Forumumuza Hoş Geldiniz

Hoşgeldiniz. Ücretsiz içerikler ve özel hizmetler sizi bekliyor. Hemen üye olun!

Mevcudatın varlığının kökeni problemi

Prens Ernak

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
13 Ocak 2015
1,330
258
83
37
Sonsuz sayıda(belki de sonludur) boyuttan birinde yaşıyoruz. Zihnimiz yaşadığımız ve algıladığımız bu boyut dışındaki boyutları algılayabilseydi eğer, eminim cevabını aradığımız soruların büyük bir kısmına ulaşabilirdik. Ancak varoluşun şifreleri algılayamadığımız boyutların da ötesinde sanırım. Varoluş; Ateistlere göre varolmayan tesadüfler, inananlara göre yaradan, deistlere göre zihnimizin tanımlayamadığı bir enerji veya zamanın ta kendisi... Eyleme dönüşmeden hiçbir şey algılanamıyor. Algı madde ile sıkı bir bağ içerisinde. Bizler ise maddesel algılarımız ile metafiziksel gerçekliklere ulaşma gayretiyle çabalayıp duruyoruz. BELKİ de beyhude bu çabamız...

Bana göre boyutları farklı olan unsurlar asla birbirleri ile iletişim kuramazlar, birbirlerine nüfuz edemezler ya da ben boyutu, farklı bir anlamda anlıyorum. Aslında ruh da madde de aynı boyuttadır, ruh ve maddenin sadece nitelikleri farklı, ruhun ve maddenin sadece niteliklerinin farklı olduğunu boyutlarının aynı olduğunu maddenin ruha tesir edebilmesinden yani maddenin ruha anlam yükleyebilmesinden anlayabiliriz.
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
Özel Üye
7 Ara 2013
6,615
504
113
Sonsuz sayıda(belki de sonludur) ...

sonsuzun bir daire ya da döngü üzerinde (-daha iyi) tanımlanabileceğini düşünüyoruz
ucu açık doğrunun başı ve sonu olduğu (bir yerde başladığı ve bittiği-biteceği varsayılır) (Düzlemsel iki boyutlu ya da tek boyutlu bir ifade de.)

Ancak üçboyutlu bir gözlemde, gerçekte, başlı sonlu, ucu açık bir doğru ve düzlem yoktur. Herşey, bir diğer şeyin parçası, tabisi ve bitişiği ya da başı sonudur.

ve dünya üzerinde geziyorsanız örneğin bir son noktası bulamazsınız. Bir yerde başlar ve bırakırsınız. ölçersiniz-bu ölçüm işlemidir- belirleme ve saymadır .Yani gide gide dünyanın sonuna varılmıyor bu bir düzlem değil!

-dairenin örn. bir yerini baş -bir yerini ise son diye, tayin ve tarif edemezsiniz

baş ve son kavramaları doğrusal mantığa ilişkin yanlış kavramalardır...belirlemelerdir
baş ve son böyle belirlenmez. sayarak ve defederek belirlenmez..

baş ve son kavramaları doğrusal mantığa ilişkin (doğruya ilişkin, paralel sayılan ve bir yerinden kesilen herhangi doğruya ilişkin, -kesit/kesitsel) ( ve eğreti) kavramalardır..

eğer alanı bölerseniz örneğin -baş ve sonu ney tayin ediyor? neye göre _? baş ve son nedir?
mutlak bir baş ve son algısı ise sapmadır
baş ve son bir belirlemedir/indirgemedir

alanı alanla bölebilirsiniz
üçboyutlu bir hacmi bölün ve ölçekleyin_

bu son algısı yanlış bi algı

son kavramı, saymaya "bir" le başlayıp "x" le bırakmak gibi bir şey değil

bütün sayılar bir'i sayar, tekerler/tekrarlar ya da kopyalar ya da döngüler .. 1 ve 0 vardır sadece
sayısal taban
sayısal tabana ne döngülenecek ne başladı ve nasıl? başlattık?

saymaya başladık ve saymayı başlattık ve saymayı bıraktık..şimdi...
 
