Neden Önemseriz?

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Genel Tartışma Alanı kategorisinde Nejdet Evren tarafından oluşturulan Neden Önemseriz? başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 58,203 kez görüntülenmiş, 384 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Genel Tartışma Alanı
Konu Başlığı Neden Önemseriz?
Konbuyu başlatan Nejdet Evren
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan Objectivity

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
koşullandırılmış önemseme gerçek anlamda bir önem değeri oluşturmaz. koşul ve önemseme değeri bir arada bulunmayacak olgulardır. koşula bağlanan her değer koşul ölçüsünde bir öneme sahiptir ve karşılık bekler -sen beni sevdiğin sürece ben de seni severim der gibi- oysa, önem halkasına eklemlenen değerler böylesi koşullara bağlı kalmadan ortaya çıkan değerlerdir. -ben seni önemsiyorum, bunu yaparken senin beni önemsemen koşuluna bağlamıyorum der gibi- ...fay hatları kırılırken önemsiyoruz, ancak hangi tür fay hatlarının kırıldığını anlamıyorsak, anlamak istemiyorsak aslında neyi önemsediğimizi bilmiyoruz demektir. şu sonuca varmak mümkündür; neyi, neden önemsediğimiz önemsemek değeri kadar önemli birer olgudurlar; bunu fark etmek, gerçek önemseme değerimizi ortaya çıkartacak bir ölçüdür.
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
koşullandırılmış önemseme gerçek anlamda bir önem değeri oluşturmaz. koşul ve önemseme değeri bir arada bulunmayacak olgulardır. koşula bağlanan her değer koşul ölçüsünde bir öneme sahiptir ve karşılık bekler -sen beni sevdiğin sürece ben de seni severim der gibi- oysa, önem halkasına eklemlenen değerler böylesi koşullara bağlı kalmadan ortaya çıkan değerlerdir. -ben seni önemsiyorum, bunu yaparken senin beni önemsemen koşuluna bağlamıyorum der gibi- ...fay hatları kırılırken önemsiyoruz, ancak hangi tür fay hatlarının kırıldığını anlamıyorsak, anlamak istemiyorsak aslında neyi önemsediğimizi bilmiyoruz demektir. şu sonuca varmak mümkündür; neyi, neden önemsediğimiz önemsemek değeri kadar önemli birer olgudurlar; bunu fark etmek, gerçek önemseme değerimizi ortaya çıkartacak bir ölçüdür.

Onemseyen kimdir/nedir? neye/kime gore onemser? Onemseme neye/kime baglidir? ve onemseten nedir/kimdir?
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
önemseyen öznedir, ötekine göre önemser ve önemseten ise, yaşanmışlıkların, kolektif emeğin yarattığı değerlerdir
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
önemseyen öznedir, ötekine göre önemser ve önemseten ise, yaşanmışlıkların, kolektif emeğin yarattığı değerlerdir

Peki bu ozne neye gore neyi ve neden onu onemser?, onemseten nedir?, onemsenen nedir? Eger burada bir yonlenim, yonlendirim ve yaptirim yok ise olan nedir?

yeri gelir para onemsenir, yeri gelir ask onemsenir, yeri gelir is onemsenir, yeri gelir evlat/aile onemsenir, yeri gelir vatan onemsenir ve bu liste sonsuza kadar uzar gider.

Buradaki "yeri gelir" in anlami sence nedir? Yani "herzaman daha once onemsenen ya da onemsenmemis olan onemsenmez" anlaminda, nedir onemsenenin degiskenligi ve goreciligi? Bu neye/kime bagli?
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
önemseme metnini yeniden okursanız tüm sorularınızın yanıtlarının verildiğini göreceksiniz.
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
önemsemek gerçekten de görecelidir. ancak bu durum onun hakkında bazı belirlemelerde bulunmamıza engel olmasa gerek. ben teşekkür ediyorum
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
önemsemek gerçekten de görecelidir. ancak bu durum onun hakkında bazı belirlemelerde bulunmamıza engel olmasa gerek. ben teşekkür ediyorum

Rica ederim, oyle olmasa zaten tartisma olmaz. Cunku belirlemelerde her beyin duzeyine gore farklilasir ve beyinler duzey degistirdikce de degiskendir.

