- Katılım
- 31 Ara 2010
- Mesajlar
- 926
- Tepkime puanı
- 1
- Puanları
- 0
- Yaş
- 30
Bugün felsefeyi bırakışımın 3. yılını doldurdum, artık kafamdaki ağırlık tamamen gitti. Hiçbir şeyin haklı ya da haksız olduğunu düşünmüyorum. Ölümden sanki daha az korkuyorum. İntihara da ne daha fazla yakınım ne de daha uzak. İnsanlardan artık hiç korkmuyorum, içimden hiç umursamak gelmiyor onları, bunun nedeni de ne hiç anlayamadım. Tüm takıntılarım ve gerginliğim kayboldu ve bunlar için felsefeyi suçlamak bile içimden gelmiyor. Halbuki önemliydi sanki geçmiş, sevmek, değer vermek... Şimdi ise öylesine. Birşeyleri bulmak, başarmak, bulamayacağımı anlamakla bile ilgili değil. Felsefe ister istemez hak veriyor birşeylere ancak kendime tarafsız bir gözle baktığımda, bir yabancı gibi duygulardan arınarak, böyle olmadığını gördüm. Ne haksızım ne de haklı, düşünmeye değmez. Böylesi daha güzelmiş boş boş bakmak, bin kilometre ötesini görmeye çabalamaktan daha güzelmiş.
Felsefeyi bırakamazsın dostum. Sigarayı, alkolu hatta uyuşturucuyu bırakabilirsin ama felsefeyi bırakamazsın. Sen bıraktım desen bile o seni bırakmaz. Şu an bıraktım sanıyorsun ama aslında daha da bağlandın. İşin komiği felsefeden kötü bir şey gibi bahsediyoruz. Felsefe dışarıdan bakanlar için saçmalık ama felsefe dünyasına girenler için harika. Felsefe dünyasında mutlu değilsek bunun sebebi felsefe değil, felsefe dışarıdan bakanlardır. Biz aptallara karşı felsefe saflarına geçtik. Pes edemeyiz, ölünceye kadar aptallarla savaşmak zorundayız. Ben savaşımı sürdüreceğim ama aptallar galip gelirse de bir samuray savaşçısı gibi intiharımı da ederim. Şunu da unutma ölüm kolay, zor olansa yaşamak...