Son düzenleme:

belki

Yeni Üye
22 Şub 2017
7
0
0
Şu anda sahip olduğumuz mantık ile baş ve sonu (evren açısından) belirlememiz elbette ki mümkün değil. Ama unutmamak gerekir ki mevcut mantığımız, mevcut düşünce yetimiz ve kapasitemiz ile sınırlı... Başka boyutlarla izaha çalıştığım olgu aslında kapasitemizin üzerindeki algılama yetisidir... Sınırlı bir algılama kapasitesi ile aslında "başlangıç ve sonun yanlış bir algılama olduğu" çıkarımına kesin bir dille yaklaşımın tutarsız olduğunu düşünüyorum... Özellikle metafiziksel bir "şey" üzerinden çıkarımlar yaparken maddeye dair algılanımlara başvurmak veya daha doğru bir deyimle metafiziği maddeye dönüştürmeye yönelik çabalarla oluşmuş kavramlar üzerinden(Sayılar, daire vs.) çıkarımlar yapmak şu anki mantık ile de tutarlı değildir diye düşünüyorum... Ya benim düşünce kapasitem sınırlı, ya da benim gibi düşünmeyenlerin algılama yetileri benimkisinin çok üzerinde olduğu için böyle düşünüyorum...
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
Özel Üye
7 Ara 2013
6,615
504
113
böyle yazmanızı seviyorum demek istediğimi ancak bunu yazarsam komik, tuhaf ya da nasıl algılanacağını bilmediğimi ve bunun bir felsefe sitesinde içten gelen bir söz olarak yine de yadırganabileceği ve nasıl analaşılabilceğinin karmaşasını da bir yandan düşünüyorum ancak şunu demek istiyorum ki başka boyutlar ? boyut nedir? boyut bir boyuttur

ben onu (yukardakileri baş ve son olayını sadece ve sadece öylesine) dikkat çekmek için yazdım..önemsemeyin..
hem öyle boş cümleler değildi bir şey anlatıyordu heey

Zihnimiz yaşadığımız ve algıladığımız bu boyut dışındaki boyutları algılayabilseydi eğer,..

gerçeğin sınırlamaları zihnin sınırlanmaları değildir ya da olmamalı
sonsuz ya da çokboyuttan sözediyorsak, sözederken bunu zaten zihin sağlıyor değil mi?

algıladığımız bu boyut dışındaki boyutları algılayabilseydi eğer, ...

gerçeklik sınırlıdır ya da gerçeklik olduğu gibidir ve bir gerçekliktir
bu bizim algımızın bir boyutu

Ancak varoluşun şifreleri algılayamadığımız boyutların da ötesinde sanırım. ...

varoluş varolmayanla/varolmayanlarla ve yitenlerle sınırlanabilir ve şifrelenebilirdi sanırım ama bilmiyorum bunu

Bizler ise maddesel algılarımız ile metafiziksel gerçekliklere ulaşma gayretiyle çabalayıp duruyoruz. BELKİ de beyhude bu çabamız...

algının maddesel oluşunu bilmiyorum ama bence diğeri beyhude değildir...

---------- Mesajlar Birleştirildi at 11:13 ---------- ilk Atılan Mesaj Zamani at 11:05 ----------

Sonsuz sayıda(belki de sonludur) boyuttan birinde yaşıyoruz. ..

tek soru?
sonsuz ya da sonsuz olmayan diğer boyutlarda da yaşayanlar var -olmalı-
ya da hayat var olmalı
ve devin varolmalı -onlar kimlerdir?

