Materyalizm ve Aşk

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Serbest Kürsü kategorisinde tamara tarafından oluşturulan Materyalizm ve Aşk başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 15,228 kez görüntülenmiş, 90 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Serbest Kürsü
Konu Başlığı Materyalizm ve Aşk
Konbuyu başlatan tamara
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan UpBot

tamara

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
4 Tem 2009
Mesajlar
9
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
2023
arkadaşlar bu konu hakkında ki görüşlerinizi merak ediyorum:
materyalizm ile aşk arasında bir bağlantı var mıdır?
materyalistim diyen bir kişi aşık olabilir mi?
 

cogito

Üye
Yeni Üye
Katılım
30 Ocak 2010
Mesajlar
198
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
45
Materyalistim diyen kişi aşık olur hem de daha yüklü aşık olur.Çünkü her şeyin temeli maddedir ve dolayısıyla çıplak gözle görülebilir, müdahale şansı vardır. Doğru ve ya yanlış olan bir şeyi doğaüstü güçlerin üzerine atıp kurtulmak yoktur. (Açıkcası ne alakası var pek te anlayamadım).
 

tamara

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
4 Tem 2009
Mesajlar
9
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
2023
tam olarak ben de anlayamadığım için sordum zaten. açıkcası yine de anlamadım
 

phi

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
13 May 2008
Mesajlar
1,906
Tepkime puanı
174
Puanları
63
Sanirim kurulmak istenen baglanti celiski kaynakli yani maddeyi kabul eden birinin manayi red etmesi geregi. Materyalizmi; akli, duyguyu, ruhu red eden bir dusunce oldugunu kabul eder isek, buna bagli olarak manevi bir duygu olan askida red ettigini dusunmemiz kacinilmazdir. Ama bir gun size biri cikip Askin Materyalizmi var derse?
 

cogito

Üye
Yeni Üye
Katılım
30 Ocak 2010
Mesajlar
198
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
45
O zaman soruyu şöyle sormak daha uygun olurdu. Materyalistler ruhu reddediyor o zaman neden aşık oluyorlar şeklinde bir eleştiri sorusu olmalıydı. Yoksa pekala biliyoruz ki
sadece idealistler aşık olur diye bir şey yoktur.Materyalistle he rşeyi madde ve enerji olarak açıklıyorlar.İdealizme göre madde yokken düşünce vardı.Düşünce, fikir, duygu tabiki vardır materyalizmde ama maddeden kaynaklanır.Aşık olabileceğimiz bir madde(insan) olmadan aşık olabilir miyiz? Aşk maddeden önce tek başına bir duygu olarak var mıdır?
 
M

monaliza

Ziyaretçi
Evet bence de başlık konusu biraz bağdaşımsız. Aslında ne demek istediğinizi anlamış gibiyim biraz.

Materyalist insan aşık olabilir mi?den çok, para,şan,şöhret gibi materyalleri yaşamında ön planda tutan bir insan ,gerçek anlamda aşık olabilir mi?demek istemiş olabilir misiniz?

Böyle düşünerek görüşümü belirtmek durumundayım;kişiye göre değişir. Bazı insanlar maharetlidir, hem duygularını,hem materyali önemseyebilirler. Fakat emin olun,böyle insanlar azınlıkta. Materyal, yaşam içinde gerekli,fakat her şey demek değil. Önemli olan ölçüyü bilmek. İnancım o ki;gerçekten çok materyalist bir insan benim inandığım anlamda aşık olamaz. Benim anladığım anlamdaki aşka da layık olamaz.

(Sanırım konuya çok sadeleştirerek baktım):)
 

phi

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
13 May 2008
Mesajlar
1,906
Tepkime puanı
174
Puanları
63
O zaman soruyu şöyle sormak daha uygun olurdu. Materyalistler ruhu reddediyor o zaman neden aşık oluyorlar şeklinde bir eleştiri sorusu olmalıydı. Yoksa pekala biliyoruz ki
sadece idealistler aşık olur diye bir şey yoktur.Aşk ruhla değil beyinle ilgilidir.

Materyalistleri ve dolayisi ile materyalizmi cok arastirmadim ama dediginize bakilirsa ruhu red ettikleri ve bu sebeple nasil asik olabildiklerinin gereginden bahsetmis ve dusuncenizin sonunda da bunun ruh ile degil beyin ile alakali oldugunu soylemissiniz.

Ben ise soyle yaklasacagim; felsefeciler (dogmacilar haric) insanin 5 duyu organi ile kesfedemedigi seyleri red etme gibi buyuk potansiyallerinin oldugunu gormekteyiz. Kimi yaraticiyi red ederken, kimi sevgiyi, kimi aski, kimi duygulari, kimi ruhu... Sonuc itibari ile hepsinin kesistigi ortak nokta olan varlik kavrami ve buna bagli olarak canli olma ozelligi ile aski aramamiz gerektigi dusuncesindeyim. Hatta daha ileri gidip her canli aski arar ve varligin tamamlanma sureci ask ile noktalanir diyip, surekli dilimin ucundan cikmak isteyen narsist arkadasima, kisa sureliginede olsa bir nefes aldirma firsati bulmus olabilirim.
 

cogito

Üye
Yeni Üye
Katılım
30 Ocak 2010
Mesajlar
198
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
45
Sevgili Monaliza, materyalist insan hayatında şan, şöhret , para gibi unsurları ön planda tutan insan demek değildir.Sadece düşüncelerinn de duyguların da hislerin de beyinden, sinir sisteminden vs. oluştuğunu öne sürerler.Mistik bir yapısı yoktur. Maddeden önce düşünce vardı diye düşünmezler.Düşünce tek başına yoktur maddelerden ve onlara verdiğimiz tepkilerden kaynaklanır bakış açısıyla yaklaşırlar.
 

phi

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
13 May 2008
Mesajlar
1,906
Tepkime puanı
174
Puanları
63
Ve size idealist bir insanin materyalist sevgilisine yazdigi mektubu sunucagim;

Sevgili Betül, aslında sana çok güzel, sevgi dolu bir mektup yazmak isterdim ama olmadı işte. Senden ayrıldıktan sonra düşünceler beni ordan oraya süreklemeye başladı. Ve bu mektubu da mecburiyetten yazıyorum.,Belki yaşadıklarımızın maddi bir kanıtı olsun diye yazıyorum, bilmiyorum ama yazıyorum işte… Şimdi, burada biraz sert olacak söyleyeceklerim ama Tanrıya'da inanmıyorsun. Bir gün gelip de sonsuza dek yok olacağını düşününce; tutunduğun her şeyin seni acımasızca bırakacaklarını biliyor olman gerek. Ne sahip olduğun bedenin , ne ailen, ne dostların sevdiklerin... Ne de sahip olduğun maddi varlıklar. Ne yaşadığın anılar, güzel günler...Hiç bir şey. Sonuç yine hiç bir şey. Bu durumda hiçbir şeyin zerrece değeri kalmayacaktır. Seni bilen, hatırlayan dostların da ölüp yokluğa gidince hiç yaşamamış birinden ne farkın olacak. Hiç. Hiç bir farkın olmayacak..
Tabiri caizse ben tam bir idealistim. Metafiziğe ve parapsikolojiye inanırım. Bununla birlikte dincilerden-şeriatçılardan, katı-sabit fikirlililerden hiç hoşlanmam. "Platon" gibi "Farabi" gibi, "Spinoza" gibi "Descartes" gibi "Leibniz" gibi "Hegel" gibi "Kant" gibi Felsefenin tam ortasına "Tanrı"yı koyarım. Camus'un ve Sartre'nin görüşlerine ve de Marks'a da saygı duyarım. Bu "Tanrı", insanların ürettiği hayalinde kurduğu( Kuran' da İncil'de Tevrat'ta sözü edilen bir Tanrı değildir. Bu Tanrı mutlak gerçeğin ta kendisidir. Ezeli ve ebedidir. Bununla birlikte Kuran'ın gerçekten Tanrı'nın sözleri olup olmadığı konusunu ciddi bir şekilde araştırıyorum...Bu dünyanın ötesinde bir hayatımızın olduğuna inanıyorum ama Cennet ve Cehennem bana pek inandırıcı gelmiyor. Bir de evrim var: Evrim açıklasın bana okyanusun dibindeki yaratığın kimya profösörlerinin koca labaratuvarlarda gerçekleştiremedikleri elektrik üretimini nasıl olup da hangi akıl ve fikirle gerçekleştirdiğini. O zaman inanırım. Evrime, maymundan geldiğime, önceleri akılsız bir hayvan iken nasıl olduysa olup akıllı düşünen duygulanan bir yaratığa dönüştüğüme... o zaman inanırım.

