Tanrının varlığı veya yokluğu hakkında somut kanıtlar

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Genel Tartışma Alanı kategorisinde burakender tarafından oluşturulan Tanrının varlığı veya yokluğu hakkında somut kanıtlar başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 136,421 kez görüntülenmiş, 1,062 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Genel Tartışma Alanı
Konu Başlığı Tanrının varlığı veya yokluğu hakkında somut kanıtlar
Konbuyu başlatan burakender
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan Ruairi

Simerenya11

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
29 Ağu 2009
Mesajlar
70
Tepkime puanı
0
Puanları
6
Yaş
2023
Ynt: Tanrının varlığı ve yokluğu hakkında somut kanıtlar

Başka yönlerine vakıf değilsek yaratma gücüne de vakıf değilizdir. Yetkin varlık değilse kendisi bir yetkin varlığa bağlı demektir.
 

gülsüm

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
3 Eyl 2009
Mesajlar
9
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
2023
Ynt: Tanrının varlığı ve yokluğu hakkında somut kanıtlar

tanrıyı gözleriyle görmek isteyenlerin acep gözlerinde midir ki akılları? insan aklı çok büyüktür ancak sınırsız değildir..sınırlı ile sınırsızı tam olarak keşfetmek mümkün müdür.. ?
 

Hayyam

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
6 Eyl 2009
Mesajlar
7
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
2023
Ynt: Tanrının varlığı ve yokluğu hakkında somut kanıtlar

Hayır bir tek yaratma gücünün olduğundan emin olabiliriz çünkü bizleri yaratmıştır. Onun dışındaki özellikleri ise şüphelidir. Tabii ki bu şahsi fikrim.
 

gülsüm

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
3 Eyl 2009
Mesajlar
9
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
2023
Ynt: Tanrının varlığı ve yokluğu hakkında somut kanıtlar

yaratmak için güç yeterli midir ..akıl gerekmez mi mesela, sonra yarattıgını görmek istemez mi..ve yaratıp bırakmadığına sonra öldürdüğüne göre değiştirme yeteneğide vardr..yani sadece yarattıklarına bakarak bile çoookk özelliğini sayabilirz bence hayyam..
 

Hayyam

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
6 Eyl 2009
Mesajlar
7
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
2023
Ynt: Tanrının varlığı ve yokluğu hakkında somut kanıtlar

Maalesef ki sizinle aynı görüşte değilim. Çünkü yaratmak varlıktan bağımsız hatta zoraki bir fiil bile olabilir.

Bununla birlikte akıl gerekmeyebilir, çünkü eğer bizler Tanrı'nın varlığından taşmışsak o zaman bilinçsiz bir şekilde varolduğumuz anlamına gelebilir.

Yaratığını görmek istemek insanî bir duygudur ve böyle bir isteği Tanrı'nın barındırıp barındırmadığını gösteren bir kanıt yok benim nazarımda. Çünkü bizi izlediğini bilmiyoruz.

Öldürmek değiştirmek demek değildirz, zira öldükten sonra başka bir hayat var ise değişimi kabul edebilirim ama başka bir hayata götürmeyecekse ölüm bizi işte o zaman öldürmek sadece yaratma eyleminin son fiil basamağı olarak karşımıza çıkar.

Ve bence yaratma yeteneğine bakarak bir çok çıkarımda bulunabilirz tabii ki ancak bunlar asla kesinlik içeremez ve sadece çıkarımdan ibaret kalır. Ve hiçbir çıkarım Tanrı'nın yaratma gücünün olduğundan daha kesin bir yargı olamaz.
 

