Kutsal Dinler Nasıl Ortaya Çıkmıştır?

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Genel Tartışma Alanı kategorisinde htccmn tarafından oluşturulan Kutsal Dinler Nasıl Ortaya Çıkmıştır? başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 16,821 kez görüntülenmiş, 74 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Genel Tartışma Alanı
Konu Başlığı Kutsal Dinler Nasıl Ortaya Çıkmıştır?
Konbuyu başlatan htccmn
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan "ictenlik"

faşist

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
25 Kas 2011
Mesajlar
286
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
31
Dillendirme,algılama,tür,akıl,güç meselesi yok burada.Maddeden kastım özdekler ve bilimsel kanunlar.Siz farklı bakıyorsunuz her şeyin insan algısıyla oluştuğunu varoluşun insan algısı sonucu olduğunu söylüyorsunuz.Basit bir örnekle soru yönelteceğim tekrar.Suyun kaldırma kuvveti insanlar tarafından bulunmadan önce yeryüzünün bir kanunuydu ve varoluş içerisindeydi.Dünyada madde kozmozunun bir ürünü olarak insanlar tarafından keşfedildi.İnsanlar bulmadan öncede varoluş içerisinde değil miydi ?

Zaman içerisinde evrende oluş içinde olan var olandır.Değerler insan algısıyla madde ise zaten algı dışı da olsa oluş içerisindedir.

Neden olduruldu gibi soruların cevabı yoktur.İlk bilinemeyeceğine göre buna bir cevap aramaya çalışmak göğü dövmek gibidir tartışması bile gereksizdir.

Madde orneginde oldugu gibi, konu varlik degil; ortaya koymaktir. Insanoglu kendi dahil, kendine yansiyan ve gozlem verenin yansi ve gozlemine beyninde bir !? isareti dogurur ve bunu "var" olarak isaretler. Yani !? isareti "var" demektir. Ondan sonra da bu var kildigini, soruya tasir "ne var?" sonrada cevaba tasir, "A var" iste buradaki A varin olmasidir. Yani var A olmus ve ozdeslesmistir.

Bilim ise bu var olan A yi gozlemler ve gozlemini ortaya koyarken, metafizik var olan A nin varlik tartismasini yapar.

Buradaki iki farkli konu algisi onemlidir. Cunku algi hem duyusal, hem de duyumsaldir. Duyusal algilanan, fenomen; duyumsal/sezgisel, akil yolu ile algilanan, yani inanilan ve ideolojiye, etige tasinan numenaldir.

Bilimin bilimselligi, fenomenin gozlemini soyuta tasirken; Aklin inanci numenini somutlastirmaya calisir.

Konu sadece dillendirme degildir. Insanoglu varligi, beyni, numenal yetisi ve degerleri, yansi, gozlem, algi, dil, kavramlastirma ve ozdeslestirmedir. Iste butun bunlar olmadan, hic bir sey hicbirseyi ortaya koyamaz. Koysa bile, insanoglunun dialoguna dahil degildir. Ustelik bu insanoglunun ortaya koyumu, tek tarafli bir monologdur. Yaani ortaya koydugunun bundan haberi de yoktur, yaniti da yoktur. Tabi insanoglu turu disinda ise.

Soyle dusun. Insanoglu olmadan once kime/neye gore ne vardi/yoktu?[/QUOTE]


Siz tamamen insan türünün varoluşu kendi algısı olduğunu bu algı dışında ki hiçbir şeyin varoluş içinde olmadığını düşünüyorsunuz doğru anlamış mıyım ? Bu çıkarımdan yola çıkarak birkaç görüş belirtmek istiyorum.

Tür açısından baktığımız da her tür için farklı bir varoluş vardır.Hayvanlarda hislerle (koklama,görme vs) varoluş algılanır.Bir hayvanın karnını doyurmak için gördüğü meyve onun için var olandır.Burada hayvanın aklının olup olmaması onun varoluş algılayamayacağı anlamına gelmez.İnsanlar da ise akıl ve daha bir çok farklı unsurdan dolayı algılama daha değişiktir.Yani her tür için farklı bir algılayış dolayısıyla varoluşu algılayış(olanı görme) vardır.

Ama türler algılamadan önce de maddeler varoluş içerisindedir.İnsan türünün olmadığı dönemlerde evren varoluş içerisindeydi.İnsan türü oluştuktan sonra kendi algısına göre değerlendirmelerle zaten var olanı gördü.Bakmak ve görmek arasında ki fark gibi düşünün.Matematik sorusuna bakarsınız eğer gerekli bilgiye sahip değilseniz çözüm yolunu bir türlü göremezsiniz ama siz görmeseniz de cevap oradadır.Gerekli bilgiye öğrendiğiniz de bakmak yerine artık görüyorsunuzdur.Ya da şöyle düşünelim iki kişi bu soruya baksın.Birincisi gerekli bilgiye sahip ve görüp soruyu çözüyor sizin söylediklerinize göre bu cevap onun için vardır.İkincisi gerekli bilgiye sahip değil o halde onun için cevap yoktur.Biri için varken biri için yoksa bu madde konusunda bu tür yaklaşımı uygun görünmüyor.Ama soyut değerler için tam karşılığını oluşturuyor.

Bilimsel bilgi insanının yarattığı bir bilgi türü değil.Eğer insan yaratmıyor buluyorsa demek ki bu bulduğu bilgi kendi buluşundan öncede vardı.

Maddenin varoluşu zaten insanoğlunun diyaloğuna dahil olmak zorunda değildir.İnsan algılasa da algılamasa da hep var ve var olacaktır.

Bu söylediklerim sadece madde için geçerli.Soyut değerler için sizin açıklamalarınız karşılığını buluyor.
 

phi

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
13 May 2008
Mesajlar
1,906
Tepkime puanı
174
Puanları
63
Dillendirme,algılama,tür,akıl,güç meselesi yok burada.Maddeden kastım özdekler ve bilimsel kanunlar.Siz farklı bakıyorsunuz her şeyin insan algısıyla oluştuğunu varoluşun insan algısı sonucu olduğunu söylüyorsunuz.Basit bir örnekle soru yönelteceğim tekrar.Suyun kaldırma kuvveti insanlar tarafından bulunmadan önce yeryüzünün bir kanunuydu ve varoluş içerisindeydi.Dünyada madde kozmozunun bir ürünü olarak insanlar tarafından keşfedildi.İnsanlar bulmadan öncede varoluş içerisinde değil miydi ?

Zaman içerisinde evrende oluş içinde olan var olandır.Değerler insan algısıyla madde ise zaten algı dışı da olsa oluş içerisindedir.

Neden olduruldu gibi soruların cevabı yoktur.İlk bilinemeyeceğine göre buna bir cevap aramaya çalışmak göğü dövmek gibidir tartışması bile gereksizdir.

