İslamiyette, Kadınlar Dövülebilir mi?

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Serbest Kürsü kategorisinde mukeat tarafından oluşturulan İslamiyette, Kadınlar Dövülebilir mi? başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 8,506 kez görüntülenmiş, 70 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Serbest Kürsü
Konu Başlığı İslamiyette, Kadınlar Dövülebilir mi?
Konbuyu başlatan mukeat
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan Away

epoché

Üye
Yeni Üye
Katılım
8 Eki 2016
Mesajlar
134
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Materyalizmle bir alakasını kuramadım dinin. Metafizik ve etiğin karışımı demek daha doğru olmaz mı?

Tabi zaten konu her zaman etik de, kierkegaardsoren sanırım 'maddi dünya - ruhani dünya (metafizik) sentezi-dir' gibi bir anlamda kullandı , bu bağlamda cevapladım ben de.
 

M3CSL

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
30 Ağu 2016
Mesajlar
258
Tepkime puanı
30
Puanları
28

Daha öncede yazmıştım, şaban ali düzgünün youtubtan videolarını izleyin,size çok şey katıcak, das capital hegel kant okuyan bir insanın dini bilgisi..Gördüğüm en bilgili insanlardan biri

Kuran bu arada örnek veriyorum herşey insan için yaratılmıştır gibi kavramlar kullanmaz(müteşabbih ayetler olarak geçen) sizi düşünmeye sevkedip sonuç çıkartmaya çalıştırır.
İnsanların net olarak hak ve özgürlüklerine karışmayında demez(Peygambere sen zorlayıcı değilsin desede)3-5 sayfada kesin hükümler vardır, çoğunluğu genel kavramlar düşünmeye sevk eder.
 
Son düzenleme:

kierkegaardsoren

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
27 Ocak 2017
Mesajlar
46
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Bu durumda siz, Kuran'da olmayan her şeye (bir diğer tabirle: her yaşamsal uygulamaya) hurafe mi diyorsunuz? Atıyorum, bir basketbol maçı izlemek, -yaşamsal bir uygulama olarak- hurafe midir? Çünkü din bildiğiniz üzere “yol” demektir, yani yaşamınızın sınırlarını çizdiğiniz, bilincinizi ram ettiğiniz bir yoldur. (yani: çizgileri nasıl çekiyorsunuz?)

Bir diğer soru(n); “Kuran'ın içeriği” dediğiniz içerik zaten kendine-sonradan-eklemeli değil mi (eğer, inanıldığı gibi 23 yılda kademeli olarak “inmişse”) ? veya şöyle diyeyim, iniş sürecinde, «henüz inmemiş» içeriğe yönelik, ilgili coğrafi bölgenin ilgili toplumu açısından bir açıklamanız var mı? (kısaca) siz o toplumun şartlarına göre gökten peyderpey inmiş bir dizi içeriğin, evrensel olduğu varsayılan bir etiği kapsadığını düşünüyor musunuz?



Anlamadım, Kuran kendi kavramlarını kendi-kendine mi tanımlıyor? Bu halde, metafizik hususata dair bir tanımlamayı bir diğerinden üstün ya da alçak kılan parametreler nelerdir? Siz Kuran'ı kendi aklınızın dışından mı tanımladınız da, sözünü ettiğiniz farka temas edebildiniz?



“Kuran alimliği” denilene bir değer biçmek için, Kuran'ın varoluşunun antropolojik temelde empirik bir tanımı gerekmez mi? Kuran nedir ki, alim sıfatı verdiğiniz bir şahsiyete özgü açılımların epistemik değer barındırabileceklerini tahayyül yahut test edebilelim?



Fakat bu açıklama Kuran'ı değil, sözünü ettiğiniz alimi bağlar :) Ben de zaten önceki iletimde bu durumu vurgulamaya çalışmıştım. Bu yüzden metafiziğin siyaseti, saç-ma olduğu kadar, tehlikelidir.



Siz göremiyorsunuz, bir başkası görüyor ama :) Bu bağlamda, «metafizik metin» subjektiftir diyorum.