Simerenya11

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
29 Ağu 2009
Mesajlar
70
Tepkime puanı
0
Puanları
6
Yaş
2023
Ynt: Tanrının varlığı ve yokluğu hakkında somut kanıtlar

Simerenya11 ' Alıntı:
Başka yönlerine vakıf değilsek yaratma gücüne de vakıf değilizdir. Yetkin varlık değilse kendisi bir yetkin varlığa bağlı demektir.

tabii o zaman yetkin varlık neyse onu tartışmaya başlarız; bu defa Tanrı dediğimiz ilinekleşir. Bu ise mümkün değildir.
 

gülsüm

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
3 Eyl 2009
Mesajlar
9
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
2023
Ynt: Tanrının varlığı ve yokluğu hakkında somut kanıtlar

bilinçsiz şekilde varolup nasıl bu kadar bilinçli olduğumuz gerçkten tartışılır..bardaktan taşan sıvının, bardaktakinin aynısı olmasa bile benzer özellikler taşıdığını kabul ediyor olmalısınız.. öldükten sonra başka bir hayat olsa da olmasa da ölüm değişimdir.. yaşamla ölümün aynı olduğunu savunmazsınız herhalde..

ancak son cümlenize katılıyorum tabiki bunlar çıkarımlardır..ancak ununutmamak gerek tek yaratılan insan değildir..
 

Simerenya11

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
29 Ağu 2009
Mesajlar
70
Tepkime puanı
0
Puanları
6
Yaş
2023
Ynt: Tanrının varlığı ve yokluğu hakkında somut kanıtlar

Ben başta dediğimi sonda yineleyeyim: Varlık delil hissi veren olgularla doludur, ancak kesinlik(mutlaklık) yoktur. Kimisi olguları Tanrı yönünde kimisi Tanrısızlık yönünde yorumlar. Ben Tanrıya inanıyorum; olguları Tanrı lehine düşündüğüm için. Kuantum teorisi de determinist ve indeterminist yorumlara yol açtı mesela. Demek ki ne kadar derine inersek inelim bir delilden değil daha çok tercihlerden yana oy kullanıyoruz. Birimize delil gelen diğerine gelmiyor. Nesnel olarak kimse haklı değil.
 

köle

Üye
Yeni Üye
Katılım
14 Eyl 2009
Mesajlar
146
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
Ynt: Tanrının varlığı ve yokluğu hakkında somut kanıtlar

Herhangi bir yerde senden bağımsız bir tanrı yok. Düşündüğün ve sorguladığın şey kendi kendinin tanrılığı. Muhtemelen cinsellik, ahlak ve aşk gibi konularda yapacağın köklü değişiklikler sana gerçek tanrıyı gösterecektir. Yani kendini.
 

Simerenya11

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
29 Ağu 2009
Mesajlar
70
Tepkime puanı
0
Puanları
6
Yaş
2023
Ynt: Tanrının varlığı ve yokluğu hakkında somut kanıtlar

Tanrı benden bağımsız ben tanrıdan bağımsız değilim
 

düşünen

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
19 Eyl 2009
Mesajlar
4
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Tanrıyı veya Tanrısal alanı anlamaya çalışırken karşımıza çıkan bilgiyi sadece inanarak kabul etmek bana biraz kolaycılık gibi geliyor.Metafizik alan da bilimsel olarak doğrulanabilir. Ama bilimin kullandığı yöntemler acaba her yönüyle yeterli midir?Aşkın alan için daha sağlam kriterler gerekli! Günümüz bilim yöntemlerini kullanarak Tanrıyı anlamaya çalışmak onu yeterli olmayan alana indirgemek olur.
 

Macavity

Üye
Yeni Üye
Katılım
23 Eyl 2009
Mesajlar
138
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
Tanrı'nın varlığı hakkındaki bilginin imkanı genel olarak bilginin imkanına, yapısına, sınırlarına... kısacası bilgi kuramına, epistemolojiye değinmeden incelenemez. Bu nedenle Tanrı'nın bilgisi hakkında görüş bildirmeden önce bilgi kuramı hakkındaki görüşlerimizi açıklamamız gerekir. Mesela metafizik bilimsel kesinlikte bir bilgi üretebilir mi?

Bir de hangi Tanrı'nın varlığının sorgulandığından bahsetmek gerek. Çünkü daha önce de değinildiği gibi, eğer teizmin Tanrısı'ndan bahsediyorsak, bunun kanıtı mümkün değildir. Melekleri, kıyameti, cenneti, cehennemi... nasıl ispatlayabiliriz? Bunlar sadece inanç unsurlarıdır. Eğer en mükemmel varlık tanımına karşılık gelen Tanrı üzerine konuşuyorsak, o halde sadece kavramsal bir inceleme yapıyoruz demektir. Bu konuda Kant'a başvurmamak pek mümkün değil. Benim de benimsdiğim bu görüşte, özetle, varlık ile düşünce alanı farklıdır. Bir şeyin var olması, o şeyin diğer niteliklerinden farklıdır, var olmak kendi başına bir gerçekliktir. Varlık hakkındaki bilgileri, kavramlarda olduğu gibi çelişmezlik ilkesinden değil deneyden çıkarırız. Bu nedenle düşünce varlığı kanıtlayamaz.

Bunun dışında, Tanrı intihar edebilir mi? Kendini sonsuza kadar yaratıp yok edebilir mi? Ya da bunların farklı bir türevi olan Tanrı kendi kadıramayacağı ağırlıkta bir nesne yarabilir mi? Kendi yok edemeyeceği bir şey yarabilir mi?... şeklindeki sorular "ezeli ebedi", "her şeye gücü yeten", "en mükemmel varlık" tanımlarından çıkarılan çelişkilerden üretilen sorular, yani zaten kavram analizine dayanıyorlar, varlık gibi ayrı bir gerçekliğe değil. O halde bu sorulara verilecek cevap da sadece kavramın anlamına dayanır. Fakat burada gözden kaçırıldığını düşündüğüm bir başka şey daha gerekli. Madem salt kavram analizine dayanıyoruz, o halde sorunun da kavramla çelişmemesi gerekir. Çelişik olan sorunun cevabı da olamaz. Şöyle ki; mesela üçgenin tanımı "3 doğru parçasının kesişiminden oluşan iç açıları toplamı 180 derece olan kapalı şekil" ise, biz "üçgenin 4. kenarının uzunluğu nedir?" diye sorabilir miyiz? Bu soru üçgen tanımıyla çelişiktir ve sorunun cevabının olmaması üçgende bir çelişki olduğu anlamına gelmez tabi ki. Aynı düşünceyi, aynı şekilde bir kavram olan (yani deizmin Tanrı'sı. Çünkü teizmin Tanrı'sı sadece inançla ilgilidir) Tanrı kavramına da uygulamak gerekir. Yani Tanrı kavramıyla da çelişen soru sorulamaz, zaten sorunun kendisi anlamsız olur, bu nedenle cevabı da olamaz. Tanrı intihar edebilir mi, kendini yok edebilir mi, yok edemeyeceği bir nesne yaratabilir mi.. şeklindeki sorular Tanrı'nın ezeli-ebedi olması, her şeye gücü yetmesi tanımlarıyla çelişiktir (ezei-ebedi olmakla intihar, yani ölüm; her şeye gücünün yetmesiyle de yok edemeyeceği, yani yapamayacağı herhangi bir şey olması çelişir). O halde, aynen üçgenin 4. kenarının sorulmasında olduğu gibi cevapları da mümkün değildir.
 

