Tartışma Kültürü

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Serbest Kürsü kategorisinde Nejdet Evren tarafından oluşturulan Tartışma Kültürü başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 12,528 kez görüntülenmiş, 103 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Serbest Kürsü
Konu Başlığı Tartışma Kültürü
Konbuyu başlatan Nejdet Evren
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan UpBot

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
var mı gerçekten? varsa nerelerde gizlenmiş? yoksa diğer tüm olgular gibi liberalleşerek özgürleş miş midir? hiç bir düşüncenin irdelenmeden/düşünülmeden yatsınması bir özgürlük "bırkınız yapsınlar,bırakınız geçsinler" felsefesine mi bürünmüştür? ya ne den "bırakınız batsınlar" denmiyor? merak ettim
 

Mühendis

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
3 Eki 2009
Mesajlar
271
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
67
Sözlüklerde ;

'bir konu üzerinde, birbirine aykırı olan görüş ve kanıları karşılıklı olarak söyleyip savunma işi', veya 'söz ya da yazı ile yapılan kavga' olarak ifade edilen ;

Tartışma kelimesini toplum olarak çok kullanıyoruz.

Tartışma aynı zamanda bir konunun enine boyuna irdelenmesidir.

Bir şeyi tartışabilmek için somut bir sorunun olması, bu soruna yönelik bir amacın ve hepsinden önemlisi de o konu hakkında bütünsel bir bilgi birikimine sahip olunmasıdır.

Konunun bütünsel olarak diyalektik açıdan irdelenmesi gerekir.
Konunun diyalektik açıdan irdelenmesi içinde bağımsız düşünme yeteneğinin gelişmesi gerekir.
Bu da ülkemiz insanın en ciddi eksikliğidir.

Bu eksikliği de edindiği bilgiyi bağımsız düşünme yeteneğiyle hayatında kullanabilen bilinçli insanlar sayesinde giderebiliriz.

Zaman hırsızlığını engellemek adına…

Bilinçli insan, karşı duruş olarak renkli insanların yanlışlıklarına aynı değerde başka bir yanlışlıkla yanıt vermez.
Yanıtlamaya çalışanlar korudukları renk için bu yanlışlığı yapanlardır.
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
mühendis,

bağsız/bağımsız düşünceden söz ediyorsun; bunun için ilkin dogmatik olan düşüncelerin neler olduğunu fark etmek gerekmez mi? ve bunu yaparken ne denli içinde bulunduğumuz toplumun yargılarından uzaklaşabiliriz?

peşin kabul gören olguları sorgulamadığımız sürece ne bunların mantık içerisinde tutarlı ne de düşünce bazında savunulabilir olduklarını söyleyebiliriz. bir açıdan aykırı sese/düşünceye ne kadar tahammül edebilme becerisi mi diyeyim/alışkanlığı mı diyeyim gösterebiliriz. bunun için öncelikle kendimizi sorgulamak gerekmez mi?
 

Mühendis

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
3 Eki 2009
Mesajlar
271
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
67
Bağımsız düşünebildiğimiz sürece dogmatik düşünceleri fark ederiz.
Fark ettiğimiz oranda , toplumun yargılarından da o denli uzaklaşırız.

