Materyalizm ve Aşk

glsezinrs' Alıntı:

Bu başlık, materyaliste aşık olan bir idealistin sorgulamaları üzerine açılmıştı sanırım..Yaşam algıları farklı olan insanlar birbirlerine aşık olabilirler mi?Sanmıyorum..Bu sadece dış görünüşle ilgili bir hoşlanma vs dir..Aşk daha derin ve bütüncül bir duygu.

Genişletmek için tıkla ...

bir meteryalist ve idealist, aynı evin içinde birbirilerinin yaşam tarzı ve inançlarına saygı gösterdikleri ve bunu tekdüzeliğe ulaştırabildikleri taktirde, idealist-idealist
yahut meteryalist-meteryalist ilişkilerinin çoğunda olmayan (saygı) yı barındırdığı için bu daha sağlıklı, daha büyük bir aşk olacaktır kanaatimce

Bir kadının hayatına en azından bir alçak girmedikçe, yetişkin bir kadın sayılamaz.(alıntı)

alçak olmasın insanda sonrasında bir şekilde anlaşılır/uzlaşılır sanırım..

Alçağın ne materyalisti ne idealisti savunulur.

Ama bu konuyu(idealist-materyalist çifti) biraz daha açalım. Örnek üzerinden hayatlarından bir zaman dilimi ile gidelim.

Bir çift ele alalım. Bu çiftimizden erkek olan idealist, kadın olan materyalist olsun. Bunlar Türkiye'de yaşasın. Yani ataerkil düzenin baskın olduğu bir ülkede. Bizimkiler "aşk" denilen olaya(olay diyorum özellikle olgu kelimesini kullanmıyorum) kapılsınlar ve evlensinler.
Bizim esas oğlan dini bütün biri olsun. Namazında niyazında hani. Derken ramazan ayı gelsin. Esas oğlan, oruç tutmadan ramazanı geçirmez. Sahur zamanı kalkıp yemek yemesi gerekiyor. Saati kuruyor ve kalkıyor. Bizim materyalist esas kadın da arkasını dönüp yatsın. Normalde her zaman birlikte ya da yalnız kurduğu sofraya arkasını dönerek geçiştirip uyumaya çalışsın.Hadi burada idealist esas oğlan anlayışlı olsun bakalım. Arkasını dönüp uyumasını saygıyla karşılasın.
Ertesi gün bir arkadaşı iftara çağırsın yemeğe eşiyle birlikte davet etsin. Bizim materyalist kadın oruç tutmaz ama eşinin ricasını yerine getirsin. Oruç tutmadığı halde eşinin arkadaşlarının evine gitsin saygılı bir şekilde yemeği beklesin ve onlara eşlik etsin.
Sonraki gün bu sefer esas oğlanın arkadaşları iftara gelsin. Gene saygılı bir şekilde yemek hazırlasın ve yesin onlarla.
Sonra bir süre geçsin kandil zamanı gelsin. Esas oğlan desin ki : "Kandil bugün ailemi arayıp kandilini kutlasana."(buradaki se/sa eki emir değil rica bildirir) Kadın arasın eşinin ricasını gerçekleştirmek için.
Sonra ramazan gelsin eşinin ailesine gidilsin ve dini bir sohbet olsun evde. Kadın gene saygılı davransın, dinleyip sussun. Sonra eve gidilsin.Ertesi yıl bir çocuk beklesinler. Ve o yıl ramazan ayını hamilelikte yemek ve içmenin önemini bilerek rahatça geçirsin.Yani ne iftara beklensin ne iftara gidilsin. Sahurda da gene arkasını dönsün.
Sonra çocuk dünyaya gelsin ve babası mevlüt okutmak istesin sonra 40'ı çıksın gene mevlüt okutmak istesin. Anne de bu mevlütlere başını kapatarak eşlik etsin. Bu dualara susarak ya da dinleyerek katılsın.

Soru şu:
Bu kadın, sahurda eşine arkasını dönerken rahat uyuyabilecek mi?
Bu erkeği sahura yalnız kalkmak zoruna gider mi? Hiç der mi eşimle birlikte yeseydim?
Bu erkek, eşini inanmadığı dini sohbetlere katılmasını sağlayarak rahatsız olabilme ihtimalini düşünecek mi?
Kadının kandil ve dini bayramlarda ailesini ya da çevresini aramaya teşvik etmesi kadını kıracak mı?

Burada roler değişebilir ve farklı şeyler de eklenebilir esas sorulara geçeyim :

Buradaki materyalist ya da idealist hiç söyler mi: "Beni benden uzaklaştırdın, ben olmayan bir hayata adapte etmeye çalışıyorsun."
Bu çift birbirinin tenine doyması bitmeyecek mi? Hiç dünyadan/hayattan/politikadan/edebiyattan/sanattan vs muhabbetler etmeyecekler mi? Bu farklı görüşler aynı ev içinde nasıl barınacak? Saygıyla mı? Nereye kadar?

fides' Alıntı:

Buradaki materyalist ya da idealist hiç söyler mi: "Beni benden uzaklaştırdın, ben olmayan bir hayata adapte etmeye çalışıyorsun."
Bu çift birbirinin tenine doyması bitmeyecek mi? Hiç dünyadan/hayattan/politikadan/edebiyattan/sanattan vs muhabbetler etmeyecekler mi? Bu farklı görüşler aynı ev içinde nasıl barınacak? Saygıyla mı? Nereye kadar?

Genişletmek için tıkla ...

Eğer kadın kendi ayakları üzerinde duramıyorsa, çift ölene kadar..Burada kadının "kendi" yok artık..Eş olarak görevleri var, o kadar..Tam tersinden örnekleyelim..Kadın mazbut, geleneksel eş-anne..Erkek, yüzmeyi, akşam sohbetlerini, tartışmaları seviyor ve arkadaş grubu var..Burada, kadına, hiç içselleştirmediği bir yaşamın, ağırlama-hizmet etme ve eşinin alışkanlıklarına katlanma rolü düşüyor..Roller tersine dönse de, taviz beklenen taraf hep kadın olacak..Bu kadına yapılan da haksızlık bence..Farklı görüşler nasıl mı barınacak?Her iki taraf da kendi yaşamını kendisi finanse edebiliyorsa, kadın kendini yakın bulduğu bir cemaatle istediği vakit umreye gider, alışveriş yapar, ev sohbetleri organize eder..Erkek de mavi turla arkadaşlarına takılır..Çocuklara bakıcıları bakar, ortak bir sosyal çevrede birbirlerini yemeden de takılabilirler.Adamın pırlantalı saati ve işyerleri varsa, kimse sakalı yok diye onu dışlamaz.Kadında lux cipinden haute cuture türbanıyla iniyorsa, materyalist çevreler bunu" düşünce ve ifade özgürlüğü" bağlamında kolayca kabullenirler..Sorun, "birbirinden başka kimsesi" olmayan orta ve alt gelir düzeyinin sorunudur..

fides' Alıntı:

Buradaki materyalist ya da idealist hiç söyler mi: "Beni benden uzaklaştırdın, ben olmayan bir hayata adapte etmeye çalışıyorsun."

Genişletmek için tıkla ...

Evlilik zaten ''ben'' olmayan bir hayattır be Fides, hatta zengin değilsen hayatın ''ben ''olmayan bir hayattır dikkat çekmek istediğin husularda ise haklısın, zordur ilişkiler..hele ki böyle ayrı dünyalarda..

konu başlığında aşk kelimesi yer almıyordu da ben mi uydurdum..

fides' Alıntı:

Hiç dünyadan/hayattan/politikadan/edebiyattan/sanattan vs muhabbetler etmeyecekler mi? [/B]

Genişletmek için tıkla ...

Sevgili fides, tv dizilerinde en fazla satan "aşk"tır.Bu yüzden seyirlikler hep bir aşk kurgusu üzerine temellenir..Bu dizilerde, sanat, politika,edebiyat konuşan çift gördük mü hiç?Hatta yakın çevremizde ?Aşk, bedene aittir ve zaten materyalisttir demiştim bir iletimde..Aşk bitince konuşma/didişme faslı başlar..Farklılıklar göze batmaya başlar..Bu konuda haklısınız..Ama aşk evlilikle sonuçlanmışsa, o zaman kurumsal bir ilişki devreye girer..Artık ilişki değil, evlilik yürütülmeye çalışılır.Farklı ideolojilere gelene kadar bir sürü gündelik sorunla boğuşulur.Nikahtaki keramet budur işte..İnsanları kendi olmaktan soyup, püre haline getiriverir, hazmı kolaylaştırır.

TV dizilerindeki gibi olmuyor hayat.Eğer insanın belirli bir hayat görüşü varsa farklı şeyleri bulma yoluna düşüyor.Materyalizm, belli bilgi birikimi ister. Karakterin, benliğindir aynı zamanda. Sen idealist biriyle birlikte olmakla ne kadar iyi yaklaşsan da karakterinden, seni sen yapan değerlerden ödün vereceksin. İdealist için de aynısı.Bir gün patlak verecek yani.Sürekli bir şeyler batmaya başlayacak. Bir materyalistle bir idealistin aşkı yatak odasından dışarı çıkmaz.
Eğer derseniz ki : "aynı evin içine girince bunlara(hayat görüşündeki farklılıklara) fırsat mı kalıyor." diye iyi de evin dışında zor gelen hayatı daha da çekilmez hale getirmez mi evin içindeki? Sen evindeki insanla bir muhabbeti paylaşamıyorsun, ortak beğenide/eleştiride bulunamıyorsun e o zaman ne anlamı var birlikteliğin? Ne idealist ne de materyalist sevdiği/aşık olduğu insana saygı duymak zorundadır. Saygı duymak benliğinden ödün vermektir.(Daha önceden saygı konusuna değinmiştim.) Bu dışardaki sıradan arkadaş/komşu değil ki bir iki göresin sonra "hoşçakal " deyip uğurlayasın. Bu konu saygı duymak ile onarılacak bir durum değil.Gönül bu idealiste de materyaliste de konar ama azcık mantıklı düşünmek gerekir. Demem o ki : "Tehlikeli ilişkiler" bunlar.

fides' Alıntı:

TV dizilerindeki gibi olmuyor hayat.Eğer insanın belirli bir hayat görüşü varsa farklı şeyleri bulma yoluna düşüyor.Materyalizm, belli bilgi birikimi ister. Karakterin, benliğindir aynı zamanda. Sen idealist biriyle birlikte olmakla ne kadar iyi yaklaşsan da karakterinden, seni sen yapan değerlerden ödün vereceksin. İdealist için de aynısı.Bir gün patlak verecek yani.Sürekli bir şeyler batmaya başlayacak. Bir materyalistle bir idealistin aşkı yatak odasından dışarı çıkmaz.
Eğer derseniz ki : "aynı evin içine girince bunlara(hayat görüşündeki farklılıklara) fırsat mı kalıyor." diye iyi de evin dışında zor gelen hayatı daha da çekilmez hale getirmez mi evin içindeki? Sen evindeki insanla bir muhabbeti paylaşamıyorsun, ortak beğenide/eleştiride bulunamıyorsun e o zaman ne anlamı var birlikteliğin? Ne idealist ne de materyalist sevdiği/aşık olduğu insana saygı duymak zorundadır. Saygı duymak benliğinden ödün vermektir.(Daha önceden saygı konusuna değinmiştim.) Bu dışardaki sıradan arkadaş/komşu değil ki bir iki göresin sonra "hoşçakal " deyip uğurlayasın. Bu konu saygı duymak ile onarılacak bir durum değil.Gönül bu idealiste de materyaliste de konar ama azcık mantıklı düşünmek gerekir. Demem o ki : "Tehlikeli ilişkiler" bunlar.

Genişletmek için tıkla ...

belkide ulaşılması gerekli son nokta, sen olmayana sahip, aynı zamanda onun olmakta gizlidir
meteryalistin akıldışı bir aşkı benimseyip ömrünü adaması
idealistin karşıtına geleceğini sunması
dogmaların yıkılışından bahsediyorum
kendini aşmaktan

ama sanılmasın bu sözler, her insanın en zekiden zeki
en hızlıdan daha hızlı yada en güçlüden daha güçlü olacağının iddiası
varsa böyle bir aşk
en aşıktan daha aşık
çok az kişi..

Yeni düşüncelere açığız

Yeni düşüncelere açığız