(cevap x)

Eyleme dönüşmeden hiçbir şey algılanamıyor. ...

peki oralarda ( olanlar ve onlar için -diğer olacaklar için) algıya ya da eyleme dönüşmüş hali yok mudur?

yani zamanda bir yerde ya da o çokboyutlulukta herhangi bir boyutta -bir yerde; bunları bilenler yok mudur?

bunun eyleme dönüşmüş algı biçimi ve algılanmış biçimi zaman içinde var olmalı, o çok boyutta
 

belki

Yeni Üye
22 Şub 2017
7
0
0
"gerçeklik sınırlıdır ya da gerçeklik olduğu gibidir ve bir gerçekliktir
bu bizim algımızın bir boyutu"
Bizim boyutumuzdaki gerçeklikten bahsediyorsunuz. Algılayabildiğimiz gerçeklikten... Ya gerçeklik farklıysa başka boyutlarda...

"algının maddesel oluşunu bilmiyorum"
Bu boyutta maddesel olan algı değil, algılayabildiklerimiz ve algıladıklarımızla maddeselleştirmeye çalıştığımız metafiziksel olgular demek istemiştim...

---------- Mesajlar Birleştirildi at 14:32 ---------- ilk Atılan Mesaj Zamani at 14:21 ----------

"bunun eyleme dönüşmüş algı biçimi ve algılanmış biçimi zaman içinde var olmalı, o çok boyutta"
Bence var olmalı... Ama BELKİ de bizler bunun farkındalığına asla erişemeyeceğiz... Belki bizlerden sonra gelen gelişmiş beyinler...
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
Özel Üye
7 Ara 2013
6,615
504
113
metafizik sözcüğü çok fazla kavram kargaşası yaratıyor ve sevilmiyor ya da çatışma çeker
ve biz bu yüzden bu tip ortam ve yazımlarda , bu yüzden biz kullanmaktan çekiniriz ya da özenle kullanırız ve ölçer tartar ve biçeriz onu

meta sözcüğü ya da eki /öneki için internette şunu der
Meta' ön eki, “yukarısında ve ilerisinde” anlamına gelir.

materyalist ve karşı materyalist yada fizik karşı fizik ve metafizik gibi kavramlar'ın biraz uzağında durarak başlamak istedim...

---------- Mesajlar Birleştirildi at 11:52 ---------- ilk Atılan Mesaj Zamani at 11:40 ----------

bu arada alttaki ALINTI düğmesine basarak, cevap verilecek mesaj, yazıcı adıyla birlikte alıntılanmış olarak, boş bir yeniden mesaj yazma panosuna kopyalanabiliyor
bunun içinden alıntılamak istediğiniz cümle dışındaki cümleleri de silebilirsiniz..

ikinci bir kopyalama içinse; ikinci bir tarayıcı sekmesinde aynı başlığı tekrar açıp tekrar ALINTI yapabilir ve kopayla yapıştırla ilerleyebilirsiniz.
yada ilk alıntının kopyalanmış bir bütününü zaten önbellekte tutup yapıştırıp tekrar düzenleyebilirsiniz

bunun dışında cevaplama panosunda en sağdaki sarı sayfaya alıntı yapılacak alanı seçtikten sonra tıklarsanız kullanıcı adı belirtmeden de alıntı biçimi -sağlamış olursunuz

belirtmek istedim-saygılar

---------- Mesajlar Birleştirildi at 12:02 ---------- ilk Atılan Mesaj Zamani at 11:52 ----------

boyut kavramlarınızı ve gerçeğiniz anlıyorum- ve anladığımı düşünüyorum
ne demek istediğiniz çok iyi anladığımı düşünüyorum ve oldukça paylaşıyorum-paylaştığımı da söylemeliyim

ancak felsefi bir tartışmada kavramlarınızı matematiksel bir keskinlikle kullanmayı ve üzerine düşünmeyi denemezseniz genelde ne anlatmaya ve açıklamaya çalışıyor olduğunuza bakılmadan sizi yergileyebilecekler olabilecektir
buna hazırlıklı olmalısınız
bunun dışında her ne anlatıyorsak olalım, bazen anlaşmayı ve anlamayı aşıp birbirimizi eleştiriyor olabiliriz
buralar çok fazla çatışma dolu. belki ummayız bunu
bizde ummazdık geçmişte.
kavramlarımızı ve düşüncelerimzi öyle içtence, serbestçe yazardık.
ama bu çekişmeli bi alan olabiliyor bazen