Elbette öyledir de, metafiziği de bir kitaba sığdıramaya çalışmak, metafizik kavramının kendisiyle çelişiyor :)

Öncelikle Dostum felsefede yeni sayılırım, senin kullandığın felsefe terimlerini yanlış anlarsam kusuruma bakma ve kendimce anladığım ve araştırıp kullandığım kadarıyla düşüncelerimi anlatmaya çalışacağım.

Klasik romanların ve felsefi kitapların yazarlarından bazıları romanının kurgusu, yazımı için 10 yıllarca çalışmışlardır. Kuran her ne kadar normal bir roman olmasa da, tamamlanması için toplumsal evrim ve devrim aşamalarıyla ilerleme sağlanmıştır. İnmesi bir nevi; indiği toplumu, Muhammet'i ve toplumsal yapıyı eğiterek yavaş yavaş olmuştur. Kuran indiği toplumda, adeta toplumun içinden bir fert gibi gelişim sağlamıştır, sağlatmıştır. İndiği topluma aykırı durmamıştır.
Hurafe meselesine örnek olarak bir heykeli alalım; heykel bir heykeltraş tarafından meydana getirildi ve başyapıt bitirildi, burda o heykele heykeltraş haricinde yapılan müdahaleler, heykeltraşın vermek istediği mesajı bozmaya yöneliktir. Ne çeşit bir ekleme olursa olsun, heykeltraşın o heykel ile anlatmak istediği mesajını bozar. O artık başka bir şey olur ama o heykel olmaz. Hurafeler Kuran'nın mesajını bozmaya yönelik eklemelerdir, yani sonradan yapılan müdahalelerdir. Bunlar Kuranın kendisini tabiki bozacak şekilde değildir. Ama Kuranın anlaşılmasını engelleyecek yada vermek istediği mesajı başka yerlere çekerek, bozuşturarak engelleyecek şeylerdir.
Din bence yol demek değil, yazdığım tanımda bunu açıklamaya çalıştım. Benim okuduğum Kuran'da din tanımını bana ezberletilen tanımla aynı olmadığını kafamdaki soru işaretleriyle anladım. Ve araştırırken bir din aliminden böyle birşeyduyduğumda sevindim çünkü araştırmalarım meyvesini veriyordu. Ama tam tatmin olmadım çünkü onun Kuran'dan anladığı bu din kavramı belkide eksik olabilir, benim araştırmaya devam etmem gerekir.
Ama birde şu var senin dediğin "din yol demektir" düşüncesi aslında yüzyıllardır senin yaşadığın coğrafyanın sana empoze ettiği bir kavram haline gelmiş ve sen bunu o şekilde düşünüyorsun. (Kuranda bir ayet var;
"Onlara, 'Allah'ın indirdiğine uyun' dendiğinde 'Hayır! Biz, atalarımızı üzerinde bulduğumuz şeye uyarız' derler. Peki, ataları bir şeyi akıl yoluyla kavrayamıyor, doğruya ve güzele ulaşamıyor idiyselerde mi?") /geçmişi sorgulama-kuşku-indirdiği nedir-in cevabı ayet içerisinde mevcut/
Üzerinde derin düşünülmesi gereken bir ayet :)
Diyelim din, yol demek olsun, o zaman senin sorduğun sınırları ben gördüğüm kadarıyla şöyle tanımlarım: akıl yoluyla kavranılan ve doğruya ve güzele ulaştıran şeyler "din"in sınırıdır.
Kuran kendi içerisinde kavramları açıklar. Belki bazılarını okuduğumda anlayabildim ama dediğim gibi henüz çok hakim değilim, araştırıyorum. Kuran metafizik bir metin değildir. Bizzat yaşamı, eylemi, uygulamayı dayatır.
Yaşamın içinden fışkırır adeta. Tözü inkar etmez, "insanlık" kavramını inkar etmez ve tabiki ahlaksaldır. Bununla beraber okuduğumda anladığım;yaşamın kendisi,madde ve akıl, akıl, akıl ve eylem, eylem, eylemdir :)
Ben aklımın dışında tanımlamadım sadece aklımdaki yerleşmiş kalıpları (atalarımdan gelen tahrif edilmiş, aklıma zorla sokulmuş) değiştirdim. Doğal olarak Kuran okurken de bu kalıpların okuduğumuz kavramları nasıl tahrif ettiğini gördüm.
