Neden Önemseriz?

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Genel Tartışma Alanı kategorisinde Nejdet Evren tarafından oluşturulan Neden Önemseriz? başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 57,806 kez görüntülenmiş, 384 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Genel Tartışma Alanı
Konu Başlığı Neden Önemseriz?
Konbuyu başlatan Nejdet Evren
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan Objectivity

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
daha önce de söylemiştim. sayın evrensel-insan, siz insanı insan-üstünde aramaktasınız ve bilinç ile farkındalığa ayrı bir üst-kategori olarak bakılması gerektiğine değinmektesiniz. austropolitecusafricanus insanımsının bilinci ve farkındalığı ile günümüz insanın bilinç ve farkındalığı aynı değildir ve fakat bu fark üretim olmadan gerçekleşebilecek bir durum da değildir. çok nettir ki üretmeden hiç bir tür paylaşım olamaz.
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
daha önce de söylemiştim. sayın evrensel-insan, siz insanı insan-üstünde aramaktasınız ve bilinç ile farkındalığa ayrı bir üst-kategori olarak bakılması gerektiğine değinmektesiniz. austropolitecusafricanus insanımsının bilinci ve farkındalığı ile günümüz insanın bilinç ve farkındalığı aynı değildir ve fakat bu fark üretim olmadan gerçekleşebilecek bir durum da değildir. çok nettir ki üretmeden hiç bir tür paylaşım olamaz.

Peki sen insanoglunu sadece bir fenomenal goruntuye indirgemiyor musun? Insanoglunun numenal yetisinin sence maddecilik ve fenomenal ve metafizigin varliksal bakis acisindaki onemi nedir, var midir?

Fenomeni ortaya koyan kimdir/nedir ve nassil ortaya koyar?

Evet senin ile yazisirken farkimiz farkli bakis acilarindan kaynaklaniyor, sen konulara metasfizik ve varliksal, ben ise epistemolojik ve bilissel bakiyorum.

Boylece senin bakis acin ile insanoglu ortaya koydugu diger fenomenlerden sadece biri olurken, benim bakis acimda bu fenomenler arasinda kendi dahil herseyin belirleyici ve belirtici faktoru oluyor, fark bu.
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
söylediklerimden metafizik bir yargıyı hiç göremiyorum; dikkatsiz bir değerlendirme olarak değerlendirmekten başka ne söyleyebilirim ki? bilemiyorum. tersini savunma gereksinimi duymadığımı bilmeniz yeterli olacaktır.

tam tersine sizin yaklaşımınız meta-fizik bir yaklaşım sunmaktadır.
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
söylediklerimden metafizik bir yargıyı hiç göremiyorum; dikkatsiz bir değerlendirme olarak değerlendirmekten başka ne söyleyebilirim ki? bilemiyorum. tersini savunma gereksinimi duymadığımı bilmeniz yeterli olacaktır.

tam tersine sizin yaklaşımınız meta-fizik bir yaklaşım sunmaktadır.

Materyalizm, felsefenin varlik dalini iceren metafizik dalinin bir ideolojisidir. Diyalektik materyalizm ve tarihi materyalizm de bu ideolojinin mantik ve etik ortaya koyduklaridir. Buradaki metafizik doga ustu, dunya otesi, mitolojik, bilim kurgu v.s. anlaminda degil; ontoloji anlamindadir. Yani varliksal. Ontoloji metafizigin fenomenal yapisinin ne oldugu tartismasi, teolojide tanrinin varliginin tartismasidir. Felsefenin varlik ile ilgili her turlu konusu metafizige girer.

 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
nejdet;28500 tam tersine sizin yaklaşımınız meta-fizik bir yaklaşım sunmaktadır.[/QUOTE' Alıntı:
Yukaridaki cumlenizi neye dayanarak ve hangi algi ile dile getirdiginizi aciklar misiniz?
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
insanı, bilgiyi ve farkındalığı doğa-dışına taşırmak onun temel belirleyen olduğunu söylemek meta-fizik bir yaklaşımdır.
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
insanı, bilgiyi ve farkındalığı doğa-dışına taşırmak onun temel belirleyen olduğunu söylemek meta-fizik bir yaklaşımdır.

