- Konbuyu başlatan
- Yöneticiler
- #21
- Katılım
- 7 Ara 2013
- Mesajlar
- 6,615
- Tepkime puanı
- 504
- Puanları
- 113
FELSEFEYİ TEP-TEHLİKELİ HALE GETİRMEK !!
Bu yazıyı felsefeyi tehlikeli hale getirmek başlığıyla sunmak istedim..
Neden ve nasıl felsefeyi tehlikeli hale getirmek. Bunda ne felsefe olabilir ki diyorsunuz değil mi?
Bunu duyar gibiyim.. Bu felsefeyi tehlikeli hale/biçime getirmektir...
Okur ve üzerine düşünürseniz görüşeceğiz
(Yazıma ön ayak olan ön iki yazı yani bundan önceki iki postta ayrıca okunabilir.)
Küre ve daire kavraması üzerinde durmalıyız. Zihinden. Dış evren üzerinde durmalıyız. Bunu anlayacaksınız.
bu sizi hiç bir şeyin geliştirmediği kadar geliştirecektir. Biraz mide bulantısı cabasıdır... Eğer uygulama olarak görülürse...
GENİŞLEYEN YANALLIK VE UZAYDA YUKARI YERİNE EŞİT AŞAĞI İNİŞ VE YANA GEÇİŞ ; KÜÇÜK PRENSİN YERİNE KENDİNİ KOYMA VE UZAY BOŞLUĞUNDA YAN YANA KÜRELER ÜSTÜNDEN ATLAMA KAVRAMI ÜZERİNDEN FELSEFİ KAVRAMA, FELSEFİ BİLİŞLEME UZAYINA DALIŞ ;
/KÜRE KAVRAMAK ve ;KÜRE KAVRAYIŞI;
FELSEFİ TEMELLER ;(İNÇ İŞARETİ İLE VURGU VE GÜÇLÜ BİR BASKI İLE)
Örneğin yana giderek aya gidin...
Aya gönderilen bir Füzeyi yan da düşün. Kürenin aynında.. Sağ yanında ve sol yanın da..
Bunu çevir. Bu çevrildiğinde felsefenin tehlikesini göreceksin..
Füzeyi aşağı gönder.. Aşağıya da bir füze koy... Aya iniyoruz... Füzeyi dört yana koy gönder ve sana gösterilen Küçük Prens uygulamasını bir dene uygula istersen göreceksin....
Füzeyi altı yana koy... Altı yana birden gönder ...Bu uygulamayı genişlet...
Aşağıdan dünyanın ve kürenin alt tarafından aşağıya doğru aya giden bir füze düşün ve Ayı aşağı da düşün ...ve Küçük Prensi oku lütfen...
Uzayda Aşağı İnmek ya da Uzaydan Aşağı İnmek
Uzaya İniş
Küre üzerinde yaşama örneğini veriyoruz. Bu keşif yeni. ve eskiden yer dipti ve yere bitişikti-sonsuz bir yere bitişikti. Bir çok kurumsal felsefe algısı içinde böyle ..ve belki de bu kurumsal tabanı yineliyorlardır...
Örneğin bir kürenin içinde değiliz ve küre tarafından sarılmıyor ve kuşatılmıyoruz. Boşluk bizi kuşatırken okyanus tarafından kuşatılan balık kadar içerdelik duymuyor olabiliriz. Bunu anlatayı deneyeceğim...
Biz biliyoruz demeyin geçmeyin
Aidiyetlik duygumuz belki de eksik ve kopuk. Fromm'un Kendini Savunan insanda bahsettiği gibi bu küre üzerine fırlatılmış-düşürülmüş ya da hatta dışardan getirilmiş konulmuş hissediyoruz. Bir yanımız tanrısal ve göklere ait bir yanımız hayvansal ve yerlere ait hissediyor. Yeryüzündeki hayvan türleri nerdeyse bağdaşmıyoruz ve özdeşmiyoruz. Aksi örnekler de var . Bilimsel kuramlar yapılandırdık ancak ayaklarının yere basması konusunda herkes ya da çoğunluk ne yazık ki hemfikir olamadı. Bu kuramları dinden bir kaçış olarak sahipleniyoruz evet.