Madde orneginde oldugu gibi, konu varlik degil; ortaya koymaktir. Insanoglu kendi dahil, kendine yansiyan ve gozlem verenin yansi ve gozlemine beyninde bir !? isareti dogurur ve bunu "var" olarak isaretler. Yani !? isareti "var" demektir. Ondan sonra da bu var kildigini, soruya tasir "ne var?" sonrada cevaba tasir, "A var" iste buradaki A varin olmasidir. Yani var A olmus ve ozdeslesmistir.

Bilim ise bu var olan A yi gozlemler ve gozlemini ortaya koyarken, metafizik var olan A nin varlik tartismasini yapar.

Buradaki iki farkli konu algisi onemlidir. Cunku algi hem duyusal, hem de duyumsaldir. Duyusal algilanan, fenomen; duyumsal/sezgisel, akil yolu ile algilanan, yani inanilan ve ideolojiye, etige tasinan numenaldir.

Bilimin bilimselligi, fenomenin gozlemini soyuta tasirken; Aklin inanci numenini somutlastirmaya calisir.

Konu sadece dillendirme degildir. Insanoglu varligi, beyni, numenal yetisi ve degerleri, yansi, gozlem, algi, dil, kavramlastirma ve ozdeslestirmedir. Iste butun bunlar olmadan, hic bir sey hicbirseyi ortaya koyamaz. Koysa bile, insanoglunun dialoguna dahil degildir. Ustelik bu insanoglunun ortaya koyumu, tek tarafli bir monologdur. Yaani ortaya koydugunun bundan haberi de yoktur, yaniti da yoktur. Tabi insanoglu turu disinda ise.

Soyle dusun. Insanoglu olmadan once kime/neye gore ne vardi/yoktu?.

Insanoglunun kesifleriyle bulunan bu doga kanunlarinin yaraticisinin inkari O'nu kesfedemediklerinden mi kaynaklaniyor?
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Madde orneginde oldugu gibi, konu varlik degil; ortaya koymaktir. Insanoglu kendi dahil, kendine yansiyan ve gozlem verenin yansi ve gozlemine beyninde bir !? isareti dogurur ve bunu "var" olarak isaretler. Yani !? isareti "var" demektir. Ondan sonra da bu var kildigini, soruya tasir "ne var?" sonrada cevaba tasir, "A var" iste buradaki A varin olmasidir. Yani var A olmus ve ozdeslesmistir.

Bilim ise bu var olan A yi gozlemler ve gozlemini ortaya koyarken, metafizik var olan A nin varlik tartismasini yapar.

Buradaki iki farkli konu algisi onemlidir. Cunku algi hem duyusal, hem de duyumsaldir. Duyusal algilanan, fenomen; duyumsal/sezgisel, akil yolu ile algilanan, yani inanilan ve ideolojiye, etige tasinan numenaldir.

Bilimin bilimselligi, fenomenin gozlemini soyuta tasirken; Aklin inanci numenini somutlastirmaya calisir.

Konu sadece dillendirme degildir. Insanoglu varligi, beyni, numenal yetisi ve degerleri, yansi, gozlem, algi, dil, kavramlastirma ve ozdeslestirmedir. Iste butun bunlar olmadan, hic bir sey hicbirseyi ortaya koyamaz. Koysa bile, insanoglunun dialoguna dahil degildir. Ustelik bu insanoglunun ortaya koyumu, tek tarafli bir monologdur. Yaani ortaya koydugunun bundan haberi de yoktur, yaniti da yoktur. Tabi insanoglu turu disinda ise.

Soyle dusun. Insanoglu olmadan once kime/neye gore ne vardi/yoktu?


Siz tamamen insan türünün varoluşu kendi algısı olduğunu bu algı dışında ki hiçbir şeyin varoluş içinde olmadığını düşünüyorsunuz doğru anlamış mıyım ? Bu çıkarımdan yola çıkarak birkaç görüş belirtmek istiyorum.

Tür açısından baktığımız da her tür için farklı bir varoluş vardır.Hayvanlarda hislerle (koklama,görme vs) varoluş algılanır.Bir hayvanın karnını doyurmak için gördüğü meyve onun için var olandır.Burada hayvanın aklının olup olmaması onun varoluş algılayamayacağı anlamına gelmez.İnsanlar da ise akıl ve daha bir çok farklı unsurdan dolayı algılama daha değişiktir.Yani her tür için farklı bir algılayış dolayısıyla varoluşu algılayış(olanı görme) vardır.

Ama türler algılamadan önce de maddeler varoluş içerisindedir.İnsan türünün olmadığı dönemlerde evren varoluş içerisindeydi.İnsan türü oluştuktan sonra kendi algısına göre değerlendirmelerle zaten var olanı gördü.Bakmak ve görmek arasında ki fark gibi düşünün.Matematik sorusuna bakarsınız eğer gerekli bilgiye sahip değilseniz çözüm yolunu bir türlü göremezsiniz ama siz görmeseniz de cevap oradadır.Gerekli bilgiye öğrendiğiniz de bakmak yerine artık görüyorsunuzdur.Ya da şöyle düşünelim iki kişi bu soruya baksın.Birincisi gerekli bilgiye sahip ve görüp soruyu çözüyor sizin söylediklerinize göre bu cevap onun için vardır.İkincisi gerekli bilgiye sahip değil o halde onun için cevap yoktur.Biri için varken biri için yoksa bu madde konusunda bu tür yaklaşımı uygun görünmüyor.Ama soyut değerler için tam karşılığını oluşturuyor.

Bilimsel bilgi insanının yarattığı bir bilgi türü değil.Eğer insan yaratmıyor buluyorsa demek ki bu bulduğu bilgi kendi buluşundan öncede vardı.

Maddenin varoluşu zaten insanoğlunun diyaloğuna dahil olmak zorunda değildir.İnsan algılasa da algılamasa da hep var ve var olacaktır.

Bu söylediklerim sadece madde için geçerli.Soyut değerler için sizin açıklamalarınız karşılığını buluyor.[/QUOTE]

Bak, birincisi butun bu dile gelenler, senin dile getirdiklerin, yani bir insanoglu soylemidir.

Soyle dusun, diyelim sen 1980 dogumlusun, senin icin senin olmadigin zamanda 1979 yilinda senin icin ne vardi?

Diazorlar devrinde insanoglu var miydi? Konu algi disi degildir, cunku algi zaten bilgiyi getirir. Bilim de bildikce bildirir.

Ayrica neden varolus?, varolus nedir? tanri gibi kendi kendini mi var etmistir?, o zaman tanridan farki nedir? Konu sadece bilimsel bilgi degildir, her turlu bilgidir. Cunku bilgiyi ortaya koyan insanogludur.

Maddenin, insanoglu ortaya koymadan var olacagini kim/ne tasdikleyecek? Seni yaniltan zamansalliktir. Yani insanoglu gozlem ve olcum olarak kendi oncesine gidebilir, ama bunu yapabilmesi icin kendisinin olmasi gerekir.

Soyle bir soru sorayim, sence sen olmadan ve insanoglu olmadan maddeyi ortaya koyan kim/ne olacaktir ve kim bunu teyit edecektir?

Soyut ile somutun farki, sadece algidaki duyusallik ve duyumsallik farkidir.

Bana insanoglunu katmadan, maddeyi ortaya koyamazsin. Cunku ya madde ile dialog kurman gerekir, ya da sen ve turun disinda baska bir gucun maddenin varligini ortaya koymasi gerekir. Buradaki sorun da dialog sorunudur. Sen insanoglu disinda baska bir dialog kurabiliyor musun, madde ile?

Olmus (olmek) biri icin, madde var mi? Sen olunce senin icin dunya varligini devam ettirecek mi?, sen bunlari nasil algilayacaksin.

Algi yoksa, yani duyu ve duyum yoksa, ortaya koyum da yoktur.

Bak, TDK maddeyi nasil tanimlamis.

Duyularla algılanabilen nesne.-TDK

Koyulastirdigim kisma bak ve onu cikar, geriye ne kaliyor, nesne.

Simdi ayni sozlukten nesnenin ne oldugunabakalim.

Belli bir ağırlığı ve hacmi, rengi olan her türlü cansız varlık, şey, obje: Koyulastirdigim gozlemsel bilgiler, kime ait insanogluna degil mi? onlasrida cikaralim, geriye varlik kaliyor.

Var olma durumu, mevcudiyet: - Kime/neye gore"var olma durumu" insanogluna gore degil mi?

Mevcudiyet ise varlik olarak tartisiliyor. Gordugun gibi kisir dongu. Ustelik insanoglu, hala varligin ne oldugunu olgu olarak ortaya koyamiyor, sen kalkmis "insanoglu olmadan madde var" diyorsun ve cumleyi insanoglu olarak kuruyorsun? Ayni cumleyi insanoglu disinda baska bir guce kurdurmayi denedin mi, var mi kuran, boyle bir guc?

Sen materyalizmi ortaya koyuyorsun ki, metafizik ve ontolojinin varliksal tartismasi olarak idealizm ile materyalizmin cozume ulasmamis tartismasi, neredeyse insanoglunun yasina esit.

Ben bilginin bilinebilirliginin evrenselliginden bahsediyorum, yoksa Ali'nin bildiginin Veli tarafindsan bilinmemesinden degil.
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Insanoglunun kesifleriyle bulunan bu doga kanunlarinin yaraticisinin inkari O'nu kesfedemediklerinden mi kaynaklaniyor?

Kanunlar dogada yoktur. Insanoglu gozlemledigi dogaya kendi gozlemini bilimsel kanunlar olarak verir.

Natüralizm iki farklı felsefik görüşte incelenir:

Yöntemsel natüralizm (veya bilimsel natüralizm) ki bu epistemoloji üzerine yoğunlaşır: "Dünya üzerinde güvenilir bilgiyi edinmenin yöntemleri nelerdir?". Metafizik ve dini inançtan bağımsız, özellikle "bilgi" edinmenin pratik yöntemleriyle ilgili epistemolojik bir bakış açısıdır. Buna göre varsayımların doğal neden ve olaylara göre açıklanıp test edilmesi gerekir.[1] Gözlemlenebilir eylemlerin açıklamaları yalnızca doğal nedenlerle ilişkilendirildikleri sürece pratik ve faydalı olur (mesela "kesin işleyişler" buna örnektir, ama "şüpheli mucizeler" değil). Yöntemsel natüralizm modern bilimin temel prensibidir. Bazı filozoflar bu düşünceyi daha da genişleterek yöntemsel natüralizmin felsefenin de temel prensibi olduğunu söylemişlerdir. Bu bakış açısına göre bilim ve felsefe bir bütündür. W.V. Quine, George Santayana ve diğer bazı filozoflar da bu düşünceyi desteklemişlerdir.

Metafizik natüralizm, (veya ontolojik natüralizm veya felsefik natüralizm) ontoloji üzerine yoğunlaşır: Bu bakış açısı daha çok varoluş ile alakalıdır: var olan nedir ve var olmayan nedir? Natüralizm "tabiat vardır ve bütün temel doğrular tabiatın doğrularıdır."[2] metafiziki pozisyonuna sahiptir.-Alinti-

)

Senin bahsettigin cumlenin icerigi, "metafizik naturalizm" e girer.

http://www.felsefe.net/bilimsel-mak...vist-epistemoloji-yapilandirmaci-bilgi-3.html
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Yukarida, linkini verdigim yerden doga (somut) ve kanun (soyut) bagini aciklayan bir kisim.

Constructivist epistemology is an epistemological perspective in philosophy about the nature of scientific knowledge[1

Yapilandirmaci epistemoloji, felsefedeki,bilimsel bilginin tabiati hakkinda epistemolojik perspektiftir.

Constructivists maintain that scientific knowledge is constructed by scientists and not discovered from the world.

Yapilandirmacilar, bilimsel bilginin, bilim kisileri tarafindan yapilandirildigini ve bilimsel bilginin dunyadan elde edilmedigini soylerler.

they do not focus on an ontological reality, but instead on a constructed reality.

Yapilandirmacilar, ontolojik gerceklige degil; onun yerine yapilandirilmis gerceklige odaklanirlar.-Alinti-
 

faşist

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
25 Kas 2011
Mesajlar
286
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
31
Siz tamamen insan türünün varoluşu kendi algısı olduğunu bu algı dışında ki hiçbir şeyin varoluş içinde olmadığını düşünüyorsunuz doğru anlamış mıyım ? Bu çıkarımdan yola çıkarak birkaç görüş belirtmek istiyorum.

Tür açısından baktığımız da her tür için farklı bir varoluş vardır.Hayvanlarda hislerle (koklama,görme vs) varoluş algılanır.Bir hayvanın karnını doyurmak için gördüğü meyve onun için var olandır.Burada hayvanın aklının olup olmaması onun varoluş algılayamayacağı anlamına gelmez.İnsanlar da ise akıl ve daha bir çok farklı unsurdan dolayı algılama daha değişiktir.Yani her tür için farklı bir algılayış dolayısıyla varoluşu algılayış(olanı görme) vardır.

Ama türler algılamadan önce de maddeler varoluş içerisindedir.İnsan türünün olmadığı dönemlerde evren varoluş içerisindeydi.İnsan türü oluştuktan sonra kendi algısına göre değerlendirmelerle zaten var olanı gördü.Bakmak ve görmek arasında ki fark gibi düşünün.Matematik sorusuna bakarsınız eğer gerekli bilgiye sahip değilseniz çözüm yolunu bir türlü göremezsiniz ama siz görmeseniz de cevap oradadır.Gerekli bilgiye öğrendiğiniz de bakmak yerine artık görüyorsunuzdur.Ya da şöyle düşünelim iki kişi bu soruya baksın.Birincisi gerekli bilgiye sahip ve görüp soruyu çözüyor sizin söylediklerinize göre bu cevap onun için vardır.İkincisi gerekli bilgiye sahip değil o halde onun için cevap yoktur.Biri için varken biri için yoksa bu madde konusunda bu tür yaklaşımı uygun görünmüyor.Ama soyut değerler için tam karşılığını oluşturuyor.

