Kendi Fikirlerimi Paylaşıyorum

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Felsefe.Net Arşiv kategorisinde NuriKara tarafından oluşturulan Kendi Fikirlerimi Paylaşıyorum başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 8,358 kez görüntülenmiş, 98 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Felsefe.Net Arşiv
Konu Başlığı Kendi Fikirlerimi Paylaşıyorum
Konbuyu başlatan NuriKara
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan Objectivity

Prens Ernak

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
13 Ocak 2015
Mesajlar
1,330
Tepkime puanı
258
Puanları
83
Yaş
35
Konum
Ankara
Üniversite Bölümü
Tarih Öğretmenliği
Ünvan
Dr.
Sorun şu aslında; İnsan dünyaya zorla gelmedi ve tekamül planının sağlıklı ilerleyebilmesi için unutma süreci yaşamak zorunda. İkilemler olan bir dünyada yaşamak hiç kolay değil fakat bu her insanın kendi seçimidir. Gelmeden önce dünyanın nasıl bir yer olduğunu bilerek ve kabul ederek geldik.

Eğer zorla gelmediysem karşılığında çok büyük ödüller teklif edilmiş olması gerekiyor, bir insan cehennemde azap göreceğini bile bile neden kendi isteyerek dünyaya gelirki.:) Muhtemelen bizler daha güzel hayatlar karşılığında cehennemde azap görmeyi kabul ettik, bilmiyorum doğru mu düşünüyorum.
 

Objectivity

Kahin
Onursal Üye
Katılım
23 Ara 2012
Mesajlar
4,763
Tepkime puanı
319
Puanları
83
Eğer zorla gelmediysem karşılığında çok büyük ödüller teklif edilmiş olması gerekiyor, bir insan cehennemde azap göreceğini bile bile neden kendi isteyerek dünyaya gelirki.:) Muhtemelen bizler daha güzel hayatlar karşılığında cehennemde azap görmeyi kabul ettik, bilmiyorum doğru mu düşünüyorum.

Bilindiği üzere 'Cennetten Kovuluş' diye bir sembolik bir anlatım var. Dünyaya inenlerin çoğu daha önce cenneti hak etmiş ve tekrar dünyaya inmeyi kabul etmiş varlıklardır. Bazıları ise görevli, bazıları da alt planlardan tekamül ederek yükselenlerdir. Kovulmak bir semboldür yani yine planın doğru işlemesi ve gizlenmesi açısından özellikle seçilmiştir.

Diyanet İşleri: Hani Rabbin (ezelde) Âdemoğullarının sulplerinden zürriyetlerini almış, onları kendilerine karşı şahit tutarak, “Ben sizin Rabbiniz değil miyim?” demişti. Onlar da, “Evet, şahit olduk (ki Rabbimizsin)” demişlerdi. Böyle yapmamız kıyamet günü, “Biz bundan habersizdik” dememeniz içindir. (Araf 172)

Vazife Planında yer almak ve üst boyutlara çıkabilmek için en gelişmiş tekamül okulu olan dünyada kendimizi bazı konularda geliştirmemiz gerekiyor. Cenneti hak etmek belli bir kademedir ama daha üst boyutlara çıkmak için yeterli değildir. Bu sebeple Yunus Emre "Bana seni gerek seni." demiştir.

Cehennemde kalma süreniz dünyadaki eylemlerinize bağlıdır. Vicdani yaşayan, bütünün hayrına kafa yoran, kendisine yapılmasını istemediğini başkasına yapmayan, her koşulda kötülükten sakınan ve dinin özü olan mesajları doğru alanlar için korkulacak bir şey yoktur.

Vikinglere bir kutsal kitap inecek olsaydı emin olun ki tüm dinlerden daha ağır ayetler içeriyor olacaktı çünkü öyle barbar bir topluma, günümüz bakış açısına göre kural koyamazsınız. Arap toplumunun o dönem yaşam koşullarına göre ayetler indi. Cariyesi, kölesi olan bir insana gidip de hepsini serbest bırak deseniz sizi kılıçtan geçirir ve asla kabul etmezdi. Bu sebeple yavaş yavaş bazı şeyler düzeltilmeye çalışıldı. Günümüzde önemli olan ise dinin özüne odaklanmaktır.
 
Son düzenleme:

Prens Ernak

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
13 Ocak 2015
Mesajlar
1,330
Tepkime puanı
258
Puanları
83
Yaş
35
Konum
Ankara
Üniversite Bölümü
Tarih Öğretmenliği
Ünvan
Dr.
Bilindiği üzere 'Cennetten Kovuluş' diye bir sembolik bir anlatım var. Dünyaya inenlerin çoğu daha önce cenneti hak etmiş ve tekrar dünyaya inmeyi kabul etmiş varlıklardır. Bazıları ise görevli, bazıları da alt planlardan tekamül ederek yükselenlerdir. Kovulmak bir semboldür yani yine planın doğru işlemesi ve gizlenmesi açısından özellikle seçilmiştir.