Ben, insanın maddi varlığının ötesinde çok yüce bir soyut varlığa inanırım. Yunus Emre'nin dediği gibi derim "Bir beni vardır bende, benden içeri, benden öte benden ziyade" Söyler misin lütfen neye tutunuyorsun. Bunu gerçekten çok merak Zaman acımasızca yutarken her güzeliği ve her acıyı ve her anı.. Velhasıl her şeyi. Neye tutunuyorsun? Ben senin gibi düşünüyor olsam. Umutsuz ve kötü bir ânımda intihar etmiştim çoktan.(Burada istersen tüm materyalist düşünceleri tek yek anlatabilirsin. Merakla okurum. Çünkü bildiğim kadarıyla materyalizm; Tanrının /ruhun/ insanın elinden aldığı sonsuzluğu, bilgiyi, gücü, yüceliği, kemâli, güzelliği...vsvs "madde"ye (kendi varlığının dahi bilincinde olmayan ve asla olamayacak olan "madde"ye) atfediyor, Hıristiyanlığı tepetaklak çevirip Hegel'in diyalektiği ile Demokritos'un ve Epikurüs 'un materyalizmini birleştiriyor.)
Soru şudur ki Madem ki ölecektir insan, niçin doğdu öyleyse?

Şimdi ben sana aramızda olup biten her şeyi çok güzel bir benzetmeyle anlatacağım..
Şöyle ki: Biz ikimiz bir resim sergisinde geziyoruz. (Aynı yerdeyiz yani, mekan aynı) ve dolaşırken bu sergide çok güzel bulduğumuz bir resmin önündeyiz ikimiz birbirimizden habersiz. Sonra birbirimizi görüyor ve tanışıyoruz..
- Merhaba ben Metin,
-Merhaba ben de Betül.
- Nasıl ama? Çok güzel bir resim değil mi? Renkleriyle, çizgileriyle tam bir şaheser...
- Evet, öyle bak şuradaki çizgiler bir çıkmazı anlatırken şuradakiler de bir umudu anlatıyor..
- Evet, bende öyle düşünüyorum. Bu resim her yönüyle tam bir şaheser...

