İnananların beklediği saygı?

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Genel Tartışma Alanı kategorisinde köle tarafından oluşturulan İnananların beklediği saygı? başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 27,147 kez görüntülenmiş, 181 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Genel Tartışma Alanı
Konu Başlığı İnananların beklediği saygı?
Konbuyu başlatan köle
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan "ictenlik"

turko29

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
20 Şub 2010
Mesajlar
322
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Yaş
65
"Bir kişiye, bir düşünüşe, bir eyleme, bir başarıya yüksek değer vermekten doğan özel bir duygu." Sözlük anlamı ile saygının genel tanımıdır.Her hangi bir tartışmanın yada sohbetin gelişime çevrilebilmesi ancak kavramların genel kabullerine sadık kalma ile olur, Değer ancak bilgilenme sürecinde kişinin birikimleri ve emeğini kullanış biçimiyle ilgilidir, sohbet geçmişini izlediğimde kavramların gerçek anlamları ile değilde kişilerin kendi şekillendirmeleri ve sıfatlamaları ile sürmesinden kaynaklanan bir şıkışma gözlemliyorum. Bu konuda şunu söyleyebilirim "Aptallık derecem anlamadığım şeylere hayranlık duymam kadardır." onun için anlamaya çalışırım, anlaya bilmem içinde kavramları kendi istediğim gibi değil genel anlamları ile öğrenmeye çalışır ve karşımdakilerinde genel anlamları içerisinde kullandıkları sürece bir birimizi anlayacağımıza inanırım, bu durumda Saygıya gelirsek inançlara (fikre) bilgim oranında saygı duyup yada duymamam farklı bir konu olup, ona düşmanlık yada sevgi verebilirim, Saygı sadece sevdiğine gösterilen bir duygu değildir...
 
M

monaliza

Ziyaretçi
Saygı,elbette sevgiden bağımsız bir duygudur. Yaşamı;her ne kadar kelimelerin,(olguların)sözlük anlamlarına da bağlı kalarak değerlendirme ile sürdürüyor olsak da,her olgunun sözlük anlamı darlığında kalmak zorunluluğu olduğunu düşünmüyorum. Böyle olsa; "saygı" yı "yüksek değer verme" olarak ele aldığımızda, kimse, "kendinden farklı olana saygı gösterdiğini" iddia edemez. Dar kalıplar içine sıkışıp kalmayı bu yüzden sevmiyorum. Sözlüksel anlamları da önemsememe karşın, yargısız ve katkısız katılımı her olgu için kabul edemiyorum.

Örneğin; inançlı bir insan olatak ateizm'e saygı duyamam. Bu noktada (Saygı sadece sevilene gösterilen bir duygu değildir)noktasında turko29 arkadaşıma katılmam mümkün." İnsan olarak", inancı olmayan kişiye duyduğum saygıdır,saygımın kökeni. İnancı olmayan kişi de Tanrı'ya inananlardan rahatsız olabilir,Tanrı'ya saygı duymayabilir, bu kişisel tercihidir. Ancak; inancını beyan eden de bir insan olduğuna göre saygı göstermek durumundadır. Toplumsal düzen başka nasıl sağlanabilir ki? Ve de sağlıklı,kaliteli diyaloglar?
 

mkamar

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
21 Ara 2009
Mesajlar
9
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
62
Bir kişiye duyduğum sevgi ve saygı, inancından ziyade şahsınadır. Bu sevgi ve saygı onun inancına "saygı" duymamı sağlıyor. Mesela ineği kutsal kabul eden insanlara olan saygım, onlara olan sevgimin gereğidir, ineğe olan saygımın değil.
 

cogito

Üye
Yeni Üye
Katılım
30 Ocak 2010
Mesajlar
198
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
45
Yani ben bir insanı sevmeyebilirim bir yazarı sevmeyebilirim bir görüşe katılmayabilirim ama saygılı olmak zorundayım.Neden?
Nedense her zaman genel kabul görmüş düşünceler saygıyı hakeder. Yani saygı duymak zorundayız. Bu işçinin patronuna duyduğu (duyar gibi göründüğü) zorunlu onaylamaya benzer. Mesela bir insan ramazan ayında oruç tuttuğunda diğeri tutmasa bile yanında yemek yememesi lazım saygı gereği. Fakat bir alevinin oruçlu olduğunu kimse bilmez bile. Yani samimi olarak saygı duyamıyoruz da bir fikre saygı duymak zorunda kalıyoruz. Kişi olarak karşımdakine hakaret edip saygısızlık yapamam fakat hiçkimsenin fikrine saygı duymak zorunda değilim.

