Kutsal Dinler Nasıl Ortaya Çıkmıştır?

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Genel Tartışma Alanı kategorisinde htccmn tarafından oluşturulan Kutsal Dinler Nasıl Ortaya Çıkmıştır? başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 16,807 kez görüntülenmiş, 74 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Genel Tartışma Alanı
Konu Başlığı Kutsal Dinler Nasıl Ortaya Çıkmıştır?
Konbuyu başlatan htccmn
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan "ictenlik"

htccmn

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
8 Şub 2011
Mesajlar
5
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
33
İnsanlığın kutsal saydığı ve günümüzde hala geçerliliğini korumakta olan büyük dinler sizce vahiy yoluyla mı bize iletilmiştir yoksa insanlar tarafından ortaya çıkarılmış ve birçok toplumun katkısıyla mı günümüze kadar beslene gelmiştir?
 

Feylesof TeCe

Filozof
Yeni Üye
Katılım
31 Ara 2010
Mesajlar
926
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
30
Cevabım neye inanmak istiyorsan odur. Nasıl geldiğini kendisi anlatıyor. Kutsal dediğin din: "Beni Allah, vahiyle peygamberle filan size getirdi." diyor. İnanmayan kişi için: "Adam oturdu, yazdı bişeyler bazı kişileri ikna etti ve buna din dedi." diyebilir. Dinin nasıl geldiği pek önemli değil, önemli olan şuan mevcut olmalarıdır. Ama derim ki dini ben getirmedim, dinin nasıl geldiğini merak ediyorsan dinin kendisine sor, o da ben vahiyle geldim der; ister inan ister inanma...
 

htccmn

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
8 Şub 2011
Mesajlar
5
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
33
Bu konuda sadece fikir söylemek yeterli değil ortaya attığın fikire dair kanıt getirmen gerek, ben inanmak değil; bilmek istiyorum. Bilgi sunmadan konuşmak bizi bir yere ulaştırmaz. Yine de teşekkürler. Bu konuya hakim olduğunu düşünen arkadaşlardan cevap bekliyorum.
 
M

monaliza

Ziyaretçi
Din soyut bir kavram olması nedeniyle sorunuzun yanıtları elbette kişisel inançlar doğrultusunda olacaktır. Nasıl ki bir kanser vak'asını size en iyi bir onkoloji uzmanı anlatabilir, bu konuda da en sağlıklı bilgiyi (madem inanmak değil bilmek istiyorsunuz) din konusunda uzmanlaşmış bir din alimi verebilir.

"Bilgi sunmadan konuşmak" tan söz etmişsiniz. Bu konuda bilgi Hz.Adem' den Hz. Muhammed' e değin geniş bir yelpazeyi kapsar. Sonuç yine kişisel görüşlere ve sizin iç sesinize kalıyor bu durumda.

Benim araştırmalarım sonucu vardığım ve kabullendiğim din inancı; İnsanın yeryüzüne bir düzen,bir nizam ve hikmet üzerine gönderildiği yönünde. Bu düzeni sağlamak ve sistem oluşturmak amacı ile yaratıcının insanlara belli tebliğler yapmasını mantıklı ve gerekli buluyorum. Tebligatı yapanlara Peygamber, tebliğlerin toplandığı kitaba kutsal kitap deniyor. Hz. Adem' den Son peygamber Hz. Muhammed'e kadar bütün peygamberlerin aynı yönde tebliğler getirdiğini, bazı dönemlerde insanların bunları kendi menfaatleri doğrultusunda değiştirdiklerini, ama son kutsal kitap olduğunu Allah'ın kesin olarak beyan ettiği Kur'an_ı Kerim deki hususların tüm insanlık tarihini kapsadığını düşünüyor ve inanıyorum. Gözümün görebildiği kadarınca kainata baktığımda gördüklerim beni tek Allah ve Allah'ın varlığı inancına götürüyor,bununla da huzur duyuyorum.

Sonuç olarak konu başlığınızı ele alırsak; Allah'ın beyanına objektif bakıldığında; KUTSAL DİNLER yoktur. Hristiyan= İSEVİ (İSA PEYGAMBER vasıtası ile yapılan tebliğler) YAHUDİ=MUSEVİ (Musa Peygamber vasıtası ile yapılan tebliğler) Hristiyan ve Yahudi isimleri insanlar tarafından konulmuştur. İlk insandan bu yana tüm insanlara tebliğ edilen dinsel öneriler (bazı ufak -yöresel,iklimsel vs.durumlara göre- ibadet farklılıkları dışında)aynıdır.

