Mu ve Atlantis Kıtaları Hakkında İki Film

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Serbest Kürsü kategorisinde Prens Ernak tarafından oluşturulan Mu ve Atlantis Kıtaları Hakkında İki Film başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 13,522 kez görüntülenmiş, 131 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Serbest Kürsü
Konu Başlığı Mu ve Atlantis Kıtaları Hakkında İki Film
Konbuyu başlatan Prens Ernak
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan odun

Prens Ernak

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
13 Ocak 2015
Mesajlar
1,330
Tepkime puanı
258
Puanları
83
Yaş
35
Konum
Ankara
Üniversite Bölümü
Tarih Öğretmenliği
Ünvan
Dr.
@Lefty hocam daha önce insanlar dünyaya kendi istekleri ile gelmişti demiştiniz ve dünyadaki bazı kötülük olarak bildiklerimizi yapanlar görevli demiştiniz, daha önce söylemişsinizdir ama aklıma gelmedi, bu iki bilginin kaynağı var mı, çünkü bu iki bilgi benim düşündüklerim ile örtüşüyor, aslında islam'da da bu var, İslam bu durumu inkar etmiyor, mesela alimler şeytana memur derler, dünyadaki kötülükler iyilerin gelişmesi için var derler.
 

Objectivity

Kahin
Onursal Üye
Katılım
23 Ara 2012
Mesajlar
4,763
Tepkime puanı
319
Puanları
83
@Lefty hocam daha önce insanlar dünyaya kendi istekleri ile gelmişti demiştiniz ve dünyadaki bazı kötülük olarak bildiklerimizi yapanlar görevli demiştiniz, daha önce söylemişsinizdir ama aklıma gelmedi, bu iki bilginin kaynağı var mı, çünkü bu iki bilgi benim düşündüklerim ile örtüşüyor, aslında islam'da da bu var, İslam bu durumu inkar etmiyor, mesela alimler şeytana memur derler, dünyadaki kötülükler iyilerin gelişmesi için var derler.

Görevli olabilir ancak bazısı farkında değil bazısı da biliyordur, örneğin tasavvufçular ya da bazı filozoflar bu gerçeği bilenler arasında yer alıyordu. Eski öğretilerde de geçiyor ancak Kur'an'daki Hızır kıssası da aslında bir görevli varlık olan Hızır ile Musa peygamber arasında geçenleri anlatır. Şeytana süre verilmesi, "Hayır ver şer Allah'tandır" ifadesi, Rabbin orduları tanımlaması, "Biz" diye konuşan varlıklar ve 'dünya bir oyun yeridir' ifadesi gibi daha birçok yerde geçer ancak açıkça anlatılmaz çünkü o zaman sınav yapmanın bir mantığı kalmaz. Kur'an'da birçok yerde "Hatırla" ifadesi geçer yani insanın dünya yaşamında sınav verebilmesi için unutmak zorunda olduğu gerçeği vurgulanır. Kendi istekleri ile geldikleri de "Ben sizin Rabbiniz değil miyim?" ayeti ile vurgulanmaktadır.

Kötülükle terbiye çoğu insanın aklının alacağı bir durum değildir çünkü kötülüğün bu evrenin zorunlu bir şartı olduğunun farkında değiller. İkilik prensibi gereği, iyilik ve kötülük bir arada olmak zorundadır yoksa ne bu dünya ne de evren var olamazdı. Kötülük yaratılmadı, bu evrenin zorunlu bir şartı olarak iyilikle beraber var olmak zorunda yoksa iyilik de var olamaz ve ikilik prensibi olmadan, kadın-erkek de var olamaz yani hepsi birbiri ile bağlantılıdır.
 

Objectivity

Kahin
Onursal Üye
Katılım
23 Ara 2012
Mesajlar
4,763
Tepkime puanı
319
Puanları
83
Bence Allah dostları varoluş ile ilgili saklanan daha başka gerçekleri de biliyorlar. Beni en çok kötülük yapanların görevli olması düşündürmüştü, çünkü kendi inanç dünyamda da bu mesele var. Dünyada yapılan savaşlar ve kötülükler müsbet bir amaca hizmet ediyor olmalı. Hatta ben işi daha da ileri götürerek insanların başlarına gelince kabul etmeyeceği bazı kötülüklerde o insanların sadece bedeni var ruhu yok diye iddia ediyorum. Tabi bu durumda maddede hareket kabiliyeti olmuş oluyor.

Kötülük yapanlar-daha doğru ifade ile aksi yönde tarih yapanlar- aslında dışlanmış gibi gözüküyor dünyada, halbuki öyle değil, onlar da başka bir inanç ve hiyerarşi dünyasına bağlılar, onların dünyası Allah'da değil, yani onlar Allah ehli değiller, ben de onlardanım. Dünyada yaşanılanlar Allah ehli olmayanların diyeti. :)

Bu arada bu gerçeği biz de sindirip kavrayabiliyoruz, yani sadece filozoflar ve tasavvufçular bilmiyor, biz de biliyoruz, ayrıcalıklı bir tarafımız olmalı :)


Tüm kötülük yapanlar görevli değildir yani görevlilere uyup kötülük yapanlar, sınavda kaybedenler oluyor. Görevli olmayan insanlar arasında kötülüğü kim beslerse aslında kendine kötülük ediyor çünkü ruhsal bedende biriken o tortu ile cehennem katından hızla geçebilmesi mümkün değildir. Kötülük bir sınav aracı ancak bu sınavı vermenin yolu, kötülüğe ortak olmak değil tam tersi direnmek ya da destek vermemekten geçmektedir. Her kötülüğe ortak oluş insanın hem bu dünyada hem öteki tarafta bedel ödemesine vesile olur. Kötülüğe her koşulda direnmek ve asla çoğalmasına yardımcı olmamak gerekir ki bu her insanın kendi iyiliği içindir.