Diyanet İşleri: Hani Rabbin (ezelde) Âdemoğullarının sulplerinden zürriyetlerini almış, onları kendilerine karşı şahit tutarak, “Ben sizin Rabbiniz değil miyim?” demişti. Onlar da, “Evet, şahit olduk (ki Rabbimizsin)” demişlerdi. Böyle yapmamız kıyamet günü, “Biz bundan habersizdik” dememeniz içindir. (Araf 172)

Vazife Planında yer almak ve üst boyutlara çıkabilmek için en gelişmiş tekamül okulu olan dünyada kendimizi bazı konularda geliştirmemiz gerekiyor. Cenneti hak etmek belli bir kademedir ama daha üst boyutlara çıkmak için yeterli değildir. Bu sebeple Yunus Emre "Bana seni gerek seni." demiştir.

Cehennemde kalma süreniz dünyadaki eylemlerinize bağlıdır. Vicdani yaşayan, bütünün hayrına kafa yoran, kendisine yapılmasını istemediğini başkasına yapmayan, her koşulda kötülükten sakınan ve dinin özü olan mesajları doğru alanlar için korkulacak bir şey yoktur.

Vikinglere bir kutsal kitap inecek olsaydı emin olun ki tüm dinlerden daha ağır ayetler içeriyor olacaktı çünkü öyle barbar bir topluma, günümüz bakış açısına göre kural koyamazsınız. Arap toplumunun o dönem yaşam koşullarına göre ayetler indi. Cariyesi, kölesi olan bir insana gidip de hepsini serbest bırak deseniz sizi kılıçtan geçirir ve asla kabul etmezdi. Bu sebeple yavaş yavaş bazı şeyler düzeltilmeye çalışıldı. Günümüzde önemli olan ise dinin özüne odaklanmaktır.

Bilgilendirme için teşekkür ederim hocam
 

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
Bilindiği üzere 'Cennetten Kovuluş' diye bir sembolik bir anlatım var. Dünyaya inenlerin çoğu daha önce cenneti hak etmiş ve tekrar dünyaya inmeyi kabul etmiş varlıklardır. Bazıları ise görevli, bazıları da alt planlardan tekamül ederek yükselenlerdir. Kovulmak bir semboldür yani yine planın doğru işlemesi ve gizlenmesi açısından özellikle seçilmiştir.

Diyanet İşleri: Hani Rabbin (ezelde) Âdemoğullarının sulplerinden zürriyetlerini almış, onları kendilerine karşı şahit tutarak, “Ben sizin Rabbiniz değil miyim?” demişti. Onlar da, “Evet, şahit olduk (ki Rabbimizsin)” demişlerdi. Böyle yapmamız kıyamet günü, “Biz bundan habersizdik” dememeniz içindir. (Araf 172)

Vazife Planında yer almak ve üst boyutlara çıkabilmek için en gelişmiş tekamül okulu olan dünyada kendimizi bazı konularda geliştirmemiz gerekiyor. Cenneti hak etmek belli bir kademedir ama daha üst boyutlara çıkmak için yeterli değildir. Bu sebeple Yunus Emre "Bana seni gerek seni." demiştir.

Cehennemde kalma süreniz dünyadaki eylemlerinize bağlıdır. Vicdani yaşayan, bütünün hayrına kafa yoran, kendisine yapılmasını istemediğini başkasına yapmayan, her koşulda kötülükten sakınan ve dinin özü olan mesajları doğru alanlar için korkulacak bir şey yoktur.

Vikinglere bir kutsal kitap inecek olsaydı emin olun ki tüm dinlerden daha ağır ayetler içeriyor olacaktı çünkü öyle barbar bir topluma, günümüz bakış açısına göre kural koyamazsınız. Arap toplumunun o dönem yaşam koşullarına göre ayetler indi. Cariyesi, kölesi olan bir insana gidip de hepsini serbest bırak deseniz sizi kılıçtan geçirir ve asla kabul etmezdi. Bu sebeple yavaş yavaş bazı şeyler düzeltilmeye çalışıldı. Günümüzde önemli olan ise dinin özüne odaklanmaktır.

dayanağın ne şarlatan? bundan sonra bu sayfada düşüncelerini islama dayandırdığında kaynak vereceksin! yada bu toprakların kutsalını kendi safsatalarına dayanak olarak vermeyeceksin. verirsen karşında beni bulacaksın.

sana karşı tüm iyi niyetim bitti! sen ruh hastasısın! seninle belli bir düzeyde tartışmak imkansız biliyorum . lafı olmadık yerinden tutan art niyetli bir hastasın! ama dini konularda beni karşında bulacaksın bundan sonra. iki üç tane kendine araştırmacı yazar diyen şarlatan okumuşsun onların laflarını papagan gibi tekrarlayıp duruyorsun burda yıllardır. artık papaganlık yaptığında karşında beni bulacaksın.
 

