Ateizm

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Din Bilimleri kategorisinde fides tarafından oluşturulan Ateizm başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 19,481 kez görüntülenmiş, 128 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Din Bilimleri
Konu Başlığı Ateizm
Konbuyu başlatan fides
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan ÜstünKişi

sakal

Kahin
Yeni Üye
Katılım
8 Nis 2012
Mesajlar
2,000
Tepkime puanı
1
Puanları
38
Kişiye göre değişir...Şöyle bir olay duymuştum tabi bu yazacağımın yukarıdakilerle bir ilintisi yok ama..Bir nazi subayını yakalarlar ve idam hükmü verilir.Son bir arzusunu sorduklarında...-Dinimi değiştirip yahudi olmak istiyorum der..Nedenini sorarlar..-Son nefesimte dahi bir yahudinin daha öldüğünü görmek istiyorum onun için der.aslı varmıdır yokmudur araştırmadım ama bir insan eğer dava adamıyım diyorsa enaz bu subay kadar cesur olabilmeli.açık konuşmak gerekirse ben kendimde böyle bir cesareti göremiyorum...
 

Kartal

Üye
Yeni Üye
Katılım
28 Ağu 2011
Mesajlar
110
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
33
Cevap: Ateizmin Ahlak Çıkmazı

Bence insanlar zekileşmedi. İnsanlar hep aynı zekiliğe sahiptiler ve hala sahipler. Bence sadece düşünceler ve eğilimler değişti. Ve bunlar değiştikçe düşünceler farklılaştı, çoğaldı, zenginleşti. Hatta bir düşünceye birden fazla düşünce eklenip türetildi. Ve geriye dönüp ilk haline bakıldığında basit düşünüldü.

Demek istediğim bir yanılsamadır bu. İnsanlar hep aynı idi, gelişen sadece düşünceleri oldu. Bir Aristo'nun bile düşünceleri geliştirilebilir, değiştirilebilir, üstünde düşünülüp yorumlar türetilebilir. Peki madem insanlar sürekli zekileştiler. Neden kaynak olarak milattan önce 4. yüzyılda yaşamış bir filozofun sözlerini kullanıyor :)

e peki madem insanlar hep aynı zekiliğe sahip idiler, peki bu inanca olan yatkınlık nereden geliyor? Bu arada başlıktaki konunun dışına çıkmak yerine uygun bir başlıkta bunu tartışabiliriz.
İnsanın soykütüğü : Hayvanlar - Omurgalılar - Memeliler - Primatlar - İnsansılar - İnsan şeklindedir. Yani insanın, insansı atalarına bakıpta(Örnek : Homo Ergaster), sonrada şimdiki insana bakıp (Homo Sapiens Sapien) zekileşmedi demek ne kadar mantıklıcadır bilemem. Beyin evrimleşmeye ve büyümeye sürekli devam etmiştir. Beyin büyümesi zekileşmek anlamına tam olarak gelmez.(Ensefalizasyon Katsayısı) Fakat tabiki insanın değişik özelliklerinden bunu anlamak mümkündür. Paleontoloji ve arkeoloji sağolsun.

Aslında evet bu başka bir başlıkta tartışılabilir. Keşke konu buralara kaymasaydı ama kaydığı içinde teşekkür ediyorum.

''peki bu inanca olan yatkınlık nereden geliyor?''

Bu sorunun cevabına bir Yard.Doç. şu cevabı vermişti. Hatta soru tam olarak şu şekildeydi : İnsan inanç geniylemi doğar?

Yard. Doç : ''Evrim, herzaman mükemmelleşmeye götürmez organizmayı. Yani sürekli survival mekanizması işlemez. Doğal seçilim yerine, Cinsel seçilime uğrayan organizmalar var. Örneğin tavus kuşu... Kuyruğu mükemmel güzelliktedir fakat hayatta kalma adına bi işleve sahip değildir. Hatta tam tersine kuyruğu ağırlık yapar ve uçuş mesafesini kısaltır.Veya erkek aslanlar. Yeleleri dişi aslanları tavlamak için ne kadar kabarıksa o kadar etkileyicidir. Fakat otların arasında gizlenmelerine olanak sağlamaz ve avlanamazlar. Genelde çalarlar. İnsan, survival mekanizması olarak birçok şey elde etmiştir. Beyni o derecede gelişmiştir ki, Limbik Sistem(Beyin içinde bir yer) etrafındaki bir noktada, (sanırım bu nokta duygu kontrol merkeziydi) inanca olan yatkınlık keşfedilmiştir. Sizce de inanca, survival mekanizması olarak bakmaz gerekmez mi ? Hayatta kalma olasılığının artması bakımından. Sosyolojik tüm unsurları düşününce...
 

Kartal

Üye
Yeni Üye
Katılım
28 Ağu 2011
Mesajlar
110
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
33
Mesajımı düzenleyemiyorum. Konunun dışına fazlasıyla çıktığımı / çıktığımızı gördüm. Dilerseniz bir başlık açıp orda devam edelim.
 

Boraa

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
25 Haz 2012
Mesajlar
45
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
37
Kişiye göre değişir...Şöyle bir olay duymuştum tabi bu yazacağımın yukarıdakilerle bir ilintisi yok ama..Bir nazi subayını yakalarlar ve idam hükmü verilir.Son bir arzusunu sorduklarında...-Dinimi değiştirip yahudi olmak istiyorum der..Nedenini sorarlar..-Son nefesimte dahi bir yahudinin daha öldüğünü görmek istiyorum onun için der.aslı varmıdır yokmudur araştırmadım ama bir insan eğer dava adamıyım diyorsa enaz bu subay kadar cesur olabilmeli.açık konuşmak gerekirse ben kendimde böyle bir cesareti göremiyorum...

