- Konbuyu başlatan
- #1
Tarihin en büyük arkeolojik keşfinin, “Tutankamon’un mezarının ortaya çıkarılması” olduğu söylenegelir. Oysa ki Tutankamon, Mısır tarihinin çok önemli firavunlarından biri değildir. Hele hele bir Ramses hiç değildir. Peki arkeolojik açıdan onu bu denli önemli kılan olay nedir?...
TutankamonHavanın iyice ısınmaya başladığı bir anda hem güneşten kurtulmak hem de Krallar Vadisi’nde bizleri bekleyen firavun mezarlarının içine girmek için sabırsızlanıyoruz. Hepimiz öncelikle vadide bulunan onca mezarın içinde Tutankamon’un mezarını arıyoruz.
Eski Mısır"da insanlar inançları gereği hayatlarının büyük bir bölümünü öbür dünyaya hazırlık yaparak geçirirlerdi. Hele bu kişiler birer firavunsa ölüm sonrasını o kadar abartırlardı ki; daha tahta çıkar çıkmaz kendileri için inşaatı yıllarca sürecek görkemli mezarlar yaptırmaya koyulurlardı. Ölümden sonra yeniden dünyaya gelineceğine inanıldığı için de ölen kişinin tüm değerli eşyaları kendisiyle birlikte geniş bir mezar odasına konulurdu. Amon Ra’nın temsilcisi ve ülkenin mutlak hakimi firavunların mezar odalarının içi hayal edilemeyecek kadar değerli eşyalarla dolup taşardı. İşte bu durumu çok iyi bilen halk, Eski Krallık döneminde firavunların hazine dolu görkemli mezarlarına göz diker, tüm önlemlere rağmen firavun mezarlarını yağmalamak için binbir türlü hüner sergilemekten çekinmezlerdi.
Nitekim bu yolla Gizza bölgesindeki büyük piramitlerin içindeki mezarlar bile soyulmaktan kurtulamamış. Bunun üzerine Yeni Dönem firavunları çareyi halktan gizli, insanların yaşamadığı ıssız bir çöl vadisinde tüm hazineleriyle birlikte, yerin metrelerce altına yaptırdıkları mezar odalarına gömülmekte bulmuş.
Luksor’un batısındaki çölde bulunan Krallar Vadisi’nde toplam 62 mezar bulunuyor. Bunlardan sadece 33’ü firavunlara ait. Vadiyi gezerken elbette bu mezarların hepsini görme şansımız yok, aldığımız biletle içlerinden birkaçını ancak görebiliyoruz. Görüyoruz görmesine de, buradaki firavun mezarlarının hepsi soyulmaktan kurtulamamış. Anlaşılan mezar soyguncuları için firavunların bu gizli yere gömülme fikri pek de işe yaramamış. Yine de bu firavun mezarlarından sadece biri istisna olarak hiç soyulmadan günümüze kadar gelebilmeyi başarmış. Hangisi mi? Tutankamon’un mezarı. Dünya tarihinin en büyük arkeolojik keşfinin, “Tutankamon’un mezarının ortaya çıkarılması” olduğu söylenegelir. Oysa ki Tutankamon, Mısır tarihinin çok önemli firavunlarından biri değildir. Hele hele bir Ramses hiç değildir. Peki arkeolojik açıdan onu bu denli önemli kılan olay nedir? 18 yaşında hayata gözlerini yuman genç bir firavun olmasının etkisi vardır elbette, ancak onu diğer tüm firavunlardan ayıran esas özellik, mezarı hiç soyulmayan ve tüm hazinesi günümüze kadar ulaşan tek firavun olmasında gizlidir. Yani mezar hırsızlarının gözünden kaçırdığı bir ayrıntı olmasa Mısır tarihi içinde onca önemli firavun varken bugün Tutankamon’un pek de esamesi okunmayacaktı. Bu durum vadideki mezarları gezdiğinizde daha iyi anlaşılıyor. Diğer firavunların görkemli mezar odaları ve o odalara giden derin koridorlarla Tutuankamon’un mezar odasını karşılaştırdığınızda bu genç firavununkinin çok sönük kaldığı hemen anlaşılıyor. Bunun esas nedeni ise firavunun genç yaşta beklenmedik ölümü üzerine alelacele tüm değerli hazineleriyle birlikte vadideki küçük bir odaya gömülmüş olmasında yatıyor. Bu ünlü mezar odasını gezmek için ekstra para ödemek gerekiyor ama gelin görün ki; mezar odasında görülecek kayda değer hiçbir şey yok. Çünkü bu genç firavunun mumyası, lahiti ve tüm hazinesi güvenlik nedeniyle Kahire Müzesi’nde sergileniyor.
Tarihte yaptıklarından ziyade, mezarı soyulmadığı için tüm hazinesi günümüze kadar ulaşan tek firavun olması nedeniyle tüm dünyada en çok tanınan firavun olan Tutankamon MÖ 1361"de küçük bir çocukken çıktığı tahtta sadece 9 yıl kalabilmiş, esrarlı bir şekilde daha yirmisine bile gelmeden ölmüş.
Aradan aylar, yıllar, yüzyıllar, bin yıllar geçmiş, nice imparatorluklar, nice doğal afetler, nice krallar, nice padişahlar devri cihan eylemiş, derken tarihler Şubat 1922"yi gösterdiğinde İngiliz arkeolog Howard Carter 32 yüzyıl sonra genç yaşta ölen bu firavunun mezarını hem de hiç bozulmamış bir halde bulmayı başarmış. Krallar Vadisi’nde IV. Ramses’in mezarının altında kalan ve dar bir koridorla geçilen gizli iki odada iç içe geçirilmiş lahitler bulununca arkeologlar heyecandan küçük dillerini yutmuş ve daha o anda dünya tarihinin en önemli arkeolojik keşiflerinden birini yaptıklarını anlamışlar. Ahşaptan yapılmış devasa kutunun mührü tek tek açılmaya başlanınca firavunun som altından yapılmış lahiti tüm ihtişamıyla ortaya çıkmış. Bu buluş dünyada öylesine büyük yankılar uyandırmış ki; daha o yıllarda bile her kıtadan yüzlerce araştırmacı ve hali vakti yerinde olanlar, aylarca gazete manşetlerinden inmeyen bu mezarı ve firavunun hazinesini görebilmek için yollara düşmüşler. (Bugün bile Mısır hükümeti ülkenin tanıtımında Tutankamon’un yüz maskesini kullanıyor.)
Mısır hükümeti hiç olmazsa bu firavunun hazinesini koruyabilmek için olağanüstü önlemler almış ve kurulan bir ekiple mumyayı ve hazineyi Kahire’ye getirip müzenin en güvenilir yerine yerleştirmişler. Sonraki yıllarda dünyada birçok Mısır bilimci arkeolog genç firavun Tutankamon’un mumyası üzerinde defalarca araştırmalar yaparak bu firavunun ölüm nedenini bulmaya çalıştı. Kimi iktidar kavgasına tutuşan komutanının ihanetine uğradığını savunurken, kimi de ayaklarının kırılmasından dolayı öldüğünü söyledi.
Dünya’da onca yankı uyandıran ve hatta günümüzde bile hala insanların akın akın Mısır’a gitmeleri bir dizi spekülasyonlara ve hatta gerçek üstü hikayelerin ortaya çıkmasına da neden olmuş. Büyük bir tesadüf eseri mezarı ortaya çıkaran ve firavunun tabutunu açan ekibin elemanları arka arkaya ve garip bir şekilde ölmeye başlayınca bu durumun firavunun lanetine uğradıkları yolunda bir hurafenin ortaya çıkmasına vesile olmuş. Bu söylentiler olayın gizemini daha da artırdığı için ülkeye daha çok turistin gelmesine neden oluyor ve bu da Mısır hükümetinin işine geliyor aslında.
MUSTAFA ANDIÇ
TUTANKAMON
Mezarındaki inanılmaz zenginlik bulunduğu halde Tutankamon (MÖ: 1361-1352) hala hakkında en az bilgi bulunan firavundur. Tahta çıkma hakkını, ünlü kral Akhenaton (MÖ.1379-1362) ile kraliçe Nefertiti’nin kızı Prenses Ankhesenpaaten’le evlenerek elde etmişti. Tutankamon’un ebeveyninin kimler olduğu konusunda, bazı uzmanlar bu firavunun, ”Akhennaton’un Nefertiti dışında bir kadından olan oğlu” tezini ileri sürüyorlar. Bazı uzmanlara göre de Tutankamon, Akhenaton’un babası III. Amenofis’in (MÖ.1417-1379) birinci karısı Tiy’den doğmuştur. Kesin olan, Tutankamon’un III.Amenofis ve Akhenaton’şa akraba ve soylu olduğudur. Dokuz yaşında tahta çıkan ve adı 12 yaşına kadar “tutankaten” olan Tutankamon (Güneş tanrısı Amon’un yaşayan temsilcisi) krallar arası savaşlarını en yoğun olduğu dönemde doğmuştu. Kralların fethettikleri toprakların genişlediği ve komşu ülkelerden de altının ülkeye aktığı bu dönemde Mısır, dünyanın en zengin ülkesiydi Firavun vaktini, daha çok yönetimin bulunduğu Memphis’le geçiriyordu ama Mısır’ın başkenti Teb şehriydi. Tutankhamon’un tahta çıktığı sırada Mısır’ın bütün tapınakları bakımsızlıktan kırılıyordu.
Yönetimdeki karışıkların önü alınamıyor, Suriye’ye düşmanla çarpışmaya giden ordu sürekli yeniliyordu. Tutankamon “babası” Amon’un Ptah’ın ve diğer tanrıların altın heykellerini yaptırdı, çözülmüş olan rahiplik kurumlarını düzenledi, tapınakların hazinelerine büyük bağışlar yaptı.
Akhenaton Güneş tanrısı Aton’a bağlı tek tanrılı bir düzen kurdu ve Mısır’lıları diğer tanrıları bırakmaları için zorladı. Başkenti Teb’den, Akhetaton(şimdiki Amarna) ya taşıdı. Firavun Akhenaton’un tersine “Eski Rejim”i canlandırdı ve III. Amenofis zamanında bitirilmemiş olan anıtların tamamlanması işine girişti. Bu işlerin arasında Luxor tapınağı da vardır. Bugün, Tutankamon’un tahtta kaldığı dokuz yıl boyunca askeri bir harekata katılmadığı düşünülüyor. Sadece keşif için general Horemhem komutasında Filistin’e ve Lübnan’a asker gönderdiği sanılıyor.
Tutankhamon 19 yaşındayken aniden öldüğü için geride vasiyet bırakmamıştır. Kafatasında sol kulağın arkasında tahribat bulunduğu için, ölümünün bir kaza sonrasında olduğu sanılıyor. Ancak, şu anki Mısır bilimcilerin ürettiği senaryolara göre Tutankamon’un generali Horemheb, iktidarı ele geçirmek için Tutankamon’un kafasının arkasına sert bir cisim ile vurmuş ve ölümüne neden olmuştu.
Mezarının yanında bulunan iki küçük tabuttaki ölü doğmuş bebeklerin, Tutankamon’la çok sevdiği eşi Ankesenamun’un çocukları olduğu sanılıyor. Bunun yanısıra hayvan mumyaları da bulunmuştur. Tutankamon’un mezarında bulunan lambada ise gün ışığı ile birşey görülmeyen, ancak zifiri karanlıkta görülebilen, ikisinin burun buruna figürleri bulunmaktadır. Tutankamon’un ölümünden sonra, tahta çıkan General Horemheb, Tutankamon’un tapınaklarını kendisine aldığı gibi, onun aldığı gibi, onun adını da unutturmak istemiş, ama bilinmeyen bir nedenle Tutankamon’un lahdine dokunmamıştı.
Bunun, kendisinin işlediği cinayeti dikkat çekmemek üzere örtbas yöntemlerinden biri olduğu söylenebilir. İşte bu lahit,1922 yılında Lord Carnarvaon ve Howard Carter adlı iki İngiliz ejiptolog tarafından bulundu. Tam 3000 yıl sonra Horemheb’e ilginç bir oyun oynamış, sonunda yine Tutankamon üne kavuşmuştu.
kaynak:sodev.org.tr