- Konbuyu başlatan
- #1
Gözlerimizin önünden akan zaman, her gün uyanıp bir şeyler için strese girmek, yaşamak için efor harcamak ve düşüncelerimiz arasında boğulmuş bir beyin. Bu düşüncelerin sonu var mı veyahut düşüncelerimizin sonuna geldiğinde tatmin olacak mıyız? Şu yazı bile çok şey düşündürdü size. En saf halimizle; evren hakkında bilgisiz, din hakkında yorumsuz ve benliğimiz hakkında fikirsiz kalsaydık ne düşünürdük sizce? İlk düşüncemiz ne olurdu? Yıldızlar mı bitkiler mi insanlar mı toprak mı güneş mi? Veya bir şey üzerine düşünür müydük? Düşünmemiz gerekir miydi? Bence sadece içgüdülerimiz sayesinde hayatta kalmaya çalışıp kurulmuş ekosistemin yapılması gerekenlerine ayak uydururduk. Her canlı gibi döngüye yerleşip sonunda yok olup giderdik. Şu an yaptığımız bundan farklı mı? Değil.
Takas bulundu, para icat edildi, deneyler yapıldı, teknoloji ilerletildi, hayatlarımız basit ve konforlu bir hâle geldi. Çok geliştik, hepsini düşünerek yaptık. Düşündük, düşündük maddesel olarak bir şeyler başardık fakat duygu aleminde ne konumdayız? Duygularımızı da geliştirebildik mi? Hayır geliştiremedik. Düşüncelerimiz ve duygularımız birbirleri ile ilişki halindedir. Sevgi duyduğunuz kişiyi düşünürsünüz veya soruyu düşünüp çözdüğünüzde mutlu olursunuz. Biz duygularımızı sadece maddesel olarak gelişmek için harcadık. Maneviyatımıza çok az duygu kaldı. O kadar az kaldı ki düşünmemiz gereken asıl soruyu hep unuttuk. Stres, yoğun tempo, yaşamın kendisi, mücadele bize hep unutturdu. Neden varız? Bu soruyu hayatımız boyunca kaç kere sorduk? Bu sorunun peşinden kaç kere gittik, gitmeyi denedik? Belki de iyi ki denememişiz. Çünkü bu sorunun peşinden gidenler sonunda karanlıkta buluyor kendini. Depresyona giriyorlar, çıkıyorlar, kendilerine zarar veriyorlar, üzülüyorlar, düşünüyorlar... Karanlığa düşenler artık ordan çıkamıyor ve intihar baş başa kalıyorlar.
Neden intihar edenlerin geneli sanatçıdır? Çünkü sanatçılar -tabi gerçek sanatçılardan bahsediyorum- ruhla, duygularla ilgilenirler; hassastırlar, duygusaldırlar, düşüncelidirler. Fakat düşüncelerinin sonuna geldiklerinde bulacak, arayacak bir şeyleri kalmamıştır. Bir bilim adamının bulacak ve arayacak çok şeyi vardır çünkü sürekli yeni bir şeyler keşfedilir ve takiben keşfedilmeye devam eder ancak gerçek sanatçılar amaçsız kalmışlardır, bulacak herhangi bir şeyleri kalmamıştır ve .intihar en derin soruda boğulmuşlardır.
Bu kadar intiharkişinin yanında bir de kendine amaç bulmaya çalışanlar ve bulmuşlar vardır. Onlar hâlâ ümitlidir, beklentileri vardır. O soruda boğulmayacaklarına dair ümitlidirler. Hayatın içine zorla dahil olmaya çalışırlar. Kimisi için bu amaç dünyanın zevklerini tatmak, kimisi için hayalinin mesleğini yapmak, kimisi için eşi ile mutlu bir şekilde yaşayıp ölmek, kimisi için büyük paralar kazanmaktır. Ümitlerinize, amaçlarınıza ve beklentilerinize sımsıkı tutunup o sorunun üzerine güçlü bir şekilde gitmeniz dileğiyle.