Bilimsel bilgi insanının yarattığı bir bilgi türü değil.Eğer insan yaratmıyor buluyorsa demek ki bu bulduğu bilgi kendi buluşundan öncede vardı.

Maddenin varoluşu zaten insanoğlunun diyaloğuna dahil olmak zorunda değildir.İnsan algılasa da algılamasa da hep var ve var olacaktır.

Bu söylediklerim sadece madde için geçerli.Soyut değerler için sizin açıklamalarınız karşılığını buluyor.

Bak, birincisi butun bu dile gelenler, senin dile getirdiklerin, yani bir insanoglu soylemidir.

Soyle dusun, diyelim sen 1980 dogumlusun, senin icin senin olmadigin zamanda 1979 yilinda senin icin ne vardi?

Diazorlar devrinde insanoglu var miydi? Konu algi disi degildir, cunku algi zaten bilgiyi getirir. Bilim de bildikce bildirir.

Ayrica neden varolus?, varolus nedir? tanri gibi kendi kendini mi var etmistir?, o zaman tanridan farki nedir? Konu sadece bilimsel bilgi degildir, her turlu bilgidir. Cunku bilgiyi ortaya koyan insanogludur.

Maddenin, insanoglu ortaya koymadan var olacagini kim/ne tasdikleyecek? Seni yaniltan zamansalliktir. Yani insanoglu gozlem ve olcum olarak kendi oncesine gidebilir, ama bunu yapabilmesi icin kendisinin olmasi gerekir.

Soyle bir soru sorayim, sence sen olmadan ve insanoglu olmadan maddeyi ortaya koyan kim/ne olacaktir ve kim bunu teyit edecektir?

Soyut ile somutun farki, sadece algidaki duyusallik ve duyumsallik farkidir.

Bana insanoglunu katmadan, maddeyi ortaya koyamazsin. Cunku ya madde ile dialog kurman gerekir, ya da sen ve turun disinda baska bir gucun maddenin varligini ortaya koymasi gerekir. Buradaki sorun da dialog sorunudur. Sen insanoglu disinda baska bir dialog kurabiliyor musun, madde ile?

Olmus (olmek) biri icin, madde var mi? Sen olunce senin icin dunya varligini devam ettirecek mi?, sen bunlari nasil algilayacaksin.

Algi yoksa, yani duyu ve duyum yoksa, ortaya koyum da yoktur.

Bak, TDK maddeyi nasil tanimlamis.

Duyularla algılanabilen nesne.-TDK

Koyulastirdigim kisma bak ve onu cikar, geriye ne kaliyor, nesne.

Simdi ayni sozlukten nesnenin ne oldugunabakalim.

Belli bir ağırlığı ve hacmi, rengi olan her türlü cansız varlık, şey, obje: Koyulastirdigim gozlemsel bilgiler, kime ait insanogluna degil mi? onlasrida cikaralim, geriye varlik kaliyor.

Var olma durumu, mevcudiyet: - Kime/neye gore"var olma durumu" insanogluna gore degil mi?

Mevcudiyet ise varlik olarak tartisiliyor. Gordugun gibi kisir dongu. Ustelik insanoglu, hala varligin ne oldugunu olgu olarak ortaya koyamiyor, sen kalkmis "insanoglu olmadan madde var" diyorsun ve cumleyi insanoglu olarak kuruyorsun? Ayni cumleyi insanoglu disinda baska bir guce kurdurmayi denedin mi, var mi kuran, boyle bir guc?

Sen materyalizmi ortaya koyuyorsun ki, metafizik ve ontolojinin varliksal tartismasi olarak idealizm ile materyalizmin cozume ulasmamis tartismasi, neredeyse insanoglunun yasina esit.

Ben bilginin bilinebilirliginin evrenselliginden bahsediyorum, yoksa Ali'nin bildiginin Veli tarafindsan bilinmemesinden degil.[/QUOTE]



Birinci cümle için tabi benim söylediğim ve insanoğlu söylemidir.Fakat ben filolojiden,bilimsel bilginin dışında konuşuyorum(konuşmak zorundayız).Çünkü maddenin varoluş sorunu sizin algı yaklaşımınız dahil bütün unsurları aşıyor.Sözlük anlamları,bilimsel bilgi gibi unsurlarla bu sorunu(ki sorun değildir esasen) çözmek mümkün görünmüyor.Çünkü sorunun başlangıcı hakkında herhangi bir bilgi sahip olmamız mümkün değil(en azından şuan için).

Ben doğmadan önce madde vardı.Benim algılayıp algılamamam önemli değil.Ben sizi şuan göremiyorum çevreniz hakkında bir bilgim yok ama şuan yeryüzünde hacminiz var ve oluş içerisindesiniz o halde ben görmediğim(keşif,koklama gibi duyularda dahil sadece görmek değil) halde varsınız.

Yeryüzü sadece insan odaklı mekan değildir.İnsan harici varoluş mümkündür tekrar ediyorum algının ötesindedir madde başka unsurlarla açıklamak mümkün değildir.

Bu sorun gibi görülen durum zaten sorun değildir.İşte burada sizden kopya çekeceğim bu sorun gibi görünen durumu insan algısı yaratmıştır.

Ölmekte net bir yaklaşım yapabileceğimiz durum değildir,ölümden sonrası için en azından.

Ben olmadan ve insanoğlu olmadan varlığı ve varoluşu ortaya koyan ilk maddeyi başlatandır.Buna ne derseniz deyin işte bundan sonrası insan algısıdır.Bu algıda kimi tanrı der kimi başka bir şey.Buna karar vermek bireye kalmıştır.Ben yaratma=tanrı olarak düşündüğüm için buna tanrı diyorum.

Her şeyi insan algısı ile açıklayacaksak ilk madde konusuna nasıl bir yaklaşım yapacağız bu konuda görüşleriniz nedir ?


Şuan evrenin keşfedilmemiş bölgelerinde (gezegenler,yıldızlar vs) canlılar varsa ve bunlar evrende hacim kaplıyorlarsa biz onları keşfettikten sonra bizden önce var olmadıklarını nasıl savunacağız ?

Ya da yeryüzünde bireyin o an için algılayamadığı yerlerde varoluş yok mudur ? Örneğin Alp dağlarının zirvesinde yaşayan bir hayvan yeryüzünde şuan oluş dolayısı ile varoluş içinde değil midir (hiçbir insanoğlunun o hayvanı görmediğini varsayalım) ?

Yer çekimi kanunu insanlar keşfetmeden önce de evrenin kozmozuydu.Biz onu keşfetmemiştik ama onun olduğu yeryüzünde onu algılamadan yaşıyorduk.Onun olduğu yeryüzünde onu algılamadan yaşıyorsak o hep vardı(Farkındayım önce sorduğum sorularla aynı.Ama yazınızda bu sorunun cevabını bulamadığım için tekrar soruyorum.Direkt bu soruyu cevaplarsanız sevinirim).
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Bak, birincisi butun bu dile gelenler, senin dile getirdiklerin, yani bir insanoglu soylemidir.

Soyle dusun, diyelim sen 1980 dogumlusun, senin icin senin olmadigin zamanda 1979 yilinda senin icin ne vardi?

Diazorlar devrinde insanoglu var miydi? Konu algi disi degildir, cunku algi zaten bilgiyi getirir. Bilim de bildikce bildirir.

Ayrica neden varolus?, varolus nedir? tanri gibi kendi kendini mi var etmistir?, o zaman tanridan farki nedir? Konu sadece bilimsel bilgi degildir, her turlu bilgidir. Cunku bilgiyi ortaya koyan insanogludur.

Maddenin, insanoglu ortaya koymadan var olacagini kim/ne tasdikleyecek? Seni yaniltan zamansalliktir. Yani insanoglu gozlem ve olcum olarak kendi oncesine gidebilir, ama bunu yapabilmesi icin kendisinin olmasi gerekir.

Soyle bir soru sorayim, sence sen olmadan ve insanoglu olmadan maddeyi ortaya koyan kim/ne olacaktir ve kim bunu teyit edecektir?

Soyut ile somutun farki, sadece algidaki duyusallik ve duyumsallik farkidir.

Bana insanoglunu katmadan, maddeyi ortaya koyamazsin. Cunku ya madde ile dialog kurman gerekir, ya da sen ve turun disinda baska bir gucun maddenin varligini ortaya koymasi gerekir. Buradaki sorun da dialog sorunudur. Sen insanoglu disinda baska bir dialog kurabiliyor musun, madde ile?

Olmus (olmek) biri icin, madde var mi? Sen olunce senin icin dunya varligini devam ettirecek mi?, sen bunlari nasil algilayacaksin.

Algi yoksa, yani duyu ve duyum yoksa, ortaya koyum da yoktur.

Bak, TDK maddeyi nasil tanimlamis.

Duyularla algılanabilen nesne.-TDK

Koyulastirdigim kisma bak ve onu cikar, geriye ne kaliyor, nesne.

Simdi ayni sozlukten nesnenin ne oldugunabakalim.

Belli bir ağırlığı ve hacmi, rengi olan her türlü cansız varlık, şey, obje: Koyulastirdigim gozlemsel bilgiler, kime ait insanogluna degil mi? onlasrida cikaralim, geriye varlik kaliyor.

Var olma durumu, mevcudiyet: - Kime/neye gore"var olma durumu" insanogluna gore degil mi?

Mevcudiyet ise varlik olarak tartisiliyor. Gordugun gibi kisir dongu. Ustelik insanoglu, hala varligin ne oldugunu olgu olarak ortaya koyamiyor, sen kalkmis "insanoglu olmadan madde var" diyorsun ve cumleyi insanoglu olarak kuruyorsun? Ayni cumleyi insanoglu disinda baska bir guce kurdurmayi denedin mi, var mi kuran, boyle bir guc?

Sen materyalizmi ortaya koyuyorsun ki, metafizik ve ontolojinin varliksal tartismasi olarak idealizm ile materyalizmin cozume ulasmamis tartismasi, neredeyse insanoglunun yasina esit.

Ben bilginin bilinebilirliginin evrenselliginden bahsediyorum, yoksa Ali'nin bildiginin Veli tarafindsan bilinmemesinden degil.



Birinci cümle için tabi benim söylediğim ve insanoğlu söylemidir.Fakat ben filolojiden,bilimsel bilginin dışında konuşuyorum(konuşmak zorundayız).Çünkü maddenin varoluş sorunu sizin algı yaklaşımınız dahil bütün unsurları aşıyor.Sözlük anlamları,bilimsel bilgi gibi unsurlarla bu sorunu(ki sorun değildir esasen) çözmek mümkün görünmüyor.Çünkü sorunun başlangıcı hakkında herhangi bir bilgi sahip olmamız mümkün değil(en azından şuan için).

Ben doğmadan önce madde vardı.Benim algılayıp algılamamam önemli değil.Ben sizi şuan göremiyorum çevreniz hakkında bir bilgim yok ama şuan yeryüzünde hacminiz var ve oluş içerisindesiniz o halde ben görmediğim(keşif,koklama gibi duyularda dahil sadece görmek değil) halde varsınız.

Yeryüzü sadece insan odaklı mekan değildir.İnsan harici varoluş mümkündür tekrar ediyorum algının ötesindedir madde başka unsurlarla açıklamak mümkün değildir.

Bu sorun gibi görülen durum zaten sorun değildir.İşte burada sizden kopya çekeceğim bu sorun gibi görünen durumu insan algısı yaratmıştır.

Ölmekte net bir yaklaşım yapabileceğimiz durum değildir,ölümden sonrası için en azından.

Ben olmadan ve insanoğlu olmadan varlığı ve varoluşu ortaya koyan ilk maddeyi başlatandır.Buna ne derseniz deyin işte bundan sonrası insan algısıdır.Bu algıda kimi tanrı der kimi başka bir şey.Buna karar vermek bireye kalmıştır.Ben yaratma=tanrı olarak düşündüğüm için buna tanrı diyorum.

Her şeyi insan algısı ile açıklayacaksak ilk madde konusuna nasıl bir yaklaşım yapacağız bu konuda görüşleriniz nedir ?


Şuan evrenin keşfedilmemiş bölgelerinde (gezegenler,yıldızlar vs) canlılar varsa ve bunlar evrende hacim kaplıyorlarsa biz onları keşfettikten sonra bizden önce var olmadıklarını nasıl savunacağız ?

Ya da yeryüzünde bireyin o an için algılayamadığı yerlerde varoluş yok mudur ? Örneğin Alp dağlarının zirvesinde yaşayan bir hayvan yeryüzünde şuan oluş dolayısı ile varoluş içinde değil midir (hiçbir insanoğlunun o hayvanı görmediğini varsayalım) ?

Yer çekimi kanunu insanlar keşfetmeden önce de evrenin kozmozuydu.Biz onu keşfetmemiştik ama onun olduğu yeryüzünde onu algılamadan yaşıyorduk.Onun olduğu yeryüzünde onu algılamadan yaşıyorsak o hep vardı(Farkındayım önce sorduğum sorularla aynı.Ama yazınızda bu sorunun cevabını bulamadığım için tekrar soruyorum.Direkt bu soruyu cevaplarsanız sevinirim).[/QUOTE]

Bir seyi "konusmak zorunda" olmak baskadir, baska seyin "agzindan" konusmak ve o konusmayi "sanki baskasi konusuyormus gibi gostermek" baskadir. Iste insanoglunun algiulamasi ve bilince cikarmasi gereken budur. Mesela kedi miyavlamaz. Biz algimiz ve gozlemimiz ile kedinin miyavladigini soyleriz. Bu ne kediyi baglar, ne de baska bir canliyi/cansizi. Sadece insanogluinu baglar ve onun kendi turu icin bir monologudur.

Eger bu paragrafta yazilanlar algilanirsa, ne dedigim de algilanacaktir.