fides

Kahin
Yeni Üye
Katılım
15 Şub 2008
Mesajlar
1,694
Tepkime puanı
5
Puanları
38
Macavity, teşekkür ederim yazın için gene haz alarak okuduğum ender yazılardan biriydi. Ve çok da hoş bir derinliğe yönlendirmişsin."Tanrının intiharı " konusuyla.Tabi bazı sorularım olacak:
Varlık ve kavrama dikkat çekmişsin. Kavram olarak kabul ettiğimiz deizmin Tanrı'sı.Bu düşünceden ibaret ve Tanrı bizi yarattı ve bıraktı mı diyoruz?Biraz somutlaştırdım. Yanlış mı anladım?
"Bir şeyin yokluğunu ispatlayamıyorsan vardır." sözü Tanrı için kullanılsa da(kendi duyumlarımdan) bence tam tersi olmalı. "Bir şeyin varlığını ispatlayamıyorsan yoktur " sözü daha mantıklı. (konuya nesnel/rasyonel yaklaştım.)
Bizim bilgilerimiz sınırlı ve ne yaparsak yapalım cennete/cehenneme gidip gelen olmadığı için nesnel veriler sunamayacağız. Deistler de nesnel bir şeyler sunamıyor. "Tanrı yarattı ve bıraktı " demek işin kolayı.
Küçüklüğüm geldi aklıma. Ben 6 yaşındayken her kar yağdığında pencerenin önüne koşar ve camdan yukarı vakardım. Dışarı yola yağan ya da karda oyun oynayan çocuklara değil de yukarı.Kafam yukarda öylece yağan hızlı kara bakardım. Ve dikkat etmişsinizdir yağan kara yukarı doğru bakınca sanki çok hızlı bir asansöre binmişte yukarı çıkıyormuşsunuz gibi olur.Bende o hızlı asansöre bindikçe daha yukarı çıkacağımı ve Tanrıyı göreceğimi düşünürdüm. Öyle pencere camına bakan bana seslendiklerinde de kafamı çevirmek durumunda kaldığımdan asonsörün hızlı şekilde beni yere bıraktığını düşünürdüm ve çok kızardım bana seslenenlere. Tanrı hep yukarda en yukarıdaydı benim için.Ve bana seslenenler Tanrıyı görmeme engel olmuşlardı.
Tabi göremedim Tanrıyı. İnsan nesnel bir şeyler arayınca insin yanıma konuşsun benimle diye bakıyor olaya. Göreyim dokunayım istiyor.
Böyle kanıtlar sunamayacağımız için Tanrının nesnel olarak kanıtı yok! İnananlar gönülle inanıyor ve kutsal kitapları kendine kaynak gösteriyor. Zaten inanmayanlarda nesnel şeyler beklediğinden ve böyle bir karşılık bulamıyor.
Ben burada Huxley'in bu ortamdan yararlanıp 3.Felseyi(Agnostisisizm) oluşturduğunu düşünüyorum. Bilgilerimiz sınırlı ve biz bilemeyiz:)
 

Macavity

Üye
Yeni Üye
Katılım
23 Eyl 2009
Mesajlar
138
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
Ben de dediklerin için teşekkür ederim fides. "Tanrı bizi yarattı ve bıraktı" da genel olarak deistlerin dedikleri şeylerden biridir tabi ama, konu tanrı kanıtları olduğu için ben önceki mesajda sadece Tanrı'nın varlığı üzerine bir kanıtın mümkün olup olmadığına değindim. Tanrı'nın yaratımdan sonra yarattıklarına müdahele etmemesi meselesi daha çok bilgi, bilim, özgürlük ve özgür irade... kavramlarıyla ilişkilendiriliyor. Bu konuyla ilgili bir şey dememiştim ben. Bununla beraber, tek üzerinde akıl yürütülebilecek Tanrı deizmin kavramdan hareketle ulaşılan tanrısıysa, bu da kavram analiziyle yapılabiliyorsa, Tanrı bizi yaratıp bıraktı önermesi de sadece mantıksal tutarlılığı bakımından tartışılabilir. Ya da buna karşıt olarak, dedğin gibi aklımızı/mantığımızı da aşar, mantıkla dabilemeyiz denebilir.

Diğer konuyla ilgili olarak da, "bir şeyin yokluğunu ispatlayamıyorsak vardır" ile "varlığını ispatlayamıyorsak yoktur" önermeleri arasında pek fazla bir fark görmüyorum ben. İkisine de katılmıyorum. Aralarındaki tek fark şudur bence; zaten olmayan hiçbir şeyin yokluğu ispatlanamaz, buna karşın var olan şeylerin varlığı ispatlanabilir. Olmayan hiçbir şeyin yokluğu ispatlanamayacağı için, İlk önermeye göre uçan at da, ejderha da, çok sevdiğim hobbitler de... var demiş oluruz (sonuncusuna inanmak isterdim). İkincisinde ise ispatın doğasıyla ilgili bir durum var. İspat ancak mevcut bilgimz dahilinde yapılabilir. Bilgimiz de sabit olmayıp sürekli yenilendiği için, bugün ispatlama imkanımız olmayan bazı şeyler ileride ispatlanabilir hale gelebilir. Bu nedenle bir şey hakkında en fazla şu anki bilgimize göre yoktur diyebiliriz, ki bu da yoktur demek olmaz.