aslına bakarsak birbirimizin düşüncelerimizi ve kavramsal temaslarını ve anlatımlarını da yerden yere çalabiliriz buna hazırlıklı olmalıyız
çünkü buralarda bu yapılıyor

ben bunu yapacak değilim ve yapıyor da değilim ama ancak belirtmek istedim
çünkü bu olursa siz ya da başkası
yılmayın ve devam edin
ve düşünce açıklamaktan ve kavramsal eleştiriden ve bombardımandan ve öğrenmeden geri durmayalım anlamında çekinmeyelim ve devam edelim
çünkü bu oluyor ve
denilenlere asla aldırmayın
çünkü bu ileri geri olacaktır anlıyor musunuz?

---

felsefe böyle çalışmaz anlıyor musunuz?

çokboyutluluk bir kuram olabilir

kuram
1.bir bilim ya da sanatla ilgili ya da herhangi bir sorunu ilgilendiren ve uygulanmadıkça gerçekleşip gerçekleşemeyeceği, doğru olup olmadığı bilinemeyen düşünülerin, ilkelerin topu.

2.gözleme dayanan sanı, soyut bilgi.

ve boyut kavramı üzerine temellenebilirdi ve boyut kavramasının açıklamasını getirirdik
ve şunu derdik biz

boyut

1.bir cismin herhangi bir yöndeki uzanımı, bir cismin en, boy ya da yüksekliğinden her biri.
"Halılar döşeli salon boyutlarıyla da iyiydi"

2.durum, içerik, derinlik, genişlik, büyüklük, kapsam.
"Sorunun boyutu belli değildi"

varoluşun boyutlarla dizili olması ya da yapılı olması gibi
herhangi bir şeyde boyutlanabilirdi..
boyutlandırılabilirdi
ya da katmanlandırılabilir de..
boyut uzamdır ve boyutlandırma büyütüp küçültme vb anlamına da gelebilirdi değil mi_?
bunun gibi

herşey çokboyutludur ya da herhangi şeyde çokboyutlu ve sonsuz boyutlu olabilir ve olası sonsuz boyuta bölünebilir gibi bir önermenin altına varoluşun çokboyutluluğunu getirebilirdik.

--
ya da, bir boyut kavramını ya da varoluşun ve gerçeğin çokboyutluluğu kavramını öne ve ortaya attığınızda bunu başka bir algıya, dayanağa, okumaya ve kitaba, kaynağa vs. temellemezsek
yorarlar bizi?
yani boyut kavramını nerden alıyorsunuz ve edindiniz sorusu ile yüzleşiriz önce
ya da çokboyutluluktan ne anladığımız
ya da sonra metafizikten ne anlıyor olduğumuz ve açmamız istenir ve bununla başbaşa kalırız
gibi sorularla ve algılarla ilerleriz ve
ve bizden bahsettiğiniz çokboyutluluğu anlatmamızı isteyebilirler
-
gerçeğin sınırları ve algımızın sınırları farklı şeyler olabilirler

--
biz sıradan günlük hayatta düşüncelerimizi ifade etmek üzere kavramlarımızı seçerken çok fazla yorulmayız
ve anlatırken oldukça sıradan ve gelişigüzel bir kavramsallaştırma kullanırız

ve aslında varoluş kavrayışımız yerindedir ve iyidir de -güçlüdür de ancak onu doğru ve tam sözcüklerle ifade konusunda bir kaygı taşımayız
felsefe birazda kavramsal bi uğraşa dönüşüyor burda
kavramsal matematiğe sanki
ifadeye önem atfediliyor
gündelik yaşamda nitelikli kavramsal anlatım ve aktarma gibi bir derdimiz yoktur

anlatmak istediğimizi kendimiz anlarız oysa sözcüksel dizinlerle onu aktarmaya gelince kavramlara sanki matematiksel kesinlikler izafe edildiğini gördük -göreceğiz..
,
biz bunları yaşadık-
tekrarlanmaması dileğiyle

