Deneyişler-Denemeler, Söyleşiler ve Söyleşmeler

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Serbest Kürsü kategorisinde "ictenlik" tarafından oluşturulan Deneyişler-Denemeler, Söyleşiler ve Söyleşmeler başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 9,148 kez görüntülenmiş, 149 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Serbest Kürsü
Konu Başlığı Deneyişler-Denemeler, Söyleşiler ve Söyleşmeler
Konbuyu başlatan "ictenlik"
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan "ictenlik"

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Hiç Hiçlik Hiççilik Kavramına Dair Fikirlerim 2-

S: (Çocuk) Anne/Baba ben nasıl oldum?
C: (Anne/Baba) Leylekler getirdi oğlum/kızım. Annenin karnında oluştun oğlum/kızım

S: (Soran) Biz nasıl neden varız, varoluş/varolma nedir?
C: (Din) Yaa!! Başlangıçta Tanrı diye bir şey vardı/varmış kesin o yapmıştır (Öyle deyolar.)
C. (Bilim) Yaa!! Hiç diye bir süperpoziyon da patlama oluştu. Orasını bilmiyoruz/karıştırma (kabul et/itaat et!)
(Biat et!)

Bu iki cevapta leylekler getirdiye eşit. Aynı. Tıpatıp

S: (Çocuk) Peki annemin karnına nasıl girdim?
C: Annenin karnına tanrı koydu, o orda oluşuyor, zamanı gelince öğrenirsin bla bla bla...

-

Hiç kavramı; dinsel belirsizlik ve dinsel "yok" (yoktan varolma/zuhur) kavramı ile; (tanrının yoktan var yaratması ile) varoluşun açıklanmamasının bilim tarafından "Yok" yerine "Hiç" kavramı koyarak ve kullanılarak sürdürülmesinden ibarettir.
Daha gelişmiş/kompleks bir açıklama ne yazık ki değil

'Dinsel yok' ne kadar zırva, zorba ve dogma ise 'bilimsel hiç' aynı eşit oranda zırva, zorba ve dogma. Saçma.

Yokluktan var oluşturan, Tanrıya geçit veren, açıklama ile Hiçlikten bir patlama ile ilk madde/durum ya da ilk hareketten var oluşturan önerme ile varlık açıklamaya girişme arasında hiç bir teorik/pratik fark yoktur.
Bilim denen bu anlamda din kadar zorba tutarsız, çaresiz, bilgisiz ve karanlıktadır.
Bilim elitleri otorite mahkumları/memurları... Pek nadir suya sabuna dokunurlar... Bir imamın maaş alması yan gelip yatması gibi pozisyonlar da çalışırlar. Halkı kandıracak açıklamalar üretirler. Genel olarak insanları her zaman bir şey aradıklarına ve yakında bir şey bulacaklarına inandırmalıdırlar. Tüm sorumluluk budur. Bunun için yetki makam ve para alırlar. Yani bilgiyi siz dert etmeyin biz peşindeyiz siz düşünmeyin biz sizin yerinize yaparız buluruz. Bu ABD nin sen uçak fabrikanı kapat ben sana uçak veririm demesi gibi

Tanrı demek ;ilk özne, ilk tekillik (varlığı teke/ilke indirgeme) ile varlığın açıklanmasıdır. Özne cinsinden tekillik ve salt.
Hiç demek ve tek evrenli büyük patlama demek ise yine aynıdır. İlk neden, ilk hareket, ilk durum ile varlığın özne dışı ilk (madde/nesne, diğer tekillik) cinsinden (indirgenerek) açıklanmaya çalışılmasıdır.

Her ikisi de ilk hareket, ilk neden ve başlamaya gebedir. Bunun birinde neden özne olur birinde nesne/durum/hal olur.
Başlangıcın ilk öznesi bulunmuştur.. Tanrı.. Ne büyük buluş... Herşeyi bulduk ve çözdük.
Olmadı mı?
Başlangıcın ilk durumu/hali bulunmuştur.. Süper hiçlik.. Ne büyük buluş... Herşeyi bulduk ve çözdük.
Başlangıcın saltı (ilk nedeni) özne olmadıysa ve değildiyse; bu sefer de ilk nesne/durum cinsinden bulunmuştur. Hiçlik. Madde.

Bu iki yalanın ve safsatanın çatışması/kavgası ile kitleler güzelce uyutulur ve gerçekten uzak tutulur. Arada üçüncüler, nadiren doğruyu/gerçeği arayan ya da söyleyen çıkarsa da her ikisinin temsilcileri tarafından rahatça susturulur.

İkisi de aynı yanılgıyı üretir ve besler. Varlık oluştu ve gelişti. Sonradan gelişti. Tüm bu işler oluşlar başladı ve sonradan oldu. Zaman içinde oldu. Başlangıçta yoktuk ve bir gün yok olabiliriz.
Aynı yalanın Nazi propagandası gibi beslenmesi. Gustave Le Bon'un İddia dediği şey...

Din ve bilimin her ikisinin de kabul ettiği başlangıçtır.. İlk neden ararlar ve öne sürerler.

Hiç; Yok version 2.0 demektir
Bilim; Din versiyon 2.0 demektir.
Bilim; Evren/Madde Tanrı 2.0 demektir.
Yersen..

Tek başına; Parmenides'in "On Natura" şiiri eğer doğru ve açık iyi yorumlanırsa tüm bilim gücünden, safsatasından üstündür.
Felsefe üzerine (ontoloji bilgisi anlamında) yazılmış diğer herşeyden kesinkes sağlamdır.

Bilimde ontolojiye ve felsefeye gerçek bir temas anlamında kuantum kuramı dışında bir gelişme yok gibidir

Varlık basittir

Çözümlenmesi

"Hiçbir şey yoktan var ve vardan yok olamaz."
Bunu eski doğa filozofları dahil yaklaşık bugünü bilimi ve çoğumuz kabul ediyoruz

Hiçbir şey yoktan var ve vardan yok olamaz o halde bir şeyler hep varolmalıdır
Hiçbir şey yoktan var ve vardan yok olamaz o halde Tanrı hep varolmalıdır
Hiçbir şey yoktan var ve vardan yok olamaz o halde hiçlik vardan önce varolmalıdır

Hangisi daha mantıklı bilmiyorum ilk cümle güzel duruyor

Hiçbir şey yoktan var ve vardan yok olamaz o halde çok şeyler her zaman var mıydı?
Hiçbir şey yoktan var ve vardan yok olamaz o halde tüm herşey başlamaksızın ezeli biçimde hep var mıydı?

Tamam bir şeyler hep varolmalıysa (hep vardıysa) nasıl bir başlangıçtan sözedeceksin ?(yaratım ve oluşma farketmez)

Tamam bir şeyler hep varolmalıysa (Tanrı kabulüne uyanlara söylenen gibi yani Tanrının Tanrısı kimdir denir ya da tanrı kendinden hep varolabiliyorsa bir şeyler kendinden hep varolabilir dendiğindeki gibi) ve varolabiliyorsa herşey hep ve her zaman varolabilir

Bir şey/bir şeyler her zaman varsa bir başlangıç yoktur.
(Bir şeyler her zaman var/vardı demek) Bu başlangıçtan beri var demek değildir başlangıç yok demektir.

Bir şey/bir şeyler her zaman varsa (tanrı ya da hiç ya da ilk madde farketmez) bir başlangıç yoktur.

"Tamam bir şeyler hep varolmalıysa başlangıç yok demektir." Bu bizi başlangıç olmadığına götürecek. Diğerlerinin gözünün önündekini görmediğine. (onun nedeni daha karmaşık.)

(Bunu tartışamazsın. Bunu bilim ve din elitiyle tartışamaycaksın. Bunu anladıysan anla. Onun nedenleri daha karmaşık)
Hiç Hiçlik Hiççilik Kavramına Dair Fikirlerim 3- (Yukarıdaki Mesajın anlaşılır düzenlenmesi yorumlanması ve genişletmesi)

Anlamanyanlar İçin çok KOlaylaştırılmış Ontoloji Çatışkısı


İlk ön durum sorgusu;

Hiçbir-şey yoktan var ve vardan yok olamaz, o halde bir-şeyler hep -her zaman- varolmalıdır.

Hiçbir-şey yoktan var ve vardan yok olamaz, o halde bir-şeyler (ilk özne kapsamında tanrı, ilk madde, ilk durum ilk alan -önceki durum ve yer kapsamında hiç vb) her zaman -ondan önce- varolmalıdır

Hiç-bir-şey yoktan var ve vardan yok olamaz, o halde bir-şey, bir-şeyler ya da çok-şeyler her zaman varolmalıdır.

