Mu ve Atlantis Kıtaları Hakkında İki Film

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Serbest Kürsü kategorisinde Prens Ernak tarafından oluşturulan Mu ve Atlantis Kıtaları Hakkında İki Film başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 13,530 kez görüntülenmiş, 131 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Serbest Kürsü
Konu Başlığı Mu ve Atlantis Kıtaları Hakkında İki Film
Konbuyu başlatan Prens Ernak
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan odun

Prens Ernak

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
13 Ocak 2015
Mesajlar
1,330
Tepkime puanı
258
Puanları
83
Yaş
35
Konum
Ankara
Üniversite Bölümü
Tarih Öğretmenliği
Ünvan
Dr.


Ezoterizme Göre İnsanlığın İniş ve Çıkış Şeması:

72

nYfiY.jpg
 
Son düzenleme:

ncr628

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
9 Nis 2018
Mesajlar
32
Tepkime puanı
0
Puanları
0
:redface:
Video bilgi filan içermiyor.
Videonun bilgi içerdiğini iddia eden bilginin tanımını yapmaktan aciz biri malesef.

Gerçek bilgi isteyenler bilim ne diyor ona bakabilirler.
Özet isteyenler olursa: bilim Atlantis'in jeolojik olarak imkansız olduğunu söylüyor.
 

Objectivity

Kahin
Onursal Üye
Katılım
23 Ara 2012
Mesajlar
4,763
Tepkime puanı
319
Puanları
83
:redface:
Video bilgi filan içermiyor.
Videonun bilgi içerdiğini iddia eden bilginin tanımını yapmaktan aciz biri malesef.

Gerçek bilgi isteyenler bilim ne diyor ona bakabilirler.
Özet isteyenler olursa: bilim Atlantis'in jeolojik olarak imkansız olduğunu söylüyor.

Karl Popper bile yanışlamaya çalışmadan bir tezin yok sayılamayacağını hatta ne kadar yanlışlama konusunda zorluk yaşanırsa, o kadar doğruya yakın olduğunu söylerken, sen hangi akla hizmet bu kadar tablet, yazıt, piramit, ortak dil ve araştırmacıların öne sürdüklerini yok sayıyor ve yanlışlıyorsun?
Madem konu bilim, o zaman bilimsel çizgiden şaşmamalısın.
.
 

ncr628

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
9 Nis 2018
Mesajlar
32
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Senin önce git araştırmacı kavramının bilimsel anlamını öğren.
Gören de tarihte bu zırvaları ciddiye almış bilimsel bir araştırma ekibi var filan zannedecek.
 

Objectivity

Kahin
Onursal Üye
Katılım
23 Ara 2012
Mesajlar
4,763
Tepkime puanı
319
Puanları
83
:redface:
Video bilgi filan içermiyor.
Videonun bilgi içerdiğini iddia eden bilginin tanımını yapmaktan aciz biri malesef.

Gerçek bilgi isteyenler bilim ne diyor ona bakabilirler.
Özet isteyenler olursa: bilim Atlantis'in jeolojik olarak imkansız olduğunu söylüyor.

Atatürk'ün bile araştırdığı, Platon'un kitabında anlattığı, tabletlerde, yazıtlarda, mağara duvarlarında, piramitlerde anlatılan kıtaların varlığını inkar etmek için insanın akıl tutulması yaşıyor olması ve aynı zamanda hakikat karşısında ciddi anlamda korkuya kapılması gerekiyor.

Senin ya da başkasının ne dediğinin önemi yok, hakikat bu zihniyetlere rağmen ortadadır ve asla saklanamayacaktır.
 

ncr628

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
9 Nis 2018
Mesajlar
32
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Atatürk'ün bile araştırdığı, Platon'un kitabında anlattığı, tabletlerde, yazıtlarda, mağara duvarlarında, piramitlerde anlatılan kıtaların varlığını inkar etmek için insanın akıl tutulması yaşıyor olması ve aynı zamanda hakikat karşısında ciddi anlamda korkuya kapılması gerekiyor.

Senin ya da başkasının ne dediğinin önemi yok, hakikat bu zihniyetlere rağmen ortadadır ve asla saklanamayacaktır.

Aklı reddeden biri mi bana akıl tutulması yaşadığımı söylüyor. :redface:

Orda bu yazıyor şu tablete şu kazınmış demekki vardır.
Bu kadar işte senin kapasiten.

