Marksist Bilgi Kuramı

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Felsefi Disiplinler kategorisinde Ferdinand Bardamu tarafından oluşturulan Marksist Bilgi Kuramı başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 7,185 kez görüntülenmiş, 44 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Felsefi Disiplinler
Konu Başlığı Marksist Bilgi Kuramı
Konbuyu başlatan Ferdinand Bardamu
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan sakal

Ferdinand Bardamu

Kahin
Yeni Üye
Katılım
30 Nis 2012
Mesajlar
1,302
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
42
Marksist bilgi kuramına göre gerçek bilgi, maddi dünyanın yeniden üretilmesi neticesinde algılananın, akılsal düzeye taşınması, bu akılsal düzeyden tekrar maddi dünyada sınanması neticesinde oluşur. Bir teorinin oluşabilmesinin ilk adımı, insan iradesinden bağımsız maddi gerçekliğin kabulüdür. Maddi dünya algılanır, ancak salt algılamak yetmez akılsal düzlemde ele alınır ve oluşturulan teori, pratik ile sınanır. Sonuç anlamlı ise o teori geçerlidir, aksi halde değildir.Ki bu yaklaşım aynı zamanda doğa bilimlerinin de yaklaşımıdır..Bu anlamda doğa bilimleri, zorunlu olarak Marksist bilgi kuramının da temelini oluşturan gerçeklik/realizm kuramını (zorunlu olarak) geçerli kabul etmektedirler. Kısacası bilgiyi elde etme konusundaki yaklaşımı bilimseldir.

Değişmeyen tek şey değişimdir. O halde maddi dünya değişir. Maddi dünya değişir ise, teori sabit kalamaz. Pratikte sınanma şartı söz konusu olduğundan, sabit kalan teori anlamsızlaşır. O halde teori de gözden geçirilmeli, kutsallaştırılmamalı, yeniden ve yeniden pratik ile sınanmalıdır. Marksizm'den, Leninizm'e oradan Mao'ya giden süreç,teorinin yeniden sınanmasının sonuçlarıdır. Marksizm'in bakış açısı budur.Marksizm de maddi gerçekliğin bir parçasını oluşturduğundan, tüm bunlar Marksist teorinin kendisi için de geçerlidir.Buradan hareketle Marksizm dogmatik değil, bilimseldir..Onu doğmatikleştirmeye çalışmak, yahut bilimsellikten koparmaya çalışmak zorlamadır..Marksizm'in mutlak anlamda gerçeğe ulaşılır diye bir iddiası yoktur. Bilgi tarihsel bir mevzudur ve bu süreçten kopuk değerlendirilemez. Bu sürece bakılırsa eğer, bilginin göreceli olduğu görülür.Yani bilgi mutlak değil, görecelidir.Fakat maddi dünyanın insan tarafından yeniden üretimi sürecinde, yani pratikte, insan mutlak gerçeğin bilgisine gittikçe daha da yaklaşmaktadır.Mutlak gerçeğin bilgisi, göreli bilgilerin toplamından ibarettir. Maddi dünya ise sürekli olarak değişmektedir, zira değişmeyen tek şey değişimdir. Haliyle de bilginin sonu yoktur. Bundan kasıt,nesnelerin bir bilebildiğimiz, bir de bilemeyeceğimiz bir tarafının olduğu gibi yapay bir ayırım değildir.Kısacası, henüz bilinmeyenler fakat öğrenilecekler ile yanlış bildiklerimizin bir kısmının doğruları ile değiştirileceği bir süreç vardır. Süreç sonsuza uzandığından, mutlak gerçek ve göreli gerçek gibi bir ayırım teorik manada göz önünde bulundurulmuştur. Yoksa Marksizm'in şunu biliriz, şunu bilemeyiz gibi bir derdi yoktur. Buna karşın yine de Marksist bilgi kuramında, deneyin ve gözlemin ötesine geçilemez gibi bir şey söz konusu değildir. Çünkü bu bilgi kuramında teori ve pratik bir aradadır. Deney ve gözlem algısal alanda sabit kalmayıp, akıl düzeyine taşındığından, o an için bilginin gerçekliği sınanamasa dahi o bilgiye ulaşılabilir..
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Maddi dunyayi algilamadan nasil kabul ediyorsunuz?