Hiçbirşey yoktan var ve vardan yok olamaz o halde bir şey, bir şeyler ya da çok şeyler ya da tüm şeyler (tüm her şey/ler) (olduğu gibi) her zaman varolmalıdır

Bir şeyler baştan beri varolabiliyorsa çok şeyler baştan beri varolabilir

Bir ya da çok şeyler baştan beri varolabiliyorsa, tüm şeyler (tüm herşey/ler) baştan beri varolabilir .

Bir şeyler hep varolmalıysa (hep vardıysa) nasıl bir başlangıçtan sözedeceksin? (yaratım ve oluşma farketmez)

Bir şey/bir şeyler her zaman varsa bir başlangıç yoktur.

Bir şey/bir şeyler ya da çok-şey ya da tüm-herşey her zaman varsa bir başlangıç yoktur.

Bir şeyler her zaman varolmalıdır o halde bu bir şeylerin varolması başlangıçtan öncedir ve o halde başlangıçtan önce bir şeyler vardır
Başlangıçtan önce bir şeyler varsa başlangıç çelişik

Başlangıçtan önce bir şeyler varsa başlangıç, sabit değil, başlangıç değildir

Hiçbir-şey yoktan var ve vardan yok olamaz o halde bir başlangıç varsa bile başlangıçtan önce bir şeyler hep -her zaman- varolmalıdır.

Başlangıçtan önce bir şey varsa başlangıç yoktur ya da başlangıçtan öncekinin başlaması öbür başlangıçtan öncedir o başlamışsa başlangıcın kendi çelişkilidir. Başlangıcı nkendi çelişikse başlangıç nedir var mı?

Hiçbir-şey yoktan var ve vardan yok olamaz o halde bir başlangıç, oluş varsa bile başlangıçtan, oluştan önce bir şeyler hep -her zaman- varolmalıdır. O halde başlangıç başlangıç ve oluş oluş değildir

Bir başlangıç yoksa hiç bir şey oluşmamıştır.
Varolmamıştır çünkü yok değildi.

Bir-şeyler her zaman varolmalıysa ilk-şeyler olamaz bu varlık (ilkler) çoğaldı demek olacak
Çoğalırsa/artarsa ve bölünürse zaman içinde azalır ve azalabilir deme çatışkısına düşeriz o halde varlık artmadı, artmamış olması gerekir
Artarsa azalır.
Çoğalarak ve bölünerek artan ve azalan varlık? Temel ilkeler

Hiç-bir-şey ya da her-şey yoktan var ve vardan yok olamaz o halde her şey vardı

Bir kere herşey hiçşeyden "hep ve her" (şey) olamaz. hiç adı üstünde hiçtir her adı üstünde herdir. Hiç hep olduysa bu sonsuz ve ya da tekrar hiç olur bu daim olur. o zaman hiçler herlere ve herler hiçlere dönüşüyor deriz.
yani
"hiç-bir-şey" değil "her-bir-şey" hiçten ve yoktan var ve yok ya da her olamaz.

Bir kere hiç her olamaz yok var olamaz

Hiçbirşey hiçten her ye da hep ve hep ve herden hiç olamaz o halde herşey hepti

Her-bir-şey hiç-bir-şeyden türeyemez o halde her-şey her-şeyden türememiş ama türememiştir. Türemeksizin var.

Eğer hiçbirşeyden bir herbirşey olsaydı yoktan var da olurdu.

Eğer hiç şey her şeye diyalektik olarak dönüşüyorsa bu dönüşüm sonsuz ama mantıksız

....

Hepleşmemiştir ve herleşmemiştir çünkü hiç değildi ve varlaşmamıştır çünkü yok değildi

Yoktan vara gelmemiş çünkü önce yokta değildi ve herleşmemiş hiçten here gelmemiş çünkü önce hiçte değildi

Ya hiç şey ya da her şey ;ya hiç yer ya da hep yer baştan beri varolmalıdır ve baştan beri bir şeyler ve yerler (hiç şey her şey ve hiç yer her yer fareketmez) varolmalıysa baş ve baştan beri diye bir şey yoktur, geçersiz ve çelişiktir

Varlaşmamış çünkü yoklaşık değil herleşmemiş çünkü hiçleşik değil. Ollaşmadı çünkü olmayışta ve olmayışık değildi.

Olmadı çünkü olmamış/ham/tohum/tane ya da filiz de olma bekler değildi

Oluk olarak oluk ve oluşuk olan/duran hazır oluk ve oluşuktu
Oluşuk varlık hep ve zamansız

Baştan beri kavramsal olarak başı ve baştan beriyi tanımlayamaz

Soru

a - Başlangıçtan önce bir şey vardı-yoktu
b - Başlangıç vardı-yoktu

cevap sorgu yukarısı

Bitti.

"içtenlik"
 
Son düzenleme:

Adem

Düşünür Üye
Moderatör
Katılım
26 Nis 2009
Mesajlar
623
Tepkime puanı
62
Puanları
28
Hiçbir şey yoktan var ve vardan yok olamaz o halde tüm herşey başlamaksızın ezeli biçimde hep var mıydı?
.

Burada asıl önemli konu ezel ve ebed. Yani zaman .... Diyosun ki "EZELİ" , "HEP", ".....DI". Peki var olan her şeyin kendi zamanı ile birlikte var olduğunu niye düşünmüyoruz... Zaman da bir "VARLIK" değilmi ? Zaman bir başka varlıkla ve varlıkta meydana gelir.... Her varlığın zamanı ve mekanı kendine aittir.

Her bir varlığın zamanı içinde bulunduğu andır. Her bir varlık sadece bu an içinde vardır ve bu anda varlıkta hem geçmiş diye bilinen bilgi hemde gelecek algısı bulunur. Buradan anlaşılan - herhangi bir varlık iki anda var olamaz... - o halde varlık "TEK" tir. Bizim varlık dediklerimiz o "TEK" varlığın değişik görüntüleridir. Zaman ve mekan, görünüp kaybolan "VARLIK" dediğimiz görüntülerle birlikte var görünüp kayboladuğuna ,ve yine o "TEK" varlığın bir yönü olduğuna göre , önce ve sonra kavramı sadece bir ALGI olarak kalır, artık ona HEP vardı , yada HİÇ yoktu da diyebikirsiniz...
 

Adem

Düşünür Üye
Moderatör
Katılım
26 Nis 2009
Mesajlar
623
Tepkime puanı
62
Puanları
28
Bu konuyu "ZAMAN" konulu bir başlıkta değerlendirmek daha doğru olacak ....
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Varlık, zaman, bilgi (episteme), ontoloji çözümlemelerinde aslında felsefe öğreniminde yapılan en büyük ya da basit hata.
Karmaşıklık arama.
Karmaşa arama. Bilgiyi kompleks sanma. Varoluşun ve tüm bunların algılanamaz, çözülemez bilinemez ve bu yüzden çok kompleks olacağını öngörme nedeniyle basiti kaçırma ve görememedir.

Annemi bir gün torunuyla (yeğenle) konuşurken duydum. 5-7 yaş aralığı tam emin değilim Biraz özerklik verilmiş, düşüncelerine müdahale edilmemiş, ortalama bir çocuk. Annem ona dini bir şeyler söyledi. Tam ne dediğini hatırlamıyorum. Bir kaç soru sordu ve anneme basitçe yanıtlar verdi. Burada 2013'ten beri üyeyim. Çocuğun eşdeğerinde bir ontoloji yazarı ya da açıklaması gördüm mü diye düşündüm de, sanmıyorum... Felsefe ve düşünce üzerine bir çok grup ya da forum da dolaştım. Yine sanmıyorum.

Basit ele alınması gerekeni basit ele al ama daha önce toplumca düşünceye ekilmiş engelleri kaldır.
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Varlık, zaman, bilgi (episteme), ontoloji çözümlemelerinde aslında felsefe öğreniminde yapılan en büyük ya da basit hata.
Karmaşıklık arama.
Karmaşa arama. Bilgiyi kompleks sanma. Varoluşun ve tüm bunların algılanamaz, çözülemez bilinemez ve bu yüzden çok kompleks olacağını öngörme nedeniyle basiti kaçırma ve görememedir.

