Kendi Fikirlerimi Paylaşıyorum

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Felsefe.Net Arşiv kategorisinde NuriKara tarafından oluşturulan Kendi Fikirlerimi Paylaşıyorum başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 8,347 kez görüntülenmiş, 98 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Felsefe.Net Arşiv
Konu Başlığı Kendi Fikirlerimi Paylaşıyorum
Konbuyu başlatan NuriKara
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan Objectivity

NuriKara

Düşünür Üye
Yeni Üye
Katılım
3 Ara 2018
Mesajlar
565
Tepkime puanı
106
Puanları
43
Birey, son kararı her zaman kendisi verir. Başka insanlar ödül veya ceza ile ancak bireyi teşvik edebilirler.

İnsan kendi geleceğinin yazarıdır. Çevresel etkenler seçenekleri azaltabilir ama kalemi elinden alamaz.
 

NuriKara

Düşünür Üye
Yeni Üye
Katılım
3 Ara 2018
Mesajlar
565
Tepkime puanı
106
Puanları
43
Belki ilk erkekler şans eseri ilk kadınlardan daha baskınlardı, bu böyle süregeldi.

Kadınların hamilelik olayı onları zor durumda bırakıyor. Dokuz ay boyunca güçten düşüyorlar. Sonra çocuk doğduğu zaman ona yakın kalıp emzirmeleri lazım. Bu sebepler yüzünden fiziksel olarak güçsüz kalıp erkeğe bağımlı kalıyorlar. Bağımlı olunca erkeğe boyun eğmek zorunda kalabilirler.

Eskiden fiziksel güç çok daha önemliydi. Teknoloji bunun önemini azalttı.

[MENTION=6533]ÜstünKişi[/MENTION]

Bir şey daha eklemek istiyorum: Kadınlar hakettikleri yere iki şekilde gelebilirler. Birincisi: Güçlenip erkeklerin kısıtlamalarına baş kaldırarak. İkincisi: Erkekler yaptıkları zulümlerin farkına varıp bu zulümleri yapmaktan vazgeçmeli.
 

NuriKara

Düşünür Üye
Yeni Üye
Katılım
3 Ara 2018
Mesajlar
565
Tepkime puanı
106
Puanları
43
Erkek olduğum için şanslıyım, çünkü kadınlara hayatı zorlaştırmışlar. Ama bu böyle olmak zorunda değil.

'Kadın ve erkek eşittir' derseniz: Kadın erkeğin yaptığı her işi yapabilir, kadın giysisinde erkek gibi özgürdür, evli kadın ve evli erkek işleri eşit olarak paylaşmalıdır, aile içinde erkek çocuğa ve kız çocuğa işler eşit olarak paylaştırılmalıdır... demiş olursunuz. Eğer bunları onaylamıyorsanız sadece ağzınızla söylemiş olursunuz ve bu bir anlam ifade etmez.
 

Objectivity

Kahin
Onursal Üye
Katılım
23 Ara 2012
Mesajlar
4,763
Tepkime puanı
319
Puanları
83
Erkek olduğum için şanslıyım, çünkü kadınlara hayatı zorlaştırmışlar. Ama bu böyle olmak zorunda değil.

'Kadın ve erkek eşittir' derseniz: Kadın erkeğin yaptığı her işi yapabilir, kadın giysisinde erkek gibi özgürdür, evli kadın ve evli erkek işleri eşit olarak paylaşmalıdır, aile içinde erkek çocuğa ve kız çocuğa işler eşit olarak paylaştırılmalıdır... demiş olursunuz. Eğer bunları onaylamıyorsanız sadece ağzınızla söylemiş olursunuz ve bu bir anlam ifade etmez.

Kadınlar öncelikle bir erkeğe bağımlı ya da himayesinde yaşama psikolojisinden kurtulup, kendi ayakları üzerinde durabilecek şekilde bir mesleğe sahip olmalıdır.

Güçlü kadın olmanın ilk şartı kendinden başkasına ihtiyaç duymamak ve hayatına dahil edeceği kişiyi de özgürce seçebilmesidir.

Özgür ruhlu kadınlar, kendisi ile barışık ve bir erkeğe kendini beğendirme derdinde olmayan kadınlardır. Duyguları olmadan bir ilişkiye de ihtiyaç duymazlar yani maddiyatı güçlü diye bir erkeğe asla boyun eğmezler.

Bazı erkekler ise yönetebileceği kadınları tercih eder çünkü aileden böyle yetişiyorlar. Anneleri ya da kız kardeşleri, baba karşısında söz söylemez konumda olduğu zaman, erkek çocuğu da aynı şeyi ileride eşine yapmaya başlıyor.

Kadınlara hayatı zorlaştırmak bir tarafa, bazı kadınların da işine geliyor ne yazık ki erkeğe bağımlı yaşamak ya da tüm yükü erkeğe yıkmak, onun sırtından geçinmek, çocuğu bir maddi güvence kabul etmek v.s

Bu sebeple öncelikle zihniyetlerin değişmesi gerekiyor.
 