Yukarıdaki Küre örneğini Varlığın üzerinde ve dışında/üstünde yaşamak kipine genişletelim. Alt tabanla aynı özdeşlik kurmuyoruz. Evren bizi içine alan/katan ve içinde tutan-bulunduran bir şey oysa bu dünyanın üzerinde olma örneği gibi Evren taban olduğunda yine onun dışında ve üstünde olmak gibi bir aidiyet duygumuz var. Bu tabandan sıyrılamıyoruz
Ben varlık yokluk imlememizin bile alt üst yapılandırmasına ve zeminine oturacağını düşünüyorum. Düz bir çizgi çekiyoruz ve bölüyoruz alt taban varlık-doluluk ve üst taban boşluk-bilinmeyen.
Düzlemsel bir bakışta-karşıdan bakışta, boşluğu bir çizgi ile kestiğimizde ve boşluğa bir çizgi çektiğimizde oluşturduğumuz bu doğrunun altını dip ve alt sayalım. Bir kağıdın üstündeki gibi Bunun bize doğru alan derinliği ya da ileriye ve geriye doğru uzamı ve alan derinliği gibi bir kavrama girdiğimizde?
Yukarıda anlatmak istediğim buydu. Bir küre yüzeyi bir küre yüzeyi olarak düşünülebilir ve bölünemez tüm yönleriyle ve tüm küreyle birlikte .Burada alınabilecek tek kavram ya da en düşük kavram bir düzlem vb. olmalıdır, olabilir ancak düzlem denen de aslında tüm kürenin tüm yüzeyini geri verdi-kesilmiyor...gerçek bir düzlem
Boşluğun doluluk ya da madde olması ve evrene dair olması yeni yeni anlaşılıyor ve kavramsallaşıyor. Bilimsel akışla zihinsel akış bilmiyorum birbirini izliyor mu?
Bir taban algımız var zemin algımız var. ve zeminin üzerindeyiz. Alt dediğimiz zemin varlık üst dediğimiz boşluk bir tür yokluk hiçlik çağrıştırıyor.
Üç boyutlu bir küreyi alan derinliğinde düşündüğümüz de bile o alan derinliğini yanlış yapılandırıyoruz, küreyi çoğu zaman dairemsi olarak yapılandırıyoruz
KÜP-KÜÇÜK PRENSÇİK'İN ÖYKÜSÜ
Bir an için;
Küçük Prens örneği gibi bir top vb. üzerinden durup bunu dünya ile özdeştirip öne arkaya ve sağa sola tam üç boyutlu alan derinliği içeren küreler yerleştirmeyi öneriyorum..
Küre içeren merkez tabandan dışarıya bakmak-küreye dışarıdan değil. Ben ve ayağımın altında küre var...
yer de bir dip yok...
Kendinizi küre üstünde düşünün ve sağa sola eşit boşluk kurun ...küreler yerleştirin tüm yönlere. Uzayda çekimsiz yönsüzlük alt üst karıştı düşün. Zemin yok burda... Kürenin üst yönü ve tarafı yok bunu belleğine bir yerleştir..
Küreyi küreni biraz dolaş lütfen. Bir tam tur dön onun etrafında bakalım..
Bu uygulamayı genişlet, işlevsellştir ve uygula lütfen
Boşlukta iki ayrı küre üzerinde duran iki benin bir birbirine bakması-düzlemselleştirmeden...
Biri üstte bir altta duran insan düşün. 6 yana insan koy
Aya gitmiş bir astronot olsaydım ,Aydaki kendime ve dünyadaki kendime iki ayrı zamandan baktığımı düşünebilirim...
Yer fikri oldukça düzlemseldir-bu düzlemleme de oldukça 2 boyutlu ya da düzeysel sonsuzsaldır. İç derinlik eksiği var.
Tıpkı yukarı aşağı gibi ve sağ sol gibi ileri ve geri, ön ve arka düzlemsellik düşünmeni öneriyoruz. ve bunu denkleme ekle. Bunun üzerinde biraz dur.