Ayrıca inanan insanların değil inanmayan insanların saygıya ihtiyacı var. İnanan insanlar bu ülkede hangi saygısızlıkla karşılaşıyorlar ki? Zaten her şey inançlı insanların inançlarını rahatca yaşamaları yolunda hazırlanmış. Gene ramazan örneğini vereceğim 1 ay boyunca her şey inanan insanların ibadetlerine göre hazırlanmıyor mu? tv programları, ulaşım, restoranlar..vs. Oruç tutmadığı için insan sokakta dövülebiliyor, hakarete uğrayabiliyor. En fazla burada birkaç ateist arkadaş vardır sözlerle dine dair eleştiriler yapıyorlardır o da gene en nazik şekilde. O kadar da Olsun artık.
 

fides

Kahin
Yeni Üye
Katılım
15 Şub 2008
Mesajlar
1,694
Tepkime puanı
5
Puanları
38
Hayır, çelişki görmedim.Önceki cümle ile neden bakmıyorsunuz?Cümleleri,kelimeleri istediğiniz yerden kes yapıştır yaparsanız her anlam çıkar.Bazı kavramlar bizim düşüncelerimizce anlam kazanır.
Ayrıca monaliza,
ateistlerin genelde boşluk içinde ve mutsuz olduklarına inanıyorum.
bu düşüncene de şiddetle karşıyım. Bunu lisede iken din dersi hocam söylerdi.Çok sığ bir düşünce. Ateist olup mutlu mesut olan biri olamaz mı?Ya da teistler boşlukta olmayıp mutlu mesut olanlar mıdır? Ben böyle bir şeye inanmayı bırak daha nesnel bir cevapla "görmüyorum" bile... Mutluluk, böyle teizmle ya da ateizmle nitelendirilmemeli.Bu içsel bir meseledir. Bazı şeyleri özümsemekle alakalıdır.
Ayrıca ateizm ısrarla söylüyorum bir inançtır.Nasıl ki teislik bir inançsa o da öyle. Konunun bu kadar cüzzamlı bir muamele görüp linç mantığıyla yaklaşılmasına gerek yok. Teistin(müslüman) ateiste: "Sen neden oruç tutmuyorsun?" deme hakkı olmadığı gibi ateistin de :" Sen niye oruç tutuyorsun?" deme hakkı yok. Bunlar anlayışla ve saygıyla karşılanmalı. Cogito, hoş bir örnek vermiş oruç tutmayanın, oruç tutanın yanında yemek yememesi onun inanışına saygıdır.
Yani güncel hayatta da genel anlamda da bu böyle olmalı. Bazı özel durumlar vardır buralarda pürüz çıkabilir çıkabiliyor. Evlilik gibi.(Burada önem verebilirsiniz.) Yani evli kişiler de kocanın teist müslüman olup eşinin ateist olması durumunda sahura kalkan eş ile yatakta uyuyan hanım durumu pürüz çıkartabilir.Bu durum zoruna gidebilir.Birlikte sahura kalkmak isteyebilir ya da sahurun eşi tarafından hazırlanmasını bekleyebilir/umabilir vs... Bu durum karşısında yani evlilik dışında bana ne ki başkasının inanışından ben insanın sadece ahlakına bakarım. Bu da sadece inanan ya da inanmayan kişilerde olma gibi bir durumu olmadığına göre kime ne teist ya da ateist inanış?
"nesimiye sormuşlar
o yar ilen hoş musun
hoş olayim olmayayım
o yar benim kime ne???"
 