NuriKara

Düşünür Üye
Yeni Üye
Katılım
3 Ara 2018
Mesajlar
565
Tepkime puanı
106
Puanları
43
Ken: Dam saçağındaki önlü arkalı, sağlı sollu birbirlerine yakın olan buz sarkıtları.

Bir kelime bir bütünü ifade edebilir. "Jack" özel ismi benim Jack hakkındaki bütün düşüncelerimin sonucunda ortaya çıkan sonucu ifade eder. Örneğin: Cömert, yalancı, duyarlı... Sonuç olarak Jack: İyi veya kötü biridir.
 

NuriKara

Düşünür Üye
Yeni Üye
Katılım
3 Ara 2018
Mesajlar
565
Tepkime puanı
106
Puanları
43
"Jack" özel ismi benim Jack hakkındaki bütün düşüncelerimin sonucunda ortaya çıkan sonucu ifade eder. Örneğin: Cömert, yalancı, duyarlı... Sonuç olarak Jack: İyi veya kötü biridir.

Güzel görüntüyü, sahip olunanları, iyi olmayı önemseyen birisinin Jack hakkındaki olumlu veya olumsuz olacak olan düşüncesi, bu üç şey de dahil edilerek ortaya çıkar. Onun gözünde Jack, güzel göründüğü ve birçok şeye sahip olduğu için kötü birisi olsa bile olumlu bir yere sahip olabilir. Ama sahip oldukları ve görüntüsü onu iyi veya kötü birisi yapmaz.

Tanrı Jack'in görüntüsüne, sahip olduklarına bakmaz.
 

NuriKara

Düşünür Üye
Yeni Üye
Katılım
3 Ara 2018
Mesajlar
565
Tepkime puanı
106
Puanları
43
Güzel görüntüyü, sahip olunanları, iyi olmayı önemseyen birisinin Jack hakkındaki olumlu veya olumsuz olacak olan düşüncesi, bu üç şey de dahil edilerek ortaya çıkar. Onun gözünde Jack, güzel göründüğü ve birçok şeye sahip olduğu için kötü birisi olsa bile olumlu bir yere sahip olabilir. Ama sahip oldukları ve görüntüsü onu iyi veya kötü birisi yapmaz.

Tanrı Jack'in görüntüsüne, sahip olduklarına bakmaz.

Tanrı neye bakıyor? Hangi insanları seviyor, hangilerini sevmiyor? Tanrı iyi insanları sever, kötü insanları sevmez.
 

NuriKara

Düşünür Üye
Yeni Üye
Katılım
3 Ara 2018
Mesajlar
565
Tepkime puanı
106
Puanları
43
Kötü insanlara kötü davranılmamalıdır. Sadece kötülükleri hayata geçirmelerine engel olunmalıdır.
 

ÜstünKişi

Ordinaryus
Yeni Üye
Katılım
21 Ocak 2018
Mesajlar
744
Tepkime puanı
114
Puanları
43
Kötü insanlara kötü davranılmamalıdır. Sadece kötülükleri hayata geçirmelerine engel olunmalıdır.

Kötülüğün ölçütü nedir?

Ben kendi kötülük ölçütlerime göre sokak hayvanlarını besleyen birisine(<--basit örnek) engel olsam kötülüğü durdurmuş olur muyum?

Baskın "güç"ün dayattığı iyi/kötü ölçütlerine uymak ne kadar doğrudur?
 

NuriKara

Düşünür Üye
Yeni Üye
Katılım
3 Ara 2018
Mesajlar
565
Tepkime puanı
106
Puanları
43
Kötülüğün ölçütü nedir?

Ben kendi kötülük ölçütlerime göre sokak hayvanlarını besleyen birisine(<--basit örnek) engel olsam kötülüğü durdurmuş olur muyum?

Baskın "güç"ün dayattığı iyi/kötü ölçütlerine uymak ne kadar doğrudur?

Gerçekler kötülüğün iki ölçütünden birisidir. Herkes her şeyi bilseydi, ahlak göreceli olmazdı. Bilgisizliğimiz yüzünden ahlak göreceli olduğu yerler var. Gerçeklerin ve karşı tarafın olaylara nasıl baktığının bilgisizliği.

