Tanrının varlığı veya yokluğu hakkında somut kanıtlar

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Genel Tartışma Alanı kategorisinde burakender tarafından oluşturulan Tanrının varlığı veya yokluğu hakkında somut kanıtlar başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 137,619 kez görüntülenmiş, 1,062 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Genel Tartışma Alanı
Konu Başlığı Tanrının varlığı veya yokluğu hakkında somut kanıtlar
Konbuyu başlatan burakender
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan Ruairi

Epilogue

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
6 Ara 2009
Mesajlar
279
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
43
"Bazı alimlerin Allah'ı ispat etmeye çalışmalarına şaşıyorum. Allah"ın varlığı sabittir, sen kulluğunu ispat etmeye çalış".
Hz. Mevlana
 

iuflsfozkn

Düşünür Üye
Yeni Üye
Katılım
8 Ocak 2011
Mesajlar
641
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Yaş
38
bkz. iki boyutlu çizgi film karakterinin 4,5,6,7..... boyutlu herhangi bir nesneyi hayal etmeye çalışması.

Açık olsanız . İlmi seviyenizi biraz daha aşağıdaki insanlar anlayamiyormus da

Ayrıca bazı arkadaslar komik hem de çok komik
 

iuflsfozkn

Düşünür Üye
Yeni Üye
Katılım
8 Ocak 2011
Mesajlar
641
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Yaş
38
Açık olsanız . İlmi seviyenizi biraz daha aşağıdaki insanlar anlayamiyormus da

Ayrıca bazı arkadaslar komik hem de çok komik

Sayın nabi Tanri yi gecelim var ya da yok ister İnan ister inanma ! Sen bana midem var mı yok mu onu ispat et ama biz ilk insanlarız yani sen ve ben yeni yaratıldık ya da evrimlestik ya da nasıl
Olmuş ise olmuş ve ikimiz yalnızız ve ilk insan biziz . Hiç bı görüntüleme cihazı yok ! Ben merak ettim yahu bu yediklerim nereye gidiyor ? Hem merak ettim yediklerimin ağzımda sindirilebilir olması , hazıma uygun olması , tatlı olması , faydalı olması diyelim kısaca nasıl olmuş da olmuş bana bir anlat ? Sonra diğer merakım da su denen seyin bana lazım olması esdeyisle olmazsa olmazım olması niye? Bu soruları merak ettim bı yanıtla sayın Nabi ! Ben nokta yim paragrafın tümünü merak ettim bir anlat
 

ustungelari

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
15 Şub 2011
Mesajlar
13
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
34
birazcık felsefe bilginiz olsa felsefenin temel kurallarından birinin "bir şeyin yokluğunun değil varlığının kanıtlanması" olduğunu bilirdiniz.. bir şeyin yokluğunu kanıtlayamazsın, yoksa yoktur çünkü ama "var" diyorsan, işte o noktada kanıtlaman gerekir.. yani bu noktada "tanrı yoktur" diyenler bir şey kanıtlama durumunda değildir, aksine "tanrı vardır" diyenlerin onun varlığını kanıtlamaları gerekmektedir.. tabi öncelikle felsefenin anlaşılmaz lafla söyleme sanatından çok bir bilim olduğunu göz önünde bulundurmak gerekir.. ki bunun içinde sayfalar dolusu araştırma yapmaya gerek yoktur kelimenin orjinal kökenine indiğinizde (phileo-sophia) sophia'nın "bilgi" demek olduğunu ve "bilim" sözcüğünün de bu kökten geldiğini görürsünüz.. Bu noktada yani eğer ki aradığımız bir "kanıt"sa bu kanıt kuran hadis ayet vs gibi bilgiler değil direkt olarak kanıtlanabilir, ampirik yani bilimsel bir bilgi/kanıt olmalıdır..
 