Uzayın içinde küreden küreye atlayabilirdik sanırım...
Aşağıdaki boşlukta da sadece küreler var ve bunun yan denilen yönden hiç bir farkı yok....
İşin ilginci bunların konuyla ne ilgisi var denilebilir-Umarım bir gün ilgisinde ya da ne ilgisin de ya da ne ilgisi var da buluşuruz..
Küreden düşüyorum aşağılar dolu ve bir anda bir an da aşağı yan oluveriyor örneğin...
Bir kürenin etrafında dikey dönüş dikey tur öneriyorum. Dünyaya karşıdan bakan uzak ay gibi bir noktadan dairesel eliptik ama dikey bir hızlı tur öneriyorum.. yukarıdaa aşağıya yapılan bir tur -alan derinliğini ,alan derinliği hissinizi ölçün bakın... ve ikinci önerme de bu tur sırasında karşıda bakılan tüm boşluk noktalarında uzay derinliği sağlama-görme uygulaması öneriyorum
Dikey turdaki alan derinliğinin nasıl olduğundan bahseder misin?
Küreyi altına ya da arkana alarak tam bir dikey tur
Turunuzun yaptığı çemberle birlikte (dünyanın üstünde ya da karşısında durarak) dünyayı iki eşit yarım küreye bölerek ve onları sağa sola ayırarak (aşağıya ya da karşıya doğru) oluşan boşluktan sonsuz uzaya bakmayı dener misiniz?
Böldüğünüz boşluğun tam karşı tarafına geçip bu tarafa bakar mısınız?
Dünyayı ön-yukarı da düşünmek ve dünyanın altından/aşağısından bakmak gibi bir fikirle birlikte
Peki soru şu:
Uzayda dünyaya bakarken dünyanın altında/aşağısında hissedebilir miyiz?
Peki bize göre dünyanın (yaklaiık tam dikey) altında ve aşağısında konumlanmış hissi veren bir gezegene gidelim ve yukarı ve gökyüzüne (bizden daha yüksek ve üst uzak bir noktaya) bakarak dünyayı gördüğümüzü hayal edelim.
Dünya dan aşağıya düşey olarak dünyadan uzaklaştığımızı düşünelim. Ve bu uzaklaşmayı sürdürelim.
Dünyanın altında da gezegenler var. Aşağısında da gezegenler var.
Dünyanın altında da bir uzay var. Bir bakalım isterseniz.
Dünyanın arkasında ve altında tam bir küre biçimde bir alt gezegen (aşağıdaki ve tam alttaki gezegen) düşünebiliriz.
Uzaya çıkmak yukarı gitmek, ileri gitmek ya da göğe çıkmak ve yükselmek olarak kavramsallaşır
Biz aşağı gidelim/inelim ve ne kadar aşağı (ve uzağa) gidilebiliyor bir bakalım. Aşağı ve alta giderek ( ve inerek) uzayın (alt) derinliklerine dalalım./derinliklerini keşfedelim.
Dünyanın tam altında, dikey/düşey altında , konumlanmış gezegenler/küreler ve gezegen topları (hayal edelim) ve bu küreleri/kürecikleri tıpkı "Küçük Prens"teki gibi düşünelim. Aşağıdaki gezegenlere atlıyoruz. Dünya çok uzakta ve yüksekte/yükseklerde (tepede/tepelerde bir yerde) oluncaya dek aşağıdaki gezegenlere atlamayı sürdürüyoruz.
Gezegenden gezegene aşağı düşüş/iniş düşünüyoruz. Sürekli bir alt gezegene, aşağıdaki/aşağılardaki gezegenlere atlıyoruz.... Küçük Prensin gezegeni çook çok yükseklerde ve yukarılarda kalıncaya dek aşağıdaki gezegenlere atlamayı sürdürüyoruz.
Ekvatordan ya da güney kutbundan aşağı düşebiliriz . Dünyanın tam altı neresi? Kuzey yarım kürede durduğumuz yerden dünyanın yan tarafından aşağı kayıp boşluğa serbest düşebiliriz ve dünyayı üstte bir küre olarak düşünebiliriz. Belki hala tamamını bile göremediğimiz kafamızın üzerinde bir yarım top dünya. Uzaklaştıkça tepedeki güneş ve gezegenler gibi bir form alacaktır.
Aşağıda da gezegen topları var. Atlaya atlaya aşağı gidiyoruz. Uzaya iniyoruz
Uzaya inmek ve Uzaya iniş.
Uzayda aşağıya iniyoruz... Ve uzaydan aşağı..
Birileri dünyaya düşmekten mi sözetti?/sözetmişti?
---
Kuzeydoğuya Doğru Aşağıya Düşmek
Şöyle bir baktım da benim evimin balkonu doğu kuzeydoğu arası bir yöne bakıyor ve durup burada sürekli sigara içitiğim için, sürekli dışarı baktığım için bu yönü ön olarak kavramlaştırıyorum.
Yani yukarıda sunduğum dünyanın çevresinde dikey dönme ve aşağıya doğru dönüş (ileri ve aşağıdan tam dönüş) fikrimi buradan gerçeklesem Kuzey doğuya yakın bir yöne ileri gitmem gerekiyor. Tabi ki tüm yönlerden yapabilirim ve yapılabilir ancak ön kavramım burayı işaret ediyor.
Sanırım Rusya ve Çin üzerinden, belki de okyanusa varıp oralarda bir yerden dünyadan (aşağı-ya) düşebilirim ve aşağı inebilirim. Aşağıya nerden inebilirim bilmiyorum ama bana göre aşağısı ileride ve ileriden sonra da . Rusyanın sonrasında kuzeydoğuda aşağısı var. Yani kuzeydoğuya doğru aşağıya düşebilirim...
Güneye Doğru Gitmek
Peki tam güneye doğru gittiğimi ve güney kutup dairesini bulduğumda arkama tam kuzeyi alıp dikey olarak uzaya düştüğümü varsayalım..
Ekliptik düzleme dikey mi düşmeliyim. Alt konusunda tam olarak kafam karıştı...
Bu yazıyı felsefeyi tehlikeli hale getirmek başlığıyla sunmak istedim..
Neden ve nasıl felsefeyi tehlikeli hale getirmek. Bunda ne felsefe olabilir ki diyorsunuz değil mi?
Bunu duyar gibiyim.. Bu felsefeyi tehlikeli hale/biçime getirmektir...
Okur ve üzerine düşünürseniz görüşeceğiz
(Yazıma ön ayak olan ön iki yazı yani bundan önceki iki postta ayrıca okunabilir.)
Küre ve daire kavraması üzerinde durmalıyız. Zihinden. Dış evren üzerinde durmalıyız. Bunu anlayacaksınız.
bu sizi hiç bir şeyin geliştirmediği kadar geliştirecektir. Biraz mide bulantısı cabasıdır... Eğer uygulama olarak görülürse...
GENİŞLEYEN YANALLIK VE UZAYDA YUKARI YERİNE EŞİT AŞAĞI İNİŞ VE YANA GEÇİŞ ; KÜÇÜK PRENSİN YERİNE KENDİNİ KOYMA VE UZAY BOŞLUĞUNDA YAN YANA KÜRELER ÜSTÜNDEN ATLAMA KAVRAMI ÜZERİNDEN FELSEFİ KAVRAMA, FELSEFİ BİLİŞLEME UZAYINA DALIŞ ;
/KÜRE KAVRAMAK ve ;KÜRE KAVRAYIŞI;
FELSEFİ TEMELLER ;(İNÇ İŞARETİ İLE VURGU VE GÜÇLÜ BİR BASKI İLE)
Örneğin yana giderek aya gidin...
Aya gönderilen bir Füzeyi yan da düşün. Kürenin aynında.. Sağ yanında ve sol yanın da..
Bunu çevir. Bu çevrildiğinde felsefenin tehlikesini göreceksin..