Annemi bir gün torunuyla (yeğenle) konuşurken duydum. 5-7 yaş aralığı tam emin değilim Biraz özerklik verilmiş, düşüncelerine müdahale edilmemiş, ortalama bir çocuk. Annem ona dini bir şeyler söyledi. Tam ne dediğini hatırlamıyorum. Bir kaç soru sordu ve anneme basitçe yanıtlar verdi. Burada 2013'ten beri üyeyim. Çocuğun eşdeğerinde bir ontoloji yazarı ya da açıklaması gördüm mü diye düşündüm de, sanmıyorum... Felsefe ve düşünce üzerine bir çok grup ya da forum da dolaştım. Yine sanmıyorum.

Basit ele alınması gerekeni basit ele al ama daha önce toplumca düşünceye ekilmiş engelleri kaldır.

Anne baba ya da dayı emmi hala ya da büyük ebeveynler anane babane farketmez birileri tarafından ya da okulda toplumda diğer bireyler tarafından çoğu zaman çocuk taciz edilerek tanrı ve din kavramları çocuğun serbest varlık algısını gölgeleyecek ya da zedeleyecek kadar aşılanana kadar çocukların çoğuyla yapacağınız serbest sohbet ve soru cevaplardan kendi bildiğinizi zannettiğinizden çok daha fazlasını öğrenebilirsiniz.

Aşılama dediğim doğrudur. Güç kullanarak, çocuk ve iradesi taciz edilerek, serbest öğrenimi taciz edilerek çoğu zaman yapılır. Bazen şeker verme tavrıyla ya da bazen gücü korkuyu baskıyı hissettirme tavrıyla bunlar belletilir. Çocuk doğal olarak duygusal yansıtmayı alır ya da öğrenmesinin uzantısı olarak kişideki duygusal tutumu da hissederek bu öğrenmeyle kayıtlar.

Bireyin tanrısı (tanrı algısı) çoğu zaman ebeveynlerin ya da büyük ebeveynlerin tanrısına yakındır. Bazen bu bireylerin bizzat kendisini temsil eder.(Örtülü biçimde/özdeştirme)

Okullar, bilim doktrinleri, dinsel vaazlar ve kitaplar bunların hepsi propaganda vaazlarından ibarettir. Serbest bilgi ve öğrenim dışında ya da bunu üreten her şey dışında her şey propaganda.
Öğretme! kavram bile baskı taşıyor. Öğrenme öğrenmedir özgür olur kendi olur.
Ezberletme iğdiş.

Zorla bilgi verme zorla yemek yeme yedirme gibi. Bireyin a türünden b türünden seçme şansı engellenerek ne öğreneceğine karışma ve belli türden sistemli bilgiyi bu doğru bilgi diyerek sürekli aşılama

Okullar, bilim, din kitapları propagandadır. Dezenformasyon kaynağı.... Toplumsal bilgi dezenformasyon yumağı...

Bilgi ve özgürlük. otorite-iktidar ve uzantıları ve rahatı kaçmasından rahatsız olacakların en çok korktuğu şeydir.

Bilgideki tavır şudur ve bilgideki uygar tavır da şudur. Rahat kölelik. Köleliği özgürlük olarak algılatan yaklaşım. Toplumun bilgi yapılanmasının temelinde bu algı yatar. Kölelik kaçınılmazsa zevk al'ın bir benzeri..

Toplumun en yücelteceği bilgi bu dediğim köleliği en güzel şekilde özgürlük formuna sokma yaklaşımına uygun olarak bunu en yüce yapan bilgi ve bilge olacaktır.

bir de herkes (çoğu) herşeyi bilir. miş gibi yapar.
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Lockdown (Aşağıya kilitlenmek kapatılmak). Bu İngilizce kapanma ve karantina kelimesini karşılıyor.
Ses olarak bir benzeri look down. Aşağı bak, yere bak! İşine bak! Bu kölelere verilen bir emirdir sahibin yüzüne dışarı çevreye etrafa bakılmaz.

 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Corona ve Bilim Savaşları

Tıp dünyasında bilimin ve bilginin yayım merkezinde kabul edilen ABD ve İngiltere ve Kanada gibi ülkelerde şu var.

Ortodoks Modern Tıp ve Hekimlik ve bu anlamda Tıp Doktorluğu (MD'lik)
Alternatif Hekimlik ve Tıp Doktorluğu

Bunların ikisi de Hipokrat yeminli aynı akademilerden mezun olmuş hekimlerdir. Birincisi, ikincisi tarafından (üyeleri muhafazakar olmaksızın bile) Tıp karteli ve ilaç törstlerine ticari şirketlere bağımlı olmakla eleştirilir, onların yordamını izler.

İkincisi; sentetik ilaçtan önce geleneksel hekimlik, naturopati, fonsksiyonel ve bütüncül tıp vb. denilen gıda ve beslenme yaşam tarzı çözümleri ve doğal biyolojik destek ve ajan vb. kullanımına öncelik tanır.

Şimdi Tıp'ta bu ayrım iki-kutupluluk belirlidir. Çizgisi belirlidir. Biri diğerine onlar bu meslekten değil ve o tıp ve onun yaptığı doktorluk değil demez. Saldırmaz. Bir ölçü de varsa eminim genel tutum değil. Bu alternatifin kurumsallaşma aşamasında yaşanmışsa yaşanmış geçmiş ve oldukça bitmiştir.
Hasta hekim ve bilgi seçer. Devletlerin sağlık sistemleri birinciyle örülü ve bağımlıdır.

İkinci birinciyi içten dönüştürmeyi/eleştirmeyi de deneyen ayrışmış bir kol ve yapıya benziyor.

Peki bilimde bir ortodoks bilim ve alternatif bilim, ikincil bilimciler, daha gelenekselci ya da yenici ve değişik bir kol ya da benzeri var mı?
Bilimi kendi içinden eleştiren ayrışmış bir yapı var mıdır? Bilimde alternatifin var mı?

Corona sürecinde şu oldu. Merkel'in ve Almanya hükümetinin danışmanlığını da yapan bir özel hastane virolog ya da biyologu olan Drosden (ve arkadaşları) PCR testinin salgında kullanımına bilimsel geçit vermek, sağlamak için Avrupa Salgın Hastalık Dergisine 3 günde gecede denilebilecek bir hız da bir bir makale armağan etti ve makale jet hızıyla onaylandı. Buna Drosden belgesi/kağıdı dendi. Bunları twitter'dan öğrendik.

Bilimin içinde yine kendilerince tamamen aynı şeyi yani bilimi temsil eden hiç bir komplo örüntüsü olmayan "lockdown sceptics" (kilitlenme şüphecileri) gibi bir kol oluştu ve örgütlendi. En ufak komplo bağlamı kurulabilen ve alternatif açıklama yapan uzman, eleştirmen ve şüpheciler zaten İsviçre ve Fransa gibi ülkelerde bile akıl hastanesine kapatıldı. Gerçek bilim insanları. Polis kortejleriyle askeri kortejlerle. Evi basılan oldu. Saygı görmüş insanlar, bazılarının nobelleri vardı.

Farklı uzmanlık alanlarında 22 uzman bilim insanı birleşerek Drosden kağıdının yayından kaldırılmasını isteyen ve belgenin yanılgılarını gösteren bir makaleyi Avrupa salgın hastalık dergisine verdi çünkü PCR'ın salgını psikolojik olarak şişirdiği ve beslendiğini olağanüstü matematiksel ölüm ve bu anlamda kitlesel b salgın değil de histeri olduğunu düşünmeye başladılar.
Twitter da şunu yazdılar gerçek bilim o değil bu.
Bilim savaşları twitter da kitle gözlemine indi.

Bunu şunun için anlatıyorum daha önce bilim insanı derken kendilerini tamamen aynı kapsam ve kulvarda hisseden bu insanlar bir an da ayrıştı. Tıptakine benzer bir ayrışma viroloji, biyoloji ve diğer alanlara yayıldı ve sıçradı. Bir şeylere taraf oldu ve seçtiler.
Hayır bu gerçek bilim o sahte bilim dediler. Aynı içten yarılan yepyeni bir kol

İngiliz tabipler birliği resmi yayını BMJ'den öyle makaleleri geçti ve çıktı ki. Yayın ve dergi editörünün kendi makale yazıp insanlar sorumsuzluk, yolsuzluk ve dönen rüşvetler nedeniyle siyasi sorumsuzluktan, bilimin siyasete alet edilmesinden ölüyor diye makale yazdı. Pek çoğu bizi kimin neyin yönettiğinden yani güvenli ve sağduyulu bir aklın bizi yönettiğinden, bilim gibi kurumsal odakların sanıldığı gibi ciddi ve güçlü varlığından şüphelenmeye başladı ve kurgusal bir gerçekliği ,derme çatma yapıları iliklerinde hissetti. Resmen karmaşa ve kaos gözlemdi ve deneyimlediler.

