Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Ekoloji kategorisinde Nejdet Evren tarafından oluşturulan Doğaya Dönüş başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 52,425 kez görüntülenmiş, 368 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Ekoloji
Konu Başlığı Doğaya Dönüş
Konbuyu başlatan Nejdet Evren
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan Nejdet Evren
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
hengi düşünceden olursa olsun doğal kaynakların sınırsız ve sonsuz olmadığını bilmekle başlamalı. bu başlangıcın hangi tür bilime uyduğu/uydurulması gerektiği o kadar önemli değildir. yanlış sorudan doğru yanıt üretilemeyecektir. böyle olunca, bu başlangıca sözü edilen tüm bilimler uyarlanmalı/uymalıdır. o zaman bilimler yere basmaya başlayacaktır. doğaya dönüş bu şekilde mümkün olur.

Aynen. Yalnizunutmamak gerekir ki, dogayi da, bilimleri de ortaya koyan insanoglu turu ve biridir. "dogal kaynakllarin sinirsiz ve sonsuzlugu" da "gozlemin sinirsiz ve sonsuzlugunu dusunceye tasimaktir.
 

glsezinrs

Kahin
Yeni Üye
Katılım
12 Ara 2010
Mesajlar
1,358
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
62
Doğanın sanıldığı kadar savunmasız olmadığını ve kendince bir "bilinç" taşıdığını düşünürüm..(kendini /dengeyi koruma bilinci)..İnsan nereye/nasıl dönecek,döner mi dönemez mi bilinmez...Ama haddi aştığında doğal denge gözümüzün yaşına bakmaz..insan filan dinlemez..insan kadar bakterinin de,örümceğin de,lahananın da anası o.. (yazarken gülümsüyorum, Doğan'ın yengesi aklıma geldi...)
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Doğanın sanıldığı kadar savunmasız olmadığını ve kendince bir "bilinç" taşıdığını düşünürüm..(kendini /dengeyi koruma bilinci)..İnsan nereye/nasıl dönecek,döner mi dönemez mi bilinmez...Ama haddi aştığında doğal denge gözümüzün yaşına bakmaz..insan filan dinlemez..insan kadar bakterinin de,örümceğin de,lahananın da anası o.. (yazarken gülümsüyorum, Doğan'ın yengesi aklıma geldi...)

Konu doganin "savunmasizligi" degildir. Doga algiya yansir ve gozlem verir. Bu gozlemin algisida doganin her zaman bir hareket halinde oldugu uzerindedir. Yani, her zaman insanoglu algisina gore, bir degisim, donusum, baskalasim ve olusum yasar.

Sorun insanoglunun tarihler boyu numenal yetisine yerlestirdigi her turlu dogal zihniyetin degerleriyle dogadan uzaklasmasi olmustur. Dogayi kendi cikarina kullanma yolunu secmistir.

Bugun doganin, bir seli, firtinasi, zelzelesi, yanardagi patlamasi, hortumu, dalgasi, tsunamisi v.s. iler bas edememektedir. Bunun iki yani vardir, hem cikarci yanasip, konuya ekonomik ve politik yanasarak, hem kendi turunu dogaya karsi koruyamamakta, hem de doganin dogalligini kendi cikari adina yok etmektedir.

Doga ile birlikte yasamak ve doganin her turlu "tehlikesine" karsi bilim ve teknik ile onlem almak yerine; ne kendi turunu ne de dogayi dusunmekte, sadece ayrimci, cikarci politik ve ekonomik olarak konuya yanasmaktadir.

Hem dogadan uzaklasmis, hem kendi turunu hem de dogayi mahvetmistir ve dogal zihniyetini korudukca da bu kacinilmazdir.
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
doğaya ayrı bir bilinç atfetmek doğa-üstü/fizik-ötesi bir durumdur. sanırsam sayın glsezinrs demek istediğiniz ya da benim sizin söylediklerinizden anladığım şu ki, doğada boşluğa yer yoktur ve bir dengeyi sağlayacak öz-enerjiye sahiptir. bu açıdan baktığımızda doğanın kendi ve karşı-yasaları vardır ve bilinçli insandan faklı olarak o dengeyi sağlamak için kullanması gereken enerjiyi açığa çıkartmada hiç tereddüt etmediği gibi zamanlamasını da çok iyi yapmaktadır.
 