Füzeyi aşağı gönder.. Aşağıya da bir füze koy... Aya iniyoruz... Füzeyi dört yana koy gönder ve sana gösterilen Küçük Prens uygulamasını bir dene uygula istersen göreceksin....
Füzeyi altı yana koy... Altı yana birden gönder ...Bu uygulamayı genişlet...
Aşağıdan dünyanın ve kürenin alt tarafından aşağıya doğru aya giden bir füze düşün ve Ayı aşağı da düşün ...ve Küçük Prensi oku lütfen...
Uzayda Aşağı İnmek ya da Uzaydan Aşağı İnmek
Uzaya İniş
Küre üzerinde yaşama örneğini veriyoruz. Bu keşif yeni. ve eskiden yer dipti ve yere bitişikti-sonsuz bir yere bitişikti. Bir çok kurumsal felsefe algısı içinde böyle ..ve belki de bu kurumsal tabanı yineliyorlardır...
Örneğin bir kürenin içinde değiliz ve küre tarafından sarılmıyor ve kuşatılmıyoruz. Boşluk bizi kuşatırken okyanus tarafından kuşatılan balık kadar içerdelik duymuyor olabiliriz. Bunu anlatayı deneyeceğim...
Biz biliyoruz demeyin geçmeyin
Aidiyetlik duygumuz belki de eksik ve kopuk. Fromm'un Kendini Savunan insanda bahsettiği gibi bu küre üzerine fırlatılmış-düşürülmüş ya da hatta dışardan getirilmiş konulmuş hissediyoruz. Bir yanımız tanrısal ve göklere ait bir yanımız hayvansal ve yerlere ait hissediyor. Yeryüzündeki hayvan türleri nerdeyse bağdaşmıyoruz ve özdeşmiyoruz. Aksi örnekler de var . Bilimsel kuramlar yapılandırdık ancak ayaklarının yere basması konusunda herkes ya da çoğunluk ne yazık ki hemfikir olamadı. Bu kuramları dinden bir kaçış olarak sahipleniyoruz evet.
Yukarıdaki Küre örneğini Varlığın üzerinde ve dışında/üstünde yaşamak kipine genişletelim. Alt tabanla aynı özdeşlik kurmuyoruz. Evren bizi içine alan/katan ve içinde tutan-bulunduran bir şey oysa bu dünyanın üzerinde olma örneği gibi Evren taban olduğunda yine onun dışında ve üstünde olmak gibi bir aidiyet duygumuz var. Bu tabandan sıyrılamıyoruz
Ben varlık yokluk imlememizin bile alt üst yapılandırmasına ve zeminine oturacağını düşünüyorum. Düz bir çizgi çekiyoruz ve bölüyoruz alt taban varlık-doluluk ve üst taban boşluk-bilinmeyen.
Düzlemsel bir bakışta-karşıdan bakışta, boşluğu bir çizgi ile kestiğimizde ve boşluğa bir çizgi çektiğimizde oluşturduğumuz bu doğrunun altını dip ve alt sayalım. Bir kağıdın üstündeki gibi Bunun bize doğru alan derinliği ya da ileriye ve geriye doğru uzamı ve alan derinliği gibi bir kavrama girdiğimizde?
Yukarıda anlatmak istediğim buydu. Bir küre yüzeyi bir küre yüzeyi olarak düşünülebilir ve bölünemez tüm yönleriyle ve tüm küreyle birlikte .Burada alınabilecek tek kavram ya da en düşük kavram bir düzlem vb. olmalıdır, olabilir ancak düzlem denen de aslında tüm kürenin tüm yüzeyini geri verdi-kesilmiyor...gerçek bir düzlem
Boşluğun doluluk ya da madde olması ve evrene dair olması yeni yeni anlaşılıyor ve kavramsallaşıyor. Bilimsel akışla zihinsel akış bilmiyorum birbirini izliyor mu?
Bir taban algımız var zemin algımız var. ve zeminin üzerindeyiz. Alt dediğimiz zemin varlık üst dediğimiz boşluk bir tür yokluk hiçlik çağrıştırıyor.