Kanunlar, yasalar, kurallar v.s. fenomende yoktur. Onlari biz insanoglu fenomeni gozlemimizle kendi numenal yetimizle, fenomene ekleriz. Gunes, gunese gore dogmaz/batmaz ve baska fenomene gore de dogmaz/batmaz. Sadece biz insanoglunun bir algisi ve bilgisidir bu.

Algi yoksa bilgi de yoktur, algi yoksa; belirtim bildirim, ortaya koyum da yoktur. Butun bunlar da sadece biz insanoglu turu icindir.

Yer cekimi kanununu ortaya koyan Newton bir insanogludur ve kendi insanoglu numenal yetisi ile bunu ortaya koymustur. Dunya ve yer cekiminin boyle bir algisi ve bilgisi yoktur.

Biz insanoglu turunun algi ve bilgisine gore oyledir. Ama bunun ne o hayvana ne de varolusda gore bir algisi ve bilgisi yoktur. Olsa bile insanoglunun boyle bir kendi turu disi dialogu ve algisi yoktur. Yani baskasinin "agzindan konusmasi" ve bunu ortaya koymamasi, algilayamamasidir, sorun.
 

faşist

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
25 Kas 2011
Mesajlar
286
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
31
Birinci cümle için tabi benim söylediğim ve insanoğlu söylemidir.Fakat ben filolojiden,bilimsel bilginin dışında konuşuyorum(konuşmak zorundayız).Çünkü maddenin varoluş sorunu sizin algı yaklaşımınız dahil bütün unsurları aşıyor.Sözlük anlamları,bilimsel bilgi gibi unsurlarla bu sorunu(ki sorun değildir esasen) çözmek mümkün görünmüyor.Çünkü sorunun başlangıcı hakkında herhangi bir bilgi sahip olmamız mümkün değil(en azından şuan için).

Ben doğmadan önce madde vardı.Benim algılayıp algılamamam önemli değil.Ben sizi şuan göremiyorum çevreniz hakkında bir bilgim yok ama şuan yeryüzünde hacminiz var ve oluş içerisindesiniz o halde ben görmediğim(keşif,koklama gibi duyularda dahil sadece görmek değil) halde varsınız.

Yeryüzü sadece insan odaklı mekan değildir.İnsan harici varoluş mümkündür tekrar ediyorum algının ötesindedir madde başka unsurlarla açıklamak mümkün değildir.

Bu sorun gibi görülen durum zaten sorun değildir.İşte burada sizden kopya çekeceğim bu sorun gibi görünen durumu insan algısı yaratmıştır.

Ölmekte net bir yaklaşım yapabileceğimiz durum değildir,ölümden sonrası için en azından.

Ben olmadan ve insanoğlu olmadan varlığı ve varoluşu ortaya koyan ilk maddeyi başlatandır.Buna ne derseniz deyin işte bundan sonrası insan algısıdır.Bu algıda kimi tanrı der kimi başka bir şey.Buna karar vermek bireye kalmıştır.Ben yaratma=tanrı olarak düşündüğüm için buna tanrı diyorum.

Her şeyi insan algısı ile açıklayacaksak ilk madde konusuna nasıl bir yaklaşım yapacağız bu konuda görüşleriniz nedir ?


Şuan evrenin keşfedilmemiş bölgelerinde (gezegenler,yıldızlar vs) canlılar varsa ve bunlar evrende hacim kaplıyorlarsa biz onları keşfettikten sonra bizden önce var olmadıklarını nasıl savunacağız ?

Ya da yeryüzünde bireyin o an için algılayamadığı yerlerde varoluş yok mudur ? Örneğin Alp dağlarının zirvesinde yaşayan bir hayvan yeryüzünde şuan oluş dolayısı ile varoluş içinde değil midir (hiçbir insanoğlunun o hayvanı görmediğini varsayalım) ?

Yer çekimi kanunu insanlar keşfetmeden önce de evrenin kozmozuydu.Biz onu keşfetmemiştik ama onun olduğu yeryüzünde onu algılamadan yaşıyorduk.Onun olduğu yeryüzünde onu algılamadan yaşıyorsak o hep vardı(Farkındayım önce sorduğum sorularla aynı.Ama yazınızda bu sorunun cevabını bulamadığım için tekrar soruyorum.Direkt bu soruyu cevaplarsanız sevinirim).

Bir seyi "konusmak zorunda" olmak baskadir, baska seyin "agzindan" konusmak ve o konusmayi "sanki baskasi konusuyormus gibi gostermek" baskadir. Iste insanoglunun algiulamasi ve bilince cikarmasi gereken budur. Mesela kedi miyavlamaz. Biz algimiz ve gozlemimiz ile kedinin miyavladigini soyleriz. Bu ne kediyi baglar, ne de baska bir canliyi/cansizi. Sadece insanogluinu baglar ve onun kendi turu icin bir monologudur.

Eger bu paragrafta yazilanlar algilanirsa, ne dedigim de algilanacaktir.

Kanunlar, yasalar, kurallar v.s. fenomende yoktur. Onlari biz insanoglu fenomeni gozlemimizle kendi numenal yetimizle, fenomene ekleriz. Gunes, gunese gore dogmaz/batmaz ve baska fenomene gore de dogmaz/batmaz. Sadece biz insanoglunun bir algisi ve bilgisidir bu.

Algi yoksa bilgi de yoktur, algi yoksa; belirtim bildirim, ortaya koyum da yoktur. Butun bunlar da sadece biz insanoglu turu icindir.

Yer cekimi kanununu ortaya koyan Newton bir insanogludur ve kendi insanoglu numenal yetisi ile bunu ortaya koymustur. Dunya ve yer cekiminin boyle bir algisi ve bilgisi yoktur.

Biz insanoglu turunun algi ve bilgisine gore oyledir. Ama bunun ne o hayvana ne de varolusda gore bir algisi ve bilgisi yoktur. Olsa bile insanoglunun boyle bir kendi turu disi dialogu ve algisi yoktur. Yani baskasinin "agzindan konusmasi" ve bunu ortaya koymamasi, algilayamamasidir, sorun.[/QUOTE]


Sizde bende tekrara gidiyoruz.Ne demek istediğiniz başından beri anlamıştım ama sizin söyledikleriniz benim için bir çıkış noktası oluşturmuyor.Zaman ayırdığınız için teşekkür ederim.
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Bir seyi "konusmak zorunda" olmak baskadir, baska seyin "agzindan" konusmak ve o konusmayi "sanki baskasi konusuyormus gibi gostermek" baskadir. Iste insanoglunun algiulamasi ve bilince cikarmasi gereken budur. Mesela kedi miyavlamaz. Biz algimiz ve gozlemimiz ile kedinin miyavladigini soyleriz. Bu ne kediyi baglar, ne de baska bir canliyi/cansizi. Sadece insanogluinu baglar ve onun kendi turu icin bir monologudur.

Eger bu paragrafta yazilanlar algilanirsa, ne dedigim de algilanacaktir.