Eğer bu duyduğun şeyler doğru ise, bence ne dediğini ve yaptığını bilemeyecek kadar savaşta psikolojisi bozulmuş bir insanın söylediği bu şey cesaret olarak adlandırılmamalı. Ve açık konuşmak gerekir ise bende böyle birşey yapamazdım.

İnsanın soykütüğü : Hayvanlar - Omurgalılar - Memeliler - Primatlar - İnsansılar - İnsan şeklindedir. Yani insanın, insansı atalarına bakıpta(Örnek : Homo Ergaster), sonrada şimdiki insana bakıp (Homo Sapiens Sapien) zekileşmedi demek ne kadar mantıklıcadır bilemem. Beyin evrimleşmeye ve büyümeye sürekli devam etmiştir. Beyin büyümesi zekileşmek anlamına tam olarak gelmez.(Ensefalizasyon Katsayısı) Fakat tabiki insanın değişik özelliklerinden bunu anlamak mümkündür. Paleontoloji ve arkeoloji sağolsun.

Hangi Paleontoloji veyahutta Arkeoloji bu bahsettiğin evrimi kanıtlamış söyler misin? Yada kanıtlayabilmişmi demeliydim?


Bu sorunun cevabına bir Yard.Doç. şu cevabı vermişti. Hatta soru tam olarak şu şekildeydi : İnsan inanç geniylemi doğar?

Yard. Doç : ''Evrim, herzaman mükemmelleşmeye götürmez organizmayı. Yani sürekli survival mekanizması işlemez. Doğal seçilim yerine, Cinsel seçilime uğrayan organizmalar var. Örneğin tavus kuşu... Kuyruğu mükemmel güzelliktedir fakat hayatta kalma adına bi işleve sahip değildir. Hatta tam tersine kuyruğu ağırlık yapar ve uçuş mesafesini kısaltır.Veya erkek aslanlar. Yeleleri dişi aslanları tavlamak için ne kadar kabarıksa o kadar etkileyicidir. Fakat otların arasında gizlenmelerine olanak sağlamaz ve avlanamazlar. Genelde çalarlar. İnsan, survival mekanizması olarak birçok şey elde etmiştir. Beyni o derecede gelişmiştir ki, Limbik Sistem(Beyin içinde bir yer) etrafındaki bir noktada, (sanırım bu nokta duygu kontrol merkeziydi) inanca olan yatkınlık keşfedilmiştir. Sizce de inanca, survival mekanizması olarak bakmaz gerekmez mi ? Hayatta kalma olasılığının artması bakımından. Sosyolojik tüm unsurları düşününce...

Burada önce Evrim dediğiniz ve teoride kalmış bu sürecin önce bir kanıtlanması gerek ki bu açıklama yapılabilsin. Kaldı ki açıklama da inanca olan yatkınlık keşfedilmiştir deniyor. İşte benim sorduğum teoride kalmış birkaç bilgi ile askıda bir cevap değil net bir cevap idi. Umarım bunu ilgili bir konu başlığı açarak dile getirirsiniz.
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Cevap: Ateizmin Ahlak Çıkmazı

Neden boyle dusunuldugunu/dusundugunu aciklar misin?

Ortadaki tek bir fark; insanoglu hangi zamanda, ortamda, sartta v.s. olursa olsun; ya kli tanrilastirir, ya da tanrilastirmaz.

Burada da bir ateistin aklinin tanrilastirma eylemini yapip yapmayacagina baglidir. Bilimsel/bilissel olan ateist yapmaz, olmayan yapabilir.
 

Kartal

Üye
Yeni Üye
Katılım
28 Ağu 2011
Mesajlar
110
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
33
Burada önce Evrim dediğiniz ve teoride kalmış bu sürecin önce bir kanıtlanması gerek ki bu açıklama yapılabilsin. Kaldı ki açıklama da inanca olan yatkınlık keşfedilmiştir deniyor. İşte benim sorduğum teoride kalmış birkaç bilgi ile askıda bir cevap değil net bir cevap idi. Umarım bunu ilgili bir konu başlığı açarak dile getirirsiniz.

Sevgili ülkemin eğitim sistemi bu şekilde olmasa belki evrim ve teori kavramları üzerine insanların daha çok bilgisi olurdu.

''Teoride kalmış'' dediniz ya. Bir teorinin oluşması için neler gerektiğini biliyormusunuz? Teori, günlük hayattaki kullanımıyla asılsız iddia veya hakkında emin olunmayan düşünce demektir.

Bilimsel anlamıyla bir Teori (Kuram) var olan ve bilinen bilimsel gerçekler kullanılarak, çeşitli durumlar için yapılan kapsamlı açıklamalar demektir. Kısaca bir teori, farklı bilimsel gerçekleri birbirine bağlayarak bir olaya getirilen gerçek ve bilimsel açıklama demektir.

Bu yazıdan çıkarılması gereken ikinci ders şudur: Ortada, "kanun" gibi bir olgu olmadığı için, teoriler ile kanunlar arasında bir hiyerarşi YOKTUR! Teoriler "daha da ispatlanınca" (Milli Eğitim Bakanlığı'na sevgilerimizle (!)) kanun olmazlar, olmamışlardır, olmayacaklardır. "Daha da ispatlanmak" ne demektir? Böyle bir saçmalıktan bahsedilemez. Doğada bazı "gerçek"ler vardır ve bu gerçekler incelenerek matematiksel formüller geliştirilir. Daha sonra, bu farklı fenomenlere getirilen açıklamalar birleştirilerek teoriler ortaya atılır.

Evrim Ağacı : ODTÜ öğrenci topluluğu facebook sayfasından alıntıdır.

Gördüğünüz gibi size evrimden bahsetmedim bile. Önce teori'yi anlamamız gerekiyor ki, evrimi konuşalım.
 