Yukarida koyulastirdigim yeri insanoglu olarak degilde, doga adina ortaya koyabilir misin?

Doganin ne oldugunu anlam ve icerigini v.s. insanoglu disinda ortaya koyan baska bir tur veya guc varmi, buna doganin kendi dahil. Varsa bile sen bir insanoglu turu biri olarak ortaya koyarken, bunun bir doganin ortaya koyumu oldugunu neye/kime dayanarak aciklayabilirsin?

Insanoglunun doganin adina konusmasi ile Kuran'i Allah'in yazdigini soylemek arasindaki fark nedir?

Ben sana ayniligini soyleyeyim. Her ikiside bilimsel ve bilissel degildir, sadece aklin kendini inandirdigi bir akilci dogrusudur. Ama maalesef bilimsel ve bilissel olmadigindan yanlislanmaya da acik degildir ve sadece dogrulayan akli baglar. Sonucta aklin bir inancidir.

Doganin anlam, icerik, tanim, tarif ve doga ile ilgili tum bilgiyi/inanci ortaya koyan kimdir/nedir?
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
yok, insanı doğallığına taşımak kudret tapınağından tuğla çekmektir ve fizik-ötesi olanı aramamak, fizik-ötesine bürünmüş olgusalcılıktan uzaklaşmaktır. ne insanı kutsamak ne de canlıyı hor-görmek temelli olmayan varlığın insan bilincindeki yansımasının onu/insanı ayrı ve erişilmez kılmadığını bilmek; seçeneksiz olduğunu düşünen insanın bir yanılgı içerisinde olacağının bilincinde olması gerektiğini teslim etmek ve doğanın onu/insanı yeşerttiğinin altını çizmek; işte bu nedenledir ki, üstün-insan yoktur.
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
yok, insanı doğallığına taşımak kudret tapınağından tuğla çekmektir ve fizik-ötesi olanı aramamak, fizik-ötesine bürünmüş olgusalcılıktan uzaklaşmaktır. ne insanı kutsamak ne de canlıyı hor-görmek temelli olmayan varlığın insan bilincindeki yansımasının onu/insanı ayrı ve erişilmez kılmadığını bilmek; seçeneksiz olduğunu düşünen insanın bir yanılgı içerisinde olacağının bilincinde olması gerektiğini teslim etmek ve doğanın onu/insanı yeşerttiğinin altını çizmek; işte bu nedenledir ki, üstün-insan yoktur.

Ben metafizik derken, fizik otesinden degil; varliktan bahsediyorum. Oyuzden ortada ne bir kutsama var ne de hor gorme. Ortada olan kendi dahil herseyin belirtici ve belirleyici faktorunun insanoglu oldugunun epistemolojik gercekligi.

Asil sorun herseyi ortaya koyan insanoglunu diger ortaya koyduklari ile bir tutmak sorunudur. Zaten insanoglunun belirleyici ve belirtici faktor oldugu algilansa, dogayi da kendi algisi ile belirleyen ve belirtenin insanoglu oldugu algilanir.

O yuzden insanoglu varlik olarak ne maddedir, ne dusuncedir ne de kavramdir. Bu ucunun toplamidir ve biri olmadan diger ikisi de olmaz.

Ayrica insanoglunun kendi dahil herseyi belirleme ve belirtme temelide yarattigi kavrami ve onun ozdeslestigidir.

Kavram olmazsa beyni ve dusunceyi ortaya koyamazsin. Beyin olmazsa dusunce olmaz, dusunce olmazsa kavram olmaz.

