Forumumuza Hoş Geldiniz

Hoşgeldiniz. Ücretsiz içerikler ve özel hizmetler sizi bekliyor. Hemen üye olun!

Acıma Duygusunu Hissedmemem

Objectivity

Kahin
Onursal Üye
23 Ara 2012
4,763
319
83
konumuz illakı acı değilki, konumuz hisler hisler deyince sinirlerini aldırmış birinin hisleri oluyor
öyle değilmi? acımıyor ama gülüyor zevk alıyor bunlarda his değilmi? hatta aşık bile olabilr. :) :)
leftye bir türlü anlatamadım beyin ölümü gerçekleşmiş biri ölmüş demektir.

beyin ölümü gerçekleşmediği sürece bitkisel hayatta beynın çalıştıgınımı? düşünüyorsun
şaka gibisin beyni zorla çalıştırıyorlar diyaliz makınası gibi düşün artık böbrek ölmüş ama diyalız sayesınde hala yaşamak mümkün. :)

"Mesele, duyguları aklımızdan söküp atmak ya da arkalarına saklanmak değil, bunları kabul ederek yaşamak ile ilgilidir.” der, empati konusunda önemli çalışmaları bulunan psikoterapi uzmanı Carl Rogers.

[MENTION=6633]kahin[/MENTION] Benim yazmadığım yorumları sanki ben yazmışım gibi ifade etmezsen sevinirim. Beyin ölümünün ne olduğunu senden çok daha iyi bildiğim gibi ben atmasyon yorum yazmam, kaynaklarım her zaman sağlamdır. Bitkisel hayattan uyanan milyonlarca insan var yani yukarıda yazdığın yanlış yorumlar hep bilgi kirliliğine sebep olmaktadır çünkü bilimsel konularda bile sürekli atıp tutuyorsun. Bozuk yazım tarzın sebebi ile yorumların da hiç anlaşılmıyor, bu duruma bir çözüm bul lütfen. Defalarca anlamsız yorumlar yazmak yerine, tek seferde ve düzgün bir Türkçe ile kendini ifade etmen daha sağlıklı olacaktır. Yorum yazacağım diye kendini paralamadan önce de lütfen o konu hakkında biraz araştırma yap.


Sadece tek bir örnek veriyorum, internetten yüzlercesini bulabilirsin.

Bitkisel hayattaki hasta 15 yıl sonra uyandı.
 

kahin

Yeni Üye
1 Ağu 2018
1,152
4
38
58
"Mesele, duyguları aklımızdan söküp atmak ya da arkalarına saklanmak değil, bunları kabul ederek yaşamak ile ilgilidir.” der, empati konusunda önemli çalışmaları bulunan psikoterapi uzmanı Carl Rogers.

[MENTION=6633]kahin[/MENTION] Benim yazmadığım yorumları sanki ben yazmışım gibi ifade etmezsen sevinirim. Beyin ölümünün ne olduğunu senden çok daha iyi bildiğim gibi ben atmasyon yorum yazmam, kaynaklarım her zaman sağlamdır. Bitkisel hayattan uyanan milyonlarca insan var yani yukarıda yazdığın yanlış yorumlar hep bilgi kirliliğine sebep olmaktadır çünkü bilimsel konularda bile sürekli atıp tutuyorsun. Bozuk yazım tarzın sebebi ile yorumların da hiç anlaşılmıyor, bu duruma bir çözüm bul lütfen. Defalarca anlamsız yorumlar yazmak yerine, tek seferde ve düzgün bir Türkçe ile kendini ifade etmen daha sağlıklı olacaktır. Yorum yazacağım diye kendini paralamadan önce de lütfen o konu hakkında biraz araştırma yap.


Sadece tek bir örnek veriyorum, internetten yüzlercesini bulabilirsin.

Bitkisel hayattaki hasta 15 yıl sonra uyandı.

yooooo sevgili lefty ben oldukça sakinim, özelliklede seninle tartışırken daha sakin oluyorum. :D
ve her zaman yazdıklarımın arkasındayımdır, bende seni anlamaya çalışıyorum,
sanki sinirler yüzünden acı çekiyoruz yada zevk alıyoruz gibi garip garip yorumlar yapıyorsun beyni hiçe sayıyorsun, beynin görevi bu sana yada bana acıyı tatlıyı zevki
hissetirmek tek başına sinirler bir işe yaramıyor. sevgili lefty. :D

sırf egon yüzünden ispatlanmış bir hipotezi çürütmemi istiyorsan senin için onuda yaparım.
:D :D

heyy lefty uçmaya gerek yok sen ölümü bende daha iyi bilemzsin çünkü henüz olmedin değilmi? :D