Boraa

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
25 Haz 2012
Mesajlar
45
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
37
Teori, günlük hayattaki kullanımıyla asılsız iddia veya hakkında emin olunmayan düşünce demektir.

Peki siz bu hakkında emin olunmayan düşünce için nasıl emin olabiliyorsunuz?

Bilimsel anlamıyla bir Teori (Kuram) var olan ve bilinen bilimsel gerçekler kullanılarak, çeşitli durumlar için yapılan kapsamlı açıklamalar demektir. Kısaca bir teori, farklı bilimsel gerçekleri birbirine bağlayarak bir olaya getirilen gerçek ve bilimsel açıklama demektir.

Bilinen bilimsel gerçeklerle birçok yanlış açıklamalar yapılabilir. Bu nedenledir ki bir teorinin kabul görmesi için kanıtlanıp bir kuram haline getirilmesi gerekir. Aksi halde teori kabul görmez. Peki siz bu bilimsel gerçeklerle yapılan bu açıklamanın doğru olduğundan nasıl emin olabiliyorsunuz?

Ve neden bu başlık ile alakası yokken hala bu başlık altında bunu tartışıyorsunuz?
 

Kartal

Üye
Yeni Üye
Katılım
28 Ağu 2011
Mesajlar
110
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
33
Peki siz bu hakkında emin olunmayan düşünce için nasıl emin olabiliyorsunuz?



Bilinen bilimsel gerçeklerle birçok yanlış açıklamalar yapılabilir. Bu nedenledir ki bir teorinin kabul görmesi için kanıtlanıp bir kuram haline getirilmesi gerekir. Aksi halde teori kabul görmez. Peki siz bu bilimsel gerçeklerle yapılan bu açıklamanın doğru olduğundan nasıl emin olabiliyorsunuz?

Ve neden bu başlık ile alakası yokken hala bu başlık altında bunu tartışıyorsunuz?

Bilinen bilimsel gerçeklerle birçok yanlış yapılabilir? Ah af edersiniz. Ey biliminsanları, bırakın, uğraşmayın.. Niye uğraşıyorsunuz? Bildiğiniz şeylerin tümü yanlış olabilir. Bildiğiniz şeyler üzerinden bilimi geliştirsenizde, ilerletsenizde, size inanılmayacak. Çünkü bildiğiniz her şey yanlış olabilir.

Bilim size şunu söyler : ''İşte benim yöntemim. Eğer inanmıyorsan, dene! Bunu kendinde görebilirsin.''

Teorinin kanıtlanması mı? Pekâla... Şimdi tekrar okuyup kritik yapmaya çalışalım.

Dördüncü ders: Teoriler asla çürümezler. Değişebilirler, gelişebilirler, genişletilebilirler veya daraltılabilirler ama asla çürümezler! Çünkü çürüme potansiyeli olan bir teori, bilimsel gerçeklere dayanıyor olamaz. Zaten öyle olanlara da, teori denmez.

Ders yedi: Bilimsel bilgiler arasında illa bir hiyerarşi yapılacaksa, bunların en üst noktasında teoriler (kuramlar) yer alır! Ancak böyle bir hiyerarşi anlamsız derecede gereksizdir ve bilim-dışı kaynaklarca dayatılmak istenmektedir.

Uzun lafın kısası, Evrim asla bir kanun olmayacaktır; olmasına ihtiyacı da yoktur!

Ve neden bu başlık ile alakası yokken hala bu başlık altında bunu tartışıyorsunuz?
Ben konu başlığıyla ilişkili olarak, kendi açıklamamı yazdım. Olayı sizin sayenizde buraya çektik. Bir üste bakarsanız bunun uygunsuz olacağını söylemiştim zaten. ''Hala'' siz devam ettiriyorsunuz. Herneyse.
 

Boraa

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
25 Haz 2012
Mesajlar
45
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
37
Ben konu başlığıyla ilişkili olarak, kendi açıklamamı yazdım. Olayı sizin sayenizde buraya çektik. Bir üste bakarsanız bunun uygunsuz olacağını söylemiştim zaten. ''Hala'' siz devam ettiriyorsunuz. Herneyse.

Çünkü kesin doğru olarak baktığınız şeyin yanlış olabileceğini size anlatmaya çalışıyorum. Ve sanki şuan burda ne konuşursak konuşalım bana zıt konuşmak için elinizden geleni yapacakmışsınız gibi bir hissiyat oluştu. Ve hiyerarşi yaparak teorileri en üste koymanız için sadece güldüğümü ve bilinen bilimsel gerçeklerle yanlış bir açıklama yapılmasına mütemadiyyen yazdığınız ilk paragraf ne kadar tartışmaya gelmeyen bir yapınız olduğunuzu bilmenizi isterim. Bir teori için kullanılan bir kelimeyi tüm bilime yayma yeteniğiniz gerçekten çok etkileyici. Bu hususda söyleyeceklerim bu kadardır, konu dışında yaptığım bütün açıklamalar için forumdaki ve foruma girip bu yazıyı okuyan bütün herkezden özür dilerim.
 

Kartal

Üye
Yeni Üye
Katılım
28 Ağu 2011
Mesajlar
110
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
33
Çünkü kesin doğru olarak baktığınız şeyin yanlış olabileceğini size anlatmaya çalışıyorum. Ve sanki şuan burda ne konuşursak konuşalım bana zıt konuşmak için elinizden geleni yapacakmışsınız gibi bir hissiyat oluştu. Ve hiyerarşi yaparak teorileri en üste koymanız için sadece güldüğümü ve bilinen bilimsel gerçeklerle yanlış bir açıklama yapılmasına mütemadiyyen yazdığınız ilk paragraf ne akdar tartışmaya gelmeyen bir yapınız olduğunuzu bilmenizi isterim. Bir teori için kullanılan bir kelimeyi tüm bilime yayma yeteniğiniz gerçekten çok etkileyici. Bu hususda söyleyeceklerim bu kadardır, konu dışında yaptığım bütün açıklamalar için forumdaki ve foruma girip bu yazıyı okuyan bütün herkezden özür dilerim.
Hala şunda ısrarlıyım... Teori, evrim, ve ''gerçek'' kavramları üzerinize araştırma yapmanız ve bunları tam olarak öğrenmeniz gerekiyor. Bana yönelttiğiniz gibi hiç bir hakaret yöneltmeyeceğim sadece bilgi noksanlığınızı ve araştırma yöntemlerinizin kısırlığını vurguluyorum. Selametle.

