Forumumuza Hoş Geldiniz

Hoşgeldiniz. Ücretsiz içerikler ve özel hizmetler sizi bekliyor. Hemen üye olun!

Neden Önemseriz?

Nejdet Evren

Yeni Üye
19 Ağu 2008
3,589
179
63
61
Tüm canlıların yavrularını önemsedikleri gözlemlenmektedir. -Zaman zaman kedigillerin ve köpekgillerin yavrularını yedikleri de olsa, insan türünün yavrusuna uyguladığı kötü davranış/işkence ve hatta cinayet/cinnet geçirmek suretiyle vb. istisnaları bir kenara bıraktığımızda görülecektir.- hayvan türlerinin bir çoğunda bunun güdüsel olduğu söylenmektedir. Ancak beyin dokuları gelişkin bir maymun, orangutan için bunu söylemek, bir balina için, bir yunus için bunu söylemek, doğru olmasa gerek. Ne kadar ilginç değil mi? İnsan türünün sokağa terk ettiği çocukları olduğu halde maymun türlerinde sokak çocuğu yoktur. Demek ki türlere göre önemsemeyi ölçümlemeye kalkıştığımızda ilk sırada insanı göremediğimizi söylemek abartı olmayacak.

Önem zincirindeki halkaların yer/zaman ve zaman/kişi ile göreceli olması doğaldır ve olanaklıdır.

İnsan türü sosyal/tarihsel bir bellek ile tüm dünyayı ve doğayı algılayabildiği için her coğrafyadaki üzüntü yaratan olguya aynı derecede üzülür ve aynı derecede önem verir. Dolayısı ile ego-önem zincirinde bir halka oluşturmaz.

Ego-yu önemsemediklerimiz zincirine halkalıyorum

Saygılarımla sayın ABC
 

ABC

Yeni Üye
22 Ara 2009
5
0
0
25
Sevgili nejdet;

"İnsan türü sosyal/tarihsel bir bellek ile tüm dünyayı ve doğayı algılayabildiği için her coğrafyadaki üzüntü yaratan olguya aynı derecede üzülür ve aynı derecede önem verir. Dolayısı ile ego-önem zincirinde bir halka oluşturmaz." demişsiniz..

İ
nsan türü sosyal/tarihsel bir bellek ile tüm dünyayı ve doğayı algılayabilir, diyorsunuz( Herhangi bir kimsenin TÜM dünyayı ve doğayı algılayabilmesi mümkün müdür? Bilimsel yaklaşıyorsunuz, fakat bilimin saptadığı birşey var; insan beyninin kullanım yüzdesi.. Tüm dünya ve doğa algılanabiliyor olsaydı, bilim hala devam eder miydi? Dinsel açıdan çok inanç türü kalır mıydı? Terör ne derece olurdu?)

Her coğrafyada ki üzüntü yaratan olguya aynı derecede üzülür diyorsunuz. (Ben yakın çevremde o derece üzüntü yaşayan insanlara şahitlik etmiyorum. Ve dünya nüfüsunun büyük bir kesimininde o derece üzüntü duyacağı konusunda şüphelerim var.)

Dolayısı ile ego-önem zincirinde bir halka oluşturmaz, diyorsunuz..
Egonun, bireyi diğerlerinden ayırt eden göreceli, soyut bir varlığının olduğunu biliyorsunuz, ego; insanın hem özne boyutunu tanımlayan irade, bilinç ve vicdanı hem de onun nesne boyutunu tanımlayan, dürtülerini, iç isteklerini, tutkularını, içsel enerji kaynaklarını içine alan çok boyutlu komplekstir.. İnsanların her biri, farklı ego filtrelerine ve kişilik ekranlarına sahiptir.)