Allah ehli olmayanlar, kötülük yapanlar kategorisi ile ne demeye çalıştığınızı ve o plana kendinizi niye ait hissettiğinizi pek anlamadım yani Şeytan planına mı dahilsiniz?:)

Bizler onların bıraktığı öğretiler sayesinde az da olsa bir şeyler öğreniyoruz fakat tam anlayabilmek için idrak seviyesinin yükselmesi gerekir yani bir Mevlana'nın idrak kapasitesi ile bizler aynı olamayız hatta ikimizin kapasitesi de farklıdır ve o yüzden herkes kendi algısına göre yorum yapar, çoğu zaman da uçurumlar oluşur. İdrak seviyesi yükseldikçe ise farklar ortadan kalkmaya başlar ve dilerim o aşamaya gelmek, isteyen herkese nasip olur.

Maddeye hareket veren ruhtur, ruhsal enerji olmadan madde asla hareket edemez. Kötülerin de ruhu var fakat ruh değil kötü olan, kullandığı beden kötülüğe meyillidir yani aslında iyilik ve kötülük sadece bu dünyaya-evrene özgüdür. Ruh kötü olmadığı gibi ruha sıfat yüklenemez ki bunun sebeplerini daha önce konuşmuştuk.
 
Son düzenleme:

Prens Ernak

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
13 Ocak 2015
Mesajlar
1,330
Tepkime puanı
258
Puanları
83
Yaş
35
Konum
Ankara
Üniversite Bölümü
Tarih Öğretmenliği
Ünvan
Dr.
Tüm kötülük yapanlar görevli değildir yani görevlilere uyup kötülük yapanlar, sınavda kaybedenler oluyor. Görevli olmayan insanlar arasında kötülüğü kim beslerse aslında kendine kötülük ediyor çünkü ruhsal bedende biriken o tortu ile cehennem katından hızla geçebilmesi mümkün değildir. Kötülük bir sınav aracı ancak bu sınavı vermenin yolu, kötülüğe ortak olmak değil tam tersi direnmek ya da destek vermemekten geçmektedir. Her kötülüğe ortak oluş insanın hem bu dünyada hem öteki tarafta bedel ödemesine vesile olur. Kötülüğe her koşulda direnmek ve asla çoğalmasına yardımcı olmamak gerekir ki bu her insanın kendi iyiliği içindir.

Allah ehli olmayanlar, kötülük yapanlar kategorisi ile ne demeye çalıştığınızı ve o plana kendinizi niye ait hissettiğinizi pek anlamadım yani Şeytan planına mı dahilsiniz?:)

Bizler onların bıraktığı öğretiler sayesinde az da olsa bir şeyler öğreniyoruz fakat tam anlayabilmek için idrak seviyesinin yükselmesi gerekir yani bir Mevlana'nın idrak kapasitesi ile bizler aynı olamayız hatta ikimizin kapasitesi de farklıdır ve o yüzden herkes kendi algısına göre yorum yapar, çoğu zaman da uçurumlar oluşur. İdrak seviyesi yükseldikçe ise farklar ortadan kalkmaya başlar ve dilerim o aşamaya gelmek, isteyen herkese nasip olur.

Maddeye hareket veren ruhtur, ruhsal enerji olmadan madde asla hareket edemez. Kötülerin de ruhu var fakat ruh değil kötü olan, kullandığı beden kötülüğe meyillidir yani aslında iyilik ve kötülük sadece bu dünyaya-evrene özgüdür. Ruh kötü olmadığı gibi ruha sıfat yüklenemez ki bunun sebeplerini daha önce konuşmuştuk.

İnsanların başlarına Allah'a söz vermiş olsalar bile asla kabul etmeyecekleri kötülükler geliyor, ben işte bu kötülükleri yaşayan insanların bedeninin olduğunu fakat ruhunun olmadığı düşünüyorum, bu bilgide gizlenmiş olabilir diye tahmin ediyorum. Ama bu dediğimin olması için dediğim gibi bedenlerin-maddenin ruh olmadan da hareket edebildiğinin kabul edilmesi gerekir. Zaten madde ruh olmadan hareket edemeseydi, madde asla evrendeki konumunu-pozisyonunu alamazdı.

Dünyada Tanrı'nın planının dışında kalan yani Tanrı'ya göre menfi tarih yapan insanlar var, işte ben bu insanların Tanrı'dan başka olarak farklı bir düzen-inanç sistemine tabi olduğunu düşünüyorum, mesela Cengiz Han bu kadar kan dökmese onun karşısında olan müslümanlar imtihan olamaz ve bazı Allah'ın büyük yaptığı insanlar kariyer sahibi olamazdı.
 