iuflsfozkn

Düşünür Üye
Yeni Üye
Katılım
8 Ocak 2011
Mesajlar
641
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Yaş
38
birazcık felsefe bilginiz olsa felsefenin temel kurallarından birinin "bir şeyin yokluğunun değil varlığının kanıtlanması" olduğunu bilirdiniz.. bir şeyin yokluğunu kanıtlayamazsın, yoksa yoktur çünkü ama "var" diyorsan, işte o noktada kanıtlaman gerekir.. yani bu noktada "tanrı yoktur" diyenler bir şey kanıtlama durumunda değildir, aksine "tanrı vardır" diyenlerin onun varlığını kanıtlamaları gerekmektedir.. tabi öncelikle felsefenin anlaşılmaz lafla söyleme sanatından çok bir bilim olduğunu göz önünde bulundurmak gerekir.. ki bunun içinde sayfalar dolusu araştırma yapmaya gerek yoktur kelimenin orjinal kökenine indiğinizde (phileo-sophia) sophia'nın "bilgi" demek olduğunu ve "bilim" sözcüğünün de bu kökten geldiğini görürsünüz.. Bu noktada yani eğer ki aradığımız bir "kanıt"sa bu kanıt kuran hadis ayet vs gibi bilgiler değil direkt olarak kanıtlanabilir, ampirik yani bilimsel bir bilgi/kanıt olmalıdır..

Biraz felsefe bilginiz olduğu belli ama tarz problemi sizin söylediklerinize karsı soğukluk oluşturuyor . Gayet objektif bir yorum hediye olsun size
 

nabi

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
16 Şub 2011
Mesajlar
10
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
öncelikle herzamanki gibi saygılar.
ve kısaca biz işleyen bir mekanizmanın içindeki çarklarız . bütün dişlerimiz bizi çevreleyen nesnelerle tam uyumlu . görevimiz ; mekanizmanın işlemesi için gerekli olan kurallara uymak , " eşdeyişle" ayat-ı tekviniyeyi harfiyyen uygulamak. şu durumda , yok şu dişler neden tam benim dişlerime uygun,yok neden tam yağlanmam gereken anda yağlanıyorum,yok neden durunca paslanıyorum , gibi sorular ; bir çemberin üzerinde yol almaya çalışan varlığın nereden yola başladığını unutması ve ne zaman yolunun biteceğini merak etmesi gibi pozisyonlara sokar.
ayrıca merak ettim neden bunu bir cevap olarak kabul ETMEYECEKSİN.
 

iuflsfozkn

Düşünür Üye
Yeni Üye
Katılım
8 Ocak 2011
Mesajlar
641
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Yaş
38
öncelikle herzamanki gibi saygılar.
ve kısaca biz işleyen bir mekanizmanın içindeki çarklarız . bütün dişlerimiz bizi çevreleyen nesnelerle tam uyumlu . görevimiz ; mekanizmanın işlemesi için gerekli olan kurallara uymak , " eşdeyişle" ayat-ı tekviniyeyi harfiyyen uygulamak. şu durumda , yok şu dişler neden tam benim dişlerime uygun,yok neden tam yağlanmam gereken anda yağlanıyorum,yok neden durunca paslanıyorum , gibi sorular ; bir çemberin üzerinde yol almaya çalışan varlığın nereden yola başladığını unutması ve ne zaman yolunun biteceğini merak etmesi gibi pozisyonlara sokar.
ayrıca merak ettim neden bunu bir cevap olarak kabul ETMEYECEKSİN.
Sayın Nabi dediğim gibi diliniz pek kapalı ima larınız yerine ulaşmıyor en azından bende öyle ! Mesela neden kabul etmeyeyim ?
 

nabi

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
16 Şub 2011
Mesajlar
10
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
çünkü hala suyla meşgulsünüz......................................................................................
 

iuflsfozkn

Düşünür Üye
Yeni Üye
Katılım
8 Ocak 2011
Mesajlar
641
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Yaş
38
çünkü hala suyla meşgulsünüz......................................................................................