NuriKara

Düşünür Üye
Yeni Üye
Katılım
3 Ara 2018
Mesajlar
565
Tepkime puanı
106
Puanları
43
İnsan tek başına zihniyetini değiştirebilir mi? -somut verilerle-Kanıtlanmaz düşüncelerine (örneğin din) A derken birden canı istediği için B diyebilir mi? Böyle bir şeyi canı isteyebilir mi?

(O konu altına cevap yazmak istemedim.) İnsan karşısına yeni bir şey çıkınca fikrini değiştirebilir. Ama her şey aynıysa zaten sorguladığı bir şeyi tekrar sorgulamaz. Her şey aynıysa sorgulasa bile farklı bir sonuca ulaşmaz zaten.
 

Çağrı

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
16 Eyl 2013
Mesajlar
52
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Erkek olduğum için şanslıyım, çünkü kadınlara hayatı zorlaştırmışlar. Ama bu böyle olmak zorunda değil.

'Kadın ve erkek eşittir' derseniz: Kadın erkeğin yaptığı her işi yapabilir, kadın giysisinde erkek gibi özgürdür, evli kadın ve evli erkek işleri eşit olarak paylaşmalıdır, aile içinde erkek çocuğa ve kız çocuğa işler eşit olarak paylaştırılmalıdır... demiş olursunuz. Eğer bunları onaylamıyorsanız sadece ağzınızla söylemiş olursunuz ve bu bir anlam ifade etmez.


Yazmiyim şu foruma diyorum ama yazıcam. Kadınlar ezilmiyorlar, erkeklere muhtaç gibi bir durumda da değiller. Herşey dünyada 4 4 lük ilerliyor. Sadece farklılıklar var. Farklılıklara odaklanın. Kadınların ezilen değil ezen cinsiyet olduğuna dair burda 100 tane madde sıralarım. Kadına hayatın zor olduğu fikri sizin beyninizin oynadığı bir oyundan ibaret.



Şu forumda erkek erkeğe konuşuluyor. Kadınlar kafaları basmadıkları için değil, sallamadıkları için burda yoklar.
 

NuriKara

Düşünür Üye
Yeni Üye
Katılım
3 Ara 2018
Mesajlar
565
Tepkime puanı
106
Puanları
43
Yazmiyim şu foruma diyorum ama yazıcam. Kadınlar ezilmiyorlar, erkeklere muhtaç gibi bir durumda da değiller. Herşey dünyada 4 4 lük ilerliyor. Sadece farklılıklar var. Farklılıklara odaklanın. Kadınların ezilen değil ezen cinsiyet olduğuna dair burda 100 tane madde sıralarım. Kadına hayatın zor olduğu fikri sizin beyninizin oynadığı bir oyundan ibaret.



Şu forumda erkek erkeğe konuşuluyor. Kadınlar kafaları basmadıkları için değil, sallamadıkları için burda yoklar.

Ben de yüz tane madde sıralayabilirim. Suudi Arabistan'da kadınların ne halde olduğundan haberiniz olmadığını varsayıyorum, eğer varsa konuşacak bir şeyimiz var mı? Bilemiyorum..
 

NuriKara

Düşünür Üye
Yeni Üye
Katılım
3 Ara 2018
Mesajlar
565
Tepkime puanı
106
Puanları
43
Kadınlara yapılan haksızlıkları görmek için ille de Suudi Arabistan'a gitmeye gerek yok(uç bir örnek nasıl oluru görmek için gidilebilir). Kadınlara yapılan haksızlıkları kanunlaştırmaya gerek yok, kadınları aşağı görmek yeterli. Kadınlara nasıl bakarlarsa baksınlar, umurumda değil. Ama bakışlarını hayata geçirmeleri umurumda. Türkiye'de kadına yapılan haksızlıklar kanunlaştırılmasa da toplumun zihniyeti ortada. Kanunların kadın haklarını ne kadar koruduğu muamma. Tecavüz, taciz ağır suçlardır. Çocuklara yapılan tecavüz ise affedilemez!!

Kadın algısı bozuk insanların kız çocukları oluyor. O çocuğa kim yardım edecek?

...

Özgürlük kendi istediğin gibi olabilmektir. Başkalarına zarar vermiyorsan kimse özgürlüğünü kısıtlayamaz.
 

Objectivity

Kahin
Onursal Üye
Katılım
23 Ara 2012
Mesajlar
4,763
Tepkime puanı
319
Puanları
83
Yazmiyim şu foruma diyorum ama yazıcam. Kadınlar ezilmiyorlar, erkeklere muhtaç gibi bir durumda da değiller. Herşey dünyada 4 4 lük ilerliyor. Sadece farklılıklar var. Farklılıklara odaklanın. Kadınların ezilen değil ezen cinsiyet olduğuna dair burda 100 tane madde sıralarım. Kadına hayatın zor olduğu fikri sizin beyninizin oynadığı bir oyundan ibaret.