Eğer yanlış algılamadıysam,ikinci paragrafta sorularınızla birlikte yanıtını da ( yazımla aynı paralellikte) vermişsiniz.
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
düşüncenin bağsızlığı/öznelliğinden ayrılmaz. her düşünce öznel olmak zorundadır ki gerekli olan da budur. aslında öznel olmayan düşünce ne bağsız ne de bilim etiketlidir. kütle çekimi öznellikten uzak bir belirlemedir; ancak, bu bir olgu/gerçeklitir; yorum/düşünce/değerlendirme değildir; düşünceden bağsızdır. her şeyden önce bağsız olan ve değerlendirilen olguların netleştirilmesi gerekir. düşünce vardır hiç bir kalıba sığmaz; ve düşünce vardır inadına savunulur; bilimsellik adına düşünceleri kim mahkum edebilir ki? bu ayrıcalığı kim ve kime karşı kullanma yetkisine/hakkına sahip olabilir? bir düşüncenin ne kadar aykırı olsa da inadına savunulması ile bir düşüncenin açıklanmasının bir şekilde bastırılıp susturulması için çaba harcanması çok ayrı olgulardır. çoğunlukla ikinci yöntem seçilir; kolay olanı seçmecilik insan doğasına sonradan eklemlenmiş olsa de sürdürme eğilimini taşır; ancak, payesi yoktur.
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
tartışma bir yönüyle karşı-düşünceyi/karşı-tezi ortaya koymak sayılır; karşı düşünce/tez ortaya konulmadan "tez"in apriori/peşinen yanlış olduğunu söylemek bir ön-yargıdır ve tartışma değildir.ne "tez" in ne de "karşı-tez"in ön-koşulu/sınırlandırılması yapılamaz. eleştiri bir yönüyle yergiyi içerebilir; ancak, yergi sınırları aşılarak karşı-düşünce gelştirilmeden küçümsenmeye başlanır ise, o zaman artık eleştiriden söz etmek olanaksızdır. bir düşünceyi tümden red etmek onu eleştirmek sayılmamalıdır; eleştiriden söz edebilmek için red nedenleri kendi içerisinde tutarlı olarak açıklanabilmelidir, derim
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
Tartışırken karşı-tavrı dikkate almak psiko-sosyal bir olgudur. Bu tavır dikkate alınmıyorsa orada/o yerde artık tartışma bitmiş ve yerini başka bir olgu almış demektir; kavga mıdır, çatışma mıdır, neyse nedir ama tartışma değildir. Karşı-tavrı dikkate almak onu önemsemektir; ancak, bu durum onun düşüncelerine katılma/katılmama ile karıştırılmamalıdır. Bir düşünceyi önemsemek ayrı katılmak/eleştirmek/katılmamak kesinlikle ayrı olgulardır. Zamanla hoş-görünün küçümsendiği, hor-görünün bir erdem/güç/özgür-birey sayıldığı; tartışmak yerine karşılıklı sataşmaların/kırmaların/dökmelerin egemen olmaya başladığını görmek üzücü olsa gerek. Bir düşüncenin doğruluğu tartışıldıkça ortaya çıkar; tabulaştırılan hiçbir düşünce sırf bu nedenle doğru değildir. Tartışma kültüründe hoş-görünün egemen olabilmesi için hiyerarşik yapılanma yok edilmelidir. Mevcut/sistematik/biçimsel yapılanmalar/düşünceler peşin-kabul olmaktan çıkarılmalıdır. En-aykırı düşüncenin dahi eleştirisi yapılmalıdır ki; aykırı olduğu ve belki de yanlış olduğu onu ileri süren kişi tarafından da benimsenebilsin; bu yapılamıyorsa hiçbir doğrudan söz etmek olanaklı olmayacaktır. Karşı-tavrı dikkate almak bir hassas dengede duran terazi gibidir; denge karşı taraf için/kendi için bozulursa öz-düşünce ilk halde kırılacak ikinci durumda ise hor-görülü olacaktır; her iki halde de gerçek/içtenlikli düşünce açığa çıkamayacaktır.

Düşünce özgür olmadıkça tartışmalar kısır kalmaya mahkumdur!
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
Tartışmanın zenginliği farklı ses ve düşüncelere açık olmakla sağlanabilir. Bunun için her şeyden önce dinlemeyi/anlamayı önemsemek gereklidir. Öylesine dinlemek hiçbir zaman anlamak değildir. Anlaşılmayan bir düşünceye karşı/hem-düşünce/eleştiri geliştirilemez; yapılan ise salt/tek-düze aktarım ile yetinmek olur; çoğu kez yapılan da budur.

Düşüncenin bağsızlığı ve özgürlüğü tüm düşünceler için bir teminat/güvencedir. Çünkü, baskılanan hangi düşünce olursa olsun çıkış bulmak için mutlak surette zorlayıcı olacak ve maskelenecektir. Hiçbir düşünce asla yok edilemez. Düşüncenin doğruluk/yanlışlığı tartışıldıkça ortaya çıkar ve yok olmayacak tüm düşünceler bir-diğerlerine eğilerek değişip dönüşürler. Bu da, tartışma ile olanaklıdır.

