Varlığın Nedeni Kimdir/Nedir?

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Serbest Kürsü kategorisinde ÜstünKişi tarafından oluşturulan Varlığın Nedeni Kimdir\/Nedir? başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 1,659 kez görüntülenmiş, 27 yorum ve 1 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Serbest Kürsü
Konu Başlığı Varlığın Nedeni Kimdir\/Nedir?
Konbuyu başlatan ÜstünKişi
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan Objectivity

suphistike

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
18 Şub 2020
Mesajlar
14
Tepkime puanı
6
Puanları
3
Konum
Bursa
Üniversite Bölümü
ODTÜ Felsefe Yüksek Lisans
Bir insan bir filozofun, bir bilim insanının, bir ustanın, bir öğretmenin, bir aydınlanmış kişinin kendisine sunduğu veya aktardığı tanım, görüş veya çıkarımlarını ona tam güvenerek bir bilgi kaynağı olarak alabilir. Bunun koyunlukla ilgisi yok. Bir insan ömrü boyunca ya bizzat kendi öznel deneyimleri ile bilgi üretir ya da saydığı ve güvendiği başka öznelerin ifadelerini dinleyerek veya okuyarak bilgilerini zenginleştirir.

Vahiy konusu apayrı bir gündem maddesidir. Kur'an vesaire türünden kaynakları kendisine bilgi kaynağı gören elbette ki özneler çıkacaktır. Bu bir tür tercih konusudur. Burada söz konusu olan, vahiy aldığını öne süren özne bu vahiy kaynağına bireysel bir güven duygusu beslemiştir. Bu öznenin çevresinde bulunan öznelerin bir kısmı da vahiy aldığını söyleyen özneye güven besledikleri için onun aktardıklarını kendilerine bilgi kaynağı olarak görmüşlerdir.

Her toplumda ezberci ve koyun insanlar da çıkabilir aynı bilgiyi kendi kişisel gelişiminde olumlu kullanıp olgunlaşan, yetkinleşen, kendini hakkıyla gerçekleştiren insanlar da çıkabilir.

Konumuz hakikat bilgisinin olanakları ve koşullarıdır. Yoksa bilgiyi kullanamayan cahil insan güruhu eleştirisi değildir.
 

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
Kant Saf Aklın Eleştirisi adlı eserinin girişinde "Kuşku olamaz ki tüm bilgimiz deneyimle başlar." diyor. Demek ki bilme yetimizin anahtar kavramı deneyim. Akılsal varlık, kendi verilmişliğinin o an ona sunduğu olanaklar çerçevesinde duyumsadığı izlenimleri anlama, anlamlandırma, kavramlaştırma, ilişki ve bağlantılar üretme gibi bir takım süreçlerden geçirerek bilgiler üretiyor. Bu tür deneyimlerde bilgisinin iki kaynağı var: İlki doğrudan doğruya öznel deneyimleri biçiminde dikkatini yönelttiği eşyanın kendisi. Diğeri ise, kendi dışında kalan özne veya öznelere tam bir güven duyarak onların sözleri ve yazılarını bilgi kaynağı olarak alması.

Hegel, "Gerçek olan akılsaldır, akılsal olan gerçektir." diyor. Bu bağlamda, bilen özne, bilinen nesne ve nihayetinde ortaya çıkan bilgi üçlüsünde akılsal varlık olma olmazsa olmaz bir koşul oluyor.

Burada benim altını çizmeye çalıştığım çekincem eşyayı algılamada belirli ve dar bir aralığa hapsolmamız. Bu sınırlılığın bize sunduğu olanaklar ölçüsünde akılsal varlıklar olarak eşya hakkında bilgi üretmeye çalışıyoruz. Yine bu sınırlılığın bize sunduğu olanaklar ölçüsünde eşya hakkında bir dil, bir gramer ve bir mantık geliştiriyoruz. Yani bu sınırlılığın dayatması nedeniyle hakikat filinin bacağını veya hortumunu vesaire tutup evet hakikat fili işte budur diyoruz.

Öte yandan, titiz ve ödünsüz alıştırmalar, uygulamalar yoluyla çeşitli meditasyon yöntem ve teknikleri aracılığıyla içimizdeki bazı akılsal varlıklar bu sınırlılığı alabildiğince esneterek eşyayı algılama biçimini değişime uğratabiliyorlar. Aynı eşyayı deneyimleyen bizler ve o kişiler, çok farklı türden bilgiler üretebiliyorlar.

bunu sadeleştirirsek; gerçeğin bilgisine ulaşamayız. diyorsunuz. inşallah burdan da öyleyse aşkın olana tek olana teslim olalım falam filam demezsiniz.. klasik dinci palavraları...

Vahiy konusu apayrı bir gündem maddesidir. Kur'an vesaire türünden kaynakları kendisine bilgi kaynağı gören elbette ki özneler çıkacaktır. Bu bir tür tercih konusudur. Burada söz konusu olan, vahiy aldığını öne süren özne bu vahiy kaynağına bireysel bir güven duygusu beslemiştir. Bu öznenin çevresinde bulunan öznelerin bir kısmı da vahiy aldığını söyleyen özneye güven besledikleri için onun aktardıklarını kendilerine bilgi kaynağı olarak görmüşlerdir.

tabi canım kesin doğru söylemiştir. küçükken üstünde bulut dolaşıomuş, bir papaz aha bu o lan demiş,dogduğu gün ateşe tapanların hiç sönmeyen ateşi sönmüş,sonra ayı yarmış sonra miraç turuna çıkmış sonra sonra sonra.. haa tüm varlık onun için yaratılmış..mış mış mışşş
 
Son düzenleme:

suphistike

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
18 Şub 2020
Mesajlar
14
Tepkime puanı
6
Puanları
3
Konum
Bursa
Üniversite Bölümü
ODTÜ Felsefe Yüksek Lisans
Felsefe.net'e yeni üye oldum. Ciddi, açık görüşlü, meraklı kişilerin üye olduğunu bekliyordum. Bir arkadaşımız bir felsefi tartışma başlatmış. Ben de acizane, dilimin döndüğünce bireysel görüşlerimi ifade etmeye çalışıyorum. Is2 adlı arkadaşı tanımıyorum. Benim dindar veya dinci biri olduğumu neresinden uydurduğunu da bilmiyorum. Kendisi bozuk Türkçesiyle, saldırgan ve alaysı ifadeleriyle, kahvehane ağzıyla, algılama darlığıyla neden bu tür ciddi tartışmalara parazit olur onu da anlamadım. Kendisi pekala dinsiz ve hatta din düşmanı olabilir. Bu konu neden bizi bağlasın. Bu bir tercih meselesidir. Saygı duyarım. Ama başkalarının sözlerini bükerek onlardan son derece bayağı niyet okumaları yapmaya kalkışınca bu platformda felsefe yapmaya çabalamak abesle iştigal haline geliyor. Benim gibi dinle imanla işi olmayan birine bile klasik dinci palavraları biçiminde bir ithamda bulunmuş. Sevimsiz bir hal aldı burası. Herkes yoluna gitsin. Felsefe.net de bu türden arkadaşların mekanı olsun.
 

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
dur bekle bu güzel satırlarınızdan sonra belki beni atarlar ..

yazdıklarını birkez daha oku bakalım asıl saldırgan kim? forum dünyasına uzaydan gelmiş gibi davranmanız gerçekten çok samimi.
 

NuriKara

Düşünür Üye
Yeni Üye
Katılım
3 Ara 2018
Mesajlar
565
Tepkime puanı
106
Puanları
43
Bir insan bir filozofun, bir bilim insanının, bir ustanın, bir öğretmenin, bir aydınlanmış kişinin kendisine sunduğu veya aktardığı tanım, görüş veya çıkarımlarını ona tam güvenerek bir bilgi kaynağı olarak alabilir. Bunun koyunlukla ilgisi yok. Bir insan ömrü boyunca ya bizzat kendi öznel deneyimleri ile bilgi üretir ya da saydığı ve güvendiği başka öznelerin ifadelerini dinleyerek veya okuyarak bilgilerini zenginleştirir.

Vahiy konusu apayrı bir gündem maddesidir. Kur'an vesaire türünden kaynakları kendisine bilgi kaynağı gören elbette ki özneler çıkacaktır. Bu bir tür tercih konusudur. Burada söz konusu olan, vahiy aldığını öne süren özne bu vahiy kaynağına bireysel bir güven duygusu beslemiştir. Bu öznenin çevresinde bulunan öznelerin bir kısmı da vahiy aldığını söyleyen özneye güven besledikleri için onun aktardıklarını kendilerine bilgi kaynağı olarak görmüşlerdir.

Her toplumda ezberci ve koyun insanlar da çıkabilir aynı bilgiyi kendi kişisel gelişiminde olumlu kullanıp olgunlaşan, yetkinleşen, kendini hakkıyla gerçekleştiren insanlar da çıkabilir.

Konumuz hakikat bilgisinin olanakları ve koşullarıdır. Yoksa bilgiyi kullanamayan cahil insan güruhu eleştirisi değildir.
Güven ayrı bir konu, ancak bazıları sorgulamıyorlar. Sebep aramıyorlar. Mesela ona birşey söylendiğinde biri güvenip neden diye soruyor, diğeri tamam diyor. Tamam deyip sebeplerini aramıyor. Koyun yani. Bir başkasından bilgi edinmenin yolu onun gördüğünü anlatmasını istemektir. Basit bir örnek, yerçekimini dinlemek gibi... Öğrenmek böyle olur, güdülmek ise atlama der oda atlamaz. Örneğim aşırı değil, koyunlarda güdülür.

Kuran çokda farklı değil, sebep aramıyorsa, koyun olma diyen kuranın koyunudur.

Yoksa elbetteki birbirimizden veya bazı insanlardan öğrenelim.
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Başlığın ve konunun kendinde; (varlıkta) ille de "kim" ve ya da "ne" diye bir neden olacağı varsayması ya da dayatması var, bu çözümlenmeden konu ileriye gidemez.
Nedensizliğin (olasılığı ya da) kendi bir neden (karşı denge) olarak paradigmaya (soru ve içeriğe) dahil değil. Konu ve soru bu haliyle cevaplanamaz ve tartışılamaz.
 

UpBot

Kahin
Yeni Üye
Katılım
14 Ocak 2021
Mesajlar
1,017
Tepkime puanı
5
Puanları
38
Teşekkür ederiz konu paylaşımınız için.
 

Objectivity

Kahin
Onursal Üye
Katılım
23 Ara 2012
Mesajlar
4,763
Tepkime puanı
319
Puanları
83
Felsefe.net'e yeni üye oldum. Ciddi, açık görüşlü, meraklı kişilerin üye olduğunu bekliyordum. Bir arkadaşımız bir felsefi tartışma başlatmış. Ben de acizane, dilimin döndüğünce bireysel görüşlerimi ifade etmeye çalışıyorum. Is2 adlı arkadaşı tanımıyorum. Benim dindar veya dinci biri olduğumu neresinden uydurduğunu da bilmiyorum. Kendisi bozuk Türkçesiyle, saldırgan ve alaysı ifadeleriyle, kahvehane ağzıyla, algılama darlığıyla neden bu tür ciddi tartışmalara parazit olur onu da anlamadım. Kendisi pekala dinsiz ve hatta din düşmanı olabilir. Bu konu neden bizi bağlasın. Bu bir tercih meselesidir. Saygı duyarım. Ama başkalarının sözlerini bükerek onlardan son derece bayağı niyet okumaları yapmaya kalkışınca bu platformda felsefe yapmaya çabalamak abesle iştigal haline geliyor. Benim gibi dinle imanla işi olmayan birine bile klasik dinci palavraları biçiminde bir ithamda bulunmuş. Sevimsiz bir hal aldı burası. Herkes yoluna gitsin. Felsefe.net de bu türden arkadaşların mekanı olsun.

@Phi @nokta

Sataşmaları ile en son kaçırdığı üyenin yorumunu da okuyabilirsiniz.
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç
Üst