--

Bilim diye birisi yaşamıyor, bilim diye bir varlık yok, bilimi temsil eden ortak bir akıl ve algı ve benzer bir üst irade ve gerçeklik ne yazık ki yok. Subjektif birleşkeler. Belki de subjektif çelişki ve çıkarlar, insan ilişkileri ve telaşlar, ticari şirketler, fonlamalar, sermaye hesabına hizmet ve iş görme kamusal yararı gölge de bırakmıştır.

Belki de kapitalizm vardır ve sermaye ve iktidar herşeyin birincil elden denetçisi üretçisi olarak kendi lehine her aşama da bunları devşirip dönüştürmüştür ki bunun içinde bir kaç yüzyıllık eğitim öğrenim ve okul kavramı da bilginin yapılanma ve örgütlenme dağıtım süreci de katılabilir.

Bilim onu demiyor, bilim bunu demiyor, bilim ona izin vermez. Bilim ona izin vermediği için o söylenemez. Bilim ona kanıt getirmedi o konuşulmaz ve zırvadır.

Özgür bilgi ve felsefenin engellenmesinin yeni bir yolu ve yordamı da tam olarak budur/şudur..

Bilim bunu düşündürmez
Bilim bunu yazdırmaz
Bilim bunu söyletmez
Bilimi A-X temsil eder
Özgürlük bilime aykırıdır.
Kitle kontrol aracı olarak bilim.

Bu çağda felsefenin (aslında bilgi ve bilimin insan ve kamu yararına) önünü açmak için kırılması gereken şeyler .

Şu aşamada bilgi özgürlüğüyle birlikte; yine bilgi özgürlüğü için dinden daha fazla özgür bilgi bilimi ve bilgi özgürlüğünün önünü yukarıdaki bilimsel tekelcilik ya da bilimin iktidar ve sermayece ele geçirilmesi tıkamaktadır. Neyi konuşacağıma bilim karar veremez. Neyin özgür olacağına bilim karar veremez ya da karar odakları denenin bir kez kontrolünün ele geçtiğin düşünün. Medya ve sansür ve para gücüyle ve diğer güçler.

Bilimin forum tartışmalarında tıpkı din gibi bir formu var
ve engel olarak özgür bilgi tartışana belli sınırlar dayatılır
ve özgür alanlara geçit verilmez.
Özgür söyleşme ve özgür bilgi, akıldışı, bilimdışı ve diğer etiketler ile örneğin hurafe etiketi ile bilim aracılığıyla ve sözde bilimsel bilginin bilimsel oluşu gerekçe gösterilerek kolayca engellenir.
 
Son düzenleme:

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Dini Forumlara Üye olmayı deneyişim ve dindara kripto ateistlik önermesi
Bu gönderi bu forumda yazdığım "Dinlerden Özgürlük Konseyi ya da dinlerin açık tartışılmaya davet çağrısı" gönderimle eş-post ve gönderi olarak ele alınabilir.

Bu adreste kendimce bir bildiri kaleme aldım.

Bu hiç bir zaman bitmemiş bir bildiri. Bu bildiri fikri bir an da ortaya çıktı ve onu çalakalem diyebileceğimiz biçimde aynı akşam hızlıca kaleme aldım. Burada ve bir kaç alanda daha paylaştım. Herhangi sosyal destek, tepki ve etkileşim olsa idi onu genişletip düzenlemeyi umuyordum.
Bunun dışında bu düzenlemeyi yapmak isteyen onu alıp yeniden düzenleyip genişletebilirdi.
Kendimce; yazarın anonim olacağı, bildirinin önemli olduğu bir manifesto için düşünce tabanı ürettim. Yani biri bunu alıp; üzerine üç cümle eklese, beş cümlemi silse, onu istedigi gibi yeniden yazsa ve bunu ben yazdım dese yeter ki yaysa karışmaz üste memnun olurdum.

Bunu yazar ve yaparken ben de şöyle bir algı oluştu.
Ne yapıyorum ben?
Dindar insanların kandırıldığını, aslında tüm insanların kuşatıldığını ve zihinlerin işgal edildiğini düşünüyorum. Peki o halde ne yapmalıyım? dedim
Gidip bunu onlara söylemeliyim. En mantıklı olan buydu.
Yani bu bir dinlerden özgürlük bildirisiyse onları aptal yerine koymamalı ve bunu onlara söylemeliyim ve bu yaptığımı onlar bilmeli. Onlara söylemeliyim.
Yani bir felsefe sitesi ve bir dinlerden özgürlük sitesinde muhtemelen okuyucu tabanı sınırlı ya da büyük çoğu dinden özgürleşik insanlar olacaktır . Okuyucu da az.
Bu dürüst değil o halde
Bunun söylenmesi gereken kim? Dindar insanlar

Dindar insanlara gidelim

O an bu metni yazdığımın aynı ya da ertesi günü olabilir tam emin değilim google da dini forum araması yaptım. Karşıma çıkan forumlara (en az 3-5 foruma) hemencecik üye oldum. Forumlarda "Merhaba", "ben geldim" gibi bölümler olur. Ya buralara yazarak ya da forum adminine özel mesajla erişerek bu bildirinin düzenlenmiş bir halini gönderdim ya da şuna benzer şeyler yazdım.
Din ve Tanrı fikirleri hakkında eski fikirlerimizin değiştiğini, bu konuda bilgi birikimimiz olduğunu düşündüğümüzü, neden artık ona inanmadığımızı kendi elimizdeki mantıksal gerekçeleri ve düşünceleri mantık tabında sunmak, savunmak, açmak ve tartışmak istediğimizi söyledim. Oldukça dürüstçe ifadelerle. İyiniyetlerle.

Ne oldu?

Tahmin edin

Tek tek tek aynı gün hepsinden sırayla ban yedim. İletişim ve açıklama yok. Bir tanesi belki bir şeyler yazmış olabilir yani bu mümkün değil güle güle gibi nazikçe. o da tek biri.

Bu kadar.

Tüm denilebilecek söylemek istediğim bu kadar

Dindara/dindar arkadaşa;

Yukarıda dediklerimi özgür düşüncenin tartışılabildiği bu tip alanların varlığı üzerinden düşünmeyi ve gözden geçirmeyi öneriyorum.
Buraya gelip dindar olduğunu söyleyebilir ve fikirlerini açıp mantık tabanında savunabilir ve bizden bilgi alabilirsin. Hatta forumda bir teoloji bölümü varsa yazmana kimse karışmaz. Yoksa bir teoloji bölümü kurup orada kendi fikirlerini savunmayı grup yönetimine açıp özgürce tartışabilirdin. Ne dediğimi anlamak istemiyorsan senin sorunun.

ve ayrıca;

Bir gün bana/bize "vay ben niye duymadım", öyle düşünüyordun ya da bir şeyler biliyordun da bana niye demedin, açmadın uğraşmadın ,ulaşmadın deme!

Denedim. Şahit ol!

Yine bu foruma kaydolduğum sanalmanik mailimin Şubat 2019 dönemlerinde Türkiye de en çok üyeli dini içerikli forumlara aynı gün kayıt olup aynı gün yazışma yaparak ve pek çoğunda hiç bir tartışma atışma ve gerginlik olmaksızın hatta kendisine yanıt verme zahmetine girilmeksizin banlandığını teyit edebilirsiniz

Dindara Açık Önerim; Deney; Kripto Ateistlik

Kripto ateist nedir?


Gerçek bir ateist olmayacaksın. İlkokul tartışmalarını ve müsamerelerini düşün. Bize bir fikir verilir ve iki gruba ayrılır ve savunuruz . Peki sana tanrı olmadığını savunma görevi verilseydi ve o gruba düşseydin? Biraz empati için düşünmeni istiyorum.