Tecavüz, adam öldürmek... kötü şeylerdir. Kötü olmalarının sebepleri sonuçlarıdır. Sonuçları ise: İnsan kendi vücudunun sahibidir, onun isteği olmadan onunla cinsel ilişkiye girilemez.

Diğer ölçüt ise hislerimizdir. Azıcık iyi hissetmek için, karşı taraf travmatik sonuçlara kadar uzanacak bir deneyime maruz bırakılamaz.

Gerçekler evrenseldir, hisler kültürden kültüre değişiklik gösterebilir. Gerçekleri ve bütün insanların hislerini bilseydik, bütün eylemler de evrensel olurdu. Bilmesek bile, gerçeklere ve bir insanın hislerine göre davranılması gerektiği evrenseldir.
 

NuriKara

Düşünür Üye
Yeni Üye
Katılım
3 Ara 2018
Mesajlar
565
Tepkime puanı
106
Puanları
43
Kötülüğün ölçütü nedir?

Ben kendi kötülük ölçütlerime göre sokak hayvanlarını besleyen birisine(<--basit örnek) engel olsam kötülüğü durdurmuş olur muyum?

Baskın "güç"ün dayattığı iyi/kötü ölçütlerine uymak ne kadar doğrudur?

Sokak hayvanlarını besleyen birisine engel olursan kötülük yapmış olursun. Hayvanların da hisleri var, dolayısıyla hayvanlar kendileri için de vardırlar. Bu gerçeğe ters davranmış olursun ve hayvanların iyi hissetmesine engel olmuş olursun.
 

Objectivity

Kahin
Onursal Üye
Katılım
23 Ara 2012
Mesajlar
4,763
Tepkime puanı
319
Puanları
83
Kötülüğün ölçütü nedir?

Ben kendi kötülük ölçütlerime göre sokak hayvanlarını besleyen birisine(<--basit örnek) engel olsam kötülüğü durdurmuş olur muyum?

Baskın "güç"ün dayattığı iyi/kötü ölçütlerine uymak ne kadar doğrudur?

Sokak hayvanlarını besleyen birisine engel olursan kötülük yapmış olursun. Hayvanların da hisleri var, dolayısıyla hayvanlar kendileri için de vardırlar. Bu gerçeğe ters davranmış olursun ve hayvanların iyi hissetmesine engel olmuş olursun.

NuriKara'nın da özetlediği şekilde; bir canlıya kendini kötü hissettiren ya da acı veren her şey kötülüktür.

Senin kötülükten ne anladığının bir önemi yok [MENTION=6533]ÜstünKişi[/MENTION]. Önemli olan senin ya da bir başkasının, iyi ya da kötü kabul ettiklerinin karşı tarafta yarattığı etkidir. Vicdan da önemli bir ayrım mekanizmasıdır.

Doğal yaşamı destekleyen insanlara engel olmaya çalışmanın mantığı yoktur. Yapan kişi kanunen suç işler çünkü sokak hayvanlarının uygun şekilde beslenmesi 5199 sayılı kanun ile desteklenmektedir.
Site içi ya da sokak olması önemli değil, kanun o hayvanların yaşadığı ortamı 'doğal ortam' kabul ediyor ve beslenmelerine onay veriyor. Bir işgüzar çıkıp da burada hayvan besleyemezsiniz dediği zaman ise, o şahısla tartışmak yerine hemen bulunduğunuz ilin orman su müdürlüğüne haber veriyorsunuz ve ekipler gelip, kanun hakkında o vatandaşı bilgilendiriyorlar, tekrar etmesi halinde ise ceza kesiyorlar.

Vatandaşımız bu konuları çok iyi bilmediği için birisi itiraz ettiği zaman ne yapacağını şaşırıyor, oysa sokak hayvanlarını beslemek yasal haktır, kimse itiraz edemez, eden suç işler. Besleme yapan kişilerin de çevreye zarar vermeyecek, insanları rahatsız etmeyecek ve etrafı çöplüğe çevirmeyecek şekilde hareket etmeleri gerekmektedir.


hayvan_haklari.jpg


NOT: [MENTION=6533]ÜstünKişi[/MENTION]
Bu arada senin gibi üstün bir kişinin imzasındaki hata da çok dikkat çekiyor, başkası olsa bu kadar önemli olmazdı fakat sen üstün kişi olduğun için böyle bir hata hem göze batıyor hem de seni hepimiz gibi sıradan birisi yapıyor, bilgine...

Her şeyin varlığı benim varlığıma bağldır, ben var olmazsam hiç bir şey var olmaz.
-Üstün Kişi-
 
Son düzenleme:

ÜstünKişi

Ordinaryus
Yeni Üye
Katılım
21 Ocak 2018
Mesajlar
744
Tepkime puanı
114
Puanları
43
Gerçekler kötülüğün iki ölçütünden birisidir. Herkes her şeyi bilseydi, ahlak göreceli olmazdı. Bilgisizliğimiz yüzünden ahlak göreceli olduğu yerler var. Gerçeklerin ve karşı tarafın olaylara nasıl baktığının bilgisizliği.

