eden bir zihniyetin,sırf dünyevi hırsları nedeniyle alımsız çalımsız oyun kuranların kurbanı olmanın kime ne faydası olabilir ki?AKLI SELİM OLMAK VARKEN?
 

turko29

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
20 Şub 2010
Mesajlar
322
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Yaş
65
Sevgili toz-zerresi güzel noktaya değinmişsin savaşların temeli talan üzerine ve yağma üzerine kuruludu, özünde çıkar kavgasıdır, Kimlerle kimler arasında egemen yapılar arasında, yine özünde halklar arası değildir bu konuda egemenin koyduğu yasalar, ahlak anlayışları, milli ve vicdani geleneksel anlayışlar doğrusunda kandırılmalar üzerine inşa edilerek...
Konuyla ilintisi burda devreye giriyor ve konunun özünü yansıtıyor, bu tip inançlar Tarih boyunca Ekonomik soygunun devamı için egemenler tarafından çıkarılır, ki vatan elden gidiyor haydin Çanakkaleye dendiğinde Anzaklar taa ordan çıkıp buralara gelirler yada Koreye gidilir, kimse Anzak nere Kore nere vatan nere diye çünkü önde İnanç vardır inanmaya hazır alt yapı vardır...
Bu günkü AB nin oluşumu ve Hristiyan Klübü anlayışı gibi, Her şeyin Yahudiliğe Bağlanışı gibi...
Hristiyanlıkta Reformlara kadar bu din aracılığı ile onun adına yapılan katliamları Engizisyonu, bunlar tarafından bilmin önüne konan engelleri biliyoruz, aynı zamanda Galile, Notradamus gibi dik duran bilim adamlarınıda biliyoruz...
Tanrının varlığı Yokluğu Beynin ve Aklın oluşumu çözümlendikten sonra Tanrının akıl yolu ile yaratıldığını bilim zaten kanıtlamış, burdaki esas öğrenilmesi gereken Tanrı neden yaratılmış sorusudur, Akıl bunu hangi gerekçe ile yaratmış...
Kötülüklerin sadece İslama bağlanması elbetteki çok yanlış, Ama kölelik Amerikada kaldırıldığında bile İstanbulda Köle Pazarları vardı, Bak: İstanbul Anşiklobeisi Köle Pazarları... Osmanlı yıkılana kadar sürdü...
 
M

monaliza

Ziyaretçi
:DHımm,demek Amerika'da kölelik kaldırıldı hıı?Bu güzel işte..Sevindim valla:D
Bu da Aklın Amerika'lılara,Amerika'lıların da dünyaya bir lütfu olsa gerek...Bakın,işin içinde Allah
ve islam olmayınca lütuflar nasıl da peşpeşe sıralanıyor:)
 

toz_zerresi

Üye
Yeni Üye
Katılım
22 Şub 2010
Mesajlar
184
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
47
Bence güzel bir paylaşım oluyor. İnsanların fikirlerini dinlemek, analiz etmek ve bir senteze ulaşmak düşünürlerin ve hatta herkesin görevi. Burada esas olan bizim yaptığımızı yakalamak sanırım. Dikte etmeden fikir beyan etmek ve fikirleri dinleyip anlamaya çalışmak. Şu an yine tamamen kendi düşüncelerimi aktarmaya çalışacağım ve bunu karşı bir sav olarak yapmayacağım. Konu bence siyaset üstü bir zeminde ele alınmalı. Siyaset ile harmanlanmış inanç yorumları bize çoğu zaman kötü manzaralar göstermekte ve inanç sistemleri ile ilgili ön yargılar edinmemizi sağlamakta. Hepimiz benzer etkilere maruz kalmışızdır seninde belirttiğin gibi. Siyasetten ari bir gözlükle baktığımda gördüğüm, yaratıcının insanlara güzel şeyler telkin ettiğidir. Bu kadar basit aslında. Seninde dediğin gibi bizim ruhban sınıfına hiç mi hiç ihtiyacımız yok. Ancak ve ancak, bazı meseleleri bizden daha iyi bilen insanlara, dönem dönem müracaat edip istifade edebiliriz. Ancak bu konu da, yaratıcının varlığı ile direkt olarak ilgili değil. Bir yaratıcı fikrini kabul etmek ile bir dini alıp kabul etmek arasında fark var gibi görünüyor. Eğer biz yaratıcıyı insanların kişilikleri ve eylemleri nezdinde yargılarsak büyük bir hataya düşmüş olmaz mıyız? İnanç kesin bir bilgiye dayanamıyor maalesef. Kesine yakın bir seviyeye ulaşabilir elbette. İnanç mutlak da değildir zira bedenin esaretindeki bir ruhun eşyanın hakikatına perdesiz nazar etmesi de mümkün değildir. Ancak yüksek seviyedeki bir inançtan söz edebiliriz henüz sağ iken. Sokrates bu konuyu alkibiades'te uzun uzun işlemiştir. Ve inanıp inanmamakta tamamen özgürüz sanırım. Ne kimseyi inanmaya ikna edebiliriz nede inanmamaya. Herkes aklını ve vicdanını kullanarak bir hükme varmakta özgür. İnanç meselesini ideolojik çarkların altında ezmek, basitleştirmek ve özünden uzaklaştırmak anlamına gelecektir ki; önü alınamayan kargaşaların nur topu gibi kucağımıza doğacağı muhakkaktır. İktidarlarını ve güçlerini muhafaza etmek isteyen insanlar, birçok genel kabul görmüş fikrin ve inanç sisteminin arkasına geçmiştir. Ve inanç gibi, bireyin iç dünyası dışında aslında varlığını sürdüremeyen (dolaylı olarak toplumsal yaşama etki eden) bir olgu siyasileşip gitmiştir. Saygılarımla...
 