Dolayisiyle insanoglunun ozelligi beyninin fonksiyonu dusuncenin kendine yansiyani algi temelinde kavram ile ozdeslestirerek yansitmasidir. Iste yapilandirilmis olan yapi ve isleyis budur, sorun da buradadir.
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
düşüncenin kendisi tüm geçirdiği süreçler itibariyle önemsenenler halkasında yer alır. onun önemsenen olması yine diğer önemsenenler gibi bir yargı olmasından azade olmayacağının kanıtıdır. ne düşünce maddeden ne de madde düşünceden ayrıştırılamaz; eklemlenmiş iseler geriye dönmenin bir anlamı kendi içinde anlamsızlaşacaktır. öyle ise, düşüncede geriye dönüş bir açıdan önemsiz halkasını oluşturur.
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Metafizigin iki varlik ideolojisini (materyalizm-madde ve idealizm-dusunce) tamamlayan 3. bir varlik ideolojisi olan pozitivizmdir.

madde ve dusunceyi ortak olarak birlestiren ucuncu de kavramdir. Kavram olmadan madde de dusunce de ortaya konamaz. Dolayisiyle hem madde hem de dusunce kavramlari insanogluna ait olan kavramlardir ve kavramin onemi felsefe de ortaya koyana kadar, iki indirgemeci metafizik ve ontolojik varlik ideolojileri tarihler boyu tartismislardir.

Isin ilginci, toplumumuzun hala bu ikilideki takintisi ve pozitivizmi mustakil var olan varlik olarak bilmemesidir.

O yuzden de varligin ne oldugu tartismasi hala bu ikili arasinda gider gelir.

Iste bu indirgemecilik yuzunden pozitivizm de mustakil var olan varlik olarak "yok" a yonelir. Ayni yok gercek varlik ideolojisi olarak isimcilikte (nominalizm gecerlidir.

Mustakil var olan varlik ideolojilerinin, gercek varlik paralelligi;

Materyalizm/objektivizm
Idealizm/subjektivizm
Pozitivizm/nominalizm olarak ozdeslesir.

Biri kendi indirgemeci akilciligi ile digerleri ile tartisir.

Halbuki bu uclu insanoglunda birlesir. Zaten insanoglu bu uclu ozelliginden dolayi bu uc varlik ideolojisini ortaya atmistir. Sorun indirgemeci determinizm de yatar. Sonucta herbirinin gercekligi kendi ideolojik varlik indirgenimidir.
 

glsezinrs

Kahin
Yeni Üye
Katılım
12 Ara 2010
Mesajlar
1,358
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
62
O yuzden insanoglu varlik olarak ne maddedir, ne dusuncedir ne de kavramdir. Bu ucunun toplamidir ve biri olmadan diger ikisi de olmaz.

Ayrica insanoglunun kendi dahil herseyi belirleme ve belirtme temelide yarattigi kavrami ve onun ozdeslestigidir.

Kavram olmazsa beyni ve dusunceyi ortaya koyamazsin. Beyin olmazsa dusunce olmaz, dusunce olmazsa kavram olmaz.

Dolayisiyle insanoglunun ozelligi beyninin fonksiyonu dusuncenin kendine yansiyani algi temelinde kavram ile ozdeslestirerek yansitmasidir. Iste yapilandirilmis olan yapi ve isleyis budur, sorun da buradadir.
Bu söylenenler bana şimdi forumda aktif olmayan sn.Preatorian'ı hatırlattı..Zihin-beden döngüsünden kurtulamayan insanın tüm algı, bilgi ve çıkarımlarının "sınırlı/görece" olduğunu söylerdi hep..Tüm yapılanma ve işleyişin temelinde zihin-beden, ya da fenomen-numen mahkumiyeti karşımıza çıkıyor.
Ya da madde-düşünce..İnsan beyni bunlar olmaksızın düşünemiyor bence..Birini ya da ötekini öne çıkarmakla/türevlerini işin içine sokmakla da iş çözümlenmiyor..Belki düşünceye esas yeni yapıtaşları keşfetmek (varsa) lazım..Ya da agnostik olup kenara çekilmek.???.
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Bu söylenenler bana şimdi forumda aktif olmayan sn.Preatorian'ı hatırlattı..Zihin-beden döngüsünden kurtulamayan insanın tüm algı, bilgi ve çıkarımlarının "sınırlı/görece" olduğunu söylerdi hep..Tüm yapılanma ve işleyişin temelinde zihin-beden, ya da fenomen-numen mahkumiyeti karşımıza çıkıyor.
Ya da madde-düşünce..İnsan beyni bunlar olmaksızın düşünemiyor bence..Birini ya da ötekini öne çıkarmakla/türevlerini işin içine sokmakla da iş çözümlenmiyor..Belki düşünceye esas yeni yapıtaşları keşfetmek (varsa) lazım..Ya da agnostik olup kenara çekilmek.???.

Adi gecen yazar arkadasin konu ile ilgili yazilari varsa, link verebilir misin?

Agnostik olmak, kesinlikci olumlu/olumsuz iki uctan herhangibirine indirgemede kararsiz kalmaktir.

Halbuki bilimde, hem kararsizlik hem de olumlu/olumsuz bir kesinlik yoktur. Sadece ortaya konan evrensel onay almis bir olgu ve bu olgunun yanlislanabilirligi. Bu da degisim, gelisim, yenilenim v.s. anlamina gelir.

Zaten notr algi ve disaridan bakis acisi da bu goreli sinirliligin indirgemeci tekli dayatimindan kaynaklaniyor. Yani hangi teke indirgenirse indirgensin, indirgenen tek digerine ters dusuyor ve kesinlik iki tarafi kesen bir bicak oluyor. Asil mahkumiyet kavramda. Cunku istedigin gibi ifade et sonucta kavramin disina cikamadigin gibi, sadece kavrami ifade ediyor, amafarki anlam ve icerikler yuzunden ayni kavramin algi ve ifade farki savasimini veriyorsun.

Eger kesinlik ortadan her iki karsit uc olarak kalkarsa kavram da kalkar. Ama, sorun sadece bu degil, dilin kulak ve sese endeksli noktalama ve emirsel ozelligidir.

Oyuzden konu dusunceye degil; kavram ufkunun noktasallik ve emirsellikten ve kesinlikten ve de kesismeden kurtarilmasina bakiyor.
 

glsezinrs

Kahin
Yeni Üye
Katılım
12 Ara 2010
Mesajlar
1,358
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
62
Oyuzden konu dusunceye degil; kavram ufkunun noktasallik ve emirsellikten ve kesinlikten ve de kesismeden kurtarilmasina bakiyor.

Nasıl olacak bu?Kavram sınırlayıcı..Onunla oluşturulan düşünce sınırlayıcı..Belki de kavram/dil/düşünce bağımlılığından belirli dalga boylarından iletişerek kurtulabiliriz..(kurgu tabii, ama heyecan verici..):)
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Nasıl olacak bu?Kavram sınırlayıcı..Onunla oluşturulan düşünce sınırlayıcı..Belki de kavram/dil/düşünce bağımlılığından belirli dalga boylarından iletişerek kurtulabiliriz..(kurgu tabii, ama heyecan verici..):)

Kavram bagimliligindan kurtulmaya gerek yok. Yeterki kulak/ses noktalama/kesistirme dilini, cizgisellige ve yan yana konuklandirabilmeye karsi algi gelistir.

Buna en guzel ornek, fenomen ile direk kavram baginin algi ve veri ile ortadan kalkmasi ve fenomen adina insanoglunun konustugunu belirtmek, bir cesit baslangictir.

Orneklersek "Ben Ali" cumlesi Ali ile beni kesistirir. Halbuki Ali bir addir, yani kesisimi ortaya koyan bir baglactir. Eger cumlede bu baglaci koyarsan, senin Ali olmadigin, sadece adinin Ali oldugunun algisina varirsin. "Adim Ali/Benim adim Ali" gibi.

Aslinda bu hata aristo mantiginin formelliginden gelmektedir,m yani A=A formelliginden.

Ayni sekilde, mesela "gunes yakiyor" yerine "Ben gunesin yaktigini soyluyorum/dusunuyorum" cumlesi yakanin gunes degil, senin bir algin oldugunu ortaya koyar.

O yuzden noktasal dili bilhassa karsindakini kendi uzerine cekmemek icin cok dikkatli kullanmak gerekir. Hem direk kisiye yonelmeden, hem de kisiyi devreye sokmadan.