Aksiyom

Düşünür Üye
Yeni Üye
Katılım
4 Tem 2009
Mesajlar
569
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
32
Kötü durumda olduğum için kaos içinde olduğum için huzursuz olduğum için bana sizin kendinize saygınız var mı önce onu düşün dediniz. Ben de kendime saygımla bunların bir alakası yok dedim. Açtığım konu çok güzel gidiyor çünkü "saygı" denen şeyin içini istediğim gibi doldurup boşaltabiliyorum. Saygının hiç bir temeli yok, özellikle inananların beklediği saygının. Hala daha içini doldurmak isteyen varsa keyifle dinlerim.
Kendine saygının kaossuz ve isyansız bir ortamdan geçtiğini kim söyledi? En iyisi saygı lafını komple kaldırıp atalım ve öyle konuşalım.
Dediğiniz bu ,kendinize olan saygınızla ilgili bir şey göremiyorum burda.Siz kendinizde dahi anlamlandıramadığınız şeyin içini boşaltıp doldurmaya devam edin o zaman ...
 

Euhemeros

Üye
Yeni Üye
Katılım
14 Şub 2010
Mesajlar
199
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
82
"""bu düşüncene de şiddetle karşıyım. Bunu lisede iken din dersi hocam söylerdi.Çok sığ bir düşünce. Ateist olup mutlu mesut olan biri olamaz mı?Ya da teistler boşlukta olmayıp mutlu mesut olanlar mıdır? Ben böyle bir şeye inanmayı bırak daha nesnel bir cevapla "görmüyorum" bile... Mutluluk, böyle teizmle ya da ateizmle nitelendirilmemeli.Bu içsel bir meseledir. Bazı şeyleri özümsemekle alakalıdır."""

---------
---------

Ben kesinlikle söylediklerinize katılmıyorum. Tanrıya inanmayan herkes boşluktadır. Çünkü boşlukta olmak, saçma sapan hayallere asırlarca inanmaktan daima daha iyidir. Boşlukta olan insan yalnızca görebildiklerini değil. 300000 duvarın arkasını da görebilir. Ve ateizm ile teizm karşılaştırılırsa ki böyle bir şey mümkün. Kazanan kesinlikle olmayacaktır. Tabi diğer bütün inanışlar ve akımlarla da.

İnsanlar yaşamak için yaşamamalıdır. Yaşam adına yaşamalıdır.

Aynı şekilde;

İnsanlar inanmak için yaşamamalıdır. Yaşam adına yaşamalıdır.


-----------------------------------------------------------------

"Dini, eşitliği/demokrasiyi ve savaşmayı emreden sözleri sıcak yatağınızdan dinlemeniz güzel bir şey. Peki Afrika, Çin, Hindistan ya da bütün dünya çapında ölen insanların bunlara lanet etmesinin bir sebebi olmalı."

"Din görülmüş en büyük yaygaradır. Eğer dinin bir kesinliğine inanırsak, lağım farelerinin de uçabileceğine inanmalıyız. Çünkü aynı şeyleri savunmuş oluruz."

"Para, toprak ve eşitlik adına çıkan savaşların, nedensiz bir şekilde dinin kamuflesine ihtiyacı olması ne kadar garip değil mi?"

"Şehitlik mertebesine çıkmak zor bir iş değil. Yalnızca sıradan bir dine inanman yeterli. Çünkü hepsinin savaşacak aptallara ihtiyacı var."

