Mutluluk için yaşanamaz diye düşünüyorum. Çünkü mutluluk sadece kişinin mutluluğudur. Toplum çoğu zaman dil içinde kişiselleştirilse de kişi değildir, mutlu olabilecek bir şey değildir. Mutluluk için yaşamak mutluluğu yaşamın amacı yapmak, hayatta sadece onu elde etmeye çalışmak demektir. Bu da katıksız bir bencillikten başka bir şey değildir. Zaten bir insanın hayatında sadece mutlu olacağı şeyleri yapması mümkün olmadığı için, mutluluğu amaç edinen biri hiçbir zaman amacına tam olarak ulaşamaz, bu durumda yaşamasının da bir anlamı kalmaz. Yani mutluluk için yaşanamaz.
Ben de enkaz'a katılıyorum; insan sadece inandığı şeyler için yaşar, sonunda mutluluğu elde etse de edemese de.
Mutluluk için yaşamanın tek alternatifi acı çekmek için yaşamak olsaydı zaten konuşmanın anlamı kalmazdı. Yani mutluluk için yaşanmaz demek, insan mutluluktan kaçar, mutlu olmak istemez gibi bir zırva değildir. Gerçi mutluluk için yaşamakla ne demek istediğimi de açıklamıştım ama tekrar edeyim. Bir şey için yaşamak ne demektir? O şeyi hayatın merkezine koymak, yaşama amacı yapmak değil midir? Bu durumda mutluluk için yaşanmaz demek, mutluluk hayatın merkezi, tek amacı olamaz demektir sadece. Hayatın amacı mutluluk gibi sadece bireysel bir şey olamaz. Nedir bu indirgeme merakı anlamıyorum. Mutluluk belirli bir şey değildir. Herkesi mutlu eden pek çok şey vardır. Yaşamanın amacını da mutluluğa indirgersen, bu mutlu eden şeyler arasındaki tercihi neye göre yapacaksın? En mutlu edecek olana göre mi? Seni en çok mutlu edecek kişiye mi aşık olursun? Yoksa ona aşık olduğun için mi onunla mutlu olursun? İlki sadece mutluluk için yaşamaktır. Böyle yaşanacak olsa o kişiyle mutsuz olduğunda başkasına mı yöneleceksin? Onda mutsuz olduğunda daha başkasına... Bu daldan dala konan sefilce bir yaşamdan başka bir şey olamaz.
İkincisiyse inandığın şey (o insana aşkın) için yaşamaktır. Benim inanmak dediğim dinsel inançlar falan değil, insan hayatına ilişkin şeyler. İnsan neden inandığı şeylere inanır? Çünkü onlar o insanı o insan yapan şeylerdir, onun karekteridir, benliğidir. Onlarsız eksik olduğunu hissedecektir. İnsan inandığı şeye onunla mutlu olacağını düşündüğü için inanmaz, ona inandığı için onunla mutlu olur. Mutlu olmadığında da onu hemen bırakmaz, inandığı şey/kişi için sonuna kadar çabalar. Başka şeylerle/kişilerle de mutlu olabilecektir, ama bunu istemez, onunla mutlu olmak ister.
Toparlamaya çalışayım. Hayatta sadece mutluluk yoktur, hayatın amacı da mutluluğa indirgenemez. İnsanın sevgi gibi, saygı gibi, onur gibi başka duyguları ve aklı da vardır. İnsan bunlardan hareketle hayatı için bir şeye inanır ve onun için mücadele eder. Bunun sonunda eğer her şey istediği gibi giderse mutlu olur elbette. Ama olmazsa da dediğim gibi elinden geldiği kadar mücadeleye devam eder. Ve eğer kişi mutluyken bile bunlardan herhangi birine aykırı bir durum varsa (örneğin birisiyle mutluysa ama ona aşık olmadığını hissetmeye başladıysa), kendisi gibi hissedemediği için o duruma son vermek ister... Bütün bunlar varken insan mutluluk için yaşar demek bana anlamlı gelmiyor. Ayrıca yaşamın nedeni mutluluktur gibi bir indirgeme yapılacaksa, aynı mantıkla neden huzur değil? istekler, zevkler, değil? İnsan huzursuz olmak, isteklerini elde edememek, hayattan zevk almamak için mi yaşar diye sormak da haklı olur.