Psikoloji sorunları üzerine söyleşiler

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Psikolojik Sorunlarımız kategorisinde Dr. Can Güngen tarafından oluşturulan Psikoloji sorunları üzerine söyleşiler başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 8,572 kez görüntülenmiş, 83 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Psikolojik Sorunlarımız
Konu Başlığı Psikoloji sorunları üzerine söyleşiler
Konbuyu başlatan Dr. Can Güngen
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan Objectivity

Dr. Can Güngen

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
29 Eki 2008
Mesajlar
31
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
60
Ynt: Psikoloji sorunları üzerine söyleşiler

Selam Fides...İnsan rahatsızken(hasta-sıkıntılı) genellikle sıkıntılı rüyalar görür.Rahatsız bir yerde yatıyorsak mutlu rüyalar görmeyi beklememeliyiz.
Ancak normal şartlarda görülen kabuslar kaygının bir tezahürüdür.
Aynı temalı tekrarlayan rüyalar kabusun kökeninde psikolojik bir kompleksa olduğunu düşündürür.
sevgi-saygılar
 
F

faust

Ziyaretçi
Ynt: Psikoloji sorunları üzerine söyleşiler

Hocam benimde bir sorum olacaktı,ben şuan yaş itibariylede biraz uç kısım diyeceğim,yere basmadan yaşayan biriyim,bazen duygularıma ve düşüncelerime anlam veremiyorum,psikolojik bazıda sorunlarım var,bunun neden kaynaklandığını bilmiyorum,manik depresif olduğumu düşünüyorum bazen,bu yıl mesela felsefe bölümünü tercih ettim muhtemelen yerleşeceğim,buna dahi sevinemiyorum,duygu kargaşası yaşıyorum,olmadık yerde farklı düşünceler kapılık sonra anlam vermeye çalışıyorum,yardımlarınızı bekliyorum,psikolojik ne tür bir rahatsızlık olabilir,şimdiden sağolun diyorum hocam ..
 

Dr. Can Güngen

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
29 Eki 2008
Mesajlar
31
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
60
Ynt: Psikoloji sorunları üzerine söyleşiler

diyalektist_ismail ' Alıntı:
Hocam benimde bir sorum olacaktı,ben şuan yaş itibariylede biraz uç kısım diyeceğim,yere basmadan yaşayan biriyim,bazen duygularıma ve düşüncelerime anlam veremiyorum,psikolojik bazıda sorunlarım var,bunun neden kaynaklandığını bilmiyorum,manik depresif olduğumu düşünüyorum bazen,bu yıl mesela felsefe bölümünü tercih ettim muhtemelen yerleşeceğim,buna dahi sevinemiyorum,duygu kargaşası yaşıyorum,olmadık yerde farklı düşünceler kapılık sonra anlam vermeye çalışıyorum,yardımlarınızı bekliyorum,psikolojik ne tür bir rahatsızlık olabilir,şimdiden sağolun diyorum hocam ..

Sn katılımcımız,sorununuz hakkında biraz daha düşünün...Daha iyi tarif etmeye çalışın.Böyle söylüyorsanız mutlaka bir tür sorun vardır,ancak ne olduğuna dair bir fikir yürütmek bu kadar bilgi ile mümkün değil ne yazık ki...
Sevgi-saygılar...
 
F

faust

Ziyaretçi
Ynt: Psikoloji sorunları üzerine söyleşiler

Düşüncelerimde bir kopukluk oluyor,bu düşünce üzerine bazen farklı şeyler ardı-ardına geliyor ki,bunlar neşeli halimden beni farklı düşüncelere itiyor ,çok küçük şeyleri kendime büyük dert ediyor,bazende duyarsız kalabiliyorum,hem neşeyi hemde üzüntüyü aynı zaman yaşıyor olmamda beni yine farklı düşüncelere itiyor,bunun da nedeni nedir bilmiyorum,çoğu zaman daha önce başıma gelmiş bir kaç olaydan akılsızlığım yüzünden kendimi suçlu hissediyorum,bazende kutbuma döndüğümde (yani kendi üzerimden düşünmeye) bunları ben yapmış olamam diyorum,üniversite dönemimde kafamda oluşan bazı şeyler var,onların bir sonucumu diyorum,bunlar genelde maddi,bunların bir sonucu ise ne yapmam gerekiyor,yada bu durum geçicimi yoksa ilerisi için bazı şeylerin kötü başlangıcımı
 
M

monaliza

Ziyaretçi
Ynt: Psikoloji sorunları üzerine söyleşiler

Değerli yorumunuz ve emeğiniz için tekrar teşekkür ediyorum Sn. Can. Tespitlerinizin önemli bir kısmına katılıyorum. Keşkenin yararı olmadığını bilmeme rağmen, eşim duygusal olmayışına karşın keşke akılcı davranmayı başarıp, saygımı yok etmeseydi diye düşünüyorum. İnsanın kendisi istemedikçe gelişim ve değişim sağlanmayacağına inanıyorum.