Şu forumda erkek erkeğe konuşuluyor. Kadınlar kafaları basmadıkları için değil, sallamadıkları için burda yoklar.

Dünya bu forumdan ibaret değil ve çok sayıda ezilen kadının olduğu da asla inkar edilemez bir gerçektir.

Kadınların ezilmesinin en önemli nedenleri arasında; ekonomik olarak bağımsız olamamaları ve bazı durumlarda da toplum baskısına direnemeyecek kadar pasif kalmalarıdır. Boşanan bir kadının toplumda yaşadığı zorluklar sebebi ile çoğu kadın, eşinin ona layık gördüğü olumsuz koşullara katlanmak zorunda kalmaktadır. Kadınların ekonomik anlamda bir erkeğe bağımlı olmamayı başarması, yapılacak evliliklerin de kalitesini arttıracaktır.

Kadın olmak tabii ki çok kolay değil, annelik vazifesini de yüklendiği an, doğal olarak dikkatinin çoğunu çocuğuna yöneltmekte çünkü babalar bazı zamanlar çok geri planda kalıyorlar.

Kadın olmak sadece anne olmak anlamına da gelmiyor fakat ne yazık ki çoğu toplumda, kadın dediğin zaman; anne olacak, çocuk yetiştirecek ve başka hiçbir işe de karışmayacak dayatması yapılmaktadır. 'Elinin hamuru ile erkek işine karışmasın.' diye asla kabul edilemez ifadeler, ne yazık ki bazı insanlar tarafından halen kabul görmekte ve benimsenmektedir.

Kadın ve erkeğin eşit olması derken; kapasiteleri oranında bir eşitlikten bahsediliyor yoksa kadınlardan bir terminatör çıkmasını beklemeyin, kaldı ki böyle bir şeye gerek de yok, önemli olan hayatı dengeli bir şekilde paylaşabilmektir.

 
Son düzenleme:

NuriKara

Düşünür Üye
Yeni Üye
Katılım
3 Ara 2018
Mesajlar
565
Tepkime puanı
106
Puanları
43
Aslında ben bir şey yapabilmek değil de istemek konusunda özgürlüğün olduğunu düşünüyorum.

Söylediğimi sana kanıtlamayı isteyebilirim veya istemeyebilirim. Tabii ki de istemiyorum.:)

Eylemlerimiz isteklerimize bağımlıdır.

Bunu kendiniz deneyimleyebilirsiniz. Gerçekten anlayarak faydalarına rağmen uzak durduğunuz bir şeyi faydaları için yaptığınızı hayal edin. Bu davranışı dilerseniz yapabileceğinizi göreceksiniz.
 

Objectivity

Kahin
Onursal Üye
Katılım
23 Ara 2012
Mesajlar
4,763
Tepkime puanı
319
Puanları
83
Aslında ben bir şey yapabilmek değil de istemek konusunda özgürlüğün olduğunu düşünüyorum.

Söylediğimi sana kanıtlamayı isteyebilirim veya istemeyebilirim. Tabii ki de istemiyorum.:)

Eylemlerimiz isteklerimize bağımlıdır.

Bunu kendiniz deneyimleyebilirsiniz. Gerçekten anlayarak faydalarına rağmen uzak durduğunuz bir şeyi faydaları için yaptığınızı hayal edin. Bu davranışı dilerseniz yapabileceğinizi göreceksiniz.

Eylemlerimiz tabii ki isteklerimize bağlıdır, beyin komut verecek ki eyleme geçebilelim.

Sınırlı bir özgür iradeye sahibiz yani yaşam koşullarımızın dışına çıkamadığımız gibi başkalarının özgür iradeleri ile de sürekli çakışma yaşıyoruz. Japonya Cumhurbaşkanı olamam çünkü ilk başta Japon değilim ya da bir evi gözüme kestirip, burada ben oturacağım diye dayatamam.

Özgür irade, sınırsız bir alanı ifade etmiyor. İnsanlar bu dünyaya bir yaşam planı ile geliyorlar ve gelmeden önce de planı gayet iyi biliyorlar fakat dünyada bunu unutmak zorundalar yoksa o plan düzgün işlemez. Her insan hangi ülkede ya da ailede doğacağından tutun, kaç yıl yaşayacağına kadar planlayıp geliyor fakat o hayatı deneyimlerken yapacağı seçimler konusunda fikri yok, yaşayıp görecek. Ayşe ile evlenmezsin de Fatma ile evlenirsin ya da üniversitede tıp okumaz da sokak çalgısı olursun. Ana plana bağlı kalmak sureti ile yaşam içinde seçim hakların var fakat bu seçimlerin bazıları planı zorlaştırırken bazıları da kolaylaştırıyor. İnsanlar en çok 'bize soran olmadı, niye buradayız?' diye şikayet ediyorlar fakat bu hatalı bir ifade çünkü dünyada bulunmayı kendileri istediler ve planlarını hazırlayıp geldiler, şu an unutmuş oldukları için o şekilde konuşuyorlar.