Üç boyutlu bir küreyi alan derinliğinde düşündüğümüz de bile o alan derinliğini yanlış yapılandırıyoruz, küreyi çoğu zaman dairemsi olarak yapılandırıyoruz
KÜP-KÜÇÜK PRENSÇİK'İN ÖYKÜSÜ
Bir an için;
Küçük Prens örneği gibi bir top vb. üzerinden durup bunu dünya ile özdeştirip öne arkaya ve sağa sola tam üç boyutlu alan derinliği içeren küreler yerleştirmeyi öneriyorum..
Küre içeren merkez tabandan dışarıya bakmak-küreye dışarıdan değil. Ben ve ayağımın altında küre var...
yer de bir dip yok...
Kendinizi küre üstünde düşünün ve sağa sola eşit boşluk kurun ...küreler yerleştirin tüm yönlere. Uzayda çekimsiz yönsüzlük alt üst karıştı düşün. Zemin yok burda... Kürenin üst yönü ve tarafı yok bunu belleğine bir yerleştir..
Küreyi küreni biraz dolaş lütfen. Bir tam tur dön onun etrafında bakalım..
Bu uygulamayı genişlet, işlevsellştir ve uygula lütfen
Boşlukta iki ayrı küre üzerinde duran iki benin bir birbirine bakması-düzlemselleştirmeden...
Biri üstte bir altta duran insan düşün. 6 yana insan koy
Aya gitmiş bir astronot olsaydım ,Aydaki kendime ve dünyadaki kendime iki ayrı zamandan baktığımı düşünebilirim...
Yer fikri oldukça düzlemseldir-bu düzlemleme de oldukça 2 boyutlu ya da düzeysel sonsuzsaldır. İç derinlik eksiği var.
Tıpkı yukarı aşağı gibi ve sağ sol gibi ileri ve geri, ön ve arka düzlemsellik düşünmeni öneriyoruz. ve bunu denkleme ekle. Bunun üzerinde biraz dur.
Uzayın içinde küreden küreye atlayabilirdik sanırım...
Aşağıdaki boşlukta da sadece küreler var ve bunun yan denilen yönden hiç bir farkı yok....
İşin ilginci bunların konuyla ne ilgisi var denilebilir-Umarım bir gün ilgisinde ya da ne ilgisin de ya da ne ilgisi var da buluşuruz..
Küreden düşüyorum aşağılar dolu ve bir anda bir an da aşağı yan oluveriyor örneğin...
Bir kürenin etrafında dikey dönüş dikey tur öneriyorum. Dünyaya karşıdan bakan uzak ay gibi bir noktadan dairesel eliptik ama dikey bir hızlı tur öneriyorum.. yukarıdaa aşağıya yapılan bir tur -alan derinliğini ,alan derinliği hissinizi ölçün bakın... ve ikinci önerme de bu tur sırasında karşıda bakılan tüm boşluk noktalarında uzay derinliği sağlama-görme uygulaması öneriyorum
Dikey turdaki alan derinliğinin nasıl olduğundan bahseder misin?
Küreyi altına ya da arkana alarak tam bir dikey tur
Turunuzun yaptığı çemberle birlikte (dünyanın üstünde ya da karşısında durarak) dünyayı iki eşit yarım küreye bölerek ve onları sağa sola ayırarak (aşağıya ya da karşıya doğru) oluşan boşluktan sonsuz uzaya bakmayı dener misiniz?
Böldüğünüz boşluğun tam karşı tarafına geçip bu tarafa bakar mısınız?
Dünyayı ön-yukarı da düşünmek ve dünyanın altından/aşağısından bakmak gibi bir fikirle birlikte
Peki soru şu:
Uzayda dünyaya bakarken dünyanın altında/aşağısında hissedebilir miyiz?
Peki bize göre dünyanın (yaklaiık tam dikey) altında ve aşağısında konumlanmış hissi veren bir gezegene gidelim ve yukarı ve gökyüzüne (bizden daha yüksek ve üst uzak bir noktaya) bakarak dünyayı gördüğümüzü hayal edelim.