Edit : Dediğiniz gibi, forumu kirletmeye gerek yok. Varsa diyebileceğiniz birşey, özel mesaj kutusu sayfanın yukarı bölümündedir.
 
P

Pyramos

Ziyaretçi
Cevap: Ateizmin Ahlak Çıkmazı

insan inanmaya çok ama çok yatkın bir varlıktır

İnsan, survival mekanizması olarak birçok şey elde etmiştir. Beyni o derecede gelişmiştir ki, Limbik Sistem(Beyin içinde bir yer) etrafındaki bir noktada, (sanırım bu nokta duygu kontrol merkeziydi) inanca olan yatkınlık keşfedilmiştir

İnsan psikolojisinin tesiri ile Tanrı kavramını yarattı ise aynı psikoloji ile neden böyle bir Tanrısı varken kötülükten vazgeç miyor? Tarih boyu süre gelen bu kötülük nedir ? İnsan bu psikoloji ile Tanrıyı yarattı savı doğru olsaydı aynı psikolojik doğrultuda bakınca bu kadar kötülük olmaması gerekirdi demek ki bu sav oldukça yetersiz ve eksik..

İman bir düşünce/duygu değildir aynı kişilik gibi bir yapıdır ..bütündür..ve öyle incelenmelidir..klasik yaftalamaları geçiniz.

Evrimi duygulara doğru uzatmak ne kadar bilimsel? maşallahınız var ideolojik gözlükleriniz ile devam ediniz

Herkesin üç kişiliği vardır; Ortaya çıkardığı, sahip olduğu, sahip olduğunu sandığı.Alphonse Karr.

işte Evrim teorisi ideoloji ile birleşince üçüncü şık gibi sanmaya başlıyor..
 

Ferdinand Bardamu

Kahin
Yeni Üye
Katılım
30 Nis 2012
Mesajlar
1,302
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
42
Cevap: Ateizmin Ahlak Çıkmazı

İnsan psikolojisinin tesiri ile Tanrı kavramını yarattı ise aynı psikoloji ile neden böyle bir Tanrısı varken kötülükten vazgeç miyor? Tarih boyu süre gelen bu kötülük nedir ? İnsan bu psikoloji ile Tanrıyı yarattı savı doğru olsaydı aynı psikolojik doğrultuda bakınca bu kadar kötülük olmaması gerekirdi demek ki bu sav oldukça yetersiz ve eksik..

Bence tanrı kavramının insan tarafından yaratılma sebebi, kişinin kendisinin yokluğu düşüncesinden uzaklaşma çabasıdır..Yani bu ilk aşamada iyi yahut kötü gibi bir amaç gütmez,tek derdi sonsuz manada varolmaktır..Ancak bu temel üzerine sonradan bina edilen inanç sistemleri , salt bu yok olmama isteminden toplumsal düzeni kurmak için dayanak noktası olarak faydalanmışlardır..Yani bu iyidir ve bu iyi olanı yapar isen sonsuz hayat senin için söz konusudur gibi..Yahut bu iyi olanları yaparsan sonsuz hayat senin için ızdırap değil bir mutluluk olacaktır gibi..Bu şekilde toplumsal düzen hedefi güdülmüştür..Aslında temelde iyilik yahut kötülükten (ki göreceli kavramlardır) vazgeçmek ya da geçmemek gibi bir amaç yok ..Amaç ,sonsuz anlamda varolmak gibi kişisel faydacı bir amaçtan ibaret..
 
P

Pyramos

Ziyaretçi
Cevap: Ateizmin Ahlak Çıkmazı

Bence tanrı kavramının insan tarafından yaratılma sebebi, kişinin kendisinin yokluğu düşüncesinden uzaklaşma çabasıdır..Yani bu ilk aşamada iyi yahut kötü gibi bir amaç gütmez,tek derdi sonsuz manada varolmaktır..Ancak bu temel üzerine sonradan bina edilen inanç sistemleri , salt bu yok olmama isteminden toplumsal düzeni kurmak için dayanak noktası olarak faydalanmışlardır..Yani bu iyidir ve bu iyi olanı yapar isen sonsuz hayat senin için söz konusudur gibi..Yahut bu iyi olanları yaparsan sonsuz hayat senin için ızdırap değil bir mutluluk olacaktır gibi..Bu şekilde toplumsal düzen hedefi güdülmüştür..Aslında temelde iyilik yahut kötülükten (ki göreceli kavramlardır) vazgeçmek ya da geçmemek gibi bir amaç yok ..Amaç ,sonsuz anlamda varolmak gibi kişisel faydacı bir amaçtan ibaret..

Bütünün parçalarından biri ,itiraz edemem ancak tam değil işte. Dinler hala ayaktadır öncelikle bunu küçümsemeyelim. bu ayakta kalmayı basit ve tek yönlü sebeblere bağlamayı doğru bulmuyorum. İnsan benliğini kurtarmak için Tanrıyı ve dinleri uydurmuş ve inanmaya devam ediyor olamaz. böyle olsa çoktan çökerlerdi. ayrıca birde koskoca Din küllüyatı ve alimleri var kimse bunu/bunları göremedi mi? koca bir yalana asırlar boyu nasıl inanır insanlık. ateistlerin bu savı olacak iş değil o kadar kolay değil.
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Peki siz bu hakkında emin olunmayan düşünce için nasıl emin olabiliyorsunuz?