Peki bunu gizli kamera şakası gibi düşün. Bir dini gruba gidip dindar olduğun halde ateist rolü yapmaya dene ve tepkileri ölç gözlemle. Bir dışarıdan bak. Bir ya da bir kaç gün. Bir arkadaşına şaka yapmak gibi düşün.
İnsanları gözlemle ve bir de karşı taraftan bak. Bu sana benim demek istediklerimi anlatacak. Deizme yolculuk gibi web gruplarında dini kopuşunu duygusal sarsıntı ve geçişmelerini açan arkadaşlara dindar tepkileri ve geri dönüşlerini gördüm, duygusal empatiden uzaklardı ve neredeyse rahatsız ediciydi.

Bana göre açık olalım. Şunu görmeye hazır ol.

Yakınlarını dostlarını arkadaşlarını kaybedebilirsin ve onlar bir an da tanımadığın başka birine dönüşebilir ve sen bir an da şizofren damgası/etiketi yemeye hazır ol!

Bunu şaka olarak yaptığını söyle. Asla eski sen olabileceğini sanmıyorum..

Hizmet satıcısı promosyonerler, reklam ve hizmet tanıtım ve satıcıları, üyelik ve kulüpler gibi bir şey ve partizan pazarlamacılar gibi şeyler göreceksin.

Ben şu an eski bir dini inanır ve dindar olarak din forumlarına gittiğimde; geçmişin uyutulmuş/uyuşturulmuş insanları/arkadaşlar ve leyjonerlik eğitim kampları, toplama toplanma kampları gibi yerler görüyorum...

...
 
Son düzenleme:

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Bazılarının bilgiyi işleme ve kullanma biçim: Bilgiyi bir yemek sanmak gibi

Bazılarının bilgiyi edinme biçimi: dikenli kirpi (tikenli tirpi) nin yuvarlanması gibi

)(aslında vereceğim cümle içeriği ve anlam o değildi: Çakalın/tilkinin aslanın yemeğinden bir boşlukta pay aşırma-sı girişimi gibi. Bunu söylemedim ama)(
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
İncil ve Kuran'ın işlevlerinden biri de Tevrat'ın objektif okunmasını hatta okunmasını/bilinmesini engelleme

Tevrat bunların arasında en iyi kaynaktır. Babil öyküsünde Sodom ve Gomora öyküsünde tanrı deşifre edilmektedir. Dünyaya fiziksel inişi ve Tanrının çoğul oluşu yorumlanıp buralardan deşifre edilebilmektedir.

Babil öyküsünde tanrıların gökten bakarak insanı engellemek için (durun birleşiyorlar güçleniyorlar) onları durduralım dediği açıkça gözüküyor.

Sodom ve Gomora öyküsünün melekleri ve tanrının hizmetkarları fiziksel köleleri olarak başka kitaplarda işlendi, yorumlandı.

Sonuç olarak iki büyük kent devletinin; Sodom ve Gomora nın gerçek bir fiziksel yıkımla yıkıldığı ve orada insanlar öldürüldüğü/katledildiği çok daha fazlası orada işleniyor.
Kuran metnine bakın. Tek amacı içeriği bu gerçeği çarpıtmak

Tevrat'ın okunurluğu ve yorumlanırlığını azaltma işlevi

Bir kere o kitaplar tahrif edildi bakma demek, onlar da bilgi var (bilgi birleştrtirileiblir) karıştırma bununla yetin demek! emri:

4 metrelik dev hümanoit/insansı bir tür insan içine getirilip insanla melezleştirilmeye çalışıldı - Tevrat -Nefilim ;Tanrının oğulları öyküsü. .Oğulları değil köleleri

Din öğrenmek istiyorsanız Sümer ve Tevrat birleşmesini okuyun inceleyin ve araştırın derim..
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Anti Din ve Kutsal Özgürlük Vaaz ve Yazıtları 1

"Tanrıya inanılması gerekmiyor tanrının varolmadığının ve yokluğunun bilinmesi gerekiyor"
-Özgürlüğün Gayretleri 1/1

Tanrının varolamayacığının; akıl, mantık, araştırma, soruşturma, bilgi biliş yöntemiyle kavranması gerekiyor

Size şu söylendi değil mi?
Tanrı bilinemez.
Yalan söylüyorlar.
Hayır bu bir yalan ve propaganda mesajından ibarettir

At yalanı herkes inansın. Nazi propaganda makinesi benzeri bir propaganda bir yalanı kurbanısın. Gerçekten ve tam olarak.

Nitelikli dolandırıcılık mağdurusun ve bunu yazan dostun benim sana Tanrı satıp kakıp pazarlayan değil.
ve sen daha dostu düşmanı öğrenene kadar çok sömürülüp kandırılacaksın.

Bilinebileceğini felan iddia etmiyorum bakın bu iddia değil biliyorum diyorum.. Burada halihazır da bilinmişi var diyorum. An be an da yeniden bakıyor ve görüyorum ve bunun çok açık farkındayım. Sen de bak ve benim gördüğümü gör.
Tersini söyleyen yalan söylüyor işbirliği yapıyor seni dolandırıyor.

İkincisi tutarlı kanıt isteniyor. Bu anlamsız. Kişi kendi görmeli. Varolamaz. Bu bilinebilir. Önce bunu anlamalısın. Düşünce akıl yöntemiyle çözümelenebilir. Tersine direnç ve inanç var. Kendin gör ve çöz ve rahatla..
İnanma. Bilebilirsin.

Felsefe tanrıyı bilemez.
Nitelikli dolandırıcılık kurbanısın. Trollendin. Zehirlendin.
Bir yalan ve trol cümlesi.
Bunda ısraircıysan aynı şekilde beni bizi trollemeye bu şebekeye hizmet etmeye devam edeceksen bir kere insan özgürlük ve felsefe düşmanısın.

Felsefe tanrıyı ispatladı.
Bunlar nitelikli dolandırıcılık iddiaları. Bunlar mantık iddiaları değil

Yine de tutarlı bir ön gösterge.
Tüm yeryüzünde deist ve dinsizleşen insan sayısı artıyor. İzlanda da dinler parlamento eliyle akıl hastalığı ilan edildi. Uzakdoğu da bilindik anlamda Ortadoğu dini ya yok ya az. Güney Amerika da aynı dinleri göremiyoruz ama asıl gösterge şu özgürlükler ve özgür düşüncenin gelişimi dinsizleşmeyi artırıyor. Yani bir dindara göre bu insanlar kendilerini cehenneme atacak bir tanrı var bunu farkedemiyorlar o kadar akıl ve manve tıkları yok bir kendileri biliyorlar.

Bir (ve sadece) dindar biliyor herkes salak değil mi?

İzlanda da herkes kendini cehenneme atacak kadar mal ama bizim dindar herşeye vakıf.

Yalan ve komplo kurbanısınız.
Dinler kölelik ve sömürü sistemleri ve bunların politik uzantılarıdır. Bilen biri buna sessiz kalamaz bırak saygıyı ne saygısı din değil çünkü...

Ortadoğu dinlerini deşifre edersek Budizm Animizm Şamanizm gibi din bulamıyoruz köle ticareti politik kontrol ve kölelik araçları ve propaganda vb buluyoruz. Din yok din ortada din yok ki...
 
Son düzenleme:

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Başlangıçta "Tanrı ve Tanrıça"; "Tanrıça ve Tanrı" vardı

Başlangıçta Tanrı ve Tanrıça vardı

Başlangıçta Tanrıça ve Tanrı vardı

Başlangıçta Tanrıça ve Tanrı ve çocukları vardı

Aslında başlangıçta çok büyük bir kalabalık vardı

Başlangıçta renkler, sesler, ışıklar ve müzik vardı

Başlangıçta başlangıçsızlık vardı

Başlangıçta zamanın başını arayıpta bulamayanlar vardı

Başlangıçta yalnızca bir türlü başlayamayanlar bulunur ya da başlamak üzere olanlar ve henüz başlamamışlar

özgürler gibi yaşayıp özgürler gibi ölmek isteyenlere
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Başlangıçta Tanrıça vardı !

Tıklanabilir iç link --> bu mesajın devamı ve uzantısı niteliğindedir

Tanrıçanın bitmemiş kesin olmayan yeniden düzenlenebilir kitabı ve ayetleri

Biz ulu tanrıça'ya dua eder (ondan yardım ister) ve biz ulu Tanrıçayı söyleşiriz. !

Biz ulu tanrıçanın elçi olmayan elçileri çokuz. Bir tane değiliz ve çok taneyiz ve hepimiz bu anlamda farklı şeyler bildirebilir, buna alışsanız iyi ederseniz.

Erkek tanrı kanunları ulu tanrıça tarafından çöpe döndürülmek üzeredir.