Tecavüz, adam öldürmek... kötü şeylerdir. Kötü olmalarının sebepleri sonuçlarıdır. Sonuçları ise: İnsan kendi vücudunun sahibidir, onun isteği olmadan onunla cinsel ilişkiye girilemez.

Diğer ölçüt ise hislerimizdir. Azıcık iyi hissetmek için, karşı taraf travmatik sonuçlara kadar uzanacak bir deneyime maruz bırakılamaz.

Gerçekler evrenseldir, hisler kültürden kültüre değişiklik gösterebilir. Gerçekleri ve bütün insanların hislerini bilseydik, bütün eylemler de evrensel olurdu. Bilmesek bile, gerçeklere ve bir insanın hislerine göre davranılması gerektiği evrenseldir.

Sokak hayvanlarını besleyen birisine engel olursan kötülük yapmış olursun. Hayvanların da hisleri var, dolayısıyla hayvanlar kendileri için de vardırlar. Bu gerçeğe ters davranmış olursun ve hayvanların iyi hissetmesine engel olmuş olursun.

Gerçekler kötülüğün ölçütü değil ölçütün belirlenmesine yardımcı olan bir etkendir. Açıklamak gerekirse:
Tecavüzün toplum üzerinde bıraktığı olumsuz etki kanıtlanabilir bir gerçektir.
Bu gerçek üzerinde şekillenen ahlak kuralları (ölçütler) tecavüzü "kötü" olarak sınıflandırmıştır.
Buradaki asıl sorun ahlak ölçütlerinin tecavüz eden kişi üzerinde etkisi olmamasıdır. İşte bu nedenle iyi/kötü ölçütleri evrensel değil, kanıtlanabilir gerçekler evrenseldir.

Tecavüzün kötü olması bir çok insanın ortak görüşte olması sebebyile evrensele yakın bir ölçüt olsa da savaş, hayvan hakları vb. şeyler evrenselden çok uzak ölçütlere sahiptir. Hayvan hakları örneğini verme sebebim budur.

Farklı kültürler yeterince öğrenilise o kültürlere ait hisler ve iyi kötü ölçütleri anlaşılabilir. Ancak farklı kültürleri tanımak bu kültürlere ait ölçütlerin evrensel olacağı anlamına gelmez. Buna İslam kültüründeki kurban ibadeti örnek gösterilebilir.

Sayın [MENTION=6737]NuriKara[/MENTION] 'dan İslam kültürünü tanıdığını varsayarak "ibadet amaçlı hayvan öldürme" nin hayvan hisleri ölçütünde ne denli evrensel doğru veya yanlış olduğunu anlatmasını isteyebiliriz.
 

ÜstünKişi

Ordinaryus
Yeni Üye
Katılım
21 Ocak 2018
Mesajlar
744
Tepkime puanı
114
Puanları
43
NuriKara'nın da özetlediği şekilde; bir canlıya kendini kötü hissettiren ya da acı veren her şey kötülüktür.

Senin kötülükten ne anladığının bir önemi yok [MENTION=6533]ÜstünKişi[/MENTION]. Önemli olan senin ya da bir başkasının, iyi ya da kötü kabul ettiklerinin karşı tarafta yarattığı etkidir. Vicdan da önemli bir ayrım mekanizmasıdır.

Doğal yaşamı destekleyen insanlara engel olmaya çalışmanın mantığı yoktur. Yapan kişi kanunen suç işler çünkü sokak hayvanlarının uygun şekilde beslenmesi 5199 sayılı kanun ile desteklenmektedir.
Site içi ya da sokak olması önemli değil, kanun o hayvanların yaşadığı ortamı 'doğal ortam' kabul ediyor ve beslenmelerine onay veriyor. Bir işgüzar çıkıp da burada hayvan besleyemezsiniz dediği zaman ise, o şahısla tartışmak yerine hemen bulunduğunuz ilin orman su müdürlüğüne haber veriyorsunuz ve ekipler gelip, kanun hakkında o vatandaşı bilgilendiriyorlar, tekrar etmesi halinde ise ceza kesiyorlar.