Ama asil onemlisi insanogluna her turlu dogal zihniyet sorununun dusunce ve davranisini yansitan kavramlari kontrol altina almak, sahiplenmemek ve karsitli ifadelerinden birine yonelmek yerine kavramdisi kalabilmek ya da kavram ile ifade bagi kurmamak.

Iste bu temelde dusunce aklin ifade sinirindan kurtulup kavram ufkuna ve kavramdisina yonelime gecebilir. Ya da kendi matematiksel/mantiksal yapilandirmaci bilgisi ile algisini verebilecegi yeni kavramlar, yaratabilir.

Bir oneri de ifadesel konusma yerine kavramsal konusmaya/dusunmeye yonelmektir.

Oyuzden felsefe ve bilim 20. yuzyildan sonra her turlu metafizik cekismeyi birakip, sinirlayici faktor olan dile, onun her turlu langual, linqual ve etimolojik yapisina yonelmislerdir.
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
kavramlar olguyu kategorize etmeye, tasnife tabi tutmaya yararlar. ancak, önemsemek için kavramlara mutlak surette gereksinim duyulmaz. öylesine hissiyatlar vardır ki hiç bir kavrama, hiç bir tanıma sığdırılamazlar ve fakat oldukça önemsenen duyumsamalardır. kavram ve sözcüklerin yetersiz kaldığı anlar, durumlar, yaşanmışlıklar vardır ve o anlar, durumlar ve yaşanmışlıklar yinelenmeseler bile önemlidirler. hisler, duyumsamalar önem halkasında yer alan duygulardırlar. nu duygular her yer ve şartta kavramlaştırılamaz ve buna gereksinim de duymazlar. oldukları gibi yaşanırlar.
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
kavramlar olguyu kategorize etmeye, tasnife tabi tutmaya yararlar. ancak, önemsemek için kavramlara mutlak surette gereksinim duyulmaz. öylesine hissiyatlar vardır ki hiç bir kavrama, hiç bir tanıma sığdırılamazlar ve fakat oldukça önemsenen duyumsamalardır. kavram ve sözcüklerin yetersiz kaldığı anlar, durumlar, yaşanmışlıklar vardır ve o anlar, durumlar ve yaşanmışlıklar yinelenmeseler bile önemlidirler. hisler, duyumsamalar önem halkasında yer alan duygulardırlar. nu duygular her yer ve şartta kavramlaştırılamaz ve buna gereksinim de duymazlar. oldukları gibi yaşanırlar.

Bu bahsettigin konunun temeli goz dili ile kulak/ses dilinin noktasal ve gorsel farkindan kaynaklanir. Mesela en basitinden, diyelim cakmak kavramini her noktasal algi goz onderliginde farkli tanimlar. Mesela, birisi cakmagin yakmasindan, digeri atesten, digeri cakmagin pratikliginden, bir baskasi kibrit ile mukayesesinden v.s. bahseder. Iste burada her kavrami tanimlayan beyin, kendi onemsedigi bakis acisi ile kavrama yanasir.

Zaten ana olarak bu nedenden, kavramlar evrensel olsa da, kavramlarin ne oldugu, anlam ve icerikleri ve ifadeleri her beyince farkli ortaya konur.
 

glsezinrs

Kahin
Yeni Üye
Katılım
12 Ara 2010
Mesajlar
1,358
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
62
"Cümleler doğrudur, sen doğru isen.." demiş Yunus Emre...
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
"Cümleler doğrudur, sen doğru isen.." demiş Yunus Emre...

Bu sadece kisi ne dediginin bilgi temelinde bilinc bilissellik ve farkinda ise gecerlidir. Ayrica "dogruluk" ta goreceli ve degiskendir ve sadece dogruluyani baglar. Oyuzden kisinin ne dedigi ile ne dusundugu bazan cakismayabilir, ya da kisi dusundugunu soyleyemeyebilir, ya da kisinin soyledikleri kendinin degil ona verilenin dile gelmesidir.
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
ana/atalarımız ne demişler; "ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz" doğru söylemişler. edimin önemine dair vurgu yerinde yapılmış. değiştirmeden saklamak önemlidir.
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç

Yeni Mesajlar

Üst