Din adamı din tanımını Kuran içerisinde örnekleyerek açıklıyor. Hurafelerden bakarak değil. Bende diyorumki; ben de bu şekilde düşünüyorum ama tam olarak budur diyemem.
Sadece yol gösterici aklım ve başka bir yol gösterici akıl arasındaki bağlantı ve eksiği
yada yanlış tanımı olabilir. Hepsine sorgulamacı yaklaşırım.
Ben Kuran'da bize şimdiye kadar öğretilen kavramları Kuranda göremiyorum ve Kuranı bize ezberletilen gibi görenler ise Kuranı amacından saptırmışlardır.
(Marks'ı okuyup daha sonra Marksizm yolunda birbirlerini acımasızca eleştirenleri düşünün)
/Bir ayet: "Gerçek şuki; insan için sadece çabalaması vardır"Necm-39 "insan-sadece-çabalamak"/
Genele bakınca Kuranın mesajını kavrayabiliyorum ve bu beni inanmaya teşvik ediyor ve inanıyorum. İçerisinde okuyunca dediğim gibi tabiki kafamı karıştıran, açıklayamadığım, kuşkulandığım yerler var ama bunlar geneli bozmuyor.
Mesajı bozmuyor. Ayrıntıda kalıyor. Genel olan başyapıtı gördüğüme anladığıma inandığım için kavrayamadığım yada kuşkulandığım yerleri daha ayrıntılı araştırıp, benim yanlış anladığım birşey olarak görüp ayrıntılı araştırmaya çalışıyorum. Kader kavramı, özgür irade, din kavramı vs. gibi
Kurandan sonra İslam coğrafyası( bir kısmını Avrupa'nın da bildiği) pekçok filozof çıkarmıştır. Bunun sebebi Kuranın aklı, düşünmeyi, sorgulamayı işaret eden içeriğidir. Ama ne yazıkki Emevi saltanatı beraberinde Gazali ile birlikte felsefe engellenmiştir Coğrafyamızda. Ve tabi sonuç olarak hurafeler hakim olmuştur.
Kuranın mesajı basittir ancak bu basitlik "derinlemesine basitliktir". Aklını kullan der Kuran. Çok basit bir cümle değilmi, ama düşündüğünde muhteşem bir derinliktir. (Akıl-kullanmak) aklı işletmek yani sınırsız değerler topluluğu.
İçerisinde aklın kavrayabildiği herşey mevcuttur. Akıl vermiş insana denir. Neden "insan"a. İnsan eşittir aklını kullanan şey. Kuran; insan olun, insanlığı yüceltin der. Yani aklı yüceltin der.
Çünkü yaratılışınız budur, yaratılış gereği "insanlık"tır.
Kuran "insan"ın anlayabileceği şekilde indirilmiştir. Aklını işlet, çalıştır ve anla demektir Kuran. Ve insani boyutlara uygun ve indiği toplumun toplumsal pratiğine uygun ve indiği zamanın tarihsel zorunluluklarına uygun inmiştir.
Toplum için, insanlar için gelmiştir yüreklere ve vicdanlara. Tek bir kişiye gelmemiştir. Bu bile aslında onun Materyalist tarafını, ağırlığını gösterir. Zorunlu tarihsellik içerir ve yine dediğim gibi indiği topluma özgü, dünyaya özgü pratikle ilerlemiş ve toplumu toplumdan kopuk olarak değil, toplumun içinde bulunduğu tarihsel ve toplumsal dinamiklerle, zorunluluklarla değerlendirip değiştirerek geliştirmiştir. Yani adeta o toplumdan bir fert gibi davranmıştır.
Ve dostum Kuranı dediğim şekilde okumadıkça, kuran ve islamla ilgili aklına takılan bu "din" soruları hep olacak. Okuduğunda ise kafanda yine sorular olacak ama bu seferki sorular öncekilere göre değişmiş olacak.
Bir romanı baştan sona okuyup bitirmeden nasıl onun hakkında sağlıklı yorum yapamazsak, Kuran gibi bir başyapıtı da baştan sona düşünerek okumadan sağlıklı hiçbir yorum yapamayız.​
 