şunun için yazdım.
Geçmişte bizde böyle yerlere gidip birden bildiriler ve düşünceler geliştirdik ya da yazdık. Sonra kavramsal çatışmalar oluyor ve oldu.
Genelde metafizik gerçek, -fiziksel olmayan gerçek ya da fizikseli aşan alan bildirilerimleri, karşıt tepki toplayabilir ve çatışma türetebilir söylemeler çünkü bizim bu konularda çok fazla anlaşım karmaşamız var..
bu doğsun istemedim...

--

yani metafizik gibi bir kavram
benim çok sevdiğim bir kavramdır
yolunuz açık olsun ve düşünceleriniz de
hoşgeldiniz bu arada
 
Son düzenleme:

belki

Yeni Üye
22 Şub 2017
7
0
0
anlatmak istediğimizi kendimiz anlarız

---------- Mesajlar Birleştirildi at 16:12 ---------- ilk Atılan Mesaj Zamani at 16:08 ----------

Benim sorunum da bu sanırım. anlatmak istediklerimi kavramsallaştıramamak. BELKİ yeterince yetkin değilim... Belki bu yüzden tüm anlamlandırma çabalarımın beyhudeliği ve anlamlandıramadığıma karşı çaresizliğim...
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
Özel Üye
7 Ara 2013
6,615
504
113
bence bir sorun yok ve felsefe tutkulu bir alan ve devam edin
ancak çatışmış bir alan da felsefe. yeni nesil karmaşalar var dikkat edin--

örneğin modern dünya bilimi,bilişi ya da gözlemi maddi algılar üzerine yükseliyor ve kuruluyor oysa gizem var., çözülememiş var ve bu bize başka bilinmeyenleri ve maddi dünya ötesini işaret diyorsak bu böylesi alanlarda çatışma koparabiliyor
bunu demek istedim.
geçmişte bunları yaşamış biri olarak

yani maddi dünyada temsil edilmeyen gerçeklerden ve ölçülmeyen ya da ölçülemeyecek şeylerden, boyutlardan ve metafizik algılardan-şeylerden sözedersek
ve fiziksel evrenin temsil etmediği şeylerden sözedersek ve edeceksek
bunlar genellikle inançsal olarak konumlanıyor/konumlanır ve felsefe altından -açık yapa da kapalı bir sopayla- yargılanabiliniyor ya da eleştiri görebiliyor
bunun yaşamışı olarak ve bunlardan yorulmuşu olarak söyledim
düşüncelerin ve serbest fikirlerin incinmesini, zorlanmasını ya da horlanmasını istemezdim
kaldı ki bi çok biz de ben kendimde eleştiriyorum ve eleştiri de görüyorum örneğin diyelim.

algılar ya da kavrayışlar olabilir ancak kavramsal çatışmalarımız var

iki dost ay da iki insan arasında konuşulduğunda her algı olağan ve paylaşılası oysa, şu anda bu site izlenirse görülebilir ki başka alanları sarmış ve kuşatmış bazı çatışmalar -din bilim gibi evrim gibi çatışmalar sözkonusu

ben o yüzden bu kavramları kullanırken altını olabildiğine doldurmak ve işlemek üzere bir dikkati ve çabayı -kendi adıma- işaret ettim aynı zamanda çokboyutluluk-çokgerçeklilik vb. kuramların konuşulmasının zorluğunu da
 

epoché

Yeni Üye
8 Eki 2016
134
2
0
anlatmak istediğimizi kendimiz anlarız

---------- Mesajlar Birleştirildi at 16:12 ---------- ilk Atılan Mesaj Zamani at 16:08 ----------

Benim sorunum da bu sanırım. anlatmak istediklerimi kavramsallaştıramamak. BELKİ yeterince yetkin değilim... Belki bu yüzden tüm anlamlandırma çabalarımın beyhudeliği ve anlamlandıramadığıma karşı çaresizliğim...