Konu ve bilimsel olan emin olmaktan ziyade gozlem almaktir. Iste bu gozlem teoriyi olgu yapar. Bu olgu da gecerliliktir. Gozlem ile yanlislanabilene kadar. O acidan bilimsellik olgusal gecerlilik ve gozlemsel yanlislanabilirliktir. Bilimsel olarak mutlak, kesin, degismez ve de suphe yoktur gecerlilik vardir. Bu gecerlilikte olgu olarak evrensel onaylidir ve tartisma disidir. Cunku akilci degildir, gozlemi vardir.



Bilinen bilimsel gerçeklerle birçok yanlış açıklamalar yapılabilir. Bu nedenledir ki bir teorinin kabul görmesi için kanıtlanıp bir kuram haline getirilmesi gerekir. Aksi halde teori kabul görmez. Peki siz bu bilimsel gerçeklerle yapılan bu açıklamanın doğru olduğundan nasıl emin olabiliyorsunuz?

Ve neden bu başlık ile alakası yokken hala bu başlık altında bunu tartışıyorsunuz?

Zaten ister teoriden yola cik ister varsayimdan; ortada gozlem yok ise o henuz olgu degildir. Bazen teoriler gozlem vermeden de degisebilir. Bazen de gozlem teoriyi degistirebilir.

Ilgisi soyle olabilir, ateizmin bilimsel bir tabani yoktur. Ateizm sadece felsefenin metafiziginin teolojik olarak tanri kavrami hakkindaki inancsal ve varliksal bir bakis acisidir.

Fenomenal olmadigi icin gozlemi yoktur ve gozlemi olmayan ya da mantiksal olma olanaginin olasiligi bulunmayan bir kavram bilimsel degildir, ideolojik/varliksal ve inancsaldir.
 

Kartal

Üye
Yeni Üye
Katılım
28 Ağu 2011
Mesajlar
110
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
33
Cevap: Ateizmin Ahlak Çıkmazı

İnsan psikolojisinin tesiri ile Tanrı kavramını yarattı ise aynı psikoloji ile neden böyle bir Tanrısı varken kötülükten vazgeç miyor? Tarih boyu süre gelen bu kötülük nedir ? İnsan bu psikoloji ile Tanrıyı yarattı savı doğru olsaydı aynı psikolojik doğrultuda bakınca bu kadar kötülük olmaması gerekirdi demek ki bu sav oldukça yetersiz ve eksik..

İman bir düşünce/duygu değildir aynı kişilik gibi bir yapıdır ..bütündür..ve öyle incelenmelidir..klasik yaftalamaları geçiniz.

Evrimi duygulara doğru uzatmak ne kadar bilimsel? maşallahınız var ideolojik gözlükleriniz ile devam ediniz

Herkesin üç kişiliği vardır; Ortaya çıkardığı, sahip olduğu, sahip olduğunu sandığı.Alphonse Karr.

işte Evrim teorisi ideoloji ile birleşince üçüncü şık gibi sanmaya başlıyor..
Ben insanın tanrıyı yaratması sadece psikolojiktir demedim. Bunun daha birçok nedeni var. Bunları açıklamadığım için tabikide eksik kaldı çünkü konu bunun üzerine odaklanmıştı.

Evrimi duygulara doğru uzatmak ne kadar bilimsel? maşallahınız var ideolojik gözlükleriniz ile devam ediniz

Evrimi duygulara doğru uzatmaktan kastınızın ne olduğunu tam olarak anlamış değilim. Bununla birlikte ''ideolojik gözlük'' kavramızınıda genişletmeniz gerekecek. Ne imiş benim ideolojiim yada ideolojik gözlüklerim? Bilimsel bilgilerle yola çıkıp, bilimsel bilgilerle yolu sonlandırmammı?
 
P

Pyramos

Ziyaretçi
Cevap: Ateizmin Ahlak Çıkmazı

Evrimi duygulara doğru uzatmaktan kastınızın ne olduğunu tam olarak anlamış değilim. Bununla birlikte ''ideolojik gözlük'' kavramızınıda genişletmeniz gerekecek. Ne imiş benim ideolojiim yada ideolojik gözlüklerim? Bilimsel bilgilerle yola çıkıp, bilimsel bilgilerle yolu sonlandırmammı?

İnanca olan yatkınlığı evrime bağlamışsınız onu kasdediyorum. evim teorisi duyguların evrilmesinide mi teorileştirdi? biyolojik bir teori nasıl oluyorda bir bütün olan ve kişiliğinin oluşmasında sosyolojik kurumların çok büyük tesiri olan insanın duygularını teorileştire biliyor?

İdeoloji derken teistlere yapılan aynı yafta ile (genel çokca üzerinize alınmayın) cevap vereyim. Tanrı yoktur, din yalandır demek için özellikle bilimi kendinize çekiyorsunuz mantığa bürüyorsunuz.
 

Ferdinand Bardamu

Kahin
Yeni Üye
Katılım
30 Nis 2012
Mesajlar
1,302
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
42
Cevap: Ateizmin Ahlak Çıkmazı

Bütünün parçalarından biri ,itiraz edemem ancak tam değil işte. Dinler hala ayaktadır öncelikle bunu küçümsemeyelim. bu ayakta kalmayı basit ve tek yönlü sebeblere bağlamayı doğru bulmuyorum. İnsan benliğini kurtarmak için Tanrıyı ve dinleri uydurmuş ve inanmaya devam ediyor olamaz. böyle olsa çoktan çökerlerdi. ayrıca birde koskoca Din küllüyatı ve alimleri var kimse bunu/bunları göremedi mi? koca bir yalana asırlar boyu nasıl inanır insanlık. ateistlerin bu savı olacak iş değil o kadar kolay değil.

