Dillendirme,algılama,tür,akıl,güç meselesi yok burada.Maddeden kastım özdekler ve bilimsel kanunlar.Siz farklı bakıyorsunuz her şeyin insan algısıyla oluştuğunu varoluşun insan algısı sonucu olduğunu söylüyorsunuz.Basit bir örnekle soru yönelteceğim tekrar.Suyun kaldırma kuvveti insanlar tarafından bulunmadan önce yeryüzünün bir kanunuydu ve varoluş içerisindeydi.Dünyada madde kozmozunun bir ürünü olarak insanlar tarafından keşfedildi.İnsanlar bulmadan öncede varoluş içerisinde değil miydi ?
Zaman içerisinde evrende oluş içinde olan var olandır.Değerler insan algısıyla madde ise zaten algı dışı da olsa oluş içerisindedir.
Neden olduruldu gibi soruların cevabı yoktur.İlk bilinemeyeceğine göre buna bir cevap aramaya çalışmak göğü dövmek gibidir tartışması bile gereksizdir.
Madde orneginde oldugu gibi, konu varlik degil; ortaya koymaktir. Insanoglu kendi dahil, kendine yansiyan ve gozlem verenin yansi ve gozlemine beyninde bir !? isareti dogurur ve bunu "var" olarak isaretler. Yani !? isareti "var" demektir. Ondan sonra da bu var kildigini, soruya tasir "ne var?" sonrada cevaba tasir, "A var" iste buradaki A varin olmasidir. Yani var A olmus ve ozdeslesmistir.
Bilim ise bu var olan A yi gozlemler ve gozlemini ortaya koyarken, metafizik var olan A nin varlik tartismasini yapar.
Buradaki iki farkli konu algisi onemlidir. Cunku algi hem duyusal, hem de duyumsaldir. Duyusal algilanan, fenomen; duyumsal/sezgisel, akil yolu ile algilanan, yani inanilan ve ideolojiye, etige tasinan numenaldir.
Bilimin bilimselligi, fenomenin gozlemini soyuta tasirken; Aklin inanci numenini somutlastirmaya calisir.
Konu sadece dillendirme degildir. Insanoglu varligi, beyni, numenal yetisi ve degerleri, yansi, gozlem, algi, dil, kavramlastirma ve ozdeslestirmedir. Iste butun bunlar olmadan, hic bir sey hicbirseyi ortaya koyamaz. Koysa bile, insanoglunun dialoguna dahil degildir. Ustelik bu insanoglunun ortaya koyumu, tek tarafli bir monologdur. Yaani ortaya koydugunun bundan haberi de yoktur, yaniti da yoktur. Tabi insanoglu turu disinda ise.
Soyle dusun. Insanoglu olmadan once kime/neye gore ne vardi/yoktu?[/QUOTE]
Siz tamamen insan türünün varoluşu kendi algısı olduğunu bu algı dışında ki hiçbir şeyin varoluş içinde olmadığını düşünüyorsunuz doğru anlamış mıyım ? Bu çıkarımdan yola çıkarak birkaç görüş belirtmek istiyorum.
Tür açısından baktığımız da her tür için farklı bir varoluş vardır.Hayvanlarda hislerle (koklama,görme vs) varoluş algılanır.Bir hayvanın karnını doyurmak için gördüğü meyve onun için var olandır.Burada hayvanın aklının olup olmaması onun varoluş algılayamayacağı anlamına gelmez.İnsanlar da ise akıl ve daha bir çok farklı unsurdan dolayı algılama daha değişiktir.Yani her tür için farklı bir algılayış dolayısıyla varoluşu algılayış(olanı görme) vardır.
Ama türler algılamadan önce de maddeler varoluş içerisindedir.İnsan türünün olmadığı dönemlerde evren varoluş içerisindeydi.İnsan türü oluştuktan sonra kendi algısına göre değerlendirmelerle zaten var olanı gördü.Bakmak ve görmek arasında ki fark gibi düşünün.Matematik sorusuna bakarsınız eğer gerekli bilgiye sahip değilseniz çözüm yolunu bir türlü göremezsiniz ama siz görmeseniz de cevap oradadır.Gerekli bilgiye öğrendiğiniz de bakmak yerine artık görüyorsunuzdur.Ya da şöyle düşünelim iki kişi bu soruya baksın.Birincisi gerekli bilgiye sahip ve görüp soruyu çözüyor sizin söylediklerinize göre bu cevap onun için vardır.İkincisi gerekli bilgiye sahip değil o halde onun için cevap yoktur.Biri için varken biri için yoksa bu madde konusunda bu tür yaklaşımı uygun görünmüyor.Ama soyut değerler için tam karşılığını oluşturuyor.
Bilimsel bilgi insanının yarattığı bir bilgi türü değil.Eğer insan yaratmıyor buluyorsa demek ki bu bulduğu bilgi kendi buluşundan öncede vardı.
Maddenin varoluşu zaten insanoğlunun diyaloğuna dahil olmak zorunda değildir.İnsan algılasa da algılamasa da hep var ve var olacaktır.
Bu söylediklerim sadece madde için geçerli.Soyut değerler için sizin açıklamalarınız karşılığını buluyor.