- Konbuyu başlatan
- #1
- Katılım
- 30 Nis 2012
- Mesajlar
- 1,302
- Tepkime puanı
- 1
- Puanları
- 0
- Yaş
- 42
Marksist bilgi kuramına göre gerçek bilgi, maddi dünyanın yeniden üretilmesi neticesinde algılananın, akılsal düzeye taşınması, bu akılsal düzeyden tekrar maddi dünyada sınanması neticesinde oluşur. Bir teorinin oluşabilmesinin ilk adımı, insan iradesinden bağımsız maddi gerçekliğin kabulüdür. Maddi dünya algılanır, ancak salt algılamak yetmez akılsal düzlemde ele alınır ve oluşturulan teori, pratik ile sınanır. Sonuç anlamlı ise o teori geçerlidir, aksi halde değildir.Ki bu yaklaşım aynı zamanda doğa bilimlerinin de yaklaşımıdır..Bu anlamda doğa bilimleri, zorunlu olarak Marksist bilgi kuramının da temelini oluşturan gerçeklik/realizm kuramını (zorunlu olarak) geçerli kabul etmektedirler. Kısacası bilgiyi elde etme konusundaki yaklaşımı bilimseldir.
Değişmeyen tek şey değişimdir. O halde maddi dünya değişir. Maddi dünya değişir ise, teori sabit kalamaz. Pratikte sınanma şartı söz konusu olduğundan, sabit kalan teori anlamsızlaşır. O halde teori de gözden geçirilmeli, kutsallaştırılmamalı, yeniden ve yeniden pratik ile sınanmalıdır. Marksizm'den, Leninizm'e oradan Mao'ya giden süreç,teorinin yeniden sınanmasının sonuçlarıdır. Marksizm'in bakış açısı budur.Marksizm de maddi gerçekliğin bir parçasını oluşturduğundan, tüm bunlar Marksist teorinin kendisi için de geçerlidir.Buradan hareketle Marksizm dogmatik değil, bilimseldir..Onu doğmatikleştirmeye çalışmak, yahut bilimsellikten koparmaya çalışmak zorlamadır..Marksizm'in mutlak anlamda gerçeğe ulaşılır diye bir iddiası yoktur. Bilgi tarihsel bir mevzudur ve bu süreçten kopuk değerlendirilemez. Bu sürece bakılırsa eğer, bilginin göreceli olduğu görülür.Yani bilgi mutlak değil, görecelidir.Fakat maddi dünyanın insan tarafından yeniden üretimi sürecinde, yani pratikte, insan mutlak gerçeğin bilgisine gittikçe daha da yaklaşmaktadır.Mutlak gerçeğin bilgisi, göreli bilgilerin toplamından ibarettir. Maddi dünya ise sürekli olarak değişmektedir, zira değişmeyen tek şey değişimdir. Haliyle de bilginin sonu yoktur. Bundan kasıt,nesnelerin bir bilebildiğimiz, bir de bilemeyeceğimiz bir tarafının olduğu gibi yapay bir ayırım değildir.Kısacası, henüz bilinmeyenler fakat öğrenilecekler ile yanlış bildiklerimizin bir kısmının doğruları ile değiştirileceği bir süreç vardır. Süreç sonsuza uzandığından, mutlak gerçek ve göreli gerçek gibi bir ayırım teorik manada göz önünde bulundurulmuştur. Yoksa Marksizm'in şunu biliriz, şunu bilemeyiz gibi bir derdi yoktur. Buna karşın yine de Marksist bilgi kuramında, deneyin ve gözlemin ötesine geçilemez gibi bir şey söz konusu değildir. Çünkü bu bilgi kuramında teori ve pratik bir aradadır. Deney ve gözlem algısal alanda sabit kalmayıp, akıl düzeyine taşındığından, o an için bilginin gerçekliği sınanamasa dahi o bilgiye ulaşılabilir..
Değişmeyen tek şey değişimdir. O halde maddi dünya değişir. Maddi dünya değişir ise, teori sabit kalamaz. Pratikte sınanma şartı söz konusu olduğundan, sabit kalan teori anlamsızlaşır. O halde teori de gözden geçirilmeli, kutsallaştırılmamalı, yeniden ve yeniden pratik ile sınanmalıdır. Marksizm'den, Leninizm'e oradan Mao'ya giden süreç,teorinin yeniden sınanmasının sonuçlarıdır. Marksizm'in bakış açısı budur.Marksizm de maddi gerçekliğin bir parçasını oluşturduğundan, tüm bunlar Marksist teorinin kendisi için de geçerlidir.Buradan hareketle Marksizm dogmatik değil, bilimseldir..Onu doğmatikleştirmeye çalışmak, yahut bilimsellikten koparmaya çalışmak zorlamadır..Marksizm'in mutlak anlamda gerçeğe ulaşılır diye bir iddiası yoktur. Bilgi tarihsel bir mevzudur ve bu süreçten kopuk değerlendirilemez. Bu sürece bakılırsa eğer, bilginin göreceli olduğu görülür.Yani bilgi mutlak değil, görecelidir.Fakat maddi dünyanın insan tarafından yeniden üretimi sürecinde, yani pratikte, insan mutlak gerçeğin bilgisine gittikçe daha da yaklaşmaktadır.Mutlak gerçeğin bilgisi, göreli bilgilerin toplamından ibarettir. Maddi dünya ise sürekli olarak değişmektedir, zira değişmeyen tek şey değişimdir. Haliyle de bilginin sonu yoktur. Bundan kasıt,nesnelerin bir bilebildiğimiz, bir de bilemeyeceğimiz bir tarafının olduğu gibi yapay bir ayırım değildir.Kısacası, henüz bilinmeyenler fakat öğrenilecekler ile yanlış bildiklerimizin bir kısmının doğruları ile değiştirileceği bir süreç vardır. Süreç sonsuza uzandığından, mutlak gerçek ve göreli gerçek gibi bir ayırım teorik manada göz önünde bulundurulmuştur. Yoksa Marksizm'in şunu biliriz, şunu bilemeyiz gibi bir derdi yoktur. Buna karşın yine de Marksist bilgi kuramında, deneyin ve gözlemin ötesine geçilemez gibi bir şey söz konusu değildir. Çünkü bu bilgi kuramında teori ve pratik bir aradadır. Deney ve gözlem algısal alanda sabit kalmayıp, akıl düzeyine taşındığından, o an için bilginin gerçekliği sınanamasa dahi o bilgiye ulaşılabilir..