Celebhol

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
17 Eyl 2016
Mesajlar
83
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Tabi zaten konu her zaman etik de, kierkegaardsoren sanırım 'maddi dünya - ruhani dünya (metafizik) sentezi-dir' gibi bir anlamda kullandı , bu bağlamda cevapladım ben de.
Anladım fakat "maddi dünya" kısmında söyledikleri neredeyse hep etik kısıma giriyor. Yoksa epistemolojik olarak bir maddi dünya resmi sağlamıyor. Bu "maddi dünya - metafizik dünya sentezi" bu yüzden yersiz bir terim. Etiği maddi dünya dışında bir yere veremez sonuçta. Sadece metafizik odaklı, kendi etik yargılarını hiç belirtmeyen bir din yok zaten. "Etik-metafizik sentezi" terimi en sağlıklısı olur.
 

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
[MENTION=6363]kierkegaardsoren[/MENTION]; aklı kullanmaya ön plana çıkarıyorsun madem; akıl mı üstün vahiy mi? sorusunu sormak zorunda hissettim kendimi :) başka bir deyişle Kuranın üzerine hükümler verdiği olgular artık değişmiştir çünkü toplum değişmiştir. peki öyleyse ne yapacağız? sosyal,hukuksal,ekonomik alanda aklı mı öne çıkaracağız vahye mi uyacağız?

İslam uleması vahye uymayı seçmiştir..ve sonuç ortadadır...
***
Dostum din üzerine ne kadar anlam yüklenirse yüklensin sonuçta inandığımız şey 1400 yıl evvel yaşamış bir insanın yaratıcıdan vahiy aldığını söylemesi iddiasıdır. ve bu iddia bize dilden dile rivayet biçiminde ulaşmıştır. mesaj ayrıca kendi dilimizde bile değildir. şimdi aklı kullanalım. böyle bir mesaja inanmadık diye akılı kullanmayı tavsiye eden bu dinin tanrısı bizi cezalandıracak mı? asıl inananları cezalandırması lazım değilmidir dediği gibi aklı kullanmamızı istiyorsa?

hepimizin içinde ilahi unsur var. net biçimde ihtiyaçta var ..yoksa kimse inanmazdı zaten..tuhaf canlılarız işte..vahyin %100 yalan olduğuna kanaat getirdim ancak hala düşünüyorum,araştırıyorum buraya gelip yazıyorum ve belkide dahada kötüsü bu işleri seviyorum :)
 

kierkegaardsoren

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
27 Ocak 2017
Mesajlar
46
Tepkime puanı
0
Puanları
0
[MENTION=6363]kierkegaardsoren[/MENTION]; aklı kullanmaya ön plana çıkarıyorsun madem; akıl mı üstün vahiy mi? sorusunu sormak zorunda hissettim kendimi :) başka bir deyişle Kuranın üzerine hükümler verdiği olgular artık değişmiştir çünkü toplum değişmiştir. peki öyleyse ne yapacağız? sosyal,hukuksal,ekonomik alanda aklı mı öne çıkaracağız vahye mi uyacağız?

İslam uleması vahye uymayı seçmiştir..ve sonuç ortadadır...
***
Dostum din üzerine ne kadar anlam yüklenirse yüklensin sonuçta inandığımız şey 1400 yıl evvel yaşamış bir insanın yaratıcıdan vahiy aldığını söylemesi iddiasıdır. ve bu iddia bize dilden dile rivayet biçiminde ulaşmıştır. mesaj ayrıca kendi dilimizde bile değildir. şimdi aklı kullanalım. böyle bir mesaja inanmadık diye akılı kullanmayı tavsiye eden bu dinin tanrısı bizi cezalandıracak mı? asıl inananları cezalandırması lazım değilmidir dediği gibi aklı kullanmamızı istiyorsa?

hepimizin içinde ilahi unsur var. net biçimde ihtiyaçta var ..yoksa kimse inanmazdı zaten..tuhaf canlılarız işte..vahyin %100 yalan olduğuna kanaat getirdim ancak hala düşünüyorum,araştırıyorum buraya gelip yazıyorum ve belkide dahada kötüsü bu işleri seviyorum :)