Sağduyu ile, ön yargısız ve iç sesinizi dinleyerek araştırdığınızda doğru bilgiye ve inanca ulaşacağınızı düşünüyorum.
 

htccmn

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
8 Şub 2011
Mesajlar
5
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
33
Sorumu tarafsız cevaplayabilecek arkadaş yok mu acaba?
 

phi

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
13 May 2008
Mesajlar
1,906
Tepkime puanı
174
Puanları
63
Dinler vahiy yoluyla gelmez. Kitaplari olusturan ayetler melek tarafindan vahiy yolu ile peygamberlere iletilir.
Kaldi ki dinlerden ziyade kitaplarin bile insanlarin degistirdigini soyluyorlar. Bu sebeple zaten Kuran-i kutsal ve degismemis kabul ediyoruz. Dinlerin olusumunda da elbette insanlar etkili olmustur sadece kitap ve peygamberler degil. Muslumanlarin kabul ettigi islam dininde mezhepler vardir bu mezhepler dinin ne kadar degistirebilecegini gosteriyor. Sonuc itibari ile dinler kitaplar peygamberler bizleri iyiye dogruya goturmek uzere varolmuslardir.
 

iuflsfozkn

Düşünür Üye
Yeni Üye
Katılım
8 Ocak 2011
Mesajlar
641
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Yaş
38
Din çok korkulacak bir konu değil . Malumunuz din kavramı illa ilahi din yani vahiyle gelen dinlerle sınırlı değil . Din sosyal yasamı , hukuk ve ahlak kurallarını ve de insana bir ereksel yasam kurgusu veren bir kurumdur. Kimi budist kimi hristiyan kimi Yahudi olur ve mensubu olduğu din kaidelerine uyduğu ölçüde dindar kabul edilir.
İlahi dinler teslimiyetin olmazsa olmaz olduğu dinlerdir. Tanri nin emirleri çok nettir ve öteki dunya , hesap gunü ,ceza ve mükafat kavramları her ilahi dinde (semavi din) vardır. Emirler seçilmiş bir kula Rabbi tarafından vahiyle farklı sekillerde gelir. Rüyada , melek ile vb. Sekillerde. İnsan uydurması ile semavi dinlerin tahrip edildiği bir gercek olmakla birlikte Islam dini ve kaynağı olan Kur'an ve de sünnet asla degismemistir , bozulmalar oldugunda- ornegin yalancı peygamberler donemi - hilafet makamı gerekli müdahaleyi yapmış ve tahrip onlenmistir .
Semavi dinler insanlardan beslenmeyi bastan red eder çünkü mutlak hakim Tanri dir ve O nun ayetleri degistirilemeZdir , değiştirenler icin öteki dünyada azap ve cehennem mutlak kalacak yerdir. Bunlara rağmen hristiyan ve Yahudi kaynaklarının tahrip edildiğini hepimiz biliyoruz .
 

htccmn

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
8 Şub 2011
Mesajlar
5
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
33
Arkadaşlar sorum tam anlaşılamadı sanırım bunları ben de biliyorum. Dünya üzerinde yalnızca kutsal dinler yoktur doğru ama ben diğer -çok tanrı ve tanrıçalı- dinlerin insan yazması olduğunu düşündüğüm için kutsal dinleri sorguluyorum. Savunduğunuz fikirlere kanıtınız var mı ben bunu soruyorum sizlere. Yoksa ben de şu dine inanıyorum diyebilirim bunu söylemek kolay zor olan kanıt sunabilmek.
 

iuflsfozkn

Düşünür Üye
Yeni Üye
Katılım
8 Ocak 2011
Mesajlar
641
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Yaş
38
Teslim olmak , dogmatik olmak kelimeleri size ne animsatiyor ????
Hala kanıt aramanıza şaştım dogrusu !!
Din icin kanıt arama çalısmaları en son orta çağda yapıldı ve sonuc sudur : önce İnan sonra inandığın degerleri anla ...
Din kanıt gerektirmez önce bunu anlamak lazım . Bunu tersten anlamamalı yani kanıt gerektirmezse akla uymaz denemez . Akla uysa da uymasa da inanmak önce şarttır sonra neye inandığını inancının kaynaklarından okuyarak öğrenmek kalır geriye.
Sanırım siz yeni bir sey yaptığınızı düşünüyorsunuz bu konuyu ilk düşünen siz değilsiniz orta çağ felsefe tarihine göz atınız