Dünya üzerinde iyilik de var kötülük de fakat her insan kendi yaşamındaki seçimlerden sorumlu olmakla beraber tüm insanlığı ilgilendiren ortak sorumluluklarımız da var. Doğayı ve canlıları korumak gibi.

Hayatınız içindeki seçimler, başkasının özgür iradesi ile çakışmadığı sürece sıkıntı yaşamazsınız fakat ısrarla olmayacak olanı isteyip, kadere lanet okumak mantıksızdır. Kötü koşullar yaşayan insanların planını biz göremiyoruz yani kimisi kendisi seçiyor kimisi de görevli geliyor. Bize korkunç görünenin arka planını bilmiyoruz maalesef.

Bu karmaşık sistemde yapılması gereken, her zaman iyi olana yönelmek ve kendim için hayırlı olanı başkasına da dilemek ya da tam tersi, bana kötü geleni başkasına asla yapmamak.
 

ÜstünKişi

Ordinaryus
Yeni Üye
Katılım
21 Ocak 2018
Mesajlar
744
Tepkime puanı
114
Puanları
43
Eylemlerimiz tabii ki isteklerimize bağlıdır, beyin komut verecek ki eyleme geçebilelim.

Sınırlı bir özgür iradeye sahibiz yani yaşam koşullarımızın dışına çıkamadığımız gibi başkalarının özgür iradeleri ile de sürekli çakışma yaşıyoruz. Japonya Cumhurbaşkanı olamam çünkü ilk başta Japon değilim ya da bir evi gözüme kestirip, burada ben oturacağım diye dayatamam.

Özgür irade, sınırsız bir alanı ifade etmiyor. İnsanlar bu dünyaya bir yaşam planı ile geliyorlar ve gelmeden önce de planı gayet iyi biliyorlar fakat dünyada bunu unutmak zorundalar yoksa o plan düzgün işlemez. Her insan hangi ülkede ya da ailede doğacağından tutun, kaç yıl yaşayacağına kadar planlayıp geliyor fakat o hayatı deneyimlerken yapacağı seçimler konusunda fikri yok, yaşayıp görecek. Ayşe ile evlenmezsin de Fatma ile evlenirsin ya da üniversitede tıp okumaz da sokak çalgısı olursun. Ana plana bağlı kalmak sureti ile yaşam içinde seçim hakların var fakat bu seçimlerin bazıları planı zorlaştırırken bazıları da kolaylaştırıyor. İnsanlar en çok 'bize soran olmadı, niye buradayız?' diye şikayet ediyorlar fakat bu hatalı bir ifade çünkü dünyada bulunmayı kendileri istediler ve planlarını hazırlayıp geldiler, şu an unutmuş oldukları için o şekilde konuşuyorlar.

Dünya üzerinde iyilik de var kötülük de fakat her insan kendi yaşamındaki seçimlerden sorumlu olmakla beraber tüm insanlığı ilgilendiren ortak sorumluluklarımız da var. Doğayı ve canlıları korumak gibi.

Hayatınız içindeki seçimler, başkasının özgür iradesi ile çakışmadığı sürece sıkıntı yaşamazsınız fakat ısrarla olmayacak olanı isteyip, kadere lanet okumak mantıksızdır. Kötü koşullar yaşayan insanların planını biz göremiyoruz yani kimisi kendisi seçiyor kimisi de görevli geliyor. Bize korkunç görünenin arka planını bilmiyoruz maalesef.

Bu karmaşık sistemde yapılması gereken, her zaman iyi olana yönelmek ve kendim için hayırlı olanı başkasına da dilemek ya da tam tersi, bana kötü geleni başkasına asla yapmamak.

Yaşam koşullarımızın dışına çıkamamamızın ve başkalarının özgür iradeleriyle çakışma yaşamamızın nedeni kendi irademizi başkalarına diretecek gücümüzün olmamasıdır. Eğer elinde Japonları ikna edebilecek gücün varsa istersen Japon cumhurbaşkanı olabilirsin veya gözüne kestirdiğin bir eve el koyabilirsin.

İnsanlar bu dünyaya bir yaşam planı ile gelemezler. İnsanların kişiliklerini içinde bulundukları ortama göre düzenleyip planlarını o ortama göre yaparlar. Var olmayan varlıkları ve bilinçleriyle kişi plan yapamaz çünkü bir insanın "kişi" olabilmesi için düşünme yetisine sahip olması gerekir. Kısacası olmayan bir "kişi" yaşam planını bir soylu veya bir köle olacak şekilde düzenleyemez.