Peki efendim öneriniz nedir ? Neyle meşgul olalım ! Tanri var veya yok bunu tartismanın kime ne faydası var ! Yok kabul eden bizim bu tartışmamıza bakarak a bak Tanri var mı diyecek ? Hiç sanmam ! Eğer inanıyorsan Tanri ya söylediklerini dikkate al yasa ! İnanmıyorsan ve inanmak da istemiyorsan ! Yok isbat edeyim filan bunlar laf i guzaf ! Hadi bana midemin varlığını ispatla! Hadi hangi renk boxer giydiğimi ispatla!! Bilmenin sınırları vardır her sey bilinemez! Bilinir diyen bana benim boxer ımin tarifini yapsın da goreym

çünkü hala suyla meşgulsünüz......................................................................................

Ayrıca lütfen sunun pessimum genus inimicorumlaudantium
Anlamını yazar mısın

çünkü hala suyla meşgulsünüz......................................................................................
tacitus u sen nerden biliyosun nabi ayrıca ne zaman okudun o kitabıı sen az değilsin haaaaaa
 

nabi

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
16 Şub 2011
Mesajlar
10
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
az değilim zaten.çok az.yok denecek kadar az.
bkz.nabi...........................................................
 

EMIR

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
9 Şub 2011
Mesajlar
4
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
50
ayın ikiye bölünip bölünmediğini ispat istiyen arkadaş bu linki okumanı tavsiyelerim
 

Lucretius

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
11 Şub 2011
Mesajlar
11
Tepkime puanı
0
Puanları
1
Yaş
33
ayın ikiye bölünip bölünmediğini ispat istiyen arkadaş bu linki okumanı tavsiyelerim

Bunun bir ispat oldugunu mu dusunuyorsun? "Ispat" nedir?
Dusuncem su ki, Tanri'yi "savunurken" biraz daha mantikli olmak sart. Tanri var, veya yok, bunu ispatlamak mumkun degil ve herkes herhangi bir seye inanmak icin kendince sebepler bulabilir, ancak olay bilime geldiginde bir kutsal kitabi baz almak veya kor sozde arastirmalari dikkate alip ispat demek cok yanlis. Nitekim somut bir sey goremedim.

Ve sunu da belirtmek gerek, dini anlatilari gercek anlaminda anlayip yorumlamak daha da yanlis. Dusunmek gerek once, suphe etmek, arastirmak. At gozluklerinizi cikarsaniz fena olmayacak.
 

Preatorian

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
14 Eyl 2010
Mesajlar
296
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
ayın ikiye bölünip bölünmediğini ispat istiyen arkadaş bu linki okumanı tavsiyelerim

Lucretius cevap vermiş ama sorayım yinede :

1-Hangi heykelde yazıyomuş bu yazı?
2-Orbiter kayıtlarına ulaşında bakın NASA'nın açıklamasını okuyun.
3-Tarih bilginizi gözden geçirin ve tarihi öğrenin. Eski arap ve pers şairleri güneşin ayı ikiye bölmesi terimini bir çok şiirde kullanmıştır. Sanai bunlardan biridir. Bir yazı buluyorsunuz bir yerden kanıt diye sunuyorsunuz. İnsanlara yanlış bilgiler veriyorsunuz.
 

iuflsfozkn

Düşünür Üye
Yeni Üye
Katılım
8 Ocak 2011
Mesajlar
641
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Yaş
38
Bunun bir ispat oldugunu mu dusunuyorsun? "Ispat" nedir?
Dusuncem su ki, Tanri'yi "savunurken" biraz daha mantikli olmak sart. Tanri var, veya yok, bunu ispatlamak mumkun degil ve herkes herhangi bir seye inanmak icin kendince sebepler bulabilir, ancak olay bilime geldiginde bir kutsal kitabi baz almak veya kor sozde arastirmalari dikkate alip ispat demek cok yanlis. Nitekim somut bir sey goremedim.