Üslubum ukalaca oldu özür dilerim fakat cenggiz hocamın bana bu konuda yüklenmesi yani cevapları da bu yondeydi
Ben ona ölümden sonra hayat vardır ve ispat ederim dedim o dinlemedi bile ve cevabı kanıta gerek yok dine ya inanırsın ya da inanmazsın seklindeydi
Sanırım haklı biraz yani ben çok kanitlanabilir herseyi akılla açıklanabilir bir din bulup ona inanayım demek garip olurdu
Kısaca din bilimsel yOntemle çalışılacak bir alan değil dinden kastım inanç aslında
. Tabi ki ilahiyatçılar bilim yapıyorlar fakat kaynak bellidir Kur'an ve sünnet yani önce inanacak sonra inandığı kaynaktan beslenecek aklından üretip dine yeni farzlar sünnetler getiremez
 

Turgut Saka

Sorgucu Üye
Yeni Üye
Katılım
13 Eki 2009
Mesajlar
498
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Yaş
41
herhalde damdan düşer gibi düşmemiştir. kimse gökte ararken yerde de bulmamıştır herhalde... kendi kendine, yavaş yavaş olacağı varmış olmuş :)
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
bilgi ve inancın ayrıştırılması ile başlamalı.
 

Kargaderili

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
19 Tem 2011
Mesajlar
13
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
33
Dinlerin başına 'kutsal' ibaresinin getirilmesini anlayamıyorum pek, en azından inanmayanlar için. İlk dinden sonuncusuna dek tüm coğrafyayı kapsayarak yaklaşık 80.000'den fazla Tanrıya ibadet edildiğini okumuştum. Kimse, hiçkimse bir tanrının diğerinden daha gerçek olduğuna, bir diğerinin hayal ürünü olduğuna kanıt getiremez. Evet, bu kadar tanrı arasından bir tanesini seçer yahut bir tanesini öğrenir ve inanırız. Herhangi bir tanrının varlığı buna bağlıdır. Sümerler hakkında biraz araştırma yapıldığında görülecek ki şuan mevcut dinlerin, daha net bir ifade ile ortadoğu dinlerinin kökeni sümerlere dayanmaktadır, internette ya da kitaplarda bu fikre somut kanıtlar bulabilirsiniz. Bu bir fikir değildir aslında, bilimsel bir bulgudan çıkarımdır. Bunun yanı sıra İran'ın eski dini Mazdaizm, islamiyetten üç yüz yıl kadar önce gelmiştir, buna karşılık İslamiyet ve Mazdaim şaşırtıcı, müşterek noktalar barındırmaktadır. Dinler birbirinden beslenir, kültürün devamı ve sonucudur, etkileşim halinde ve evrimsel etiktir.
 

Anduril

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
20 Tem 2011
Mesajlar
1
Tepkime puanı
0
Puanları
1
Yaş
40
toplumlar değerleri yaratır sonra yozlaştırır sonra kölesi olur ve en sonunda da çocuklarını köle ederler. bunlar toplumun sorunu beni zerre kadar ilgilendirmiyor önemli olan bu yozlaşmadan bireyin kendisini kurtarıp nasıl tanrıya ulaşacagıdır. bunu tartısalım diğerleri sosyologların işi ben size içinizdeki özü bulmanızı sölüyorum!
 

alperx

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
8 May 2011
Mesajlar
10
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
36
ademden bu yana dinlerin olduğu varsayılırsa dinin insanın yapısında birşey olduğu yatsınılamaz.eğer ki evrim varsa adem yoksa bu kezde tanrının isteği olduğu anlaşılır.tabi ilk varsayım tercih olarak daha mantıklı:)
 