Dünya üzerindeki iyilik/kötülüklerin sorumlulukların sebebi ve yaratıcısı insanlardır. Yaratıcısı olmalarının sebebi isteklerinin ve bu istekleri gerçekleştirebilecek güçleri olmasıdır. İstekler değişirse iyi/kötü kavramları ve sorumluluklar değişecektir.
 

NuriKara

Düşünür Üye
Yeni Üye
Katılım
3 Ara 2018
Mesajlar
565
Tepkime puanı
106
Puanları
43
İstekler değişirse iyi/kötü kavramları ve sorumluluklar değişecektir.

Sorumluluklar değişecektir, her insan isteklerine ulaşmayı ister. İyi ve kötü kavramlarının istekler için olduğunu düşünüyorum. İyi ve kötü istekler vardır, iyi ve kötü davranışlar yoktur. Bir insan, birinin iyiliğini istediği halde bilgisizliği yüzünden ona kötülük yapmış olsa, bu davranış onu kötü bir insan yapmaz. Aynı şeklide gösteriş için iyilik yapan birisinin, yaptığı iyilik onu iyi bir insan yapmaz. İyi ve kötü kavramları istekler için olduğu zaman evrenseldir.

Bu söylediklerim bir insanın iyi olup olmadığıyla ilgili. Yoksa iyi ve kötü davranışlar vardır. İyiliği gösteriş için yapmış olsa bile, yaptığı iyi bir davranıştır.
 

NuriKara

Düşünür Üye
Yeni Üye
Katılım
3 Ara 2018
Mesajlar
565
Tepkime puanı
106
Puanları
43
İnsanlar durumları ister. Örneğin: Süreklilik ve an; mutluluk ve hüzün; acı; başkasının mutluluğu... bunlar durumdur. Davranışlar o durumları elde etmek için yapılır.
 

Objectivity

Kahin
Onursal Üye
Katılım
23 Ara 2012
Mesajlar
4,763
Tepkime puanı
319
Puanları
83
Yaşam koşullarımızın dışına çıkamamamızın ve başkalarının özgür iradeleriyle çakışma yaşamamızın nedeni kendi irademizi başkalarına diretecek gücümüzün olmamasıdır. Eğer elinde Japonları ikna edebilecek gücün varsa istersen Japon cumhurbaşkanı olabilirsin veya gözüne kestirdiğin bir eve el koyabilirsin.

Gücü ele geçirdiğim an, sarhoş bir sürücünün sürdüğü arabanın altında kalırsam ne olacak peki? Zırhla mı dolaşacağım ölmemek ya da sakat kalmamak için? Kendi iraden başkasının özgür iradesi ile çakıştığı an, çoğu zaman elinden bir şey gelmez. O insan alkollü araba sürmeyi seçmiş ve bana gelip çarpmış olur.

Basketbolcu olabilmek için boyumun uzun olması gerekir ve boyum kısa ise şansıma küser ya da amatörce oynarım. Eşkiya mantığı ile gücü elime alıp, kuralları mı değiştireyim yani? Hadi değiştirdim diyelim ve oynuyorum, o an ayağımı kırıp sakat kaldım, bu da bir daha oynayamayacağım anlamına gelmez mi?
Kısacası her şey elimizde değildir.


İnsanlar bu dünyaya bir yaşam planı ile gelemezler. İnsanların kişiliklerini içinde bulundukları ortama göre düzenleyip planlarını o ortama göre yaparlar. Var olmayan varlıkları ve bilinçleriyle kişi plan yapamaz çünkü bir insanın "kişi" olabilmesi için düşünme yetisine sahip olması gerekir. Kısacası olmayan bir "kişi" yaşam planını bir soylu veya bir köle olacak şekilde düzenleyemez.

İnsanlar bu dünyaya 'Ayan-ı Sabite' üzerinde yazılı bir ana plan ile gelirler. Her insanın bu dünyaya bir geliş amacı vardır yani bir sebeple gelir ve bu da hakikattir. İnsan sebepleri bilemeyip, sonuca göre yorum yaptığı için de sürekli yanılmakta, hatalı zanlar ile yaşamaktadır. Arabi bu duruma "insanın kendinden kendine yolculuğu" der yani ana planın dışına çıkamadığımız gibi o planı hazırlayan da bizzat bizleriz, bu sebeple yaşam içinde bazı seçimlerimizde özgür olsak bile yaşadığımız hayatın ana hatlarını belirleyen kendimiz olduğumuz için boşa söylenip, duruyoruz. Birisi inançlı olmayı deneyimlemeyi seçmiştir birisi de inançsız olmayı, bu sebeple farklılıkları yargılamamak gerekiyor.