OLUŞ VE BAŞLANGIÇ -(Tanrıçanın bizleri ve herşeyi oluşturması)

Başlangıçta Tanrıça vardı !


O her yeri dolduruyordu. Kendinin ve boşluğun (içinde bulunduğu boşluğun da ve boşluğunun da) kendi olarak vardı. Onun d-olmadığı yer yoktu. Kendini saran kuşatan alanın tamamı kendiydi ve o olmayan bir alan yoktu.

Tanrıça (her yerini dolduran) (onu çepeçevre saran) dalgalanan (titreşen) saydam bir boşluğun (boşlukların) içinde (kendini bulduğunda) dalga ve titreşimlerle dans ediyordu!

Her ne kadar tüm boşluklar da kendi olsa da algısını koparmadan tüm buna ve yani kendine baktı ve algıda kendini ve çevresini iyice boşluklaştırdı ve derinleştirdi.

Boşluğun bütünleşikliğinde birleşik bir kendilikle aydınlandı ve yerleri ve gökleri ve kendi olmayan başka şeyleri de; yine bu boşluğun içinde gelip geçici olarak yaratmaya karar verdi.

Tanrıça yerleri ve gökleri çatmadan ve yaratmadan hemen önce boşluklara kendi sesini selendi ve bundan müzik oldu

Boşluk ışıklar ışınlar ,sesli renkler ve renkli sesler doldu

Boşluklarda sesler, Tanrıçanın müziği ve sesi dalgalanmaya başladı

Başlangıcın tanrıçası müzik eşliğinde dönerek dans etmeye başladı

Etrafa saçılan ses renk ve müzik parçaları

Evet başlangıçta başlamayıştan hemen önce Tanrıça ya da Tanrıçadan hemen önce başlamayış vardı.

Hangisinin daha ezeli ve önce olacağı konusunda çelişik miyiz?

Evet (kesin olmayan) cümlelerimiz (ayetlerimiz) (ve gayretlerimiz) hangisinin daha önce başladığına ve olduğuna karar veremiyor ve çelişik görünüyor çünkü Tanrıça bize bunu anlatmayı denemesine rağmen dilimizin ya da bu konudaki anlayışımızın sınırlı olacağını iletmemizi istedi.

Tanrıça bizimle konuşur, dostluk kurar, anlamımızı sağlar ve sonra öğretir, öyle hemen bildirmez. Tanrıça acele etmez öğrenmemizi sağlar

Tanrıça dilleri, anlayışları ve insanları yarattı...

Başka bir öyküde Tanrıça ilk kadını yaratarak onu yeryüzüne gönderdi ve onun yalnız olmssına dayanamayarak ona bir arkadaş yaptı

Başka bir öyküde bu arkadaş kadının kaburga kemiğinden yaratılan ilk erkekti

Başka öykücülere göre Tanrıça insanları kadınlar çiftler çocuklar olarak bütün olarak birden yarattı

Başka bir öykü de Tanrıçs herşeyin kendi kendine olup oluşabileceği bir kesinsizlik yaptı ve kesinsizlik kendini yönetti

Tanrıçaya neden elçi göndermediğini sorduk ve Tanrıça dedi ki;

Tanrının erkek peygamberleri ve Tanrı işene bakmalı dedi ve ekledi. Yakında ben ya da henüz duymadığınız kadın peygamberlerim olaylara el atacağız. Belki de atmışızdır bile

Tanrıça diyor ki; Tanrıçayı erkekler duymaya başladığında belki de sorunlarınız çözülecek ve aydınlanacaksınız. Belki de erkekler hatalarını telafi etmeli

Tanrıça diyor ki;
Tanrıçadan korkmayın onun için dua etmenize de gerek yok yani tanrıçanın duaları yakarmalar değil ikili söyleşmelerdir

Tanrıça diyor ki;
Erkek tanrıların canı cehenneme ve erkek peygamberler bir halt beceremez. Baksanıza tarihin altını üstüne getirmişler.

Sizce bunu düzeltmek için ne yapmalıyız.?

Sizce bunu düzeltmek için ne yapmalıyız.?

Bilirsiniz bizler tanrıçaya ve tanrınçanın dinine inanıyoruz ve Tanrıçanın dinine inanan inançlılarız .
Bu anlamda dinsiz minsiz değiliz ve varlığı Tanrıçanın yarattığını kesin olarak kabul ediyoruz ve tanrıçanın gerçek kanunlarını arayıp ortalığa dökeceğiz ve bunda birleşmek ve tüm insanları birleştirmek istiyoruz ve bir çok (çoklar) peygamberimiz var ve tanrıçanın dinini temsil eden tüm kadınlar bizim gizli ortak peygamberimiz oluyor ve onların peygamberlik ve çeki-düzen hareketına/yoluna destek olmamız gerkeceğini bize yine Tanrıçanın dini söyledi ve söylüyor..
 
Son düzenleme:

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Tanrı Kavramının Çözümlenmesi

Özgür Varlıkta Tanrı Kavramının Oluşma ve Gelişimini Çözümlemeyi Deneme


Bir atmaca özgürce uçup avlanmaktadır. Bir gün gelir kaçamadığı ağlara takılır. Kendini gözleri ve ayakları bağlanmış, kanatları belki artık uçamayacak derecede yolunmuş olarak kapalı bir yerde tek başına buluverir ve kendine yemek uzatan üstün-güçlü bir varlıkla karşı karşıyadır.
Bugüne kadar kendi yemeğini kendi tutmuştur. Atmaca bocalar ve o yemeği ya da uzatılan suyu alamaz, en son açlıktan susuzluktan ölmek üzere olacağı bir noktada peseder, teslim olur. Bu teslim olma gerçekleştikten sonra kendini denetime açmıştır. İnsanla arasında bir köle efendi bağı gelişir.

Atmaca ve ataları doğa da binyıllarca özgür yaşamıştır. Doğada düşmanları olabilir hatta canına kasteden varlıklar olabilir ancak hiçbiri onu denetimine alıp tutma yoluna girişmemiş ve girişmeyecektir. Doğadaki özgür varlığın yemek bulma savaşı ve eğer kendini yiyen yoksa av olmadan kaçma kurtulma savaşı dışında çok az çatışkısı var gibi görünüyor ve bu çatışkılar türün diğer bireyleriyle eşit . Yemeği eşit. Doğa eşit ve herkesin malı.

Özgür varlıkta ilk kez tıpkı atmaca gibi kuşatıldığı zaman ve başka bir varlık tarafından denetlendiği, kontrolünün ele geçirilip iradesinin ve özgürlüğünün devralındığı zaman, kurban durumuna düşme algısı, dışsal/oluşsal kötülük algısı ve ya da başka varlıklar tarafından yaratılıp kontrol ediliyor olabileceği gibi belirsiz duygular ve algılar gelişir.
Özgür varlık bundan önce buna dair bir herhangi bilinç algısı taşımaz, taşımamalı çünkü özgürlük deneyimlemiştir ve deneyimlenmektedir. Özgür varoluş duyumsar.

Atmaca örneğini kedilerimiz köpeklerimiz ve diğer hayvanlarımız için genişletebiliriz. Biz buna evcilleştirme diyoruz, ne hoş bir ifade.! Aslı köleleştirmedir. Atmacanın Tanrısı (ve sahibi ve efendisi) olduk. Biz bir tanrı değiliz, laboratuvarda koyun yaratabiliyoruz. Onunla fotoğraf çektiriyoruz. Bir anne koyun tarafında emziriliyor mu?

Köpeklerimizin nesilleri bizimle doğuyor ve bize bağlılık geliştiriyor. Bazı davranışları eminim nerdeyse artık genlerine işliyordur ve kalıtımın da bir parçası haline gelecektir. Sanırım hiç birimiz kafesteki aslanı ya da hayvanat bahçesindeki bir hayvanın süren neslini özgür doğaya salamayız. Belirli türden bağımları vardır ya da oluşacaktır.

İnsan ırkı; Beyaz Avrupalı, Amerika da mısır tarlalarında çalıştırmak üzere yerlileri köleleştirmeyi denedi. Ancak özgür Kızıl adam prangalarla tarlalarda çalışamadı ve buna dayanamadı. Sırayla tek tek öldüler. Kurdu kafese hapsedersem ölür, denetim almaz ve ölene kadar çıkmaya çalışacaktır. Tavşan ve tavuk o kadar korkar ki korkudan kalp krizi geçirebilir.
Sonuç olarak beyaz adam, rahiplerin ve kilisenin yayınladığı bir fetvayla kızılı denetlemeye uğraşmaktan vazgeçip siyah adamı kıtaya getirdi.