ahh lefty ahhhh alıntı yapmayı bırakıpta aklından bir şeyler yazmayı denesen iannki bana
seninle çok daha iyi anlaşıcaz sürekli alıntı kaynak kaynak aklından birşeyler yazmayı denermisin. :) lütfen bir denemeye çalış başarabilirsin. :D

bitkisel hayatta iken diyorum, sen benim yazılarımı okumuyorsun galiba , bitkisel
hayatta beyin çalışmaz takviye gerekir cihazla çalışır. 10 yaşındakı çocuklar bilir
bitkisel hayattan yani komadan 20 yıl sonra çıkna hastalar var ben bitkisel hayattayken
diyorum bu ikisini ayırmalısın komadan çıktıktan sonra bir anlamı kalmıyor beyin çalışmaya
başlıyor ve iannkı bu konuları senden daha iyi biliyorum hiç alıntı yaptığımı gördünmü?
 
Son düzenleme:

ls2

Kahin
Onursal Üye
1 Kas 2012
2,737
180
63
Bu durum ne zamandır devam ediyor bilmiyorum ama ben gördüğüm duyduğum canlılara acıyamıyorum.

Mesela; televizyon/bilgisayar ekranlarında sıkça gördüğümüz savaş, bombalar, yıkılmış evler, yaralanmış insanlar beni hiç etkilemiyor. Son zamanlarda daha çok gündeme gelen kadına ve hayvana şiddet haberleri duygularımı hiç değiştirmiyor. İnternetin derinliklerinde yer alan ve "gore" diye tabir edilen parçalanmış cesetler, işkence, intihar, cinayet videolarını da rahatsızlık duymadan ve acıma duygusunu hissetmeden izleyebiliyorum. Günlük hayatta yardıma muhtaç insanlara yardım etmiyorum, çevremdekiler yardıma giderken ben ya bakışlarımı çeviriyorum ya da yürüyüp gidiyorum.

En son ciddi şekilde acıma duygusunu hissettiğim video, yaklaşık üç yıl önce, 11 Eylül saldırıları sırasına yanmakta olan gökdelenenin camında çaresizlikle bekleyip ateşlere dayanamayacak duruma gelince aşağıya atlayan adamın videosuydu.

Etrafımdakiler yukarıdaki örenklere benzer örnekler gördüklerinde " cık cık cık, yazık be, allah sizin belanızı versin vb." gibi örnekler verirken ben sadece duygusuz bir şekilde izliyorum.

Bu durum sadece bana has mıdır? Çoğunluğa göre psikolojik bozukluk mudur? Benden başka böyle olan var mıdır?

dünyayla sorunların olduğuna yordum ben bunu. bu sorununun altında olumlu duygular mı var olumsuz mu karmaşıktır. çünkü bazen dünya olduğundan daha iyi olmalıydı deriz olmayacağını bildiğimiz içinde yadsırız ve görünüşte olumsuz tavır alırız. altında yatan şey ise aslında olumlu duygulardır.

bana göre psikolojik sorun falan değildir. bu dünyayı yadsımayanlar, olduğu gibi kabul edip ,barışık olanlarda bir bozukluk var bence. (en azından bi şaşırın ulaa!)
şu da bir gerçek ki dünyayla sorunu olmayanın felsefe sitesinde işi olmaz. yani bizlerde öyleyiz. o dediğimi öyle anla Ulu Efendi Alpagut genç.
 

odun

Filozof
FS - KT. Yöneticisi
12 Şub 2022
950
148
43
Bu durum ne zamandır devam ediyor bilmiyorum ama ben gördüğüm duyduğum canlılara acıyamıyorum.

Mesela; televizyon/bilgisayar ekranlarında sıkça gördüğümüz savaş, bombalar, yıkılmış evler, yaralanmış insanlar beni hiç etkilemiyor. Son zamanlarda daha çok gündeme gelen kadına ve hayvana şiddet haberleri duygularımı hiç değiştirmiyor. İnternetin derinliklerinde yer alan ve "gore" diye tabir edilen parçalanmış cesetler, işkence, intihar, cinayet videolarını da rahatsızlık duymadan ve acıma duygusunu hissetmeden izleyebiliyorum. Günlük hayatta yardıma muhtaç insanlara yardım etmiyorum, çevremdekiler yardıma giderken ben ya bakışlarımı çeviriyorum ya da yürüyüp gidiyorum.

En son ciddi şekilde acıma duygusunu hissettiğim video, yaklaşık üç yıl önce, 11 Eylül saldırıları sırasına yanmakta olan gökdelenenin camında çaresizlikle bekleyip ateşlere dayanamayacak duruma gelince aşağıya atlayan adamın videosuydu.

Etrafımdakiler yukarıdaki örenklere benzer örnekler gördüklerinde " cık cık cık, yazık be, allah sizin belanızı versin vb." gibi örnekler verirken ben sadece duygusuz bir şekilde izliyorum.