Kara Kalem

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
1 Haz 2011
Mesajlar
90
Tepkime puanı
17
Puanları
8
Dinin ya da tanrının temeli inançtır. Bilimse aksine uğraşı alanı ve yöntemi hareket halindeki canlı-cansız varlıkların işleyiş yasalarını, hareketin genel yasalarını bilince çıkarma, önümüzdeki akan giden yaşamı algılayabilme uğraşıdır. Bilim teorisini pratikle sınar, deneyden,gözlemden çıkardığı tez tarihsel bilgi birikiminin ürünüdür. Dinse inanç üzerinden kendini vareder. İnsanın balçıktan-topraktn ilah tarafından yaratılış ve ahiret ,cenet cehennem süreci, tufanlar , kadını erkeğin kaburgasından tanrı tarafından oluşturulduğu tek tanrılı dinlerdeki peygamberle tanrı arasındaki mistik iletişimin ürünü değil, çok tanrılı dinlerden kalan "miras"tır. Ezici çoğunluğumuz Müslüman çünkü; Müslümanlığı benimsemiş halkların coğrafyasındayız (avrupada yetişsek hristiyan,,v.s.) toplumun, sistemin, ailenin, eğitim sistemin, kültürün dayattığı bir maddi durum. Issız bir adada yanlız yetiştiğinizi düşünün "ham" olarak kendimizle başbaşayız. inancın yerini hayatta kalma, doğayı bilme ve dönüştürme arzusu/eylemi almasıyla, özgürlüğün/yeninin kapıları açılabilir; çünkü sorgulayabildiğimiz kadar özgürüz.
 

Turgut Saka

Sorgucu Üye
Yeni Üye
Katılım
13 Eki 2009
Mesajlar
498
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Yaş
41
her şey her şeyi her açıdan inceleyebilir.. siz eğer her şeyi bilimsel olarak incelerseniz, kapsayıcı olarak bilimi kullandığınızdan, bilim sizin için en doğru olan olmak zorunda olur. bu işi felsefe ile yapsa idiniz, kapsayıcı olan felsefe olurdu ya da din ile yapsaydınız din olurdu kapsayıcı olan... ya da tarih ya da coğrafya. olay gene kişide bitiyor. hayatınıza metreyi koyarsanız, sizin için önemli olan metrenin verileri önemli olurdu... cm, km, hm, ...

ilginç
müslüman olan biri eğer hıristiyan bir toplumda doğmuş olsa idi... böyle bir şey olmuş olamaz, zaten müslüman olarak yaşıyordur o kişi... eğer hıristiyan bir toplumda doğmuş olsa idi zaten başka bir toplumdaki başka bir birey olacaktı... yani o kişi, o kişi olamayacaktı...
ıssız bir adada bir birey yetişemez. ham olarak hiç yetişemez. mümkünatı yok, varsa biri anlatsın. bu örnekten oldum olası tiksinmişimdir. bir bebek ıssız bir adada, insan eli değmeden yani etkilenmeden nasıl yetiştirilir. bu örnek neye dayandırılarak verilir. yok böyle saçma sapan bir örnek.

toplum yarattığı değeri yozlaştırmaz. adı üstünde yozlaşmış bir şey değer olamaz. başka bir şeydir o. yarattığı değerden değil, yarattığı yozlaşmadan yargılanacaksa yargılanmalıdır...

dinden bilimsel bir kanıt beklemek, çilekten elma tadı beklemeye benzer. başka bir saçmalık da budur...
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
bilim ve felsefe ayrılmaz düşünce dizgelerini oluştururlar, kullanılan ölçü ikisinde de farklı olmasa gerek.
 

Turgut Saka

Sorgucu Üye
Yeni Üye
Katılım
13 Eki 2009
Mesajlar
498
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Yaş
41
felsefenin kullandığı ölçü biriminin biliminki ile aynı olması çok da mümkün değil ancak eğer siz felsefeyi bilim gibi uygularsanız, ölçü birimleri aynı olurdu sanırım. mesela, (şişe için) bu nedir, sorusuna bilimin ölçüsü, taaa seramikten başlayan, camla devam eden bir tarih anlatısı ve ardından sanırım üç boyutlu bir anlatım ile matematiksel-kimyasal veriler olurdu... felsefenin ölçüsü ne olurdu diye düşündüğümde ise herhangi bir başlangıç bulamıyorum. şişe nedir, sorusunu felsefe; sanki şişe gökten düşmüş gibi cevaplandırabilir. yani ölçü birimini hemen orada oluşturabilir.
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
bu da mümkün. ancak fiziği zorlayan düşüncenin kendisi olduğuna göre, örneklemelerin saçmalığı o zaman fizik-ötesinin saçmalığından başka ne anlama gelir?
 

Turgut Saka

Sorgucu Üye
Yeni Üye
Katılım
13 Eki 2009
Mesajlar
498
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Yaş
41
dediğiniz de mümkün, fiziği zorlayanın düşünce olmasını, bilime dayandırmanızdaki bilimsel veri ne olabilir? ya da felsefeye dayandırıyorsanız,, şişe zaten gökten düşmüştür...
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç

Yeni Mesajlar

Üst