Sanırım yeterli olmuştur. Dini savunanlar bence her an düşünmeli. Çünkü burada yazanların hepsi din ile aynı anlamları taşıyor.
 

turko29

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
20 Şub 2010
Mesajlar
322
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Yaş
65
İnananlara saygı duyarım, Elbetteki bunun çeşitli nedenleri olması ile ilintilidir, ama o inancı oluşturan cehaleti perçinleştiren, İnsanı insan yapan duyargaları ile yapacağı algılama işlemlerinin önünü kapatan sistemin işleyişine ve bunu işleten zihniyete saygı duymam mümkün değildir elbetteki bu temelde bunu çıkarları doğrultusunda sistemleştirme mantığına...İyi yada kötü kullanım amacı ile ilintilidir, bir taşın kafa yarmak içinde kullanılacağı gibi, yuva yapımında araç olarakta kullanılır, burda maddenin değer oluşumu amaç ile ilintileniliyor, bu önemli bir farklılık, aynı konu inana dendiğindede farklı değil, inanan bu inancı hangi amaçla kullanıyor... Bu o değer yargısını oluştururken saygıyıda şekillendirir... Yüksek değer verme konusu veren kişinin verdiği ölçüt kadardır yani soyut bir kıyaslama kavramı olup çok geniş anlam taşır, sınırlamaz, bilgi ve değerlendirme ölçütüdür... kişiye göre değişir derken göreceli değil kişinin birikimi ile ilintisi öndedir. değişimin somut gerekçeleri vardır, emek oranı ve akıl... konu kavramlarda mutabakat oluştukça daha çok toparlanacağına inanıyorum...
 

Turgut Saka

Sorgucu Üye
Yeni Üye
Katılım
13 Eki 2009
Mesajlar
498
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Yaş
41
"Şehitlik mertebesine çıkmak zor bir iş değil. Yalnızca sıradan bir dine inanman yeterli. Çünkü hepsinin savaşacak aptallara ihtiyacı var."
istiklal savaşı geldi aklıma birden... ne söylediğinizin farkında mısınız Euhemeros ?

İnsanlar yaşamak için yaşamamalıdır. Yaşam adına yaşamalıdır.

Aynı şekilde;

İnsanlar inanmak için yaşamamalıdır. Yaşam adına yaşamalıdır.

bitki miyiz biz ki yaşam adına yaşayalım...

etrafınıza değil 300000, 1000000 tane bile duvar koysanız artlarını gördüğünüzü sanırsınız... ya gördüğünüz ilk duvar ise
 

Euhemeros

Üye
Yeni Üye
Katılım
14 Şub 2010
Mesajlar
199
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
82
istiklal savaşı geldi aklıma birden... ne söylediğinizin farkında mısınız Euhemeros ?



bitki miyiz biz ki yaşam adına yaşayalım...

etrafınıza değil 300000, 1000000 tane bile duvar koysanız artlarını gördüğünüzü sanırsınız... ya gördüğünüz ilk duvar ise

Öncelikle belirtmek istiyorum, "Ben hiçbir din ve felsefe akımına inanmıyorum."

Ben kendi kanaatimi yazdım oraya duyularımın ve düşüncelerimin beni götürdüğü kanı bu.



Bitki de yaşamıyor mu? Bir bitki doğa için yaşar. Siz, biz, onlar, bunlar, şunlar da para için yaşıyor. Kimileri ise düşünmek için. Yalnızca düşünenler bitki gibi yaşamıyor. Ellerinizi, ayaklarınızı vs. ve çok az miktarda kullandıkları akılları ile hayatta kalan insanlara bakınca, bir bitki gözümde daha üstün durumda. Çünkü onların akla dahi ihtiyacı yok. DNA'larında deneme yanılma yoluyla oluşturdukları şifreler sayesinde yaşıyor olmaları bizden üstün olduklarını gösterir, aynı şeylerin bizde olmasına karşın. Ve bu arada korkmayın onlarında insana benzer savaşları var. Kimi yabani ot onlarında başını belaya sokuyor. Ne olursa olsun. En azından bir aklı yok.



Ve gelelim savaşa. Evet ne dediğimin farkındayım. Eğer bir aynaya bakarsanız sıradan bir dinin gösterdiği şehitlik mertebesi adına ölen binlercesini gösterebilirsiniz. Sorun dininin gösterdiği uydurma şeyler değil. Sorun benim, senin, onun, bunun vs. düşündüğü şeyleri hayal dahi edemiyor olması. Sebebi de açık. İnançın gözlerini kör etmiş olması...
Yalnızca bir kaçı çevresini, ailesini, torunlarını vs. bunları düşünerek ölmüşlerdir. Kimileri de zorla.