Sorunumla ilgilenen ve değerli görüşlerini esirgemeyen bir arkadaşım olarak bu konu hakkındaki kararımı/ kararsızlığımı bilmek hakkınız diye düşünüyorum. Malesef , yanlış olduğunu bildiğim halde, eşim nedeniyle tüm erkeklere güvenimi yitirmişim hissediyorum. Evimi ayırdım, fakat eşim bu kezde yeni kurduğum eve geldi ve kesinlikle ayrılmak istemediğini söylüyor. Ben de son danıştığım psikatrist dostumun "NEDEN HAYIR DEMEYİ BİLMİYORSUN? HAYIR DEMEYİ ÖĞRENMELİSİN" önerisini uygulamayı başaramadığım için şimdilik bu konuyu askıya aldım. Sonuç ise; eşimleyken kendimi mutsuz hissediyorum, bunu bertaraf etmek için kendimi hobilerime daha fazla kanalize ediyorum ve zamanımı azami ölçüde kaliteli geçirme çabası gösteriyorum. Kendime güvenim tam ve kendimle son derece barışığım. Sadece kendime sanırım toplumumuzun normları üzerinde değer veriyor ve saygı duyuyorum. Ama narsist olduğumu sanmıyorum.

Sevgi ve saygılarımla.
 

mukeat

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
5 Ağu 2009
Mesajlar
55
Tepkime puanı
0
Puanları
6
Yaş
2023
Ynt: Psikoloji sorunları üzerine söyleşiler

Sn Can Güngen
Ben (ne yazık ki) fen lisesinde okuyan bir gencim.
ASıl ilgi alnlarım fen alanları değil ama bunun farkına ancak oks den sonra (felsefeyle ilgilenmeye başladıktan sonra)varabildim.
Şu an benim için en iyi meslek olarak psikiyatriyi görüyorum.ama yalnızca tıp okumam gerektiğini biliyorum

Beni aydınlatırsanız sevinirim
 

Dr. Can Güngen

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
29 Eki 2008
Mesajlar
31
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
60
Ynt: Psikoloji sorunları üzerine söyleşiler

diyalektist_ismail ' Alıntı:
Düşüncelerimde bir kopukluk oluyor,bu düşünce üzerine bazen farklı şeyler ardı-ardına geliyor ki,bunlar neşeli halimden beni farklı düşüncelere itiyor ,çok küçük şeyleri kendime büyük dert ediyor,bazende duyarsız kalabiliyorum,hem neşeyi hemde üzüntüyü aynı zaman yaşıyor olmamda beni yine farklı düşüncelere itiyor,bunun da nedeni nedir bilmiyorum,çoğu zaman daha önce başıma gelmiş bir kaç olaydan akılsızlığım yüzünden kendimi suçlu hissediyorum,bazende kutbuma döndüğümde (yani kendi üzerimden düşünmeye) bunları ben yapmış olamam diyorum,üniversite dönemimde kafamda oluşan bazı şeyler var,onların bir sonucumu diyorum,bunlar genelde maddi,bunların bir sonucu ise ne yapmam gerekiyor,yada bu durum geçicimi yoksa ilerisi için bazı şeylerin kötü başlangıcımı

İsmail bey,duygusal açıdan iniş çıkışlar gösteriyorsunuz sanırım.Bu hal gençliğin verdiği bir kimlik karmaşasının tezahürü olabilir.İnsan kendi kişiliğini ,hedeflerini ,vizyonunu genç yaşlarda ve olumsuz koşullar altında (evden ayrı bir şehirde okumak,maddi sorunlar,istediği mesleği getirecek okulu seçtiğinden emin olamamak) bulamayabilir.Huzursuzluk duygu durumunu etkileyebilir.
Öte yandan aşırı neşe ve hüzün dönemlerinin birbirini takip ettiği duygu durumu oynaklığı da söz konusu olabilir.
Manik-depresif hastalıktan söz ediyorum.Gerçi ruh halinizin böylesi bozulması durumunda anlattığınız biçimde rahatsızlığınızdan söz edemezdiniz.Zira gerçeklik duygusu da etkilenmiş olurdu.
Belki de bu durumun oldukça hafif bir halini yaşıyorsunuz.