Bir düşünceye peşinen kapalı olmak, düşüncenin kendi içine çökmesidir. Peşin yanılgıyı benimsemedikten sonra peşin yargı asla var-olamaz. Tartışmak aynı zamanda tüm peşin-yargıların yok olmasını sağlayan tarihsel bir diyalogdur.
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
tartışmanın hep zararlı, okumanın hep kötü olduğu öğretilir! "çok bilen çok yanılır" sözü bunun için söylenmemiş olsa da, çok bilmenin sakıncalı olduğuna ilişkin bir uyarı mesajını iletmektedir. bu mesaj söz dizini içinde gizlenmiştir. ana/atalarımız her-şeye burnunu karıştırma derken bunu kasttetmek istemişlerdir; ve yine onlar diyorlar ki; "suya sabuna dokunma" , dokunmayan bin yaşasın yılan gibi.

tartışmanın zararlı olmadığı açıktır. okumanın da. bilmek ise Konfüçyü'ün dediği gibi bir güç-tür, buradaki güç erk/iktidar ile aynı değildir. tartışmaya başlamadan önce konuşmak ve düşünceleri açığa vurmak gerekir; sorun belki de düşüncelerin ne şekilde açığa vurulacağında kilitlidir? olamaz mı? susarak konuşmak gibi!

kültür insanın kendisini yaratması, var etmesidir; doğaya yabancılaşma ve onu egemenliği altına almaktır; bu aşamada insan doğayı yok etmek şeklinde kültürel dokusunu yabancılaştırdığını fark etmek durumundadır. yabancılık tartışılarak giderilebilecek bir olgudur; üretim ilişkilerinden bağsız olmasa da insan düşünen/algılayan/yorumlayan bir özne olmakla, tarihin nesnesi olmaktan çıkmayı başarabilendir. böyle olunca tartışmak bir yönü ile insanın kendisi ve toplumsal çevresi ile ve geçmiş-gelecek ile kuracağı bir diyalog sayılmalıdır.

hep susmak!
bir diyalog yöntemi olmsa gerek!
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
“Ama gordugum kadari ile buraya gelen bazi kisiler kendilerini bir filozof, bir bilim adami, bir yazar, bir danisman, bir psikolog, bir mitolog... gibi goruyor.”Majör yazdı, kişisel gelişim formunda ve o alan kilitlendiği için buraya yazmak zorunda kaldım.

Uslubu benimsemek olanaksızdır. Sayın Majör açık alanda böyle bir deklarasyonda bulunduğunuza göre “buraya gelen bazı kişiler”i açıklamak zorundasınız. Yoksa buraya gelenlerden biri olarak ben de haklı olarak bunu, bu sözleri üzerime almak durumunda kalacağım. Alınganlık sayılmasın sakın; kesinlikle değil. Bu kişileri açıklayamıyor ya da öylesine söylenmiş bir söz ise açık olarak bildirilmelidir. Yoksa haklı olarak alana yazı yazmak ve forum açmak artık anlamsız ve gölgelenmiş olacaktır.



 

phi

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
13 May 2008
Mesajlar
1,906
Tepkime puanı
174
Puanları
63
nejdet konunun dahilinde degilsiniz uzatmaninda manasi yok konu kapanmistir. bazi kisilerden kastim aleni orada. illa tenzih etmek gerekiyorsa sizi tenzih ediyorum o halde nejdet. konuyuda uzatmamanizi tavsiye ederim.
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60


Majör,
Açık alanlarda yazılan tüm yazılarda konuya dahil olup olmayacağıma bırak ta ben karar vereyim. Değilse, işkembeyi-kübradan konuşmak olur; “seni ne ilgilendiriyor” der gibisin. Hem tenzih etmek de neyin nesi? Mesele, sözleri üzerime alınmam ya da bu sözlerin doğrudan bana söylenmemiş olması da değildir. Bunu anlamanızı yürekten isterdim. Tartışma bu olmasa gerek. Zola’nın yüz-yıl önceden dediği gibi “gerçek yürüyor, onu hiçbir şey durduramaz” . Kimseyi savunmuyorum. Herkes kendi savunmasını yapar. Forum açan ve yorumlayan ve düşüncelerini paylaşan tüm katılımcılar bir şeyleri öğrenme ve öğretme çabasında olan kişilerdir. Bir düşüncenin üretilebilmesi için mutlaka rütbeli olmak mı gerekiyor? Tartışmayı uzatmak niyetinde değilim. Ancak eleştirim hiç anlaşılmamış görünüyor. Söylediğin gibi rütbelere sığınan bir yorumcu olursa hemen karşılığını verirsin ve o da savunmasını yapar; ancak tüm katılımcıları töhmet altında bırakan söylemin doğru bir yaklaşım değildir ve her katılımcıyı savunmasız bırakır; ancak, bunu benimsemediğini görüyorum. Başkasını savunmam söz konusu olmadığından “bu kişilerden biri de ben olabilirim” demem gerekiyordu. Yukarıdaki açıklamanı da bir talihsizlik olarak yorumlayacağım.
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
sevgili Majör,
düşünceler paylaşılmadıkça bir anlam taşımazlar. bu nedenle ne kadar karşı olsak da tüm düşünceler, eleştiri ve görüşlere açık olmak gerkektiğini düşünmekteyim. mesele kısır kavgalar, söz-ustalığı yapmak değil elbette; mesele, susmayı, susturulmayı, konuşmamayı,düşünce açıklamasında bulunmaktan korkmamayı öğrenmek/bilmek olsa gerek.

tartışmalısın benimle, kıyasıya hem de...ben de bunu yapacağım. tüm katılımcı arkadaşlarım da bunu yapacaklar...
 

phi

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
13 May 2008
Mesajlar
1,906
Tepkime puanı
174
Puanları
63
Ben bu konuda seciciyim biraz abi. O yuzden kusuruma bakma, herkesle tartisamiyorum.
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
herkesle tartışmaya, düşünceleri özgürleştirmeye ve yürümeye ne dersin arkadaş?
 

phi

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
13 May 2008
Mesajlar
1,906
Tepkime puanı
174
Puanları
63
Tartismaci tartisacagi konuya hakim olmali. Karsisindakinin hangi yerlerden vurabilecegini, nerelerden nelerin gelebilecegini zaten konuya vakif olmasi sebebi ile bilmesi gerekir. Hangi tartismaci konuyu kisisellestiriyor, sesini yukseltiyor, kelimeleri degistirip sanki soylemis gibi gosteriyor ve konuda bir adim dahil ileri gidemiyorsa, o tartismacida birseyler eksiktir. Eger siz birine a diyor ve karsinizdaki bunu b anliyor ise ve ustune ustelik sanki a dememisiz gibi birde b dedin diyerek yalanliyorsa bu tartismada ne kalite beklenir nede bir sonuc. Keza Turkiye'deki tum tartismalarin sonu boyle bitmiyor mu? Sebebi ise aleni tartismayi bilmiyoruz. Cunku tartistigimiz konunun aslini bilmiyoruz. Bu sebeple az ve oz tartisma taraftariyim cunku bildigim seyler cok az. Herseyi bilmiyorum, bilmekte istemiyorum; bildiklerim yeter mi? Hayir yetmez ogrenecegim elbette. Ogretecekler. Birileri yanlis yazdigimi, yanlis dusundugumu, yanlis konustugumu soyleyecek elbette.
 

phi

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
13 May 2008
Mesajlar
1,906
Tepkime puanı
174
Puanları
63
Abi yurumeyelim kosalim dusunceler ozgur olmali elbette ama bu demek degildir ki agzimiza geleni yazmaliyiz yada soylemeliyiz. Bence herseyin bir adabi olmali. Yemenin, icmenin, gezmenin, giyinmenin, konusmanin, yazmanin, dusuncenin aklina ne geliyorsa. Ben ozgurum diye herkes dusuncelerini gerceklestirmek icin tabirin ile yuruyuse gecerse vay dunyanin haline. Sinirsiz olup ne kadar oldugumu arayip kaybolmaktansa, sinirli olurum haddimi ve kendimi bilirim.
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
tartışacağız ve çoğalacağız, asla susmayacağız...evet bu; düşünceler özgür olmalı...öğreneceğiz, öğreteceğiz; bu hepimiz için geçerli; hem öğrenci hem de öğretmen olacağız...ruhumuzu serbest bırakmalıyız. teşekkür ediyorum sevgili majör
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
Tartışmanın temel belirleyenlerinden biri sabırla ve özenle dinlemektir; karşı düşüncenin geliştirilmesi için “tez” dinlenmeden/önemsenmeden düşünce üretmek, bir yönü ile düşünceyi önemsememektir ve diğer yönüyle de tartışmayıp tek-yönlü düşünce açıklamasında bulunmaktır/buna monolog denebilir. Tartışma kaçınılmaz olarak iki ögeyi ve düşünceyi barındırır; tek-yönlü destek düşünce açıklamaları tartışmaktan öteye düşüncelerin kuvvetlendirilmesi olarak yorumlanabilir. Karşı düşünceyi dinlemek ve önemseyerek değerlendirmek tartışma kültürünün göz-ardı edilemeyecek ögesi olsa gerek.

Susmak, tartışmak değildir.
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç
Üst