William Erskine, 1813'te bir penceredenintihar sonra şöyle söyledi: "Şimdi bunu niye yaptım ki?".
Bana göre intihar açıklaması bu şekildedir. Yazıyı dinden sıyrılıp yazdım herhangi bir dine bağlı olanlar için yazdıklarım elbet geçerli değildir. Yanlış bulduğunuz ve eklemek istediğiniz şeyleri aşağıda tartışabiliriz.
Takas bulundu, para icat edildi, deneyler yapıldı, teknoloji ilerletildi, hayatlarımız basit ve konforlu bir hâle geldi. Çok geliştik, hepsini düşünerek yaptık. Düşündük, düşündük maddesel olarak bir şeyler başardık fakat duygu aleminde ne konumdayız? Duygularımızı da geliştirebildik mi? Hayır geliştiremedik. Düşüncelerimiz ve duygularımız birbirleri ile ilişki halindedir. Sevgi duyduğunuz kişiyi düşünürsünüz veya soruyu düşünüp çözdüğünüzde mutlu olursunuz. Biz duygularımızı sadece maddesel olarak gelişmek için harcadık. Maneviyatımıza çok az duygu kaldı. O kadar az kaldı ki düşünmemiz gereken asıl soruyu hep unuttuk. Stres, yoğun tempo, yaşamın kendisi, mücadele bize hep unutturdu. Neden varız? Bu soruyu hayatımız boyunca kaç kere sorduk? Bu sorunun peşinden kaç kere gittik, gitmeyi denedik? Belki de iyi ki denememişiz. Çünkü bu sorunun peşinden gidenler sonunda karanlıkta buluyor kendini. Depresyona giriyorlar, çıkıyorlar, kendilerine zarar veriyorlar, üzülüyorlar, düşünüyorlar... Karanlığa düşenler artık ordan çıkamıyor ve intihar baş başa kalıyorlar.
Neden intihar edenlerin geneli sanatçıdır? Çünkü sanatçılar -tabi gerçek sanatçılardan bahsediyorum- ruhla, duygularla ilgilenirler; hassastırlar, duygusaldırlar, düşüncelidirler. Fakat düşüncelerinin sonuna geldiklerinde bulacak, arayacak bir şeyleri kalmamıştır. Bir bilim adamının bulacak ve arayacak çok şeyi vardır çünkü sürekli yeni bir şeyler keşfedilir ve takiben keşfedilmeye devam eder ancak gerçek sanatçılar amaçsız kalmışlardır, bulacak herhangi bir şeyleri kalmamıştır ve .intihar en derin soruda boğulmuşlardır.
Bu kadar intiharkişinin yanında bir de kendine amaç bulmaya çalışanlar ve bulmuşlar vardır. Onlar hâlâ ümitlidir, beklentileri vardır. O soruda boğulmayacaklarına dair ümitlidirler. Hayatın içine zorla dahil olmaya çalışırlar. Kimisi için bu amaç dünyanın zevklerini tatmak, kimisi için hayalinin mesleğini yapmak, kimisi için eşi ile mutlu bir şekilde yaşayıp ölmek, kimisi için büyük paralar kazanmaktır. Ümitlerinize, amaçlarınıza ve beklentilerinize sımsıkı tutunup o sorunun üzerine güçlü bir şekilde gitmeniz dileğiyle.
William Erskine, 1813'te bir penceredenintihar sonra şöyle söyledi: "Şimdi bunu niye yaptım ki?".
Bana göre intihar açıklaması bu şekildedir. Yazıyı dinden sıyrılıp yazdım herhangi bir dine bağlı olanlar için yazdıklarım elbet geçerli değildir. Yanlış bulduğunuz ve eklemek istediğiniz şeyleri aşağıda tartışabiliriz.
Moderatör tarafında düzenlendi: