Materyalizm ve Aşk

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Serbest Kürsü kategorisinde tamara tarafından oluşturulan Materyalizm ve Aşk başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 15,225 kez görüntülenmiş, 90 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Serbest Kürsü
Konu Başlığı Materyalizm ve Aşk
Konbuyu başlatan tamara
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan UpBot
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
1-enokyan da denilen bir dil var,ama benim bildiğim süryanice köklere dayanıyor, bahsettiğim dili mardin iline bağlı kilise düzü mevkiinde kurulu bir kaç asırlık kadim süryani kilisesinden öğrendim,
sonrasın da ise dile ihtiyaç olmadan iletişim kurulabildiğini ve bunun yollarını öğrendim.
2-bizimle nasıl iletişim kurabildikleri konusunda öğrendiklerimin haricinde,deneyimlediklerim ile ağzımın içinde bulunan et parçasını hareket ettirmeden iletişim kurabildiğimi gördüm...
3-sana hep yazdığım gibi senin kafandaki bilimsellik benim yaşadıklarım karşısında sadece safsata,
eğer gözlem istiyorsan sana en az on tane isim ve bu isimler için davet metodu öğretebilirim,
4-bunları deneyimleyebilirsen bilimselliklerini sen açıklarsın... :)

Ben insanoglu disi bir tur ve gucten bahsettim. Oyuzden soruyu iyi algila.
 

Ferdinand Bardamu

Kahin
Yeni Üye
Katılım
30 Nis 2012
Mesajlar
1,302
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
42
Konumuz ask ve ben bunun uzerine yaziyorum cogito. Eger genellemeye dokeceksek isi baska bir baslik altinda materyalistleri tartisabiliriz. Kaldi ki konunun basinda materyalistler ve materyalizm hakkinda pek bilgiye sahip degilim dedim.

Sen aşık olduğunu sandığın kişiye bağlanıyorsun. Onsuz yapamam çok seviyorum diyorsun. Düşünmez misin onu sana sevdiren kim? Ben; seni bana sevdireni sevmişim.


Ben boyle diyerek sonsuz bir asktan bahsederim, sen maddeyi severek onun ölümlü oldugunu gordugun halde geciciligini ve inandirici olmadigini goremezsin. Ayrica bu husuta beni anlayabildigini dusunmuyorum.

Materyalizm konusunda pek bilgi sahibi değilim diyorsunuz ancak duygusuzdurlar yahut şunun ötesini göremezler yok efendim manayı vs...diyorsunuz...Yani sizin kendi ifadenizi baz alarak söylüyorum ""atıyorsunuz"", yani başka bir seçenek kalmıyor kusura bakmayın...Bu kadar kesin yargılara bilgisizlik ile ulaşmış olduğunuzdan ,ifadeleriniz doğmatik de olmuş oluyor..Bilmiyorsunuz da bunları nereden biliyorsunuz ?
 

Ferdinand Bardamu

Kahin
Yeni Üye
Katılım
30 Nis 2012
Mesajlar
1,302
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
42
Anlasildive gordugum kadariyla karsi tarafi suclama egilimi de belirdi. Evet, madde/dusunce kavram uclusunden herhangibirini one cikarmak, indirgemeciliktir. Ne istediginizi algilamisdegilim. Hem konunun disina cikmayaegilimli diye sucluyorsunuz, hem siz konunun disina cikiyorsunuz.

Nei konusalim, materyalizmi mi, diyalektik materyalizmi mi, marxizmi mi, "bilimsel" tarihi sosyalizmi mi, Marx'i mi, Lenini mi, SSCB'ni mi? neyi konusalim. Size bir onceki mesajimda insanoglu bilinclenmeden, nasil ideoloji olarak savasa cekildigini izah ettim. Materyalizm de, insanoglunun madde disinda baska ne anlami vardir?

Materyalizmde insanın insan olarak önemi vardır...Ne demek kişilerin bilinçlenmesini beklemeden mücadeleye çekmek?Siz bilinçlenmekten toplumun tamamını kastediyorsanız olmayacak bir şeyi ifade ediyorsunuzdur...Size kaç kişi lazım , yani toplumun kaçta kaçı bilinçlenmiş olacak ki siz toplumu bilinçli sayacaksınız.Bu yorum muğlaklığın ötesinde muğlak...Madde dışında anlamı yoktur diyebilmeniz için ne Marks'ı ne de Engels'i hiç okumamış olmanız gerekir..Bu kişilerin eserlerini okumadan materyalizmi yorumlamaya çalışırsanız yanlış yerlere ulaşırsınız...Engels gerçek aşkın ancak sınıfsız bir toplumda mümkün olacağından bahseder...Marx ""Sevmek yetmez , gerçek sevgi yaratıcı olan sevgidir, sevgi sevgi yaratmalıdır"" der...Toplumda mücadele değil kişiler arasında dayanışmaya vurgu yaparlar...Siz de tutmuş insan maddeden öte nedir diyorsunuz...
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Materyalizmde insanın insan olarak önemi vardır...Ne demek kişilerin bilinçlenmesini beklemeden mücadeleye çekmek?Siz bilinçlenmekten toplumun tamamını kastediyorsanız olmayacak bir şeyi ifade ediyorsunuzdur...Size kaç kişi lazım , yani toplumun kaçta kaçı bilinçlenmiş olacak ki siz toplumu bilinçli sayacaksınız.Bu yorum muğlaklığın ötesinde muğlak...Madde dışında anlamı yoktur diyebilmeniz için ne Marks'ı ne de Engels'i hiç okumamış olmanız gerekir..Bu kişilerin eserlerini okumadan materyalizmi yorumlamaya çalışırsanız yanlış yerlere ulaşırsınız...Engels gerçek aşkın ancak sınıfsız bir toplumda mümkün olacağından bahseder...Marx ""Sevmek yetmez , gerçek sevgi yaratıcı olan sevgidir, sevgi sevgi yaratmalıdır"" der...Toplumda mücadele değil kişiler arasında dayanışmaya vurgu yaparlar...Siz de tutmuş insan maddeden öte nedir diyorsunuz...

Ilk cumlenizin ne anlama geldigini aciklar misiniz? Materyalizmde insanin insan olarak onemi olsa, kisiler ideoloji ve inanc ugruna kitlesel olarak savasa cekilmezler. Iste bu demek. Cunku bir kisi neden savastiginin bilinc ve farkinda degilse; onu savunmasi ve korumasi mumkun degildir. Ben bilinclenmeden toplumun tamamini degil; kitlesel mucadeleye toplumun cekilmeden once egitilmesini ve bu savasa katilacak olanin bu savasin ne amacla ve ne goturecegi/getirtecegini algilamis olmasindan bahsediyorum.

Evet madde disinda anlami yoktur. Cunku insanoglu bir kitlesel yigin ve kelle sayisi olarak degerlendirilir. Eger ve zaten bilinc ve farkindalik olsa idi, ne SSCB parcalanir ne de dini yok etme adina ve Sosyalizmi yerlestirme adina bu kadar katliam ve zorlama yapilmazdi.

Ayrica kimin ne okuyup ne okumadigi hakkinda hangi pesin hukum ve onyargi ile karar veriyorsunuz?

Eger bir kisi insanligi ve insani sevse, onu kendi ideolojik inancsal dogrulari ugruna harcamaz/harcatmaz ve oldurmez.

Benim bilinc ve farkindalik vurgum da zaten, kisiler arasi dayanisma, hak ve ozgurluklerin taninmasi temsili ve saygi ile karsilanilmasi.

Bunlar da basta kendilik ve bireysel bilinc ve farkindalik gerektirir.

Ideolojik inancsal dogru guc ve iktidar savaslarinda, savasa kitle olarak katilim adina; ne kendilik bilinci ne de bireysel bilinc yoktur.

Insanoglu her zaman kendisini sadece maddesel olarak degerlendirmis, almis/satmis savasa surmus, kitle ve kelle sayisi olarak degerlendirmistir.

Beyin ve onun numenal yetisi nerde?
 

Ferdinand Bardamu

Kahin
Yeni Üye
Katılım
30 Nis 2012
Mesajlar
1,302
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
42
İlk cümlenin anlamı şudur, insan madden de manen de ne ise odur...İnsana ait şeylerin bütünü insanı oluşturur..Kişiler ideoloji , inanç uğruna savaşa çekilmiyorlar .. Marksizm'de kişiler boyunduruktan kurtulmak , kendini sömürenlere başkaldırmak, daha insanca yaşamak için mücadeleye çekiliyorlar.. Haksızlığa karşı mücadele etmek bir erdemdir.Canlılar hayatta kalmak için mücadele ederler,mücadele yahut savaş ne için yapıldığına göre değerlendirilir..Marksistler , kişileri bilinçlendirmek için mücadele ederler, zira onlar atanmış bilinç , yahut üyelik dedikleri bir kavramdan bahsederler..Kişiler yanlış bilince sahip olduklarından kendi sınıfsal çıkarlarının aksine hareket edebilirler, misal bir işçinin sendikalaşmaya karşı olması gibi...Haliyle bu atanmış bilincin ortadan kaldırılması gerekir ki kitleler mücadeleye dahil olabilsin..Ve materyalistler bunu sözde değil özde yaparlar,davaları için mücadele ederler...Kendi inançlarına karşı geldikleri için binlerce kişiyi kazığa oturtan , olmadık işkenceler yapanlar, yakanlar materyalistler değil idealist hristiyanlar idi örneğin..Her devrim zor kullanır, şu yahut bu inanç farketmez, her köklü değişiklik sert olur ve otoriteyi ele geçirdiğinde kendini korumak için kurumlar oluşturur,zor kullanı aksi görülmüş değildir..İdealist de olsa materyalist de olsa bu böyledir çünkü bu devrimin dediğimiz şeyin ne olduğu ile alakalıdır...

İnsanoğlu kendisini sadece madde(ki ben bunu nesne olarak algılıyorum) olarak değerlendirmiş falan değildir..Alınıp satılmak , savaşa sürülmek kişinin yalnızca bir nesne olarak görüldüğü anlamına gelmez..Beynin numenal yetisi müzikte, edebiyatta , heykelde, resimde,bilimde,teknoloji dedir..Bunlar sırf kendisini nesneleştirmiş bir şeyin ürünü olamazlar zira özneldirler çoğu..Sizin söyledikleriniz kadar bunlar da insana ait şeylerdir...
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
İlk cümlenin anlamı şudur, insan madden de manen de ne ise odur...İnsana ait şeylerin bütünü insanı oluşturur..Kişiler ideoloji , inanç uğruna savaşa çekilmiyorlar .. Marksizm'de kişiler boyunduruktan kurtulmak , kendini sömürenlere başkaldırmak, daha insanca yaşamak için mücadeleye çekiliyorlar.. Haksızlığa karşı mücadele etmek bir erdemdir.Canlılar hayatta kalmak için mücadele ederler,mücadele yahut savaş ne için yapıldığına göre değerlendirilir..Marksistler , kişileri bilinçlendirmek için mücadele ederler, zira onlar atanmış bilinç , yahut üyelik dedikleri bir kavramdan bahsederler..Kişiler yanlış bilince sahip olduklarından kendi sınıfsal çıkarlarının aksine hareket edebilirler, misal bir işçinin sendikalaşmaya karşı olması gibi...Haliyle bu atanmış bilincin ortadan kaldırılması gerekir ki kitleler mücadeleye dahil olabilsin..Ve materyalistler bunu sözde değil özde yaparlar,davaları için mücadele ederler...Kendi inançlarına karşı geldikleri için binlerce kişiyi kazığa oturtan , olmadık işkenceler yapanlar, yakanlar materyalistler değil idealist hristiyanlar idi örneğin..Her devrim zor kullanır, şu yahut bu inanç farketmez, her köklü değişiklik sert olur ve otoriteyi ele geçirdiğinde kendini korumak için kurumlar oluşturur,zor kullanı aksi görülmüş değildir..İdealist de olsa materyalist de olsa bu böyledir çünkü bu devrimin dediğimiz şeyin ne olduğu ile alakalıdır...

İnsanoğlu kendisini sadece madde(ki ben bunu nesne olarak algılıyorum) olarak değerlendirmiş falan değildir..Alınıp satılmak , savaşa sürülmek kişinin yalnızca bir nesne olarak görüldüğü anlamına gelmez..Beynin numenal yetisi müzikte, edebiyatta , heykelde, resimde,bilimde,teknoloji dedir..Bunlar sırf kendisini nesneleştirmiş bir şeyin ürünü olamazlar zira özneldirler çoğu..Sizin söyledikleriniz kadar bunlar da insana ait şeylerdir...

Ben bunlarin insana ait olmadigini soylemiyorum, sadece insanoglunu insanlastiracak olan onun numenal yetisinin getirdigi kendilik bilinci ve kendi varliginin bilincidir. Kendini sadece materyalist olarak bir goruntu olarak algilayan insanoglu zaten kendini baska fenomenlerdende farkli kilamaz. Cunku numenal yetisinin bilinc ve farkinda degildir.

Yoksa "benim koklu degisikligim de digerleri gibidir" dediginde senin de baskalarindan farkinkalmaz. Stalin ile Hitler'in kendi ideolojik dogrulari icin yaptiklari katliamlar arasinda ne fark vardir, sence?

Ya da sosyalizm/fasizm ugrunasavasmak farki nedir?

Bu farki kim neye gore ortaya koyar?

Sonucta birisi kendi aklinin dogrusu ile fasizme, digeri sosyalizme inanmis degil midir?

Bunlar kitleleri kendi tarafindan savasda cikarken; nerededir numenal yeti, bilinc farkindalik v.s.?

Gosterir misin?
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Bakin isterseniz once surdan basliyalim.

Bir kisinin isci sinifindan olmasi baskadir, o kisinin isci sinifinin bilinc ve farkindaligina sahip olmasi baskadir.

Buyrun, arasindaki farki ortaya koyun.
 

Ferdinand Bardamu

Kahin
Yeni Üye
Katılım
30 Nis 2012
Mesajlar
1,302
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
42
Bakin isterseniz once surdan basliyalim.

Bir kisinin isci sinifindan olmasi baskadir, o kisinin isci sinifinin bilinc ve farkindaligina sahip olmasi baskadir.

Buyrun, arasindaki farki ortaya koyun.

Önceki yazımda atanmış bilinçden bahsederek bunun cevabını verdim zaten...Kişiler kendi maddi koşullarının gerektirdiği bir bilince sahip iseler bu doğru bilinçtir..Eğer kişi bu maddi sınıfın temelini teşkil eden bir bilince sahip değil ise bu tezattır ve bu doğru bilinç değildir...Kişi işçi sınıfından olabilir ancak bu sınıfın gerektirdiği bir bilince yani olması gereken bir bilince sahip değil ise bilinci atanmıştır , ait olduğu sınıfı yansıtmaz..Misal bir işçi ücretlerin düşmesini şu yahut bu şekilde savunur ise o yanlış bir bilince sahip demektir...
 

Ferdinand Bardamu

Kahin
Yeni Üye
Katılım
30 Nis 2012
Mesajlar
1,302
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
42
Ben bunlarin insana ait olmadigini soylemiyorum, sadece insanoglunu insanlastiracak olan onun numenal yetisinin getirdigi kendilik bilinci ve kendi varliginin bilincidir. Kendini sadece materyalist olarak bir goruntu olarak algilayan insanoglu zaten kendini baska fenomenlerdende farkli kilamaz. Cunku numenal yetisinin bilinc ve farkinda degildir.

Yoksa "benim koklu degisikligim de digerleri gibidir" dediginde senin de baskalarindan farkinkalmaz. Stalin ile Hitler'in kendi ideolojik dogrulari icin yaptiklari katliamlar arasinda ne fark vardir, sence?

Ya da sosyalizm/fasizm ugrunasavasmak farki nedir?

Bu farki kim neye gore ortaya koyar?

Sonucta birisi kendi aklinin dogrusu ile fasizme, digeri sosyalizme inanmis degil midir?

Bunlar kitleleri kendi tarafindan savasda cikarken; nerededir numenal yeti, bilinc farkindalik v.s.?

Gosterir misin?

Materyalizmde kişi kendini sadece bir görüntü olarak ortaya koymuyor eğer bahsettiniz şey yanısma ise soyut olan kavramlar materyalin yansımasıdır diyebiliriz, ancak bu soyut olan şeylerin olmadığı anlamına gelmiyor maddeden bağımsız olmadığı anlamına geliyor...Kişi kendini diğer fenomenlerden, neredeyse insan olduğundan beri farklı kılacak şeyler ortaya koymuştur...Felsefe materyalist olarak doğduğunda da böyledir bu , saf materyalist olduğunda da, materyalist olmadığında idealist olduğunda da böyledir bu...İnsan hayvanlıktan farklılaştığından itibaren olan birşey, materyalizm yahut idealizm üstü birşey olsa gerek..Zira sizin söylediğiniz ""insan materyalizmde kendini diğer fenomenlerden ayıramaz"" çıkarımının, insanlık tarihinde bir karşılığı olmadığını düşünüyorum, insan insan olduğundan beri bu farklılık vardır..Sanat dediğiniz tüm ideolojilerde yahut inanç sistemlerinde vardır, hatta binlerce yıl önce çizilmiş mağara resimlerinde vesairelerde vardır..İnsan hiçbir zaman diğer fenomenler gibi olmamıştır...

Devrim dediğiniz şeyin nasıl olduğu bellidir, yöntem aynı olabilir ancak ideolojiler aynı değildir..Benim şundan yahut bundan tamamen farklı olmam demek, benim insan olmamam yahut bilinen hiçbir şeye benzememem demek olur ki bu da mümkün değildir..Zor kullanmadan devrim olmaz , devrim böyle bişeydir zaten...Bu şekilde her kavramı aynılaştırabilirsiniz bir yönünden tutup..Faşizmin ne olduğu bellidir, sosyalizmin ne olduğu bellidir..Zorlarsak eğer Stalin de, Hitler de Adem ve Havvadan geldiklerinden bu iki ideoloji de aynı şeydire kadar gider bu iş...Sosyalizm teoride kitleleri , kitlelerin kendi çıkarları için mücadeleye çağırır,onların dışında birilerinin çıkarları için değil...Kişinin en nihayetinde bilinçli olmasını sağlayan şey, toplumun bilinçli olmasıdır sosyalizmde ..bireysel bilinçsizlik gibi birşeyden söz etmez...farkındalık, numenal yeti,bilinçlilik ancak toplumdan bireye doğru sağlanabilir...
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Materyalizmde kişi kendini sadece bir görüntü olarak ortaya koymuyor eğer bahsettiniz şey yanısma ise soyut olan kavramlar materyalin yansımasıdır diyebiliriz, ancak bu soyut olan şeylerin olmadığı anlamına gelmiyor maddeden bağımsız olmadığı anlamına geliyor...Kişi kendini diğer fenomenlerden, neredeyse insan olduğundan beri farklı kılacak şeyler ortaya koymuştur...Felsefe materyalist olarak doğduğunda da böyledir bu , saf materyalist olduğunda da, materyalist olmadığında idealist olduğunda da böyledir bu...İnsan hayvanlıktan farklılaştığından itibaren olan birşey, materyalizm yahut idealizm üstü birşey olsa gerek..Zira sizin söylediğiniz ""insan materyalizmde kendini diğer fenomenlerden ayıramaz"" çıkarımının, insanlık tarihinde bir karşılığı olmadığını düşünüyorum, insan insan olduğundan beri bu farklılık vardır..Sanat dediğiniz tüm ideolojilerde yahut inanç sistemlerinde vardır, hatta binlerce yıl önce çizilmiş mağara resimlerinde vesairelerde vardır..İnsan hiçbir zaman diğer fenomenler gibi olmamıştır...

Devrim dediğiniz şeyin nasıl olduğu bellidir, yöntem aynı olabilir ancak ideolojiler aynı değildir..Benim şundan yahut bundan tamamen farklı olmam demek, benim insan olmamam yahut bilinen hiçbir şeye benzememem demek olur ki bu da mümkün değildir..Zor kullanmadan devrim olmaz , devrim böyle bişeydir zaten...Bu şekilde her kavramı aynılaştırabilirsiniz bir yönünden tutup..Faşizmin ne olduğu bellidir, sosyalizmin ne olduğu bellidir..Zorlarsak eğer Stalin de, Hitler de Adem ve Havvadan geldiklerinden bu iki ideoloji de aynı şeydire kadar gider bu iş...Sosyalizm teoride kitleleri , kitlelerin kendi çıkarları için mücadeleye çağırır,onların dışında birilerinin çıkarları için değil...Kişinin en nihayetinde bilinçli olmasını sağlayan şey, toplumun bilinçli olmasıdır sosyalizmde ..bireysel bilinçsizlik gibi birşeyden söz etmez...farkındalık, numenal yeti,bilinçlilik ancak toplumdan bireye doğru sağlanabilir...

Konuya metafizik, varliksal ontolojik yani varlik temelli baktiginiz surece materyalizm/idealizm cikmazindan kendinizi kurtaramaz; birini alir digerine karsi cikarsiniz. Aslinda kavramin evrensel ve bilgisel/bilissel algisindan sonra pozitivizm de bu akima katilmistir.

Benim bakisacim ise; varliksal, inancsal, ideolojik degildir; Aksine bilissel, bilimsel, bilgisel ve kavramsaldir.

Iste bu temelde insanoglunun gorunusu olan fenomen degil; onu hareket ettiren yonlendiren yoneten beyninin urunu numenal yeti devreye girer. Bu da cognitive science, yani bilissel bilimdir.

O yuzden insanoglunun fenomenin ne oldugu taretismasi yuzyillardir surer ve ustelik akilcilik ve inanc gibi "ilk, tek, mutlak, kesin" v.s. ogelerini tasir.

Bilimsel vebilissel olarak fenomen degil; onun gozlemi oertaya konur. Burada da konu insanoglu fenomeni degil; onun her turlu sistemsel, duzensel, kurumsal savassal, iliskisel v.s. gozleminin ortaya konmasi ve bunun disaridan ve bir ideoloji temeli olmadan yapilmasidir.

Cunku burada insanoglunun her turlu yasam ve iliskisinin gozleminin insanlikdisi ve insandisi oldugudur.

Iste bir seyi yaparken onun bilinc ve farkindaligi baskadir; ona sadece inanmak ya da onun arkasindan bir kitle olarak suruklenmek baskadir.

Evet olmasi gerekir. Cunku "insanoglu kendi fenomenide dahil; tum fenomenleri gozlemi algisi kavrami ve bilgisi ile ortaya koyabilen numenal yeti sahibi tek ve alternatifsizdir" iste bunu algilamak; insanoglunun diger fenomenlerden farkini algilamak ve kisaca kendilik bilinci ve kendi varligin farkindaligi ve bilincidir.

Iste bu farkindalik ve bilinc insanoglunun kendi varligini ancak; ideolojilerinin, inanclarinin, dogrularinin ve etik (milli, dini, siyasi, ahlaki, geleneksel, toplumsal v.s.) her turlu yonlendirim ve yaptirimlarinin onune koyar ve insanoglu kendi yarattigi bu degerler icin kendini harcamaz. Kendi yarattigi bu degerlere kontrolunu vermez.

Aksine bunlarin kendi urunu oldugunu algilar ve kontrolunu kendi uzerine alir. Iste bu temelde insanoglunda fenomen olarak kendilik bilinc ve farkindaligi yoktur. Cunku numenal yetisini ya tanrilastirir, ya da maddelestirir.
 

Ferdinand Bardamu

Kahin
Yeni Üye
Katılım
30 Nis 2012
Mesajlar
1,302
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
42
Konuya metafizik, varliksal ontolojik yani varlik temelli baktiginiz surece materyalizm/idealizm cikmazindan kendinizi kurtaramaz; birini alir digerine karsi cikarsiniz. Aslinda kavramin evrensel ve bilgisel/bilissel algisindan sonra pozitivizm de bu akima katilmistir.

Benim bakisacim ise; varliksal, inancsal, ideolojik degildir; Aksine bilissel, bilimsel, bilgisel ve kavramsaldir.

Iste bu temelde insanoglunun gorunusu olan fenomen degil; onu hareket ettiren yonlendiren yoneten beyninin urunu numenal yeti devreye girer. Bu da cognitive science, yani bilissel bilimdir.

O yuzden insanoglunun fenomenin ne oldugu taretismasi yuzyillardir surer ve ustelik akilcilik ve inanc gibi "ilk, tek, mutlak, kesin" v.s. ogelerini tasir.

Bilimsel vebilissel olarak fenomen degil; onun gozlemi oertaya konur. Burada da konu insanoglu fenomeni degil; onun her turlu sistemsel, duzensel, kurumsal savassal, iliskisel v.s. gozleminin ortaya konmasi ve bunun disaridan ve bir ideoloji temeli olmadan yapilmasidir.

Cunku burada insanoglunun her turlu yasam ve iliskisinin gozleminin insanlikdisi ve insandisi oldugudur.

Iste bir seyi yaparken onun bilinc ve farkindaligi baskadir; ona sadece inanmak ya da onun arkasindan bir kitle olarak suruklenmek baskadir.

Evet olmasi gerekir. Cunku "insanoglu kendi fenomenide dahil; tum fenomenleri gozlemi algisi kavrami ve bilgisi ile ortaya koyabilen numenal yeti sahibi tek ve alternatifsizdir" iste bunu algilamak; insanoglunun diger fenomenlerden farkini algilamak ve kisaca kendilik bilinci ve kendi varligin farkindaligi ve bilincidir.

Iste bu farkindalik ve bilinc insanoglunun kendi varligini ancak; ideolojilerinin, inanclarinin, dogrularinin ve etik (milli, dini, siyasi, ahlaki, geleneksel, toplumsal v.s.) her turlu yonlendirim ve yaptirimlarinin onune koyar ve insanoglu kendi yarattigi bu degerler icin kendini harcamaz. Kendi yarattigi bu degerlere kontrolunu vermez.

Aksine bunlarin kendi urunu oldugunu algilar ve kontrolunu kendi uzerine alir. Iste bu temelde insanoglunda fenomen olarak kendilik bilinc ve farkindaligi yoktur. Cunku numenal yetisini ya tanrilastirir, ya da maddelestirir.

Aksine, bir çıkmaz var ise ,bu çıkmazdan ancak zıtlar arasındaki mücadele ile çıkarsınız..Bu diyalektik düşüncedir ve ben bunun çok sağlam bir argüman olduğunu , değişimin ve hareketin sebebini bu zıtlıklar sonucunda ortaya çıkan sentez ile temellendiğini düşünüyorum..Ayrıca unutmayınız, diyalektik materyalizm yahut Marksizm'de belirtildiği üzere ,insanlık çözebileceği problemler ortaya koyar, çözemeyeceklerini değil..Zira bir durağanlık , mistik yahut metafizik birşey yoktur,sürekli gelişim ve ilerleme vardır. Uzun vadede çıkmaz diye bir şey sözkonusu olmadığı gibi, zıtlıkların varlığı çıkmazdan kurtulmak için bir ön şarttır.İnsanlık içinden çıkılmaz sorunlar ortaya koymaz bu Marks'ın sözüdür..

Sizin bakış açınızın ideolojik olmama gibi bir şansı yoktur.Marksist bakmıyorsanız da illaki bir ideolojik bakış ile bakıyorsunuzdur..Diyalektik materyalizm bilim ile iç içedir ayıramazsınız,zira bilim de maddenin ötesi ile ilgilenmez konusu maddedir...Bilimin hangi dalı gelişmiş ise materyalist düşünce de o şekilde düşünmeye eğilimlidir...Mekanik biliminin gelişmiş olduğu zamanlarda mekanik materyalizmden söz edildiği gibi...Bu sebeple Antik Yunan dünyasından bilimsel düşüncenin tohumlarının atıldığı yer olarak bahsedilir...Çünkü Thales ve sonrasında gelenler, arkheyi maddesdel bir şey olarak düşünmüşlerdir,materyalisttirler..Sizin alayışınız da bana materyalizmin kapsamında bir düşünce gibi geldi açıkçası..Düşüncenin kaynağı beynin , zihnin araştırılması.Materyalizm düşüncenin kaynağı beyindir der..Yani sizin bahsettiğiniz numenal yeti, beyin olmadan var olamaz, bu materyalizmdir...Açıkçası Marks'ın sahip olduğu ""öcü""imajı sebebi ile uzak durulmaya çalışılmış gibi bir hissiyat oluşturdu bende..

Ben numen ya da fenomen ayrımı yapmam..Bana göre bu ayrım zorlamadır.İnsanlığın bildikleri ve henüz bilmedikleri yani öğrenecekleri vardır,hiç bir zaman öğrenilemeyecek gerçeklik denen bir şey yoktur uzun vadede..Bu bir zaman sorunudur.Tarihsel gelişim içerisinde , geçmişin bilinmeyenleri bugün biliniyor, bugünün bilinmeyenleri gelecekte bilinecekler..O halde bu sınırı çekmek neden? Bu sınır nesnel bir sınır değildir, insanın kendi kendi kendine çizmiş olduğu sınırdır..İronik bir şekilde , siz kendi kendinize çizmiş olduğunuz sınırın kontrolü altına girmişsiniz demektir eğer böyle ise...Son kısımda bahsettiğiniz kavram ""fetiş"" yahut ""yabancılaşma"" kavramıdır..Bu kavram Marksist öğretide önemli bir yer tutar.Özellikle gençlik yıllarında Marks'ın en çok atıf yaptığı kavramdır.İnsanlar devleti yaratırlar ancak devlet insanlar üstüne kural koyar ve onları hükmü altına alır gibi...Veya kendi emeğinin ürününe yabancılaşan işçinin, daha sonra bu ürünlerden alabilmek için çalışmaya mecbur olması yani meta fetişi gibi..Esasında materyalist bir şekilde konuşarak ona karşı çıkıyormuşsunuz gibi bir izlenim oluştu bende....
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Aksine, bir çıkmaz var ise ,bu çıkmazdan ancak zıtlar arasındaki mücadele ile çıkarsınız..Bu diyalektik düşüncedir ve ben bunun çok sağlam bir argüman olduğunu , değişimin ve hareketin sebebini bu zıtlıklar sonucunda ortaya çıkan sentez ile temellendiğini düşünüyorum..Ayrıca unutmayınız, diyalektik materyalizm yahut Marksizm'de belirtildiği üzere ,insanlık çözebileceği problemler ortaya koyar, çözemeyeceklerini değil..Zira bir durağanlık , mistik yahut metafizik birşey yoktur,sürekli gelişim ve ilerleme vardır. Uzun vadede çıkmaz diye bir şey sözkonusu olmadığı gibi, zıtlıkların varlığı çıkmazdan kurtulmak için bir ön şarttır.İnsanlık içinden çıkılmaz sorunlar ortaya koymaz bu Marks'ın sözüdür..

Diyalektigin sonucu konu ve kavrami bir tek temele indirgemesidir. Hegel diyalektik idealist iken, Marx diyalektik materyalisttir. Iste bu indirgenen ve birbiri ile mucadele eden varliksal, inancsal ideolojik ve ontolojik/metafizik tartisma ayni kaynaktan tartisir. Bu kaynak ta akilciliktir. O yuzden diyalektik mantik sadece karsitlari teke indirgeyen ve diger tekine karsi olan mantiktir. Halbuki diyalektik karsitliklari veren ana temel bulunursa; burada onun sabitligi temelindeki sadece ifade farkinin diyalektik oldugu algilanir. Bir ornek verirsek Hkk'in haklisi haksizi kendi bunyesinde tartisirken tartisma tabani hak sabit kalir ve tartisma disidir. Aslinda hakkin bir kavram olarak ortaya konumu ve karsitlari ve indirgemeci tekligi islemini algilamak; epistemolojik mantiktir.

Sizin bakış açınızın ideolojik olmama gibi bir şansı yoktur.Marksist bakmıyorsanız da illaki bir ideolojik bakış ile bakıyorsunuzdur..Diyalektik materyalizm bilim ile iç içedir ayıramazsınız,zira bilim de maddenin ötesi ile ilgilenmez konusu maddedir...Bilimin hangi dalı gelişmiş ise materyalist düşünce de o şekilde düşünmeye eğilimlidir...Mekanik biliminin gelişmiş olduğu zamanlarda mekanik materyalizmden söz edildiği gibi...Bu sebeple Antik Yunan dünyasından bilimsel düşüncenin tohumlarının atıldığı yer olarak bahsedilir...Çünkü Thales ve sonrasında gelenler, arkheyi maddesdel bir şey olarak düşünmüşlerdir,materyalisttirler..Sizin alayışınız da bana materyalizmin kapsamında bir düşünce gibi geldi açıkçası..Düşüncenin kaynağı beynin , zihnin araştırılması.Materyalizm düşüncenin kaynağı beyindir der..Yani sizin bahsettiğiniz numenal yeti, beyin olmadan var olamaz, bu materyalizmdir...Açıkçası Marks'ın sahip olduğu ""öcü""imajı sebebi ile uzak durulmaya çalışılmış gibi bir hissiyat oluşturdu bende..

Iste sorun da burda. Cunku sizin ufkunuz varliksal, ideolojik inancsal ve dogrusallik ile sinirlanmis iken; benim ufkumda hem bunlar yoktur, hem de epistemolojik yani bilgisel builimsel ve bilissellik vardir. Yani benim tabanim var, ol inan degil; bil dir.

Ben numen ya da fenomen ayrımı yapmam..Bana göre bu ayrım zorlamadır.İnsanlığın bildikleri ve henüz bilmedikleri yani öğrenecekleri vardır,hiç bir zaman öğrenilemeyecek gerçeklik denen bir şey yoktur uzun vadede..Bu bir zaman sorunudur.Tarihsel gelişim içerisinde , geçmişin bilinmeyenleri bugün biliniyor, bugünün bilinmeyenleri gelecekte bilinecekler..O halde bu sınırı çekmek neden? Bu sınır nesnel bir sınır değildir, insanın kendi kendi kendine çizmiş olduğu sınırdır..İronik bir şekilde , siz kendi kendinize çizmiş olduğunuz sınırın kontrolü altına girmişsiniz demektir eğer böyle ise...Son kısımda bahsettiğiniz kavram ""fetiş"" yahut ""yabancılaşma"" kavramıdır..Bu kavram Marksist öğretide önemli bir yer tutar.Özellikle gençlik yıllarında Marks'ın en çok atıf yaptığı kavramdır.İnsanlar devleti yaratırlar ancak devlet insanlar üstüne kural koyar ve onları hükmü altına alır gibi...Veya kendi emeğinin ürününe yabancılaşan işçinin, daha sonra bu ürünlerden alabilmek için çalışmaya mecbur olması yani meta fetişi gibi..Esasında materyalist bir şekilde konuşarak ona karşı çıkıyormuşsunuz gibi bir izlenim oluştu bende....

Ayrim yapmak baska, bir seyin farkini ortaya koymak baskadir. Bir seyi ayirmak demek, indirgemeciliktir. Bir seyin baska bir seyden farkli oldugunu ortaya koymak ve bu farklari birlestireni ortaya koymak ise farklarin ic iceligi ve birligidir.

Siz belki ayirmiyorsunuz ama; indirgiyorsunuz. Sorun da bu indirgemededir. Aslinda konu ve kavramlar cok yogun ve derindir. Isterseniz her farkli kavrami kendi farki bunyesinde degerlendirelim.