Bu minval üzerine bizim muhabbetimiz devam ediyor...Ve biz sonra bu resmi bir kenara bırakıp birbirimizi tanımaya başladığımızda; aslında çok farklı insanlar olduğumuzu anlıyoruz.(öyle ki hem aynıyız hem de çok farklı. Tam bir çelişkinin ortasındayız) Ben, duygusal açlığımı seninle bastırmak istiyorum içgüdüsel olarak. Sen bu güzel resim hakkında aynı duyguları paylaşmamızdan mutluluk duyuyorsun. Benim bu derinliği anlayabilmiş olmamdan dolayı bana değer veriyorsun. Kalbinde özel bir yer açıyorsun bana ama. Bu ne aşk ne de sevgi. Başka bir şey. Demek istediğim insan olarak seviyorsun elbette ama bu sevgi nevi şahsına münhasır bir sevgi değil.Bilmiyorum belki beni bu resmi anlayabildiğim için, sevdiğim için seviyorsun. Ben gidip diğer tablolara, mesela nü resimlere bakarken görsen hiç tanımayacaktın bile... Sonrasında ben geçenlerde olduğu üzere resmi bir kenara bırakıp tamamen senin üzerine düşünmeye başladığımda. Sana kendimi anlattığımda farklılığımızı gördün.Ve birlikteliğimizin imkansızlığını anladın. Bense direttim.(çünkü duygusal bir boşluktaydım gerçi hala öyleyim) İlle de sevgilim ol.(daha önce anlattığım çılgın ve kural tanımaz geyik kız modelinde bir kız olsaydın mükemmel bir aşk olabilirdi aramızda...ki daha önce hiç kimsenin yaşamadığı, hayalinden bile geçiremediği bir aşk olurdu bu. Ama sen oradaki anlattığım kişilikte biri değildin ve böyle birisini mutlaka bulursun diyordun bana. Yok Betül. böyle biri yok. Buna o kadar eminim ki yok öyle bir "kadın".Olamaz bu dünyada. Ancak "erkek" olabilir.O da benim dostum olur ancak..Cemal gibi Selim gibi gibi .
Sonrasında ben geçen mektubumda olduğu üzere resmi bir kenara bırakıp tamamen senin üzerine düşünmeye başladığımda. Sana kendimi anlattığımda farklılığımızı gördün. ve birlikteliğimizin imkansızlığını anladın. Bense direttim. Daha seninle nice güzel resimlere birlikte bakar, birlikte güler birlikte ağlarız diye. Sonuçta ortaya başka bir tablo çıktı. Güzel bir resme bakan iki insanın tablosuydu bu. Ve de biz şimdi bu tabloya bakıyoruz..Ve bu durum aynada sonsuz bir yansıma gibi çoğalıyor...Fakat ikimiz ayrı ayrı yerlerde durduğumuzdan dolayı birleşemiyoruz. Ve de asla birleşemeyiz...Olayı biraz geometrik olarak açıklayacak olursak; birbirine paralel iki "doğru" ancak "sonsuzda" kesişir..Sonrasında kendi kişiliğini bırakıp da bana benzemeni istemek tam bir bencillik ve kendini beğenmişlik olur. Sen ilk başta bana benziyor olsaydın birleşmemiz mümkün olabilirdi..(birleşmenin tek yolu hayat felsefesi olarak birbirimize büyük ölçüde benzememiz..Fakat ben tutunamayanım. Sen tutunursun. Aramızda bir uçurum olur.Senin de dediğin gibim dolmayan boşluklar var aramızda. Ben doldurmak için elimden geleni yapardım ama sen sanırım hiç dolmayacağı kanaatindesin. Buna da bir şey diyemem. Çünkü çok zekisin. Bu uçurumlar ve boşluklar olsa da yine aramızda da bir karanfil durur öylece. Napalım işte bizde artık o karanfili severiz birlikte.
Olur mu?
Fakat bazen resme bakış açılarımız da faklı oldu sen realist bir gözle bense sürrealist bir gözle baktım..
Söyle kimindir bu resim?
Salvador dali'nin mi ?
Picasso'nun mu? (kusura bakma başka ressam ismi bilmiyorum :)

-Elimden tut, gel sana başka resimler, başka güzellikler göstereyim dedim ama sen olduğun yerde (hem maddi hem manevi olarak) kalmayı seçtin. Orada kalmayı.Materyalist düşünceden başka bir görüşü tanımamayı...vs vs. Buna da saygı duymak gerek ki saygım sonsuzdur. İnsan Özgürdür. Özgür olmalıdır.

-Sanırım mavi-siyah karışımı bir çemberi çizdik birlikte. Başlangıçta da yoktu ilişkimizin bir adı. Şimdi de yok. Ve sanırım hiç olmayacak. Olmasın. Buna da bir diyeceğim yok. Yeter ki güzellikler yaşansın, biraz olsun.. Tam öyle gibi olsun. Tam öyle gibi bir mutluluğa varır gibi olsun...Ama varmasın..Buna da eyvallah derim.

Seni seven daima sevecek olacak olan Metin
sevgilerimle
 

cogito

Üye
Yeni Üye
Katılım
30 Ocak 2010
Mesajlar
198
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
45
Yazıdaki idealist Betül 'ün materyalist sevglisine sorduğu soruları idealizm nasıl açıklıyor? En azından bilim bir yere kadar gidiyor.Aşk konusuna bile beyindeki birtakım salgıları açılayarak değiniyorlar.Bir de yazıya hakim olan bakış açısı, idealist insanların duygu yüklü, materyalistlerin ise duygusuz olduğu.Yani doğayı açıklamak için dine ve birtakım mistik açıklamalara dayanmak bu insanları bilime dayanan insanalrdan daha mı duyarlı, duygu yüklü yapıyor?
 

cogito

Üye
Yeni Üye
Katılım
30 Ocak 2010
Mesajlar
198
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
45
Özür dilerim ya materyalist olan betüldü:) yanlışlık oldu. Neyseki ne demek istediğimi anlamışsınızdır.
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
öncelikle ruh/tin ve bedeni kim ayırıyor ona bakmak gerek?! ruhu bedenden ayıran idealist yaklaşım/düşünce/idedir. sorun aşk ta değil yaklaşımda aranmalıdır. kavramları yerli-yerine koymadan tanımlamaya çalışmak, hastalığa enfenksiyon katmaktan öteye geçmez.
 

phi

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
13 May 2008
Mesajlar
1,906
Tepkime puanı
174
Puanları
63
Yazıdaki idealist Betül 'ün materyalist sevglisine sorduğu soruları idealizm nasıl açıklıyor? En azından bilim bir yere kadar gidiyor.Aşk konusuna bile beyindeki birtakım salgıları açılayarak değiniyorlar.Bir de yazıya hakim olan bakış açısı, idealist insanların duygu yüklü, materyalistlerin ise duygusuz olduğu.Yani doğayı açıklamak için dine ve birtakım mistik açıklamalara dayanmak bu insanları bilime dayanan insanalrdan daha mı duyarlı, duygu yüklü yapıyor?

Idealist olan Metin'dir. Ayrica mektubu daha dikkatli okusa idiniz, Metin ben bir idealistim ayrica metafizige ve parapsikolojiye inanirim diyor. Hatta ve hatta dincileri, seriatcilari ve kati-sabit fikirli insanlarida sevmedigini dile getiriyor. Dolayisi ile aciklamalarini dine ve birtakim mistik aciklamalara dayandirmiyor. Metafizik ile ilgilenen birinin, aslinda bilime onem verdigini gostermektedir. Metin burada materyalist olan Betul'un aski yasayamamasindaki etkenlerin dusunce yapisi oldugunu vurgulamaktadir. Resime bakarken tanidigi Metin'i hala resme bakan Metin olarak gormekte ve o varligi ile sevmektedir. Metin ise resme bakarken yakalanan ortakligin, diger hic bir olguda yakalanmadigini gormekte ve bu mektuplada ona bunlari gostermektedir. Metin obur dunyaya inanmakta lakin cennet ve cehennemin olmadiginida savunmaktadir. Keza Kur-an ayetlerinin degismediginide arastiran biri. Yani bu onun dinci olmadigini gosterir. Maddi varliginden ote soyut varligina onem verdiginide mektubunda yazmistir. Duygularini ve dusuncelerini anlatmaya calisan Metin bilime dayali orneklerde vermistir.

Ayrica eger bilimsel aciklamalarda bulunuyorsak bunun naklini veriler ile pekistirmemiz gerekir. Sunu soylemeden de gecemeyecegim; bilim ne yazik ki duygulari dolayisi ile duyarliligi indirger evet.
 

cogito

Üye
Yeni Üye
Katılım
30 Ocak 2010
Mesajlar
198
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
45
Mektubu okudum ama evet yanlışlık yaptım.Bu yanlışlığı da hemen düzelttim.Ayrıca yazıdan bir parça alıp onu sordum( evrimle ilgili olan kısım).Yazı bana idealist insanın daha duygusal materyalist insnaın ise daha katı olduğu hissini verdi hepsi bu. Açıklama için teşekkürler.
 

phi

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
13 May 2008
Mesajlar
1,906
Tepkime puanı
174
Puanları
63
Yazıdaki idealist Betül 'ün materyalist sevglisine sorduğu soruları idealizm nasıl açıklıyor? En azından bilim bir yere kadar gidiyor.Aşk konusuna bile beyindeki birtakım salgıları açılayarak değiniyorlar.Bir de yazıya hakim olan bakış açısı, idealist insanların duygu yüklü, materyalistlerin ise duygusuz olduğu.Yani doğayı açıklamak için dine ve birtakım mistik açıklamalara dayanmak bu insanları bilime dayanan insanalrdan daha mı duyarlı, duygu yüklü yapıyor?

Ben burada yazidan alinan parca goremiyorum ve evrimle olan kismida goremiyorum. Bu sebeple sizin nereden neyi alarak bunlari yazdiginizi bilememem gayet normal. Ayrica mektubu okumadiginizi soylemedim, dikkatli okumadiginizi soyledim. Nitekim gercekte sudur ki materyalistler daha duygusuzdur ve bir onceki yazimin son cumlesi olarak sectigim bilim insanin duygularini dolayisi ile duyarliligini indirger yeniliyorum.
Ben tesekkur ederim.
 

cogito

Üye
Yeni Üye
Katılım
30 Ocak 2010
Mesajlar
198
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
45
Duygu nedir? duygulu bir insan nasıl olur ya da olmalıdır?Bu tanımlamalara göre materyalist insan neden daha duygusuzdur?
 

phi

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
13 May 2008
Mesajlar
1,906
Tepkime puanı
174
Puanları
63
Duygu mantigi asmaktir. Herseyi mantik cevaplayamaz. Insanin yetmedigi seyler hep olacaktir. Keza insan zaten yetersizdir. Mantikcilar kabul etmeyi severler, kabul edemediklerinide red ederler. Bir atesite Allah'i anlatamazsin. Bir komuniste seriati anlatamazsin. Bir dinciye evrimi anlatamazsin.
 

cogito

Üye
Yeni Üye
Katılım
30 Ocak 2010
Mesajlar
198
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
45
Çok çeşitli duygular var. sevgi, kızgınlık,utanç,kaygı,üzüntü vs. ve bütün bu duygularımız olaylar karşısında gerçekleşir.Yani maddi bir temeli vardır.Mantıklı bir şekilde duygulanabiliriz ya da mantığı bir kenara bırakıp duygulanabiliriz. Herkes kişisel özelliklerine göre duygularını farklı yaşar ama gene de yaşar. Herhangi bir tehlikeyle karşılaşıldığında, bir şeye çok sevinildiğinde, bir kayıp yaşandığında insanlar benzer tepkiler gösterirler.Sorun mantığın duyguyu aşması değil ikisi arasındaki dengedir.Eğer materyalistler bu dengeyi sağlayabiliyorlarsa ne mutlu onlara.
 

phi

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
13 May 2008
Mesajlar
1,906
Tepkime puanı
174
Puanları
63
Onemli olan maddenin icindeki manayi gorebilmek. Materyalistler bunu yapamiyorlar. Zaten bu sebeple duygularida gecici oluyor. Zaten gecici olduklari icinde inandiriciliklari kalmiyor.
 

cogito

Üye
Yeni Üye
Katılım
30 Ocak 2010
Mesajlar
198
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
45
Materyalistlerin geçici ve inandırıcı olmayan duyguları nelerdir?
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç
Üst