Dünya üzerindeki iyilik/kötülüklerin sorumlulukların sebebi ve yaratıcısı insanlardır. Yaratıcısı olmalarının sebebi isteklerinin ve bu istekleri gerçekleştirebilecek güçleri olmasıdır. İstekler değişirse iyi/kötü kavramları ve sorumluluklar değişecektir.

İyilik ve kötülük bu evrenin zıtlık prensibi açısından kaçınılmaz bir gerçektir. İyiliği daha fazla destekleyebilirsek kötülük etkisini azaltır fakat insanlık daha çok kötülüğü beslediği için dünya hepimize çoğu zaman korkunç bir yer gibi geliyor.

Kötüler güçlü ise tabii ki kötülük beslenecek ve şu an olan da bu zaten. İyiler ise ne yazık ki pasif kalıyor, ufacık bir iyiliğin bile çok şeyi değiştirebileceğini idrak edemiyorlar.
 

ÜstünKişi

Ordinaryus
Yeni Üye
Katılım
21 Ocak 2018
Mesajlar
744
Tepkime puanı
114
Puanları
43
Gücü ele geçirdiğim an, sarhoş bir sürücünün sürdüğü arabanın altında kalırsam ne olacak peki? Zırhla mı dolaşacağım ölmemek ya da sakat kalmamak için? Kendi iraden başkasının özgür iradesi ile çakıştığı an, çoğu zaman elinden bir şey gelmez. O insan alkollü araba sürmeyi seçmiş ve bana gelip çarpmış olur.

Basketbolcu olabilmek için boyumun uzun olması gerekir ve boyum kısa ise şansıma küser ya da amatörce oynarım. Eşkiya mantığı ile gücü elime alıp, kuralları mı değiştireyim yani? Hadi değiştirdim diyelim ve oynuyorum, o an ayağımı kırıp sakat kaldım, bu da bir daha oynayamayacağım anlamına gelmez mi?
Kısacası her şey elimizde değildir.




İnsanlar bu dünyaya 'Ayan-ı Sabite' üzerinde yazılı bir ana plan ile gelirler. Her insanın bu dünyaya bir geliş amacı vardır yani bir sebeple gelir ve bu da hakikattir. İnsan sebepleri bilemeyip, sonuca göre yorum yaptığı için de sürekli yanılmakta, hatalı zanlar ile yaşamaktadır. Arabi bu duruma "insanın kendinden kendine yolculuğu" der yani ana planın dışına çıkamadığımız gibi o planı hazırlayan da bizzat bizleriz, bu sebeple yaşam içinde bazı seçimlerimizde özgür olsak bile yaşadığımız hayatın ana hatlarını belirleyen kendimiz olduğumuz için boşa söylenip, duruyoruz. Birisi inançlı olmayı deneyimlemeyi seçmiştir birisi de inançsız olmayı, bu sebeple farklılıkları yargılamamak gerekiyor.



İyilik ve kötülük bu evrenin zıtlık prensibi açısından kaçınılmaz bir gerçektir. İyiliği daha fazla destekleyebilirsek kötülük etkisini azaltır fakat insanlık daha çok kötülüğü beslediği için dünya hepimize çoğu zaman korkunç bir yer gibi geliyor.

Kötüler güçlü ise tabii ki kötülük beslenecek ve şu an olan da bu zaten. İyiler ise ne yazık ki pasif kalıyor, ufacık bir iyiliğin bile çok şeyi değiştirebileceğini idrak edemiyorlar.

Sarhoş bir sürücü sana çarptığında özgür iradeleriniz çakışmış olmaz, çünkü ikinizin seçimleri de olayın sonucuna yönelik değildir. Sarhoş kişi kendi iradesiyle sarhoş olup kendi iradesiyle arab sürmüştür belki de kendi iradesiyle sana çarpmıştır. Ancak sen bu seçimin farkında değilsindir.
Eğer bir kavga(veya başka bir karşılaşma) olsaydı ve ikiniz de birbiriniz öldürmek isteseydiniz istekleriniz dolayısıyla özgür iradeleriniz çarpışacaktı. Devamında seçimini gücüyle destekleyebilen kazanacaktı.

İşin içine "tesadüf" kavramını sokunca her şey senin söylediğin şeye çıkıyor. Yolda yürürken kaydım düştüm kafamı kırdım. Demek ki güçlü olsam bile her şey benim kontrolümde değilmiş.
Benim bahsettiğim kısım iradenin dahilinde kalan olayları kapsıyor.

Kanıtlanamayan, yaşam öncesi, metafizik inançlar yaşantıyı etkiler ancak gerçeği etkilemez. Kanıtlanamayan bir şeye işte bu hakikattir demek kanıtlanabilir hakikatlere hakarettir.

İyilik kötülük kavramlarını insan kendi çıkarlarına göre biçimlendiriyor ve "olması gereken"i isteklerine göre belirliyor. Senin için kötülüğün beslenmesi olayı başka birisi için iyiliğin beslenmesi olarak görülebilir. Burada doğrudan iradelerin isr,tekleri ve bu istekleri destekleyen güçler karşı karşıya gelir. Kazanan taraf doğruyu iyiyi güzeli belirler.
 