İnsan ya da başka varlıklar için de bunun kozmolojik farklı temsilleri olabilir mi?

Dünya tarihi güçlü dışsal tiran ve çoktanrı anlayışlarıyla dolu.
Bazılarımız hala efsane dese de bazılarımız dünyadışı güçlü varlıksal yaratıcılar benzeri kavramlar ortaya attı. Gnostisizm de demiurge ve demiurgoslar ve demonlar bulunur . Bunlar kozmolojik, dışsal güçlü varlıkları ve yarı tanrımsı tiran güçleri temsil eder. İnsandan güçlü dışsal varlıkları belirler. Bunlar ne baş, ne ilk ,ne de tek tanrı değildir. Asıl yaratıcı değildir ve fizik varlıklardır. Ara yaratıcılar ya da güçler olarak sembolize edilirler.

Bugün insanlar olarak biz uzaya çıkmaya ve başka gezegenler keşfetmeye çabalıyoruz ve emin olun bulmuş olsak ve güç sahibi olsak denetleyeceğiz. İçinde yaşayanlar olsa onlara dostça mı olurduk? Amerika'ya ve Afrika'ya giden beyaz adam örneğine bakın. İnsan dejenere bir türdür.

Avatar adlı bir film de başka bir gezegeni ve oradaki varlıkları kolonize ediyoruz:

Herhangi özgürlük, egemenlik, kontrol çatışkısı deneyimleyene kadar varlıkta Tanrı/Egemen güç kavramı olacağını sanmıyorum. Olsa bile bizim Ortadoğu dinlerine benzer bir karmaşa üretebileceğini asla sanmıyorum. Yani insanın kendi eliyle kurduğu iktidarlar ve kendi kendine deneyimlediği iktidar ve güç çatışkısı bu karmaşıklıkta bir paradigmayı ya da mitolojiyi olgu olarak bence üretemez ve besleyemez. Çocuk bile ebevyn ve toplumdan görünce şiddet öğreniyor. Kızıl adam, Aborjin bunların hiçbirinde beyaz adamın örgütlü şiddeti yok. Bunu kent devleti ve üretim toplumu doğurdu analizini basit ve yetersiz buluyoruz.

Doğadaki varlıkta güç farkları kavramı var. Güçlüyü güçlü algılar, bence hepsi bu. Tanrı kavramını kölelik ortaya koyuyor. Kölelik Tanrı kavramını ortaya koyuyor. Olgusal olarak eğer bir Tanrı olmadığına eminsek çözümü budur ve gerçek çözümlemesi bu olacaktır ve olmalıdır. Doğa topluluklarının tanrı anlayışları Ortadoğu ve Güney Amerika dinlerindeki Tanrı kavramına benzemiyor. Ortadoğudaki Tanrı insan götürene kadar uzakdoğu da yok.

Sonuç olarak insanın gerçeğine güçlü bir tanrı kavramı sızmışsa bu anlamda bir değerlendirme ve sorgu sürecini bizce objektif olarak yürütmelidir.

Sonuç olarak insanın gerçeğine güçlü bir tanrı kavramı sızmışsa uyanmalıdır.
 
Son düzenleme:

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
3 dakka da ontoloji dersi

Hayır
Tanrı diye bölme
Madde diye bölme
Özne diye bölme
Enerji diye bölme (zaman hareket mekan hiç bir şeyi bölme)
Ve başlangıca koyma, başlangıcı kaldır
Hiçbir şeyi başlangıca koyma
İlk tekilliği kaldır at
Bu varoluş
Bu ontoloji dersi
Tüm ontoloji dersi bu ve bitti
Kavrarsan geçersin

Bu bilgisel bilişisel diğeri çürük. Kimin ne dediğinin önemi yok. Adının kim kurum olduğunun önemi yok...

Ontoloji bu kadar gerisi zırvalama ya da yine bunu ortaya koymak için ya da ortaya konulmuş hatayı ve yanlış bilgiyi ortadan kaldırmak için yazılıyor...
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Bir insanın ölüm ötesiyle korkutulması ve bu anlamda ölüm sonrası gibi bir korkuyla travmatize edilmesi kadar aşağılık bir şey daha yoktur.

Bu kadar aşağılık bir yalanı ve komployu sürdüren yozlaşmış bilgi sistemlerine artık din ve inanç sistemi demek istemiyoruz

Bunlar geçmişin putları kadar karanlık ve bir o kadar aşağılık, insan aklıyla dalga geçen düşünce süreçleridir ve bu anlamda bunları bir din ve inanç sistemi gibi görerek ve ele alarak herhangi bir saygı besleyemem

Ölüm ya sevinçle karşılanması ve ya da tarafsız olarak korkulmaması gereken bir olgudur. Objektif olarak ölüm olgusuna (ya da ötesine) hiç bir kötü ve olumsuz anlam yüklenemez.
 
Son düzenleme:

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Özellikle muhafazakarlara ve özellikle de genç muhafazakarlara sesleniyorum

Bu ülke din, düşünce, vicdan ve ifade özgürlüğü yok dediğimde;
- Var ya ,diyenler
Hani nerede dediğim de
- Var da sen görmüyorsun, diyenler

Bir insanın ölüm ötesiyle korkutulması ve bu anlamda ölüm sonrası gibi bir korkuyla travmatize edilmesi kadar aşağılık bir şey daha yoktur.

Bu kadar aşağılık bir yalanı ve komployu sürdüren yozlaşmış bilgi sistemlerine artık din ve inanç sistemi demek istemiyoruz

Bunlar geçmişin putları kadar karanlık ve bir o kadar aşağılık, insan aklıyla dalga geçen düşünce süreçleridir ve bu anlamda bunları bir din ve inanç sistemi gibi görerek ve ele alarak herhangi bir saygı besleyemem

Ölüm ya sevinçle karşılanması ve ya da tarafsız olarak korkulmaması gereken bir olgudur. Objektif olarak ölüm olgusuna (ya da ötesine) hiç bir kötü ve olumsuz anlam yüklenemez.


Bunlar benim açık sahih objektif vicdanım ve düşüncemdir. Sustuklarımdır. Gerçekten de böyle düşünüyorum ve bunu açıklamak istiyorum ve bunu toplumsal alanda açık kimliğimle insanlara yüzyüze açıklamak isterdim ki açıklayamam. Gerçek kimliğimden sosyal medya duvarımdan yayınlamak isterdim ki yayınlayamam. Toplumsal ayrımcılık ve linç korkusu.

İkincisi dini organizasyonlar ve geleneksel organizasyonlar var değil mi?

Çalıştığın işyeri ya da işverenin dindar diye göze batmamak için cuma namazına iştirak etmek zorunda kalabilirsin
Mevlitler, bayramlar, cenaze törenleri ve diğerleri bunları gelenek organizasyonlar olarak gördüğümüz için katılmakta bocalamıyoruz ama araya sızmış karakoyun gibi hissetmek istemezsin.

Özgürlükler ki anayasal ve toplumsal özgürlükler herkesin koruması gerekendir.

Dini inanca vahşi ve ilkel yönleri bana göre insan aklına ve gerçeklere uygun olmayan yönleri elenirse saygı gösterebilirim. Bu bir doğa dini gibi değildir. Siyasi kontrol gibi, özgürlüklerin çalınmasına aracı olan araç gibi duruyor. Bizim tarafımızda din gibi algılanmıyor.

İnsanın yere ve güce tapmasından kahroluyorum. Kahroluyorum.

Anneme sözümün yetmemesinden ya da hiçbir zaman ulaşmayacak olmasından babaannem bana namaz kılsana derken cehennem azabından ve babasının eski kitaplarında gördüğü cehennem azabı tasvirlerinden bahsederken susmaktan ya da bunu çocuklarıma da yaşatmaktan ve onları bari buna benzer bir paradigmanın hakim olacağı bir geleceğe esir etmekten kahroluyorum.

Bunları din değil tarihin bozuk bilgileri olarak görüyoruz. Din demek bir öğreti sistemi demektir oysa bu bir itaat, kontrol, aşağılama, güç, manipülasyon ve neredeyse kölelik sistemidir. Gökte bir tanrı olamayacağına varsa da bu kitapta bahsedilen olmayacağına eminim. Buna dair sorgumu yürüttüm. Yok bilim bilmiyor felsefe bilmiyor bunlar palavra. Benim cehenneme atacak bir tanrıyı ben manyak mıyım inkar edeyim. Gökte insandan güçlü güçler olabilir ama her ne olursa olsun bunlar gerçek bir yaratıcının sözleri değil.

