Toplumsal varlık olan insanın toplumdaki yeri ne?

Neden "İYİ GİBİ GÖRÜNME" zorunluluğu içinde olunmalı ki?
Olduğu gibi görünen pek çok insan da var.İnsan tanımına
uyan da budur.
Diğerleri mi?Toplumsal ve psikolojik çeşitlilik.Çeşni..
Bütün insanlar aynı olsa idi,felsefe diye bir konu olmazdı
ve biz burada bunları tartışıyor olmazdık.

bence olduğu gibi görünen pek çok da insan yok insanları tanıdıkça bunu öğrendim.Tabi herkesin aynı olmasını istemiyorum fakat ben de kendime göre doğru yaşantıyı savunmalıyım öyle değil mi?

Elbette kendi düşüncelerinizi ve tarzınızı savunma hakkınız var.
Yaşadıkça öğrenilecek ve bazı içerik anlamların nasıl yanılgıya
neden olduğunu görmek de var.
Toplumsal varlık olan insanın yeri; bir anlamda da bunları öğrenmek
ve bilgi doyumuna ulaşmak için çabalarken durduğu yer.

böyle bir toplumsal düzende, yerel ve global anlamda
toplumsal varlık olmayı kibarca reddedip,
yine de vatana millete sakarya'ya aileye topluma,
bütün borcunu ödemiş biri olarak,
alacaklarımdan da feragat etmek suretiyle,
bireysel köşeme çekilmiş bulunmaktayım..

varlığım kendime ve Tanrı'ya armağan olsun.

hatta birine daha armağan edeyim ki,
yine de bencil olmayayım.

ne kadar iyiyiimm.

Toplumsal düzenden şikayet/ler/inizi alabilir miydik?

kakafoni

özetlersek;
hırsızlar ve hırssızlar arasında yaşamak istemedim gayrı.

hırsızlara örnek verirsek;

yasal ve yasadışı yollardan çalanlar,
uykumu çalan alt kattaki komşu,
kötü giyinip göz zevkimi çalan güzeller,
kötü ürün fahiş kar marjı ile hem maaşımı çalanlar,
hem vergi kaçıranlar,
piknik yaptığım alanı, denizimi,
kavşaklarda oto ile sağa dönüşte yeşil ışığımı çalan,
kaldırımımı çalan,
yaya kaldırımına parkeden medeni ve madeni hırsızlar..
ki bunların ön camına tükürürdüm mutlaka.
tükürük eylemim nedeniyle mahkemeye düşseydik
kesinlikle suçlu bulunacağımı da adım gibi biliyorum.
saadece siyaset yazarak astronomik ücretler alan başyazarlar,
muhabirlerin bilgiye dair kitap bastırma gayretinde hocaların
mangırlarını lüpletmiş olabilirler pekala..
aşırı ölçülerde para alan futbolcular, antrenörler türkücüler şarkıcılar,
tv yıldızları.. ki bunlar da öğretmenlerin işçilerin,
öğrencilerin parasını çalıyor olamazlar mı..
üniversitelerden yarım yamalak öğrenciler mezun eden öğretim sistemi
ve üyeleri.. bunlar da ülkenin geleceğini çalıyorlar gibi..
vb. vb.
basit hırsızlara, kilit sanayiine, güvenlik sektöründe
emniyet birimlerinde yarattıkları iş imkanına sebep olma hizmetleriyle
katkılarından dolayı huzurlarınızda teşekkürü borç bilirim.

hırssızlara örnek verecek olursak;
gözleriniz de bendeniz de yorulmıyacağız burada..

sessizler..
...............

kurmuşum şükür
ütopik bir düzen
ne üzülen ne üzen
zenginlik dinginlik uyum
keyif çatar beş duyum

yine de yücedir
memleketim milletim
şükredelim şükredelm
elhamdülillahirrabbilalemin

Yani ; "keşke insan toplumsal bir varlık olmasaydı", mı demek istiyorsunuz?

toplandık amma toparlanamadık

olacaktık çaresiz..
o kadar mağarayı nereden bulacağız
amma
ne şehirleri kurmasını bilebildik
ne doğru durmasını becerebildik..

aman bana ne, umurumda değilsiniz artık..
siz şehirliler..
bana mağara gibi adeta yaşadığım yer
ama bencill de pinti de değilim, dua ederim sizin için;
"Allah'ım, onlara toparlanma gücü ver.."

endlesslive' Alıntı:

olacaktık çaresiz..
o kadar mağarayı nereden bulacağız
amma
ne şehirleri kurmasını bilebildik
ne doğru durmasını becerebildik..

aman bana ne, umurumda değilsiniz artık..
siz şehirliler..
bana mağara gibi adeta yaşadığım yer
ama bencill de pinti de değilim, dua ederim sizin için;
"Allah'ım, onlara toparlanma gücü ver.."

Genişletmek için tıkla ...

Çok iyisiniz.
Tüm insanlık adına teşekkür etmeyi görev bildim...

Dinozlar yaklaşık 150 milyon yıl yaşamışlar ve o zamanlar insan türü mağaralarda saklanıyormuş, insan türü yaklaşık 60 milyon yıl gibi bir zaman diliminde var olmuş ve 10/20 bin yıl kadar yakın bir zamanda neolitik diliminden bu güne gelmiş görünmektedir. toplum ve insan ayrıştırılamayan iki unsurdur; sorun, insan nedir şeklinde konulmalıdır.

İnsan nedir?
Nedir gerçekten insan?

İki kol,iki bacak,arada bir gövde,yukarıda bir de kelle mi?
Bu mu insanın tarifi?

Hani hayvanda kol bacak ayrımı pek bariz değil ya...
Oysa onların bile duyguları var.
Hattaa;gözlemliyorum bazen,şüpheleniyorum.
Belki akılları bile var.
Bazıları evlerde baş köşede,
Bazıları sefil,sokakta ve caddede.

İnsan en toplumsal varlık. Yeri de daima toplumun baş köşesinde...Doğru Düşünme ve doğru üretme yetisine sahipse.

fetus'un gözlerine baktığımızda insanı bulabileceğimizi düşünüyorum. nasıl mı?

http://www.felsefe.net/felsefe/3929-insani-aramak-fetusun-gozler-son.html

İnsan nedir?
Nedir gerçekten insan?



Varlığın kendisine hediyesi,sürprizidir İnsan. O -akla gelen, istediği- herşey olabilir

Fer' Alıntı:

İnsan nedir?
Nedir gerçekten insan?



Varlığın kendisine hediyesi,sürprizidir İnsan. O -akla gelen, istediği- herşey olabilir

Genişletmek için tıkla ...

Teşekkürler sevgili fer..VARLIĞIM TÜRK VARLIĞINA ARMAĞAN OLSUN...

insanı tanımlamak o kadar sıradan sayılacak bir olgu mudur? klişeleşmiş sözler ile geçiştirmek insan denilen tarihsel canlının var-olma sürecine/serüvenine ne kara uyacaktır? sözcükler yazarın dilinden dökülseler de, onların yazardan istekleri olacaktır; derler ki, sana duyduğum/emeğe duyduğumsaygıyı sen de bana göstermelisin...

insan toplumsal bir ürün ise - insanı tanımlayabilmek için o toplumun örf adet töre ve hukuk sistemine bakmamız yeterlidir. Ama insanı tanımlayabilmek onu anlamak yahut kavramak anlamına gelmez.. Tanrı'nın anlaşılmaz şuurundan bir nebzede olsa bulaşmıştır insanın akıl sır almaz doğasına.. Beşikten mezara varlığa, tabiata ve kendi doğasına birebir uyumlu olabilen insan kendi ile birlikte tüm uyumsuzluklarıda taşır. Ve varoluş şartlarının ve koşullarının çatışkısıdır insan. Toplum onun bastırılmış - maskelendirilmiş yüzüdür.

mask, persona kökünden gelir ve Latince'dir. masklar insanlar tarafından takılmışlardır ve değil midir ki, avcıl toplumlarda insanlar avlanmak istedikleri hayvanların kılığına bürünerek onlara yaklaşmışlardır. maskelenen toplum değil insandır; insandan dolayı toplumsal maske olgusu oluşmuştur. bu nedenledir ki, insan toplum olmadan "insan" olmayan ve maskelenemeyendir de...

sevgili nejdet öncelikle paylaşımın için sağol yeni bir şey daha öğrenmiş oldum..Toplumun en ufak örgütlenme biriminin aile olduğunu düşünecek olursak. Bireyler maskelerini dış dünyaya çıkmadan kendi içlerinde takmaya başlarlar. Ve bu ailelerin bir araya gelişi toplumsal katmanın temel gücünü oluşturuyorsa birey topluma - toplumdan bireye yön vermeye başlamyrak iç içe geçiyor. Bunları birbirinden ayırmak oldukça güç olduğu gibi pratikten bağımsız sonuçlar çıkartılmasınada yol açabilir.
insanlar aileleri ile birlikte dış dünyaya açıldıkları zaman gentes,klan gibi koloniler oluşturular ve bir arada nasıl yaşayacaklarına karar verirler. Ve bu kararlar ya din kisvesi altında yada toplum sözleşmesi altında mühürlenir. İşin bundan sonrası ortak yaşam ve ortak haraket zinciridir. İhtiyaçları doğrultusunda bireyin çıkarları toplumun çıkarları altında ezilir.
Ve seninde iyi bildiğin gibi tüm başkalaşım burda başlar.. bana göre her çağ kendi doğrularını yaratır. Doğrular üretim ilişkileri ve ihtiyaçlar noktasında şekillenip biçimlenir.
özgürlük ve hürriyet tutsaklıkla ilintili bir şeydir. Ben bu yüzyılda tutsaklığın kalkmasa bile diğer nesillere göre azaldığını sezinliyorum ve tüm insanlara maskelerini çıkartıp kendi hakikatleri ile yüzleşmesi gerektiğini düşünüyorum..

sevgili kuzeys,

neolitik çağda öküzün sabana koşulması ile sanayii devriminde ateşin makineye koşulması nerede ise eş-değer birer dönüşümü sağlamış "üretim biçimleri" sayılmalı...maskelenme, tüm iyi-niyetini sevgi ile kucaklamama karşın son-yüz-yılda olduğu kadar olmamıştır derim; yanılgı bana ait olsun..."toplumsal varlık olarak insan" toplumsal gerçekliği içinde kendini eritmek ve kitleye mal olmak suretiyle gidermek eğilimini daha fazla taşımaktadır. bireye yönelme, onu sorgulama ve maskelerini düşürme yönündeki yaklaşımlarını haklı ve yerinde görmekteyim. Nazım'ın dediği gibi" bir ağaç gibi tek ve hür/bir orman gibi kardeşcesine" ...bu iki olguyu ayırmamak gerketiği konusunda hem-fikiriz.

ben teşekkür ediyorum arkadaş...

Yıl 1963 Thích Quảng Đức /Güney Vietnam

sağduyunun kalmadığı,konuşarak-müzakere yollarının tıkandığı Faşist baskı ve zulüme karşı toplu bir eylem-yaptırım gücü bulunamadığı zaman. Ve bir keşişin, protestosu .Değişime inanması-iman gücü ile tek başına halk için/direnç gösterip bir kıvılcım olması.(Pastadan! büyük payı kapma derdinde gözü dönenlere,aaa sizde pasta da mı yoktu diye hayret edebilenlere,silah tüccarlarına,güç savaşında sahaya elinde silah piyon olarak sürülenlere,döneklere,aymazlara,bana ne'cilere,kör-şaşı taklidi yapanlara......)

İnanç ve İman, İnsanın yaşama gücü/azmidir. O'nu siyasete bulaştırmaya, politikaların çarmıhına germeye, O'nu akıl/dil oyunları cambazlığında maymun etmeye, budamaya gelmez...

İnsanca yaşayamadığı zaman ' beni görmedin-şimdi gel gör beni' diyen yangın bir yürek.

Toplumsal varlık olan insanın toplumdaki yeri ne?...denmiş

yeri ne !! yersiz mi ne??...

.....ancak, Bu olmamalıydı!!!