“kavramsallaştıramamak” ifadesini ne bağlamda kullandınız, ben de bunu kavramlaştıramadım : ) acaba “(...)belirli bir kavramsal biçimimi dile getirmekte zorlanıyorum” demek istemiş olabilir misiniz? kavrayış(ı) olmadan, bir şey(i) anlatmak isteyebilir miyiz?
 

belki

Yeni Üye
22 Şub 2017
7
0
0
“kavramsallaştıramamak” ifadesini ne bağlamda kullandınız, ben de bunu kavramlaştıramadım : ) acaba “(...)belirli bir kavramsal biçimimi dile getirmekte zorlanıyorum” demek istemiş olabilir misiniz? kavrayış(ı) olmadan, bir şey(i) anlatmak isteyebilir miyiz?

Benim kavrayabildiğimi düşündüğüm olguları başkalarının kavrayabileceği bir dille ifade edip edemediğim yönündeki endişelerimi dile getirmek istedim sanırım... Sizin yaptığınız şekilde, anlatmak istediklerimin bütünü içerisinde, kelimelerin ifademe kattığını düşündüğüm bütüncül anlamları yerine tek tek kelimelerin salt sözlük anlamlarına daha büyük bir önem atfetmem gerekir BELKİ de...

---------- Mesajlar Birleştirildi at 09:54 ---------- ilk Atılan Mesaj Zamani at 09:45 ----------

Düşüncelerimi ifade ederken bazı olguları kavramaya da çalışıyorum elbette... Sırf kavradığımız konularda düşünce üretmiyoruz, kavrayabilmek için de birşeyleri anlatmaya çalışıyoruz... Sizin mutlak olarak kavradığınızı düşündüğünüz bir olgu var mı?
 

epoché

Yeni Üye
8 Eki 2016
134
2
0
Benim kavrayabildiğimi düşündüğüm olguları başkalarının kavrayabileceği bir dille ifade edip edemediğim yönündeki endişelerimi dile getirmek istedim sanırım...

iki özne arasında , kavramsal anlamda mutlak bir penetrasyonun, dil kanalıyla sağlanabilirliğini mümkün görmüyorum, ontik-ontolojik anlamda fark yaratmayan fark olamayacağı düşüncesinden hareketle, “dil”, doğası gereği , her zaman sınırlıdır.

Sizin yaptığınız şekilde, anlatmak istediklerimin bütünü içerisinde, kelimelerin ifademe kattığını düşündüğüm bütüncül anlamları yerine tek tek kelimelerin salt sözlük anlamlarına daha büyük bir önem atfetmem gerekir BELKİ de...

“belki” nin, sizdeki kavramsal içeriğini öğrenmek isterim (mesela)

Düşüncelerimi ifade ederken bazı olguları kavramaya da çalışıyorum elbette... Sırf kavradığımız konularda düşünce üretmiyoruz, kavrayabilmek için de birşeyleri anlatmaya çalışıyoruz...

Bir 'olgu' nun varlığından bahsedebiliyorsanız, zâten, otomatikman belirli içerikte bir kavramlaştırmanız var -demek olmaz mı :) yani şöyle, kavrayış, kendine-özgü-bir-faâliyet, ancak “kavrayışın biçimi/doğası”, algı objesinin, onun kavramlaştırılmasından bağımsız olgusunun doğasına yönelik (tabi onun böyle bir doğası var mı, yok mu, bu da ayrı bir kavramlaştırma süreci: ), ne ölçüde bir parallelik barındırıyor, sanırım , bu nokta irdelenebilir..