Objectivity

Kahin
Onursal Üye
Katılım
23 Ara 2012
Mesajlar
4,763
Tepkime puanı
319
Puanları
83
İnsanların başlarına Allah'a söz vermiş olsalar bile asla kabul etmeyecekleri kötülükler geliyor, ben işte bu kötülükleri yaşayan insanların bedeninin olduğunu fakat ruhunun olmadığı düşünüyorum, bu bilgide gizlenmiş olabilir diye tahmin ediyorum. Ama bu dediğimin olması için dediğim gibi bedenlerin-maddenin ruh olmadan da hareket edebildiğinin kabul edilmesi gerekir. Zaten madde ruh olmadan hareket edemeseydi, madde asla evrendeki konumunu-pozisyonunu alamazdı.

Dünyada Tanrı'nın planının dışında kalan yani Tanrı'ya göre menfi tarih yapan insanlar var, işte ben bu insanların Tanrı'dan başka olarak farklı bir düzen-inanç sistemine tabi olduğunu düşünüyorum, mesela Cengiz Han bu kadar kan dökmese onun karşısında olan müslümanlar imtihan olamaz ve bazı Allah'ın büyük yaptığı insanlar kariyer sahibi olamazdı.

Kime göre menfi? Biz öyle algılıyoruz çünkü büyük planı göremiyoruz.

"Madde asla evrendeki pozisyonunu alamazdı şayet ruh olmadan hareket edemeseydi." demişsiniz, neden böyle düşünüyorsunuz? Ruh olmadan maddeye hareket kabiliyeti veren nedir?
 

Prens Ernak

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
13 Ocak 2015
Mesajlar
1,330
Tepkime puanı
258
Puanları
83
Yaş
35
Konum
Ankara
Üniversite Bölümü
Tarih Öğretmenliği
Ünvan
Dr.
Kime göre menfi? Biz öyle algılıyoruz çünkü büyük planı göremiyoruz.

"Madde asla evrendeki pozisyonunu alamazdı şayet ruh olmadan hareket edemeseydi." demişsiniz, neden böyle düşünüyorsunuz? Ruh olmadan maddeye hareket kabiliyeti veren nedir?
Menfi derken peygamberler yani müslümanların oluşturduğu tarih dışında olan tarihten bahsediyorum, ben peygamberlerin gittiği yolun dışında olanların başka bir plana dahil olduğunu düşünüyorum. Ama siz onlar da Tanrı'nın cemaatinden ve dolayısıyla da onun planına dahil diyorsunuz.

Eğer ruh olmadan madde hareket edebilir dersek, maddenin farkındalığını reddetmiş oluruz, halbuki madde hem farkındalığa sahip hem de hareket kabiliyeti var, yani biz bu evrenin içerisinde çeşitli keyfiyetlerde-özelliklerde farkındalığı olan "can"lar ile çevriliyiz, bu düşüncem herhangi bir kitapta yazmıyor, tamamen kendi çıkarımlarım.
 
Son düzenleme:

Objectivity

Kahin
Onursal Üye
Katılım
23 Ara 2012
Mesajlar
4,763
Tepkime puanı
319
Puanları
83
Menfi derken peygamberler yani müslümanların oluşturduğu tarih dışında olan tarihten bahsediyorum, ben peygamberlerin gittiği yolun dışında olanların başka bir plana dahil olduğunu düşünüyorum. Ama siz onlar da Tanrı'nın cemaatinden ve dolayısıyla da onun planına dahil diyorsunuz.

Eğer ruh olmadan madde hareket edebilir dersek, maddenin farkındalığını reddetmiş oluruz, halbuki madde hem farkındalığa sahip hem de hareket kabiliyeti var, yani biz bu evrenin içerisinde çeşitli keyfiyetlerde-özelliklerde farkındalığı olan "can"lar ile çevriliyiz, bu düşüncem herhangi bir kitapta yazmıyor, tamamen kendi çıkarımlarım.

Kendi görüşünüz elbette fakat sınavın amacı da bu zaten yani herkes iyilik yapacak olsaydı sınav da olmazdı.

Çevrede gördüğümüz her şey ve duygularımız da dahil olmak üzere hepsi madde ve maddenin çeşitli seviyelerinden oluşuyor yani 'farkındalığı olan canlar' dedikleriniz de maddedir ve ruhun kontrolündedir. Kaldı ki canlı-cansız sadece bizim algımızda var.
 

Prens Ernak

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
13 Ocak 2015
Mesajlar
1,330
Tepkime puanı
258
Puanları
83
Yaş
35
Konum
Ankara
Üniversite Bölümü
Tarih Öğretmenliği
Ünvan
Dr.
Kendi görüşünüz elbette fakat sınavın amacı da bu zaten yani herkes iyilik yapacak olsaydı sınav da olmazdı.

Çevrede gördüğümüz her şey ve duygularımız da dahil olmak üzere hepsi madde ve maddenin çeşitli seviyelerinden oluşuyor yani 'farkındalığı olan canlar' dedikleriniz de maddedir ve ruhun kontrolündedir. Kaldı ki canlı-cansız sadece bizim algımızda var.

Canlı olduklarını kabul ediyorsanız ruh olmadan da hareket kabiliyetine sahip olduklarını da kabul etmeniz gerekiyor.
 

Objectivity

Kahin
Onursal Üye
Katılım
23 Ara 2012
Mesajlar
4,763
Tepkime puanı
319
Puanları
83
Canlı olduklarını kabul ediyorsanız ruh olmadan da hareket kabiliyetine sahip olduklarını da kabul etmeniz gerekiyor.

Canlı ya da cansız diye bir ayrım yok çünkü bu kavramları yaratan bizim beynimiz...
Dünya ikilik prensibi üzerine kuruludur ve bu prensibi algılayan beyindir. Canlı ya da cansız diye bir ayrım yok çünkü masayı da var eden ruhsal enerjidir. Maddenin etki olmadan hareket kabiliyeti yoktur ve şayet olsaydı, Dünya korkunç bir kaosa sürüklenirdi. Kuantum teorisi aslında bu durumu o kadar güzel açıklıyor ki mutlaka detaylı araştırmanızı tavsiye ederim.

Simya ya da teleportasyon konularının cevabı da kuantum teorisinde saklıdır. Madde, etki almadan hareket edemez ama o etkiyi doğru şekilde vermeyi başardığınız an ise bu dünyada çoğu şeye hükmedebilirsiniz.

Eskilerin eşyanın tabiatı dediği hakikat budur yani düşünce gücü şayet doğru konsantrasyon sağlanabilirse maddeye etki edebilir.
 

Prens Ernak

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
13 Ocak 2015
Mesajlar
1,330
Tepkime puanı
258
Puanları
83
Yaş
35
Konum
Ankara
Üniversite Bölümü
Tarih Öğretmenliği
Ünvan
Dr.
@Lefty hocam cennette insanlar ruh göçü gerçeği ile yüzleşecekler demiştiniz ve yanlış hatırlamıyorsam isteyen ruh göçüne devam edebilecek demiştiniz. Bu konuda farklı söyleyeceğiniz bir şeyler var mı?

Bir de sizin dediğiniz gibi ruh göçü devam edecekse cehennemde sonsuza kadar kalma da söz konusu olmaması gerekiyor, cezasını çektikten sonra ruh göçüne devam etmesi gerekiyor, gerçi ehli sünnet alimleri ile çelişiyoruz ama günümüzdeki Mehmet Okuyan gibi bazı modern alimlerde ebedilik kavramının Allah'ın beka sıfatı gibi olmadığı ve ebediliğin sınırlı olduğunu iddia ediyorlar, aşağıdaki video da Mehmet Okuyan ebedilik kavramını açıklıyor:

 

Objectivity

Kahin
Onursal Üye
Katılım
23 Ara 2012
Mesajlar
4,763
Tepkime puanı
319
Puanları
83
@Lefty hocam cennette insanlar ruh göçü gerçeği ile yüzleşecekler demiştiniz ve yanlış hatırlamıyorsam isteyen ruh göçüne devam edebilecek demiştiniz. Bu konuda farklı söyleyeceğiniz bir şeyler var mı?

Bir de sizin dediğiniz gibi ruh göçü devam edecekse cehennemde sonsuza kadar kalma da söz konusu olmaması gerekiyor, cezasını çektikten sonra ruh göçüne devam etmesi gerekiyor, gerçi ehli sünnet alimleri ile çelişiyoruz ama günümüzdeki Mehmet Okuyan gibi bazı modern alimlerde ebedilik kavramının Allah'ın beka sıfatı gibi olmadığı ve ebediliğin sınırlı olduğunu iddia ediyorlar, aşağıdaki video da Mehmet Okuyan ebedilik kavramını açıklıyor:


Ruh göçü değil aslında tam olarak yani ruhun tekamül planındaki dersler bitene kadar dünyaya doğma zorunluluğu diye ifade edebiliriz yani bazı durumlarda bir insan tek bir ömürde de tüm dersi verebilir. İntiharın yasak olma sebebi de budur. Plan yarıda bırakıldığı için, çok daha ağır bir planla gelmek zorunda kalınmasın diye yasaktır. İnsanın kısa ömrü tekamül planındaki tüm dersler için yeterli olmayabilir. Kimseyi kınamayın denme sebebi de budur çünkü kınadığınızla sınanmadan dünyaya veda edemezsiniz. Kısacası kimisi bu dersi kolayca verir kimisi de hatalı seçimleri ile uzattıkça uzatır.

Cehennem bir arınma yeridir ve ruh arındığı zaman cehennemden kurtulur fakat yaptığınız kötülükler sebebi ile bu süre çok uzayabilir ya da size ebediyet gibi de gelebilir. Cennet de yine ruhun hak ettikten sonra istediği kadar kalabileceği bir yerdir fakat cenneti hak eden ruhlar belli bir olgunluğa ulaşmış oldukları için cennette kalmak istemiyor ve üst planlara ulaşmak, var oluşta aktif görev almak istiyorlar.

Zaman kavramı da dünyamızdan çok farklı olduğu için orada an zamanda olan biteni biz dünyada ağır çekim gibi algılıyoruz.
 

Prens Ernak

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
13 Ocak 2015
Mesajlar
1,330
Tepkime puanı
258
Puanları
83
Yaş
35
Konum
Ankara
Üniversite Bölümü
Tarih Öğretmenliği
Ünvan
Dr.
Ruh göçü değil aslında tam olarak yani ruhun tekamül planındaki dersler bitene kadar dünyaya doğma zorunluluğu diye ifade edebiliriz yani bazı durumlarda bir insan tek bir ömürde de tüm dersi verebilir. İntiharın yasak olma sebebi de budur. Plan yarıda bırakıldığı için, çok daha ağır bir planla gelmek zorunda kalınmasın diye yasaktır. İnsanın kısa ömrü tekamül planındaki tüm dersler için yeterli olmayabilir. Kimseyi kınamayın denme sebebi de budur çünkü kınadığınızla sınanmadan dünyaya veda edemezsiniz. Kısacası kimisi bu dersi kolayca verir kimisi de hatalı seçimleri ile uzattıkça uzatır.

Cehennem bir arınma yeridir ve ruh arındığı zaman cehennemden kurtulur fakat yaptığınız kötülükler sebebi ile bu süre çok uzayabilir ya da size ebediyet gibi de gelebilir. Cennet de yine ruhun hak ettikten sonra istediği kadar kalabileceği bir yerdir fakat cenneti hak eden ruhlar belli bir olgunluğa ulaşmış oldukları için cennette kalmak istemiyor ve üst planlara ulaşmak, var oluşta aktif görev almak istiyorlar.

Zaman kavramı da dünyamızdan çok farklı olduğu için orada an zamanda olan biteni biz dünyada ağır çekim gibi algılıyoruz.
Peki hocam siz ruhlar arasında karakter de dahil olmak üzere hiçbir fark yok demiştiniz. O halde tekamül planları her ruhta neden farklı oluyor ve bu tekamül planlarını ruhlara kim taksim ediyor.

Peygamberler ve evliyalar da cennete girdikten sonra üst planlara ulaşmak istiyorlar mı? Eğer öyleyse peygamberlerden büyük, var oluşta görev alan başka ruhlar var demektir.

Bu arada anlattıklarınızdan ezoterizmin de cennete ve cehenneme sonsuz demediğini anladım, hatta Ergün Candan bir programda cehennem ateşi sembolik demişti, aşağıdaki video da demişti:

 

Objectivity

Kahin
Onursal Üye
Katılım
23 Ara 2012
Mesajlar
4,763
Tepkime puanı
319
Puanları
83
Peki hocam siz ruhlar arasında karakter de dahil olmak üzere hiçbir fark yok demiştiniz. O halde tekamül planları her ruhta neden farklı oluyor ve bu tekamül planlarını ruhlara kim taksim ediyor.

Peygamberler ve evliyalar da cennete girdikten sonra üst planlara ulaşmak istiyorlar mı? Eğer öyleyse peygamberlerden büyük, var oluşta görev alan başka ruhlar var demektir.

Bu arada anlattıklarınızdan ezoterizmin de cennete ve cehenneme sonsuz demediğini anladım, hatta Ergün Candan bir programda cehennem ateşi sembolik demişti, aşağıdaki video da demişti:


Bu programı izlemiştim ben daha önce ki normalde kendisi pek yayına çıkmaz, bazen katıldığı programlar oluyor ve mutlaka izlemeye çalışıyorum.

Ruhların hepsinin idrak seviyesi farklı olduğu için tekamül planları da farklı oluyor. Aşağı inen tüm ruhlar ilk etapta eşit seviyede oluyor fakat bazıları geç tekamül ediyor çünkü yanlış seçimler yapıp süreyi uzatıyorlar, bazıları ise hızlıca yükseliyor. İdrak seviyeleri tekamül ettikçe artıyor.

Ruhsal planların seviyeleri var tabii ki ve en gelişmiş ruhlar "Arş-ı Ala" denen bölümde bulunuyor ki onun üstünde de Alemlerin Rabbi Allah var. Ruhlar en alt seviyeden tekamül ederek yükseliyor ancak tüm görevli ruhsal varlıklar için bu durum geçerli değil yani onların bazıları ilk yaratılış aşamasından itibaren görevliler ve planları da onlar hazırlıyorlar. "Rabbin Orduları" ya da "Melekler" diye geçer.

Aşağıdaki ayet zaten görevli varlıkların var oluş aşamasında ve insandan önce görevli olduklarını açıkça ifade ediyor:

Hani rabbin meleklere, “Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım” demişti. Onlar, “Biz seni eksiksiz bilirken ve durmadan övgü ile tenzih ederken orada fesat çıkaracak ve kan dökecek birini mi yaratacaksın?” dediler. Allah “Şüphe yok ki, ben sizin bilmediklerinizi bilirim” buyurdu. (Bakara Suresi - 30)

Peygamberler zaten cennetin daha üst planlarından gelen görevli varlıklar yani normal bir insanın ulaşabileceği seviyenin çok üzerinde bir tekamül dereceleri var. Evliyalar daha alt bir plana mensup fakat tekrar söylüyorum, onlar arasında alt üst ayrımı yok ve hepsi var oluşa hizmet eder.

Cennet ve cehennem tüm ruhların tekamül planı bitene kadar hep var olacak fakat ruhların kalış süresi sonsuz değil...
 

Prens Ernak

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
13 Ocak 2015
Mesajlar
1,330
Tepkime puanı
258
Puanları
83
Yaş
35
Konum
Ankara
Üniversite Bölümü
Tarih Öğretmenliği
Ünvan
Dr.
Cennet ve cehennem tüm ruhların tekamül planı bitene kadar hep var olacak fakat ruhların kalış süresi sonsuz değil...
-Peki hocam, tüm ruhların tekamül planı bitince cennet ve cehennemde son bulacak dediniz, sonra ne olacak, herkes nerede duracak?

-Zannedersem kadir-i mutlak, kadiri mutlak yaratan ayrımında insanlar cenneti bile kavramakta zorlanıyor bu ayrımı yapmaya havsalaları yetmez demek istemiştiniz, ama Kadiri mutlak-kadiri mutlak yaratan ayrımını yapamasalarda mesela ruh göçü anlatımı dinlerde olsaydı insanlar pekela anlayabilirlerdi. Yaratan kadiri mutlak yaratan ayrımını Ergün Candan'ın eserinde yaptığını ekşisözlükte okumuştum. Sizce Ergun Candan bu ifadeleri ve ayrımı yaparken neyi kaynak kullanıyor bilginiz var mı?

-Müslümanlar tekamül planında diğer dinlere mensup olanlara göre daha da ilerde oluyor diyebilir miyiz? Gerçi kötülük yapanlar menfi olanların bazılarının görevli olduğunu da unutmadan bu cümleyi kurabilir miyiz?

Yaratan- Kadiri mutlak yaratan derken öbür tarafta büyük güçlerin daha karmaşık ilişkiler ağı ile yüzleşirsek hiç şaşırmamalı. Bu kadar basit olacağını hiç zannetmiyorum, tabi bu benim tezim, bakalım öbür tarafta anlatılanlar kadar basit sitemler-düzenler ile karşılaşacak mıyız?:D
 

Objectivity

Kahin
Onursal Üye
Katılım
23 Ara 2012
Mesajlar
4,763
Tepkime puanı
319
Puanları
83
-Peki hocam, tüm ruhların tekamül planı bitince cennet ve cehennemde son bulacak dediniz, sonra ne olacak, herkes nerede duracak?

Tekamül planı bitecek ya da sürecek diye bir bilgi yok maalesef... Sonsuz mudur yoksa süreli midir, bilemiyoruz. Ruhlar sürekli yükseliyor ve idrak seviyeleri, hangi plana uygunsa orada yer alıyorlar.

-Zannedersem kadir-i mutlak, kadiri mutlak yaratan ayrımında insanlar cenneti bile kavramakta zorlanıyor bu ayrımı yapmaya havsalaları yetmez demek istemiştiniz, ama Kadiri mutlak-kadiri mutlak yaratan ayrımını yapamasalarda mesela ruh göçü anlatımı dinlerde olsaydı insanlar pekela anlayabilirlerdi. Yaratan kadiri mutlak yaratan ayrımını Ergün Candan'ın eserinde yaptığını ekşisözlükte okumuştum. Sizce Ergun Candan bu ifadeleri ve ayrımı yaparken neyi kaynak kullanıyor bilginiz var mı?

Kadim öğretilerde geçiyor yani çok eski yazıt ve tabletlerde... Kur'an'da da geçiyor bu ayrım ve daha önce yazmıştım diye hatırlıyorum.

Diyanet İşleri Meali (Eski) / Al-i İmrân Suresi 18. Ayet
Allah, melekler ve adaleti yerine getiren ilim sahipleri, O'ndan başka tanrı olmadığına şahitlik etmişlerdir. O'ndan başka tanrı yoktur, O güçlüdür, Hakim'dir.

-Müslümanlar tekamül planında diğer dinlere mensup olanlara göre daha da ilerde oluyor diyebilir miyiz? Gerçi kötülük yapanlar menfi olanların bazılarının görevli olduğunu da unutmadan bu cümleyi kurabilir miyiz?

Kimin ileri ya da geri olduğunu din ya da ırk belirlemiyor. Örneğin dünyaya gelen tekamül derecesi en ileri varlık, İsa peygamberdi. Babasız doğmasının ardında yatan gerçek buydu. İdrak seviyeleri belirler yani sokakta gördüğünüz üstü başı yırtık bir dilenci, herhangi bir bilim insanından daha ileri tekamül düzeyine sahip olabilir, bizlerin bunu dışarıdan anlaması mümkün değildir ve bu sebeple hiç kimse hakkında yargıda bulunmamak gerekiyor. Müslüman olmak ise tekamül açısından bir ayrıcalık değildir.

Yaratan- Kadiri mutlak yaratan derken öbür tarafta büyük güçlerin daha karmaşık ilişkiler ağı ile yüzleşirsek hiç şaşırmamalı. Bu kadar basit olacağını hiç zannetmiyorum, tabi bu benim tezim, bakalım öbür tarafta anlatılanlar kadar basit sitemler-düzenler ile karşılaşacak mıyız?:D

Kadir-i Mutlak Yaradan tek zaten ve başka bir güç yok ama biliyorum ki sizin 'konsensüs' teoriniz var ancak kaynaklarda böyle bir bilgi kesinlikle geçmiyor. :)
 

Prens Ernak

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
13 Ocak 2015
Mesajlar
1,330
Tepkime puanı
258
Puanları
83
Yaş
35
Konum
Ankara
Üniversite Bölümü
Tarih Öğretmenliği
Ünvan
Dr.
Diyanet İşleri Meali (Eski) / Al-i İmrân Suresi 18. Ayet
Allah, melekler ve adaleti yerine getiren ilim sahipleri, O'ndan başka tanrı olmadığına şahitlik etmişlerdir. O'ndan başka tanrı yoktur, O güçlüdür, Hakim'dir.
Hocam, bu ayete diğer meal kitapları aynı anlamı vermiyor, bu ayete bu anlamı ezoterizm-siz veriyorsunuz, diğer meal kitapları Allah kadir-i mutlak yaratana değil kendi ilahlığına şahitlik etmiştir diye tercüme etmişler, Kuran'ın sırlar ile dolu olduğunu da bilerek değerlendirsek ezoterizmin verdiği anlamda doğrulardan olabilir. Ben de sizin dediğiniz gibi olmasını isterdim, ama yılların İslam literatürünün bu ayete sizin verdiğiniz anlamı vermediğini de belirtmek isterim :) Buyrun:



Kadir-i Mutlak Yaradan tek zaten ve başka bir güç yok ama biliyorum ki sizin 'konsensüs' teoriniz var ancak kaynaklarda böyle bir bilgi kesinlikle geçmiyor

Hocam ben kadiri mutlak yaratan'ın tek olmadığını değil, Allah'ın tek olmadığını iddia ediyordum ama neyse:D Biliyorum inandıklarımın dayanaksız olduğunu, ama ben hiç ummadığımız şeyler ile karşılaşabilecek olacağımız ihtimalini de göz ardı etmememiz taraftarıyım, belki de belirli tekamül seviyesine gelenlere bu bilgiler açıklanıyordur.:)

Kimin ileri ya da geri olduğunu din ya da ırk belirlemiyor. Örneğin dünyaya gelen tekamül derecesi en ileri varlık, İsa peygamberdi. Babasız doğmasının ardında yatan gerçek buydu. İdrak seviyeleri belirler yani sokakta gördüğünüz üstü başı yırtık bir dilenci, herhangi bir bilim insanından daha ileri tekamül düzeyine sahip olabilir, bizlerin bunu dışarıdan anlaması mümkün değildir ve bu sebeple hiç kimse hakkında yargıda bulunmamak gerekiyor. Müslüman olmak ise tekamül açısından bir ayrıcalık değildir.

O halde müslümanlık tekamül seviyesinde ileri olduğunu göstermiyorsa, bir hristiyan da tekamül seviyesinde ileri olabilir, ama hocam bu inanışında İslam literatürü ile çeliştiğini de söylemeden edemeyeceğim.
 

Objectivity

Kahin
Onursal Üye
Katılım
23 Ara 2012
Mesajlar
4,763
Tepkime puanı
319
Puanları
83
Hocam, bu ayete diğer meal kitapları aynı anlamı vermiyor, bu ayete bu anlamı ezoterizm-siz veriyorsunuz, diğer meal kitapları Allah kadir-i mutlak yaratana değil kendi ilahlığına şahitlik etmiştir diye tercüme etmişler, Kuran'ın sırlar ile dolu olduğunu da bilerek değerlendirsek ezoterizmin verdiği anlamda doğrulardan olabilir. Ben de sizin dediğiniz gibi olmasını isterdim, ama yılların İslam literatürünün bu ayete sizin verdiğiniz anlamı vermediğini de belirtmek isterim :) Buyrun:



Hocam ben kadiri mutlak yaratan'ın tek olmadığını değil, Allah'ın tek olmadığını iddia ediyordum ama neyse:D Biliyorum inandıklarımın dayanaksız olduğunu, ama ben hiç ummadığımız şeyler ile karşılaşabilecek olacağımız ihtimalini de göz ardı etmememiz taraftarıyım, belki de belirli tekamül seviyesine gelenlere bu bilgiler açıklanıyordur.:)

O halde müslümanlık tekamül seviyesinde ileri olduğunu göstermiyorsa, bir hristiyan da tekamül seviyesinde ileri olabilir, ama hocam bu inanışında İslam literatürü ile çeliştiğini de söylemeden edemeyeceğim.

Eklediğim çeviri zaten Diyanet çevirisi ve Arapçası ile uyumlu yani sonradan akıllarına yatmayanlar üzerinde oynama yapıp anlam kaymasına sebep olmuşlar. Verdiğiniz linkteki Diyanet çevirisi:

: Allah, melekler ve ilim sahipleri, ondan başka ilâh olmadığına adaletle şâhitlik ettiler. O’ndan başka ilâh yoktur. O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.

Hayır çelişmiyor ve örneğin kafa kesen bir Müslümanın sizce tekamülde ileri olması mümkün müdür? Kur'an açıkça yazıyor zaten:

Diyanet İşleri Meali (Eski) / Ankebût Suresi 2. Ayet
And olsun, biz kendilerinden öncekileri de denemişken, insanlar, "İnandık" deyince, denenmeden bırakılacaklarını mı sanırlar? Allah elbette doğruları ortaya koyacak ve elbette yalancıları da ortaya çıkaracaktır.

Kalplerde olanı sadece Allah bilir ve bu sebeple inançlı olmak bir ayrıcalık olmayacağı gibi Müslüman olmak da değildir. İnanmamanın da bir yükü elbette var fakat bu yine Allah ile kul arasında bir mevzu olup, hiçbir insan bu konuda yargıda bulunamaz ve bulunursa da boş yere günaha girer. "Takdir Allah'tandır" deyip kimse hakkında yargıda bulunmamak gerekiyor.
 

Prens Ernak

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
13 Ocak 2015
Mesajlar
1,330
Tepkime puanı
258
Puanları
83
Yaş
35
Konum
Ankara
Üniversite Bölümü
Tarih Öğretmenliği
Ünvan
Dr.
Eklediğim çeviri zaten Diyanet çevirisi ve Arapçası ile uyumlu yani sonradan akıllarına yatmayanlar üzerinde oynama yapıp anlam kaymasına sebep olmuşlar. Verdiğiniz linkteki Diyanet çevirisi:

: Allah, melekler ve ilim sahipleri, ondan başka ilâh olmadığına adaletle şâhitlik ettiler. O’ndan başka ilâh yoktur. O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.

Allah şehadet eyledi şu gerçeğe ki, başka tanrı yok, ancak O vardır. Bütün melekler ve ilim uluları da dosdoğru olarak buna şahittir ki, başka tanrı yok, ancak O aziz, O hakîm vardır. (Elmalı Hamdi Yazır)

Elmalı Hamdi Yazır'ın tefsirine baktım, internette de tefsiri var, yani dediğiniz gibi Elmalı'nın mealinde sizin-ezoterizmin verdiği mana yani Kadiri mutlak yaratan'ın(yani o) ilahlığına Allah'ın şahit olduğu manası çıkıyor , ama tefsirde Elmalı aynı anlamı vermemiş, Elmalı tefsirinde bayağı bir edebiyat yaptıktan sonra Allah'ın tek ve yagane ilah olduğuna Allah'ı şahit tuttular diyor.

sitesindeki meallerde de gördüğümüz gibi bazı mealciler ve diyanet Allah o'nun ilahlığına şahitlik etti diyor, ama gel gör ki tefsirlere geldiğimizde Elmalı örneğinde gördüğümüz gibi "yüksek bir ihtimalle" tefsirciler yan çiziyor, ve ayeti Allah kendi ilahlığına şahit etti diye tefsir ediyorlar, zaten öyle olmasaydı İslam medeniyetinde bu durum "olay" olur ve herkes kadiri mutlak yaratan'a da inanırdı. Acaba Kadiri mutlak yaratan kendini neden bu kadar gizliyor, acaba neden Allah'ın kendisinden fazla olarak kendini bu kadar büyütmesine izin veriyor, hadislerde bir kere bile kadiri mutlak yaratan'ın geçmemesi ilginç, böyle de bir çok soru da sorabiliriz. :)
 

Objectivity

Kahin
Onursal Üye
Katılım
23 Ara 2012
Mesajlar
4,763
Tepkime puanı
319
Puanları
83
Allah şehadet eyledi şu gerçeğe ki, başka tanrı yok, ancak O vardır. Bütün melekler ve ilim uluları da dosdoğru olarak buna şahittir ki, başka tanrı yok, ancak O aziz, O hakîm vardır. (Elmalı Hamdi Yazır)

Elmalı Hamdi Yazır'ın tefsirine baktım, internette de tefsiri var, yani dediğiniz gibi Elmalı'nın mealinde sizin-ezoterizmin verdiği mana yani Kadiri mutlak yaratan'ın(yani o) ilahlığına Allah'ın şahit olduğu manası çıkıyor , ama tefsirde Elmalı aynı anlamı vermemiş, Elmalı tefsirinde bayağı bir edebiyat yaptıktan sonra Allah'ın tek ve yagane ilah olduğuna Allah'ı şahit tuttular diyor.

sitesindeki meallerde de gördüğümüz gibi bazı mealciler ve diyanet Allah o'nun ilahlığına şahitlik etti diyor, ama gel gör ki tefsirlere geldiğimizde Elmalı örneğinde gördüğümüz gibi "yüksek bir ihtimalle" tefsirciler yan çiziyor, ve ayeti Allah kendi ilahlığına şahit etti diye tefsir ediyorlar, zaten öyle olmasaydı İslam medeniyetinde bu durum "olay" olur ve herkes kadiri mutlak yaratan'a da inanırdı. Acaba Kadiri mutlak yaratan kendini neden bu kadar gizliyor, acaba neden Allah'ın kendisinden fazla olarak kendini bu kadar büyütmesine izin veriyor, hadislerde bir kere bile kadiri mutlak yaratan'ın geçmemesi ilginç, böyle de bir çok soru da sorabiliriz. :)

Yoklukta bulunuyor çünkü ve bizlerin varlık olarak, yokluğu anlamamız mümkün değil. Yokluktan varlığa geçiş şekli ise Alemlerin Rabbi Allah yani kendinden bir varlık yaratıyor, varlığın birliği denme sebebi de budur.

Kadim öğretilerde de hakkında pek bilgi yok ve sadece "O" diye ifade ediliyor.

Bazı tefsirciler maalesef eski öğretileri incelemediği için ayeti değiştiriyorlar. Oysa "Allah niye kendine şahitlik ediyor olsun ki?" diye düşünseler, yaptıkları mantık hatasını görürler. Diyanet neyse ki bu konuda tarafsız çeviri kullanmış.
 

Prens Ernak

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
13 Ocak 2015
Mesajlar
1,330
Tepkime puanı
258
Puanları
83
Yaş
35
Konum
Ankara
Üniversite Bölümü
Tarih Öğretmenliği
Ünvan
Dr.
Yoklukta bulunuyor çünkü ve bizlerin varlık olarak, yokluğu anlamamız mümkün değil. Yokluktan varlığa geçiş şekli ise Alemlerin Rabbi Allah yani kendinden bir varlık yaratıyor, varlığın birliği denme sebebi de budur.

Benim felsefem de ezoterizm ile aynı. Kadiri mutlak yaratan'ın yoklukta bulunduğu ve ancak kendisinin eşleniğini almak suretiyle varlığa geçebildiği noktasında düşünüyorum. Ama ben Kadiri mutlak yaratan'ın pasif olduğu yani hiçbir şekilde var ettikleri ile iletişime geçemediğini düşünüyorum, eğer iletişime geçebilecek olsaydı zaten kendi ilahlığını ilan eder ve eşleniğini almazdı, işte Allah onun eşleniğidir ve keyfiyeti tamamen kadiri mutlak yaratan ile aynıdır.
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç

Yeni Mesajlar

Üst