Tanrı'yla ilgili herkesin küçüklüğünde seninkine benzer düşünceler olmuştur bence. Zaten o zamanlar anca somut olan şeyleri düşünebildiğimiz için Tanrı'yı da somut bir şey olarak düşünüyoruz küçükken. Ben de dünyanın dışında bir bulut olarak düşünmüştüm, heralde o yaşta düşünebildiğim soyuta en yakın şey bulut olduğu içindir (havada süülür, katı değil vs. :)).
 

funda

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
2 Eki 2009
Mesajlar
20
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
tanrı

eğer göz insanın bildiği kadarını görüyorsa,tanrı yıda görüyor.çünkü varlığını biliyor.
 

fides

Kahin
Yeni Üye
Katılım
15 Şub 2008
Mesajlar
1,694
Tepkime puanı
5
Puanları
38
eğer göz insanın bildiği kadarını görüyorsa,tanrı yıda görüyor.çünkü varlığını biliyor.

Bilmek görmek değildir. Ayrıca bahsettiğin bilmek; bilmek değil inanmaktır. Kavram karmaşıklığı anlam karmaşıklığına dönmesin.
 

funda

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
2 Eki 2009
Mesajlar
20
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Bilmek görmek değildir. Ayrıca bahsettiğin bilmek; bilmek değil inanmaktır. Kavram karmaşıklığı anlam karmaşıklığına dönmesin.


sözlerimize bence diye başlamak gerektiğini düşünüyorum.

bence bilmek görmektir.bahsettiğim bilmek inanmak değil.inancı değil,tanrının varlığını konuşuyoruz sanırım.
 

fides

Kahin
Yeni Üye
Katılım
15 Şub 2008
Mesajlar
1,694
Tepkime puanı
5
Puanları
38
sözlerimize bence diye başlamak gerektiğini düşünüyorum.

bence bilmek görmektir.bahsettiğim bilmek inanmak değil.inancı değil,tanrının varlığını konuşuyoruz sanırım.

Funda, yaptığın açıklama konu dışı bir yaklaşım.
"Bence/bana göre" dememe gerek yok; çünkü başlık ve anlama dikkat ettiysen somut kanıtlar istemiş.Yani nesnel yaklaşman gerekiyor. Bunu dikkat edersen eminim sen de öznel bir değerlendirme yaptığın için "bilmek=inanmak" anlamında kullandığını farkedersin.
Link verdim kişisel görüş belirtmek için daha ideal bir konu.
Öznel tartışman için ilgili başlık :
http://www.felsefe.net/forum/anketler/633-tanri-var-midir.html
 

Azadî

Üye
Yeni Üye
Katılım
9 Ağu 2009
Mesajlar
149
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
34
Tanrının var olduğu da kanıtlanamaz , olmadığı da...

inancıma göre ; ALLAH bizden kendisini ıspatlamamızı değil ; ona iman etmeyi , inanmızı istiyor.Ki bu dünyada oluşumuzun , sınanmamızın bi anlam ifade etmesi için bu gerekli.
 

Azadî

Üye
Yeni Üye
Katılım
9 Ağu 2009
Mesajlar
149
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
34
tanrının olmadığına dair somut kanıtlar yok değil.
Yani ateistler bunları kanıt olarak görüyor.
Buyrun size bilimsel değerlendirme ;
..
.
tesadüfle ilgili bir kaç şey söylemek istiyorum.. biz inananların nedense en sıkı sarıldığımız ilkemiz bu mükemmelliğin tesadüflerle açıklanamayacağı ilkesidir...
Biz diyoruz ki ayrıntılarda o kadar çok mükemmelliyet var ki bunun tesadüf olma ihtimali sıfırdır... Mesela eğitimsiz bir maymunun önüne daktiloyu koyduğumuzda onun" merhaba" yazma olasılı kadar imkansız bir durumdur diyoruz.. İşte bu tesadüfler hakkında biraz konuşmak istiyorum...

arkadaşlar, hem bizzat Allah tarafından konulmuş olan hem de ateistlerin de dayanağı haline gelen bilim kanunları aslında tesadüf filan iddia etmiyor... Bir başka deyişle materyalizm, hayatın başlangıcını tesadüflere bağlamış filan değil... Peki neye bağlıyor? Cevap zorunluluğa!

Nasıl mı?

Bakın fizikte Joule'un "Enerjinin Korunumu Yasası" vardır... Dikkat edin teorisi değil yasası vardır... Yasaya ne ateist ne de dindar itiraz edebilir. Neyse

bu yasaya göre şu anda var olan hiç bir şey yok edilemez. Yakılabilir, parçalanabilir, atomları bile bölünebilir ama o maddeyi bir araya getiren ne varsa hep doğada kalmaya devam eder. Ve uygun şartlar oluştuğunda tekrar eski haline döner... (bu çok uzun zaman alsa bile...)

Bu ne demektir? Yok edilemiyorsa hiçbir şey demek ki yokluk yoktur? O zaman bu yasa bilimsel olarak neyi kanıtlamış oluyor... evrendeki bütün maddeler ezeli ve ebedi olarak vardır demek oluyor...

Evet bizzat Allah tarafından yaratılmış bilimin bir yasası bunu söylüyor.. (teori değil)...

şimdi başka bir yasaya bakalım.. Newton'un çekim kanunu:

Ne diyor newton basit olarak... Büyük kütle, küçük kütleyi çeker... bu da bir yasa... Peki bu yasa ne söylüyor bize?

1- Durgun hiçbir şey yoktur, her şey hareket halindedir.
2- hareket ezeli ve ebedi olarak vardır.. Çünkü maddeler hep vardı ve var olan maddeler birbirini çektiklerine göre hareketin başlangıcı yoktur. sonu da olmayacak..
3-Maddeler birbirini çektiğine göre, hareket olduğuna göre bu maddeler arasındaki çarpışmaların sonucunda her şey olması mümkündür.. (patlama, atom parçalanması vs...)


sadece iki yasa bile tanrısız bir evreni gösteriyor... ancak benim inancım bu sistemi bile yaratan bir Allah olduğudur.. orası ayrı mesele neyse biraz daha devam edeyim...

KARA DELİKLER:
bir bozuk para büyüklüğünde görünen kara deliklerden bazılarının kütlesi güneşten bile daha fazladır.. Newton'un çekim yasasına uyarak kütlesi hafif olan çevresindeki her maddeyi büyük bir hızla yutuyorlar.. hatta bir kara delik başka bir karadeliği yutuyor... Bilmeyenler için söyleyeyim hikaye anlatmıyorum, karadelikler bilimsel olarak uzayda gözlenmeye devam etmektedir.. Buna da ne ateistler ne de dindar karşı çıkabilir...

ya karadelikler birbirini yutup tek bir karadelik kalsa ve o karadelik tam dolsa ne olacak? Şu an içinde bulunduğumuz evren hiçbir maddesini, hiçbir atomunu kaybetmeden, maddenin değişik hallerinde bir bozuk paranın içine hapsolacak... Yani yaratılışın tersi yokediliş olmuş olacak..

FAKAT:

Karadeliklerin maddeleri yutmalarında bir limit söz konusudur limtit dolduğunda karadelikler yuttukları her şeyi büyük bir patlamayla dışarı kusarlar... O ZAMAN ne oluyor: evren bu patlama sonucu tekrar boşlukta yayılmaya başlıyor..

toparlıyorum...

bilim diyor ki hiçbir şey yok edilemez o halde var da edilmediler.. hep vardırlar hep de olacaklar... evren önce yok oluşa doğru gidiyor, sonra tekrar yeniden big-bang teorisiyle oluşmaya başlayacak.. (belki hayat başlamaz ama evren yeniden varolacak)

kısacası bir devr-i daim söz konusudur. Evrendeki varlıklar hep varlar sadece şekil değiştirip dururlar...