En azindan metafizigin ontolojik ve teolojik varliksal/ideolojik inancsal alaninin disinda baska alanlar oldugunu algilayalim.
 

glsezinrs

Kahin
Yeni Üye
Katılım
12 Ara 2010
Mesajlar
1,358
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
62
Materyalist aşık olur/olabilir mi, mu?soru buydu değil mi?Aşk, insan temellidir ve zaten zorunlu olarak maddesel bir fenomen (algılanabilir diyelim) temellidir.İnsanı madde/mana diye ayrıştıramazsınız.Çok çok "insan"a indirgeyebilirsiniz.Mana kısmı da zaten bedensel kısmından soyutlanamaz.Bu abuk soruyu o denli detaylandırmaya ne gerek var?Aşık olanlar, eninde sonunda bunu bedende görünür kılarlar..Ruhlar evlenmez, birlikte yaşamaz, kavga da etmez..Hukuki bir yükümlülükleri de yoktur..Yazdıklarıma inanamıyorum.:).Ayrıca aşkın bir kimyası vardır ve sirke sinekleri bile eşlerini seçerler..Yani üremenin, var olmanın, yaşamanın itici /doğal gücüdür..Platonik aşk, çocukluktan ergenliğe geçerken yaşadığımız bir provadır ve yetişkinlerde ben bunu patalojik bulurum..Onun dışındakiler, (ilahi aşk, meslek aşkı vb..) doğal olmayan, soyutlama temelinde inşa edilen duyguları içerir ki elbette bunlar da mümkün..Ama konu edilen bu değil..Materyalist aşık olur elbet..İdealistle materyalistin aşkı, yaşamı farklı algılamaları temelinde bitebilir.Nitekim konu ilk açıldığında sözedilen buydu..Ama materyalistle materyalistin aşkı, idealistle idealistin aşkı bitmiyor mu?Aşkın bir misyonu vardır, sevgi-sorumluluk-dostluk vb devam ettirilebilir veya anılarda kalır,öyle bile olsa insani yönlerimizi, birbirimizi tanımamızı ve olgunlaşmamızı sağlar..Yirmilik diş çıkarmak gibi birşey..Siz istemeseniz de başınıza gelir ve çoğunlukla dişçide sonlanır.(H).
 

Ferdinand Bardamu

Kahin
Yeni Üye
Katılım
30 Nis 2012
Mesajlar
1,302
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
42
O zaman şöyle başlayalım sıfırdan.Sizin numen - fenomen tanımınız nedir?
 

Teoman

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
7 Haz 2012
Mesajlar
16
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
42
Materyalistim diyen kişi aşık olur hem de daha yüklü aşık olur.Çünkü her şeyin temeli maddedir ve dolayısıyla çıplak gözle görülebilir, müdahale şansı vardır. Doğru ve ya yanlış olan bir şeyi doğaüstü güçlerin üzerine atıp kurtulmak yoktur. (Açıkcası ne alakası var pek te anlayamadım).

materyalistlerin ask anlayisi ile idealistlerin ask anlayisi farklidir... hangisi daha yuklu yada yuksuz asik olur derseniz materyalistlerin aski martinin omru kadardir...
 

Ferdinand Bardamu

Kahin
Yeni Üye
Katılım
30 Nis 2012
Mesajlar
1,302
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
42
Dünyanın heryerinde çeşitli akımlaradan sol görüşlüler hapislere atılıyor, öldürülüyor, devlet eliyle ezilmeye çalışılıyor, idam ediliyor, yine de bütün bunları göze alarak bağımsızlık, özgürlük, devrim vs. için mücadeleye devam ediyor. Bu mücadelenin aşkı ile ömründen vazgeçebilen bu insanlara """bunların aşkları şukadar yahut bukadar"" demek insafsızlıktır, hayatı okuyamamaktır,kara propagandadır...Yani el insaf göz var izan var. Belirli bir felsefeye yönelik kişinin gözünü kan bürürse, önünü göremez, nihayetinde de anlamsız çıkarımlarda kaybour..
 

glsezinrs

Kahin
Yeni Üye
Katılım
12 Ara 2010
Mesajlar
1,358
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
62
Bu başlık, materyaliste aşık olan bir idealistin sorgulamaları üzerine açılmıştı sanırım..Yaşam algıları farklı olan insanlar birbirlerine aşık olabilirler mi?Sanmıyorum..Bu sadece dış görünüşle ilgili bir hoşlanma vs dir..Aşk daha derin ve bütüncül bir duygu.
 

fides

Kahin
Yeni Üye
Katılım
15 Şub 2008
Mesajlar
1,694
Tepkime puanı
5
Puanları
38
"Eğer sevgi üretmiyorsa yüreğiniz,başarılı bir üretici değilsiniz...
Karşılığında sevgi uyandırmadan seviyorsanız, yani sevgi olarak sevginiz karşılıklı sevgi yaratmıyorsa; seven bir kişi olarak dışavurumunuzla kendinizi sevilen bir kişi yapamıyorsanız, sevginiz güçsüzdür, bu bir talihsizliktir." Marks


Bu başlık, materyaliste aşık olan bir idealistin sorgulamaları üzerine açılmıştı sanırım..Yaşam algıları farklı olan insanlar birbirlerine aşık olabilirler mi?Sanmıyorum..Bu sadece dış görünüşle ilgili bir hoşlanma vs dir..Aşk daha derin ve bütüncül bir duygu.

Bir idealist ve bir materyalistin aşkı pek uzun süreceğini sanmıyorum. Sandığımdan daha uzun sürerse materyalist olan muhtemelen erkektir.Materyalist kadının idealist bir erkekle ilişkisi/aşkı/sevgisi daha kısa olur gibime geliyor. Erkekler, biraz daha töleranslı.
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç
Üst