Sanırım yeteri kadar açıklayıcı olmuşumdur.
 

Danté

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
21 Şub 2010
Mesajlar
28
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
36
Çevrenizdeki insanların size saygi duymasını istiyorsanız, sizinde karşınızdaki insanlara benzeri duyguları yaşatıyor olmanız gerek. Karşınızdaki insanı dinleyin, yargılamadan, eleştirmeden olduğu gibi kabul edin. Farklılıklarına saygı gösterin ve kendini sizin yanınızda özgür hissetmesine imkan verin. Onların kendilerini geliştirmelerine yardımcı olun ama asla kendi başlarına karar verme haklarına müdahale etmeyin. Her insanın ihtiyaç duyduğu zamana ve mesafeye özen gösterin. Sizin algıladığınız gerçekleri, diğer insanlar sizin kadar çabuk anlamayabilir, bu yüzden baskıcı olmak yerine, yavaş gelişimlerine saygı ve şefkat ile yaklaşın. İşte o zaman gerçekten sayilan bir insan olacaksınız. Çünkü bu özelliklere sahip birisi herkes tarafından aranan ve yanında olmaktan keyif alınan bir insandır.
 

Euhemeros

Üye
Yeni Üye
Katılım
14 Şub 2010
Mesajlar
199
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
82
---------

Çevrenizdeki insanların size saygi duymasını istiyorsanız, sizinde karşınızdaki insanlara benzeri duyguları yaşatıyor olmanız gerek. Karşınızdaki insanı dinleyin, yargılamadan, eleştirmeden olduğu gibi kabul edin. Farklılıklarına saygı gösterin ve kendini sizin yanınızda özgür hissetmesine imkan verin. Onların kendilerini geliştirmelerine yardımcı olun ama asla kendi başlarına karar verme haklarına müdahale etmeyin. Her insanın ihtiyaç duyduğu zamana ve mesafeye özen gösterin. Sizin algıladığınız gerçekleri, diğer insanlar sizin kadar çabuk anlamayabilir, bu yüzden baskıcı olmak yerine, yavaş gelişimlerine saygı ve şefkat ile yaklaşın. İşte o zaman gerçekten sayilan bir insan olacaksınız. Çünkü bu özelliklere sahip birisi herkes tarafından aranan ve yanında olmaktan keyif alınan bir insandır.

--------


Eğer bu sözler size ait ise dinliyeceğimden emin olabilirsiniz. Fakat ben size bir şey sormak istiyorum. Hangi insan elinde bebekle oynayan küçük bir kızın karşısına tank ve tüfek ile çıkıp da ona ateş edildiğini gördükten sonra söylediklerinizi yapmak ister? İnanın bu söylediklerimden farksız duygular beslediğim bir şeye bir sevgi duyacağıma ya da sevgi duyuyormuş gibi davranacağıma kendimi inandırmam imkansız gibi görünüyor.

Fakat olsun yine de deniyicem.
 

Danté

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
21 Şub 2010
Mesajlar
28
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
36
Siz ne olursa olsun yazilanlari bence kaale alin arkadasim.
Eminim bir sekilde dogru olan gücünü gösterecek ve yerini bulacaktir.
Tesekkür ederim
 

Euhemeros

Üye
Yeni Üye
Katılım
14 Şub 2010
Mesajlar
199
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
82
Yanılıyorsunuz. Doğru diye birşeyin olmadığını da biliyorsunuz.
Yalnızca yaşıyoruz. Ama amaçsız bir şekilde. Kim bilebilirdi ki arkamızda bıraktığımız bunca insanın meğer bir çöp bidonu olduğunu. Kim bilebilirdi ki hayatta kalabilmenin yaşam olmadığını. Yaşamın bile bir oyun olduğunu. Ve kim bilebilirdi ki uğruna yaşadıklarımızın sonsuzluktan bir cımbızla alınan bir iki tane toz olduğunu.

Amaç katmadıklarımız ya da amaç kattıklarımız meğer birkaç kişinin bize çizdiği bir yol olduğunu.

Tadını çıkarın hayatın. Fakat bilmediğiniz şekilde. İyi günler dileğiyle Danté...
 

Danté

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
21 Şub 2010
Mesajlar
28
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
36
Sizin düsünceniz pekala saygi duyarim..
tesekkür ederim, hosca kalin.
 

Euhemeros

Üye
Yeni Üye
Katılım
14 Şub 2010
Mesajlar
199
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
82
Hayır Danté. Saygıyı hakedecek birisi olduğumu düşünmüyorum. Lütfen, insanlar daima kusurlarını görmeli. Ve kusurları adına savaşmaktan vazgeçmeli. Yapacağın yorum için teşekkür ediyorum.
 

turko29

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
20 Şub 2010
Mesajlar
322
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Yaş
65
Saygı takas ile olmaz...

Çevrenizdeki insanların size saygi duymasını istiyorsanız, sizinde karşınızdaki insanlara benzeri duyguları yaşatıyor olmanız gerek. Karşınızdaki insanı dinleyin, yargılamadan, eleştirmeden olduğu gibi kabul edin. Farklılıklarına saygı gösterin ve kendini sizin yanınızda özgür hissetmesine imkan verin. Onların kendilerini geliştirmelerine yardımcı olun ama asla kendi başlarına karar verme haklarına müdahale etmeyin. Her insanın ihtiyaç duyduğu zamana ve mesafeye özen gösterin. Sizin algıladığınız gerçekleri, diğer insanlar sizin kadar çabuk anlamayabilir, bu yüzden baskıcı olmak yerine, yavaş gelişimlerine saygı ve şefkat ile yaklaşın. İşte o zaman gerçekten sayilan bir insan olacaksınız. Çünkü bu özelliklere sahip birisi herkes tarafından aranan ve yanında olmaktan keyif alınan bir insandır.


Çevremdeki insanların bana saygı duymaları için onlara saygı göstermem bu işin (Mecazi) ticarete dönüşmesine neden olur, Saygı duymak yada duyulmasını sağlatmak kişinin birikimleri sonucu fiile dönüştürdüğü yaşam biçimi sonrası gelir, Bir hırsızın saygı görmek için size saygı duyması sonucu hala fikri ve fiili yaşm anlayışını kabul ediyorsa ve bunu gereksinim değil yaşam amacı edinmiş ise, bu uç gibi görünen örneği çevrenizde çoğaltın...Sayılan insan olmak hedef olmamalı, saygın yaşamı hakkedecek amaçlar edinilmeli derim...
 
M

monaliza

Ziyaretçi
istiklal savaşı geldi aklıma birden... ne söylediğinizin farkında mısınız Euhemeros ?



bitki miyiz biz ki yaşam adına yaşayalım...

etrafınıza değil 300000, 1000000 tane bile duvar koysanız artlarını gördüğünüzü sanırsınız... ya gördüğünüz ilk duvar ise

Bitkilerin dili olsaydı eğer neler söylerlerdi?Ya da duvarların. Peki ya; şu vatan uğruna eminimki isteyerek canını feda eden şehitlerin şimdi bir çift söz söyleme şansları olsaydı ne söylerlerdi acaba?Bitkiler ve duvarlar,kendi hükümleri kadar hükmü olmayan insan kılıklı kuru ottan daha fazla değeri olmayan beyinlere gülümseler miydi? Ya şehitler? Bedenlerinden akan kan,belki gözlerinden akardı, bunca hainliğe,böylesi vefasızlığa...
Sayın enkaz; istediğiniz kadar anlatmaya çalışın, karşınızdaki ancak anlamak istediğini anlayacaktır. Duvara akıl zerketseniz kar eder miydi?Yada olmayan yüreğe sevgi?
 