Çevrenizde sizi gözleyen insanların yorumları da önemli.Eğer dengesiz davranışlarınız olduğu fazlaca dile getiriliyorsa bir psikiyatriste erkenden başvurmakta yarar var.
sevgiler...
 

Dr. Can Güngen

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
29 Eki 2008
Mesajlar
31
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
60
Ynt: Psikoloji sorunları üzerine söyleşiler

monaliza ' Alıntı:
Malesef , yanlış olduğunu bildiğim halde, eşim nedeniyle tüm erkeklere güvenimi yitirmişim hissediyorum. Evimi ayırdım, fakat eşim bu kezde yeni kurduğum eve geldi ve kesinlikle ayrılmak istemediğini söylüyor. Ben de son danıştığım psikatrist dostumun "NEDEN HAYIR DEMEYİ BİLMİYORSUN? HAYIR DEMEYİ ÖĞRENMELİSİN" önerisini uygulamayı başaramadığım için şimdilik bu konuyu askıya aldım. Sonuç ise; eşimleyken kendimi mutsuz hissediyorum, bunu bertaraf etmek için kendimi hobilerime daha fazla kanalize ediyorum ve zamanımı azami ölçüde kaliteli geçirme çabası gösteriyorum.

Sevgili Monaliza,duygusal yapıdaki insanlar sadece akıl ile yürüyen evliliklerde(mantık evliliği) başarılı olamıyor.Eşiniz daha ussal birisi siz ise daha duygusal...Ayrılmayı tavsiye etmek kuşkusuz bizlere düşmez.Ayrılmanın da bir çok olumsuz sonuçları olacaktır.
Hayatınız size ait sonuçta,dilediğinizi yapın ama her şeyin bir bedeli olduğunu unutmayın.Ayrılık,eski anıların yitirilmesi,paylaşılan onca şeyin boşa çıkması,yeni ilşkilerde yaşanabilecek sorunlar,yalnızlık,maddi problemler vb bir sürü sorun ayrılığın bedeli olacaktır.
Ayrıca bir kere o kişi ile evlendi iseniz mutlaka onda size hitap eden bir şeyler bulmuşsunuz demektir.
Bunları göz önüne aldıktan sonra kararınızı vereceksiniz mutlaka.
Belki de şu an kararsızsınız ve olasılıkları tartmaya çalışıyorsunuz.
Mutlu olmanız dileklerimle...
 
F

faust

Ziyaretçi
Ynt: Psikoloji sorunları üzerine söyleşiler

Hocam cevabınız için çok teşekkür ediyorum,annem ve kardeşim özellikle benimle ilgili yorum yaptıklarında,çok hareketli ve uçarı olduğumu söylüyorlar,bende ise böyle düşünceden öte,sadece hayatı biraz daha ciddiye almak ve hayata kendimi adepte etmek var.(Bu arada günümün yarısını felsefe,diğer yarısını ise internette geçiriyorum,bunların etkiside oluyor ise,bunlardan kendimi azda olsa kendimi soyutlayabilirim.)
 

Dr. Can Güngen

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
29 Eki 2008
Mesajlar
31
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
60
Ynt: Psikoloji sorunları üzerine söyleşiler

mukeat ' Alıntı:
Sn Can Güngen
Ben (ne yazık ki) fen lisesinde okuyan bir gencim.
Asıl ilgi alanlarım fen alanları değil ama bunun farkına ancak oks den sonra (felsefeyle ilgilenmeye başladıktan sonra)varabildim.
Şu an benim için en iyi meslek olarak psikiyatriyi görüyorum.ama yalnızca tıp okumam gerektiğini biliyorum

Beni aydınlatırsanız sevinirim

Sn mukeat,doğrusunu isterseniz ben tam sizin anladığınız şeyi koskoca tıp fakültesi bittikten sonra anlamıştım.Öğrenciler daha iyi kazandıran meslekler olduğu için mühendislik ve tıp gibi fen puanları ağırlıklı seçimler yapıyorlar.Okullarda felsefe ve psikoloji eğitimleri layıkı ile verilmiyor.Orta öğretim esnasında öğrenci gerçekten felsefe veya psikoloji ile ilgilenebileceğini düşünemiyor.Bunun farkına erken varmanız iyi olmuş.
Psikoloji okumak için tıp fakültesi gerekmez ama psikiyatri için gerekiyor.
Başarılar dilerim...
 
