- Konbuyu başlatan
- #1
- Katılım
- 19 Ağu 2008
- Mesajlar
- 3,578
- Tepkime puanı
- 179
- Puanları
- 63
- Yaş
- 59
ÖNEMSEMEK
Önemsemek; içsel ya da dışsal bir olguya değer verme, onu öncelikli bir sıraya koymadır. Önemsemenin aktif/etken ve pasif/edilgen iki tarafı vardır. Bunlardan birincisi önemseyen ikincisi ise önemsenendir. Bu durum bireyler arasındaki bir değerlendirme olduğunda ise etken ve edilgenlik sürekli yer değiştirirler. Önemseme subjektif/öznel bir yargıyı içinde barındırır. Bu yargı, sosyal çevre tarafından kişiye öğretilir. Burada çoğu kez öğretilerin dayatmaları ile karşı karşıya kalınmaktadır. Kişi bu öğretileri ve kısmen dayatmaları olduğu gibi benimseyebilir. Ancak bunu yapmayıp kendi değerleri ile bu sürece/değerler halkasına müdahale ederek/etkiyerek yeni bir değerler/önemler zinciri oluşturabilir. İlk durumdaki kişi, bu durumun ya farkındadır ya da değil. Farkında ise dışsal ve içsel zorlamalara bağlı olarak ya katlanır ya da bunları yok sayarak kendi yargısı ile örtüştüğünü düşündüğünden olduğu gibi benimsemiş olur. Sonuç olarak, önemsemenin hepsinde ortak olan taraf kişisel/öznel bir yargı barındırmış olmalarıdır.
Önemseme, hiyerarşik bir değerler sistemi yaratırken ilk sıradan başlayıp zincirin son halkalarına doğru daha az önemsenen olguları meydana getirir. Bu zincir sonsuz sayıda ilerlemez. Önemseme bir yerden sonra karşıtı ile zıtlaşır ve halka o yerde kopar. Tam o noktada önemlinin zıttı, önemsiz durmaktadır. Önemsememe/değer vermeme yargısı da, önemseme/değer verme yargısı ile eş-düzey bir yapıdadır. Aynı kaynaktan beslenirler ve fakat farklı denizlere dökülürler. O denizlerden biri ak-köpüklü, diğeri ise kara-köpüklüdür. Ortadaki halkalar ise gri tonları meydana getirirler. Ak-kara arasında bir renk tayfı oluşur.
Neden önemseriz?
Küçüksu,
19 Şubat 2009
Önemsemek; içsel ya da dışsal bir olguya değer verme, onu öncelikli bir sıraya koymadır. Önemsemenin aktif/etken ve pasif/edilgen iki tarafı vardır. Bunlardan birincisi önemseyen ikincisi ise önemsenendir. Bu durum bireyler arasındaki bir değerlendirme olduğunda ise etken ve edilgenlik sürekli yer değiştirirler. Önemseme subjektif/öznel bir yargıyı içinde barındırır. Bu yargı, sosyal çevre tarafından kişiye öğretilir. Burada çoğu kez öğretilerin dayatmaları ile karşı karşıya kalınmaktadır. Kişi bu öğretileri ve kısmen dayatmaları olduğu gibi benimseyebilir. Ancak bunu yapmayıp kendi değerleri ile bu sürece/değerler halkasına müdahale ederek/etkiyerek yeni bir değerler/önemler zinciri oluşturabilir. İlk durumdaki kişi, bu durumun ya farkındadır ya da değil. Farkında ise dışsal ve içsel zorlamalara bağlı olarak ya katlanır ya da bunları yok sayarak kendi yargısı ile örtüştüğünü düşündüğünden olduğu gibi benimsemiş olur. Sonuç olarak, önemsemenin hepsinde ortak olan taraf kişisel/öznel bir yargı barındırmış olmalarıdır.
Önemseme, hiyerarşik bir değerler sistemi yaratırken ilk sıradan başlayıp zincirin son halkalarına doğru daha az önemsenen olguları meydana getirir. Bu zincir sonsuz sayıda ilerlemez. Önemseme bir yerden sonra karşıtı ile zıtlaşır ve halka o yerde kopar. Tam o noktada önemlinin zıttı, önemsiz durmaktadır. Önemsememe/değer vermeme yargısı da, önemseme/değer verme yargısı ile eş-düzey bir yapıdadır. Aynı kaynaktan beslenirler ve fakat farklı denizlere dökülürler. O denizlerden biri ak-köpüklü, diğeri ise kara-köpüklüdür. Ortadaki halkalar ise gri tonları meydana getirirler. Ak-kara arasında bir renk tayfı oluşur.
Neden önemseriz?
Küçüksu,
19 Şubat 2009