Sizin mutlak olarak kavradığınızı düşündüğünüz bir olgu var mı?

algıma temas eden, dolayısıyla 'olgu' etiketini verdiğim her durumu, düşüncede, en alt zeminde kendi tecrübelerimi, nesnenin, gözlemlediğim davranış-karakteri üzerinden rasyonalize ederek, içeriklendiriyorum. ancak “mutlak-kavrayış” kavramının kendisi ,biraz sorunlu gibi.. sadece 'kayrayış' demek daha tutarlı geliyor, ki etiği de temelleyen, kavrayış biçimi değil midir? sizce ontolojik-epistemolojik anlamda “mutlak-etik” ya da “kusursuz etik” diye bir şeyin ihtimâli var mı?
 
Son düzenleme:

xmatrix

Yeni Üye
19 Ocak 2017
90
10
8
Madde aleminde yaşadığımız için madde bize en doğru gerçek , sabit değişmez bir gerçek gibi gözükmektedir . Aklın ve bilimin ışığında ise hiç öyle gözükmüyor. Yoktan var olmaz diyoruz kuantum mekaniğinde yok olup yeniden var olan parçacıkları gözlemliyoruz.

Maddeye öyle bağlanmışızki bu aleme hep vardı diyebiliyoruz. Bu söylemin arkasındaki mantığı göz ardı edebiliyoruz. Zamanın sonsuz geçmişi olması mümkün değildir. Sonsuz geçmişi olan yani başlangıcı olmayan bir zaman asla geçmişten bu ana gelemez. Çünkü sonsuzu bitirip bu ana gelemez. Sonsuz bitmez biterse sonsuz olamaz.

Buna benzer madde alemi için bir çok paradoks vardır. Aslında bu alem göründüğü gibi bir gerçek olmadığını itiraf ediyor. Biz ise akla değil algılarımıza güveniyoruz.

Zaman ve madde bu alemin kaynağı olamaz . Kaynak zamansız bir neden olmalıdır. Kaynakta madde yoksa ancak ilim olabilir . Çünkü bu alemin var olabilmesi için ilmi kaynakta olması gerekir. Bu ilmi kullanan yine bir güç ve irade olmak durumunda. Yoksa madde alemine geçiş sağlanamazdı.

Büyü diye bir şey yoktur. Her büyünün arkasında bir ilim gizlidir.
Mesala kumandanın düğmesine basıyoruz ve tüm dünya gözlerimizin önüne geliyor. Allah'ında OL demesi ile olması onun iliminin sonsuzluğunu gösterir.

Bu bağlamda yine büyülü bir kaynak olduğunu düşünmek mantık dışı.
 

ls2

Kahin
Onursal Üye
1 Kas 2012
2,737
180
63
[MENTION=6345]xmatrix[/MENTION];

ilim-bilgi deyince herkes saygı duyuyor ama bir yaratıcı varsa ve sonsuz ilim sahibiyse bundan bize ne dostum ! bu bizi doğrudan ilgilenmiyor. zulm,acı,vahşet,şiddet dolu bi dünya burası. insan denilen de yırtıcı bir hayvandan farksız. bizi önce bunlar ilgilendiriyor..öğretmen tanrı,sonsuz ilim sahibi tanrı anlayışı ile yıllarca bende oyalandım. dogmaları artık aşmalıyız. insanoğlu tarihten bu yana tanrılar inançlar üretti. büyük tek tanrılı dinlerle de bu dinler çağı bitti. şu dünyaya bakınız!? bu tanrı anlayışları ile açıklanamaz bunlarla apaçık çelişik bir dünya var karşımızda. yeni bir yaratıcı veya yaratan anlayışı geliştirmeliyiz sanki..
 
Son düzenleme:

belki

Yeni Üye
22 Şub 2017
7
0
0
yeni bir yaratıcı veya yaratan anlayışı geliştirmeliyiz sanki..

Tanrı varsa, dinsellikten arındırıp bilimselleştirmeliyiz belki...

---------- Mesajlar Birleştirildi at 10:28 ---------- ilk Atılan Mesaj Zamani at 10:27 ----------

veya bunun için çaba harcamak da yersiz belki de...