M

monaliza

Ziyaretçi
Ynt: Psikoloji sorunları üzerine söyleşiler

Çok teşekkür ediyorum Sn.Can. Kabul ediyorum ki;kusursuz insan yok, hepimizin bir takım yanlışlarımız olabiliyor. Son zamanlarda eşimde büyük değişim görüyorum. En azından beni üzen konularda haklılığımı kabul ediyor ve özür diliyor. Hassas olduğum konularda daha hassas davranmaya başladı. Bu da önemli bir ilerleme bence.
Maddi sorun yaşamayacağımı biliyorum, bu kategorideki anılarımı da fazla önemsemiyorum ne yazık ki. Ayrıca hiç bir zaman yeni bir ilişki düşünmedim, düşüneceğimi de sanmıyorum. Belki de bu yüzden mevcut durumun sürmesine izin veriyorum.
Sevgi, saygı ve başarı dileklerimi sunuyorum.
 
M

monaliza

Ziyaretçi
Ynt: Psikoloji sorunları üzerine söyleşiler

Sn.Can ; Aile ve toplumla ilgili bir konu hakkında bir görüşünüzü merak etmekteyim.

Kuşkusuz aile çok önemli bir kurum. Toplumun temel taşı. Sağlıklı bireyler sağlıklı ailelerde yetişiyor, sağlıklı bireylerden sağlıklı toplumlar oluşuyor. Sizin ve pek çok uzmanın da önemle üzerinde durduğu gibi ailede (tabii ki en az iki kişide olsa, insanın olduğu yerde) iletişim kalitesi çok önemli. Çünkü birbirimize iletişerek ulaşabiliyoruz. En önemli bağımız bu. İletişimin kalite ölçüsü de anlamak ve anlaşılmak, değer vermek ve değer görmek olduğuna göre soruma gelebilirim.

Toplumda şöyle bir kanı yaygın; üstelik üst ve alt kültürde de mevcut olabilen bir kanı bu; Eğer erkek içki içmiyor, kumar oynamıyor, eşine şiddet uygulamıyor, aldatmıyor(ki aldatma konusunda insan ancak kendisi ile ilgili teminat verebilir), evine 3-5 kuruş da para getiriyorsa kadının hiç bir sızlanma hakkı kalmıyor. Bana göre; bu ögeler aile sorumluluğunu kabullenen kadın ve erkek için zaten olması gerekenler.

İçki;(Erkek yada kadın sağlığı el veriyorsa, istediği taktirde ölçüyü aşmamak ve çevreye zarar vermemek kaydıyla içki içebilir. )

Şiddet; hiç bir koşulda kimsenin bir başkasına uygulama hakkı olmayan bir eylem (Ne yazık ki, şiddet görerek büyüyen bireyle, şiddet görmeden büyüyen bireylerin uyuşumu da çok zor)

Kumar; Bana göre büyük risk. Olmaması gereken eylem. Dostlarda hoş vakit geçirmek adına oynanan küçük çaplıları ayrı tutuyorum, ama zamanla alışkanlık ve hırsa neden olduğunu da kabul ediyorum.

İhanet; Kadın yada erkek, hiç bir bireyin haketmediği bir eylem. Ailede sadakati çok önemsiyorum. Eşi ile birlikte her türlü güzelliği paylaşabilen bir insan hala ihanet ediyorsa, kişiliğinde şüphe ederim. Kaldı ki; bana göre, özel paylaşımlar da önmlidir, ama kadın cinsi genelde bunu öteleyebiliyor ve tatminsizliği daha kolay tolere edebiliyor. Biz böyle bir durum yaşamadık örneğin.(En sorunsuz alanımız budur) Eşiyle tatmin olmayan insan, ihanet yerine başka akılcı yollar denemeli. Psikoljik yardım gibi.

Evine 3-5 kuruş para getirmek; Yani halk deyimiyle ekmek parasını kazanmak, ailesini namerte muhtaç etmemek olarak tanımlanan durum. Bana göre aile bütçesinden her iki tarafta sorumlu.