Bu kafaya göre 1000 sene sonra Marvel hikayelerini öğrenen çocuklar Hulk vardır mı diyecekler. :redface:

Platon'un Atlantis'i bi metafor olarak kullandığını Aristo bile söylemiş.
Aristo Platon'un bizzat öğrencisi değilmiydi?
Daha ne konuşuyorsun?

Hakikat hakkında doğru bilgi bilimin ne söylediğidir.
Zihniyetle de bi alakası yoktur bilimin.
Bilim ZİHNİYETE RAĞMEN getirip gerçekleri önüne koyuyor.

Atlantis hakkında en küçük bi bulgu olsaydı bu konu bilim tarafından ciddiye alınırdı.
 
Son düzenleme:

Objectivity

Kahin
Onursal Üye
Katılım
23 Ara 2012
Mesajlar
4,763
Tepkime puanı
319
Puanları
83
Aklı reddeden biri mi bana akıl tutulması yaşadığımı söylüyor. :redface:
Orda bu yazıyor şu tablete şu kazınmış demekki vardır.
Bu kadar işte senin kapasiten.
Bu kafaya göre 1000 sene sonra Marvel hikayelerini öğrenen çocuklar Hulk vardır mı diyecekler. :redface:
Platon'un Atlantis'i bi metafor olarak kullandığını Aristo bile söylemiş.
Aristo Platon'un bizzat öğrencisi değilmiydi?
Daha ne konuşuyorsun?
Hakikat hakkında doğru bilgi bilimin ne söylediğidir.
Zihniyetle de bi alakası yoktur bilimin.
Bilim ZİHNİYETE RAĞMEN getirip gerçekleri önüne koyuyor.
Atlantis hakkında en küçük bi bulgu olsaydı bu konu bilim tarafından ciddiye alınırdı.

Orta Amerika arkeolojisi ve arkeoloji hakkında yeterli bilgiye sahip olmadığın için gerçekleri idrak etmekte çok zorlanıyorsun.

Platon'un Critias ve Timaeus'u okumadan yorum yapma, oku bakalım metafor mu değil mi? Eflatun'un anlattığına göre, Atlantik Okyanusu'nun ortasında büyük bir ada varmış.

"Sizin Herkül Kayalıkları adını verdiğiniz boğazın karşısında, Asya ve Libya'nın birleşiminden çok daha büyük bir ada vardı. İnsanlar bu adadan diğer adalara; diğer adalardan da okyanusu çevreleyen karşıdaki kıtaya ulaşabiliyorlardı."
Timaeus

"Atlantis Adası'nda bütün adayı olduğu kadar diğer adaları ve kıtaların bazı bölümlerini ayrıca boğaz boyunca Mısır sınırına kadar Libya'yı ve Tyrrhenia'ya kadar Avrupa'yı yöneten güçlü bir krallar hanedanı vardı."
Timaeus

"Daha sonra müthiş şiddetle depremler ve seller oldu, bir tek korkunç gün ve gecede sizin tüm savaşçılarınız toprak tarafından yutuldu. Atlantis Adası da beraber şekilde denize gömüldü ve yok oldu. Bugün o yüzden o bölgede deniz yolculuğu elverişli değildir çünkü yüzeyin altı batık adanın kalıntıları ve çamurla kaplıdır."
Timaeus

Bahsettiği bölge tam "Bermuda Şeytan Üçgeni" diye tabir edilen alana denk geldiği için yeterli araştırma yapılamıyor çünkü o bölgede inceleme yapmaya çalışan gemi, uçak ya da denizaltılar kayboluyor veya düşüyor. Manyetik bir alan olduğu için tüm radar sistemleri bozuluyor. Mu ve Atlantis kalıntıların bir bölümünün de Mersin-Akdeniz açıklarında olduğu tahmin ediliyor ve bu araştırma henüz bitmedi.

Pirri Reis haritalarını inceleyenler de görecektir ki haritada Antartika, yemyeşil ve ağaçlıktır. Bu haritayı Pirri Reis kafasından uydurup çizmedi, tufan öncesi yani Mu ve Atlantis kıtaları batmadan önce iklimler de farklıydı ve Pirri Reis bu bilgiye sahipti.
 