Bende size önemsemek; kişiden kişiye değişen ve asıl önemli olanın kendimiz olduğunu söylüyorum. Yani ego denilen şey de kişinin kendi yansıması değil midir? Bu durumda yavrusunu yiyen insanlar ve hayvanlar varsa, aynı zamanda yavruları için kendilerini feda eden insanlar ve hayvanlar da varsa, bu değişkenlik olmuyor mu?
Karnı tokken, yavrusu için ölüme giden bir hayvan, mecbur kaldığında yavrusunu yiyebiliyorsa, bir bunalım anında yavrusunu öldürebilen bir insan da varsa, şartlar / zaman/ mekan unsurları önemsemek denilen şeyin değişkenliğini ispatlamaz mı?

Bu durumda önemsemek kişinin kendi sevdikleri ve kaybetmek istemedikleri üzerinde gösterdiği çaba değil midir?
Kişi ilk doğuduğunda bebeklik evresini aştıktan sonra kendisini düşünmeye başlamaz mı? Ve kişi, değer verdiği ve sevdiği herşeyi kaybettikten sonra en son yine kendisini önemsemez mi?

Öyleyse önemsemek kelimesenin temelinde "BEN" yatıyor demek değil midir?

Saygılarımla, ABC
 

Nejdet Evren

Yeni Üye
19 Ağu 2008
3,589
179
63
61
Einstein diyor ki, şu koskoca evrenin insanın kafasına nasıl sığdığını anlayamadım, buna benze bir sözü var. Beynimizin kullanma yüzdesi kulağa hoş gelse de inandırıcı olmasa gerek; neden mi? Yüzde oranını kim neye göre kimin beyin yüzdesini ölçü alarak yapmıştır ve yüzdesi bilinenin tümünün kullanılıyor olması gerekmez mi? Tüm doğayı algılamaktaki kastım tüm evreni, kozmozu çözümlediği şeklinde değildir tabi... demek istediğim dünyanın neresinde olursa olsun örneğin Ruanda da ki bir milyona yakın insanın 100 günde katledilmesi gibi insanı derinden etkileyecek ve bu acıyı algılayacaktır.

Ego derken kısa yazdığım için olacak söylediğiniz ben-lik olayına değil itirazım. İtirazım egosuna yenik düşmek, bencilliktir. Diğer yönlerden haklısınız. Ancak bir konuya yine itiraz edeceğim, o da, iç-tepiler ve iç-güdülerdir. İç-güdü insanlaşma sürecinde yok edilebilir diye düşünüyorum.

Elias Canneti’nin çok güzel bir tesbiti var. Der ki, ilk toplumsal/ve doğal yasa paylaşım yasasıdır, eğer bu olmasaydı insanlarda bir-birlerini diğer canlıları yedikleri gibi yiyeceklerdi. Egomuzu sınırlayan da bu olsa gerek.

Korkular insanın ilkel zamanlarından günümüze kadar biriktirdiği ve aşmaya çalıştığı olgulardandır; şöyle diyebilirim kaybetmekten korktuğumuz an kaybetmekten korktuğumuz olguyu kaybederiz; kazanma istenci egoya yenik düşmüş olur...ancak sizin tanımladığını kaygılar sevgiye dayalı kaygılardır ve korkudan çok farklıdır.

Kişi kendisini önemsemez ise başka olguyu elbette önemseyemez, bu konuda sizinle hem-fikirim. Ve fakat bu önemseme kişinin ben-merkezli, küçük çevre-merkezli olmamalı derim.
Önemsemenin temelinde “ben” değil, “ben” i yaratan toplumsal doku, “o”,” sen”, “öteki” olmalı kanımca.

Saygılar sevgili ABC
 

naz

Yeni Üye
9 Eki 2009
44
0
0
65
özgür sayılmasak sorumlu olmayacaktık; özgür sayıldığımızdan değildir.
../.
Sartre'ın söylediğini kendine karşı bir iç-hesaplaşma olarak yorumluyorum.Frantz Fanon'un "Yeryüzünün Lanetlileri" adlı yapıtının 1961 tarihli baskısına yaptığı önsözde bu durum çok açık bir şekilde anlaşılmaktadır.
../
özgürlüğün bireysel olduğunu düşünmüyorum; ne ki, bireyde kendisini somutlaştırır. sorumluluk ta aynı şekilde...
"İnsan, insana özgü bir dünyanın ideal varolma şartlarını yaratmak imkanını ancak benliğin yeniden ele geçirilmesi ve arındırılması yönünde göstereceği çaba ve özgürlüğün sürdürülmesi için taşıyacağı hassasiyet sayesinde bulacaktır."
Fanon'un söylediklerine katılıyorum.
 