Dünya dan aşağıya düşey olarak dünyadan uzaklaştığımızı düşünelim. Ve bu uzaklaşmayı sürdürelim.
Dünyanın altında da gezegenler var. Aşağısında da gezegenler var.
Dünyanın altında da bir uzay var. Bir bakalım isterseniz.
Dünyanın arkasında ve altında tam bir küre biçimde bir alt gezegen (aşağıdaki ve tam alttaki gezegen) düşünebiliriz.
Uzaya çıkmak yukarı gitmek, ileri gitmek ya da göğe çıkmak ve yükselmek olarak kavramsallaşır
Biz aşağı gidelim/inelim ve ne kadar aşağı (ve uzağa) gidilebiliyor bir bakalım. Aşağı ve alta giderek ( ve inerek) uzayın (alt) derinliklerine dalalım./derinliklerini keşfedelim.
Dünyanın tam altında, dikey/düşey altında , konumlanmış gezegenler/küreler ve gezegen topları (hayal edelim) ve bu küreleri/kürecikleri tıpkı "Küçük Prens"teki gibi düşünelim. Aşağıdaki gezegenlere atlıyoruz. Dünya çok uzakta ve yüksekte/yükseklerde (tepede/tepelerde bir yerde) oluncaya dek aşağıdaki gezegenlere atlamayı sürdürüyoruz.
Gezegenden gezegene aşağı düşüş/iniş düşünüyoruz. Sürekli bir alt gezegene, aşağıdaki/aşağılardaki gezegenlere atlıyoruz.... Küçük Prensin gezegeni çook çok yükseklerde ve yukarılarda kalıncaya dek aşağıdaki gezegenlere atlamayı sürdürüyoruz.
Ekvatordan ya da güney kutbundan aşağı düşebiliriz . Dünyanın tam altı neresi? Kuzey yarım kürede durduğumuz yerden dünyanın yan tarafından aşağı kayıp boşluğa serbest düşebiliriz ve dünyayı üstte bir küre olarak düşünebiliriz. Belki hala tamamını bile göremediğimiz kafamızın üzerinde bir yarım top dünya. Uzaklaştıkça tepedeki güneş ve gezegenler gibi bir form alacaktır.
Aşağıda da gezegen topları var. Atlaya atlaya aşağı gidiyoruz. Uzaya iniyoruz
Uzaya inmek ve Uzaya iniş.
Uzayda aşağıya iniyoruz... Ve uzaydan aşağı..
Birileri dünyaya düşmekten mi sözetti?/sözetmişti?
---
Kuzeydoğuya Doğru Aşağıya Düşmek
Şöyle bir baktım da benim evimin balkonu doğu kuzeydoğu arası bir yöne bakıyor ve durup burada sürekli sigara içitiğim için, sürekli dışarı baktığım için bu yönü ön olarak kavramlaştırıyorum.
Yani yukarıda sunduğum dünyanın çevresinde dikey dönme ve aşağıya doğru dönüş (ileri ve aşağıdan tam dönüş) fikrimi buradan gerçeklesem Kuzey doğuya yakın bir yöne ileri gitmem gerekiyor. Tabi ki tüm yönlerden yapabilirim ve yapılabilir ancak ön kavramım burayı işaret ediyor.
Sanırım Rusya ve Çin üzerinden, belki de okyanusa varıp oralarda bir yerden dünyadan (aşağı-ya) düşebilirim ve aşağı inebilirim. Aşağıya nerden inebilirim bilmiyorum ama bana göre aşağısı ileride ve ileriden sonra da . Rusyanın sonrasında kuzeydoğuda aşağısı var. Yani kuzeydoğuya doğru aşağıya düşebilirim...
Güneye Doğru Gitmek
Peki tam güneye doğru gittiğimi ve güney kutup dairesini bulduğumda arkama tam kuzeyi alıp dikey olarak uzaya düştüğümü varsayalım..
Ekliptik düzleme dikey mi düşmeliyim. Alt konusunda tam olarak kafam karıştı...
Son düzenleme: