Tartışma Kültürü

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Serbest Kürsü kategorisinde Nejdet Evren tarafından oluşturulan Tartışma Kültürü başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 12,552 kez görüntülenmiş, 103 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Serbest Kürsü
Konu Başlığı Tartışma Kültürü
Konbuyu başlatan Nejdet Evren
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan UpBot

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
toplumsal özgürlük tanımında uzlaştığımıza göre, doğal yaşamdaki var-oluşların bir "başı-boşluk" olmadığı konusunda itirazmı iletmek isterim.
 
M

monaliza

Ziyaretçi
"ÖZ"sel anlamda düşündüğümüzde evrendeki hiç bir şeyin "başıboşluk" ile anlamlandırılamayacağı inancındayım.
Sadece günlük yaşamda kullandığımız, genelde "an"ı kurtarma anlam kalıplandırılması olarak düşünüyorum.
"Özgürlük sınır"larını belirlerken yaptığımız gibi olsa gerek.
Ve de "tartışma kültürü"ne istemeyerek gibi göründüğümüz,ama aslında isteyerek giyindirdiğimiz tavırlar gibi.
 

serotonin

Üye
Yeni Üye
Katılım
1 Mar 2010
Mesajlar
109
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
50
toplumsal özgürlük tanımında uzlaştığımıza göre, doğal yaşamdaki var-oluşların bir "başı-boşluk" olmadığı konusunda itirazmı iletmek isterim.
İtirazınızı kabul ediyorum :) evet başı-boşluk belki yanlış bir tanım oldu, daha doğrusu yanlış değil, kaba bir tabir oldu. Aranan kelime sizce nedir?
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
buna doğal hayat diyorum ve kendince yasaları olan, yargısız bir yaşam. gerçi örneğimize geri dönecek olursak adada yalnız yaşayan bir kişiyi insan olarak görmemek te gerekiyor düşüncesindeyim. çünkü insan tanımı da sosyal/tarihsel bir içeriğe sahiptir.

doğanın var-oluşuna ve kendi yasalarına doğa-üstü/dışı bir anlam katmak istemiyorum. doğal oluş yargısızdır ve yargılanamaz.
 

turko29

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
20 Şub 2010
Mesajlar
322
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Yaş
65
Yaşama özgürlüğü dendiğinde, bitki yaşamının ve diğer canlı yaşamlarınında yaşam özgürlüğünde belirli etkileri olduğu varsayımlama doğru olurmu, bitkisel yaşamdaki artış ve azalış fotosentez yolu ile oluşan gazların yarattığı atmosfer ve filitrasuonlar, özgürlüğümüzü etkiliyormu sorusuna gelebilirmiyiz yoksa konu akışına göre erkenmi...
Küçük bir adadaki tek başına yaşayan insanın yoksunluklardan ötürü kısıtlanmış bir çok hak oluşumu oluşmuştur, başı boşluktan çok sorumluluk paylaşımını yapabileceği alanlarda sınırlamaların artması vardır...

doğanın var-oluşuna ve kendi yasalarına doğa-üstü/dışı bir anlam katmak istemiyorum. doğal oluş yargısızdır ve yargılanamaz.

yargılanamaz sözü dikkatimi çekti, yargılama sorgulama anlamının dışında bir anlamlamı kullanılmak istendi, bu anlamı açmak mümkünmü...
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
yargılanamaz sözü dikkatimi çekti, yargılama sorgulama anlamının dışında bir anlamlamı kullanılmak istendi, bu anlamı açmak mümkünmü...

İlkin şunu belirtmek isterim; doğal yaşamdaki oluşa neden böyle oldun denemez, yalnızca gözlem/deney ile izlenerek bir takım sonuçlar çıkartılabilir; doğa-dan hesap soramayız anlamında kullandım. Gerçi doğ insanların kendini kirletmesine karşı hesap sorma gücünü hep korumuştur; bu da ayrı bir konu olsa gerek.

Doğal yaşama insanın kültürel etkimesi onun kendi yasaları ile çeliştiğinde dengenin canlı türleri aleyhine bozulması durumunda –ki, maalesef bu gün bu durumdayız; doğaya dönüş adlı formuma bakılabilir- toplumsal içerikli özgürlükler de her şey gibi etkilenecektir. Diyelim ki, ozon tabakası tümden yok oldu; özgürlük kalacak mı? Yer-küre ile barışık yaşamanın yolları bulunmadıkça özgürlükler hep kısıtlı kalacaktır.
 

turko29

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
20 Şub 2010
Mesajlar
322
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Yaş
65
yargılanamaz sözü dikkatimi çekti, yargılama sorgulama anlamının dışında bir anlamlamı kullanılmak istendi, bu anlamı açmak mümkünmü...