Bütünün önemli parçası olarak ifade ettim...insan benliğini kurtarmak için neden böyle bir şeyi uyduramasın? böyle olsaydı çökerdi diyebilmek için insanın benliğinin yok olma probleminin bir şekilde halledilmesi gerekirdi..Bu ölüm problemi halledilmedikçe bu sistem çökmez..Bir din külliyatının oluşunu inkar etmiyorum çıkış noktasının benliğin yok olma meselesini çözme olduğunu söylüyorum..Daha sonra üzerine iyilik ve kötülük kavramlarının bina edildiği bir temel olmuştur bu var olma problemi ve sistemleşmiştir diyorum..
 

Kartal

Üye
Yeni Üye
Katılım
28 Ağu 2011
Mesajlar
110
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
33
Cevap: Ateizmin Ahlak Çıkmazı

İnanca olan yatkınlığı evrime bağlamışsınız onu kasdediyorum. evim teorisi duyguların evrilmesinide mi teorileştirdi? biyolojik bir teori nasıl oluyorda bir bütün olan ve kişiliğinin oluşmasında sosyolojik kurumların çok büyük tesiri olan insanın duygularını teorileştire biliyor?

İdeoloji derken teistlere yapılan aynı yafta ile (genel çokca üzerinize alınmayın) cevap vereyim. Tanrı yoktur, din yalandır demek için özellikle bilimi kendinize çekiyorsunuz mantığa bürüyorsunuz.
Keşke suçlama yaparak konuşuyor olmasanız. Tartışma tıkanıp kalacak çünkü. Ben size hayır siz kendinize çekiyorsunuz diyecem. İdrar yarışı içine girilecek sonra. Hiç gerek yok.

İnanca olan yatkınlığı evrime bağlamışsınız onu kasdediyorum.
İnanca olan yatkınlığın bir kısmını evrime bağladım. Yard. Doç.'un sözlerini paylaşarak.

evim teorisi duyguların evrilmesinide mi teorileştirdi?
Beynin evrimi denilen olan, beyindeki yapıların survival yahut diğer şartlara bağlı olarak değişmesi, başkalaşıma uğraması( ki değişen sadece DNA'dır. Bununla birlikte devamı gelir.) demektir. Duygularımızda evrimleşmiştir.

Peki bu duygular neden evrimleşmiştir?

Bu oldukça geniş bir konudur. Çünkü her bir duygunun tek tek ele alınıp, kökenlerinin incelenmesi gerekmektedir. Ancak soruya genel bir cevap aranacaksa, bu cevap elbette ki şudur: Çünkü bu duygular, ortaya çıktıkları canlıya avanraj sağlamıştır, gerek hayatta kalmak konusunda, gerekse de üreme/çiftleşme konusunda.

Örneğin aşk, bu şekilde evrimleştiği düşünülen bir duygudur. Şöyle bir hayali deney düzenleyelim: İki grubumuz olsun, 30'arlı iki grup. Her bir grupta 15 dişi, 15 erkek var. A grubunda aşk dediğimiz duygu yok. B grubunda ise var. Şu açıktır ki, aşk, cinselliğe giden yolda çok önemli bir etmendir. Günümüzde aşk duymadan cinsel birleşmeler yaşansa da, genellikle gerçek üreme olan ve çocuk doğumuna sebep olan birlikteliklerde genelde aşk unsuru bulunmaktadır. Evli çiftler, en azından evlenirlerken ve çocuk sahibi olurlarken birbirlerine aşıktırlar. Demek ki aşk duygusu, cinselliği desteklemektedir. Bu sebeple, hayali deneyimizde, A grubundakiler aşk duygusu beslemedikleri için daha kısıtlı bir şekilde çiftleşebileceklerdir. B grubundakiler ise daha başarılı olacaklardır. Yalnız burada şu nokta gözden kaçmamalıdır: Aşk, sosyal primatlarda ve en net bir şekilde insanlarda evrimleşmiş bir duygudur. Dolayısıyla başka canlılara uyarlamak çok doğru olmayacaktır.

Evrim Ağacı'ndan alıntıdır.

biyolojik bir teori nasıl oluyorda bir bütün olan ve kişiliğinin oluşmasında sosyolojik kurumların çok büyük tesiri olan insanın duygularını teorileştire biliyor
İnsan biyopsikososyal bir varlıktır. Sosyoloji biliminde insanın tanımı böyle yapılır. Yani biyoloji-psikoloji-sosyoloji kavramları, söz konusu insan olunca birbirleriyle ilişk içindedir ve kopamazlar.
 
P

Pyramos

Ziyaretçi
Cevap: Ateizmin Ahlak Çıkmazı

İnsan biyopsikososyal bir varlıktır. Sosyoloji biliminde insanın tanımı böyle yapılır. Yani biyoloji-psikoloji-sosyoloji kavramları, söz konusu insan olunca birbirleriyle ilişk içindedir ve kopamazlar.

Konumuz insan. ve biliyoruz ki insanın tanımı yapılamaz. yani bu üç bilimin tanımladığı insan gene eksik tanımlanacaktır. İnsanın öznelliğini ve gözlemyemediğimiz tarihi ve bu tarihte yaşayan insanlarıda hesaba katarsak birde bunun üstüne İnsan pskolojisinin derin ,karanlık uçsuz bucaksız olduğunu söylersek sanırım söylemek istediğim anlaşılır. tüm yazdıklarınıza karşı Yard. Doç. referansınıza karşı bende bunları söylüyorum.. bütünü ele olarak düşünmeyi seviyorum yoksa muhalif olmak için muhalif olmam. teşekkürler.
 