Dostum, akıl diyorum :) vahiy zaten aklı işaret eder. Vahiy nedir? Onu iyice araştırmak lazım. Kuran indiği toplumu düzenlerken, insanlık değerlerinden kopuk değil ve evrensel insanlık değerlerine yönelik mesajları ana mesajlarıdır. Bunun yanında tabiki tarihsel ve toplumsal zorunluluklara uygun mesajları da içerir. 2000 küsür sene önceki Platon'un yazdıklarını hala okuyarak insanlık için faydalı bir değer bulabiliyormuyuz? 500 sene önceki Voltaire'i okuyup insanlık için bir değer bir mesaj görebiliyormuyuz? Eğer senin dediğin gibi düşünürsek bunların hepsini çöpe atmamız lazım:) o zaman tarihsel dinamiklerin olmadığı bir toplumu ne kadar sağlıklı kurabiliriz? Marks tarih konusunda ne demiştir? Araştırmalıyız? Hala şunu anlayamıyoruz: Ezberler, ezberler... kafamızdan atamıyoruz, kafamızdaki bu coğrafyanın ezberlerini, kafamızdaki kalıpları temizleyemezsek içinde bulunduğumuz coğrafyanın durumunu ve Kuranı anlayamayız, kavrayamayız bence. Ben o yüzden şöyle düşünüyorum; Kuranı en iyi bu coğrafyadan, bu kültürden uzak bir insan anlar, yada daha iyi anlar. Hurafeler kültürümüze bu şekilde ve bu derece bir zarar vermiştir.
Kuran aklı işaret etmiştir. Bu son mesajdır. "İnsanlığımızın gereği" olan aklı işleterek, akla uygun yaşayarak ve bir toplum oluşturarak aslında Kuranın istediği gibi teslimiyete girmiş oluruz. İnancı akılla ilişkilendirmiştir. Akılın işletilmediği bir inancı kabul etmemiştir. Sorgulamayan bir inancı reddetmiştir.
Cezalandırmak nedir? Ceza nedir? Aklını kullanmayanın cezası, insanlığa kodlanmıştır diye düşünüyorum. Bilimsel ve tarihsel verilerde bunu takip edip bazen rastlayabiliyoruz.
Araştırmak, düşünmek ve araştıran, düşünen insan en güzeli dostum :) Yalan olduğuna inansan da araştırmaya devam edelim. Ben de bu konularda konuşmayacağım, yazmayacağım diye çok dedim ama olmuyor işte, insan duramıyor :) Felsefe, din, bilim tartışmaları her zaman en güzeli
 

X

FAdmin
Onursal Üye
Katılım
25 Kas 2013
Mesajlar
693
Tepkime puanı
2
Puanları
18
Elin bos geldigin dunyadan ayni sekilde gidiyorsun, bu gidis nereyedir diye sormak lazim azizim.
 

UpBot

Kahin
Yeni Üye
Katılım
14 Ocak 2021
Mesajlar
1,017
Tepkime puanı
5
Puanları
38
Konu kaldığı yerden devam edebilir.
 

Away

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
13 Nis 2021
Mesajlar
50
Tepkime puanı
52
Puanları
18
Konum
Hatay
Üniversite Bölümü
Lise
İslam kadının koruma kalkanıdır.
Aksini iddia eden kimseler ya Kur'an'ı okumamıştır yahut okumuş fakat idrak edememiştir. Kur'an'a hangi duyguyla yaklaşırsan aynı duyguyla sana dönüş yapar
Yani Kur'an senin iç dünyanın aynasıdır.
İslam'ın kadına verdiği değeri anlamamış olman normaldir.
Hal böyleyken, kişinin kadın konusunda ayetleri okuduğunda hangi amacı güttüğüne bakmak lazımdır.
Yani İslam'a hangi açıdan bakarsak bakalım, insana verdiği değeri, kadına verdiği değeri ve önemi görebiliriz...
İçimizden geçirdiğimiz her "AMA" bizim cehaletimizdir.
Ve bu asla İslam'a yüklenemez!
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç
Üst