İnsanın burasına kadar gelmek diye bir tabir vardır ve susulan buramıza kadar gelmiştir...

Ben de var düşünce özgürlüğü ama ülkemde ifade özgürlüğü yok ya da sınırlı, bilmelisiniz
 
Son düzenleme:

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Kim yarattı? sorusunun yanıtlanması

Mesela bu bir soru değil.
Sorunun yanıtlanması reddedilmelidir.
Çünkü birinin, bir şeyin (varlığı olan bir şeyin) bizi ve varlıkı yarattığı önkabulü ve dayatması var
Bunun bir dayatma ve ön-yargı olduğu, kabul olduğu kişiye söylenmeli.

ya da kim ne? ve yaratma ne? diye sorulmalıdır?
Bir şeylerin bir kimin bizi yarattığını nereden biliyorsun ki ve bunu nereden çıkardın ki sorusu sorulmalıdır

Kişi vahiy diyecektir
Birinci elden vahyeden var mı? Yani yüzyıllık tarihi doğru yazamıyoruz
Kitap diyecektir
Yeterli tanı olmadığını söyleyebilirdik

Bilgiye dair bir sorgu değildir.

neden?

Bunun için ondan önce varlık yaratıldı mı? varlık oluştu mu? yaratıldıysa nasıl yaratıldı ? ve oluştuysa nasıl oluştu? gibi sorular sorma ve çift taraflı mantık önermeleriyle sınamam gerekir çünkü bunların hiçbirini bilmiyorum
Sınamayı kontrollü ve dengeli karşı iddiayla yapmam gerekir.

İnanç bilme demek değildir. Bunu iddia eden kişi kendi tanıklığına değil de sözde vahye, güce, iktidara, toplumun öyle tanıklığı ve tarihsel bir efsane ve kitaba, inanç ve kabullere vurgu yapıyor o halde o kitap ve tarihsel zemin çözümlenmeli.

Kaldı ki inanç bilgi değil bilgi inanç değil. Bilmeden bilemem.

Mesela

a- varlık yaratıldı
b- varlık yaratılmadı

a için
yaratılsa yokedilebilir
yaratılsa başlangıcı ve başlangıçta bir başlatıcısı bulunmalıdır, bu daha önceden yoktu demek olacaktır. bu gelecekte yine olmayabilir demek olacak tartışamayız mantık tabanı çürüktür.

yaratma varsayım olarak bile önerilemez. Tüm mantıksal kurgusu çürük

Başlangıçların ilk ve tekil tanrısı varsayım olarak bile önerilmemeli kabul görmemelidir.
Deizm sadece başlangıcı olmayan sonsuz varlık anlamında içsel panteizme yakınlaşırsa ya da fizik yaratıcılar sonsuz politeizm evrimleşmiş içsel yaratıcılar (sonlu varlıklar ,geçici tanrılar-güçler) yorumunda anlamlı
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Tanrıya inanıyor muyum? Sorusu

Tanrı Nedir?

google a yazdım

tanrı ad
çoktanrıcılıkta, var olduğuna inanılan ve tapılan insanüstü varlıklardan her biri.
İnanç nedir?

google a yazdım
inanç ad
  1. 1.
    bir düşünceye çok sağlam bir biçimde, içten, gönülden bağlı bulunma, güvenle doğru sayma, inanma.

  2. 2.
    Tanrı’ya, dine inanma, inan.
Şimdi Tanrıya inanıyor musun? sorusu yanlış bir soru. Kendine saygısı olan ve felsefeyle ilgili biri şöyle sorar.
Sence Tanrı var mı? Bunu yanıtlayabilirim.

Başlangıç uslamlamasına göre de, bana göre de varlığın bir ilk tekil yaratıcısı bulunamayacak çünkü varlık başlayamaz ve yoktan varedilemez. Varlık yaratılamaz ve yokedilemez. Bu felsefenin temelidir. Bu binlerce yıllık felsefenin bence özü. Filozofi ile ilgili olacağını söyleyen herkes gibi ben de bunu inceledim ve aynı düşünceye kanaat getirdim. Sonuç olarak teoloji filozofi ayrımı önerdim. Felsefe teoloji değildir. Başlangıcın tanrısı bize göre mümkün değil.

Sence Allah var mı? diyorsanız bence evet var

Allah'a ve ortadoğu ilahlarına kısmi bir kozmik güç olarak inandığımı açıkladım ve hatta inançtan keskin, neredeyse kesin %90 varolduğuna inanıyorum, varolduklarını düşünüyorum. Ortadoğu ilahlarını bizim gezegen yıldız sistemimiz, galaksimiz, yerel olarak buralarda güçlü ve hakim bir dış evrensel aktör olarak, gerçek fiziksel varlıklar görüyorum. Tevrat ve Sümer metinleri incelemelerim onların biz insanlarla karşılamış gerçek varlıklar olduğu izlenimi doğurdu. Yani dış uzaydan gelerek dünyaya indiler ve insanlar da karşılaştılar. Muhtemelen insana göre çok güçlü, teknolojik olarak üstün dış varlık olarak bunu ele alıyorum. Bunu varlık'ın yaratıcısı olarak tabi ki görmüyorum. Eski insanların karmaşaları bunu tanımlayamadılar ve bize aktaramadılar. Belki de onları gerçek tanrı sandılar ya da güçlerinden korktular bilmiyoruz. Büyük bir kaos yaşanmış olmalı ve onları anlayabiliyoruz. Bu şeyden insan olarak her insan gibi ben de korkuyorum ama ona tapamam. Bazen bunları yazarken bile çekiniyorum ama bilgi yolum bunu demeyi gerektirdi. Bunlar serbest ve gerçek düşüncelerim. Diğeri susmak olur ya da dürüst olmaz. Bu içten biçimde kendimi açıklamam. Doğru dürüst düşüncelerimi söylemem.
 
Son düzenleme:

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
"Durağan devinemez, devinen duramaz"

Başlangıç uslamlaması


İlk hareketin olmayacağı !

Başlayan biter hareket eden durur.

Harekete başlayan durur. Başlayan hereket durur, biter. Başlamamış hareket bitmez ve durmaz

Peki termodinamik ya da felsefi taban da deniyor ki ;
hiçbir şey yoktan var ve vardan yok olamaz, bunun gibi

Başlayan her şey biter ve hareket eden her şey durur.
Harekete başlamış, ilk kez harekete geçmiş her şey ilk hareket için bir enerji gerektirir değil mi?
İlk harekete gebedir.

Durgun harekete geçemez..

Hareketin sonsuzluğu ilksizliği ve ilk hareket olmaması temel kuram

Hareketin başlamamış olması. sonsuz hareket; ilksiz hareket ve başlamamış hareket.

"Hareketsizlikten hareket doğamaz"

Durgun harekete geçemez ve durgunluk devinemez.
o halde durgun değildi.

O halde durgunluk yoktu. o halde hareketsizlik yoktu.

ilk hareket yok. tanrıyı ortaya koyan ney?
Durgunluk olduğu.. Tanrının enerji yüklediği ve bir şeylerin başladığı hareket ettiği geliştiği .. Tanrı ilk hareket ettirici oldu.
İlk hareketi ortadan kaldır. Başlamayı ortadan kaldır . Ne oldu? Tanrı yok.

Hareketin Temelsizliği ; Hareketin İlksizliği ve Başlamamışlığı

Hiç bir şey yoktan doğamaz ve hiç bir şey yoktan ya da yok'a batamaz
Vardan yok'a var batamaz. Yoktan var'a var doğamaz ya da tam tersi bu oluş iki yönlüdür. Dengeli bir şekilde yoktan vara var katılır vardan yoka yok katılır bu dengelidir. Bu ikisini birden sınayın.

Hiçbir şey yoktan vara doğamaz vardan yoka ölemez batamaz
Var yokun içine giremez; yokun içinden var doğamaz
Var varın içinden çıkıp yoka batamaz

zaman sonsuz, varlık sonsuz

Evren doğuyorsa ölür
Başlıyorsa biter
Biri doğuyorsa onu doğuran koşul ikinciyi de doğurur
Tersi olsa bir bilim, bilgi ve yasadan sözedemeyiz .
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç
Üst