Boraa

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
25 Haz 2012
Mesajlar
45
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
37
Cevap: Ateizmin Ahlak Çıkmazı

Bence tanrı kavramının insan tarafından yaratılma sebebi, kişinin kendisinin yokluğu düşüncesinden uzaklaşma çabasıdır..Yani bu ilk aşamada iyi yahut kötü gibi bir amaç gütmez,tek derdi sonsuz manada varolmaktır..Ancak bu temel üzerine sonradan bina edilen inanç sistemleri , salt bu yok olmama isteminden toplumsal düzeni kurmak için dayanak noktası olarak faydalanmışlardır..Yani bu iyidir ve bu iyi olanı yapar isen sonsuz hayat senin için söz konusudur gibi..Yahut bu iyi olanları yaparsan sonsuz hayat senin için ızdırap değil bir mutluluk olacaktır gibi..Bu şekilde toplumsal düzen hedefi güdülmüştür..Aslında temelde iyilik yahut kötülükten (ki göreceli kavramlardır) vazgeçmek ya da geçmemek gibi bir amaç yok ..Amaç ,sonsuz anlamda varolmak gibi kişisel faydacı bir amaçtan ibaret..

Eğer izin verirseniz bunun hakkında bir yorum yapmak istiyorum.

Bence insanların yaşamlarında vermesi gereken kararlar, eleştirisel bakış açısına sahip kişilerin vermesi gereken kararlar ile aynı düzeyde olmalı. Bu her ne kadar da süslü bir felsefi bakış açısı gibi görünse de öyle değil. Bunu şöyle ifade etmek de mümkün; düşüncelerimizin temellerini akıl, mantık ve sağduyu oluşturmalı.
Bu konuda hepimizin hemfikir olduğunu düşünüyorum.

Size bir örnek ile açıklayayım:
Diyelim ki oturma odasında birlikte futbol izliyoruz.
Saat akşam dokuz olmuş ve biri kapıyı çalıyor "tık tık".
Kapının deliğinden bakıyorsun.. Birde kimi görüyorsun? Kırmızı çamaşırlarıyla Superman gelmiş. Ve bize diyor ki "doğalgazı ölçmek için geldim".
Şöyle düşünüyorsunuz: "Buraya gaz sayacını ölçmeye mi geldi?!". Bu ne saçmalık diye düşünürsünüz ve mantığınızı ve aklınızı kullanarak gaz şirketini arayıp "Gördüklerim gerçek mi? Artık gecenin köründe de mi evime adam gönderiyorsunuz" dersiniz.
Haklı bir şekilde sinirlenerek "Afedersiniz, kimlik yada şirket kartınızı göre bilirmiyim" dersiniz.

Bu örnekten de anlaşılacağı üzere şunun farkına varmalıyız ki; Bilgimizi, mantığımızı ve zekamızı yaşamımızın hakkında bir karar verirken kullanmak zorundayız.

Öncelikle şunu aktarmalıyım. İslamin dünya görüşü 3 entellektüel temele dayanır.

Birincisi Allah'ın varlığı, ikincisi Kur'an-ı Kerimin (Allah tarafından gönderilen) kutsal bir kitap olması ve üçüncüsü ise Peygamber Efendimizin peygamberlik iddiasının doğru olduğu.

Burada birincisi, Allah'ın varlığını anlatmak istiyorum.

Allah (c.c.) ın evrenin başlangıcını yaratmış olması mantıklıdır. Çünkü hepimiz aynı soruyu soruyoruz: Evren hiç olmayada bilirken neden vardır? Kainat nasıl meydana geldi? Kur'an ın temel mesajında geçtiği gibi "Göklerin ve yerin kendiliğinden yaratıldığını mı düşünüyorsunuz?".
Genelde ateistlerin buna cevabı; Kainatın sonsuz olduğu ve kendiliğinden meydana geldiğidir. Örneğin meşhur ateist Burton Russell bir radyo programında "Evrenin sadece bulunduğu yerde mevcut olduğunu" iddia etti. Ancak bu ifade hakkında derin düşünürsek, ortaya konulan bu sözün anlamsız ve mantık dışı olduğu sonucuna varırız. Çünkü bu söze göre evrenin başlangıcı olmadığı sonucu çıkıyor, bu da bizim tarihimizin sonsuz olduğu anlamına geliyor. Yani, Kainatın sonsuz geçmişe ve olaylara sahip olduğu.
Size "Gerçekten bu olabilir mi?" diye sorsam bunun cevabı: "Hayır".
Çünkü gerçek dünyada sonsuzluk mevcut değildir.

Lütfen vereceğim örnekleri bir düşünün.

Örnek 1;
Diyelimki bir odadayız ve sonsuz sayıda bir Ferdinand Bardamu ya sahibiz. Kabul edelim ki 2 tane Ferdinand Bardamu yu çıkardık geriye kaç tane Ferdinand Bardamu kaldı? Önce söylediğimiz gibi sonsuz Ferdinand Bardamu olması gerekir. Ama mantıksal bu sonsuz eksi 2 olamalıdır! Eğer bu sonsuz eksi 2 ise bu sonsuzdan az anlamına geliyor. Sonsuzdan az olduğu için de sayılabilmesi gerekir. Ama bunu yapamayız...! Bu sadece matematiksel düşünce boyutunda mevcut.

Örnek 2;
Şimdi farz edelimki odada 100 tane Ferdinand Bardamu var. Ve her dakika yeni bir Ferdinand Bardamu eklesek. 101, 102,...,1001,1002,...,1000001,1000002,... Bu şekilde devam edersek sonsuz olan bir rakama ulaşırmıyız? Hayır, çünkü her dakika yeni bir Ferdinand Bardamu daha ekleyebiliriz.