ÜstünKişi

Ordinaryus
Yeni Üye
Katılım
21 Ocak 2018
Mesajlar
744
Tepkime puanı
114
Puanları
43
Pofuduk melek kanatlı maymun kafalı sarı benekli uçan hipopotamların pembe limonata gölünün üstünden uçtuğu ada ile ilgili film veya filozof sözü falan varsa paylaşabilirmisiniz.
 

Objectivity

Kahin
Onursal Üye
Katılım
23 Ara 2012
Mesajlar
4,763
Tepkime puanı
319
Puanları
83
@true blue

Bu başlığı açtığınız ve eklediğiniz videolar için teşekkür ederim, elimden geldiğince ara ara katkı sunmaya çalışacağım fakat bu sıralar biraz yoğunum.
Her insanın idrak seviyesi aynı olmadığı için arada duyulan çatal seslere kulak asmamak gerekiyor. Bruno'nun çok sevdiğim bir sözü vardır;


"Bilgisizliğin azgınlığına karşı savaştım. İnanın ki dünya nimetleri ya da öz saygı için bu acıya katlanmıyorum, yaşamı ben de çok seviyorum; fakat inançlarım bunun üstündedir."
Giordano Bruno
 

Prens Ernak

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
13 Ocak 2015
Mesajlar
1,330
Tepkime puanı
258
Puanları
83
Yaş
35
Konum
Ankara
Üniversite Bölümü
Tarih Öğretmenliği
Ünvan
Dr.
@true blue

Bu başlığı açtığınız ve eklediğiniz videolar için teşekkür ederim, elimden geldiğince ara ara katkı sunmaya çalışacağım fakat bu sıralar biraz yoğunum.
Her insanın idrak seviyesi aynı olmadığı için arada duyulan çatal seslere kulak asmamak gerekiyor. Bruno'nun çok sevdiğim bir sözü vardır;


"Bilgisizliğin azgınlığına karşı savaştım. İnanın ki dünya nimetleri ya da öz saygı için bu acıya katlanmıyorum, yaşamı ben de çok seviyorum; fakat inançlarım bunun üstündedir."
Giordano Bruno

Rica ederim:)
 

Prens Ernak

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
13 Ocak 2015
Mesajlar
1,330
Tepkime puanı
258
Puanları
83
Yaş
35
Konum
Ankara
Üniversite Bölümü
Tarih Öğretmenliği
Ünvan
Dr.
Bu şema beni çok düşündürüyor, gerçekten ilginç:

nYfiY.jpg
 

Objectivity

Kahin
Onursal Üye
Katılım
23 Ara 2012
Mesajlar
4,763
Tepkime puanı
319
Puanları
83
Bu şema beni çok düşündürüyor, gerçekten ilginç:

Maya Takvimi 21.12.2012'de bittiği zaman yine her zamanki gibi yanlış yorumlanmıştı.
Mayalar zamanların sonu derken, Dünya'nın astrolojik olarak 2000 yıllık Kova Burcu periyoduna girdiğini anlatmaya çalışmışlardı. Kova Burcu, bilgiyi temsil eder yani o tabloda gördüğünüz kıyamet çağı başladı ve tufan ile bu devre kapanacak.
Tabloda görülen 6. nesil Dünya'ya gelecek fakat yine 5. nesilden tekamülde ileri olup kalanlar da olacak.
 

Prens Ernak

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
13 Ocak 2015
Mesajlar
1,330
Tepkime puanı
258
Puanları
83
Yaş
35
Konum
Ankara
Üniversite Bölümü
Tarih Öğretmenliği
Ünvan
Dr.
Maya Takvimi 21.12.2012'de bittiği zaman yine her zamanki gibi yanlış yorumlanmıştı.
Mayalar zamanların sonu derken, Dünya'nın astrolojik olarak 2000 yıllık Kova Burcu periyoduna girdiğini anlatmaya çalışmışlardı. Kova Burcu, bilgiyi temsil eder yani o tabloda gördüğünüz kıyamet çağı başladı ve tufan ile bu devre kapanacak.
Tabloda görülen 6. nesil Dünya'ya gelecek fakat yine 5. nesilden tekamülde ileri olup kalanlar da olacak.

@Lefty hocam, Tekamülde ileri olanlar, 6. nesil olarak Dünya'ya geldiklerinde farklı ana ve babadan doğuyorlar değil mi?

Ezoterik şemalara göre "Yaşananılan altın çağlar" da; gökdelen, televizyon ve internet gibi teknolojik unsurların olduğu her yönden gelişmiş toplumlar mı yaşıyor, yoksa kısaca kılıç ve yay ile anabileceğimiz daha basit toplumlar mı yaşıyor?

Yanlış hatırlamıyorsam ruhsal tekamül yolculuğuna cennette iken kendi istekleri ile devam etmek isteyenler devam edecek değil mi?

Kıyametten sonraki "sembolik dini eğtim sistemi"nin bitişinden kast edilen nedir? Bir dini eğitim dönemi olduğuna göre kıyametten sonra da insanlık devam edecek diyebilir miyiz?
 

Objectivity

Kahin
Onursal Üye
Katılım
23 Ara 2012
Mesajlar
4,763
Tepkime puanı
319
Puanları
83
@Lefty hocam, Tekamülde ileri olanlar, 6. nesil olarak Dünya'ya geldiklerinde farklı ana ve babadan doğuyorlar değil mi?

Ezoterik şemalara göre "Yaşananılan altın çağlar" da; gökdelen, televizyon ve internet gibi teknolojik unsurların olduğu her yönden gelişmiş toplumlar mı yaşıyor, yoksa kısaca kılıç ve yay ile anabileceğimiz daha basit toplumlar mı yaşıyor?

Yanlış hatırlamıyorsam ruhsal tekamül yolculuğuna cennette iken kendi istekleri ile devam etmek isteyenler devam edecek değil mi?

Kıyametten sonraki "sembolik dini eğtim sistemi"nin bitişinden kast edilen nedir? Bir dini eğitim dönemi olduğuna göre kıyametten sonra da insanlık devam edecek diyebilir miyiz?

Tabloya göre kayıtlarda geçen ifadeleri aktarmaya çalışayım:
Tufan sonrası yıkım olacağı için yeni bir başlangıç yapılacak fakat beden yapısı olarak Altın Çağ'a uyumlu daha gelişmiş insanlar Dünya'ya geleceği için teknoloji yaratma konusunda sıkıntı yaşamayacaklar. İdrak ve bilinç seviyeleri bizden çok ileri olacak. Cennette bulunup gelmek isteyenler de dediğiniz gibi gelecekler ve bizim aramızdan da sadece o döneme ayak uydurabilecek kapasitede olanlar yani ileri tekamül düzeyindekiler geçiş yapabilecek. Yeni nesil bedenleri tıpkı bizim neslimizin Adem-Havvası gibi yönetici varlıklar tarafından özel üretilecek.

Fatiha Suresi'nde geçen "Din Günü" ile dinler devri son bulacak çünkü yeni nesil insanlık daha ileri bir bilinç düzeyine sahip olacağı için, iyi ve kötü arasındaki farkı çok iyi bilecekler ve 7. nesil ile Altın Çağ en üst düzeye ulaşacak ve 26.000 yıllık "Büyük Yıl" yani "Ana Devre" son bulacak.
 

Prens Ernak

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
13 Ocak 2015
Mesajlar
1,330
Tepkime puanı
258
Puanları
83
Yaş
35
Konum
Ankara
Üniversite Bölümü
Tarih Öğretmenliği
Ünvan
Dr.
Tabloya göre kayıtlarda geçen ifadeleri aktarmaya çalışayım:
Tufan sonrası yıkım olacağı için yeni bir başlangıç yapılacak fakat beden yapısı olarak Altın Çağ'a uyumlu daha gelişmiş insanlar Dünya'ya geleceği için teknoloji yaratma konusunda sıkıntı yaşamayacaklar. İdrak ve bilinç seviyeleri bizden çok ileri olacak. Cennette bulunup gelmek isteyenler de dediğiniz gibi gelecekler ve bizim aramızdan da sadece o döneme ayak uydurabilecek kapasitede olanlar yani ileri tekamül düzeyindekiler geçiş yapabilecek. Yeni nesil bedenleri tıpkı bizim neslimizin Adem-Havvası gibi yönetici varlıklar tarafından özel üretilecek.

Fatiha Suresi'nde geçen "Din Günü" ile dinler devri son bulacak çünkü yeni nesil insanlık daha ileri bir bilinç düzeyine sahip olacağı için, iyi ve kötü arasındaki farkı çok iyi bilecekler ve 7. nesil ile Altın Çağ en üst düzeye ulaşacak ve 26.000 yıllık "Büyük Yıl" yani "Ana Devre" son bulacak.

Yönetici varlıklar, Evliyalardan daha mı kıdemli ya da büyük oluyor; yönetici varlıklar daha önceden insan mıydı?
 

Objectivity

Kahin
Onursal Üye
Katılım
23 Ara 2012
Mesajlar
4,763
Tepkime puanı
319
Puanları
83
Yönetici varlıklar, Evliyalardan daha mı kıdemli ya da büyük oluyor; yönetici varlıklar daha önceden insan mıydı?

Yönetici varlıkların da bir hiyerarşisi var fakat bizim düşündüğümüz manada değil yani alt-üst diye bir durum yok, hepsi birlik içinde çalışıyorlar. (Rabbin Orduları)

Evliyalar, Dünya yaşamında görevli varlıklardır.
Dünya'nın Rabbi yani Dünya'dan sorumlu yönetici varlığın kontrolünde olan diğer yönetici varlıklar, yeni kurulacak yaşamı tanzim ederler. Dünya'nın Rabbi ile "Bir" aynı anlama gelmez.

Tabloda gördüğünüz tanrısallaşmış ruhlar, Dünya yaşamında tekamül edip yönetici varlık olmaya hak kazanmış ruhsal varlıklardır. Bu hakkı kazandıktan sonra başka boyutlarda bütünün hayrı için çalışmaya devam ederler ve bir daha kötülük nedir bilmezler. Yönetici varlıkların hepsi insan bedeni kullanmaz ve bazıları hiç Dünya'ya gelmezler, üst boyutlarda kalırlar.

Yeni kurulacak yaşamda yani 26.000 yıllık yeni devirde de başka alt boyutlarda tekamül eden ruhsal varlıklar, Dünya okuluna gelir çünkü en gelişmiş tekamül okulu Dünya'dır.
 

Objectivity

Kahin
Onursal Üye
Katılım
23 Ara 2012
Mesajlar
4,763
Tepkime puanı
319
Puanları
83
Nuh’un Gemisi

Yıllar önce hazırlanan rapora rağmen ne yazık ki bazı bilim çevrelerinin taraflı bakış açısı ve teknolojik yetersizlikler sebebi ile çalışmalar yürütülememiş. Günümüzde bu taraflılık ne yazık ki devam ettiği için birçok benzeri araştırma yarıda kalıyor ya da araştıran akademisyenler alaya alınıyor. Tüm yıldırma çabalarına rağmen dilerim en kısa sürede sonuçlanır.

Nuh’un Gemisi efsanesinde çarpıcı bir rapor ortaya çıktı.

Ağrı’nın Doğubayazıt İlçesi sınırları içinde Telçeker Köyü yakınlarında olduğu belirtilen Nuh’un Gemisi’yle ilgili yapılan çalışmalarda ismi öne çıkan bilim insanı Doç. Dr. Salih Bayraktutan, Yüzbaşı İlhan Durupınar’ın keşfettiği iz üzerinde 30 yıldır ‘efsane’nin izini sürüyor. Nuh’un Gemisi üzerine kapsamlı çalışmalarıyla tanınan Doç. Dr. Salih Bayraktutan, 1980’lerde yaptığı araştırmanın raporuna şu satırları yazmıştı: “Evet bu bir gemi oluşumu izidir. Gövdeyi gördük ve ‘Bir an önce bölgede arkeolojik çalışmalar başlatılmalı’ sonucuna vardık.

Telçeker Köyü’nde 1985 yılında ilk araştırmayı gerçekleştiren Doç. Dr. Salih Bayraktutan’dı. 1972 yılında ODTÜ Jeoloji Bölümü’nden mezun olan Bayraktutan 1983 yılında ODTÜ’de doktorasını yapıyordu. OHAL yıllarına denk gelen bu dönemde Ankara 3. Ordu Komutanlığı’nın üniversite rektörlüğüyle yaptığı görüşme sonucunda teknik personel olarak Nuh’un Gemisi kalıntısına bakmak üzere görevlendirildi.

Bayraktutan, bu gizemli kalıntının hayatına nasıl girdiğini şu sözlerle anlattı: “Beni olay yerine götürdüler. 12-13 Amerikalı vardı. Aralarında din adamı ve doktor da vardı. Birtakım bantlar, şeritler kullanarak izinsiz çalışma yapmışlar. Numune almışlar. Burası İran sınırına birkaç kilometre uzaklıkta olduğu için yaptıkları çalışmalara izin verilmedi. Sınır dışı edildiler.”

‘ÇALIŞMALARIN SONUNU GETİREMEDİK’

Bu olayın üzerine California Üniversitesi Los Alamos Ulusal Laboratuvarı’ndan John Baumgardner ve Salih Bayraktutan kurdukları ekiple kapsamlı bir çalışma başlattı. Bayraktutan, 80’li yıllardaki yoğun araştırma sürecini, “Üç gün çalıştım. Yapılan araştırmanın 1/20 oranında plan çizelgesini çıkardım. Bir jeofizik projesi yaptık. Raporumuzu yazdık. ‘Evet bu bir gemi oluşumu izidir. Gövdeyi gördük ve bir an önce bölgede arkeolojik çalışmalar başlatılmalı’ sonucuna vardık. Başka çalışmalar da yaptık ama sonunu getiremedik. 1987’de 4 tane sondaj yaptırdım, o zaman bizim istediğimiz teknoloji yoktu” sözleriyle anlatıyor.

‘İKİ KATLI BİR YAPI OLDUĞUNU BİLİYORUZ’

Bilim dünyasını ikiye ayıran keşif hakkında Bayraktutan şöyle konuştu: “Yeraltı radar görüntülerini aldığımızda konu aydınlanacak. Şu anda bu, yüzde yüz Nuh’un Gemisi’dir diyemeyiz ama yıllar önce açıkladığımız raporda söylediklerimizin arkasındayız. Bunun insan eliyle yapılmış, gemi şeklinde, içinde iki katı olan bir yapı olduğunu biliyoruz.” Bayraktutan, Iğdır, Ağrı ve Erzurum üniversitelerinin ortak yürüteceği bir projeyle tekrar yeraltı radar taramaları yapılacağını ifade etti.

80’li yılların sonunda yapılan araştırmaların bilim adamları ve dönemin bazı yetkilileri tarafından desteklenmediği için yol alınamadığını düşünen Bayraktutan, “Bilim dünyası, içinde inanç meselesi olduğu için kesinlikle desteklemedi. Ben yanaştım ama çok tenkit edildim. Bakanlık müsteşarları ünlü ören yerlerini sayarak, ‘Buraya bekçi tayin edemiyoruz, Allah’ın dağına nasıl edelim’ dedi. Ama dönemin valisi ve başbakanlık dışişleri yetkilileri çok ilgilendi” sözleriyle yeni yapılacak araştırmalarda bilim dünyasının desteğini beklediklerini ifade etti.

‘ARKEOLOJİK ÇALIŞMAYA UYGUN DEĞİL’

Bayraktutan şöyle devam etti: “Burada arkeolojik çalışma yapmak uygun değil. Kazı izni verilmesi yanlış olur. İyi yapılmayan arkeolojik kazı burayı tamamen tahrip eder. Yıllar içinde yapılan kaçak kazılar ve numune arayışı nedeniyle kalıntı tahribata uğruyor; kenarlarından dökülüyor. İlk zamanlar ölçüleri 155-160 metreydi. Genişliği 50 metre civarındaydı, derinliği ise tahminen 13 metreydi. Ama şimdi daha küçük.”

‘NUH’UN ŞEHRİ: AĞRI

Geçen yıl göreve gelen Ağrı Valisi Süleyman Elban, Nuh’un Gemisi olduğu iddia edilen kalıntılar hakkında, “Bilim dünyasında aksine bir tez yayınlanmadığı sürece biz bilimsel olarak buna inanmaktayız” görüşünde. Vali Elban, işin turizm kısmına yoğunlaştıklarının altını çizerek, şunları söylüyor: “Turizm ve kalkınma açısından da çok önemli bir gelişme. Bunu değerlendirmeliyiz. Şehir merkezinde Nuh’un Gemisi Müzesi yapmaya başladık. Uluslararası düzeyde, Nuh Peygamber’le ilgili kitapların, objelerin, fotoğrafların tamamının yer alacağı bir müze olacak. Bir hediyelik eşya dükkânı yapılabilir. 2019 sonbaharında büyük kısmı bitmiş olur. Havalimanına inildiği anda büyük bir Nuh’un gemisi maketi ziyaretçileri karşılayacak. Geçmişte Walt Disney’den gelen teklif gibi bugün teklif gelse memnuniyetle değerlendiririz. Ağrı’nın Nuh’un şehri olduğunu göstermek istiyoruz. Burayı geliştirmek için elimizden geleni yapacağız.”

MÖ 3300-3500 yılları arasında büyük tufan sonrası Nuh Peygamber’in gemisinin oturduğu iddia edilen Ağrı Doğubayazıt’a bağlı Telçeker Köyü’ndeki bölge

‘KALKINMAMIZ İÇİN İYİ OLUR’

Ağrı nüfusunun yarısı şark görevini yapan memurlardan oluşuyor. Merkezde bir sinema, birkaç kebapçı ve tek tük kafeler var. Sosyal hayat oldukça sınırlı. İran’a komşu olan Doğubayazıt’ta ise hayat daha hareketli.

‘NUH ’UN GEMİSİ ÇIKARSA GÜZEL OLUR’

Yan yana dükkânların olduğu, her tezgâhta sınır ötesinden gelen çeşit çeşit çayların, taze hurmaların bulunduğu Büyük Pasaj, yerli halkla etkileşime geçmek için en uygun yer. Burada yediden yetmişe konuştuğumuz herkes Telçeker’deki izi gidip görmemiş olsa da ‘efsane’den haberdar. Genel kanı ise “Varsa çok iyi olur, daha çok turist gelir” şeklinde. Büyük Pasaj’da parfümeri dükkânı işleten Veysel Çakan, “Çocukluğumuzdan beri burada öyle bir şey olduğunu söylüyorlar ama kimse kanıtlayamadı. Ben gördüm, benziyor gerçekten ama Nuh’un Gemisi mi değil mi bilemiyoruz tabii. Öyle çıkarsa güzel olur, işlerimize de faydası olur” dedi. Kozmetik ürünleri satan Kenan İsmiloğulları ise “Nuh’un Gemisi’yle ilgili buraya birçok araştırmacı, gazeteci geliyor yıllardır. Sonra gidiyorlar. Biz de bilmiyoruz ne olduğunu. Doğubayazıt’ın kalkınması için iyi olabilir” sözleriyle Çakan’a katılıyor.

‘CUDİ, YÜKSEK YER VE BEREKETLİ TOPRAKTIR’

Nuh’un Gemisi kitabının yazarlarından Ağrı Kültür ve Turizm Müdür Yardımcısı Erkan Kösedağ, “Biz Nuh’un Gemisi’nin Telçeker’de olduğunu söylüyoruz. Cudi’nin çevresi araştırıldı ve öyle bir kalıntı olmadığı anlaşıldı. Cudi, aynı zamanda ‘yüksekçe bir yer ve bereketli topraklar’ anlamına geliyor. Bütün kutsal kitaplarda yer alan Nuh’un Gemisi’nin burada olması tabii ki bize hem gurur verir hem de turizm açısından oldukça önemli” dedi.

DİNİ KAYNAKLAR NE DİYOR?

MÖ 3300-3500 yılları arasında yaşandığı tahmin edilen Nuh Tufanı Tevrat, İncil ve Kuran-ı Kerim’de farklı anekdotlarla anlatılıyor. 190 yıldır devam eden bilimsel ve bağımsız araştırmalarda kaynak olarak kullanılan dini kitaplar, tufanı şu şekilde anlatıyor:

KURAN-I KERİM (HUD SURESİ)

“Nuh’a şöyle vahyolundu: Toplumundan, daha önce inanmış olanlar dışında hiç kimse iman etmeyecektir. Artık onların yaptıkları yüzünden tasalanıp durma. Vahyimize bağlı olarak gözlerimizin önünde gemiyi yap. Ve zulmedenler hakkında benimle karşılıklı laf edip durma. Onlar, mutlaka boğulacaklardır. Yükle içine her birinden ikişer çift ve aleyhinde hüküm verilen hariç olmak üzere aileni, bir de iman etmiş olanları. Ama Nuh’la birlikte çok az bir kısmı iman etmişti. Ve denildi: Ey yer! Suyunu yut ve ey gök, sen de tut. Ve su çekildi. İş bitirilmişti. Gemi, Cudi üzerine oturdu ve haykırıldı: O zalimler topluluğu geri gelmez olsun!”

TEVRAT (YARATILIŞ)

“Kendine gofer ağacından bir gemi yap. İçini dışını ziftle, içeriye kamaralar yap. Gemiyi şöyle yapacaksın: Uzunluğu üç yüz, genişliği elli, yüksekliği otuz arşın olacak. Pencere de yap, boyu yukarıya doğru bir arşını bulsun. Kapıyı geminin yan tarafına koy. Alt, orta ve üst güverteler yap. Yeryüzüne tufan göndereceğim. Göklerin altında soluk alan bütün canlıları yok edeceğim. Yeryüzündeki her canlı ölecek. Ama seninle bir antlaşma yapacağım. Oğulların, karın, gelinlerinle birlikte gemiye bin. Sağ kalabilmeleri için her canlı türünden bir erkek, bir dişi olmak üzere birer çifti gemiye al. Çeşit çeşit kuşlar, hayvanlar, sürüngenler sağ kalmak için çifter çifter sana gelecekler. Yanına hem kendin hem onlar için yenebilecek ne varsa al, ileride yemek üzere depola. Nuh 600 yaşındayken, o yılın ikinci ayının on yedinci günü enginlerin bütün kaynakları fışkırdı, göklerin kapakları açıldı. Yeryüzüne kırk gün kırk gece yağmur yağdı. Gemi yedinci ayın on yedinci günü Ararat Dağı’na oturdu.”

İNCİL (YARATILIŞ)

“Yüz elli gün geçtikten sonra sular azaldı. Gemi yedinci ayın on yedinci günü Ararat dağlarına oturdu. Kırk gün sonra Nuh yapmış olduğu geminin penceresini açtı. Kuzgunu dışarı gönderdi. Kuzgun sular kuruyuncaya kadar dönmedi, uçup durdu. Bunun üzerine Nuh suların yeryüzünden çekilip çekilmediğini anlamak için güvercini gönderdi. Güvercin konacak bir yer bulamadı, çünkü her yer suyla kaplıydı. Gemiye, Nuh’un yanına döndü. Nuh uzanıp güvercini tuttu ve gemiye, yanına aldı. 17 gün daha bekledi, sonra güvercini yine dışarı saldı. Güvercin gagasında yeni kopmuş bir zeytin yaprağıyla akşamleyin geri döndü. O zaman Nuh suların yeryüzünden çekilmiş olduğunu anladı. Yedi gün daha bekledikten sonra güvercini yine gönderdi. Bu kez güvercin geri dönmedi. Nuh 601 yaşındayken, birinci ayın birinde yeryüzündeki sular kurudu.



2018707_521d4a7957ed491d2e08dff9112c36a0.jpg
 

Objectivity

Kahin
Onursal Üye
Katılım
23 Ara 2012
Mesajlar
4,763
Tepkime puanı
319
Puanları
83
Meksika'nın Yucatan bölgesinde yaşamış olan Toltekler, "Tula" adı verilen başkentlerinde yaptıkları tapınaklarda, inandıkları "Güneş Dini" gereği insan kurban ederlerdi. Hitler'in bağlı bulunduğu Tule örgütü, ismini Aztek ve Toltekler için kutsal olan bu şehirden almıştır ve yaptığı soykırım satanik bir ritüeldir.
İnsan kurban etmenin yeni yolu; katliam ve savaşlardır. IŞİD de Tule'ye bağlı satanik bir örgüttür.

Dünya'nın kaderini belirleyen bazı şer güçler var ve ne kadar çok kan dökülürse o kadar güçleniyorlar. Bu işi yaparken de insanları kandırıp, asıl amaçlarını gizliyorlar.

Mayalar çok şey biliyor aslında ve doğru düzgün araştırma yapılmasına yine bu tip örgütler engel oluyor.

Nuh'un Gemisi şayet bulunabilirse çok farklı şeyler de açıklığa kavuşacaktır. Mu ve Atlantis kıtalarının yeri de daha kolay tespit edilebilir; çünkü tahminimce o gemiden bazı yazıtlar çıkacak ve araştırmalara ışık tutacaktır.



Meksika Palenque Mezar Kapağı

1224-palenque3.gif


1224-535181598_c3f01b8537.jpg
 

albertinkaranfili

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
28 Nis 2018
Mesajlar
39
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Sn.Lefty Amerika kıtasında,orta aysada ve mısırda bulunan piramidlerin sırrı nedir acaba...
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç
Üst