glsezinrs

Kahin
Yeni Üye
Katılım
12 Ara 2010
Mesajlar
1,358
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
62
doğaya ayrı bir bilinç atfetmek doğa-üstü/fizik-ötesi bir durumdur. sanırsam sayın glsezinrs demek istediğiniz ya da benim sizin söylediklerinizden anladığım şu ki, doğada boşluğa yer yoktur ve bir dengeyi sağlayacak öz-enerjiye sahiptir. bu açıdan baktığımızda doğanın kendi ve karşı-yasaları vardır ve bilinçli insandan faklı olarak o dengeyi sağlamak için kullanması gereken enerjiyi açığa çıkartmada hiç tereddüt etmediği gibi zamanlamasını da çok iyi yapmaktadır.
Ben , bilebildiğimiz en küçük parçacık olan kuvarktan , ölçebildiğimiz en uzak/büyük ....'e kadar, yani mikradan makroya kadar her zerrenin kendince bir bilinç, "kendi olma" özelliği taşıdığını; canlılarda bunun daha yoğun/ayrıntılı olduğunu, insanda akıl,düşünce,idrak vb yetisi olarak kendini gösterdiğini düşünüyorum.Sizin öz-enerji diye nitelediğiniz kavrama yakın sayılır...Ama hiçbir oluşum/dönüşüm rastlantısal değildir.Bu, doğaya atfedilmiş bir bilinç parçası değil, Tümel bilincin doğada kendini göstermesidir..(Açıklamam ister istemez metafiziğe kaydı..tümel bilinç ne diye sormaz iseniz sevinirim..tartışma konusunu saptırmış olmayım)...Denge sağlanır bir şekilde..önemli olan, insanlığın; aleyhine olacak bir duruma düşürmemesi kendini...
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
"tümel bilinç" in ne olduğu konusunu yen bir başlıkta tartışmaya açımlayabilirsiniz. o zaman orada sorulması yasak soruyu sorabilirim.
 

glsezinrs

Kahin
Yeni Üye
Katılım
12 Ara 2010
Mesajlar
1,358
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
62
doğaya ayrı bir bilinç atfetmek doğa-üstü/fizik-ötesi bir durumdur. sanırsam sayın glsezinrs demek istediğiniz ya da benim sizin söylediklerinizden anladığım şu ki, doğada boşluğa yer yoktur ve bir dengeyi sağlayacak öz-enerjiye sahiptir. bu açıdan baktığımızda doğanın kendi ve karşı-yasaları vardır ve bilinçli insandan faklı olarak o dengeyi sağlamak için kullanması gereken enerjiyi açığa çıkartmada hiç tereddüt etmediği gibi zamanlamasını da çok iyi yapmaktadır.

İnsan, ancak öldüğünde "doğaya kesin dönüş" mümkün..Topraktan aldığımız her türlü minerali iade edeceğiz.Mikroorganizmalar ve börtü böcü karnını doyuracak..Ayrıkotu, bedenimizden çözünüp toprağa karışanlarla kahvaltısını yapacak..Serçe börtü-böceği yutacak...Çok adil değil mi? ölülerini dinsel inançları gereği yakanların, müsrif ve duyarsız olduklarını düşünmüşümdür..
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
"doğaya dönüş" ten kasım tümden doğallaşmak değildir. örneğin elbiselerimizi çıkartalım, çıplak kalalım demiyorum. doğayı koruyarak onunla bir bütnün parçası olduğumuz bilinci ile, ondan yararlanırken ona zarar vermeden ve canlıyı incitmeden türümüzü ve diğer tüm türleri yaşatabilmeyi başarmalıyız. doğaya dönüş tüm doğal yasaların türler için uygulanması da demek değildir. yararlanmak için gerektiğinde ağaç da kesilecektir ancak bu yapılırken ne zaman kesilmesi gerektiğini ve ne kadar kesilmesi gerektiğini, türünün sürdürebilmesi için ne kadarının korunması gerektiğini bilerek. enerji kaynaklarını kullanırken güneşten, sudan ve rüzgardan yararlanmak gerektiğinin bilininde olmak gibi. daha da uzatılabilir.

inançlara/inanışlara gelince; bazı Budist kabileler Çin'de ölenleriin ruhlarının gök-özgürlüğe kavuşması düşüncesi ile akbabalara sunduğu, bazı inanışlarda yine benzer düşünceler ile cesetlerin yakıldığı görülmektedir. bu durumlarda da havadaki, atmosferdeki element olarak gazların oranlarına bakmakta yarar vardır ve bu tür edimlerin de gazlara katkı ve dönüşüm açısından söylediğiniz börtü-böceğe dönüşmek gibi etki ve katkıları mümkündür; peşin olarak mahkum etmemek gerekir.
 