O yuzden de biri kendince belirlemeleri ortaya koyar, digeri kendi belirlemeleri ile degerlendirir ve boylece konu tartismaya acilmis olur.
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
bu söylediklerinize katılıyorum. yalnız bazı düşünceleri tekrar-tekrar söylemek ya da anlatmak bana zul geliyor.
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
bu söylediklerinize katılıyorum. yalnız bazı düşünceleri tekrar-tekrar söylemek ya da anlatmak bana zul geliyor.

Eger oyle bir algi verdiysem, ozur dilerim. Yalniz unutmamak gerekir ki, burada yazilan her yazi kitle icin yaziliyor ve kitlenin okuruna sunuluyor. O yuzden tekrarlar sadece biz yazanlar icindir, okur acisindan o bir bilgidir.

Ayrica ben kendi adima bir kisi konu ile ilgileniyorsa ve anlamak istiyorsa ve dile gelen anlasilmiyorsa, seve seve tekrar ederim.
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
bu konudaki önemsemenize/takdirinize bir şey diyemem; tercih sizin...ancak önemsenmek de önemsemek kadar ciddi bir olgu/durumdur. sadece buna vurgu yapmak istemişimdir. hem özür dilenecek bir durum da göremedim. katılımlarınızdan dolayı teşekkür ediyorum. zıtlıklarımızın olması kadar doğal / bu durum ne demeyeceksiniz eminim- ne olabilir ki? iyi paylaşımlar diliyorum; önem halkasına bunu da ekleyeceğim; paylaşmak...
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
bu konudaki önemsemenize/takdirinize bir şey diyemem; tercih sizin...ancak önemsenmek de önemsemek kadar ciddi bir olgu/durumdur. sadece buna vurgu yapmak istemişimdir. hem özür dilenecek bir durum da göremedim. katılımlarınızdan dolayı teşekkür ediyorum. zıtlıklarımızın olması kadar doğal / bu durum ne demeyeceksiniz eminim- ne olabilir ki? iyi paylaşımlar diliyorum; önem halkasına bunu da ekleyeceğim; paylaşmak...

Ben zitliklari beynin bir cesnisi, rengi ve bilgi alis verisi olarak degerlendiririm. Cunku kitle onundeki okur, bir konudaki her turlu dusunceyi gorur ve kendi farkli dusuncesi varsa onu da ekler.

Onemli olan kimsenin kimseye kendi dusuncesini dayatmamasi ve baskasinin farkli dusuncesini yazarina yoneltip, konuyu kisisellige ve tatsizliga tasimamasidir.

Sizle de henuz boyle bir tecrube yasamadim, yasayacagimi da ummuyorum.

Onem, onemsemek, onemsenmek kadar onemsenmemek ve onemsememek te bir dusunce ve davranistir. Bunu da daha once dile getirmistim. Yani birinin onemsedigini, baskasi onemsemeyebilir. Ya da biri onemsenmedigini dusunurken,onu onemseyenin boyle bir dusuncesi olmayabilir.
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
çelişerek sentezlemek güzel bir yaklaşım. kısır bir döngüye girebileceğimizi ben de düşünmedim. "tartışma kültürü"nde kısır döngülere yer vermemek de ayrı bir önem halkasını oluşturacaktır.
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
çelişerek sentezlemek güzel bir yaklaşım. kısır bir döngüye girebileceğimizi ben de düşünmedim. "tartışma kültürü"nde kısır döngülere yer vermemek de ayrı bir önem halkasını oluşturacaktır.

Aynen. Zaten oyle bir durumda da yazismanin bir anlami yoktur. Cunku konu bilgi alis verisinden cikar, kisisel yazarlarin atismasina doner ki; benim bu konuda yazacak bir seyim yoktur.
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
paylaşmak ve tartışabilmek her iki olgu ayrı ayırı önem halkasına eklemlenen olgulardır. paylaşabilmek gerçekte o kadar kolay bir durum değildir. insan önemsediği kadar paylaşabilmesini başaramayan bir türdür. paylaşmak derken ya da paylaşabilmek derken sular sellerin aktığı, genel geçer sözler değildir söz konusu edilen; yk olanı pylaşabilmek/yokluğu paylaşabilmek var-olanı/varlığı paylaşabilmekten dah önemlidir.