Maddi dunyayi algilayan kim/nedir?

Maddi dunyayi ortaya koyan onu algilayan midir,yoksa maddi dunya kendisini algi olmadan ortaya koyabilir mi?

Insanoglu sadece indirgemeci olarak bir madde midir?

Kavram olmadan madde ortaya konulabilir mi?

Madde nedir?

Ya da soyle soralim.

Masa icin, bir tas icin, bir olmus (olmek) kisi icin madde var mi?

Madde kimin icin var olarak algilanir?
 

Ferdinand Bardamu

Kahin
Yeni Üye
Katılım
30 Nis 2012
Mesajlar
1,302
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
42
Yine bir çok ilgili yahut ilgisiz soruyu sırf soru sormak için sıralamışsınız.Bu sebeple işin özüne gireceğim.

İnsan bilgi edinmenin bir yönüdür..Zira bilgi suje ve objeyi gerektirir..Ancak bu durum maddenin, şunun yahut bunun sadece insan bilincinde var olduğu, varlığını insan bilincinden aldığı anlamına gelmez.Ancak madde insan bilincinden bağımsız olarak da vardır.Bu bilimsel bir gerçektir.İnsanın özne oluşu maddeyi var etmez..Yeryüzünün yaşı aşağı yukarı bellidir, canlılığın ortaya çıkışı aşağı yukarı bellidir.Madde, canlıdan önce de vardır..Bu bilgi doğa bilimleri aracılığı ile bilinmektedir..Bilimsel yöntemler de kişiden kişiye değişmezler.Değişmediklerinden subjektif değil objektiftirler.Kimse örneğin yeri kazıp da dinozor fosillerini oraya yerleştirmiş değildir. Ancak dinozor fosilleri milyonlarca yıldır toprak altında olmalarına karşın, bellirli bir zamanda insan tarafından öğrenilmişlerdir. Kısacası insan, doğada insan iradesinden bağımsız bir şekilde varolan söz konusu fosillerin farkına varmadan önce de o fosiller toprak altında durmakta idiler. Söz konusu kemiklerin varlığından haberdar olunduktan sonradır ki bu varlığın da bilgisi insan tarafından öğrenildi. Ancak insan ne o kemikleri ne de şu ya da bu seviyede bilgi sahibi olduğu evreni, yeryüzünü kendisi var etmedi. Hali hazırda varolanın bilgisini elde etti..Dediğim gibi insan bilgi edinme sürecinin sadece bir yönüdür tamamı değildir..Eğer öyle ise bana maddeden bağımsız bir bilgi sunun..
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
.Ancak madde insan bilincinden bağımsız olarak da vardır.Bu bilimsel bir gerçektir..

Bu cumleyi ortaya koyan insanoglu disinda baska bir canli var midir?

Bunun bilimsel gercekligi hangi temele ve kime/neye dayanir?

Insanoglunun iradesi disinda insanogluna gozlem veren bir gerceklik vardir, yalniz bunun adi, tanimi, anlam ve icerigi ve her turlu kavramsal bilgisi insanogluna aittir.

O yuzden de gerceklik yapilandirilmisliktir, ontolojik degildir.

Ayrica bilimsel gercek degil; olgu vardir. Buradaki olgu da fenomen ile ilgili degil;gozlemi ile ilgilidir.
 

birazdahaderinmavi

Kahin
Yeni Üye
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,442
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
58
her türlü bilgi ( doğru olsun, olmasın; satirler ya da yedi başlı ejderhaların bilgisi bile), sonuç olarak, gerçekliğin; insan bilincindeki, aslına uygun ya da deformasyona uğramış haldeki bir yansımasından başka bir şey değildir... bir ölçüde, bir şekilde ''yapılandırılmış'' olan, gerçekliğin kendisi değil de, bilgisidir... ve gerçekliğin kendisi, bilgisine indirgenemez... ikisi asla aynı şey değildir...
 

Ferdinand Bardamu

Kahin
Yeni Üye
Katılım
30 Nis 2012
Mesajlar
1,302
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
42
İnsanın ortaya koyduğu cümle bir gerçeğin ifadesidir..İnsan o gerçeği var etmez, ..Etse idi doğa bilimleri aksini ifade eder insandan önce maddenin var olmadığını ortaya koyardı..Oysa aksini ortaya koymuştur..Gerçek somuttur ve deney konusudur..Maddenin insan bilincinden bağımsız oluşu ise somuttan yola çıkılarak doğa bilimleri tarafından ortaya konmuştur..İnsan bilimsel yöntemleri kullanarak bu gerçeği ifade etmiştir...Sizin çıkarımınızı yapabilmek için bilimi yadsımak gereklidir..
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
İnsanın ortaya koyduğu cümle bir gerçeğin ifadesidir..İnsan o gerçeği var etmez, ..Etse idi doğa bilimleri aksini ifade eder insandan önce maddenin var olmadığını ortaya koyardı..Oysa aksini ortaya koymuştur..Gerçek somuttur ve deney konusudur..Maddenin insan bilincinden bağımsız oluşu ise somuttan yola çıkılarak doğa bilimleri tarafından ortaya konmuştur..İnsan bilimsel yöntemleri kullanarak bu gerçeği ifade etmiştir...Sizin çıkarımınızı yapabilmek için bilimi yadsımak gereklidir..

Var insanoglu !? algisinin bir anlam isaretidir. Var etmek, var kilmak, var olmak temelli tum mek/mak filleri insanoglunun eylemidir.

Insanogflu algilasdigi vari kilasr, oldurur, eder.

Evren varini bilgi ve kavrami ile oldurur.

Iste var ve olmak birlikteligi budur. Var algidir olmak ta yapilandirilmisliktir. Var da gozlem ve yansi vererek algilanir.

Konu maddenin varligi yoklugu degildir. Konu gozlem veren varin madde olarak oldurulmasidir.
 

Ferdinand Bardamu

Kahin
Yeni Üye
Katılım
30 Nis 2012
Mesajlar
1,302
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
42
""Konu maddenin varligi yoklugu degildir. Konu gozlem veren varin madde olarak oldurulmasidir.""

Madde olarak oldurulmak ne demek..? Var olan şeyin madde olarak adlandırılmasından öte birşey değildir bu..Siz birşeyin adını koyuyor, ona kendinizce bir isim veriyor,adlandırıyorsunuz diye onu oldurmazsınız..Ben köpeğime isim koyuyorum diye onu oldurmam..Yahut bir canlı türüne köpek dediğimde ona birşey eklemem ya da çıkarmam.köpeğin ne olduğu bellidir.Siz ona ister köpek deyin ister ingilizce dog deyin yahut başka dilleri kullanın, ne onu o yaparsınız ne de ona birşey ekler çıkarırsınız..
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
""Konu maddenin varligi yoklugu degildir. Konu gozlem veren varin madde olarak oldurulmasidir.""

Madde olarak oldurulmak ne demek..? Var olan şeyin madde olarak adlandırılmasından öte birşey değildir bu..Siz birşeyin adını koyuyor, ona kendinizce bir isim veriyor,adlandırıyorsunuz diye onu oldurmazsınız..Ben köpeğime isim koyuyorum diye onu oldurmam..Yahut bir canlı türüne köpek dediğimde ona birşey eklemem ya da çıkarmam.köpeğin ne olduğu bellidir.Siz ona ister köpek deyin ister ingilizce dog deyin yahut başka dilleri kullanın, ne onu o yaparsınız ne de ona birşey ekler çıkarırsınız..

Ayni konu iki baslikta yuruyor. Obur baslikta acikladim.

Maddenin uc yasi var.