Bu noktada matematikçi Causman ve Neumann şunları aktarıyor: "Sonsuzluğun varlığı, balığın sudaki varlığı gibi anlaşılmamalı". Bu konu hakkında meşhur Alman matematikçi David-Hilbert diyor ki: "Sonsuzluk, gerçek yaşamda hiçbir yerde bulunamaz, onun varlığına doğada da rastlanılmaz, rasyonel düşünce içerisinde mantıki bir temel oluşturamaz. Sonsuzluğun onaylayabileceği tek rol, düşünce boyutunda olmasıdır".
Ama geçmişte yaşanılanlar gerçeğin ta kendisi, bunlar sadece düşünce boyuru değil! Bu nedenle geçmişte yaşanılan olayların sayısı sonsuz olamaz. Dolayısı ile şunu söyleyebiliriz; Kainatın bir başlangıcı vardır. Ve mantıksal olarak akabinde şunu söylemek mümkün; Kainatın bir başlangıç sebebi vardır(yaratılmıştır).
Bu nedenle fen bilimcilerinin önde gelen kozmolokları ve filozofları Ellis, Koechner ve Stoeger şu soruyu sordular ve şu şekilde cevapladılar:
"Gerçekten sonsuz olan Evrenden vahsetmek mümkün müdür?".
Bizim görüşümüz şu ki; "Çok iyi bilinen filozofik argümandan dolayı; cevabımız;Hayır".

Bu belki kafa karıştırıcı gibi görünebilir, haydi bilim hakkında konuşalım öyleyse. Astrofizik bu konu hakkında ne söyleyebilir? Bilim bu konuyu nasıl açıklar?
Bu konu hakkında Fiziğin de aynı şeyi desteklediğini savunuyorum.Big Bang (Büyük Patlama) teorisini hiç duydunuzmu? Big Bang (Büyük Patlama) teorisine göre fiziksel zaman, mekan, madde ve enerjiden yaratılmıştır. Önde gelen bilim adamlarından: Jay Richards, James E. Gunn, David Schramm ve Bechert... onlar Big Bang (Büyük Patlama) teorisini şöyle tanımlıyorlar;

"Kainat başlangıçta sonsuzluğa sahipti. Evrendeki tüm maddeler gibi mekan ve zamanda bu olayla oluştu" (Kaynak: Richard J. Gott, et.al., "Will the Universe Expand Forever?" sayfa 65).

Bir başka sorum daha var sonsuz yoğunluk ne anlama gelmekte? Bunun aslında hiçbir anlamı yok. Cambridge gök bilimcisi Fred Hoyle'lun da beyan ettiği üzere, "Geçmişten geriye doğru gidersek, öyle bir noktaya ulaşırız ki Evrenden küçüle küçüle hiçbirşey kalmayacaktır.( Kaynak: Fred Hoyle, From Stonehenge to Modern Cosmology sayfa 36).


Bir başka soru daha sormak istiyorum, hiçbirşeyden birşey meydana gelir mi? HAYIR! hiçbirşey yokki meydana bir şey gelsin!

Bundan dolayı David Hume gibi ateist felsefeci bile; bir mektubunda; "Ben asla birşeyin sebebsiz var olabileceği gibi saçma sapan bir fikri öne sürmedim" demektedir. Benzer şekilde, P. J. Zwart un zaman hakkındaki makalesinde "Bir şey hiçbirşeyden çıkıyorsa, o şeye inanılamaz" (Kaynak: P. J. Zwart, About Time North Holland Ğublishing Co. 1976, sayfa 117-119). Ve meşhur fizikçi Sir Arthur Eddington şu sonuca varıyor:
"Eğer biz Başlangıcı mucizevi (doğa üstü) olarak göremez isek, aşılması güç zorluklar kendini gösterecektir"(Kaynak: The Expanding Universe, New York: Macmillan, 1993, sayfa 178).

Matematiksel, Felsefi ve Bilimsel ispatlardan yola çıkarak Evrenin yaratıldığı sonucunu çıkarabiliriz. Bu elbette Tanrı, İsa ve Allah (c.c.)... anlamına gelmiyor. Bu sadece evrenin yaratıldığını gösteriyor.

Bu konu hakkında başka bir soru soruyoruz, bu yaratılışın doğası nedir? Ve bu yaratılışın doğasına kavramsal analiz ile yani eleştirisel bakış açısıyla bakıldığında bu oluşum bizi bazı sonuçlara götürecektir.Bu oluşum tek olmalı, bunun sebebi felsefi prensiplere dayanıyor. "Varlıklar gerekmedikçe çoğaltılmamalıdır" -William Occam.
Buna göre "1" tane olduğunu varsaymak en mantıklıdır.Bu oluşum kendiliğinden vücuda gelmiş olamaz, bu konu hakkında konuştuk; sonsuz sayıdaki olayların mantıksızlığı durumu, aynı durum burada da geçerli. Bu oluşum maddesel olmayan bir oluşum olmalı çünkü kendisi maddeyi yaratmıştır zaten. Herşeyden önemlisi bu oluşum kişisel olmalı, bunu söylememin nedeni; nasıl oluyor da sonsuz bir oluşum, bir varlık meydana getiriyor ve bu varlık (Kainat) başlangıcından itibaren sonlu etki oluşturuyor.
Bu nedenle Evrenin var olabilmesi için seçilmiş olması gerekiyor. Seçim, bir isteğin (amacın) olduğunu belirtiyor ve istek ise bir Şahsiyetin olduğunu gösteriyor. Böylelikle, biz geleneksel görüşün Tanrı olduğunu ispat etmiş olduk ki O soyut(fizikötesi), manevi, yaratılmamış, sonsuz ve varlık sahasında.

İzniniz ile bu argümanları sizin için özetlemek istiyorum.

1. Başlangıcı olan herşey yaratılmıştır.
2. Kainatın bir başlangıcı vardır.
3. Bu nedenle Kainatın bir Yaratıcısı vardır.
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç

Yeni Mesajlar

Üst