Vatandaşımız bu konuları çok iyi bilmediği için birisi itiraz ettiği zaman ne yapacağını şaşırıyor, oysa sokak hayvanlarını beslemek yasal haktır, kimse itiraz edemez, eden suç işler. Besleme yapan kişilerin de çevreye zarar vermeyecek, insanları rahatsız etmeyecek ve etrafı çöplüğe çevirmeyecek şekilde hareket etmeleri gerekmektedir.


hayvan_haklari.jpg


NOT: [MENTION=6533]ÜstünKişi[/MENTION]
Bu arada senin gibi üstün bir kişinin imzasındaki hata da çok dikkat çekiyor, başkası olsa bu kadar önemli olmazdı fakat sen üstün kişi olduğun için böyle bir hata hem göze batıyor hem de seni hepimiz gibi sıradan birisi yapıyor, bilgine...

Her şeyin varlığı benim varlığıma bağldır, ben var olmazsam hiç bir şey var olmaz.
-Üstün Kişi-

Üstün Kişi; bir kişi veya tek bir kişilik değil, bir kişilik modelidir. Üstün kişi hayvani duygularından arınmış, her şeyin en doğrusunu düşünebilen, her şeyin en mantıklısını kavrayabilen insandır.

Üye ismimi ÜstünKişi yapmamın sebebi kendi üstün kişi olma yolunda olmamdır.

Eğer yazılarımda teknik veya içerik anlamında yanlış gördüğünüz bir şey olursa lütfen söylemekten çekinmeyin.
 
Son düzenleme:

NuriKara

Düşünür Üye
Yeni Üye
Katılım
3 Ara 2018
Mesajlar
565
Tepkime puanı
106
Puanları
43
Gerçekler kötülüğün ölçütü değil ölçütün belirlenmesine yardımcı olan bir etkendir. Açıklamak gerekirse:
Tecavüzün toplum üzerinde bıraktığı olumsuz etki kanıtlanabilir bir gerçektir.
Bu gerçek üzerinde şekillenen ahlak kuralları (ölçütler) tecavüzü "kötü" olarak sınıflandırmıştır.
Buradaki asıl sorun ahlak ölçütlerinin tecavüz eden kişi üzerinde etkisi olmamasıdır. İşte bu nedenle iyi/kötü ölçütleri evrensel değil, kanıtlanabilir gerçekler evrenseldir.

Tecavüzün kötü olması bir çok insanın ortak görüşte olması sebebyile evrensele yakın bir ölçüt olsa da savaş, hayvan hakları vb. şeyler evrenselden çok uzak ölçütlere sahiptir. Hayvan hakları örneğini verme sebebim budur.

Farklı kültürler yeterince öğrenilise o kültürlere ait hisler ve iyi kötü ölçütleri anlaşılabilir. Ancak farklı kültürleri tanımak bu kültürlere ait ölçütlerin evrensel olacağı anlamına gelmez. Buna İslam kültüründeki kurban ibadeti örnek gösterilebilir.

Sayın [MENTION=6737]NuriKara[/MENTION] 'dan İslam kültürünü tanıdığını varsayarak "ibadet amaçlı hayvan öldürme" nin hayvan hisleri ölçütünde ne denli evrensel doğru veya yanlış olduğunu anlatmasını isteyebiliriz.

"Buradaki asıl sorun ahlak ölçütlerinin tecavüz eden kişi üzerinde etkisi olmamasıdır." Etkisi yok ama bilmediği için değil, görmezden geldiği için etkisi yok. Görmezden gelen birisinin kötü olduğu evrenseldir.

"Tecavüzün kötü olması bir çok insanın ortak görüşte olması sebebyile evrensele yakın bir ölçüt olsa da" Bütün insanların bir şeyi onaylaması o şeyi evrensel yapmaz, evrensellik kişilerden bağımsızdır. Evrim bilinmediği zaman da evrim evrenseldi.

"...anlatmasını isteyebiliriz." Maalesef anlatacak bilgim yok. Ama kurban kavramına nasıl baktığımı söyleyeyim: Ben hayvanları tam olabilmek için öldürdüğüm zaman, onları kurban etmiş oluyorum. Tam olabilmek uğruna bir canlıyı feda ediyorum.
 

ÜstünKişi

Ordinaryus
Yeni Üye
Katılım
21 Ocak 2018
Mesajlar
744
Tepkime puanı
114
Puanları
43
"Buradaki asıl sorun ahlak ölçütlerinin tecavüz eden kişi üzerinde etkisi olmamasıdır." Etkisi yok ama bilmediği için değil, görmezden geldiği için etkisi yok. Görmezden gelen birisinin kötü olduğu evrenseldir.

"Tecavüzün kötü olması bir çok insanın ortak görüşte olması sebebyile evrensele yakın bir ölçüt olsa da" Bütün insanların bir şeyi onaylaması o şeyi evrensel yapmaz, evrensellik kişilerden bağımsızdır. Evrim bilinmediği zaman da evrim evrenseldi.