Zamansal-13.7 milyar
Kavramsal-6000 yil (madde kavrami ilk defa M.O. 4000 yilinda kullanildi)
Fenomenal-7 milyon (burada da algi olarak homo turunu baz aldim.

Iste madde olarak oldurulmak, onun zamansal, kavramsal ve fenomenal bilgisinin ortaya insanoglu tarafindan ve sadece insanoglu varliginda ortaya konmasidir.

Var ve olmak farkini aciklarmisin?

Neden sadece var ya da olmak degil de varolmak?

var ne olan ne?

Zaten olan varsa bir olduran vardir. Cunku olmak bir filldir. Olduran da insanogludur. Aslinda varin oldurulmaya da ihtiyaci yoktur. Cunku insanoglu ol temelini tanrisina vermistir. Cunku olduranin insanoglu olarak kendi oldugunun bilincinde degildir.

Tabiki onemli olan isim degil. Onemli olan vara vermek. Madde bir kavram olarak insanogfluna yansiyan ve gozlem veren vara verilmis bir isimdir.
 

Ferdinand Bardamu

Kahin
Yeni Üye
Katılım
30 Nis 2012
Mesajlar
1,302
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
42
Ayni konu iki baslikta yuruyor. Obur baslikta acikladim.

Maddenin uc yasi var.

Zamansal-13.7 milyar
Kavramsal-6000 yil (madde kavrami ilk defa M.O. 4000 yilinda kullanildi)
Fenomenal-7 milyon (burada da algi olarak homo turunu baz aldim.

Yahu bunların tamamı zamansal zaten...İnce eleyip sık dokumadan, kendinize göre kavramlar icat ediyorsunuz haliyle ne oldukları belli değil..Fenomenal dediğiniz de aynı zamanda hem zamansal hem de kavramsal..Zamansal dediğiniz de fenomenal , zira 13.7 milyar yıl fenomenden yola çıkarak tayin edilmiştir..Kaldı ki sizin anlayışınızda fenomen temel alındığından bunların hepsi aynı zamanda fenomenal..
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Yahu bunların tamamı zamansal zaten...İnce eleyip sık dokumadan, kendinize göre kavramlar icat ediyorsunuz haliyle ne oldukları belli değil..Fenomenal dediğiniz de aynı zamanda hem zamansal hem de kavramsal..Zamansal dediğiniz de fenomenal , zira 13.7 milyar yıl fenomenden yola çıkarak tayin edilmiştir..Kaldı ki sizin anlayışınızda fenomen temel alındığından bunların hepsi aynı zamanda fenomenal..

Ben bir sey icat etmiyorum bir butunun farklarini ortaya koyuyorum. Aslinda bunlarin ucu de bilgisel. Zamansal olsa ayni olurdu. Burada farkli olan bilgidir. Yalniz her uc bilgi de insanoglu varliginda ve insanoglu tarafindan ortaya konmustur. Madde ya da zaman ya da kavram degil.

Evet madde-zamansal, kavramsal ve fenomenal ayni zamanda numenal ogeleri icerir. Cunku kavrami ortaya koyan insanoglu beyninin numenal yetisidir.

Iste bu temelde bilgi hem fenomenal hem numenal hem de kavramsaldir. Kisaca insanogluna yansiyanin insanoglu eliyle yansitilmasidir.
 
F

Fetâ

Ziyaretçi
"Maddenin uc yasi var.

Zamansal-13.7 milyar
Kavramsal-6000 yil (madde kavrami ilk defa M.O. 4000 yilinda kullanildi)
Fenomenal-7 milyon (burada da algi olarak homo turunu baz aldim."


Kime/neye göre? Bilime göre evrenin başlangıcından bu yana madde var.
 
F

Fetâ

Ziyaretçi
"Maddenin uc yasi var.

Zamansal-13.7 milyar
Kavramsal-6000 yil (madde kavrami ilk defa M.O. 4000 yilinda kullanildi)
Fenomenal-7 milyon (burada da algi olarak homo turunu baz aldim."


Kime/neye göre? Bilime göre evrenin başlangıcından bu yana madde var.
Zamansal, kavramsal... falan değil. Sadece madde...
 