ABC

Yeni Üye
22 Ara 2009
5
0
0
25
Hoppalaa... Pardon dostlar, ben burada herkes kendi felsefesini yapıyor zannetmiştim. Özür dilerim, kaynaklardan konuştuğunuzu farkedemedim. Bu şekilde kalıplaşmış şeyler ve yazılı belgelerle, benim karşıda bir çobanda konuşabilir, bir akıl hastasıda okuyabilir, bir çocukta konuşabilir.. Kırdıysam affola, küçümseme niyetinde değilim, asıl siz beni maruz görün ki, bu platformu yanlış algıladığım için..
..Selametle..

Saygılarımla, ABC
 

Nejdet Evren

Yeni Üye
19 Ağu 2008
3,589
179
63
61
kaynaklardan/ezberci konuşmuyorduk sayın ABC,
ancak kaybaklar her zaman esin kaynağımız olmayı sürdüreceklerdir ki tarihsel bellek dediğim birikme bunu gerektirmektedir. neyi yanlış algıladığını anlamadım; siz bizim görüşlerimizi eleştirdiğinizi düşündüğünüz konusunda mı yanıldınız? yoksa? açıklamaya muhtaç görünmektedir. değilse bu kerre ben sizi yanlış değerlendirmek durumunda kalabilirim. saygılar
 

kurekmahkumu

Yeni Üye
24 Ağu 2010
8
0
0
36
çünkü ya o şeyden yararlanırız ve isteklerimize kavuşuruz yada amaç gütmeden mutluluğumuzu devam ettirmemiz için onun var olmasını önemseriz kişi önemsediği şeyi yitirirse kendindende bir şeyler yok olur
 
M

monaliza

Ziyaretçi
İnsan diğer canlılardan farklı olarak "kendi" ni önemseyen bir varlıktır. İnsanın doğası budur.
Bu nedenle; doğasını ve yaşamını devam ettirecek, ruhuna,beynine, yüreğine ve bedenine gerekli
olan ihtiyaçlarını ve haz kaynaklarını önemser. Bu,yaşamsal bir gereksinimdir. Biraz da içgüdüseldir.
 

Nejdet Evren

Yeni Üye
19 Ağu 2008
3,589
179
63
61
günlük dilde kullanılan önemsemenin insan türünde oldukça farklılaşmasına karşın salt insan türüne ilişkin olmadığı görülecektir. şenpanzenlerin tüylerini yek-diğerine taratması, orangutanların sevdiklerine hediyeler sunması, bir kısım maymunların patatesleri önce yıkayıp depolamaları ve daha çoğaltılacak bir sürü edimler dikkate alındığında diğer türlerin de kendilerini önemsedikleri rahatlıkla görülecektir. üstelik bu edimlerin sosyal/birikim ile yakından ilgili olduğu ve hepsinin kökeninde iç-güdünün olmadığı da açıktır.
 

objektif

Yeni Üye
6 Eyl 2010
35
0
0
35
İnsan önüne gelen herkesi önemsemez ya da yaşadığı her olayı önemsemez.
Hayatında değeri olan veya hayatında unutulmaz kişileri önemser.
Ayrıca işine gelen şeyleri önemser.

Mesela bazı insanlar sevgiyi önemser, bazılarıysa parayı. Duygular farklıdır. Ama buradaki asıl soru Neden Önemseriz?
Önemseriz çünkü, güzel anıları unutmak istemeyiz. Önemseriz bilakis sevdiklerimizi kaybetmek istemeyiz.
 

Nejdet Evren

Yeni Üye
19 Ağu 2008
3,589
179
63
61
kaybetme korkusuna bağlı önemsemek, değer ögesi üzerinde kurulan önemsemekten ayrılacaktır. kaybetme korkusundan dolayı önemsemiyoruz, önemsediğimizi kaybetmekten korkuyor ve üzülüyoruz. öyle ise, önemsemek kaybetme korkusunun belirleyeni oluyor.
 