"...anlatmasını isteyebiliriz." Maalesef anlatacak bilgim yok. Ama kurban kavramına nasıl baktığımı söyleyeyim: Ben hayvanları tam olabilmek için öldürdüğüm zaman, onları kurban etmiş oluyorum. Tam olabilmek uğruna bir canlıyı feda ediyorum.

Görmezden gelmesi zaten tecavüzcünün kendi çevresindeki ahlaki ölçütü önemsemediği anlamına gelir. Bu ahlaki değerlerin göreceli olduğu anlamına gelmez mi? Yaptığı işten pişman olmayan bir tecavüzcü kendisi için doğru bir şey yaptığını düşünür, tecavüz edilen kişi zarar gördüğü için tecavüzü kötü bir şey olarak kabul eder, tecavüz olayının yaşandığı toplum zarar görene empati yaparak tecavüzün kötü bir şey olduğuna karar verir. Tarafların ölçütlerinin 2/3 oranında tecavüz etme olayını kötü olarak nitelendirmesi evrensel sayılamaz çünkü hala tecavüz etmeyi yanlış bir şey olarak görmeyen 1/3'lük kısım vardır.

Burada bahsettiğim şey gerçeklerin evrenselliği değil düşüncelerin evrenselliğidir. Evrim insan bilincinden bağımsız gelişmiştir ve ahlaki değerlerden, hislerden, fikirlerden etkilenmemiştir. Ancak burada bahsettiğim tecavüz; ahlaki ölçütleri olan, kendi doğruları ve yanlışları olan bir toplumun içindeki tecavüz düşüncesidir. Yani evrim gibi düşüncelerden bağımsız bir şeylerle tecavüz etmeyi hak görmek gibi, hayvan haklarını savunmak gibi doğrudan düşüncelere bağlı şeyler evrensellik bakımından karşılaştırılamaz. düşünsel şeylerin evrensel olabilmesi için düşünebilen her insanın aynı fikiri benimsemesi gerekir.

Hisleri olan bir hayvanı kendi çıkarın için öldürmek ne kadar doğrudur? Senin için tamamen doğru, hayvan için yanlış, benim için tarı yarıya doğru, radikal hayvan hakları savunucusu için de yanlış. Nerede hayvanların hislerinin evrenselliği?
 

M3CSL

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
30 Ağu 2016
Mesajlar
258
Tepkime puanı
30
Puanları
28
İnsan hayvandan üstündür onu bir kere onu biliyoruz zaten. yani bir insan mı bir hayvan mı feda edilecek desek cevap belli.
Şimdi bir hayvan feda edilecek karşılığında 30 kişi karnını doyuracak, mutlu olucak,her zaman yiyemediği yemeği yiyicek,sosyalleşicek,yakınlaşıcak, paylaşım artıcak vs. Hangisi mantıklı? Bunu yaradan bilmiyormu?
 

NuriKara

Düşünür Üye
Yeni Üye
Katılım
3 Ara 2018
Mesajlar
565
Tepkime puanı
106
Puanları
43
Görmezden gelmesi zaten tecavüzcünün kendi çevresindeki ahlaki ölçütü önemsemediği anlamına gelir. Bu ahlaki değerlerin göreceli olduğu anlamına gelmez mi? Yaptığı işten pişman olmayan bir tecavüzcü kendisi için doğru bir şey yaptığını düşünür, tecavüz edilen kişi zarar gördüğü için tecavüzü kötü bir şey olarak kabul eder, tecavüz olayının yaşandığı toplum zarar görene empati yaparak tecavüzün kötü bir şey olduğuna karar verir. Tarafların ölçütlerinin 2/3 oranında tecavüz etme olayını kötü olarak nitelendirmesi evrensel sayılamaz çünkü hala tecavüz etmeyi yanlış bir şey olarak görmeyen 1/3'lük kısım vardır.

Burada bahsettiğim şey gerçeklerin evrenselliği değil düşüncelerin evrenselliğidir. Evrim insan bilincinden bağımsız gelişmiştir ve ahlaki değerlerden, hislerden, fikirlerden etkilenmemiştir. Ancak burada bahsettiğim tecavüz; ahlaki ölçütleri olan, kendi doğruları ve yanlışları olan bir toplumun içindeki tecavüz düşüncesidir. Yani evrim gibi düşüncelerden bağımsız bir şeylerle tecavüz etmeyi hak görmek gibi, hayvan haklarını savunmak gibi doğrudan düşüncelere bağlı şeyler evrensellik bakımından karşılaştırılamaz. düşünsel şeylerin evrensel olabilmesi için düşünebilen her insanın aynı fikiri benimsemesi gerekir.

Hisleri olan bir hayvanı kendi çıkarın için öldürmek ne kadar doğrudur? Senin için tamamen doğru, hayvan için yanlış, benim için tarı yarıya doğru, radikal hayvan hakları savunucusu için de yanlış. Nerede hayvanların hislerinin evrenselliği?

"Görmezden gelmesi zaten tecavüzcünün kendi çevresindeki ahlaki ölçütü önemsemediği anlamına gelir. Bu ahlaki değerlerin göreceli olduğu anlamına gelmez mi?" Kendi çevresinden ziyade karşı tarafa zarar vermeyi önemsememesi ve "insan kendi vücudunun sahibidir" bu hakkı çiğnemesi sorun. Çevresinin tecavüzü doğru bulması, tecavüzü haklı çıkarmaz. Ancak tecavüz etmesi karşı tarafa zarar vermeyecekse ve bir toplum insanı, kendi vücudunun sahibi olarak görmüyorsa, durum farklı olabilir. Böyle bir toplum olabilir mi?

Bir insan karşı tarafa verdiği zararın farkında olmasına rağmen tecavüz edebiliyorsa, burada nasıl görecelik olabilir?

Evrensel kavramına farklı yaklaşıyoruz. Bence insanın kabulüne dayalı olan bir şey evrensel olamaz. Evrim gibi bir gerçeğin evrensel olabileceği konusunda aynı fikirdeyiz ama ben hislerin doğruluğununda evrensel olduğunu düşünüyorum. İki insan da aynı seviyede iyiyse, aynı bilgi seviyesine sahip oldukları zaman aynı davranışların doğru olduğuna ulaşırlar.

Kadınların erkeklere zeka yönünden eşit olduklarını söylemiştim. Kadın erkekten daha az zeki ve erkeğe göre daha hislidir. Zeki olmak hisli olmaya, hisli olmak zeki olmaya üstün değildir. Bana "erkek mi kadın mı olmak istersin?" diye sorsalar, "fark etmez" derim. Kadın erkeğe, erkek kadına eşittir.
 

Objectivity

Kahin
Onursal Üye
Katılım
23 Ara 2012
Mesajlar
4,763
Tepkime puanı
319
Puanları
83
Burada bahsettiğim şey gerçeklerin evrenselliği değil düşüncelerin evrenselliğidir. Evrim insan bilincinden bağımsız gelişmiştir ve ahlaki değerlerden, hislerden, fikirlerden etkilenmemiştir. Ancak burada bahsettiğim tecavüz; ahlaki ölçütleri olan, kendi doğruları ve yanlışları olan bir toplumun içindeki tecavüz düşüncesidir. Yani evrim gibi düşüncelerden bağımsız bir şeylerle tecavüz etmeyi hak görmek gibi, hayvan haklarını savunmak gibi doğrudan düşüncelere bağlı şeyler evrensellik bakımından karşılaştırılamaz. düşünsel şeylerin evrensel olabilmesi için düşünebilen her insanın aynı fikiri benimsemesi gerekir.

Bir insan karşı tarafa verdiği zararın farkında olmasına rağmen tecavüz edebiliyorsa, burada nasıl görecelik olabilir?

Evrensel kavramına farklı yaklaşıyoruz. Bence insanın kabulüne dayalı olan bir şey evrensel olamaz. Evrim gibi bir gerçeğin evrensel olabileceği konusunda aynı fikirdeyiz ama ben hislerin doğruluğununda evrensel olduğunu düşünüyorum. İki insan da aynı seviyede iyiyse, aynı bilgi seviyesine sahip oldukları zaman aynı davranışların doğru olduğuna ulaşırlar.

@ÜstünKişi'nin söylemek istediğini anladım aslında. Aşağıdaki kitapta bahsi geçen araştırmalardan söz ediyor ve tecavüz konusuna kesin bir çözüm bulabilmek için öncelikle biyolojik kökenlerinin araştırılması gerektiğine vurgu yapıyor.

Bu konu ile ilgili olarak Sosyolog Yrd. Doç. Dr. Alper Bilgili'nin açıklamalarını da dikkate değer buluyorum. Tabii ki hiçbir toplumda tecavüz kabul göremez, çözüm içinse konunun uzmanlarının detaylı araştırma yapması gerekmektedir. Caydırıcı cezalara ilave olarak bu suç işlenmeden, ne tip önlemler alınabileceği konusunda bilim çevrelerine çok fazla iş düşüyor.

Evrim dünyada yaşamı var etmek için kurulmuş bir sitemdir fakat böyle olması, insanlığın bu sisteme köle olduğu ve çaresiz kaldığı anlamına gelmez.


Kitap
Biyolog Randy Thornhill ve Craig T. Palmer
Tecavüzün Doğal Bir Tarihi: Cinsel Zorlamanın Biyolojik Temelleri / A Natural History of Rape: Biological Bases of Sexual Coercion


 
Son düzenleme:
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç
Üst