İletişime ve saygı konusuna gelmek istiyorum. Yukarıdaki unsurlarda sorun yok diyelim. Eşler, aileye karşı olumsuz tutumlara karşı ortak hareket etmek durumunda değil midir? Çocuk yetiştirirken kararların anne ve babaca, çocuğun durumu ve görüşleri de alınarak müşterek kararlar verilmeli değil midir?

Şiddet görerek büyüen anne ya da baba, çocuğuna şiddet uygulamaya kalktığında, şiddet görmemiş ve şiddete karşı olan diğer tarafın ve çocuğun zedelenişinin bedeli ne olacaktır? Ailenin ekonomik yapılanmasında, sağlık /hastalık durumlarında, sosyal aktiviteler konusunda ve vs. gibi konularda kayıtsız olan bir eşe karşı saygısını yitiren birey, sırf eşi içki içmiyor, kumar oynamayor,şiddet uygulamıyor gibi nedenlerle, sosyal ve psikolojik ötelenmelerine bağlı olarak saygı (saygıya bağlı olarak) sevgiyi de yitirmişse halen bu kurumun yürürülmesi için çaba göstermeli midir?

Dilerim sormak istediğimi anlatabilmişimdir. Değerli görüşleriniz için şimdiden teşekkür ediyorum.
Sevgi, saygı ve sağlıcakla kalınız.
 
M

monaliza

Ziyaretçi
Ynt: Psikoloji sorunları üzerine söyleşiler

Can Bey, öncelikle mesleğinize ve bilime layık ve aşık bir insan olduğunuzu düşündüğüm ve hatta inandığım için teşekkür etmek isterim, değerli zamanınızı sorunlarımızı dinlemek ve yardımcı olmak için harcıyor olmanız bence taktire layık.

Bazı zamanlar kendimle ilgili olarak "acaba mükemmeliyetçi miyim?" diye düşündüğüm olmuştur. Her zaman "mükemmel" in göreceli bir kavram olduğunu düşündüğüm için kendimi bu kalıba pek uyduramıyorum. İnsan ilişkilerinin sağlıklı şekilde sürdürülmesi inancım ve titizliğimi düşündüğümde yine "acaba mükemmeliyetçi miyim?" diyebiliyorum. Emin olduğum bir şey ise; son yıllara kadar "mükemmeliyetçi" çizgiye bazen teğet geçmeme karşın " yargılayıcı" olmadığım. (Şimdi ise; o zamanlar ölçüsünde olmak kaydıyla "yargılayıcı" olmam gerektiği kanaatindeyim, yanılıyor muyum bilmiyorum)

Ancak, sosyal (aile içi ilişkilerde) ve psikolojik, travmatik şiddete maruz kalmamın ve buna yıllarca suskun kalmamın acısının şimdi çıktığı inancındayım. Bu nedenle şimdi "yargılayıcı" tavırlarım oluyor. Bazen şiddetle oluyor üstelik.

Yaşadığım ve içimde biriktirdiğim olumsuzlukları içimde sakladım...
Saygı çok güzel bir şey. Ama kesinlikle karşılıklı olmalı. Kişilikleri, çok değişik aile ve çevrelerde şekillenmiş insanların ortak bir yaşam sürdürmeleri elbette kolay bir durum değil. Bunun sağlıklı yürütülmesi için en olmazsa olmaz koşul bence "saygı".

Maruz kaldığımız çifte standartları da "saygısızlık" yada "hakkımıza tecavüz" olarak niteliyorum. Kanımca bugün yaşadığım sorunların temelinde bu yatıyor. Bir nev' i kendimin farkına varmam ve geçmişten intikam alarak egomu tatmin etmem şeklinde bile tanımlayabiliyorum duygu ve düşüncelerimi. Kendimi dinlediğimde.

Bu dönemi atlattıktan sonra en sağlıklı kararı vereceğime inanıyorum. Pozitif bakışım daha olgunlaştı, kendimi daha fazla önemsiyorum. Aslında var olan ama bastırılmış insani özelliklerimi kendi lehime kullanma dönemine girdim sanırım.

Işık olduğunuz için tekrar teşekkür ediyorum.