Kanunlar, yasalar, kurallar v.s. fenomende yoktur. Onlari biz insanoglu fenomeni gozlemimizle kendi numenal yetimizle, fenomene ekleriz. Gunes, gunese gore dogmaz/batmaz ve baska fenomene gore de dogmaz/batmaz. Sadece biz insanoglunun bir algisi ve bilgisidir bu.

Algi yoksa bilgi de yoktur, algi yoksa; belirtim bildirim, ortaya koyum da yoktur. Butun bunlar da sadece biz insanoglu turu icindir.

Yer cekimi kanununu ortaya koyan Newton bir insanogludur ve kendi insanoglu numenal yetisi ile bunu ortaya koymustur. Dunya ve yer cekiminin boyle bir algisi ve bilgisi yoktur.

Biz insanoglu turunun algi ve bilgisine gore oyledir. Ama bunun ne o hayvana ne de varolusda gore bir algisi ve bilgisi yoktur. Olsa bile insanoglunun boyle bir kendi turu disi dialogu ve algisi yoktur. Yani baskasinin "agzindan konusmasi" ve bunu ortaya koymamasi, algilayamamasidir, sorun.


Sizde bende tekrara gidiyoruz.Ne demek istediğiniz başından beri anlamıştım ama sizin söyledikleriniz benim için bir çıkış noktası oluşturmuyor.Zaman ayırdığınız için teşekkür ederim.[/QUOTE]

Evet "cikis noktasi" bunu arayan sensin ve insanoglu turune aitsin. O zaman cikisi kendi algin, bilgin ve numenal yetin olarak aramalisin. Sonucta cikisi bulacak olan senin beynin, ne baska beyin, ne insanoglu turu, ne insanoglu disi baska bir guc, canli cansiz.

Nedir senin bir insanoglu turu biri olarak cikis noktan? Bu noktayi insanoglu turunun disinda mi ariyorsun? ya da insanoglu turu yeti ve ozelliklerinin disinda mi ariyorsun?

Kisaca insanoglu algi ve bilgisinin disinda mi ariyorsun? Boyle bir arama, ne kadar bilimsel, bilissel? ama inancsal ve bilimdisi bir cikis ariyorsan, zaten o da senin kendi aklini inandirdigi bir dogru olacaktir, ideolojik ya da degil fark etmez. Sadece seni akil olarak tatmin eden bir inanc olacaktir ve dogrulugu sadece senin icin gecerli olacaktir, taki yeni bir acaba beyninde belirene ve yeni tatmin edici inanc ve ideolojilere yonelene ve yeni bir tatmin bulana kadar.
 

faşist

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
25 Kas 2011
Mesajlar
286
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
31
Sizde bende tekrara gidiyoruz.Ne demek istediğiniz başından beri anlamıştım ama sizin söyledikleriniz benim için bir çıkış noktası oluşturmuyor.Zaman ayırdığınız için teşekkür ederim.

Evet "cikis noktasi" bunu arayan sensin ve insanoglu turune aitsin. O zaman cikisi kendi algin, bilgin ve numenal yetin olarak aramalisin. Sonucta cikisi bulacak olan senin beynin, ne baska beyin, ne insanoglu turu, ne insanoglu disi baska bir guc, canli cansiz.

Nedir senin bir insanoglu turu biri olarak cikis noktan? Bu noktayi insanoglu turunun disinda mi ariyorsun? ya da insanoglu turu yeti ve ozelliklerinin disinda mi ariyorsun?

Kisaca insanoglu algi ve bilgisinin disinda mi ariyorsun? Boyle bir arama, ne kadar bilimsel, bilissel? ama inancsal ve bilimdisi bir cikis ariyorsan, zaten o da senin kendi aklini inandirdigi bir dogru olacaktir, ideolojik ya da degil fark etmez. Sadece seni akil olarak tatmin eden bir inanc olacaktir ve dogrulugu sadece senin icin gecerli olacaktir, taki yeni bir acaba beyninde belirene ve yeni tatmin edici inanc ve ideolojilere yonelene ve yeni bir tatmin bulana kadar.[/QUOTE]


Çıkışa sizin söylediklerinizle ulaşamadığımı söyledim,kendi istemlerim(insanoğlu değil kendi istemlerim) ve değerlerimle bunu yapabiliyorum.Bu da sizin algınıza bağlı.Madde konusun da görüşlerim bunlardı.Çünkü madde konusunda bunun dışında bütün görüşler beni güçsüzlüğe itiyor.Zaten değerler konusun da unutmadıysanız görüşlerimi biliyorsunuz.Ama gerçekten merak ettiğim Tanrı konusunda ya da ilk madde konusunda kişisel görüşleriniz.Neydi/nasıl oldu ya da oluştu kişisel görüşlerinizi merak ediyorum tabi açıklamak zorunda değilsiniz ?
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Evet "cikis noktasi" bunu arayan sensin ve insanoglu turune aitsin. O zaman cikisi kendi algin, bilgin ve numenal yetin olarak aramalisin. Sonucta cikisi bulacak olan senin beynin, ne baska beyin, ne insanoglu turu, ne insanoglu disi baska bir guc, canli cansiz.

Nedir senin bir insanoglu turu biri olarak cikis noktan? Bu noktayi insanoglu turunun disinda mi ariyorsun? ya da insanoglu turu yeti ve ozelliklerinin disinda mi ariyorsun?

Kisaca insanoglu algi ve bilgisinin disinda mi ariyorsun? Boyle bir arama, ne kadar bilimsel, bilissel? ama inancsal ve bilimdisi bir cikis ariyorsan, zaten o da senin kendi aklini inandirdigi bir dogru olacaktir, ideolojik ya da degil fark etmez. Sadece seni akil olarak tatmin eden bir inanc olacaktir ve dogrulugu sadece senin icin gecerli olacaktir, taki yeni bir acaba beyninde belirene ve yeni tatmin edici inanc ve ideolojilere yonelene ve yeni bir tatmin bulana kadar.


Çıkışa sizin söylediklerinizle ulaşamadığımı söyledim,kendi istemlerim(insanoğlu değil kendi istemlerim) ve değerlerimle bunu yapabiliyorum.Bu da sizin algınıza bağlı.Madde konusun da görüşlerim bunlardı.Çünkü madde konusunda bunun dışında bütün görüşler beni güçsüzlüğe itiyor.Zaten değerler konusun da unutmadıysanız görüşlerimi biliyorsunuz.Ama gerçekten merak ettiğim Tanrı konusunda ya da ilk madde konusunda kişisel görüşleriniz.Neydi/nasıl oldu ya da oluştu kişisel görüşlerinizi merak ediyorum tabi açıklamak zorunda değilsiniz ?[/QUOTE]

Serbest dusunur oldugumu soylemistim. Bu da bilimsel, bilissel, bilgisel, mantiksal ve sorgulamali bakis acisi demektir ve yenilenir, caga uygun hale getirilir. ...E gorem de insanogludur. Yani taban ve temel insanogludur ve onun bildirdikleri, belirttikleridir. Yani varliksal ve tanrisal konulara yanasmam.