tartışabilmek her düşüncenin açık olduğu bir dğer değildir. kültürel olarak gelişmişilik/geri-kalmışlık -neye göre ise?!- ayrı bir önem değeri oluşturur. ve fakat tartışacak düşünce kalmış olmalıdır; tartışmanın kültürel katkısı ya da yabancılaşması öznenin "ben" olanı ile ilgilidir. o "ben" kolektif emek ürünü olan tarihsel belleğin zemininde yeşeren tarihsel bilinç ile gerçekleşir. öyle ise, tartışma denilen eleştiri,karşı eleştiri, öneri ve katkı bir birikim sonucunda insanın yarattığı bir değer olarak önem halkasına eklemlenen bir süreçtir.
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
paylaşmak ve tartışabilmek her iki olgu ayrı ayırı önem halkasına eklemlenen olgulardır. paylaşabilmek gerçekte o kadar kolay bir durum değildir. insan önemsediği kadar paylaşabilmesini başaramayan bir türdür. paylaşmak derken ya da paylaşabilmek derken sular sellerin aktığı, genel geçer sözler değildir söz konusu edilen; yk olanı pylaşabilmek/yokluğu paylaşabilmek var-olanı/varlığı paylaşabilmekten dah önemlidir.

tartışabilmek her düşüncenin açık olduğu bir dğer değildir. kültürel olarak gelişmişilik/geri-kalmışlık -neye göre ise?!- ayrı bir önem değeri oluşturur. ve fakat tartışacak düşünce kalmış olmalıdır; tartışmanın kültürel katkısı ya da yabancılaşması öznenin "ben" olanı ile ilgilidir. o "ben" kolektif emek ürünü olan tarihsel belleğin zemininde yeşeren tarihsel bilinç ile gerçekleşir. öyle ise, tartışma denilen eleştiri,karşı eleştiri, öneri ve katkı bir birikim sonucunda insanın yarattığı bir değer olarak önem halkasına eklemlenen bir süreçtir.

Kullanmak/paylasmak ve sahip olmak bunlarin farkini sence, aciklar misin? Ayrica insanoglu neyi tartisir, sahiplendigini mi, yoksa kullanip paylastigini mi?

Tartisirken neyi savunur ve neden savunur?, kullanim ve paylasimdan yola cikan mi, kaybetmeme/savunma derdindedir, sahip olan mi?

Kazanma azmi ve kaybetme korkusu neden vardir?

Sence butun bunlarin onem derecesi nedir? ve neye gore onemsenir/onemsenmez?
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
Sahip olmak, toplumsal bir iyeliktir ki kişi ile eşya arasında tesisi edilir. Köle toplumlarında köleler de eşya/hayvan sayıldıklarından bu iyeliğe konu olurlar. Oysa ki insan, toplumsal doku içerisinde hiç bir zaman eşya olarak değerlendirilemez. Kullanım ile tüketim ayrışır ve paylaşımdan farklıdır. Paylaşmak için sahip olmak gerekmiyor; üretmek yeterlidir.

İnsan içerisinde yaşadığı tüm toplumsal değerler ile tarihsel belleğini kullanabildiği ölçüde bir değer ile önem halkası oluşturur. Önem halkasına dokunan her değeri tartışır, eleştirir ve yargılar. Tartışma aynı zamanda doğru düşünmeyi sağlayan bir yargılama sürecidir.

Üretim olmadan ne sahiplenme ne paylaşım olmaz. Gerçi her tüketim tüketici olmasa da...bu nedenle demek ki, üretmek önem halkasının esaslı değerlerinden biridir.


İnsan, tartışırken kendi doğrularını savunur. Kaybetme korkusu sahiplenme ile başlar ve tartışma ile ilgili değildir. Elias Canetti insanlaşma sürecinde ağaç tırmanırken düşmemek için sıkı-sıkıya tutunma ile eli serbest bırakma ediminin süreçte insanın tutucu ve sahiplenmesine dönüştüğünü açıklamaktadır.



Kazanma azmi dediğiniz olgu dayatılmış bir değersizliktir ve onu da önemsizler halkasına ekleyebilirim.
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Sahip olmak, toplumsal bir iyeliktir ki kişi ile eşya arasında tesisi edilir. Köle toplumlarında köleler de eşya/hayvan sayıldıklarından bu iyeliğe konu olurlar. Oysa ki insan, toplumsal doku içerisinde hiç bir zaman eşya olarak değerlendirilemez. Kullanım ile tüketim ayrışır ve paylaşımdan farklıdır. Paylaşmak için sahip olmak gerekmiyor; üretmek yeterlidir.