Bu durum sadece bana has mıdır? Çoğunluğa göre psikolojik bozukluk mudur? Benden başka böyle olan var mıdır?
Size has bir durum deĝil, psikolojik bir bozukluk olduĝunu da düşünmüyorum, çünkü başlıca sebebi bilgi fazlalıĝından kaynaklanıyor. Bu durum bazılarımızın duygularının körelmesine, zayıflamasına yol açıyor.

Son 20-30 seneden beri yaygın bilişim çaĝındayız denilebilir. İnternet, televizyon, akıllı telefonlar ve sosyal platformlar sayesinde gece gündüz binbir çeşit bilgi bombardımanı altındayız. Dünyanın ez uzak ucrasında yaşanan olayları anında izliyoruz.

İlkokuldan itibaren çocukların ellerine akıllı telefonlar veriliyor artık, sizin ifade ettiĝiniz durumun/sorunun kökeni bir bakıma buradan başlıyor aslında. Küçük yaştan itibaren ter türlü bilgiyle başetmek zorunda kalıyorlar. Benim 20 yaşında edindiĝim bilgiyi, günümüzün çoçukları 10-12 yaşında öĝreniyorlar. 24 saat boyunca bu aygıtı ellerinden bırakmıyorlar.

Evet; bazılarımızın bünyesinin kaldıramayacaĝı kadar fazla bilgilerle, haberlerle uĝraşmak zorundayız. Bu bilgilerin %90´ı aslında hiç ihtiyacımız olmayan şeyler. İşin garibi de bu zaten.

Atalarımız ne demişti? - Her şeyin fazlası zarar.:)
 

evrenselbirey

Yeni Üye
5 Ağu 2020
108
27
28
Anlatilanlar duygusal uyusukluk kavramiyla ortusuyor, ve gecici bir psikolojik problemdir. Ve tedavi edilebilir bir durumdur. Fakat psikoz, psikopatlik yada depresyon baslangici olabilecegi icin bir doktora danisilmalidir. Yani konu ciddi bir konu.

Uygun gorulurse bir depresyon yada PTSD testi ile ise baslanir.

Bu konu eski bir konuymus. Benzer bir durum yasayanlar icin yazdim.
 
Son düzenleme:

ÜstünKişi

Yeni Üye
21 Ocak 2018
744
114
43
Anlatilanlar duygusal uyusukluk kavramiyla ortusuyor, ve gecici bir psikolojik problemdir. Ve tedavi edilebilir bir durumdur. Fakat psikoz, psikopatlik yada depresyon baslangici olabilecegi icin bir doktora danisilmalidir. Yani konu ciddi bir konu.

Uygun gorulurse bir depresyon yada PTSD testi ile ise baslanir.

Bu konu eski bir konuymus. Benzer bir durum yasayanlar icin yazdim.
Üstünden neredeyse 4 sene geçmiş, bu süre içerisinde psikolojik danışmanlık ve rehberlik bölümünü bitirdim ve kendimi daha iyi tanıma imkanı buldum.

Psikozlar, antisosyallik ve depresyon ihtimal dışı. İnsanlara dair görüşüm halen "onlar hakkında pek bir şey hissetmeme" ile sınırlı kalıyor. Düşmanca veya olağandışı görüşlere sahip değilim.

Şimdi gelelim bu insanlar hakkında pek bir şey hissetmeme durumunun esas nedenine. Ben sorumluluk almaktan, ya da farklı bir deyişle benimle ilgili olmayan şeylerin sorumluluğunu almaktan kaçınıyorum. Benimle ilgili olmayan şey neden beni üzsün ki diye düşünüyorum.

Şöyle metafora dökeyim: Beni ve sahiplendiğim, kontrol edebildiğim ve sorumluluğunu üstlendiğim bir alan var, bu alan bir çizgiyle çevrili ve benim yönetimimde. Bir de bu çizginin dışı var, diğer insanların "alanları" bu çizginin dışında. Konuyu açarken bahsettiğim "diğer insanlar hakkında bir şey hissetmiyorum" tam olarak bu diğer insanların kendi alanlarında yaşananları temsil ediyor. Burada benim düşüncelerim de: onların alanlarında yaşananlar onları, senin alanında yaşananlar seni ilgilendirir şeklinde vuku buluyor.

Bunun istisnaları da var. Alanlarımızın zorunlu şekilde birleşmesi gereken insanlar hakkında normal duygular hissediyorum ama bu birleşmeyi de uzatma ve derinleştirme taraftarı olmuyorum.

Not: Durumumu birebir açıklayan psikolojik terim yok. Belki Horney ve Adler'in Kaçıngan, kaçınan kişilik tipine benzetilebilir ama o da çok az açıklıyor.
 
Tüm sayfalar yüklendi.

Yeni Konular

Üst