glsezinrs

Kahin
Yeni Üye
Katılım
12 Ara 2010
Mesajlar
1,358
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
62
"doğaya dönüş" ten kasım tümden doğallaşmak değildir. örneğin elbiselerimizi çıkartalım, çıplak kalalım demiyorum. doğayı koruyarak onunla bir bütnün parçası olduğumuz bilinci ile, ondan yararlanırken ona zarar vermeden ve canlıyı incitmeden türümüzü ve diğer tüm türleri yaşatabilmeyi başarmalıyız. doğaya dönüş tüm doğal yasaların türler için uygulanması da demek değildir. yararlanmak için gerektiğinde ağaç da kesilecektir ancak bu yapılırken ne zaman kesilmesi gerektiğini ve ne kadar kesilmesi gerektiğini, türünün sürdürebilmesi için ne kadarının korunması gerektiğini bilerek. enerji kaynaklarını kullanırken güneşten, sudan ve rüzgardan yararlanmak gerektiğinin bilininde olmak gibi. daha da uzatılabilir.

inançlara/inanışlara gelince; bazı Budist kabileler Çin'de ölenleriin ruhlarının gök-özgürlüğe kavuşması düşüncesi ile akbabalara sunduğu, bazı inanışlarda yine benzer düşünceler ile cesetlerin yakıldığı görülmektedir. bu durumlarda da havadaki, atmosferdeki element olarak gazların oranlarına bakmakta yarar vardır ve bu tür edimlerin de gazlara katkı ve dönüşüm açısından söylediğiniz börtü-böceğe dönüşmek gibi etki ve katkıları mümkündür; peşin olarak mahkum etmemek gerekir.
Bu dedikleriniz sanayi devrimi öncesine dönmek demek...Mümkün mü?Fosil yakıtları tüketen araçlar yerine at arabaları mı kullanacağız?Posta arabaları da olacak tabii...Hava kararınca kandilimizi yakarız..hiç de fena olmazdı..
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Insanoglu biri ancak, mustakil var olan varlik olarak; olunce dogaya donebilir.

Ya da yasaminda dogayi ve dogalligi anlamlastiran, iceriklendiren dogal zihniyetin yapilandirilmis yapi ve isleyisinin koken ve temellerine bilinc ve farkindalik olarak ulasip, kendinin de bir insanoglu turu ve biri oldugunu algilayarak, insansal zihniyeti kendisine rehber secer.
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
zeitgeist adlı düşünce sistemine bir göz atın o zaman göreceksiniz sanayi devriminden öncesine mi dönülüyor yoksa tüketim zihniyetinden mi arınılıyor çok açık ve net bir şekilde açıklanmaktadır. güneş, akıntı, ve rüzgar enerjisi bu gün tüm sanayii ve konutların gereksinimlerini karşılayacak güçtedir. kağnıya geri dönmeye gerek olmadığı açıktır. ancak doğayı korumak içi eğer kağnıya geri dönmek gerekiyorsa buda yapılmalıdır derim.
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
zeitgeist adlı düşünce sistemine bir göz atın o zaman göreceksiniz sanayi devriminden öncesine mi dönülüyor yoksa tüketim zihniyetinden mi arınılıyor çok açık ve net bir şekilde açıklanmaktadır. güneş, akıntı, ve rüzgar enerjisi bu gün tüm sanayii ve konutların gereksinimlerini karşılayacak güçtedir. kağnıya geri dönmeye gerek olmadığı açıktır. ancak doğayı korumak içi eğer kağnıya geri dönmek gerekiyorsa buda yapılmalıdır derim.

Insanoglunun dogayi korumasi icin, once kendi tur ve bir varligini algilamasi, korumasi gerekir. Henuz numenal yeti kullanim ve paylasimi olarak kendi varligini ve turunun varligini algilayamayan insanoglu turu ve biri, insandisi ve insanlik disi dogal zihniyetiyle, ya dogaya kendini teslim eder, ya da dogayi kendi akilci, cikarci, ayrimci, egoist, etik ve metafizik degerler ugruna dogaya zarar verir. Tabi uzerindeki tum canli/cansiz varliklariyla birlikte.

Kendi turu ve birine yarari olmayanin, kendi bunyesinde savasanin yasam yerine ya degerler ugruna,ya da dini inancla olumu yasamatercih eden aklin, etrafina da yarari olamaz.
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
insanın kendini anlamasına bir engel mi var? hem insan salt kendini değil tüm doğal canlı/cansız süreçleri anlamalıdır ve bunu yaparken de insan-üstü anlayışından da vaz geçmelidir. çünkü mutlak diye bir olgu yoktur..
 

glsezinrs

Kahin
Yeni Üye
Katılım
12 Ara 2010
Mesajlar
1,358
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
62
zeitgeist adlı düşünce sistemine bir göz atın o zaman göreceksiniz sanayi devriminden öncesine mi dönülüyor yoksa tüketim zihniyetinden mi arınılıyor çok açık ve net bir şekilde açıklanmaktadır. güneş, akıntı, ve rüzgar enerjisi bu gün tüm sanayii ve konutların gereksinimlerini karşılayacak güçtedir. kağnıya geri dönmeye gerek olmadığı açıktır. ancak doğayı korumak içi eğer kağnıya geri dönmek gerekiyorsa buda yapılmalıdır derim.

Petrol, su savaşları, maden yatakları, bunların paylaşımları ne olacak?Bunlar hala varken para ederken o dedikleriniz gündeme gelmeyecektir.Bu kaynaklar tükendiğinde, söylediklerinize bırakabilir yerini..Ama amaç doğayı korumaktan ziyade, o günün para eden kaynaklarını değerlendirmek, elde etmek/tutmak olacaktır.
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
insanın kendini anlamasına bir engel mi var? hem insan salt kendini değil tüm doğal canlı/cansız süreçleri anlamalıdır ve bunu yaparken de insan-üstü anlayışından da vaz geçmelidir. çünkü mutlak diye bir olgu yoktur..

Sence, yok mu? Eger yoksa, neden hala kendi turu bunyesinde savasiyor ve ust/alt mucadelesi veriyor?, sence bunun nedeni nedir?, dogallik mi?, dusunsellik mi?

Sence hangisi ve neden? Zaten sorun da, anlamak yerine hukmetmesi ve teslim olup/almasi.

Neden "insan-ustu/insandisi" anlayisindan vaz gecemiyor?, bu dogal mi, dusunsel mi?

Sence hangisi ve neden?

Evet akil, kendini inandirmadigi ve ideolojik olarak kendine dogrulamadigi surece mutlak yoktur ve olamaz. O zaman neden insanoglu bir mutlak ariyor?, ya da mutlak varmis gibi dusunup davraniyor?

Sadece mutlak mi, kesinlik var mi? zamansiz ve insanoglusuz bir gerceklik var mi? evrensel onay almis bir dogru, iyi, guzel ya da tersi, yanlis,m cirkin, kotu v.s. var mi?

O zaman insanoglu neden olmayan ve olmasi mumkun olmayacak olan bu aklin yaratimi degerler pesinde neden kosuyor?

Neden doga ustu, dunya otesi, epistemoloji ustu, mitolojik, metafizik yaratimlara imza atiyor, butun bunlarin nedeni ne sence?

Dogallik mi, dusunsellik mi?

Hangisi ve neden?
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Petrol, su savaşları, maden yatakları, bunların paylaşımları ne olacak?Bunlar hala varken para ederken o dedikleriniz gündeme gelmeyecektir.Bu kaynaklar tükendiğinde, söylediklerinize bırakabilir yerini..Ama amaç doğayı korumaktan ziyade, o günün para eden kaynaklarını değerlendirmek, elde etmek/tutmak olacaktır.

Neden "olacaktir" bu insanoglunun degismez bir kaderi mi, dogal ve kalitimsal bir teslimiyet mi? yoksa insanoglu dusuncesinin ve bu dusuncenin sistemlesmis, duzen halini almis, alisilagelmis, yerlesmis ve otomatiklesmis bir urunu mu?
 

glsezinrs

Kahin
Yeni Üye
Katılım
12 Ara 2010
Mesajlar
1,358
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
62
Neden "olacaktir" bu insanoglunun degismez bir kaderi mi, dogal ve kalitimsal bir teslimiyet mi? yoksa insanoglu dusuncesinin ve bu dusuncenin sistemlesmis, duzen halini almis, alisilagelmis, yerlesmis ve otomatiklesmis bir urunu mu?

Sadece "basit bir gözleme dayalı öngörü" diyelim...
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
İnsanlık tarihi güç savaşlarından (güce/erke/iktidara sahip olma diyelim) ibarettir de ondan...

Herzaman boyle mi kalacak?, bu bir kader mi, kalitim mi, dogallik mi; yoksa dogal zihniyetin yerlesmisligi ve sorgulanmazliginin getirdigi bir sonuc mu?
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç
Üst