---------- Mesajlar Birleştirildi at 10:30 ---------- ilk Atılan Mesaj Zamani at 10:28 ----------

Varsa vardır... Bu kadar basit...
 

ls2

Kahin
Onursal Üye
1 Kas 2012
2,737
180
63
Hiç birimiz dinlerimizi seçmiyoruz içinde doğdumuz topraklardaki inanca inanıyoruz ama mış gibi yapıyoruz seçiyormuş gibi yapıyoruz. birde bazılarımız hakikatın üstünde oturuyormuş gibi yapıyor ya gıcık oluyorum :)
 

Objectivity

Kahin
Onursal Üye
23 Ara 2012
4,763
319
83
Hiç birimiz dinlerimizi seçmiyoruz içinde doğdumuz topraklardaki inanca inanıyoruz ama mış gibi yapıyoruz seçiyormuş gibi yapıyoruz. birde bazılarımız hakikatın üstünde oturuyormuş gibi yapıyor ya gıcık oluyorum :)

Taş geldi sanki:) Seçtiğimizi hatırlamıyoruz demek daha doğru olacaktır.
 

ls2

Kahin
Onursal Üye
1 Kas 2012
2,737
180
63
Tanrı gerçekten konuşsaydı sonsuzluktan bahseder miydi?

Tanrı sonsuzluğun ne olduğunu tanımlaya bilir mi? Tanrı sonsuzluk diye birşeyi bilebilir mi? Tanrı zaten sonsuzdu ve zamansızdı neden sonsuzluk diye bir kavramdan bahsetsin? olmuşsa şöyle olmuştur Tanrı insanı yaratınca insan zihninde beliren ''nerden geldim? ben kimim?' düşünceleri üzerine ancak sonsuzluk diye birşeyi bilmiş olabilir. yoksa zaten sonsuz olan sonsuzluğu bilemez.üzerine düşünmez ki bilsin zaten.

bu durumda Tanrı yarattığı bir mahluktan bir kavram öğrenmiş olur. ama aynı zamanda o mahluka o zihni tanrı vermiştir. öyleyse kendi yarattığı zihinden tanrının öğrenebileceği hiçbirşey olamamalıdır.

sonuç; paradoks.

...

hayal kurmaya devam :)
 

ls2

Kahin
Onursal Üye
1 Kas 2012
2,737
180
63
Tanrı kavramını temelleyen basit soyutlama hatasını görürseniz ,bu tür sanal sorunsallar da buharlaşırlar .

herşeye rağmen ,düşüncenin tüm çatışmalarına rağmen vazgeçmek için yeterli sebep biriktirebilmiş değilim..zihnimizdeki duygularımızdaki Tanrı anlayışları ile gerçekteki bambaşka olabilir..
 

Objectivity

Kahin
Onursal Üye
23 Ara 2012
4,763
319
83
herşeye rağmen ,düşüncenin tüm çatışmalarına rağmen vazgeçmek için yeterli sebep biriktirebilmiş değilim..zihnimizdeki duygularımızdaki Tanrı anlayışları ile gerçekteki bambaşka olabilir..

Aynen öyle...Dün "Ruh ve Bilinç" başlığında bahsettiğim "Yarasa olmak nasıl bir şeydir?" makalesi de zihin felsefesi açısından bu sorulara yanıt arıyor. Yarasa değilim onun gözünde dünya nasıl bir yerdir asla bilemeyeceğim gibi bu soruya sağlıklı cevap verebilmem için her yarasanın da ayrı ayrı yerine geçmem gerekiyor. Tanrının gözünden bakmadığım için "sonsuzluk nedir?" sorusuna kendi bilinç yapımla cevap veriyorum. O anlamı biz yükledik, tanrının yorumu değil.

Bu sınırlı bilinç ile tanrı kavramı anlaşılamaz, bilinç kapasitesi artsa bile tanrının yerine geçemeyeceğimiz için yine yetersiz kalacaktır.
 
Son düzenleme:
Tüm sayfalar yüklendi.

Yeni Konular

Üst