İlkin şunu belirtmek isterim; doğal yaşamdaki oluşa neden böyle oldun denemez, yalnızca gözlem/deney ile izlenerek bir takım sonuçlar çıkartılabilir; doğa-dan hesap soramayız anlamında kullandım. Gerçi doğ insanların kendini kirletmesine karşı hesap sorma gücünü hep korumuştur; bu da ayrı bir konu olsa gerek.

Konuyu biraz daha açmada katkısı olacağına inandığım biçimde giriyim:

Depremler neden oluşuyor, neden bu canları alıyor, bunun oluşumunu daha önceden tespit edemez miyiz, yada depremlerin oluşumunu engelleyemez miyiz, aza indiremez miyiz?... Bunlar sorgulama olarak alma olarak bakıyorum...
Neden yağmur yağmıyor, yağmazsa ben yağdırırım, gerekli olan nedir a elementi yada b elementi doğaya yargı kararı ile müdahale...

Yanlış mı algılıyorum yoksa anlatılmak istenen farklı mı...
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
her yargılama bir ölçme/değerlendirme olduğu kadar değerlendirmenin yine aynı ölçüler içerisinde bir karşılığı/yaptırımı içerirler. doğal devinime neden devindiği sorulamaz; devinimi yok etmek olanaksızdır. devinimin yasalarını bulup onlar üzerinde etkimek ise bir yargılama değildir. suni bulut yapıp yağmur yağdırmak olanaklıdır ve fakat elementlerin atmosferdeki oranları bu sınırın son noktasını işaret edecektir. dolayısı ile doğal devinim ne kadar değişrilmeye kalkışılırsa kalkışılsın o kendi yeni dengesini yaratacaktır. doğa ile barışık olmayan insan bunu anladığında belki tüm savaşlar biter umudunu hala canlı tutuyorum.
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
Orta-doğu, Uzak-doğu gibi tanımlar çokça kullanılır ve yadırganmaz. Her gün güne uyanan insanların selamlaşmaları, bir-değerine günün aydın olsun demesi gibi kanıksanır. Ama bir kişi gün-ortasında Orta –batı, Uzak-batı gibi bir tanım kullanmaya kalksa “bu da ne? Ne demek istiyor?” gibi bir şaşkınlık ile karşılanır. Dünya Güneşe, Güneş Yıldızlara, Yıldızlar Galaksilere göre tanımlanırlar; her olgu bir diğerine göre tanımlanır. Demek ki olguyu tanımlamak o kadar sıradan bir değerlendirme değildir. Öyle ise Orta-doğu, Uzak-doğu ve Üçüncü Dünya tanımlamaları birer ön-yargıdırlar; bunlara oryentalist ön-yargılar demek gerekir. Başka Bir Dünya hala bir ütopya değilse yeniyi yaratabilmek için her şeyden önce ön-yargılardan kurtulmak gerekir. Yoksa tartışma kısır bir döngüyü aşamaz; yeniyi doğuramaz; tartışma ön-yargıların tesbiti ve arındırılması ile başlamak zorundadır.

Yer-yüzü-cenneti’nin özgür bireyleri kendileri için hiç olmasa bir şey yapmak istiyorlarsa; her şeyden önce ön-yargılarından kurtulmalıdırlar.

Ön-yargılardan kurtulmayan düşünce, gözü-kapalı olarak yalana inanmaktan başka bir şey değildir.
 

turko29

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
20 Şub 2010
Mesajlar
322
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Yaş
65
Doğa içerisinde enerjinin farklı biçimlerde oluşturdukları atomsal dengelerle diğer maddeleri oluşturmuştur, her enerji kütlesinin oluşum şekli kendi içerisindeki çevresel komşuları ve ortamı doğrultusunda etkileşimi ile olması nedeni ile farklılıklar oluştursada farklı sıfatlar ve isimler kazansada temelde doğanın bir parçası olmanın ötesinde değildirler, örneğin canlı yaşamında dengeyi bozacak rastlantısal olaylar beraberinde mutasyonlar yolu ile bir sonraki aşamayı oluşturmuşlar ve yeni denge kurulmuştur, bu toplumlar ve insanlar içinde farklı bir yol değildir, insandaki fark sanırım bu gelişimlerin sonucu toplumsal yaşamda daha fazla geliştirdiği beyinsel verileri kullanması ve bu verilerin etkileşime açık olması bu nedenlede sorgulama, alma ve verme gibi bilgisel kaynakların işlenesinde izlenen yola önem vermesi insanın gelişimindeki en önemli lokomatif olmuştur sanıyorum...
Tartışma kültürünün gelişmiş olduğu toplumlarda sorgulamanın daha yüksek olduğunu söyleyebilirmiyiz...
Yada sorgulamanın az olduğu ortamlarda tartışma yerine saldırganlığın arttığını...
Yada sorgulama ile yargılamanın farkının farklı algılanışının, tartışma ortamlarının yönünü belirlediğini...
Açtığınız konu ve gelişim açısından ayrıca Teşekkür ettiğimi belirtirim, Baştan sona okuduğumda büyük keyf aldığım bir sayfa oluşmuş, tüm emek sahiplerinide katkılarından dolayı kutlarım...
 

Mühendis

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
3 Eki 2009
Mesajlar
271
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
67
Ön yargının ‘’.. sorgulama ile yargılamanın farkının farklı algılanışının, tartışma ortamlarının yönünü belirlediğini. (Turko) ’’ bu nedenle ‘’tartışma ön-yargıların tespiti ve arındırılması ile başlamak zorundadır…(Nejdet)’’

Konunun özü bu kısa özet olsa gerek.Bilgilendimve öğrendim.Uygulamaya çalışacağım.
Emeği geçenlere teşekkür ederim.
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
Sevgili turko29,
Teşekkür ediyorum ve tüm katılımcı arkadaşlara kattıkları zenginlik için ayrıca teşekkür ediyorum.

Doğa yasalarına yapmış olduğun göndermelere katılıyorum.

“gelişmişlik” olgusu tartışmaya açık görünüyor. Şöyle yorumlamak isterdim; paylaşımcı toplumlarda hor-görü yerini hoş-görüye bırakır; belki çoğaltmamız gereken paylaşım kültürüdür. Sorgulamanın tartışmaları güncellediği ve çoğul düşünme olanağını verdiği tartışmasız olsa gerek. Tartışmanın yöntemince yapılabilmesi için bilgi birikimine gereksinim olduğu kanısındayım. Çoğu kavgaların kökeninde ya tabular vardır ya da bilgi birikimsizliğin gizlenmesi olgusu...Ve şunu da her zaman bilmek gerektiği kanısındayım, tartışmanın içeriği ve şekli etkileşim içerisinde bulunurlar.
 

serotonin

Üye
Yeni Üye
Katılım
1 Mar 2010
Mesajlar
109
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
50
Son olarak eklemek istediğim birşey var, tartışma kültüründe, kelimelerin yanında mimik ve jestlerinde önemi büyüktür. Söylediğiniz şey ile , yüz ifadeniz, bakışınız, ses tonunuz paralel olmalı.
 

turko29

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
20 Şub 2010
Mesajlar
322
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Yaş
65
Son olarak eklemek istediğim birşey var, tartışma kültüründe, kelimelerin yanında mimik ve jestlerinde önemi büyüktür. Söylediğiniz şey ile , yüz ifadeniz, bakışınız, ses tonunuz paralel olmalı.

Yüz yüze sohbet ile net üzeri sohbetlerin farkı bu nedenle önemli, samimiyetin ve söylenen sözdeki niyetin farkedilip edilememesi, mimiklerin eksikliğinde kaynaklanmakta.

Bu nedenlede net ortamında bence tartışmalar kişilere üzerine kaydırılmadan daha fazla bilgi temeline oturtmalı...
 
M

monaliza

Ziyaretçi
Hoş görü/hor görü zıtlığı ve bağlamı?
Her şeyi hor ve her şeyi hoş görmemiz mümkün mü yaşam içinde.
Yanıt elbette net.HOR/HOŞ yerinde kullanılmalı bence.
Anlamak ve hak vermek
Yola tüküren yada çöp atan birini hoş görebilir misiniz?
Önce hoş görü ile yaklaşıp,davranışın yanlış olduğunu söylediğnizi ve
karşınızdakinin anladığını ve yanlışı yinelemediğinivarsayalım.Hoş görü yerini bulmuştur.
Yanlışında devam etti,çaresiz hor görürsünüz.

Net ortamında da,reel yaşamda da söyleşi ve tartışmalar;gönül ister ki
hep bilgi üzerine olsun. Fakat,bir konuyu tartışıyoruz diyelim;birden fazla görüş geliyor
ve yorumlar aynı konu üzerine olduğu için biraz içiçe görünebiliyorlar,bu durumda
itiraz etmek istediğiniz kişiyi belirtmek zorunda kalabiliyorsunuz.Bu noktada hakaret
içermemeli demek daha doğru kanımca.