NEORACK

Yeni Üye
13 Eyl 2010
31
0
0
44
Bütün kavramların başlangıcının akıl - zeka olduğu gibi, önemsemek kavramının başlangıcı da akıl - zeka dır..
İnsan için her şey düşünmekle ve kavramakla başladı...
Serbestlik, bütün kainat için geçerli bir kavramdır ve elbet gezegenimiz içinde öyle.. Bu serbestlik ve başıboşluk içinde neye ne kadar değer verip önemseyeceğimiz konusunda, aklın kuralları ne olursa olsun, hiçbir suretle fikir birliğine varılamaz..Hatta bu serbestlik içerisindeki özgür döngüde vahşilik ve acımasızlık denilen iki gerçek olgu vardır ki bu kavramların varlığı neye ne kadar önem vereceğimiz konusunda belirsizlik yaratır. Ve işte nihayet, hayatın acımasızlığı denilen bu olgu da aklın ve zekanın sahibi insanın oluşturmuş olduğu toplumsal düzenin bir sonucudur.
Bazen kaderimiz doğrultusunda feleğin çemberinden ister istemez geçeriz. Ve sonra -Keşke ben hiç olmasaydım. Keşke hayat hiç bir zaman olmasaydı. Nerdende geldim şu lanet olası hayata gibi cümleler geçiririz kalbimizden..Ama halbuki bu isyankar zerzenişlerimizin varolan bu serbestlik düzenini değiştirebilecek zerre hükmü yoktur ve olamayacaktır.
Öyle görünen ve önüne geçilemeyecek bir gerçek varki maddecilik ve dolayısıyla Metaryalist akımların insanlık ilminin gelişimiyle beraber hızla büyümesi sonucunda, ileri insanlık düzenlerindeki yeni toplumsal normlar sayesinde belki zaman gelecek ve her şey resmen değersiz ve önemsiz kabul edilmeye başlanacaktır...
Sonuçta Fizik, Maneviyatın tamamen önüne geçecek ve bu sayede önemsemek kavramı insanın akıl yaşamından silinecektir...
 

Nejdet Evren

Yeni Üye
19 Ağu 2008
3,589
179
63
61
İnsan beden olarak bir varlık olduğu kadar ruh/tin/duygu olarak belleği sayesinde düşünmeyi geliştirmiş bir canlıdır. Eylem ve algı kavramlardan çok önce var-oldular. El-ayak-dil—göz-beyin diyalektiği geliştikçe, el—birliği yapan insan toplumsallaşma sürecini hızlandırdı; daha sonra nesnel ve tinsel egosuna yenik düşen insan yek-diğerini tüketmeye, onun sırtından geçinmeye başladı; yakınmalar bu nedenledir.

Romantizmin insan türüne kattıklarını çıkarttığımızda sanırsam insan kavramı yok olacaktır. Daha müreffeh, eşitlikçi ve özgür toplumsal yapılar geliştiğinde ise fizik dünyanın maneviyatı/ruhu yok etmesinden ziyade insanın gerçek olması gerektiği ruhsal bütünlüğüne kavuşmasını sağlayacaktır; önemsemek daha bir anlamlı hale gelecek ve yok olmayacaktır.

“karıncanın su içtiği” okyanusu düşlemek gibi...
 

NEORACK

Yeni Üye
13 Eyl 2010
31
0
0
44
Önemsemekten kastım bir toplumda yaşayan insanların kendilerinden başka diğer hiçbir şeye önem vermemeleri yani değersiz kabul etmeleri elbet. Maddeci ve hatta Ateist bir toplum düzeninde kimse kendinden başka hiçbir şeye önem vermek istemez.
Önceki yazımda kast ettiğim toplum düzeni, günümüzden çok çok ileride belki de milyonlarca yıl sonraki insanlık düzenlerinde geçerlidir ki ben madde dönüşümünün sürekli ve dengeli bir şekilde devam ettiği bu gezegendeki hayatın zannedildiği gibi binlerce yıllık yakın bir zamanda son bulamayacağını bilenlerdenim..Bu sistemin en önemli iki kuralı dengeli ve dönüşümlü olmasıdır ki biz insanlık ne yaparsak yapalım Dünya gezegeninin varolan ekolojik dengesini tamamen ortadan kaldıramayız. O kadar ki bu dengeyi tamamen bozsak dahi, dönüşüm sayesinde tekrar kendi kendini dengeye getirir..ve zaman gelir hayat yeniden başlar.. Bu denge ancak büyük uzay hareketleriyle tamamen dağılabilir..
Hala farkına varamadığımız ve gözle göremediğimiz bir çok farklı kimyasal ve kimyasal oluşumlar var...
İnsanın egoist ve vahşi yapısı bu sefer ferah ve özgür toplumlarda kendini gösterecektir..Ayrıca çok büyük bir ihtimalle aile müessesesi zadelenecektir ve ortadan kalkacaktır.Vahşi yaşam bu sefer doğada değil teknolojik ortamlarda kendini gösterecektir...
 

tribalistic

Yeni Üye
11 Nis 2010
90
0
0
43
Önemsemek ''duygu'' kavramını önceler.Duygusal dürtülerimiz bunun üstüne kurulur.Örneğin bir anlığına hiçbirşeyi önemsemediğimizi düşündüğümüzde yani duygularımızın tamamiyle köreldiğini hayal ettiğimizde; bir yakınımızı kaybettiğimizde duyduğumuz acı,sevdiğimiz insanlarla ya da nesnelerle geçirdiğimiz zamanların verdiği haz anlamsızlaşır.Algı tümüyle ortadan kalkar.Yönelimsel olan Bilinç yönelecek birşey bulamaz.Zaman kavramı da gitgide tam anlamıyla soyutlaşmış olur.Kısacası herkes yavaş yavaş birer ''yaşayan ölü'' ye dönüşür.
 

Nejdet Evren

Yeni Üye
19 Ağu 2008
3,589
179
63
61
gelecek toplumlarda -ki insan türü barışmayı başarabilirse- önem ve değer olgularının daha anlamlı olacağını, bir karıncayı bile ezmenin doağal ve sosyal sonuçlarının ne olacağını düşünerek davranacaklarını, kişiye, ailete, aşka gerçek değeri vereceklerini gönül rahatlığı ile biliyor ve düşünüyorum.

Sayın NEORACK, Size katılamayacağım.
 
M

monaliza

Ziyaretçi
ÖNEMSEMEK; çok önemli bir olgu. İnsan, yaşamında değer verdiği şeyleri önemser ve önemsediği varlıklara hassas ve titiz davranır.
Örneğin kedimi öylesine önemsiyorum ki; O benim yaşam kaynağım, mutluluk iksirim adeta. Onu ve bana olan sevgisini her şeyden önde tutuyorum.
Önemsemek bu olsa gerek.
 

rainbow64

Yeni Üye
6 Şub 2010
331
1
0
37
Bence kendine değer vermek önemsemek anlamına gelir. Eğer insan kendine değer veriyorsa o zaman kendini mutlu etmek ister .Bunu sağlamak için de sevilen bir kişi olmaya çalışır . Sevilen kişi seven kişidir.Diğerlerini sevmeyi bilir yani onları önemser ki kendi de önemsenen biri olsun .
 

Nejdet Evren

Yeni Üye
19 Ağu 2008
3,589
179
63
61
önemseyen kişi önce kimliğini saklayıp sonrada delirdim numaraları ile çirkinleşmez. ancak unutulmamalıdır ki, maskeler düşmeyecek...
 

Nejdet Evren

Yeni Üye
19 Ağu 2008
3,589
179
63
61
maskeler düşmeyecek ve fakat arkasındaki gerçek kişi ortaya çıacaktır...
 
Tüm sayfalar yüklendi.

Yeni Konular

Üst