ŞİMDİ TESADÜF OLAYINA DÖNEYİM:

bu olayların hiçbir yerinde tesadüften söz etmeme gerek kalmadı, çünkü bilim diyor ki bu olayların varlığı yasalarla tespitlidir.. ben yukarıda sadece bir kez teori sözcüğünü kullandım o da BİG-BANG TEORİSİ... bunun dışında en temel iki yasa her şeyi açıklıyor...

Büyük patlama sonucunda dünyanın güneşe uzaklığında 1 cm hata olsa hayat başlamazdı... eğiklik oranı 27 derece değil de 26 olsaydı hayat başlamazdı vs... işte biz dindarların sarıldığımız bilimsel veriler..... Ancak şunu unutuyoruz, evrende şu anda sayısız gezegen var, ve zaten onların bazılarında eğiklik sırf 26 derece olduğu için hayat başlamadı...

ne demek istiyorum.... dünyada hayatın başlaması çok da imkansız bir olasılık değildir...

elimizde bir avuç kum olsun 10 metre uzaklıkta bir kola şişesi olsun....
bizden elimizdeki kum taneciklerini bu mesafeden o şişenin içine atabilmemiz istensin..
biz kumları tek tek veya toplu atmakta serbest olalım...

evet tek tek atarsak ihtimal yine de sıfır olmamak üzere bu işi ya başaramayız ya da zor başarırırz.. Ancak bütün kumları birlikte atarsak o şişenin ağzından çok az miktarda da olsa kum taneciği düşürebiliriz...


evrende sayısız gezegen var.. şu an eldeki verilere göre sadece dünyada hayat var... Bence sayılamayacak çok gezegen arasından sadece birinde hayat şartlarının oluşması çok büyük bir başarı değildir.. hayat koşulları varsa gerisi kolaydır. yok gözümüz harika yaratılmış yok karıcalar çok güçlüdür.. bunlar hikaye... her yaratığın kendi özellikleri vardır ve bu özellikler sadece özelliktir.. ve diğer canılardan farkını ortaya koyar...

BEN DERİM Kİ ALLAH, BU SAYILAMAYACAK KADAR ÇOK GEZEGENİ, GÖKTAŞALRINI VE YILDIZI SIRF BİZ SEVGİLİMİZLE ROMANTİK BİR GECE GEÇİRİRKEN BİZE IŞILTI SAĞLASINLAR DİYE YARATMIŞ OLAMAZ... evren keşf edilmeye değerdir... Orada da bir yerlerde dünya gibi belki de daha güzel şartlar da yaşam alanları olduğuna inanıyorum... dikkat edin inanıyorum dedim.. bunu mantıkla buldum.. yani bunu kanıtlamam şu an için mümkün değil... sizinle oraya seyahat edersek o zaman kanıtlamış olurum bu inancımı...

neyse kurallarını Allah'ın koyduğu bilimin kanıtladığı şeyleri toparlıyorum.

1- Her madde zaten vardı...
2- Evren önce küçülüp tek kütleye dönüşüyor sonra patlayıp tekrar yayılıyor, genişliyor..
3- hareket başlatılmadı hep vardı.. Çünkü atomların içindeki çekim, elektonların dönüşü dünyanın dönüş hızından yüksek...

SONUÇ: TANRI, DENEME DÜNYASINDA KENDİNİ ÖYLE BİR GİZLEMİŞ Kİ İSTEYEN GÖRMEYEBİLİR, İSTEYEN GÖREBİLİR...

TANRI HİÇBİR YERDE AMA HER YERDEDİR...

TARNIYA BİLİMLE ULAŞILMAZ O İÇİMİZDE DOĞAN BİR HİSTİR.

BİLİM YAŞAMAK İÇİN EMREDİLMİŞTİR. KAZANMAK İÇİN EMREDİLMİŞTİR.

ALLAH, BİZE ŞAH DAMARIMIZDAN DAHA YAKINDIR...
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç

Yeni Mesajlar

Üst