Hem canım hep bilgi üzerine olmak zorunda mı?:)Biraz da kişisel görüşlerimiz olsun:)
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
sevgili monaliza,
kişisel düşüncelerini paylaşmak istediğinde her alanda bunu yapmana engel bir durum olduğunu sanmıyorum.

yüz-yüze görüşme ile net oertamında görüş alış-verişinde bulunmak gerçeten farklıdır ve bu nedenle seçilen tüm sözcüklerin özenle seçilmesi gerektiği kanısındayım. sözcüklerin sırlı dünyaları vardır ve ne anlatmak istediğimizi karşımızdaki/lerin nasıl anlayacaklarını da düşünerek kullandığımızda yanılgı payı azalacaktır ki bu da tartışmanın içeriksel olarak zenginleşmesine ve sonuçta anlamlı bir çıkarsamaya neden olacaktır.
 

cogito

Üye
Yeni Üye
Katılım
30 Ocak 2010
Mesajlar
198
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
45
İnsanların büyük çoğunluğu içerisine doğdukları toplumun değer yargılarını, gelenek ve göreneklerini, alışkanlıklarını vs. olduğu gibi ya da biraz sorgulayarak kabul ederler. Ne de olsa çoğunluk ölyedir , öyle yaşıyordur öyleyse tüm bunlar doğrudur, olması gerekendir. Hatta bazı konular vardır ki onları eleştiri şansı bile tanımazlar size. Fakat bazıları bunlara dışardan bakar sanki ilk kez görüyormuş gibi garipseyip alternatiflerini üretebilirler. Aykırı görülürler bazen saçmaladıkları düşünülür bunların diğerleri gibi sağlam kökleşmiş dayanakları yoktur. Dolayısıyla burada tartışma kaçınılmazdır.
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
evet sevgili cogito, öyle zamanlarda tartışma kaçınılmazdır.

../.

Tartışmak için bir birikimin olması gerektiği kadar onun kullanılma yöntemi kişileri kültürel dokuya yakınlaştıracaktır. bu nedenledir ki birikimsiz tartışmalar kavga ve gürültüyle sonuçlanırlar. kuru-gürültü ve kavgaların temel nedeni ise birikimsizliği gizlemek ve karşı düşünceyi bastırmaktır. işte tam da bu noktadaki düşünce açıklamalarının tartışma olmadığını söylemek kaçınılmazdır. bir konuya açıklık getirmek isterim; birikimli olmayı okumuş olmakla eş anlamda kullanmıyorum. dağ-başındaki bir çoban bile bir profesörden daha birikimli olabilir.
Bilgi ve fikir sahibini ayrıştırmak sanıldığı kadar kolay olmasa gerek. Bu söylem, sanki bilgili olmayı bir ön-koşula bağlar,bu koşul ne bileyim bir lisans ya da başka bir şey gibi olabilir ve içinde bilgili olmayan susmalı mesajını içerir. Burada bilgi sahibi olmaktan önce “bilgi” nin ne olduğu/olmadığının tesbiti önem kazanır. Araştırmacı-bilgi vardır, ezberci-bilgi vardır, ön-yargılı bilgi vardır vs. aslında fikirler ve bilgi bir diğerinden ayrıştırılamayan olgulardırlar. Sonuçta tüm fikirler bilgisel düzlemlerinde yeşerecektirler ve düzlemin büyüklüğü fikrin/düşüncenin çapını belirleyecektir. Tartışabilmek için düzlemlerin büyüklüklerinin yakın olması zorunlu değildir. Çünkü hayat ayrıntıda gizlidir. Doğru çözüm bulmak ise olguyu doğru anlamak ile mümkündür ki, bu da iyi bir gözlemle olanaklıdır; eylem düşünceden önce gelir...
 
M

monaliza

Ziyaretçi
Sevgili Necdet,içimden sizi kutlamak geldi.Sade,sakin,kendi halinde,dingin bir bilge gibisiniz.Tartışma kültürünün tüm nüanssal işlevlerini kişiliğinize sindirmişsiniz.
Sizden çok şey öğreniyorum ve bunu gururla söyolüyorum.En içten teşekkürlerimle.
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
Her yaşta hem öğrenci/hem öğretmen olmak istemişimdir; bunu ne denli başardıysam bir arpa boyu yol almış olmaktan sevinç duyacağım. Ben de sizlerin katılımları ve düşünce açıklamalarınız ile çok şeyi öğreniyor ve bundan dolayı sizlerle gurur duyuyorum; paylaşılmayan düşüncenin düşünce olmadığı konusunda hem-fikir olduğumuzu düşünüyorum sevgili monaliza, haksız mıyım?

.../.
Yaşanmışlıkları tartışma kapsamı dışında bırakmak salt öğretisel bilgiye ulaşmayı sağlayamayacaktır. tüm öğretiler, tüm soyutlamalar yaşanmışlıkların süzgecinden geçerek gelmiş/oluşmuşlardır. Pratiğin zenginliğini tartışma kapsamı dışında bırakmak ne olanaklı ne de olması gereken değildir kanısındayım. tartışmanın içeriği onun sunumu ile doğru etkileşim içerisinde bulunur, yek-diğerinden ayrılamazlar. Yaşam pratiğinden kopuk olan düşünceler kuru-gürültüye neden olurlar; kaynaktan yoksun olmak diyorum...
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç

Yeni Mesajlar

Üst