İnsan içerisinde yaşadığı tüm toplumsal değerler ile tarihsel belleğini kullanabildiği ölçüde bir değer ile önem halkası oluşturur. Önem halkasına dokunan her değeri tartışır, eleştirir ve yargılar. Tartışma aynı zamanda doğru düşünmeyi sağlayan bir yargılama sürecidir.

Üretim olmadan ne sahiplenme ne paylaşım olmaz. Gerçi her tüketim tüketici olmasa da...bu nedenle demek ki, üretmek önem halkasının esaslı değerlerinden biridir.


İnsan, tartışırken kendi doğrularını savunur. Kaybetme korkusu sahiplenme ile başlar ve tartışma ile ilgili değildir. Elias Canetti insanlaşma sürecinde ağaç tırmanırken düşmemek için sıkı-sıkıya tutunma ile eli serbest bırakma ediminin süreçte insanın tutucu ve sahiplenmesine dönüştüğünü açıklamaktadır.



Kazanma azmi dediğiniz olgu dayatılmış bir değersizliktir ve onu da önemsizler halkasına ekleyebilirim.

Degerlendirilmez olur mu? Butun guc kullanarak iktidar icin yola cikmis etik ve politik izmlerin tek yaptigi budur. Insanoglunu sadece bir fenomenal kitle ve yigin cokluk olarak degerlendirmek. Insanoglu tum insanliktarihi boyu ya bir fenomen yerine konmus ya da tanriya kul olarak verilmistir. Koleligin de mantigi budur zaten. Iste sahiplenmenin temeli de insanoglunu sadece goruntusu olan bir fenomen olarak algilanmasindandir. Materyalizmin insanoglunu madde yerine koyan degerlendirmesi ve idealizmin insanoglunu tanriya peskes cekmesinin nedeni de budur.

Dolayisiyle senin baktigin uretim/tuketim temeli de sadece fenomenal bir yanasimdir. Kisaca insanoglu kendi numenal yetisi ile kendi fenomenini esir almistir ve ya esya olarak kullanir kolelestirir ya da tanrisina kul yapar.

O yuzden cozum uretim/tuketimde degil; o da dahil herseyin kullanim ve paylasiminin numenal yeti temelli insanlik bilinc ve farkindaligindadir.

Sonucta istedigin duzen ya da sistemi getir, eger o bilinc ve farkindalik insanoglunda yoksa; o duzen ve sistem sadece getirenin cikar ve yararinadir.

O yuzden onemlerin icinde en onemli olan insanoglunun numenal yetisinin insanlasacak olan ve kendi turu ve biri varligini bir madde ya da bir kul degil de; bir belirleyici ve belirtici faktor olarak algilayacak olan bilinc ve farkindaliktir.
 
P

Pyramos

Ziyaretçi
.

İnsan, tartışırken kendi doğrularını savunur. Kaybetme korkusu sahiplenme ile başlar ve tartışma ile ilgili değildir. Elias Canetti insanlaşma sürecinde ağaç tırmanırken düşmemek için sıkı-sıkıya tutunma ile eli serbest bırakma ediminin süreçte insanın tutucu ve sahiplenmesine dönüştüğünü açıklamaktadır.

ağaca tırmanmayanlar nolcek? yada tırmanırken düşenler? yani kusura bakma ama üstad böle bağlantılar kurarsak..köpegin kovaladıkları,ayağı takılp düşenler, koşarken ayağını burkanlar falan gibi sınırsız olasılıktaki fiilerinde zihnimizi etkilemesi gerekmez mi? yani komik geldi bana.) olabilemez:) olmamalı:)
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
gül-geç o zaman; ne güzel değil mi? düşündüğünüz kadar basit değil. Kitle ve İktidar adlı eseri okumadığınız çok net anlaşılıyor. ben küçük bir alıntı yaptım sadece. Canetti'nin otuz yılını almış bilimsel bir eser ve düşncelerden oluşmaktadır. okumanızı öneririm.
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç
Üst