Madde konusuna gelince, bilimin gozleme tabani fenomendir ve fenomenin ne oldugunu degil, gozlemini dile getirir. Bende hem insanoglu fenomeninin hem de algilanan diger fenomenlerinin gozlemini dile getiriyorum.

Ben orta okulda, dini uygulamalari, 20 yaslarinda milli kokensel tarafliligi, 25 yaslarinda da tanrisal bakis acisini biraktim. 1990'lara kadar, marxist, diyalektik materyalisttim. Daha sonralari bilginin onemini algiladim ve kendi yon ve yontemimi her turlu gelistirdim. (evrensel-insan zihniyeti)

Madde'nin ilkligi, ayni yaraticinin yaratani gibi bir zamansal kisir dongudur. Insanoglu bir madde degildir. Aslinda bunlari ben yeri geldiginde aciklamistim. Benim bakis acim, yapilandirmaci epistemolojidir. Yani gerceklik hangi konuda olursa olsun, epistemolojik, degisken, yanlislanabilir, yenilenebilir ve yapilandirmacidir.
 

öllöz

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
13 Şub 2012
Mesajlar
7
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
28
Din ilk sahtekar ile ilk aptalın tanışmasıyla ortaya çıkmıştır..
Alıntı(Filozofun ismini tam olarak hatırlayamıyorum ama güzel bir söz)
 

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
İnsanlığın kutsal saydığı ve günümüzde hala geçerliliğini korumakta olan büyük dinler sizce vahiy yoluyla mı bize iletilmiştir yoksa insanlar tarafından ortaya çıkarılmış ve birçok toplumun katkısıyla mı günümüze kadar beslene gelmiştir?

İnsanlığın ortak ürünüdür. bölgeseldirler (ortadoğu veya kendi olduğumuz yerden bakarsak bu civarlar işte ) Tanrının sözleri olarak okumaya çalışırsanız anlamaya çalışırsınız ancak tarafsızca okunduğunda insan eseri oldukları açıkça belli olur.
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
İnsanlığın kutsal saydığı ve günümüzde hala geçerliliğini korumakta olan büyük dinler sizce vahiy yoluyla mı bize iletilmiştir yoksa insanlar tarafından ortaya çıkarılmış ve birçok toplumun katkısıyla mı günümüze kadar beslene gelmiştir?

vahy -vahiy -revelation -revelation's -ilhamlar
bu şey ingilizce çevirisinde ilk şunu veriyor

açığa çıkma; açığa çıkarma, keşif.
gizli şeyi gösterme veya söyleme; gizli şeyin meydana konması; ifşa, açığa vurma, keşif;

ilham ve esin sözcüğü bizde genel yakın anlamda kullanılır ve keşf keşif sözcüğü de düşüne düşüne ben varım dedirten şey gibi olmalı

sokrates'inde bir "daimon" u içsesi vardır ve bu şey sanırım ileri giderse bir tanrı oluyor

bu şeyler üzerine çok kafa yoranlar ne sonuca vardırla bilmiyorum ama -bizce-
insan bir tanrıyla konuştuğunu sanabilir. bazı durumlarda zihninden bilgiler uydurabilir ya da gerçekten bilgi edinebilir de.
bu yollarla bilgi almayı deneyebilir ya da kendiğinden sanrılar/sapmalar deneyimleyebilir ya da gerçekten zihin çarpıtılabilir ya da zeka kaynaklarından bilgide edinebilir de
burda hepsi bi arada olmalı

ve diğer toplum uydurmaları da bozmaları da tüm bu metinlerin ve mitlerin içinde olmalı

Doğu kaynaklar örn. Vedalar güzel okuma sunuyor
ve çoğu doğu ya da hint kaynağı bir tanrıya atıfta bulunmuyor
 
Son düzenleme:

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
kutsal /(sayılan) dinler -nasıl? ortaya çıktı

kutsal nedir?
kutlanan -kutsanan; yüksek görülen; yüce görünen ve tanrısalllık ithaf edilen
tanrısal nedene dayandırılan
ya da yüceliği/ululuğu dve derin görülmesi nedenyile korunan saklanan-sakınılan -değre izafe dilmi şve değeri konumlanan yıkılmayan gibi şeyler bütünleri vb tanımlamalrla uzar gider

neden sayılan dedim-çünkü bu bir varsayma -insana göre -kabullenme vb. süreci düzelttim kendimce ifadeyi yeniledim

dinler? din nedir? tanrısal yol bütünleri ya da uhrevi arayışlar ve yapma şekilleri -gelenkler-dibn şekilleri
dinamikleri/yolları bütünleri

nasıl nedir? neyi tanımlar -oluş şekli varoluş şekli ve aşamaları

ortaya çıkmak ?bu bir karmaşa ortada yoklardı
insan vardı ve deviniyordu mağara adamıyodı ya da kırda kuzu ve korktu -acıdı ya da bilemedi ve bu olanlar oldu birden belirdi
başka şey yok mu?
bunu biliriz böyle anlatılır
içinde bi güç aradı dağlara baktı ya da sesler duydu. Uzaklara baktı ve bilemedi. Göğün ardını aradı yada bilemedi. yıldızlar büyüktü ve kocaman-dönen nesneler güneş ve ışık vardı. Dünya bilinmezdi. GEce ve gündüz vardır. Uyku ve rüya vardır. Hayvanlar vardı. Kaos vardı-acı vardı-bilinemzler tüm bilinmezler. Eski hikayeler vardı-mitler vardı.. Böyle biliriz

Bunları bir yaratan olmalı dedik vs ve güçsüzdük. bunu anlıyoruz ya da üretiyoruz düşününce.


Biz mağara adamı gibi düşünemiyoruz artık
orman varlığı gibi de
modern toplu mbize doğrular verdi ve üstüen konduk onun.
Gökten korkan ya da içkorkuarıyla yüzleşen herhangi bir varlık gibi değiliz. bilim temelimiz var ya da açmazlarımız. Blkide sade düşünemiyoruz artık ve keliemlerimiz karmakarışık.
Kendimizi anlatmalarımız karmakarışık.

keliemleri birleştirdik diğerlerinini dediklerini dinledik.
Bazı filmer vardır ve uzaydan gelenelr farklı yorumlar. Mesela PK bakar ve durur birden
uzaylı birisi bakar ve "baba kişisi" der
Başka brir uzaylı da kapalı bi yerdne çıkmak için "dışarıya girebilir miyim" diyebilir
eğer geçmişten bi mağara adamını bugüne getiriseniz konuştuğuna gülerdiniz
Film içi nbile seslendirsek başka seslendirirdik
Who am i da dili uyuşan ve hiç konuşmadan işaretlerle bi çocukla anlaşmaya çalışan Ceki Çan günlerin "usuku"nun çokluğunu anlatmak için kum tanleri kullanır ve güneşin dönüşünü parmakla tarif eder.
ve eğer bi Tibetliyi dinelrseniz her şeyi sade anlatır
ve köylünün yanında giderseniz man git başımda tavuğum darım var der
 
Son düzenleme:
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç

Yeni Mesajlar

Üst