Objectivity

Kahin
Onursal Üye
Katılım
23 Ara 2012
Mesajlar
4,763
Tepkime puanı
319
Puanları
83
Sarhoş bir sürücü sana çarptığında özgür iradeleriniz çakışmış olmaz, çünkü ikinizin seçimleri de olayın sonucuna yönelik değildir. Sarhoş kişi kendi iradesiyle sarhoş olup kendi iradesiyle arab sürmüştür belki de kendi iradesiyle sana çarpmıştır. Ancak sen bu seçimin farkında değilsindir.
Eğer bir kavga(veya başka bir karşılaşma) olsaydı ve ikiniz de birbiriniz öldürmek isteseydiniz istekleriniz dolayısıyla özgür iradeleriniz çarpışacaktı. Devamında seçimini gücüyle destekleyebilen kazanacaktı. İşin içine "tesadüf" kavramını sokunca her şey senin söylediğin şeye çıkıyor. Yolda yürürken kaydım düştüm kafamı kırdım. Demek ki güçlü olsam bile her şey benim kontrolümde değilmiş.
Benim bahsettiğim kısım iradenin dahilinde kalan olayları kapsıyor.

Orada olmayı kendim seçtim, örneğin yürüyüş yapmaya çıktım ve o an oradayım. Bulunma amacım tabii ki çarpılmak değil fakat o sürücü de bana çarpmak için orada bulunmuyor yani ikimiz de sadece özgür irademizle bir eylem yapmaya çalışırken, ne yazık ki o bana çarpıyor ve ben de ya ölüyor ya da yaralanıyorum. Sarhoş da olmayabilir. Bu durumda ikimizin özgür iradesi çakışmış olur ve daha başkalarınınki de işin içine girerse çok daha fazla karışır.

Hayat böyle ilerler, herkesin özgür iradeleri sürekli karşı karşıya gelir ve bazen teğet geçer bazen de sonuç vahim olur.

İradenin dahilinde olan olaylara da hükmetme gücümüz yok. Gücü ele geçirdin fakat hayat planına uymuyorsa, o an o güç senden alınır yani engellenir.

Kanıtlanamayan, yaşam öncesi, metafizik inançlar yaşantıyı etkiler ancak gerçeği etkilemez. Kanıtlanamayan bir şeye işte bu hakikattir demek kanıtlanabilir hakikatlere hakarettir.

Hayat planın düzgün ilerlemesi için bazı şeyler çok açık ve net sunulmuyor çünkü o zaman herkes inançlı olmak durumunda kalacaktır. Kanıt için nereye baktığına göre değişir yani bir bilim insanından kanıt bekliyorsan daha çok beklersin fakat kendin bazı şeyleri araştırıp, akıl yürüttüğün zaman hayretler içinde kalacağın kanıtlara mutlaka ulaşırsın. Kişisel çaba gerekiyor. Bahsettiğim ana plan bilgisi kadim öğretilerde bile geçiyor yani dinler devrinin çok öncesindeki bilgiler ile dinler birbirini tutuyor. İşin kolayına kaçıp, birbirinden etkilenmiş demek mantıksızlıktır çünkü arada hem dönem olarak hem de mesafe olarak büyük farklar var.

İyilik kötülük kavramlarını insan kendi çıkarlarına göre biçimlendiriyor ve "olması gereken"i isteklerine göre belirliyor. Senin için kötülüğün beslenmesi olayı başka birisi için iyiliğin beslenmesi olarak görülebilir. Burada doğrudan iradelerin isr,tekleri ve bu istekleri destekleyen güçler karşı karşıya gelir. Kazanan taraf doğruyu iyiyi güzeli belirler.

İyilik ve kötülük bir yere kadar göreceli olabilir. Bakış açısına yani beynin yarattığı algıya göre de değişebilir fakat bu hakikatte neyin iyi neyin kötü olduğu gerçeğini değiştirmez. Firavun döneminde iyi görünen bize şu an vahşet geliyor. Gladyatörler şimdi yaşasa insan hakları örgütleri ayağa kalkardı. Dönemsel ve kişiye göre farklar olması kötünün iyi olabileceği anlamına gelmez sadece bir süre birileri kabullenebilir. SS subaylarının bazıları yaptıkları canilikten utanç duymuştur fakat o dönem sorsan onlara, çok mantıklı ve doğru geliyordu.
 
Son düzenleme:

NuriKara

Düşünür Üye
Yeni Üye
Katılım
3 Ara 2018
Mesajlar
565
Tepkime puanı
106
Puanları
43
İyilik ve kötülük bu evrenin zıtlık prensibi açısından kaçınılmaz bir gerçektir. İyiliği daha fazla destekleyebilirsek kötülük etkisini azaltır fakat insanlık daha çok kötülüğü beslediği için dünya hepimize çoğu zaman korkunç bir yer gibi geliyor.