F

Fetâ

Ziyaretçi
M.O 5000 yilinda insanoglunun madde diye bir kavrami yoktu. 13.7 milyar yil once insanoglu yoktu. Madde ile insanoglu ancak M.O. 4000 yilinda bulustu.
Ne yani? Mö 5000 de insanoğlu taşı eline alınca ekmek diye yemeye mi kalkıyordu? Ve o taş 13.7 milyar yıldır da orada duruyordu. İçerdiği bilgi ile beraber.
 

Ferdinand Bardamu

Kahin
Yeni Üye
Katılım
30 Nis 2012
Mesajlar
1,302
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
42
Diyalektik Maddecilik bilgiyi "doğanın insan tarafından yansıtılması" olarak tanımlar. Oysa bu, aynanın doğayı yansıtması gibi basit bir fiziksel yansıtma değildir, birtakım karmaşık ansal işlevleri gerektiren bilinçsel bir yansıtmadır. Bilgi, nesnenin kendisinden başlar. Duyularla algılanır. İnsan bilincinde çeşitli soyuttlamalara ve bireşimlere uğrar. Kavramlaşır, uslamlaşır, yasalaşır. Sonra yeniden doğaya, nesneye döner ve kendini pratikle denetler, doğrular. İnsan bilincinde kavramlaşan, uslamlaşasn, yasalaşan yansı yeniden doğaya dönerek pratikle doğrulanmadıkça bilgi olmaz. Bilgi, somuttan gelir, soyuttan geçer ve yeniden somutta gerçekleşir.Daha açık bir şekilde bilmek demek, herhangi bir şeyi somut bütünlüğünde bilmek demektir.Soyutlama, bilmek için bir araçtan başka birşey değildir ve bütünü parçalarında da tanımak için yapılır. Duyulur veriler sınırlıdır. Örneğin, duyular ışığın saniyede üç yüz bin kilometre hızla ilerlediğini bildirmezler, bunu biz düşüncemizle tasarlarız. Ama bu, bilginin ancak soyut soyut düşüncemizde ve tasarımlarımızda olduğu anlamına gelmez. Çünkü soyut düşüncemizin tasarımlarını hem duyularla aldıladığımız nesnelerden esinlenmiş, hem de yaptığımız aletlerle bu tasarımımızı nesnel dünyaya aktararak pratikle doğrulamışızdır. Bu doğrulamayı gerçekleştirememiş olsaydık, ışığın tasarladığımız hızı bir bilgi değil, bir boş söz olurdu...

Orhan Hançerlioğlu Felsefe Sözlüğünden...
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Ne yani? Mö 5000 de insanoğlu taşı eline alınca ekmek diye yemeye mi kalkıyordu? Ve o taş 13.7 milyar yıldır da orada duruyordu. İçerdiği bilgi ile beraber.

Wallahi bilemem, fenomen olarak algiliyordu da, henuz madde demiyordu. Duramaz. O tas dunyanin tasi, dunyanin yasi da 13.7 milyar deguil; 4.7 milyar yil.
 
F

Fetâ

Ziyaretçi
Wallahi bilemem, fenomen olarak algiliyordu da, henuz madde demiyordu. Duramaz. O tas dunyanin tasi, dunyanin yasi da 13.7 milyar deguil; 4.7 milyar yil.
Beni yanıltıp ondan sonra da yanlışımı buluyor. Bu da iyiydi. :)

Adının önemi var mı? Taş, taştır.

Çette, Allah'la ve madde ile ilgili söylediğime neden cevap vermeden kaçtın? İşine gelmedi di mİ? :)

Eğer evrenin yaşını bilmediğimi düşünüyorsan, bu da karşındakini ne kadar tanıyabildiğinin göstergesidir. Cevabını beğenen arkadaş fizikle ilgili ne söylesem duymazden geliyor.
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Diyalektik Maddecilik bilgiyi "doğanın insan tarafından yansıtılması" olarak tanımlar. Oysa bu, aynanın doğayı yansıtması gibi basit bir fiziksel yansıtma değildir, birtakım karmaşık ansal işlevleri gerektiren bilinçsel bir yansıtmadır. Bilgi, nesnenin kendisinden başlar. Duyularla algılanır. İnsan bilincinde çeşitli soyuttlamalara ve bireşimlere uğrar. Kavramlaşır, uslamlaşır, yasalaşır. Sonra yeniden doğaya, nesneye döner ve kendini pratikle denetler, doğrular. İnsan bilincinde kavramlaşan, uslamlaşasn, yasalaşan yansı yeniden doğaya dönerek pratikle doğrulanmadıkça bilgi olmaz. Bilgi, somuttan gelir, soyuttan geçer ve yeniden somutta gerçekleşir.Daha açık bir şekilde bilmek demek, herhangi bir şeyi somut bütünlüğünde bilmek demektir.Soyutlama, bilmek için bir araçtan başka birşey değildir ve bütünü parçalarında da tanımak için yapılır. Duyulur veriler sınırlıdır. Örneğin, duyular ışığın saniyede üç yüz bin kilometre hızla ilerlediğini bildirmezler, bunu biz düşüncemizle tasarlarız. Ama bu, bilginin ancak soyut soyut düşüncemizde ve tasarımlarımızda olduğu anlamına gelmez. Çünkü soyut düşüncemizin tasarımlarını hem duyularla aldıladığımız nesnelerden esinlenmiş, hem de yaptığımız aletlerle bu tasarımımızı nesnel dünyaya aktararak pratikle doğrulamışızdır. Bu doğrulamayı gerçekleştirememiş olsaydık, ışığın tasarladığımız hızı bir bilgi değil, bir boş söz olurdu...

Orhan Hançerlioğlu Felsefe Sözlüğünden...

Ilk parantez icindeki cumleye dayanarak;

Doganin, evrenin, dunyanin, maddenin ve nesnenin kendi kurallari/kanunlari/yasalari mi vardir, yoksa butun bu kanunlar/yasalar/kurallar dogaya, maddeye, evreene, dunyaya, nesneye insanoglu tarafindan mi verilir. Yani gozlem ve ondan cikan bilgi ve olgudan mi dir?

Materyalizm bu soruya nasil yanit veriyor ve sen verilen yanit ile hem fikir misin?

Yukaridaki soruya verilecek yanit; metafizik naturalizm ile epistemolojik naturalizm yontem farki olacaktir.
 

Ferdinand Bardamu

Kahin
Yeni Üye
Katılım
30 Nis 2012
Mesajlar
1,302
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
42
Yer çekimi dediğiniz bir kuvvet var. Bu kuvvet insan var olmadan önce de şimdiki gibi vardır ve geçerlidir. Dünya üzerindeki, çevresindeki vs materyal bu çekim tarafından etkilenir.İnsan bunu formülize eder, adını koyar, o kuvvetin ne olacağını, ne şekilde etki edeceğini belirlemez..Bu etkiden azade bir madde olmadığından bu etkiyi "yasa" kelimesi ile ifade eder..İnsan bunun adını ne şekilde koyarsa koysun bu dediğiniz etki vardır ve varolabilmesi için insana gerek duymaz.Örneğin insan yoksa bu etkinin adına yasa denmemiştir ve formülize edilmemiştir.Adının konmaması, formülize edilmemiş olması etkinin varlığının yadsınabileceği anlamına gelmez..Bu düzeydeki bir bilgi, insan tarafından üretilir. Pratikten kaynağını alır, soyutlanır,devamında pratikte sınanır ve bilgi oluşur..Burada bilginin insan tarafından üretilmiş olduğu gibi bir fikir ayrılığı yok. İnsanın olan şeyin bilgisine sahip olabileceğinden ve o olanın da insan iradesinden bağımsız var olduğundan hareketle, bilmenin yahut bilmemenin, salt insan açısından önem taşıdığı, evrenin tabir yerinde ise umrunda olmadığı çıkarımı var..
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç
Üst