Euhemeros

Üye
Yeni Üye
Katılım
14 Şub 2010
Mesajlar
199
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
82
Yüreğimde daima bir sevgi var Monaliza. Ve onu da yalnızlığıma adadım. İnsanlar hayatlarını birilerinin toprak ya da daha fazla gelir egosuna hiç bir zaman harçamam. İster masum olalım ister saldırgan. Fark etmez. Savaşa yenik düşmeyeceğim. Hiç bir zaman öldürmeyeceğim. Savunduğunuz Tanrıların milyonlarca defa söylemesine rağmen. Hayatta egemen olmaya çalışan herşey aslında bir çöplük. İnsanlık yaşadığı çöplüğün farkına vardığında çok geç olacak. Fakat tek bir geri dönüş olacak; yalnızlığa. Bunun için yaşıyorum. Ve bunun için öleceğim. Geçmişteki insanlara minnettar olabilirim. Fakat şunu da unutmayın. Kim ne zaman ne yaparsa. Arkasından da karşılığını alır. Bir yıl boyunca toprağını ekmezsen. Hasat zamanı sana verdiğin kadar karşılığını verir. Savaşlarımızda öyle oldu. Bir bakın arkanıza. Bir zamanlar biz toprak için öldürüyorduk. Ve geçen asırda onlar. Değişen ne mi oldu? Değişen tek bir şey oldu; O da, herşeyin ters düz olması değil. Tarihin kendini tekrarlaması. Bir zamanlar biz biçtik. Bir zamanlar da onlar. Hiç bir şey değişmedi. Toplumlar yine savaş psikolojisiyle yetiştiriliyor. Bu, şu, o, vs. farketmez. Bütün ülkeler toprak istiyor ve kin besliyor.
Olmaması gerekenleri mi yapıyor dersiniz?
Tabi ki de evet sözünü duyar gibiyim.
Hayır. Bu savaşı birileri başlattı. Öyle ya da böyle ölenler oldu. Ve istedikleri tek şey neydi biliyor musunuz?
Sevdikleriyle birlikte yaşamak. Hiç biri söyleyemedi. Fakat ben onların torunlarına baktıkça haykırdıklarını görüyorum. İnsanlar artık acınası durumda. Ve birileri de halen bu acınası durumu savunuyor. Örtüsünün altında yatan canavarı bulmak istiyorsanız. Örtüyü kaldırmanız gerekiyor. Tabi onun canavar olduğundan eminseniz. Ne diyebilirim ki. Ben her zaman şüphe duyuyorum. Yapılan her şeye ve yapılmakta olan. Fakat bildiğim tek bir şey var. Oda sizin onlar gibi olmayacağınız...

Hayatınızın keyfini çıkarın. Tabi çıkarıcak bir keyif bulabilirseniz. Çünkü siz ve sizden öncekilerin yaptığı her şeyi, yine siz ve sizden sonrakiler değiştirecek. Konuşmamın konu ile kopuk olmasını bağışlamanızı istemiyorum. Hayat bile insanlar kadar acımasız olmazken insanlar nasıl kendi acımasızlığını hayata katar?
Çok basit savaşarak. Bırakın bir an olsun elinizdeki kılıçları ve düşünün arkanızda kalacakları ve asıl yapmanız gerekenleri...
 

byReveal

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
13 Nis 2012
Mesajlar
37
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
31
Sevgili köle, düşüncelerinize saygı duyuyorum, bir şeye inanıyor ve inancınızı savunuyorsunuz. Böyle bir konunun karşıt düşünceleri anlamak ve onlara saygı duyulması için açılmasını dilerdim. Ancak görüyorum ki siz burada uzlaşmak değil doğrudan insanların değer ve yargılarına saldırarak kendinizi haklı çıkarmaya çalışıyorsunuz. Gülünç bir şey var ki eristik diyalektik konusunda da pek bilgisiz kalmışsınız. Aslında en başında kendi iç huzurunuzu sağlamak ve inancınızı yüceltmek için diğer kimselerin inançları üzerine aşağılayıcı yorumlar yapmak pekte etik bir davranış değil. Sizden inancınızı kendi içinizde yaşamanızı ve başka insanların inancını alaycı tavırda yorumlamamanızı rica ediyorum. Saygılarımla.
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç
Üst