Sevgi ve saygılarımla.
 

mukeat

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
5 Ağu 2009
Mesajlar
55
Tepkime puanı
0
Puanları
6
Yaş
2023
Ynt: Psikoloji sorunları üzerine söyleşiler

Sn.Can Güngen
Yatılı okulda olmam nedeni ile yaşadığım çevrede pek aktif bir kişilik değilim.İnsanlarla samimi olamıyorum malesef.İlk önce (sanırım) kendimi büyük görüyordum insanlardan.Onların basit insanlar olduklarını düşünüyordum.Toplu yarlerde(düğün vb.) pek aralarına katılamıyorum.
Buda kendimi sorunlu biri gibi hisstememe neden oluyor.
(tabii pek ortak noktam da yok insanlarla.)

Sizce onlara katılıp arkadaşlığımı ilerletmelimiyim yoksa onların basit oldukları görüşümü mü sürdülmeliyim?

Şimdiden teşekkür ederim.
 

zarok

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
5 Şub 2009
Mesajlar
14
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
2023
Ynt: Psikoloji sorunları üzerine söyleşiler

24 yaşındayım :)

90lı yılların başlarını iyi hatırlıyorum.İstanbula yeni göç etmiş bir ailenin ortanca çocuğu olmak rolü bana verilmişti.

Doğuluyduk,sofrada kaç kişi olursa olsun yemek yiyeceğimiz kap bir taneydi kaşık çatal yerine ''kot'' dediğimiz tandır ekmeğinin bir parçası ile yemeğe banar banar yerdik.Bir evde 4 aile yaşardık.3+1 dendiğinde salonun 1 olduğunu daha 5 yıl olmadı öğreneli :)

ozamanlar gündüzleri giden akşam karanlığında gelen bir elektriğimiz olduğu için televizyonuda o saatlerde izlerdik.Çok iyi hatırlıyorum izlediğim çizgi filmleri,dizileri vs..Kara şimşek,dallas,yalan rüzgarı,power rangers,alacakaranlık kuşağı,küçük ev...

İzlediğim insan ilişkilerinde anne yada baba çocuğuna yaklaşırken ''aman kırılmasın,bu yaşlarda çok kırılgan olur,ergenlik dönemleri vs.. '' durumlarını dikkate alarak birşeyler söylerdi.Manevi bir çöküntü,öldüren bir hastalıkmış gibi titizlikle tedavi edilirdi veya edilmeye çalışılırdı.Şimdi düşünüyorumda biz bu yaşımıza geldik ama hala bizim insanımızın kendi çocuğunun duygularına verdiği değerin ayaklar altına bile alınamayacak değersizlikte olduğunu görmek yüreğimi burkuyor.

Sitemdir...(daha çok uzundur doğulu çocukların dramı ama sanırım bir romanda benim yazmam lazım :-[)
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
Ynt: Psikoloji sorunları üzerine söyleşiler

sevgili Zarok,

okuduysan zaten biliyorsun demektir, değilse sözünü ettiğin romanı yazmadan önce "ruhun gökkuşağı" adlı eseri okumanı öneririm. Mehmed Uzun...
 

zarok

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
5 Şub 2009
Mesajlar
14
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
2023
Ynt: Psikoloji sorunları üzerine söyleşiler

nejdet ' Alıntı:
sevgili Zarok,

okuduysan zaten biliyorsun demektir, değilse sözünü ettiğin romanı yazmadan önce "ruhun gökkuşağı" adlı eseri okumanı öneririm. Mehmed Uzun...

okumadım :) tavsiye ettiğiniz romanı imkanım olursa okuyacağım.Mehmed Uzun'u severim :)
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
Ynt: Psikoloji sorunları üzerine söyleşiler

Mehmed Uzun'un kendi kaleminden kendisini sorgulayan, anlatan bir yaşam öyküsü; anlatının diline hayran kalacağınız bir eser; "ruhun gökkuşağı" eşsiz bir oto-biyografi...
 
M

monaliza

Ziyaretçi
Ynt: Psikoloji sorunları üzerine söyleşiler

Sevgili Dr. Can Bey'i uzunca zamandır göremiyorum, değerli katkılarını merakla beklemekteyim.

Saygılar...
 

mukeat

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
5 Ağu 2009
Mesajlar
55
Tepkime puanı
0
Puanları
6
Yaş
2023
Ynt: Psikoloji sorunları üzerine söyleşiler

Sanırım şu an tatilde ve bizim can sıkıcı sorularımızdan uzak :)
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç
Üst