Ve sunu da belirtmek gerek, dini anlatilari gercek anlaminda anlayip yorumlamak daha da yanlis. Dusunmek gerek once, suphe etmek, arastirmak. At gozluklerinizi cikarsaniz fena olmayacak.

Tartışmanıza dahil olma sebebim bir çelişki hissettim acaba hislerim beni yanıltmış mıdır
Siz muhatabınıza din ile ilgili konularda ispat etmek bilimdeki gibi olmadıgından güvenilmez demek istediniz sanırım ve sonra herkes bir seye inanma ihtiyacı hisseder ve inanır dediniz
Peki at gözlüğü takmakla itham etmeniz herkes istediğine inanır cumlenizle çelişmez mı ? Biz herkes olarak istediğimize inanalım ve siz bizim inandığımıza inanmadığınız icin biz at gozluklu mu olduk ? Tam anlamı bu mudur?
 

phi

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
13 May 2008
Mesajlar
1,906
Tepkime puanı
174
Puanları
63
Mucizeleri yorumlamak insanin vicdani ile alakalidir. Inanmak istersen ayin ortadan ikiye ayrilmasini aslinda ay tutulmasi olarak degerlendirip bir tarafinin gorunup diger tarafinin gorunmemesi olarak dusunebilirsin. Mucizeler inanmak icin olusturulmus sebeplerdir. Inanmak istemeyene sebeplerde zaten sacma gelecektir. Yapilan en buyuk yanlis ise birilerini birseylere inandirmak isterken orjinden uzaklasip yaniltici kaynaklar ile inandirmaya calismaktir. Zaten bu yuzden hadislerin cogu yalandir yanlistir yahut eksiktir. Bu yuzden mezhepler vardir gibi. Yorumlamanin verdigi farkliliklardir bunlar. Inanmayan birine sebep gostererek inandirmaya calismak zordur. O tur insanlara bu tur materyal gosterislerden once insani duygulari duyulari asilamak gerekir. Ornegin vicdan kavrami uzerinden yola cikilmali. Bir hata yatiginda insan icindeki ses onu uyarir. Iste bu icindeki ses dunyadaki butun insanlarda aynidir. Zaten yaratanin herkese sundugu esitlikte budur. Dogdugunda ki saflik ve icine koydugu vicdan. Bu yuzden bir insana ayin nasil yarilabilecegini anlatmak yerine ona daha basit ve onda eksik olan daha kolay ogrenebilecek seyleri anlatmak gerek. Sonuc olarak dini aktaran arkadasimiz ne imam yada diger bilimsel alintilarin yanlis oldugunu soyleyen arkadas bilim adami.
 

Preatorian

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
14 Eyl 2010
Mesajlar
296
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
There are only two ways to live your life. One is as though nothing is a miracle. The other is as though everything is a miracle. A.Einstein

Hayatı yaşamanın iki yolu vardır: Biri hiçbirşeyin mucize olmadığını düşünmek, diğeri herşeyin mucize olduğunu düşünmek. A.Einstein
 

Lucretius

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
11 Şub 2011
Mesajlar
11
Tepkime puanı
0
Puanları
1
Yaş
33
iuflsfozkn,
oncelikle, herkes bir seye inanma ihtiyaci hisseder anlamina gelecek herhangi bir cumle kurmadim, hisleriniz bu anlamda kontrol altina alinmali sanirim.

Inandigi herhangi bir sey icin kimseye at gozlugunu cikar gibi bir oneride de bulunmadim, ki soylediginiz gibi, inanc ozneldir. Tam olarak anlatmak istedigim sey de burada ayriliyor zaten. "Tanri'yi savunma" konusunda at gozluklerini cikarmaktan bahsediyorum, ve elbette kitaplari yorumlama konusunda.