serotonin

Üye
Yeni Üye
Katılım
1 Mar 2010
Mesajlar
109
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
50
Bu sorunun özü Kuran ı anlamaktan geçiyor, kendinden öncekileri de doğrulayan bir kitabın içeriğinden şüphe etmek bana biraz tuhaf geliyor, Din, hangisi olursa olsun, hangi kitabı okursanız okuyun çoğu konuda aynı mutlaklara işaret eder, edende onu yollayandır, O da Yaradandır.

Tanrının ve peygamberlerinin varlığı her dönem inkar edilmiştir, her inkarda toplum bir şekilde felaketlere maruz kalıp yok edilmiştir, dışardan bakıldığında, hmm beni inkar heee yokoluuun ...diye bir senaryo gözüksede, işin özü çok farklıdır, bunu burda açıklamak biraz uzun ve zor.

Söylediğiniz gibi yaratıcı ve din bir bütündür, dinleri yaratan tektir, o halde bir dinin ötekinden kötü olması imkansızdır, bunu Kitap zaten doğruluyor. Ama dönem insanlarının yozlaşması ve dinden uzaklaşması bir yenisini gerektirmiştir...O yozlaşmada, tüm kötülüklerin Tanrıya mal edilmesiyle başlamış, inanç köretilmiştir... Neden hep kötülükler Yaradana mal edilir, iyilikler mükemmel insana??? Neden hep suçlanan Tanrı olur?? İşin tuhafı ve en önemlisi, suçlama olunca, Tanryı yok sayanlar bile Onu suçlayabiliyor((:) muhatap olabiliyorlar, bir şekilde varlığını bilmeden kabul ediyorlar, bakın çelişkiye :)

Hani diyoruz ya neden hep diğer dinler önde, islam gerici, Yaradan der ki; biz onları iğreti dünyada medeniyet dedikleri şeyle sınıyacağız. Bire bir böyle yazmaz ama bu manadadır.


Kitaptan yola çıkarak izah etmeye başladım.Tanrının yokluğuna inanlara keza, karşı savunmadır Kuran. Kuran bu kadar mükemmelken, Tanrı nın mükemmeliği aklı aşıyor.


Herkes istediğine inanmakta özgürdür tek üzüldüğüm şey; inanmadıkları şeyi bilmemeleridir.

Hani ideolijik çarklardan bahsetmişsiniz ya.. . işte tüm dinlerin başına gelenlerden biride budur, sapılan, saptırılan , sömürülen...









 

turko29

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
20 Şub 2010
Mesajlar
322
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Yaş
65
Sevgili monoliza, konunun islam üzerinden gelişmesi yaşadığımız yöreden kaynaklanıyor, ve elbetteki o inancın dünya üzerindeki yansımalarınında etkisini yabana atmamak gerekiyor, toz zerresi arkadaşımızında özetlediği gibi inanmak olayı kişinin içinde yaşaması ve bilgi bazında geliştirmek yada değiştirmek için alış veriş biçiminde yürümesi gereken bir olgu...
Tarih hiç bir dönem başkalarının fikirleri üzerinde Devrim (köklü değişim) yapan bir liderle yada insanla yüzleşmemiştir, o nedenle geçmiş sadece bilgilenmemizde çözümlemelerimizde ışık tutacak kaynaklarla dolu olduğu düzleminde düşünmemiz sanırım daha doğru olur, Dünya değişiyor, canlı ve cansız yaşamı değişiyor, toplumsal inançlar ve saflar değişiyor, küreselleşen sermayenin iç dinamikleri değişiyor bu değişimler elbeteki iletişim çağında biçimselliğinde üzerine doğru gidiyor, bu doğrultuda günümüz ve gelecek insanlığında yaşama bakışı değişecektir...
Gelişim sürdükçe İnançlardada değişimler olacak mesele buna insanların daha ne kadar direneceği, bu direncin güçlenmesi için egemen sürekli yeni yöntemlere başvuracaktır, ama bilimsel gelişmeleri daha fazla ne kadar insanlardan gizleyebileceği konusu...
Siyaset konusuda önemli Siyaset kavramının içerisi boşaltıldığı için bu konu sürekli yanlış algılanıyor, Bir insanın yönetilen de olsa yönetiliş biçimine kayıtsız olması mümkünmü ? Bir sanatçının yada Düşünürün yönetimsel anlayışa kayıtsız kalması...
Ama siyaseti dar çerçeve içerisine aldığımızda kirlilik olgusu ile değerlendirdiğimizde elbetteki itici geliyor ama bu alanı kirli insanlara bıraktığımızda kirlenmeyen neyimiz kalır...
Bende sohbetlerin çok güzel ve verimli geçtiği inancındayım...
Sevgiyle...
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç
Üst