Neden Önemseriz?

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Genel Tartışma Alanı kategorisinde Nejdet Evren tarafından oluşturulan Neden Önemseriz? başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 57,807 kez görüntülenmiş, 384 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Genel Tartışma Alanı
Konu Başlığı Neden Önemseriz?
Konbuyu başlatan Nejdet Evren
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan Objectivity

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
Teşekkür ediyorum sevgili Beril,

Kişi, bir yönü ile kendi değerini belirleyen toplumsal bir öznedir. Evrensel olanın karşısında ve içindeki konumu ve tüm zıtlık ile etkileşimlere rağmen/karşın...Bunun nesnel ve öznel sonuçları görüntü/görünüş olarak yanıltıcı gelebilir. Ve fakat, son-düzlemde o' kendi değerini beirlemiş olur. İşte tam bu noktada önemsenmek o'nun arzu/istek/yöneliminden bağsızlaşır.

Ayrıca, insan genomunun evrimsel gelişimine baktığımızda, iç-güdülerinden uzaklaştığı görülmektedir. Bu bilinçsel yaklaşımı bebeklerde de var-olmalıdır.
 

Beril

Üye
Yeni Üye
Katılım
12 Eyl 2011
Mesajlar
210
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
45
Teşekkür ediyorum sevgili Beril,

Kişi, bir yönü ile kendi değerini belirleyen toplumsal bir öznedir. Evrensel olanın karşısında ve içindeki ko numu ve tüm zıtlık ile etkileşimlere rağmen/karşın...Bunun nesnel ve öznel sonuçları görüntü/görünüş olarak yanıltıcı gelebilir. Ve fakat, son-düzlemde o' kendi değerini beirlemiş olur. İşte tam bu noktada önemsenmek o'nun arzu/istek/yöneliminden bağsızlaşır.
Ayrıca, insan genomunun evrimsel gelişimine baktığımızda, iç-güdülerinden uzaklaştığı görülmektedir. Bu bilinçsel yaklaşımı bebeklerde de var-olmalıdır.
Kesinlikle doğru bir çözümleme .Sözgelimi birey süreç içerisinde önem zincirindeki tercihlerini doğru bir şekilde saptayamazsa -veyahutta konumunu-önemsediği değer ,metea,varlık, zamanla nötr hale gelecektir.Bu hal bireyin önemsizliğinin göstergesi
değildir;bilakis birey, daha önemli bir noktada olduğunun farkına varması için durmalıdır.Nerde ,kim olduğunu görmesi gerekir .Yeni bir dünya yaratmak;bireyin yaşamak diyetidir.H atırladınız mı hocam ! :) Aslında önemsemenin boyutu ,kilosu elbette zeka ve azimle örtüşük olmalıdır fakat tüm bu yaratılış engellerini aşan insanların varlığını görmek mümkün.
İç güdülerimizi de kontrol edebilmemiz mümkün kanımca.Yanan bir odun sobasını düşünelim .İçine odun atarsak ateş kabarır; atmazsak ,söner.Ancak tamamen yok olmayacağını düşünürsek o halde bilinç var-oluşunu sürdürebilmek için
kendisine yepyeni bir düzlem-yeni bir dünya yaratır.Yeni bir dünyanın da kendisine göre sözünü ettiğiniz önem bağları olmalıdır .
Zaman içerisinde göklere çıkardığınız anlamlar nötrleşir çünkü yeni dünyanın olmadığını fakat pozitif yönde yenileşen,değişen, güçlü, yepyeni bir sen yarattığını fark edersin.O vakit bağların çözülür ,özgürsün ...
Egoya bu öngörü, bu özgür bakış sevimsiz gelse de aslında güçlü olmaktan da kaybın olmadığını bilmek bir çeşit rahatlık,
özgüven yaratır
Saygılarımla
 

glsezinrs

Kahin
Yeni Üye
Katılım
12 Ara 2010
Mesajlar
1,358
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
62
... Nükleer bir tehlikeyi tüm insanlar önemserler; bunu, önemsizliklerini maskelemek için değil, yaşanabilir canlı-dünyaları önemsedikleri için önemserler.

Hoşgeldiniz..Evrensel-önemseme, hayati bir tehdit , savaş, kriz ,vb olduğunda ortaya çıkıyor.Yani hayatta kalabilme güdüsü öncelikli ve birincil öneme sahip..Bunun dışındaki her türlü öncelik/önem sıralamamız görece..bir de içgüdülerimizden uzaklaşmıyor, sadece; onları kontrol etmeyi öğreniyoruz gibime geliyor?
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Teşekkür ediyorum sevgili Beril,

Kişi, bir yönü ile kendi değerini belirleyen toplumsal bir öznedir. Evrensel olanın karşısında ve içindeki konumu ve tüm zıtlık ile etkileşimlere rağmen/karşın...Bunun nesnel ve öznel sonuçları görüntü/görünüş olarak yanıltıcı gelebilir. Ve fakat, son-düzlemde o' kendi değerini beirlemiş olur. İşte tam bu noktada önemsenmek o'nun arzu/istek/yöneliminden bağsızlaşır.

Ayrıca, insan genomunun evrimsel gelişimine baktığımızda, iç-güdülerinden uzaklaştığı görülmektedir. Bu bilinçsel yaklaşımı bebeklerde de var-olmalıdır.

Hosgerigeldin. Kisinin kendi degerini belirleyebilmesi icin, once bireysel bilinc gerekir. Cunku kisi kendi degerini belirleme yerine, dogumdan itibaren kendine verilen ile ya kabul ya da red mucadelesi veriyor. Verilenin ne oldugunu kendi adina sorgulamiyor. Genelde ya toplumun bir takipci ferdi oluyor, ya da toplumun karsi cikan bir ferdi. Kisaca toplumsal kutuplasmada yerini aliyor.

Kendi olabilmesi icin once kendinin farkina varabilmesi gerekir. Bu da bireysel bilinctir.

Burada onemsenilmesi gereken, kendilik bilincidir. Cunku herr bir kisi sonucta kendine ozeldir. Bunu ortaya cikaracak olanda kisinin kendilik bilincidir.
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
sevgili beril,
öz-güven ile ben-merkezli düşünceyi ayrı tutmak gerektiği kanısındayım

sevgili glsezinrs,
teşekkür ediyorum ve güdülerden uzaklaşmak yerine denetim demek mümkün ve fakat onları yaşam pratiğinden çıkartmak daha doğru gibi. örneğin hayatta kalmak güdü olmaktan çıkmıştır.

sevgili evrensel-insan,
teşekkür ediyorum ve bireysel bilinç, kişinin içinde bulunduğu sosyal/tarihsel dokuda gelişir ve fakat tarihsel bellek dediğim bilgisini kullanma derecesini kendisi belirler
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
sevgili evrensel-insan,
teşekkür ediyorum ve bireysel bilinç, kişinin içinde bulunduğu sosyal/tarihsel dokuda gelişir ve fakat tarihsel bellek dediğim bilgisini kullanma derecesini kendisi belirler

Tarihsel bellek denen bilginin de kendi kullaniminda olabilmesi, kendilik bilincinin ozgur iradesi ve verilene teslim olmama, verileni sorgulama ve kendi degerini kendi belirleme bilincidir.

Toplumsal kisilikte ozgur irade yoktur, teslimiyetci zihniyet ve bunun bilincsizligi vardir.
 

Beril

Üye
Yeni Üye
Katılım
12 Eyl 2011
Mesajlar
210
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
45
sevgili beril,
öz-güven ile ben-merkezli düşünceyi ayrı tutmak gerektiği kanısındayım


Bu cümleniz sanırım biraz havada kalmış müsadenizle yere indirip otopsi masasına yatıralım ne dersiniz? Değil yazdıklarımız birebir konuşmalarda dahi karşınızdaki kişi söylenenleri kendi bilinç düzeyi kadar algılar ;sözgelimi algılamak istediği biçimde algılar.Ancak bizler az çok birbirimizi tanıdık paylaşımlarımızdan.Yazdıklarımız çizdiklerimiz içsel yaşamımızın ya da düşünme biçimimizin bir yansımasıdır.Kelimeler bazen uçuşsa da belleğimize dokunmadan özde neyi ifade etmeye çalıştığını hissederiz. Doğru mudur?Cümlelerim kimi nasıl bir çıkmaza salıverdi de özgüvenimi ben mezkezli düşünce buldunuz?Düşüncenin sınırsız -sonsuz olduğunu biliriz Ancak bilmek farklı durum ;bildiklerinin kişide hal oluşu veya bildiklerinle donanmak farklı bir durumdur. Yaşayan her birey hangi boyutta ;konumu ,kimliği, yaşadığı yer nerde olursa olsun muhakkak ben-merkeze sahiptir.Ben sizin bu cümlenize hayret etmekle beraber içsel anlamda takdir de ettim. Sohbetimize gerçeklik ve bana değer kattığınız için ;ve bundan sonraki paylaşımlarımızda inanın daha da ben -merkezli yazacağım .)

Kişi önemsediği kişiyi karşısına alır savaşır.Çatışma-savaş baskı yaratır.Baskı acı vericidir.İnsanoğlu canı yanmadan anlayamıyor ya da canı yandığında öğrendikleri daha bir derinleşiyor.Aile ilişkilerimizde de böyle değil midir?Onları önemseriz çünkü en onulmaz hayat blgisini bize suratlarını ekşiterek anlatırlar.Çocukken annemin fırlattığı süpürgelerin acısı geçti de bana öğrettiği hayatın derin çizgileri bambaşka bir şarkıdır kalbimde. Savaştan kaçınmam yeterki karşıımdaki savaşmaya değer bir yüreğe sahip olsun.Bizim savaş aletimiz düşünmektir.Düşünceyi ne kadar önemsediğimizi savaşmadan anlayamayız.Bu arada siz beni az çok tanırsınız da diğer arkadaşlara açıklamadan geçmeyeyim -gerçek savaş kendinde başlayan bitendir- Düşünce de öfkeye yer olmadığı gibi kimseyi kırmanın da kimseye bir yararı yoktur.

Not:''Neden önemseriz?'' forumuna Sn. Nejdet Hoca'mın isteği üzerine devam ediyorum.
Saygılarımla
 

Beril

Üye
Yeni Üye
Katılım
12 Eyl 2011
Mesajlar
210
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
45
sevgili beril,
öz-güven ile ben-merkezli düşünceyi ayrı tutmak gerektiği kanısındayım

Kendini bilen ,kendine gelene yolu göstermez fakat kendinden başka hiç bir şey-e vermez;kendinden habersiz ise her şeye verir(Bu korumacı anne şefkatine benzer yaklaşımdır;Önemsemenin bir neticesidir.Çok sevdiğini asla yitirmek istemez insan kendinde hapseder .Ancak yaşarken yaklaşımının farkında değildir.Bu anlamda önemseme ile ben-merkezi ayıramak mümkün değildir.Önemsenen suje olmazsa önemseyecek ''ben'' de olmaz.
Asıl önemlisi önemsemek ile hastalıklı bağımlılıkları-alışkanlıkları birbirinden ayırt etmek kanısındayım.Önemsemek, insanı,hayatı doğru yaşamanın ödülüdür.İnsanı önemsemek kendini bilmekten ,değerli oluşundan ileri gelir.Hakikat görücüsü dosdoğru yaşamak ister,bu onun olmazsa olmazıdır.Başka türlü yaşayamaz ,soluk alamaz.
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
evrensel-insan,
“toplumsal kişilik...” eşit değildir sosyal/tarihsel dokuda oluşan kişilik ile – özneleşmiş ise- Nihayetinde her kişilik bir sosyal dokuda oluşur; onu farklılaştıran şey, özneleşmesidir.
../.

Beril,
Dünyanın yalnızca kendisinin etrafında döndüğünü düşünerek davranan, bencil-egoist kişi tanımlaması yerine ben-merkezli tanımını kullandım/kullanıyorum. Bu bağlamda yineleyecek olursam, egoist-olanın öz-güveninin olmadığını söyleyebilirim. Kişinin kendini önemsemesi onun be-merkezli olmamasına bağlıdır.
Kişi kendi ile savaşmadıkça,çatışmadıkça, kendi sentezini oluşturmadıkça Hiçbir yere varamaz. Bu yöndeki düşüncelerine katılıyorum. Ayrıca bağımlılığın bir hastalık düzeyinde olmaması durumu da dahil tüm bağımlılıklar belirttiğin gibi önemsemeden ayrışır. Her bağımlılık rutin bir edimle gerçekleşir, oysa önemsemek öyle değildir.
../.

glsezinrs,
Canlı türleri arasında insan, tercih yapabilme gücünü geliştirebildiği için diğer türlerden ayrılır ve bu nedenle de sorumluluk yüklenir. Yaşamanın kendisi bilinçsel bir edime dönüştürüldükten sonra yaşamın sürmesi-sonlanması bilinçsel bir edime dönüşmüş olacağından artık güdüsel olmaktan çıkmıştır.
 

birazdahaderinmavi

Kahin
Yeni Üye
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,442
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
58
''hayatta kalmak güdü olmaktan çıkmıştır'' yerine, bazı şartlarda, bazı kültürel değerler,bilinçli tercihler; insan davranışını belirlemede, 'hayatta kalma güdüsünden' daha etkili olabilir... diye düşünmekten yanayım....
 

glsezinrs

Kahin
Yeni Üye
Katılım
12 Ara 2010
Mesajlar
1,358
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
62
glsezinrs,
Canlı türleri arasında insan, tercih yapabilme gücünü geliştirebildiği için diğer türlerden ayrılır ve bu nedenle de sorumluluk yüklenir. Yaşamanın kendisi bilinçsel bir edime dönüştürüldükten sonra yaşamın sürmesi-sonlanması bilinçsel bir edime dönüşmüş olacağından artık güdüsel olmaktan çıkmıştır.

O zaman neden savaşlar var hala?Irak'ta Saddam'ın düşürülmesiyle eş zamanlı bu "müslüman" ülke vatandaşları akıl hastanelerindeki kadınlara tecavüz etmeye koştular..Yaşamın bilinçli bir edime dönüş(ebil)mesi, tercih değil , insanlaşabilme yetisiyle ilgilidir..Dolayısıyla türe özgü değil, "birey" olabilmekle , bunu gerçekleştirebileceğiniz bir toplumun/devletin vb üyesi olmakla ilişkilendirilebilir kanımca.Sürekli savaş/katliam/iltica/yoksulluk içinde yaşaya-duran ülke halklarına bir bakalım..Şartları zorlaştırdığınızda, orman kanunları işler..
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
savaşların, cinsel sapmaların ve saldırganlığın nedenleri güdü ile açıklanamaz. yetersiz kalır. insanlaşma-hayvan kalma türler arasında bir hiyerarşi yaratır. ön-kabule dayalıdır. insanlaşmadan kastınız nedir? el-ayak-dil-göz-beyin diyalektiği ve yaşam mücadelseindeki insanın biyo-fizyolojik ve ruhsal yapılanmaları onun zaman içinde tercih yapabilmesini sağlamıştır. başka türler de tercih yapabilirler ve fakat bu edimleri insanın tercihleri kadar gelişkin değildir. hepsine rağmen türler arasında hiyerarşi olamaz. bilinçlerin köreltilmiş, sapkın ve sürüleştirilmiş olması kendi çelişkisi içinde yaşamın insan için güdüsel olduğunun kabulünü haklı göstermez.

../.
birazdahaderinmavi,
daha etkili olmasını sağlayan şey ne olursa olsun sonuçta bir tercih sayılmaz mı?
 

birazdahaderinmavi

Kahin
Yeni Üye
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,442
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
58
evet bir tercihtir ama, hayatta kalma eğilimi davranışı belirleyemese de, bir güdü olarak varlığını ve etkinliğini sürdürmeye devam eder ( ve kimi başka koşullarda ve başka bireylerde davranışı da belirleyebilir)... insan davranışlarında güdülerin belirleyici olma koşullarının, yeterince ileri toplumlarda ve yeterince uzun bir süreç sonucunda, giderek azalıp sönümleneceğini düşünüyorum...
 

Beril

Üye
Yeni Üye
Katılım
12 Eyl 2011
Mesajlar
210
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
45
Beril,
Dünyanın yalnızca kendisinin etrafında döndüğünü düşünerek davranan, bencil-egoist kişi tanımlaması yerine ben-merkezli tanımını kullandım/kullanıyorum. Bu bağlamda yineleyecek olursam, egoist-olanın öz-güveninin olmadığını söyleyebilirim. Kişinin kendini önemsemesi onun be-merkezli olmamasına bağlıdır.
Kişi kendi ile savaşmadıkça,çatışmadıkça, kendi sentezini oluşturmadıkça Hiçbir yere varamaz. Bu yöndeki düşüncelerine katılıyorum. Ayrıca bağımlılığın bir hastalık düzeyinde olmaması durumu da dahil tüm bağımlılıklar belirttiğin gibi önemsemeden ayrışır. Her bağımlılık rutin bir edimle gerçekleşir,oysa önemsemek öyle değildir.../.

Önemseriz çünkü hayatın bazı yüreklere dokunuşu farklıdır.Nasıl anlatsam ,bilemedim ki.Aşk Olsun size Nejdet Hocam bu kadar da çalışkan olunmaz ki.)
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
evrensel-insan,
“toplumsal kişilik...” eşit değildir sosyal/tarihsel dokuda oluşan kişilik ile – özneleşmiş ise- Nihayetinde her kişilik bir sosyal dokuda oluşur; onu farklılaştıran şey, özneleşmesidir.

Degil. Cunku gunumuz dunyasinda cografya ve toplum sinirlarini asan bir globallesme, kuresellesme, evrensellesme var. Bu doku da bir sosyal doku degil; sosyal dokular mozayigidir.

O yuzden toplumsal kisilik, belkicografi ve toplumsal olarak bir ulke ile sinirlanamaz, ama kisuilerin gelismislik duzeyi olarak birey bilinci olmayan toplumlar ve ulkeler olarak bir araya toplayabiliriz.

Sonucta toplumsal kisilik, ne bireysel bir bilinctir, ne de tursel; sadece parcasal/bolgesel v.s. bir bilinctir ve bu bilincte genelde kendilik bilinci yoktur. Onun yerine toplumsal her turlu deger bilinci vardir, aile, cevre, arkadas, ulke, vatan, vatandas her turlu izm, etik ve metafizik yonlendirmeler. Kisaca toplumsal kisilik, kisiye tum dusunce ve davranisi bireysel olarak degil; toplumsal olarak yaptirir. Kisi kendi icin degil; toplumsal degerleri icin yasam surer.
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
''hayatta kalmak güdü olmaktan çıkmıştır'' yerine, bazı şartlarda, bazı kültürel değerler,bilinçli tercihler; insan davranışını belirlemede, 'hayatta kalma güdüsünden' daha etkili olabilir... diye düşünmekten yanayım....

Evet oyle olmasa, intiharlari, intihar bombacilarini v.s. kisaca bir izm ya da etik inanc ideoloji ugruna yasamlarina kisiler son verebilir.

Teleoloji gudunun yerini almistir. Buna ureme gudusunu de ekleyebiliriz. Cunku artik bir suru kisi bu dunyaya yeni bir insanoglu uretimine hem kendi adina hem de propaganda olarak karsi cikmaktadir.

Burada algilanan "boyle bir dunyaya bir canli getirerek onun yukumlulugunu/sorumlulugunu alamam" bilincidir.

Bu da "beni bu dunyaya neden getirdin?" sorusu ile bir paralellik tasir.

Butun bunlar sadece iki anima/animus guduyu henuz korumaktadir. Beslenme ve korunma/koruma.

Aslinda bu da maalesef her turlu gucun iktidarin ve otoritenin elinde amac icin kullanilan bir aractir ve amac ta insandisi ve insanlikdisidir.
 

Beril

Üye
Yeni Üye
Katılım
12 Eyl 2011
Mesajlar
210
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
45
Neden Önemseriz?Demek ki benim gibi benciller hayatı çok önemsiyor.)Peki şaka şaka!

Her şeyi kendi merkezine koyabilmek ,kendi iç dinamiklerinde görüp kabul etmek gerçekten de ciddi emek,zaman ,tecrübe ...vs.
gerektiriyor.Bu da yetmez bir çeşit yeteneği de gerektirebilir.Tüm bu donanımlara sahip olmak da bazen gerçekten de
önemsemenin yerini tutmaz.''Önemsemek''sözünü ettiğiniz ben -merkezli önemsemenin dışındaki önemseme-kişinin kendi içindeki değerin aksinden başka bir şey değildir.Dışsaldaki dışa vurumlar iç yaşamının kanıtıdır.Kendine olan inancıdır.Hayata anlam ,değer katabilmek önemsemeyi gerektirdiği gibi tü m bu değerler ve anlamlar zinciri de hayatı görebilenler için vardır.Sonuç olarak Sn Nejdet Hocam her ikimiz de ben-merkezli önemsemenin dışındaki- bağsızlığımızın bağını oluşturan önemsemeyi ,konuştuğumuzun bilincinde olarak tekrar size yüreğimle hoş geldin diyorum.
Hayatı gören önemseme ile egoist önemsemenin temellerini oluşturan mizaç,dış görünüş ,zeka ,sosyal kabul görüsü etiketi...vs arasında elbette farklar olacaktır. Önemsediği için gören;gördüğü için önemseyen kişi ,artık bağlarından sorumsuz ve tercihlerinde özgürdür;çünkü Özgür olduğu için mutludur.
Dolayısıyla birey vicdan da hür,kafada daha çok mutlu olmak için önemser.Bunu başarmak içinde herşeyin kendi iç dinamiklerini keşfeder; gerekirse her şeyi kendi merkezine koyar;yani herşeye hayatiyet alanı yaratır .Bunu yapmak sorumluluğunda hisseder kendini .Çünkü içindeki sesin ona emri budur.''Herşeyi kendi merkezine koymak ''tan ne anlıyorum ?G ül kendi ikliminde yaşar ama benım farklı iklimde yaşamam gülü sevemem anlamına gelemez.Sevebilirim.Çünkü Gül
hoş kokuludur ve ben istemesem de severim zaten çünkü gülün kokusu herkesi kendisine çeker.Yani Önemsediğimiz şeyleri niçin önemsediğimizi bilmeyiz ancak o şey gerçekten bizim için yararlıdır.Mesela ben süt içmem sevmem de ..Bir öğretmen arkadaşımdan sütün kan grubum açısından beslenme de aslında benim için çok faydalı değil hatta zararları da olabilirmiş .Böyle bir şey anlatmaya çalıştığım.Neyse görüşmek dileğiyle tüm arkadaşlar...
Selam Ederim
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
birazdahaderinmavi,
insan türü evrimsel sürecinde söylediğin şekilde değişip, dönüşmekte/değişip dönüşecektir. söylediklerine aynen katılıyorum.

../
Beril,
teşekür ediyorum, ayrıca kişinin önemsediklerini içselleştirmesine dair tesbitlerine aynen katılıyorum. Önem zincirindeki halkaları sahiplenme -mülkiyet ve bağımlılık değil- elbette önem halkasının ayrılmaz bir parçasıdır.

../
evrensel-insan,
toplum/ların baskıcı, tutucu yanları ile kişilerin özne-toplum çelişkisi içerisinde çatışmaları, onların giderilmesi için çaba harcanması ayrıdır ve fakat insan, kişi ve toplum/ların birlikteliğinin kaçınılmazlığı ise ayrıdır; işte bunu önemsemek gerekir. Ayrıca beslenme ve korunma da güdü olmaktan çıkmıştır.
 

unutkanfilozof

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
4 Mar 2013
Mesajlar
2
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
40
insanları önemseme eğiliminin altında önemsenme isteği yatar birini önemsiyorsak eğer onun tarafından önemsenmeyi bekleriz bizi önemsemeyenleri de önemseseydik eğer bu soruya başka yanıtlar arardım
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç

Yeni Mesajlar

Üst