"Yaratilisci" olarak tabir edilen hatta "yobaz" denilen insanlarin yanlisi da bu. "Tanri sozu" addedilen bir kitabi yorumlarken, tamamen acik olmak gerek. Her turlu fikire, yoruma, elestiriye, ozellikle de bilimsel gerceklere karsi. Bilim ile ic ice olmayan bir dini kabul etmek, benim yargima gore buyuk yanlistir.
 

Adramelech

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
2 Ocak 2011
Mesajlar
69
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
29
Birkaç saat düşünmekten yakınmışsın somut kanıt istemişsin. Günlerce yıllarca düşünüyor insnalar bunları ve buna somut kanıt istemek kadar saçma birşey yok.
 

Adramelech

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
2 Ocak 2011
Mesajlar
69
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
29
Cisimler hareketlidir, o halde bir ilk hareket ettirici vardır.

Cisimler sebeplerle var olurlar, o halde bir ilk sebep olucu vardır.

Cisimler mevcuttur, o halde bir Yaratıcı vardır.

Michio Kaku, Hyperspace 1992

Tanrı nasıl ezeli olabiliyorsa evren de olabilir. Döngü? Peki Tanrıya kim ilk ivmeyi verdi kim yarattı onu diye sormaz mı bunları ortaya atan şahsiyet?
 

NEORACK

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
13 Eyl 2010
Mesajlar
31
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
42
Arkadaşlar.. Son zamanlarda aklıma bir şey takıldı.. Lütfen bu sorumu sormama izin verin..Aslında bu konuya biraz fazla kafa yormaktan kafam biraz karıştı..Eğer saçmalarsam mazur görün :)
Biz insanlar her şeyiyle sınırlı yaratıklarız.. Vücudumuz, ve bu yapı içerisindeki her şey sınırlı. Hangi insan bendeki bir takım özellikler sınırsızdır diyebilir??
Şimdi durum böyle iken şu hayattan zevk alabilme yeteneğimize gelelim..
Bilebileceğiniz üzere insanlar kendilerindeki bazı özelliklerin çok olmasını severler..Mesela kas gücü, mesela akıl ve zeka gücü..
İki kişinin satranç oynadığını düşünelim.. Ama ikisinde de vücutlarındaki enerjinin, aklın ve zekanın sınırsız olduğunu, dikkat yeteneklerinin de sınırsız olduğunu ve satrancı da doğal olarak çok iyi bildiklerini varsayalım.Bu durumda ortada rekabet diye bir şey kalmaz, maç diye bir kavram kalmaz.. Hatta satranç diye bir oyun olmaz..İnsanların maç yaparken ya da taraf tutup seyrederken aldıkları o haz ve heyecan kaybolur. Hayatın renklerinden biri daha yok olmuştur..Yenmek-Yenilmek diye bir durum söz konusu değildir artık..
İnsanın en basit yetenekleri olan yemek yemek, içki içmek, cinsel ilişkiye girmek gibi durumlar yine insanın bedeni(boyutsal ve hissel) sınırlılıkları ile gerçekleşir.. Örnekler çoğaltılabilir..
Şimdi biz insanlar sınırsızlığa yaklaşmayı yani bir takım insani özelliklerde yüksek değerler alabilmeyi mağrifet olarak görmüyormuyduk !!!!!
İşin Tanrı ile olan bağlantısına gelince..Tanrı'yı biz her şeyin sahibi ve yaratıcısı olarak biliriz..O sonsuzlukların yani sınırsızlıkların sahibidir.. Şimdi bir taraftan sınırsızlıklar hayatı eritirken diğer taraftan sınırsızlıkların sahibi Tanrı'ya biz bağlılığımızı ibadet ederek göstermek isteriz.. Tanrı'yı büyük ve sınırsız bir güç olarak görürken elbette sınırsızlığa yaklaşmayı da mağrifet adlederiz.. Burada bir tezat durum söz konusu değil midir???
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç

Yeni Mesajlar

Üst