Kötüler güçlü ise tabii ki kötülük beslenecek ve şu an olan da bu zaten. İyiler ise ne yazık ki pasif kalıyor, ufacık bir iyiliğin bile çok şeyi değiştirebileceğini idrak edemiyorlar.

Olması gerekenleri konuşup duruyoruz ama olması gerekenin ne olduğuna karar verdikten sonra, bu kararı hayata geçirmezsek karara varmanın ne anlamı var?
 

NuriKara

Düşünür Üye
Yeni Üye
Katılım
3 Ara 2018
Mesajlar
565
Tepkime puanı
106
Puanları
43
Bir insan kendi başına ancak çevresini etkileyebilir. İyi insanlar birlik olursa bir ülkeyi ardındanda dünyayı etkileyebilirler. Birlik olmadıkça büyük hayaller kurmaya gerek yok, çünkü hayata geçirebilmek için birlik olmamız gerekiyor.
 

NuriKara

Düşünür Üye
Yeni Üye
Katılım
3 Ara 2018
Mesajlar
565
Tepkime puanı
106
Puanları
43
Hayvan Hakları Bildirgesi
15 Ekim 1978'de Paris UNESCO evinde ilan edilen Hayvan Hakları Evrensel Bildirisi
1. Bütün hayvanlar yaşam önünde eşit doğarlar ve aynı var olma hakkına sahiptirler.
2. Bütün hayvanlar saygı görme hakkına sahiptir. Bir hayvan türü olan insan , öbür hayvanları yok edemez. Bu hakkı çiğneyerek onları sömüremez.Bilgilerini hayvanların hizmetine sunmakla görevlidir. Bütün hayvanların insanca gözetilme, bakılma, ve korunma hakları vardır.
3. Hiçbir hayvana kötü davranılamaz, acımasız ve zalimce eylem yapılamaz. Bir hayvanın öldürülmesi zorunlu olursa, bu bir anda, acı çektirmeden ve korkutmadan yapılmalıdır.
4. Yabani türden olan bütün hayvanlar, kendi özel doğal çevrelerinde karada, havada ve suda yaşama ve üretme hakkına sahiptir. Eğitim amaçlı olsa bile özgürlükten yoksun kılmanın her çeşidi bu hakka aykırıdır.
5. Geleneksel olarak insanların çevresinde yaşayan bir türden olan bütün hayvanlar uyumlu bir biçimde türüne özgü yaşam koşulları ve özgürlük içinde yaşama ve üreme hakkına sahiptir.
6. İnsanların yanlarına aldıkları bütün hayvanlar doğal ömür uzunluklarına uygun sürece yaşama hakkına sahiptir. Bir hayvanı terk etmek acımasız ve aşağılık bir davranıştır.
7. Bütün çalışan hayvanlar iş süresi ve yoğunluğunun sınırlandırılması ve güçlerini artırıcı bir beslenme ve dinlenme hakkına sahiptir.
8. Hayvanlara fiziki ya da psikolojik bir acı çektiren deneyler yapmak hayvan haklarına aykırıdır. Tıbbi, bilimsel, ticari ve başkaca biçimlerdeki her türlü deneyler için de durum böyledir.
9. Hayvan beslenmek için yetiştirilmişse de bakılmalı, barındırılmalı, taşınmalı, ölümü de acı çektirmeden ve korkutmadan olmalıdır.
10. Hayvanlardan insanların eğlencesi olsun diye yararlanılamaz, hayvanların seyrettirilmesi ve hayvanlardan yararlanılan gösteriler hayvan onuruna aykırıdır.
11. Zorunluluk olmaksızın bir hayvanın öldürülmesi yaşama karşı suçtur.
12. Çok sayıda yabani hayvanın öldürülmesi demek olan her davranış bir soykırım, yani bir suçtur.
13. Hayvan ölümüne de saygı göstermek gerekir. Hayvanın öldürüldüğü şiddet sahneleri sinema ve televizyonda yasaklanmalıdır.
14. Hayvanları koruma ve savunma kuralları, hükümet düzeyinde temsil olunmalıdır.Hayvan hakları da insan hakları gibi yasayla korunmalıdır.

Önümde sincaba taş atmışlardı. Bu varlıklar(taş atanlar) dış görünüş olarak bize benziyor. Bu varlıklar bu kadar rahat olmamalılar. Yaptırım olmak zorunda, yapacaklarsa da ya yakalanırsam korkusuyla yapsınlar.

Bir insana işkence edebilecek, bir insanı öldürebilecek insanlar var ama ceza sistemi bir çok suçun önüne geçiyor. Kanunlar insanları terbiye etmek için değil, insan gibi görünen varlıklara engel olmak için var.
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç
Üst